19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 NİSAN 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA HABERLER IMayıs başvurusu • ANKARA (ANKA) - Işçı ve memurlar 1 Mayıs'ta Ankara Sıhhiye Meydanı'nda miting yapmak için Ankara Valiliği'ne başvurdu. Başvuruyu, Türk-Iş, Hak-lş, DISK, TMMOB ve KESK'ten oluşan Tertip Komitesi adına KESK Ankara Şubeler Platformu yaptı. KESK Ankara Şubeler Platformu Başkanı Hasan Karakaya, valiliğin başvuruyu Emniyet Genel Müdürlüğü'ne sevk ettiğini söyledi. KESK MYK üyesi Hasan Hayır ise Ankara Valiliği'nin esnaf eylemi nedeniyle 14 Nisan öncesi başlattığı eylem yasağını 1 Mayıs'ta uygulamamasını istedi. tzmir'de ise, 1 Mayıs mitinginin Kordon'daki Gündoğdu Meydanı'nda yapılacağı bildirildi. Af yasasına eleştini • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Anayasa Mahkemesi'nin, kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen 'Anayasa Yargısı' konulu sempozyuma katılan öğretim üyeleri, af yasası olarak bilinen Şartla Salıverilme, Dava ve Cezalann Ertelenmesine Ilişkin Yasa'nın anayasaya aykın olduğunu dile getirdiler. Sempozyumda konuşan Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, cezaların ertelenmesinde, faili yeniden topluma kazandırma düşüncesinin ön planda olduğunıfbelirterek "Ancak, cezası ertelenen hükûmlü, bir süre gözetim ve denetim altmda tutulmalıdır" dedi. 'İşçilere kaynak yok' • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Toplusözleşme görüşmelerinden sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler, hükûmetin 2000 yılı için ücretlere yapılacak zamlann gelecek yıl verilmesi konusunda ısrarlı olduğunu belirterek işçilere daha fazla vermek için yeterli kaynağın Hazine'de olmadığını savundu. Hak-lş Genel Başkanı Salim Uslu ise karşılıklı uzlaşmanın olmaması durumunda yasal haklannı sonuna kadar kullanacaklannı vurguladı. Türk-lş Genel Başkanı Bayram Meral, görüşmelerdeki tıkanmayı Başbakan Bülent Ecevit'e anlatmak ve çözümlemesini istemek üzere kendisinden randevu istedi. AçıkJama • Deere&Co ve Deere&Co Irtibat Bürosu'ndan yapılan açıkJamada, gazetemizin 25 Nisan 2001 tarihli sayısında yer alan "Istanbul'un Suyu Tehdit Altında" başlıklı yazıda yer alan açıklama ve suçlamalann gerçek dışı olduğu bildirildi. Açıklamada, "Yazıda behrtılen bınada, Deere&Co Irtibat Bûrosu bulunmakta olup herhangi bir tıcan faaliyet ve iddia edildiği gıbı üretim yapılması söz konusu değıldır. Deere&Co trtibat Bürosu, hıçbir zaman tıcan faliyette bulunmadijh gıbi, esasen ırtıbat bürolannın hukuken şırketler gibı faaliyette bulunmalan da mümkün değıldır" denıldı. Anayasa Mahkemesi Başkanı, anayasal değişikliğin gerekliliğini vurguladı Bınrrin'den laildik mesajlan• Baştarafi 1. Sayfada Bumin, siyasi partilerin dini istimar etmemelerini de istedi. Siyasi Partiler Yasası'nı da eleştiren Bumin, "Yasa- dald nitetüdi çoğunhık ilkesi, hukuksal ve mannksal değü" dedi. Anayasa Mahkemesi'nin 39. kuru- luş günü için dün düzenlenen törene, aralarında Cumhurbaşkanı AhmetNec- det Sezer, TBMM Başkanı Ömer Izgi, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, FP Genel Başkanı Recai Kutan, DYP Ge- nel Başkanı Tansu Çiller ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kana- doğhı'nun da bulunduğu çok sayıda ko- nuk katıldı. Mustafa Bumin, ilk kez Anayasa Mahkemesi Başkanı sıfatıyla yaptığı konuşmada, hukuk devleti ilke- lerine sık