25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 MAYIS 2001 ÇARŞAMBA 14 JV.LJ.L.1 LJJK. kultur(5 cumhuriyet.com.tr 54. Cannes Film Festivali'nde Bosna'dan savaşı ve medyayı anlatan başanlı bir ilk film • Klişelerden kaçınan, zekice yazılmış, ustalıkla yönetilmiş, . dramatik yapısı sağlam olan Danis Tanoviç'in 'Tarafsız Bölge'si festivalin tüm bölümlerinde gösterilen ilk filmlerden birine verilen 'Altın Kamera' ödülünün en güçlü adayı şimdilik. Tanoviç'in, savaşuı anlamsıztığmı vurgulayan filmi. pek çok yönetmenin de aldığı bir konuyu işlemesine karşın son derece özgün. Ödül listesinde yer alması da kesin. arafsız Bölge'de karşdaşmaVECDİSAVAR Festivalde sona doğru yaklaşılır- ken ustalann yapıtlan arz-ı endam etmeye başladı. Joel Coen. Jacques Rivette. MohsenMakmalbafbellı bir başan çizgisini yakalarken 93 yaşın- daki Portekizli usta ManueldeCMive- ra gençlere taş çıkartan son filmi ile festivalin en iyileri arasında yer alı- yordu. Ustalann filmleri düş kınklığı ya- ratmazken festivalin en büyük sürp- nzleri gençlerden geldi. Yanşmalı bölümde yer alan ıki ilk film, ilk ya- nda en büyük alkışı alan filmler ol- du: Boşnak (aynı zamanda Belçika pasaportu sahibi) yönetmen Danis Tanoviç'in "Tarafsız Bölge"si (No Men's Land) ve Amerikalı YTctoria Jenson ve Andrevv Adamson'ın "Shrek"ı. Tarafsız Bölge'de bir lcara güldürü Tanoviç'in. savaşın anJamsızhğını vurgulayan "Tarafsız Bö!ge''si, pek çok yönetmenin ele aldığı bir konu- yu işlemesine karşm son derece öz- gün bir ilk film. Klişelerden kaçınan, zekice yazıl- mış, ustalıkla yönetilmiş, dramatik yapısı sağlam bir yapıt olan "Taraf- sız Bölge" festivalin tüm bölümlerin- de gösterilen ilk filmlerden birine verilen 'Alün Kamera' ödülünün en güçlü adayı şimdilik. Tanoviç'in bu ödülü alması Cannes geleneklerine pek de uygun değil. Çünkü genellikle yan bölümlerdeki ilk filmlerinden birine verilir bu ödül. Film, yanşma jürisi tarafından ödül- lendirildiği takdirde -ki kanımızca hıç de azımsanmayacak bir olasılık- bu gelenek bozulmayabilir. Bosnakla Sırp Karşılaşınca... Ama gelenefderin dışına çıkılarak Tanoviç'e 'Alön Kamera' verilmesi dedüşünülebilir. Herdurumda, "Ta- rafsız BöJge" ödül listesinde yer ala- cağına kesin gözüyle bakabileceği- miz filmlerin en başında geliyor. 1993 yılında, Bosna Savaşı sırasın- • "Apocalypse Redux" kopyası, fılmin ilk halinden 53 dakika daha uzun. Büyük bir ustalıkla yeniden kurgulanan yapıtta savaş sahneleri, daha sakin sahnelerle dengelenmiş. Bu haliyle bir savaş ya da 'aksiyon' filmi olarak nitelendirilme tehlikesinden uzaklaşmış ve felsefi boyutu öne çıkmış. Coppola'nın deyişi ile "bu kez daha çok politika, daha çok seks, daha çok drama var" Kıyamet'te. 1979'da 'Altın Palmiye' alan film, Coppola'nın kurgusu ile yeniden Cannes'da 'Kıyamet'in derinlerine yolculukFestivalin merakla beklenen yapıtlanndan biri, Francis Ford Coppola'nın 1979'da bıt- memış halı ile Cannes'da 'Al- ûn Palmiye' alan "Kıyamet''i (Apocalypse Now) idi hiç kuş- kusuz. 22 yıl önce, alelacele festivale yetiştirilen film bü- yük bir beğeni kazanmış ve festivalin büyük ödülüne değer bulunmuştu. Festivalin ardından tüm dün- yada ciddi bir hasılat yapan ve kısa süre içınde sinema sanatı- nın klasikleri arasına giren fil- min, yönetmenin gönlündeki film oİmadığını kimseler bil- miyordu. Ta ki bu yıl festival programında -tabii ki yanşma dışı olarak- "Apocalypse Now Redux"un yer aldığı açıklana- na dek. Eleştirmenlerin, Ameri- ka'nın Vietnam savaşındaki müdahalesini eleştiren bir 'katharsis' filmi olarak nite- jendirdiğı 'Kıyamet'ı savaş karşıtı bir film olarak değer- lendirenler olduğu gibi, savaşı 'estetize eden' bir yapıt olarak da görenler vardı. Joseph Conrad'ın 'Karanh- ğuı Yüreği' romanından yola çıkan. T.S. Elliofun 'TheHol- low Man'ınınden alıntılann ya- nı sıra, Wagner'den Doors'a uzanan bir müzikal yelpazeye ve James Frazer'ın 'The Gol- den Bough'undan ödünç alm- mış bir sonla noktalanan yapı- tı 32. Cannes Festıvali'ne gön- denrken 'tamamlanmamış iş kopyası' notunu eklemeyı unutmamıştı yönetmen. Ama film, belki kendisıni de şaşır- tacak bıçimde 'AJön Palmiye' ile dönmüştü Cannes'dan. Coppola'nın düşü Coppola 22 yıl boyunca fil- mi kendi istediği gibi tamam- lamayı düşledi. Çünkü festiva- filmin ilk halinden 53 dakika daha uzun. Bu uzunluğun fîl- mın bütünlüğünü tehlikeye dü- şüreceğini söyleyenleri yanılt- tı Coppola. Büyük bir ustalık- la yeruden kurgulanan yapıt için söylenebilecek ilk şey, sa- vaş sahnelerinin, daha sakin sahnelerle dengelenmiş olma- sı. Bu hali ile bir savaş ya da 'aksiyon' filmi olarak nitelen- dirilme tehlikesinden uzaklaş- ması ve felsefi boyutunun öne çıkması. Coppola'nın deyişi ile "bu kez daha çok politika, ran, Vietnam'dakı Fransız çift- liğinde geçen sekans. Bu bölü- me çok önem verdığinı, ama ilk versıyonda kısaltarak kul- lanmaktansa hiç kullanmama- yı yeğlediğını söylüyor Cop- pola. Yönetmenin eski dünya- yı yansıtan "hayaleder" olarak nitelendırdığı Fransızlann Amerikalılardan farkı. orada olmalan için kendilerince hak- lı nedenleri olması. "Burasıbi- zim evimiz. Buraya emek ver- dik" diyor eski sömürgeciler. Yenilerin ise dünya jandarma- • 32.Cannes Festivali'ne alelacele yetiştirilen 'Apocalypse Now' büyük beğeni kazanmış ve Altın Palmiye ödülüne değer bulunmuştu. Coppola 22 yıl boyunca filmi kendi istediği gibi tamamlamayı düşledi. Film yeniden izlendiğinde geçen zamanın filmin değerinden bir şey eksiltmediği, aksine kazandırdığı görülüyor. le gönderilen kopya, stüdyo- nun istediği biçımde kurgulan- mış, bazı sahnelertümüyle fil- min dışında kalmıştı. O günler- de iki saatten uzun fılmlere ta- hammülü yoktu Hollywo- od'un. Hele 31 mılyon dolar harcanmışsa. Oysa şimdilerde Hollywood uzun filmlerden kaçınmıyor. Coppola, bunu "daha kültürhl bir izleyidnin varhğma" bağlıyor. Cannes'da ızledığımız "Apocalypse Redux" kopyası dahaçok seks, daha çokdrama var" Kıyamet'te. 22 yıl önce "operasal bir fıhn" olarak nı- telendınlen "Kıyamefin bu yanı da ihmal edilmemiş hiç kuşkusuz. Geçen zamanın sol- durduğu renkler, orijinal nega- tif üzerinde çalışılarak onanl- mış. Görüntü kalitesi ilk gün- kü görkeminden hiçbir şey kaybetmemiş. Eklenen bölümler arasında en uzunu, sömürgeciliğin yeni dönemi ile eskısıni karşılaştı- lığından başka gerekçeleri yok. Coppola, kendi deyimi ile 'sanal sömürgecilik' dönemını anlatırken geçmişle kıyaslıyor. Eski versiyonda olmayan 'Playboykızlan' sahnesi ise bir başka sömürüyü gündeme ge- tiriyor. Savaş, genç erkekleri kullandığı gibi genç kızlan da sömürüyor. Coppola 'Kıya- met'i, bir filmden çok bir 'de- neyim' olarak tanımlıyor: "Başlangıcta bir öykü var ama, gidereköykü önemini vitiriyor, deneyim öne çüayor." Film yeniden izlendiğinde, geçen zamanın filmin değerin- den bir şey eksiltmediği, aksi- ne kazandırdığı görülüyor. Sa- vaşta büyük başanlar kazan- dıktan sonra, üstlerinin deneti- mınden çıkan ve savaşı kendi kurallan ile 'oynamaya' başla- yan Albay Kurtz'la, onu öldür- mek üzere Vietnam 'a gönderi- len Yüzbaşı Willard'ın öykü- sünü anlatıyor Coppola. Bu öykü aracılığı ile insan denen hayvanrn önyargılannı ve kor- kulannı. 'kötülüğön çekiciliği- ni' aktaran yönetmen, fılmınin bu uzun versiyonunda mesajı- nı daha ıyı vermek olanağını bulmuş. Filmin iki kahramanı - Mar- lon Brando ile Martin She- en'in büyük bir ustalıkla can- landırdığı- Kurtz'la VVillard'ı buluşturan ortak payda, yalan- lara karşı çıkmalan. Savaş suçlannı görmezlik- ten gelen, 'köyleri yakarak in- sanlan kurtanhğmı iddia eden' resmi ideolojiyi fark etmiş ol- malan. Coppola, yapıhnı 'ya- lanlara karşı' bir film olarak tanımlıyor. Ve "gençlere insan öldürmeyi öğreten. ama uçak- lara' ruck' yazdıklan için onla- n ahlaksıznkla suçlayan" bir sıstemin ne denli ahlaklı oldu- ğunu sorguluyor. da geçiyor öykü. Sırp ve Bosna hat- lannm birbirine çok yakın olduğu bir bölgede, sisler arasında kalan ıki ta- rafin keşif taburlan arasında çatışma çıkar ve üç kişi sağ kalır. Bir Boşnak askeri ile iki Sırp aske- ri. Yaralı Sırp komutan Boşnaklar ta- rafından bir mayının üstüne yatınldı- ğı için kıpırdayamadığından hareket kabiliyeti olan iki kişi kalmıştır orta- da. Onlar da bırbirlerini teslım aldı- ğından tam bir 'pat' durumu yasan- maktadır. İki tarafin birliklen müda- hale edemez ve durum Bırleşmiş MilletlerGücü'neıntikal eder. Tabii uluslararası medya da durumdan ha- berdarolmuştur... insan» perspektlf Tanoviç, bu ilginç öy- "fcüye 'iyiler ve kötiiler' ikileminden yaklaşmak yerine, insani bir pers- pektiften yaklaşıyor. Eleştirdiği esas un- surlar, savaşı sona erdir- mek için yeterli çabayı göstermeyen Birleşmiş Milletler ve savaşı 'rey- ting' aracına dönüştüren medya. Savaşan taraflar ise daha çok 'kurban' konumunda. "Sırplar, Boşnaklar ve Hırvatiar aynı dili kulla- nı\'or. Ama Sırplar' Sırp- ça', Boşnaklar Boşnak- ça',Hırvatlar ise 'Hırvat- ça' diyor. Birbirterini çok iyi anlamalaruıa rağ- men" diyor yönetmen. 'Düşman' saflann farklılıklan yerine, ortak yönlerini vurgulamayı seçen Tanoviç'in en bü- yük başansı, sloganlara yüz vermeyıp son derece inandıncı diyaloglarla savaşın insanlık dışı nite- liğini ve savaştan kımle- rin çıkan olduğunu ser- gilemesi. Alınabilecek en önem- li ders ise mizah duygu- sunun bir fılme neler ka- tabileceği... Çaresizllk duygusu "Savaş sırasında bir binanın duvanndaki ka- ra bir dcliği ya da top- raktaki bir mermi çuku- runu gördüğümde. bir Van Gogh tabiosu üstü- ne siyah-beyaz bir fotoğ- raf yerieştirildiğinde or- taya çıkacak uyumsuz- luk duygusu hâkim olu- yordu bana. Filmimde bu duyguyu anlatmak is- tedün" diyor. Insana acı- yı ve çaresizliği anımsa- tan bir duygu bu. Biryanda doğanın coş- kulu renkleri, öte yanda insanlann 'kapkara' çıl- gınlığı... Uyumsuzluğun ve ki- nin insan doğasına aykı- rılığını anlatıyor Tano- viç, keskin bir gözlem gücü ile. Şiddetin her türüne karşı çıkıyor. Ve şunlan söylüyor: "Ateşle su yan yana olduğuna göre, dün- yayı yönetecek tek güç sevgi olmaİL" DEFNE GÖLGESt TURGAY FİŞEKÇt İki Almanya ^' Bu yıl Istanbul Film Festivali'nde gördüğüm il- ginç filmlerden biri de günümüz Alman sineması- nın önde gelen ustalanndan Volker Schlön- dorffun (d. 1939) Rita'nın Kimlikleri adlı yapıtı ol- du. Film, Almanya ve Fransa'da banka soyma, adam öldürme gibi terör hareketlerine bulaşmış bir gençlik örgütünden aynlan Rita'nın Doğu Alman- ya gizli servisi Stasi'nin yardımıyla yeni bir kimlik edinmesi ve bu ülkede işçi sınıfının günlük haya- tının içinde kendine yeni bir hayat kurmasını an- latıyor. 1989'da Berlin Duvan'nın yıkılışına dek süren bu yeni hayatı anlatırken, bence filmin en önemli yanı, Almanya'nın doğusundaki sosyalizm uygu- laması ve işçi sınıfının günlük yaşamını sergileye- bilmesi. Rita'nın işyerinde arkadaş olduğu Tatyana, sos- yalist Doğu Almanya'da işçi sınıfının "tipik" bir temsilcisi olarak karşımıza çıkar. NedirTatyana'nın özellikleri? Oturduğu evin her yanı dökülmektedir. Duvar- larda ne boya kalmıştır, ne sıva. Konutlar bakım- sızdır. Herkese başını sokabileceği bir daire sağ- lamak amacıyla yapılan büyük, çok katlı bloklar, kent dokusuyla uyumsuz, içinde yaşayanlan bun- gunlaştıran çirkinlik ve iğretiliktedir. işyerinde üretim ilişkileri demokratik, katılımcı bir yapıda değil, baskıcıdır. Alkolizme ulaşmış bir içki düşkünlüğü içindedir. Bireysel kurtuluşunu Batı hayranlığına bağla- mıştır. Doğu ile Batı Almanya arasındaki inanılmaz kar- şıtlıklardan biri de otomobil üretimt alanındadır: Batı, dünyanın en kaliteli otomobillerini üretirken Doğu'nun urettıği tek marka neredeyse bir otomo- bil karikatürüdür. Filmin bir sahnesinde Rita, Tatyana'ya otomo- bil kullanmayı öğretmektedir. Tatyana geri gider- ken acemilikle hafifçe bir ağaca çarpar. Bu çarp- ma ile arabanın arkası dağılıverir. Rita'nın yaşadıkları sosyalızme inancını sars- maz. Duvar yıkılıp herkes Batı'ya, ayağına birer blue-jean almaya koşarken arkadaşlanna, "Şim- di o pantolonlan giymeye koşuyorsunuz, ama ba- kalım ilerde kıçınızı nasıl kurtaracaksınız" diye so- rar. • * • Kırk beş yıl boyunca farklı yönetımlerın egemen olduğu iki Almanya 1990'da birleşti. O tarihten bu yana Almanya artık tek bir devlet. Ama gerçekte öyle mi? Oya Baydar, Sıcak Külleri Kaldı adlı romanın- da kimi Doğu Alman kentlerinin eski ve yeni du- rumlan üstüne ilginç gözlemler aktanyor: Iki Aimanya sınıriannı bırleştırmekle birieşmiş ol- madı. Bugün de Batı'dan Doğu'ya geçtiğinizde gördükleriniz size farklı bir ülkeye geldiğinizi ha- tıriatıyor. Toplumsal, kültürel, cog>afi bin bir sorun, daha yıllar boyu iki Almanya'nın farklılığını anımsatacak. Bu farklılığın türiü yönleriyle algılanıp yorumlan- - ması ise sanatçılar, tarihçiler, toplumbilimciler, dü- şünürler, iktisatçılar için zengin bir malzeme oluş- turacak. Kuşadası Kısa Hlm Şenliği • Kühür Servisi - 19-24 Haziran 2001 tarihlennde Kuşadası'nda gerçekleştirilecek olan kısa film şenliğınin bu yılki konusu 'Çevre ve Kültür' olarak belırlendi. Şenlik kapsamında Türkıye, Almanya. Ispanya, Ingiltere, Fransa, Yunanıstan'dan seçilen kısa filmler izleyicilere ücretsiz gösterilecek. Bu yıl, 'Çevre Kısa Filmleri Yanşması'nın üçüncüsü de şenlik kapsamında düzenlenecek etkinlikler arasında yer alıyor. Yanşma Seçici Kurulu'nda Alüı Taşçıyan, Dr. Ayşe Şerifoğlu, Bınnur Kılınçkaya, Mehmet Açar. Prof. Dr. Oğuz Makal ve Vural Çavuşoğlu yer alıyor. Kurmaca, belgesel. canlandırma ve deneysel olarak hazırlanmış ve çevre temasını işleyen filmlerin katılacağı yanşma için son katılma tarihi 10 Haziran. (Bilgi için Tel:0216-445 20 42) Sezonım son konserteri • ADANA (AA) - Çukurova Deviet Senfoni Orkestrası, sezonun son konserlerini veriyor. 18 Mayıs'ta Adana Büyükşehir Belediyesi Konser Salonu'nda gerçekleşecek konseri şef Marek Pijarovsky yönetecek. Konsere solist okrak kemancı Emre Ünal ve pıyanist Tomris Hüseyınova katılacak. 19 Mayıs'ta gerçekleştirilecek programda ise orkestra VVeber'in 'Der Freischüts' operası üvertürünü, solist Emre Ünal, Ravel'in 'Çigan' romansını, Tomris Hüseyinova ise Rahmaninov'un 2 no'lu piyano konçertosunu seslendirecek. K Ü L T Ü R » Ç İ Z Î K K Â M t L M A S A R A C I ;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle