19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 NİSAN 2001 PERŞEMBE OLAYLAR V E G O R U Ş L E R [email protected] 1 2Eylül 1980'denbuyanasağ ekonomik politikalann (baş- ka adı ile vahşi kapitalizmin) rüzgânna terk edilmiş olan ülkemiz ekonomisi iflasın eşi- ğine gelmiştir. Ülkenin aydın- lığa çıkması için anayasanın öngördü- ğü sosyal devleti amaçlayan yeni eko- nomik politikalar üretecek yeni bir si- yasal anlayışın iktidarolması gerekir. Üc- tidar ortaİdan çok ciddi bir aşınma sü- reci yaşamaktadırlar. Seçmen yeni bir arayış içindedir ve gözler CHP'ye doğ- ru çevrilmekte ve CHP yeniden umut ol- ma şansını yakalayacak gibi gözükmek- tedir. Tam bu aşamada CHP'deki geliş- melerden rahatsız olanlarm yeni bir par- ti söylemi ile ortaya çıkmalan seçmen- lerde ciddikuşkularyaratmayabaşlamış- Or. Bu sö'ylemin sahipleri, CHP Genel Başkanı Sayın Baykal'ın tutumundan yakınmaktadırlar. Yapılacak ilk seçimde birinci parti ol- ma olasılıgı çok yüksek olan CHP'nin bölünme aşamasına getirilmesi üzüntü ÇJbzüm Kemalist CHP'dir l , % , Dr.ENGJN UNSÂLEskiIstanbulMilletvekili verici ve düşündürircüdür. Türk siyase- matiktir, ama kusurlan da vardır. Parti- ti CHP'nin bölünnjçsnje düzlüğe çıka- cilik anlayışını ve politikalannı, seçtiği mayacak, aksine, daha çok çözümsüz- dar bir dost kadrosu üzerine kurar. Kit- lük batağına saplanacaktır. Seçmenin beklediği solda bölünme, yeni bir parti değil, solda daha geniş kitlelerin, yani emekçilerin, esnafrn, kadınlann, genç- lerin, ulusal girişimcilerin ve sosyal de- mokrasiye gönül vermiş aydınlann bir şemsiye altında toplanmasıdır. Sosyal devlet kavramını gerçekleştirmek iste- yenlerin gönKinden bu şemsiyenin CHP olması geçmektedir. CHP soldaki bu bütünlüğü, kitleler- le kucaklaşmayı sağlayabilecek tek par- tidir. Sayın CHP Genel Başkanı'nda, bir liderde olması gereken özelliklerin çoğu vardır. Güzel konuşur, bilgüidir, çev- resi ile çabuk iletişim kurabüir, kariz- leleri ve örgütlerini parti içine taşımak- tan çekinen bir rutumu var gibi görün- tü verir. Bir siyaset peygamberi olmak yerinebirtarikatfiderfiğineyetinnıek gi- bi bir rutkusu var sarulır, oysa o sryase- tin peygamberi olabilecek potansiyele sabiptir, ama bir rürlü buna soyunmaz. CHP'den aynlarak yeni bir parti kur- maya çalışanlann olumlu bir adırn ata- caklannı ve destekbulacaklannı düşün- mek bana göre oldukça zordur. Çözüm, CHP etrafinda yeni açüanlar sağlamak ve CHP'nin daha geniş kesimlerle ku- caklaşmasını sağlamaktır. Avrupalı sos- yal demokrat partiler sivil toplum örgüt- lerini parnlerinin çatısı altına taşımaya başlamışlardır. CHP yeniden yapılanma sürecinde sendikalar, esnaf örgütleri, TEMA, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Deraeği gi- bi sivil toplum örgütleri ile bütünleş- menin ve onlann üyelerini CHP çabsı altına taşımanın yollannı bulmalıdır. Özellikle sendikalarCHP için çok önem- lidir. Anayasanın sendikalara siyaset ya- sağıgetiren52.maddesi4121 sayüıya- sa ile 1995'te, Sendikalar Yasasf ndaki aynı yasaklar 37. maddeden 4277 sayı- lı yasa ile 1997 yılında değiştirilmiş ve siyaset yasaklan kaldınlmıştır. Sendika- lar amaçlan içinde kalarak üyelerini CHP'ye yönlendirebilir, CHP'ye kamu- oyu desteği sağlayabilir. Bu bile CHP'yi tek başına iktidar yapmaya yetecek cid- di birolasılıkûr. Bunun için CHP'nin tüm il ve ilçelerde işçi bürolan kurması, sen- dika yöneticikrinin sergflediği siyaset tembeffiğmi, CHP'nin fabnkalara, işçi evlerine ulaşarak aşması gerekir. Gene aynı biçimde diğer sivil toplum örgüt- leri ile iletişim sağlamak için parti ya- pısında yeni birimler geliştirmelidir. CHP için iktidar o kadar uzak değildir. Yeter ki bu yeni oluşumda partinin ça- tısı altına girecek örgütlerin ve üyeleri- nin partinin kararlanna katılmasını, si- yasal olgunluk gereği, CHP'nin içine sin- dirmesi gerekir. Türkiye'nin sorunlan solda yeni birparti kuruluşu ile azalma- yacak, aksine çoğalacakür. Kararsız ve umutsuz seçmeninaydınhğı görebilme- si için CHP'nin yeniden yapılanması, kit- leleri kucaklayacak yeni atılımlar sergi- lemesi kaçınılmazdır. Bu umudu karart- mamak için herkes gereken özveride bulunmahdır. Çözüm soldayeni parti kur- mak değildir. Çözüm, KemalistCHP'yi yaşama geçirmek ve Atatûrk'ün koydû- ğu ilkelerle toplumun yolunu aydınlat- makür. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Hiizün mü, Utanç mı? Umutla bekliyoruz. Şu on-on beş milyar dolar bir gelse! Bir gelse de sıkıntılanmız brtse!.. Kimi sanıyor ki bu gelecek para ile yararlı işler yapılacak. Daha önce gelen paralar nerelere git- tiyse bu kez de öyle olacakL Oysa borçla harçla bir ülkenin halkı refaha ulaşmaz. Olsa olsa daha çok borçlanıri Kapital sahipleri bize neden para veriyoriar? Ala- caklannı büsbütün yitirmemek için!.. Süt veren ine- ği ölmeye bırakıriar mı? Üstelik de borçlandırdık- lan insanlara her dediklerini yaptınrlar! Arkadaşımız Miyase (Iknur, '23 Nisan, hüzün do- luyorinsan' başlıklı yazısında durumu açıklamış: "Türkiye'nin dış borcu 106 milyar dolar, şu an- daki enflasyonu yüzde 52.5, büyüme hızı eksi 3, iç borç 45 milyar dolar, issiz sayısı 1.5 milyon, do- ğan her çocuk 1 milyon 200 bin lira borçlu; açlık sınınnda yaşayanlanmız 13 milyon!.." Miyase, Atatûrk'ün bize nasıl bir Türkiye bırak- tığını da şu sayılarla belirtmiş: "öncelikle enflasyon sıfır, para değeriyıllarca de- ğişmemiş... Büyüme hızı 1936'da yüzde 23.2, Amerikan Dolan 1 lira 80 kuruş." Hüzün duymak az geliıi Ağlanası bir durumda- yız. Yine de gülüp oynuyoruz, gösterilerde bile ha- lay çekip göbek atıyoruz! Festivaller yapıp dünya- yı evimize çağınyoruz! Trityonerierimizle gururlanı- yoruz! Hortumculan gizli bir özlemle beğeniyoruz, belki de 'becerikli insanlar 1 diye onlara özeniyoruz... Hiç sıkılma yok. Insanı insan yapan temel değer- ler yitip gitmiş sanki!.. 23 Nisan törenlerini her yıl sevinçK bir duyguyla izlerdim. Çocukluğuma götürürdü. O otuzlu yılla- nn 23 Nisan'ları, 29 Ekim'leri!.. Bir gururlan- ma, bir onurlanma, bir mutluluk duyardım. Ya- nnlara güven, yannlann çok daha güzel şeyter ge- tireceğine inanmak... Atatûrk'ün 10. Yıl Söy- levi'ni TV'lerde verdiler geçen gün... Ne kalmış Atatürk'ten?.. Bütün o gü- zel sözler uçup grtmişti. Hiçbirini dinlememiştik, hiçbirini koruyamamıştık. Boş sözler, boş sözcük- lerle yıllar geçirmiştik... Baş suçlu kimdi diye dü- şündüm, kimlerdi? Biz- lerdik. Bizler, yaşı altmışın, yetmişin üstündeki biz- ler!.. Bugünkü kuşaklar bizim yetiştirdiklerimiz, okuttuklanmız, öğrettik- lerimiz. Kitaplaria, yazı- larla, konuşmalarla!.. Bir şarkı vardı Ikinci Dünya Savaşı yıllannda dillerde dolaşan, bilinç- sizlikle yinelenen: 'Ame- rica I Love You' (Seni Se- viyorum Amerika). Bir fllmde Betty Grable söy- lüyordu. Bir nakarat gi- bi... Missouri gemisi gel- mişti ardından... Truman, Marshall yardımı, NA- TO'ya giriş sevincimiz! O gün bugün!.. Yetmiş üniversitemiz var; yüzlerce, binlerce okumuşyazmışımız. Uz- manlar, prof.'lar, ekono- mistter.. daha kimler! Ama bugünkü çıkmazdan bizi kurtaracak bir tek insa- nımız yok yine deLAme- rika'dan gelen ya da gön- derilen bir kişi tüm umu- dumuz, tüm umanmız!.. Evet, Miyase'nin dedi- ği doğru: '23 Nisan, hü- zün doluyorinsan'... Yalnız hüzün mü? Ya utanç, ya utanç!.. Boru Hattı ve Türk Boğazlan -2 GündÜZ AYBAY Hukukçu-Kaptan Türkiye, yabana gemilerin Türk boğazlarından geçmesini engelle- yebilir mi? E)ünkü yazımda bu so- ruya yanıtla başlayacağımı belirt- miştim. Işte yanıtı: Savasta ve Türkiye'nin kendisi- ni yakın bir savaş tehlikesi içinde gördüğu durumlarda, Türkiye'ye tanınmış olan özel yetkileri ve ola- naklan konu dışı tutarak, banş za- mam için Monsöz'ün öngördüğü düzenlemeyi belirtelim: a- Savaş gemileri için çok aynn- tılı hükümler vardır Monsöz'de; bu hükümlere uygun olmayan gemi- leri Türkiye geçirmez; geçiremez. b- Türkiye, savaş gemisi dışın- daki gemilerin (başlıca kuru yük ge- misi ve tankerdiye anılan ricaretge- milerini), yükü ve bandırası ne olur- sa olsun, Türk boğazlarından geç- mesıne katlanmak zorundadır. c- Türkiye, Uluslararası Denız Hukuku'nun verdiği olanaklan kul- lanarak Türk boğazlannın ve geçen gemilerin güvenliğini sağlamak üzere, yönetsel kararlarla geçişi en- gelleyebilir. (Bu, konunun en du- yarlı yamdır; Türkiye bir yandan uluslararası hukukun tanıdığı ola- naklarla Türk Boğazlan Tüzüğü'nü çıkararak ne gibi önlemler alınabi- leceğini ve bu arada hangi gemile- rin geçişini engelleyeceğini esnek kurallara bağlayarak açıklamıştır. Öte yandan da yönetsel kararlarla da geçiş istisnaen yasaklanabilir. Ancak bu konuda olağanüstü du- yarlı davranması gereklidir.) d- Türkiye, yargı kararlannın uy- gulanmasını (ılamlann icrasını) ya- parak geçen bir gemıyi durdurabi- İir; ancak, yargı kararlannın ulus- lararası hukukla uyumhı olmama- sı Türkiye için sorunlar yaratabilir. 4-TüfkboğazJanıun sulan "uhıs- lararası su" (ıntematıonal water) mudur? Dünya denizcileri, başlıca iç- su, karasuyu, açık-deniz olarak aynl- mıştır. "UhısJararasısu" diye birde- niz hukuku terimi yoktur; bu söz- cüğu bazen cahillikten, bazen de kasten, akıl kanştırmak için kulla- nanlar oluyor. Türk boğazlannın sulan, Türki- ye'ye göre < iç^su"dur; bu sular üze- rinde Türkiye'nin egemenlik yet- kisi tam olarak vardır. Bu sulann "karasuyu" sayılacağmı söyleyen yabancılar vardır. Giderek (hatta), dünyadaki boğazlann sulannı açık- deniz sulan saymak eğiliminde olanlar da vardır. 5- Türkiye'nin, geçecek tanker savısına bir smır ktn ma yetkisi var midır? Türkiye'nin resmi görüşü şöyle özetlenebilir: a- Türkiye, denizcilik tekniğin- deki gelişmeleri (gemi hızında, bo- yundaki arüşlar gibi) ve deniz hu- kuku alanındaki gelişmeleri (yeni kabul edilen konvansiyonlar) göz önünde tutarak geçen gemiler ve çevre için güvenliği arttıncı ön- lemler alınması gereksinimini duy- muştur. b- Türkiye'nin aldığı önlemler, herhangi bir geminin geçmesini engellemeye yönelik değildir; za- ten böyle bir yetkisi de yoktur; an- cak, Türkiye, güvenlik önlemi ala- büir. c- Boyu 200 metreden fazla olan tehlikelı yük gemilerinin geçişin- de Türkiye, geçmemesiiçin de^L gü- venli bir şekilde geçmesi için aldığı önlemleri uygular. Bu önlemler bo- ğazlardan geçişi yavaşlatır; bu ne- denle de beklemeler olur. d- Tehlikeli yük taşıyan 200 met- reden uzun gemilerin sayısı artnk- ça, boğaz girişlerinde beklemeler -kaçınılmaz olarak- artacaktır. e- Bu sakıncah durumun, yani ge- mi beklemelerinin önlenmesi için alınacak önlem, başlıca, Karade- niz'den Akdeniz'e petrol taşımaya özgülenen tankerlerin küçük tanker- ler olmasıdır. Ama Türkiye'nin böyle bir zorunluk koymak yetki- si yoktur; bunu yahıız tavsiye ede- bilir. 6-Türkiye'nin Bakû-Ceyhan bo- ru-çizgisinigerçekJeştirmekamacrv- la boğazlardan tanker geçmesini 9.05784 > 321,15 EURO / S? 0,8792 DAX 66,72 11:31 KULTUI*S«IUT 10112} 1N I I 71 Nâzım HHonrt BtR ÇİFT SÖZÜMÜZ VAR Yöneten: Mohmut Gökföz Oynajran: Mumtaz Sevınç 13-24-25-26 Nisan Saat: 20.30 EKİN TIYATROSU Mentkje I Sokak 8-A Kızılay Tel:(0 312) 419 54 56 ü > ^ l . 4 ARFYO 980 A % 1,0 ARSAN ^ - e 07.00-18.00 arası yayındayız îzleyîn, kârfı çıkın www.cnbce.com zorlaş^nhğısavıyernKİebirsavmı- dır? Değildir, Türkiye, Türk boğaz- lannın ve geçen gemilerin güven- liği için önlemleralmak gereksini- mini 1970'li yıllarda duymuş, 1981 'de resmi çahşmalar başlat- mış, I989'da 35 uzmandan oluşan bir komisyon kurmuş, I993'te bu komisyon çahşmalanna dayanarak Türk Boğazlan Tüzüğü Taslağı'm hazırlamıştır. Bu nedenle, Türkiye'nin Türk Boğazlan Tüzüğü'nü tanker geçiş- lerini zorlaştırmak amacıyla çıkar- dığı savı, dayanaktan yoksun, ya- kıştırma bir savdır. 7- Bu yaz çahşmaya başlayacağı açıklanan dizge (sistem) tankerge- çişini koteyiaş&racak mıdır? Hayır. Kurulacak -VTS diye kı- saltılan- dizge ile şunlar sağlanacak ve yapılacakür a- Türk boğazlanndan geçmek is- teyen gemiler, boğaza girmeden önce radarda saptanacak ve rotası, hızı belirlenebilecektir. Gemiye, yolahm (seyir, navigasyon) için ya- rarlı bilgiler verilebilecektir. b- Gemiye bilgi verilebilmesi- nin yani sıra "tazh gittiği'', "şerft- tençıknğı''uyanlangibıuyanlarya- pılabileceği gibi, gerektiğinde "fld mil önünde çaüşma oldu, derhal demirle!" gibi uyulmasgereklike- sin yönetsel buyruklar da venlebı- lecektir. 8- Türkiye, kıbrvuz kaptan ahn- nrnanı Tnnmtn InlamaT mı^ Hayır, Monsöz'ün bu konudaki açık anlatımı dolayısıyla Türkiye, Türk boğazlann- dan geçen gemilere küa- vuz alma zorunluğu koya- maz. Ancak Türkiye, "kı- lavuz kaptan ahnmasını özendirme" önlemleri al- mışörve bu önlemler mey- vesini vermiştir, vermek- tedir. Kılavuz alan yaban- cı bandıralı gemi sayısı art- maktadır ve kılavuz alan yabancı gemi sayısı, alma- dan geçenleri aşmıştır; bu sevindirici bir gelişmedir. 9-Resmi olarak'sınırla- ma getıreceğız' şekiinde beyanda bulunulmasımn anlamiDedir? Bu, meramı kısaca açık- lamak çabasından doğmuş bir yanlış anlatımdan kay- naklanan bir sorudur. Tür- kiye: - Günde 15 taneden çok tanker geçirmem, - Yüda 5 bin taneden çok tanker geçirmem, - Yükü 100 bintonuaşan tanker geçirmem gibi söz- ler söyleyemez, söyleme- miştirde. Türkiye'nin söylediği şu- dur. "Boğazlann ve geçen genderingiraniğiiçin akn- masıgerekh'olanveuhısla- raraa hukuka uygun bu- hınan önlemleri akbm; ge- Uşmeleregörealmaktade- vamedeceğim, buönJemkr geçişi engeUeyki değil, gü- venük sağlayKi önlemler- dirwbundansonradabây- kobcakür" Uygulamanın ortaya koyduğu apaçık gerçek şu- dur Boyu 200 metreyi aşan tehlikeli yük gemilerinin güvenli geçişi için ahnma- sı zorunlu önlemler, bogaz- lardaki deniz trafığini ya- vaşlatmaktadır. Türkiye,bu yavaşlamanın sorumlusu değildir. Monsöz, gemilerinTürk boğazlanndan özgür geçi- şini (masum geçiş-zararsız geçiş) kabul etmiştir; Tûr- kiye'ye deniz trafığininhız- h akışını sağlamak gibi bir görev yüklememiştir. Mon- söz'e göre Türkiye fener- ler kurmak ve onlan iyi du- rumda tutmak, belli kur- tarma istasyonlan kurmak ve iyi durumda tutmak, sağ- lık denetimini çabuk yap- mak gibi yükümlülükler yüklenmiştir, ama trafîğin hızlı abşıyla ilgili bir iş- lev üstlenmemiştir. PENCERE Avuç... Eski günlerde bir kişinin avucu kaşındı mı, yo- rum hazırdı: - Bir yerden para gelecek... Avucumuz kaştnıyor.. Neden?.. Çünkü para gelecek. Amerika'dan Avrupa'ya patronlar, Türkiye'ye bakıp diyortar ki: - Durum felaket!.. - Ne yapmalı?.. - KurtarmalıL Patron en başta kendisinin çıkarlan için Türkiye'yi gözetmek zorunda'.. Avrupa ile Asya arasında, dünyanm en kanştk böl- gesinde, çeşitli gezegensel çıkarlann düğümlen- diği yerde konuşlanan Türkiye'de ne bir patlama- ya ne de bir uyanışa göz yumabilirter... • Avucumuz kaşınıyor.. Para gelecek.. Kimisi 7-8 milyar dolar gelecek diyor, kimisi 15, kimisi 20... Bir koşulla: Türkiye, parayı verecek olan patronun isteğine göre kısa sürede 15 yasa çıkanrsa para gelecek, yoksa avucumuzu yalayacağız. Hangi avucumuzu yalayacağız?.. Kaşınan avucumuzu!.. Patron avuç avuç para dağıtmryor... Parayı bizimki gibi kişiliğini yitirmiş bir ülkede fi- til frtîl burnumuzdan çıkarmak için dağıtıyor... Verilecek paranın adı borçtur!.. Faizi de cabası.. Hem bu kez iş daha değişik; verilen paranın borç senedinde yalnız faiz oranı bulunmuyor.. Çıkaracağımız yasalar da yazılı.. Avuç açanı aşağılıyor patron.. Çünkü bizi avucunun içinde biliyor.. Diyor ki: - Aklını başına al!.. Ne söylersem onu yapacak- stn; yoksa avucunu yalarsın!.. • Peki, kaç para gelecek?.. Çıkaracağımız 15 yasa değil mi, hiç gecikmeden şu işi yapalım!.. Yasalar zarariı mı, yararlı mı, tutarlı mı diye dü- şünmeden, tartışmadan, kimsenin gözünün yaşı- na bakmadan, yangından mal kaçınr gibi Mec- lis'ten geçirelim... Eğer 15 milyar dolar gelirse.. Yasa başına 1 milyar dolar!.. 7 buçuk milyar dolar gelirse.. ' * Yasa başına 500 milyon dolar!.. Oh ne güzel iş!.. Artık Meclis'teki yasama işlevi- ni bir tarifeye bağlayalım. Tarifeyi hem yabancı devletlere dağıtalım, hem milletvekillerimizin elle- rine verelim. Yabancılar hangi kanunlan istiyoriar- sa, ona göre bastırsınlar parayı; biz de yasalan he- men çıkaralım... Evet eloglu diyor ki: - Ey Türkiye!.. Benim istediğim 15 yasayı çıka- racaksın, yoksa para vermem!.. Para dediği borç!.. Borcun yalnızfaizi yok; kişiliğine, onuruna, insan- lığına da ipotek koyuyor... Avucumuzu açıyoruz, içindeki çizgilere bakıyo- ruz, hayır, bu çizgiterdeki yazgı, bunca alçalmak üze- rine bir kaderi vurgulamıyor... Peki, niçin bu kadar alçalmak?.. : ' ' Acılı Bir Coğrafyanın, IVIitolojiden Siyasete Hüzünlü Öyküsü SUYUARAYAN10PRAK3farran ve Pırat' ın Bin yıffıfe TDramı Şonburfa'nm, Harran'ın, GÂPın , destonı... fiu konularda her zaman başyurulacak bir başucu kitabı, göznuru döküünûş, ağutardan sûzûlmüş bir başucu kitabt...' FtaEraran ^ P W ^ . ı YAYINCIUK LTD. otopsi 4< W yayınevi İMZA GÜNLERİ EROL MANİSALI AVRUPA ÇIKMAZI 27 NİSAN 2001 Cuma • SAAT 16:00 Arkadaş Küftür Merkezi - Beyoğlu TÜRK KALP VAKFI 19 May» Cad. No: 8 Şişl/lstanbul Td: (212 212 07 07 (pbx) Faks:(212)21268 35 fntemet http^Avww.tkv.org.tr 9-met [email protected] [email protected] Türkiye Gazetecüer Cemiyeti'nin yayinladığı güntük Bizim Cazete Ülke sorunlanna ilişkin raporianyla, araştrmalanyla, köşe yazılanyla, tarafsız habertefiyle sıvıl toplumlann gazetesi. Düzenli okumak tçın abone olun. Tel: Q2M 51108 75
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle