Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2001 SALI
HABERLER
DUNYADA BUGUN
ALt SİRMEN
Hödiik Şovenizminden
Donuşu
Biliyorum, şimdi kimi okurlar haklı olarak
başlığa itiraz edip, "Zaten şovenizmin ahmak-
lığa ve hödüklüğe batmamış olanı olmaz ki..."
diyeceklerdir.
Ne var ki.. bizim içinde bulunduğumuz du-
rumda şovenlik taslamak, kimilerininkinden
daha ahmak ve hödükçe görünüyor göze.
Dilersenız önce, hödük şovenizmi niteleme-
mize yol açan olayı anımsayalım. Geçen gün
yayımlanan bir haberde bildirildiğine göre,
Başbakan Ecevit imzalı bir genelge ile kimi ta-
rihi bölgelerin adları değiştiriliyordu. örneğin
Patara Ovagelmiş, Olimpos da Uludağ oluyor-
du. Resmi kurumlara gönderilen Türkçe An-
latım ve Kullanım Kılavuzu'nun amacı ise
"Türkçe'nin kurtanlması, küreselleşme süre-
cinde, Türkiye'nin siyasal ve kültürel varlığı-
nın korvnması ve ulusal biıiiğin güçlendihlme-
si" olarak gösteriliyordu.
Haberi gazetelerde ilk okuduğumda, siya-
setini pek begenmediğim Bülent Bey'in böy-
le bir işe methaldar olmasını çok yadırgamış-
tım. Sonra Başbakan açıklama yaptı ve bir
yanlışlık olduğunu, kendisinin tarihi yerlerin
adlarının değiştirilmesini sakıncalı bulduğunu
ve gönderilen belge üzerinde değişiklikler
yaptığını, ancak, yine de ilk metnin düzeltilme-
miş biçimiyle yayımlanmış olduğunu söyledi
ve ardından da değiştirilmiş, düzeltilmiş biçi-
miyle yayımlanmış olan genelgenin de iptal
edildiğini ilan etti.
•••
Ama çirkinliğin kaynağı dışında değişen bir
şey yok. Türk Dil Kurumu'nun önerdiği taslak
ve buna gelen bürokrat desteği, tarihe şoven
bir biçimde bakanların bulunduğunu kanıtla-
makta.
Içler acısı bir durumla karşı karşıyayız. Dı-
şardan para almak için, parayı verecekler ta-
rafından yapılması söylenen 15 yasal değişik-
liği kabul etmek zorunda olan bir ülke, tarihi
yerlerin adlarını değiştirerek, tarihin izlerini si-
lerek, kendini koruyacak ve ulusal birliğini pe-
kiştırecek öyle mi?
Güldürme bizi TDKL.
Burada bir noktayı da vurgulamalıyız: Yar-
dım alabılmemiz için acilen çıkması gerektiği
yabancılarca söylenen 15 yasanın bir bölümü-
nün ya da çoğunun gerçekten bizim açımız-
dan da gerekli olması da bir şeyi değiştirmi-
yor.
Haberi ilk okuyuşumda, Bülent Ecevit'in adı-
nı nasıl yadırgadıysam, TDK'nin bu işin kay-
nağında bulunmasına da o kadar şaşırma-
dım.
Kenan Evren'in hukuku çiğneyip, kanuni
kılıf hazırlayarak tutucu Türk-lslam sentezinin
merkezihalınegetirdiği TDK'nin butürgirişim-
lerde bulunmasında yadırganacak bir yön yok.
Metropolünün büyük caddelerinin tabela-
ları ve vitrinlerinde Türkçe sözcüğe rastlama-
nın güç olduğu bir ülkede, bu tür önlemlerle
Türkçe'yi korumak, hangi yasalan çıkaracağı-
na yabancıların karar verdiği bir ülkede tarihi
isimleri değiştirerek ulusal birliği sağlamak
hangi aklın eseridir ki?..
• ••
Türkiye; Anadolu'nun bütün geçmişine sa-
hip çıkabildiği, onu özümseyip yararlanabildi-
ği ölçüde kültürzenginliği büyük ve çağdaş bir
ülke olabilecektir.
Atatürk ulusçuluğunun ve tarih görüşünün
temelinde de bu düşünce yatar.
Unutmayalım, Cumhuriyet dönemine gelin-
ceye kadar okullarımızda, bir hanedanın tari-
hi ile birlikte yalnızca Islam tarihi okutulurdu.
Cumhuriyet dönemine geçtikten sonradır
ki, dünya tarihinin ana çizgileri ile birlikte, Ana-
dolu'nun bütün geçmişini içeren bir tarih oku-
tulmaya başlandı.
Bu arada, zaman zaman Hititler'in Sümer-
ler'in de Türk oldukları yolunda kimi ibarelere
rastlanmışsa da bu, gecikmiş ulusçuluk ile
birlikte yitirilen güveni pekiştirmeye yarayan
bir davranış olarak yapılmıştır ki, istenen so-
nucu verdiği şüpheli olduğu gibi artık aşılmış
olması gereken bir tutumdur da...
Ama, şunu bilmeliyiz ki, bu topraklarüzerin-
deki geçmişe ve uygarlıklara ne kadar sahip
çıkabilir, onlan ne kadar özümseyebilirsek, on-
lar o kadar bizimdirler.
Bu gerçekleri görmeden, ne ekip biçeceği-
ne, gelir dağılımını nasıl yapacağına bile ken-
dileri karar veremeyenlerin, böyle küçük oyun-
lara başvurarak güya dili ve ulusal birliği ko-
ruduklarını söyleyebilmeleri ise gülünçtür
gülünç!..
Okkan'm tetikçileri
DGM'ye sevk edildi
DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Dıyarbakır Emniyet
Müdürü Ali Gaffar Ok-
kan ve 5 polıs memuru-
nun şehit edılmesi eyle-
mine katılan Hızbullah
tetikçilerinden Mehmet
Fidancı ile kaymbirade-
ri Resul Çimen dün
DGM'ye sevk edildi.
Istanbul'da düzenlenen
operasyonda yakalanan
5 örgüt üyesi de Bat-
man'daki sorgulannın
ardından dün Diyarba-
kır DGM'de hâkım kar-
şısına çıkanldılar.
Bu arada îstanbul'da
geçen hafta yakalana-
rak Batman'a götürülen
Hİ2bullahçılar AH
Oğuzhan,Mehdi Demi-
rel, YusufBehiç, Ali Ka-
ya ve Ismet Öktem'in
Batman Emniyet Mü-
dürlüğü'ndeki sorgula-
malan tamamlandı. Ba-
zı öldürme ve yaralama
eylemlerine katıldıklan
ileri sürülen Hizbullah-
çılar daha sonra Diyar-
bakır DGM'ye sevk
edildiler. Fidancı ve 5
kişi tutuklanarak ceza-
evine konuldular.
F tipi eylemlerinde ölümler sürerken Adalet Bakanlığı görüşme zemininin önünü tıkadı
Bakanbğın 'ölümciiP duyarsızhğıANKARA/İSTANBUL (Cumhuri-
yet) - F tipi cezaevlerine karşı siyasi
tutuklu ve hükümlülerin başlattıkla-
n ve 17 kişinin yaşamını yitirdiği
ölüm orucu eylemi 187. gününe ye-
ni ölüm endişeleriyle girdi. Hüküme-
tin ölüm oruçlan ve açlık grevlerine
karşı "ölümcül" duyarsızhğı sürüyor.
Adalet Bakanı HikmetSamiTürk'ün
kimsenin kendilerinden "terörörgüt-
leriylepazarhk" yapmasını bekleme-
mesi gerektıği yönündeki açıklama-
sı, eylemleri sonJandırmaya dönük
görüşme zeminin de önünü tıkadı.
Demokratik kitle örgütlerinin tem-
silcileri ise Adalet Bakanlığı ile gö-
rüşme zemininin oluşturulması için
girişiırderini sürdürüyor. Yazarörgüt-
leri yaptıklan ortak açıklamada, hü-
kümetin, "yaşama hakkuu" göz ardı
ettiğini savunarak ölümlerin hemen
sona ermesini istedi. Hastanelerdeki
eylemcilerin muayenelerini yapan
hekimler, eylemi sürdürenlerin tama-
mının her an ölebileceğıni bildirdiler.
F tipi cezaevlerinde tecridin kaldı-
nlması için sürdürülen ölüm orucun-
da bugüne kadar 3'ü tutuklu yakını,
17 kişi yaşamını yitirdi.
Ankara Numune Hastanesi'nde
yaşamını yitiren Hatke YûrekK'nin
Izmir'de toprağa verileceği öğrenildi.
Eyleme dışandan destek veren ve ön-
cekı gün yaşamını yitiren tutuklu ya-
kını Şenay Hanoğlu ise dün Küçükar-
mutlu Cemevi'nde düzenlenen tören-
den sonra Gazi Mahallesi Cebeci
Mezarhğı'nda toprağa verildi. Bay-
rampaşa Cezaevi Hastanesi'nde ya-
şamını yitiren Sibel Sürücü de Ikitel-
li Mezarhğı'nda toprağa verildi.
Ankara Tabip Odası Başkanı Ümit
Erkol. hastanelerdeki eylemcilerden
durumu ağır olanlann belirlenmesi-
nin söz konusu olmadığını kayde-
derek "Sağlık durumu krhik olanlar
hakkmda net sayı söylemek mümkün
değiL Ancak eylenırikrden hepsinin
ölüm suunnda oiduğunu söyteyebili-
riz" diye konuştu.
Adalet Bakanlığı TMY'nin 16.
maddesi, înfaz Yargıçlığı ve tzleme
Kurullan'na ilişkin tasanlannı ta-
mamlayarak "kenara çeküdi*.
FP Genel Başkan Yardımcısı Meh-
met Bekaroglu, eylemcilerin bakan-
lığın hazırladığı tasanlara bakarak
eylemden vazgeçmeyeceğini be-
Iirterek "Çünkü onlan taıuyorum,ni-
ye yapoklannı biliyorum. AdaktBa-
kanı taviz ventik, havası veriyor. Ölü-
mün bu noktasuıdan sonra böyle bir
çirkintik yapmak devlete yakışmaz.
Olümün bu noktasına gefindikten
sonra tekrar kamuovunu aldatmaya
gerek var mı" diye konuştu.
Hastanede oturma eylemi
İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül.
İHD Ankara Şubesi yöneticileri ve
tutuklu ve hükümlü aileleri, dün
Ankara Numune Hastanesi Bahçe-
si'nde toplandılar. Grup, basın açık-
laması öncesi kısa süreli bir oturma
eylemi yaptı. Daha sonra basın açık-
laması yapan ÎHD Ankara Şube
Başkanı Lütfi Demirkapı. ölüm
oruçlan nedeniyle her geçen gün yeni
bir ölüm yaşandığını belirterek tüm
kamuoyunu göreve çağırdı.
ÖĞRETMEN ANDINDAKİ DEĞtŞtKLİK
'Atatürk
milliyetçUiği9
MHP'yi krjınlı
ANKARA (ANKA) -
Milli Egitim Bakanlı-
ğı'nın 'Öğretmen An-
dı'ndaki "Türk milliyet-
çüiği* ifadesini "Atarürk
milli> ctçüiği" olarak de-
ğiştırmesıne koalisyon
ortağı MHP'den tepki
geldi.
MHP Istanbul Mıllet-
vekili BozkurtYaşarÖz-
türk, Milli Eğitim Baka-
nı Metin Bostancıoğ-
hı'nun yanıtlaması iste-
miyle bir yazılı soru
önergesi vererek öğret-
men andındaki bu deği-
şikliğin nedenini sordu.
MHP'Ii Öztürk:
Neden değiştirdiniz'
Öztürk, "Bakanlığuu-
za bağlı Talim ve Terbi-
ye Kurulu, yeni göreve
başlayan öğretmenleri-
mizin yemin metnindeki
'Türk mıllıyetçılığı' ifa-
desini 'Atatürk milliyet-
çiliği' olarak değiştir-
miş midir? Atatürk mU-
liyetçiliği. Türk milöyet-
çiliğinin içinde değil mi-
dir? Bu değişikliğe ne-
den gerek duyulmuş-
tur" diye sordu.
Bakan Bostancıoğlu,
soru önergesine verdiği
yanıtta, değişikliğin
mevzuata uyum sağla-
mak için yapıldığını bil-
dirdi.
Anayasanın başlangıç
bölümü, Milli Eğitim
Temel Yasası ve Milli
Eğitim Bakanlığı'nın
teşkilat ve görevleri hak-
kındaki yasalarda, "Ata-
türkmilliyetçiliği'* ifade-
sine yer verildiğini belir-
ten Bostancıoğlu şunla-
n kaydetti: "Öğretmen
Andı, anılan mevzuat
hükümlerine uyumu
sağlamak için 'Atatürk
milliyetçiliği' ifadesine
de yer verilerek daha
duru bir Türkçe ile
okunması amacıyla ye-
niden düzenlenmiştir.
Yeniden düzenlenen
'Öğretmen Andı', belir-
tilen nedenlerle öncekin-
den daha uygun bulun-
maktadu-.*'
1ĞNELİFIRÇA ZAFERTEMOÇÎN
cmm
mımi
Bugün açılacak 'Beyaz Enerji' davasıyla siyasetin geleceği de şekillenecek
Ersümer'in 6
kader' günüANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Ankara DGM Savcısı TalatŞalk'ın bu-
gün açacağını bildirdiği "Be>azEnerji"
davasında Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Cumhur Ersümerle ilgi-
li yapacağı işlem, siyasetin ge-
leceğini belirleyecek. Şalk'ın
Ersümer'le ilgili suç-
lamalan TBMM Baş-
kanlığı'na gönderme-
siyle siyasetin hareket-
leneceğine dikkat çeki-
liyor. Ersümer'in, iddi-
anamede kendisini doğ-
rudan suçlayan ifadele-
rin yer alması durumunda
istifasını isteyecek olan MHP,
somut suçlama oknazsa "bir
şey yapamavacaklan" görüşü-
nü dile getirdı. Ankara DGM
Başsavcısı Cevdet Volkan tara-
fından "usulen" incelenen Be-
yaz Enerji iddianamesinde. Er-
sümer'in bazı yolsuzluklarda-
ki sorumluluğu anlatılırken bakan, sa-
nıklar arasında yer almıyor. Çünkü sav-
cılann bakanlar hakkmda soruşturma
yapma yetkisi bulunmuyor. Bu nedenle
savcı Talat Şalk'ın, iddianamede, Ersü-
mer'in yapılan yolsuzluklardaki sorum-
luluğuna işaret etmek ve görevini ihmal
• Savcılann bakanlar hakkında soruşturma
yapma yetkisi bulunmuyor. Bu nedenle savcı
Talat Şalk'ın iddianamede, Ersümer'in
yapılan yolsuzluklardaki sorumluluğuna
işaret ettiği ve bakanın görevini ihmal ettiği
vurgusuyla yetindiği belirtildi.
ettiği vurgusuyla yetindiği belirtildi.
Şalk'ın, Curnhur Ersümer'in usulsüz
olaylar anlatımında adı geçen iddiana-
meyi "suç duyurusu" niteliğindeki üst
yazıyla "gereğinin yapılmaa" için TB-
MM Başkanlığf na gönderecek. Ersü-
mer hakkında yapılacak işlem konusun-
da karan TBMM verecek. Ersümer ne-
deniyle sıkıntılı olan ANAP'ta, iddiana-
menin içeriğinde, doğrudan suçlayacak
ifadelerin yer almayacağı beklentisi di-
le getiriliyor. ANAP lideri Mesut Yıl-
maz'ın da geçen hafta içinde istifaya ha-
zırlanan Ersümer'i iddianame açıİdana-
na kadar beklemesi için ikna ettiği dile
getirildi. ANAP loırmaylan. iddianame-
de Ersümer'i "belgeyle" suçlaya-
cak ifadeler yer alması durumun-
da istifasının söz konusu olacağı-
nı belirterek "Şimdfye kadar or-
taya aolan iddialar. sadece sanık-
ların ifadekrine dayalı suçlama-
lar. Sanık kendini kurtarmak için
doğal olarak bakanı suçluyor.
Önemli olan belgesi>1e, bilgisryie,yolsuz-
luk ve usulsüzlüklerde dahtinin ohnası-
du-" göriişünü dile getıriyorlar.
Hükümetin MHP kanadı ise iddiana-
menin bütünüyle açıklanmasını bekli-
yor. MHP yöneticileri, soruşturma aşa-
masmda muhalefetin verdiği gensoru
önergesini desteklemediklerini, yargı-
nın işaretinin beklendiğini kaydettiler.
SlFIR NOKTASl /ORAL ÇALIŞLAR
Oliimler Avrupa Konseyi gündeminde
Hükümet ve
eylemcilere
uzlaşı çağnsı
• Avrupa Konseyi Parlamenterler
Meclisi Başkanı Johnson, ölüm orucu
emrini veren örgüt liderlerini
eleştirdiği açıklamasında, hükümetin
de cezaevlerinde gerekli
düzenlemeleri yapmasını istedi.
Türkiye raportörlerinden Svvoboda da
hükümet ve eylemcileri moratoryum
ilan etmeye çağırdı.
Haber Merkezi -Türkiye'deki cezaevlerinde
devam eden ölüm oruçlan, dün Avrupa Konse-
yi'nde gündeme gelirken, Avrupa Parlamento-
su Türkiye raportörlerinden Avusturyalı sosyal
demokrat Hannes Svmboda, yeni ölümleri ön-
lemek amacıyla Türk hükümetini ve ölüm oru-
cunu sürdürmekte olan mahkûmlan bir mora-
toryum ilan etmeye çağırdı.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi
(AKPM) Başkanı Ingiliz parlamenter Russel
Johnson, dün genel kurul toplantılarının başla-
ması dolayısıyla düzenledigı basın toplanüşın-
da, ölüm oruçlan emrini veren örgütün li-
derlerini eleştirdi. Johnson, komünist ideoloji
ve katı bir hiyerarşik sistemle hareket eden ör-
gütebağlı mahkûmlann tavnna dikkati çekti ve
örgütün verdiği emirlerle alt kadrodakileri ölü-
me gönderdiğini ifade etti. Buna son verilme-
si gercktiğini kaydeden Johnson, "Türkyetki-
Bler de bunun sona ermesi için ellerinden gele-
ni yapsmiar.Güvenartnnaönlemler, nıahkûm-
larm Bderlerinin tavuiannı değiştirnıest
1
bile,
onlan izkyenJerinfikirierinideğiştirmeleri ko-
nosuodaetkffi ohbffîr. Ohlme giden genç insan-
lara sorunlannı çözme konusunda başka alter-
nstiflerin olduğu ve hiçbir şeyin ölüme değme-
yeceğini anlama şansı verümeh'" dedi.
Johnson AnKara'ya gelecek
Johnson, Türkiye'nin eski cezaevi sistemin-
de değişiklik projesine Avrupa Konseyi'nin ge-
nel olarak olumlu baktığını belirtti, ancak bu
konuda Işkenceyi Önleme Komitesi'nin öneri-
lerinin dikkate alınması gerektığini söyledi.
AKPM Başkanı, özellikle kütüphane, sosyal
ve spor faah'yetleri ile el işleri gibi serbest za-
man faaliyeüeri için yapılan önerilerin yerine
geririlmesi çağnsında bulundu. Johnson, gele-
cek ay Ankara'ya giderek konuyla ilgili temas-
larda bulunacağını bildirdi.
Swoboda'dan moratoryum gağrısı
Viyana'da dün Yeşilier Partisi'nin genel baş-
kanı Prof. Alexandervan der Belken ile ortak ba-
sın toplanösı düzenleyen Swoboda, Türkiye'nin
hapislerdeki açlık grevini daha ciddiye alması
gerektiğini ifade etti. Avusturyalı parlamenter,
"Türkiye bir inaüaşmanın \üzünden asıl sonın-
larma konsantre olamrvor" dedi.
oralcalislar@yahoo.com
Ölüm oruçlarında yaşamını yitiren
her insanın ardından yüreğimiz yanı-
yor. Bu ölümler nasıl önlenebilir diye
birçok insan uğraş veriyor, çaba har-
cıyor. Ancak aradan geçen 6 aylık bir
süreyerağmen, bu konuda bir çözü-
me ulaşılamadı. Şu ana kadar yaşam
değil, ölüm üstün geldi.
Çünkü, bu işi çözecek olan siya-
si irade, "Devlet pazarlık etmez" di-
yor. Devlet pazarlık etmez ne de-
mek? Devlet, bazılarına göre bir top-
lumun örgütlenmiş iradesidir. Mark-
sistler ise, "Devlet, hâkim sınıflann
baskı aracı" deıier. 12 Eylül 1980 as-
keri darbesinden bu yana Türk dev-
leti, muhaliflere karşı tavnnı sertleş-
tirdi.
Birdevlet, tavnnı sertleştirmeyi na-
sıl ortaya koyar? Bir kere devlet ne-
dir, hangi güçlerden oluşur? Kutsal
bir kavram ve kutsal bir kurum mu-
dur? Devlet, bir ülkenin pratikte yö-
neten ve karar veren organlarının
oluşturduğu bir bütündür. Cumhur-
başkanı, hükümet, meclis, ordu, yar-
gı devletin temel kurumlandır. Bu ku-
'Devlet Pazarlık Etmez'
rumların ve bu kurumlara yön veren
yasa ve geleneklerin ortaya koydu-
ğu iradeye de devletin iradesı denir.
Türk devleti, içinde yaşadığı olay-
lann da etkisiyle son yıllarda Batı'da
"kızgın devlet" olarak anılacak ka-
dar öfkeli bir tutum içine girdi. Kürt
sorunu, siyasi Islamın yükselişi ve
bunlara tepki içinde yükselen milli-
yetçilik ve devletçilik, bu devlete yön
veren iradenin temel yönelimlerini
belirledi. Bu sorunların birçoğunun
askeri müdahaleyi gerektınnesi, as-
kerin devlet içindeki fonksiyonunu
güçlendirdi.
12 Eylül Anayasası, Milli Güvenlik
Kurulu'nun kararlardaki etkinliğini
arttınrken askerlerin de bu kurul için-
deki gücünü eskisinin üzerine çıkar-
dı. Asker, güvenliği öne alan bir dev-
let anlayışının öne çıkardığı bir güç
olarak kararlara ağırlığını koydu.
"Devlet pazarlık etmez", peki ne
yapar? Operasyon yapar. 19 Aralık
2000 yılında 20 cezaevine yapılan
operasyon, işte bu "Devlet pazarlık
etmez" diyen anlayışın ürünüdür.
Operasyonu devlet değil asker yap-
tı. Sonunda devlet pazarlık etmediği
için 20 cezaevi yakılıp yıkılıp "terö-
ristlerden kurtarıldı". "Teröristler"
kurtarılmak üzere bu kez F tipi ceza-
evlerine konuldular.
Devlet burada da onlaria pazarlık
etmedi. Gerektiğinde zorla besleme-
ye kalktı, gerektiğinde dayak attı, a-
ma pazarlık etmedi.
Önümde bir basın açıklaması du-
ruyor. Bu basın açıklamasında 12 Ni-
san günü ölüm orucunda yaşamını
yitirdiği söylenen Tuncay Günel'in,
ölümünden önce cezaevinde ağır bir
dayaktan geçirildiği söyleniyor. Bu
olaya tanık olan diğer tutuklu ve
mahkûmlann da bunu açıklamama-
ları için tehdit edildiği bildiriliyor.
"Şefkat operasyonu "nun ardın-
dan, işte size bir şefkat iddiası. As-
lında, pazarlık etmez denen bu dev-
letin bütün üst düzey yetkililerinin,
Batı'dan para almak için ne pazarlık-
lar yaptığını gazetelerden okuyoruz.
Para almak için pazarlık eden bir
devlet, insan yaşamını kurtarmak için
acaba neden pazarlık etmek iste-
mez?
Şunu bilip kabul edelim ki, "Dev-
let pazarlık etmez" diyen anlayışın
ardında, bu ülkeyi siyasi ve ekono-
mik olarak tahrip eden, vurguncu,
soyguncu ve baskıcı bir anlayış ya-
tıyor. "Devlet pazarlık etmez" diyen
anlayış 12 Eylülcü anlayıştır. Elinde
sopa, herkesi korkutarak adam ede-
ceğini sanan bir anlayış.
Ancak şu gerçeği kabul edelim, bu
anlayış iflas etmiştir. Bu ülkeyi hem
siyasi hem ekonomik olarak dünya-
nın gözünde yerin dibine batırmıştır.
Kendi halkını sefalete mahkûm et-
miştir. Hâlâ, "Devlet pazarlık etmez"
diyoriar. Yurttaşlannın ölümüne al-
dıımayan bir yönetimin, kendi ülke-
sini doğru dürüst yönetmesi bekle-
nemez.
Bu ülkenin bir ölüm ülkesi haline
gelmesi tesadüf değildir, sebebi de
bazılannın sandığı gibi dışarıdan de-
ğil, daha çok içeriden geliyor. Bu ül-
ke kötü yönetiliyor. Bu ülke despotik
ve otoriter bir anlayışla yönetiliyor.
Bu ülke rüşvete ve soyguna ahşmış
bir örgütlenme içinde yönetiliyor. Bu
yönetim tarzından bu devletin üst ka-
demelerinde yer alan herkesin belli
bir sorumluluğu vardır.
"Devlet pazarlık etmez" diyenle-
rin, karanlık köşelerde hangi pazar-
lıklar yaptığını öğrendikçe, şaşkına
dönüyoruz. En çok milliyetçilik, en
çok bölünmez bütünlük" nutukları-
nın atıldığı dönemde fakirleştik. Bize
en çok baskı yaptıklan dönemde, hır-
sızlık en çok arttı, ülkenin itiban ise
dibe vurdu.
Devlet, kendi yurttaşlanyla pazar-
lık etmelidir. Bu ülkeyi yönetenier, ce-
zaevlerindeki insanların sorunlannı
dinlemeli ve bir çözüm üretmelidir.