sık vurgu yaptı. Yasa ve ana- yasada temel hak ve özgürlüklerle dü- şünceyi açıklama özgürlüğüne getiri- • Laik devletin kaynağının dinde değil akılda olduğunu belirten Anayasa Mahkemesi Başkanı Bumin, "Türbana izin verilmesi, bir tür yönlendirme ve zorlamadır" dedi. len sınırlamaları eleştiren Bumin, an- şu mesajlan verdi: cak bunlann söz konusu kurallara uy- ma zorunluluğunu etkilemediğini vur- guladı. Bumin, yasalar ve anayasalann, hazırlandıklan dönemin koşullanna ve gereksinimlerine göre şekillendirildik- lerini belirterek sözlerini şöyle sürdür- dü: "Hızüdeğişimsürecigeçirensosyal. ekononıik ve kültürel gereksinimlere parald biçimde yeni düzenlemeler ya- pılması ve yaşamsal bakımdan çok önetnli konularda siyasi parrilerin ana- yasa değişiküği konusunda anlaşmaia- n, hürriyetçi demokrasinin geleceği açı- sjndan çok yarariı oiacaktuf Bumin, anayasa değişikliğinin ge- rekliliğine işaret ettiği konuşmasında -Anayasanuı 66. maddesinde "Türk devletine vatandaşhk bağı ile bağh olan herkes Tûrk'tûr'' denihniştir. Bunun tabii sonucu olarak da anayasanuı 3. maddesinde resmi dilin Türkçe olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle Türkçeden başka kimi etnik gruplara ait dillerin eğitim kurumlannda anadil olarak oku- tulmasına ilişkin görüşler, anayasa kar- şısında hımaye görmez. - Anayasa ve Anayasa Mahkemesi kararlanna göre, uluslararası antlaşma- lann ulusal yasalara üstünlüğü bulun- mamaktadır. Ulusal yasalarla Avrupa Insan Haklan Sözleşmesi arasında ça- tışma olması halinde, mahkemelerce sözleşme hükümleri uygulanmamak- ta, bireyler hukuktan doğan haklannı ulusal yargı organlan aracılığıyla elde edememeleri sonucu, Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne başvurmakta- dır. Bu çatışma ve çelişkilerin gideril- mesi için parlamentonun yoğun bir ça- lışma yapması gereklidir. - Anayasarun 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin laik ve sosyal bir hu- kuk devleti olduğu belirtilmiş, başlan- gıç kısmuıda da din duygulannın dev- let işlerine ve politikaya kanştınlama- yacağı vurgulanmıştır. Laik eğitimde, inançlara göre ayrım gözetilmez. Laik devlette hukukun kaynağı dinde değil akıldadır. Dinsel nedenlerle başörtüsü ve türbanla boyun ve saçlann örtülme- sine resmi daire ve üniversitelerde ser- bestlik tanınması, bir tür yönlendirme ve bir anlamda zorlamadır. Sezer'den 39'uncu yıl mesaji: Özgürlüklerin güvencesi hukuktur ANKARA (Cumhuri- yetBürosu)-Cumhurbaş- kanı Ahmet Necdet Se- zer, siyasal iktidan sınır- layarak yürütme erkini kurallara bağlayan hukuk devlerinın amacının, dev- let gücünün baskı yöne- timine ve kaba güce dö- nüşmesini önlemek oldu- ğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Se- zer, cumhurbaşkanı se- çilmeden önce başkan- lık görevini yürüttüğü Anayasa Mahkeme- si'nin 39'uncu kuruluş yıldönümü nedeniyle Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bu- min'e gönderdiği me- sajda; devletin temel ya- pısmı, organlanmn gö- rev ve yetkilerini, birbir- leriyle ilişkilerini belir- leyen anayasalann, ya- sama ve yürütme erkle- ri karşısında bireylerin temel hak ve özgürlük- lerini düzenleyerek gü- vence altına aldıklanru vurguladı. Bu nedenle anayasalarda 'iktidargü- cûnû smuiayan kurallar' bulunduğunu ıfade eden Sezer, anayasada Türkiye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri arasında sayı- lan hukuk devleti ilkesi- nin, cumhuriyetin dayan- dığı temel niteliklerin de- ğişmezliğinin güvencesi olduğunu kaydetti. Sezer, hukukun üstünlüğü te- meline dayanan hukuk devletinin Anayasa Mah- kemesi ile mahkeme ka- rarlannın bağlayıcıhğı vurgulanarak sağlanma- ya çalışıldığına da dikkat çekti. Yasalara onay Öte yandan, Cumhur- başkanı Sezer, ekonomi- den sorumlu Devlet Ba- kanı KemalDerviş'in ön- celikli yasalar arasında gösterdiği, 2001 Mali Yı- lı Bütçe Kanununda De- ğişiklüc Yapılması Hak- kında Kanun ile Türk Si- vil Havacılık Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu dün onayladı. Mahkemesi'nin 39. kuruluş yıldönümü nedeniyle d ü z e n l e n e n t ö r e n e Cumhurbaşkanı secilmeden önce kuru- ma başkanhk yapan Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de katikh. Sezer, yıldönümü nedeniyle yayın- ladığı mesajda hukukun üstünlüğü temetine dayanan hukuk devletinin Anayasa Mahkemesi ile mah- keme kararlannın bağlayıcüığı vurgulanarak sağlanmaya çahşıldığma da dikkat çekti. (Fotoğraf: AA) Eski Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Karaosmanoğlu: Borçla kaDanma ohtıazEkonomi Servisi - Eski Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Dr. Atilla Karaosmanoğlu, Türki- ye'nin şu sıralar kaygan bir zemin- de bulunduğuna dikkat çekerek "Bir taraf dik ve Türkiye nrman- maya çahşıyor, bir tarafta ise uçu- rum var" dedi. Prof. Dr. TankZa- ferTunaya'nınanısına lOyıldır dü- zenlenen "Çarşamba Toplanula- n"nın konuğu olan Karaosmanoğ- lu, "Kemal Derviş'in yerinde oJsa- nız ne yaparduuz" biçimindeki so- ruya, "ÜzüHirdüm" yanıtını verdi. Problemlerin kısa bir sürede çö- zülebileceğini, ancak uzun vadede krize girmemek için yapısal deği- şimlerin gerçekleştirilmesi gerek- tiğini dile getiren Karaosmanoğlu, bu değişimin Derviş'in programın- da yer alan 15 yasayla tamamlan- masının mümkün olmadığını dile getirerek "Borçlanmayla kalkın- mış bir ülke tanımıyorum" dedi. Programı değerlendirirken yıl sonu için yüzde 57.6 enflasyon tah- mini konusunda "Gerçekohnayan bir hassasiyetJe karşı karşryayız" diyen Karaosmanoğlu, vergi gelir- lerinde artış tahmin edildiğini ve 37.3 katrilyona çıkanldığını anla- tarak oysa enflasyonun hesaba ka- tılması durumunda yüzde 7'lik bir düşüş olduğunun ortaya çıktığını kaydetti. Karaosmanoğlu, "Derviş, dış yardun konusunda net bir rakam verdi. Eminim ki bu tutaruı gefane- mesidurumunda başuıa neter gele- ceğini bifir" diye konuştu. Ecevit'in, Standart & Poor's'un Türkiye'nin kredi notunu indirme- siyle ilgili olarak "Bu kuruhışlar Türkiye'ye çok uzak" biçimindeki açıklamasını eleştiren Karaosma- noğlu, "Ama kredi verecek kuru- luşlar da uzak" değerlendirmesini yaptı. Demird: Cavit Çağlar'a üzülüyorum ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Cumhurbaşkanı Süleyman DemireL lsraıl ile Filistin arasuıdaki çatışmalann önlenmesinde aracılık yapmak üzere oluşturulan Ortadoğu Araşttrma Komisyonu'nun ABD'deki toplantısuıa gitmek için geldiği Esenboğa Havalimanı'nda gazetecilerin sorulannı yamtladı. ABD'de tutuklu bulunan işadamı Cavit Çağlar'a sahip çıkarak Çağlar'm büyük sıkıntısı olduğunu ve kendisinin de buna "fevkalade üzüldüğünü" söyleyen Süleyman Demirel, "Eğer birisine bir şey isnat edütyorsa, biraz sabırh ohnak lazun. tsnat edilen şey, kötülenen şey doğru mu? Savunma hakkı vermek laznn. Yoksa yargısız infazlaıia insanlan mutsuz eönek. insanlara hjik<nrhk yapmak her yaman mümkündür" dedi. IRMIKIAYDIN ENGtN [email protected] tr Daha gelmeden başladı. Ki- mileri için bir kurtancıydı. Tür- kiye toprağına ayak basma- dan "ekonomik mesih" ilan editdi. Daha Türkiyetoprağına ayak basmadan bir (harta bir- kaç) günlük gazetenin manşe- ti belleklerde taze: - Derviş'/e birlikte 25 mil- yar dolar geliyort.. Nitekim Derviş Türkiye'ye indiğinde, daha havaalanın- dayken yüzünden çok eline bakıldı. tyi anımsıyorum. Med- ya amelesinin kopuk takımın- dan biri dalgasını geçip taşı gediğine koydu: - Iş yok Engin Abi, Derviş de kelek çıktı. - Nerden anladın ulan, adam daha ağzını açmadı. Kopuk tınmadı bile: - Ağzını boşver abi, eline bak. Dandik bir çanta taşıyor o kadar. O çantaya kaç dolar sığarki... Bu sevimli ve yakıcı şaka kâh Derviş övgüsüne, kâh sövgüsüne soyunanlann bir büyük kesiminin "krizden çı- kış" denince ne anladığını iyi sergiliyor. ••• Tuhaf bir çevre bu. Onlar 12 Eylül'ün öz evlatlan. 12 Eylül'ün Oz Evlatlan Kendilerini ideolojik olarak tanımlama gibi herhangi bir çabalan yok. Bunun anlamını, bunun kişiyi nasıl kişiliksizleş- tirdiğini kavramıyor, kavrasalar da umursamıyortar. ideoloji "dünya görüşü"de- mek. Dünyayı kişisel kavrayış- lanyla tanımlamak; bu bağ- lamda yaşamın her alanını kapsayan tercihleryapmak ve tercihleriyletutariı davranmak, eylemlilik göstermek demek. Ama 12 Eylül'ün öz evlatla- n bunu ya hiç düşünmemiş ya da böyle düşünmeye bilgi bi- rikimleri elvermiyor. Ideolojilerden nefret ediyor gibiler ve bu tutumun da bal gibi bir ideoloji olduğunu ka- bullenmeye yanaşmıyorlar. Böylesine çoğalmaları 12 Eylül karanlığının çölleşmiş toprağında mümkün oldu. Be- reketsiz çalı yığınlanndan iba- ret çöl bitkilerinden farkları yok. Onlar 12 Eylül'ün öz ev- latlan. Hepsi de serbest piyasa ekonomisinin ateşli yandaşla- n. Sıkışınca kendilerini liberal filan gibi de tanımladıklan olu- yor. Ama ekonomik liberalizmi kapitalizmin vahşi dönemleri- ni anımsatan bir "orman kanu- nu" olarak kavnyorlar; siyasal liberalizmi ise tek sözcükle "tehlikeli" buluyorlar. "Tarihin sonunu" ilan eden ahir zaman peygamberlerine yürekten alkış tutmuşlardı ve kapitalizmin, "bütün savaşla- nn anası"nı kazandığına -bel- ki de- içtenlikle inanmışlardı. ••• Ama kapitalizmin kendi iç mantığında da onlan bir yere oturtmak mümkün değil. Servetleri var ya da servet peşinde koşuyorlar. Ama ser- vetlerini sermayeye dönüştür- mek gibi bir yönelimleri filan yok. Sanayi sermayedariığı onlar için hiç çekici değil. Sermaye- ye dönüştürülmüş servetle makine, işgücü ve hammadde satınalıp, "/77ete"ürettiriptüc- carlara satarak para kazan- mayı zahmetli, riskli ve az kâr- lı buluyorlar. Ticaret senmayesine bakış- lan da çok farklı değil. Meta aiacaksın da, depo bulacak- sın da, dükkân açacaksın da, üstüne kâr koyup parça par- ça satacaksın da para kaza- nacaksm... l-ıh. Bu kadanna bile katlanmaya niyetleri yok. Ne kaldı? Finans sermaye- si. Finans sermayesinin temel işlevi ne? Serveti olup bunu sermayeleştirmek istemeyen- lerin ya da parasal birikimleri sermayeye dönüşecek kadar büyük olmayanlann paralannı toplayıp (mevduat), bunu sa- nayi ya da ticaret sermayesi- ne kredi olarak verip aradaki faiz farklannı komisyon olarak alıp para kazanmak. Bu da onlann umurunda de- ğil. Bu yol da onlar için çekici değil. Paralannı üretim süreçleri- ne uğratmadan para kazan- mak onlar için amaç ve yaşam hedefi. Üretim onlann derdi değil, çünkü parayla para ka- zanmak oyunu sayesinde is- tedikleri malı satın alma ola- naklan var. Overnightfaizler, repo cam- bazlıklan, döviz-TL jonklörlü- ğü iyi koştuklan alanlar. Kâbe- leri borsa. Ama kapitalizmde, servetin sermayeye dönüş- mesinin araçlanndan biri olan borsa değil. İMKB gibi değeri 40 sentle 70 sent arasında gi- dip gelen, "bir koyup beş al- ma" borsası. ••• 12 Eylül'ün öz evlatlan için Kemal Derviş, geçici bir kesin- tiye uğramış avanta muslukla- nnı yeniden açması olasılığı bulunan bir para kaynağından ibaret. Derviş IMF'den 6, Dünya Bankası'ndan 3.5, G-7'lerden 10 milyar dolar getirecek. Bu para piyasaya şınnga edilecek ve onlar da kaldıklan nokta- dan parayla para kazanmaya devam edecekler. Derviş'i överlerse para getir- diği içindir. Sövdükİerinde bi- lin ki Derviş eli boş gelmiştir. Türkiye'de yapısal reform- lann zorunluluğundan söz edenler hedef tahtasının orta- sına bu asalak sırtlanlan koy- madıkça, reform dedikleri ön- lemler asıl onların kökünü ku- rutacak içerikler taşımadıkça batakta debelenmekten öte seçenek yok. Kapitalizmi savunanlar, ka- pitalizmin ciddi bir ideoloji ol- duğunu kavramakzorundalar. POLflİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETÎNKAYA Çocuklar Şairdir... Hikmet Arbnkaynak'ın 'Yeni Binyılın Edebiyat- çılan' kitabını (Can Yayınlan) okuyorum aylar son- ra... Altınkaynak, yıllar önce yaptığı söyleşilerini bir ki- tapta toplamış... lyideyapmış!.. Melih Cevdet Anday'la yaptığı söyleşiyi okuyo- rum önce... Anday, şiire ilk adımını attığı günleri, ilk aylan an- latırken şöyle diyor: "Bütün çocuklarşairdir, ama şairtik bilinci sonra- dan doğar. Işte sorumluluğu getiren de budur..." Arankaynak: Mademki ilk yıllardan söze başla- dık, okuduğunuz ilk şairler, sizi etkileyen şairlerle de- vam edelim... "Ahmet Hasim, Yahya Kemal, Nâzım Hikmet." Albnkaynak: Bu noktadan hareketle vazgeçe- mediğiniz bir şair oldu mu hayatınızda? "Evet, EdgarAllanPoe." Arankaynak: Şairlerin sevdiği şairler olduğu gi- bi, kızdıkian, sinirtendikleri şairler de olur. Sizin de varmı? "Onlan hemen anlanm, okumam." Arankaynak: Oyun ve çeviri alanlanndaki ödül- leriniz dışında en çok ödülü, şiirden aldınız. Tekne- nin ölümü ile 1976 Yeditepe Şiir Ödülü, Sözcükler ile 1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü, ölümsüzlük Ardında Gılgamış ile 1981 Tün\iye Iş Bankası Şiir Büyük ödülü ve Yağmurun Altında ile şimdi Aydın Doğan Vakfı Şiir Ödülü alıyorsunuz. Bi- liyorum, her ödülün farklı bir önemi vardır. Sizin bu konudaki değeriendirmenizi alabilir miyim? "ödüllendirmek şiiri etkilemez." Arankaynak: Yağmurun Altında kitabıntzda aynı adı taşıyan şiirinizde yinelediğiniz bir dize var: 'Yir- minci yüzyılı yaşadım.' Son dizede ise 'martılar gi- bi yağmurun altında' biçiminde vurguluyorsunuz. Y- er yer karamsarsınız, yer yer umut dolusunuz. Size göre, yirminci yüzyıl Türk şiiri nasıl? Bu şiirin başlı- ca temsilcileri kimler? "Karamsartık ve iyimserlik şairde iç içedir." ••• Hikmet Altınkaynak'ın Berin Nadi'yie yaptığı söy- leşisi çok ilginç... Berin Nadi, şairCelal Sahir'in kızı!.. Berin Hanım'ın Celal Sahir'le ilgili anılan ise şöy- le: "Babam birçok konuda şiiryazdı, ama bunlann başında kadınlar gelir. Çok sık âşık olan biriydi. Biz babamız Celal Sahir'den de, kocamız Nadir Na- di'den de tuttuğumuz gömşten, inandığımız fikir- den dönmemeyi öğrendik. Babamla ilgili hatıhayabildiğim iki-üç anım var. Mesela biri şöyle: Ben çok kûçüktüm, yedi yaşın- daydım, bir bayram günü e/ öptük, mendilimizi, pa- ramızı aldık. Sultanahmette o Taşmektep vardır ya, onun arkasında bizim ev. Ben orada duymuştum bir kere yokuştan aşağı inince, yolun karşısında bayram yeri var diye. Ben kaçtım gittim. Orda lah- macuncular, uydurma arabalarda, çocuklarta bir eğlendim, bir eğlendim... Birde döndüm, babam\. J , kapıda. 'Sen' dedi, 'sana benzeyen kimse var mıy-'" dı?' Ben de 'Babacığım, hepsi bana benziyordu' de- dim. O söyleyecek söz bulamadı. Işte böyle ukala çocuğun biriydim." Böyle söylüyordu Berin Nadi, babası için... Evet, Celal Sahir, başlangıçta, "Sanat, şahsi ve muhteremdir" diyor, bir süre kişisel sorunlara, 'ka- dın aşkı', 'kadın güzelliği' vb. konulanna ağırtık ve- riyordu. O, Atatürk'le tanışmasından sonra, ulusal sorunlara ilgi göstermeye başlıyor. TDK kurucu- lan arasında yer alıyor. Zonguldak milletvekilliği ya- pıyor. "Berin Hanım çok ince. Söyleşimiz süren\en bir yandan da çayı soğutmadan içmemi istiyor, kura- biyelerden reçelli olanlann çok güzel olduğunu söy- lemeyi unutmuyor. Babasının Atatün\'ûn çok yakı- nında yer alan sayılı yazar ve şairierden biri oldu- ğunu övünçle söylüyor. Evlerinde şiirier okunan, edebiyat sohbetleri, edebiyat tartışmalan yapılan günlerden söz ediyor. Anılannı anlatmaktan sıkıldı- ğı için de konuyu değiştirip kedileri seven yazar ol- duğu için Bekir Coşkun'u çok sevdiğini söylüyor. Yazdığı biryazıdan dolayı faks çekip kutladığını an- latıyor. Milliyet'fen, Hürriyet'fen, Cumhuriyet'ten söz ediyonjz. Nadir Bey'le Vıyana'da nasıl tanışb- ğını anlatıyor. Bir gazeteci eşi olma mutluluğunun altını çiziyor. Baba evi mutluluğundan geçip gelen mutluluğunu vurguluyor." Altınkaynak soruyon Yani babanızı pes ettirdiniz? "Efendim, birara annem ablamı Isviçre'ye teda- viye götürdü. Ben kaldım yalntz babamla. O vakit o da bana çok düşkün oldu. Bir gün beni Talat Pa- sa'ya götürdü." Arankaynak: Ittihatçı Talat Paşa'ya, öyle mi? "Evet, o Talat Paşa'ya. Babam beni süslemişti, esvaplaralmıştı, beyazeldivenleralmıştı, boyundan asılı. Talat Paşa geldi, eldivenini çıkardı, elimi öp- tü... Ben de gayet sakin duruyorum, yedi-sekizya- şında oluyor bu terbiyesizlik." • • • Altınkaynak'ın kitabını okumanızı öneririm... hikmetcetinkaya(q cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 CHP lideri Deniz Baykal: Portidengidenlerin on kotıgeldi ANKARA (AA) - CHP Genel Başkam DenizBaykaL CHP'nin profesyonel siyasetçile- rin istediği gibi değil, halkın istediği gibi yö- netileceğini belirterek "Partiden gidenlerin 10 kaü geldi, herkes büyü- meyi içine sindirecek" dedi. Baykal, CHP'nin res- mi yayın organı Gün- Dem dergisinde parti- den istifalarla ilgili yap- tığı değerlendirmede, yönetün olarak hiçbir partiliyi tasfıye amacı ve niyeti taşunadıklan- nı ifade etti. Baykal, tt Herkes büyümeyi içi- ne sindirecek, yeni kab- ümiardan rahatsız ol- mayacak. Doğru biko- ğüni yaparken bazj ar- kadaşbu- aynhrsa üzü- lürüm ama vohıma da devam ederim" dedi. Basmda çıkan "isti- fa" haberlerinin çok abartılı olduğunu sa- vunan Baykal, sözleri- ni şöyle sürdürdü: "Bakın her gün 'CHP'den 1000 kişi gitti' diyorlar. Partiden istifa edenlerin on kaü partrye kadhm olmus- tur. PartikJn bir zafiyet söz konusu değfldir."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle