Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24NİSAN2001SAU
14 iJ. L J K kultur@cumhuriyetcom.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN
Tîyatroyla zengfaıleşeıı bir yaşam
B
AgopAyvaz. tiyatro dünyamızınyakından ta-
nıdığıbırısun. Yıllannı tiyatroya adamış bir in-
san. Bir tiyatro emekçisi. Onu, 50 yıl süresin-
ce çıkardığı aylık tiyatro dergisi "Kufis"in sa-
hibi olarak tanıyoruz. Ama, tt
Kulisw
in ötesin-
de; yaşamı, anılan ve zengin arşiviyk tiyatro
dünyamızın üzerine titremesi gereken kişile-
rinden bin. Agop Ayvaz Bey geçen günlerde 90
yıh geride bıraktı ve 91 yaşına adımını attı. Ne-
ler yok kı bu 90 yülık geçmişte... Güzel çocuk-
lukyılları. savaş, Varhk Vergisi, 6-7 Eylül olay-
lan... "Ben bu topraklardadoğdum,bu toprak-
lann insanıyım. Hiçbir zaman ülkemi terket-
meyi de düşünmediın.. ama bazen yaşadüdan-
nu düşündükçeüzütüyorum,yüreğunedertolu-
yor" diyor. Küllenmesi zor anılan, son günler-
de bir milletvekilinin düşüncesizce sarfettiği
sözlercanlandırmış...Sanatlasoluklanmakiçin
yüzümüzü konumuza, tiyatro-
ya çeviriyoruz...
•••
Genç Agop Ayvaz'ın tiyatro-
suz olamayacağını anladığı yıl-
lar 19-20 yaş dolaylan. 1929-
33 yıllan arasında çeşitli kum-
panyalarda oynuyor. Naşit Bey,
Sait Köknar, Agopyan Efendi,
Çobanyan EfendiKmarHanım
heyetleriyle sahneye çıkıyor.
1933'te Ermenice temsiller ver-
mek bir biçimde yasaklanıyor
ya da engelleniyor ve Ermeni tiyatrosu gelene-
ği de kaybolmaya yüz tutuyor. Profesyonel top-
luluklar kalmadığı için o da amatörlerle Türk-
çe piyesler koyuyor sahneye. Ama söz konusu
yasak ya da engel, konduğu gibi kalkıyor
1946'da. ismetPaşa'nınbirtoplantıda, "Benim
bu yasaktanhaberimyok, elbetteoynayabüirsi-
niz" sözüyle. "Buohımlugelişmeden sonra pek
çok amatörErmenitoplulukkuruldu.Sanatse-
verler Temsil Heyeti, Gençler Temaşa Heyeti,
Operet Kumpanyası Vega gibl.. Haftada bir
Pangalü'da İnciSineması'ndaoynardıbu grup-
lar. Oyunlar bir hafta Türkçe, bir hafta Erme-
nice sunulurdu seyirciye."
• • •
Agop Ayvaz'uıkalbibugünde 1946'daçıkar-
maya başladığı ve 1996'da kapatmak zorunda
kaldıgı ilk Ermenicetiyatro dergisi "Kıılis" için
çarpıyor. "Azmettim ve 50 sene hiç arahksız ç>
kardım bu dergiyi Sadece Türkiye'dekiErme-
en tiyatroyu
Muhsin
Ertuğrul'dan
öğrendim.
Shakespeare'i Muhsin
Bey sayesinde
tanıdım. 0nun
derinliklerine Muhsin
Bey'le indim.
nilerin desteğiyle değiL, yurtdışmda yaşayanla-
nn da yardnnlanyla ayakta kaldı Kulis. Tîyat-
ro arşKinıiz için önemK bir belgedir bu dergL"
Şimdi "Agos"ta haftalık yazılar yazıyor. Bu
yazılannda eski tiyatro sanatçılannı, eski îs-
tanbul'un tiyatro yaşamını tanıtıyor. "Bunlan
yeni nesfllere tanrtmak lazun" diyor ve adeta
iliklerimize işlemiş olan ilgisizlikten yakını-
yor. Gerçektende garipbirkopukluk içinde de-
ğilmiyiz?
Agop Ayvaz zaman buldukça eski sanatçüa-
nn mezarlarını ziyaret eden bir insan. "Çoğu
unutulmuş" diyor, "sadece benim için değiL,
Türk tiyatrosu için çok sevgili, çok değerti olan
Muhsin Ertuğrurunmezarnunneredeolduğu-
nu eminim ki gençtiyatroculannçoğu bümez.
Ben yahuz anma günlerinde değil, kendimde
güç buldukçagiderimonunziyaretine_ Ya, Ne-
yire Neyir, Hazım, Mınakyan,
KmarHanımvediğerlerL. Ne-
den bu değertisanatçüann kty-
roetini bflmiyoruz anlamakta
güçlük çekiyorum ve müthiş
üzüntûduyuyoruın.'Şusanat-
çı şu evde yaşadı' diyebir pla-
ket var nu bir evin duvannda?
Yurtdışuıdaadunbaşıgörüyo-
ruzböyfcptaketkriKıymetbi-
lirük işaretidir bunlar." Düşü-
nüyorum da Direklerarası'nda
yok edilen tiyatro bınalan ile
ilgili ne kalmış gende? Onlann yerine çirkin-
lik abidesi bırkaç bina yükseliyor. Bir duvann
bir köşesınde olsun yok o binanın ya da o ke-
bapçının bir zamanlar bir tiyatro olduğvma da-
ir tek bir işaret.
•••
Agop Ayvaz, "Ben tiyatroyu Muhsin Ertuğ-
rul'dan öğrendnn" diyerek bıtiriyor konuşma-
sını. "Shakespeare'i Muhsin Bey'in sayesinde
tanıdım. Ondaki derinlikleri keşfettim. Daha
önceteri 'Hamlet'te, 'Othello'da önemli roüer
oynamıştun, ama Shakespeare'i Muhsin Bey
öğretti bana. Darülbedayi'de her yû 1 Ekim'de
perdeleribir Shakespeareoyunuyiaaçanh.Şim-
di her şey daha farkh. Yenhie eskhi mukayese
edenıiyorum,çünkügönlüm hep eskigünlerde.
Ama, yaşam gençlerte sürûyor. Tryatroda genç-
tere kapdartsonunakadaraçmak,onlarabol bol
firsat vermek gerektiğine inamyorum."
Daha nice yaşlara sevgili Agop Ayvaz. 50 yıl süresince ayhktiyatrodergisi 'Kulis'i ^ıkartan 91 yaşındaki Agop Ayvaz ve Naz Erayda.
Ali Borovalı'nın fotoğraf sergisi 28 Nisan'da Selanik Antik Bizans Müzesi'nde açılıyor
Çıkış yolu arayışı ve umudun varhğı
NEîSAÇALtDİS
Ali Borovah dünyanın farklı renklerini, de-
ğişik kişilerini, yaşamlannı objektifın içinde
banndıranbir fotoğraf sanatçısı. Dünyayı Tür-
kiye'ye, Türkiye'yi dünyaya, sözünbittiği yer-
de objektifıyle tanıtıyor. Borovalı şu günlerde
28 Nisan-15 Mayıs tarihleri arasında Selanik
Antik Bizans Müzesi'nde sergilenecek çalış-
malanyla ilgileniyor.
- Fotoğraflarınızı Selanik'te sergileyeceksi-
niz. Projenin oluşumundan söz eder misiniz?
ALİ BOROVALI- Selanik Fotoğraf Merke-
zi'nın birkaç yıldan bu yana üstünde çalıştığı
bu organızasyonda amaç, Balkan fotoğrafını
ve fotoğrafçılanm bir araya toplayabilmek.
Bütün Balkan ülkelerinden fotografçılann ka-
tıldığı etkinlik, Balkan Fotoğrafinııı Çetare-
si(Aspects Of Balkan Photography) ismini ta-
şıyor.
Etkinlik Selanik'in değişik müze ve galeri-
lerinde gerçekleşecek.. Birbirleriyle bu dere-
ce kavgalı ülkeler fotoğraf çatısı altında 60 ka-
dar grup veya karma çahşmanın yanı sıra 5 ki-
şisel sergıyle bir araya gelecek. Türkiye'den
aynca iFSAK'tan bir grup katılacak.
-Nasübirportfolyohazırladınızbusergiiçin?
BOROVALI -Portfolyom son 5 yıla yayılan
bır çalışmayı kapsayan bir tür seri çalışması.
'ÇıkışYoluArayışlan' ismini taşıyor. Bu fotoğ-
raflanmın büyük bir bölümü daha önce Tür-
kiye'de sergilenmedi. Bunun sebebi serginin
bütünlendiğine yeni yeni inanıyor olmam.
Farklı ülkeler, farklı zamanlar, farklı mekân-
larda çektiğim fotoğraflar. Ama hep aklımın
bır köşesinde sakladığım 'ÇüaşYohı' kavramı-
ğ Jaikaa Fotoğrafinın Çehresi başlıklı
m ^ etkinlikte birbiriyle kavgalı ülkeler 'fotoğraf
JLS çatısı' altında bir araya gelecek. 'Çıkış Yolu
Arayışlan' başlıklı sergimdeki 'müdahalesiz' 40'a
yakın fotoğraf, insanın yalnızlığım, arayışlanndaki
tek başınalığını anlatıyor. Çıkış arayışı
yaşarnımızda hep var. Insansız tek fotoğrafim
serginin çıkışını simgeliyor. Hem çıkış hem de
ilerde bir ışığı, bir umudun varlığını gösteriyor.
nabağhkalarak...
- 'Çıkış Yohı Arayışlan'nda nelerin çıkışlan
sakh?
BOROVALI - Hepimiz hayatımızın belli
dönemlerinde, diğerlerine göre daha sıklıkla
bir arayış içinde oluyoruz. Bu arayışlar farklı
şekilde olabiliyor. Fizikiolarakbiryerden, kıs-
tınrmış bir mekândan çıkış, düşünsel olarak da
zamandan, anlamveya anlamsızlıktankaçış ya
da inanç örnekleri verilebilir. Bu nihai bir çı-
kış değil. Burada o nihai çıkışa kadar uzanan
süreçte yatan arayış var.
- Nereden çıkış ve nereye gidiş?
BOROVALI - Bütüne biraz daha geniş bak-
tığımız zaman görüyoruz ki bütün girişler so-
nuçta bizi bir çıkışa yöneltiyor. Çıktığırmz
noktada da yeni bir giriş var. Belli bir zaman-
dan sonra bu sürekli giriş ve çıkışlar "bütün"
içinde anlamını yitirmeye başhyor ve salt çık-
ma aksiyonu ön plana çıkıyor. Bu fotoğrafla-
nn hiçbirinde zaman, mekânbelirtilmiyor. Be-
nim şimdiye kadaryayımlanan coğrafya fotoğ-
raflanma tamamen ters anlayışta bir çalışma.
- Tarzunzm tersi okhığunu söyrüyorsunuz-,
BOROVALI - Amacım zamandan ve me-
kândan soyut olmak. Fotoğrafherhangibir za-
manda, herhangi bir ülkede, heîhangi bir yü-
da çekilmiş olabilir, önemli olan o aksiyonun
yapıhyor olması. Sadece birinin dışında tüm
fotoğraflarda insan var. İnsanın yalnızlığını,
arayışlanndaki tek başınalığını anlatan, hiçbir
kurguya başvurmadığım, fotoğraflar.
-Mesleki portfol\T)nuzgeziağniıkh.Fakat bu
sergide sanatsalfotoğraflara ağırükveriyorsu-
nuz. Kendmia en çok hangi tarza yakm buhı-
yorsunuz?
BOROVALI- Ikisini de çok seviyorum. Ge-
zi fotoğrafi, geziyi dile getiren bir aracı. So-
nucunda o geziyi yapabilmem için gerekli olan
bir şey. Gezi ve coğrafya fotoğrafını ya da da-
ha geniş tanımıyla fotoröportajı dile getirdiği
konu için çok seviyorum. Bu sergide ise sade-
ce sevdiğim fotoğraf tarzından oluşan çalış-
malanm var. Neticede önemli olan neyi, nasıl
söylediğiniz. Ben yalın bir üslubu tercih edi-
yorum. Çıplak görüntünün ardrnda kafa yoru-
lacak, düşünmeyi tetikleyecek bir söylem yat-
ması bana çekici geliyor.
- Son günlerde sıkça tarbşüan bir konu var,
çağdaş fotoğraf. Siz bu konuda ne düşünüyor-
sunuz?
BOROVALI - Fotoğrafin içerik değiştirme-
ye başladığı doğru. Tarih içerisinde tüm sa-
natlardaolduğu gibi. fotoğrafta da belli bir an-
layış değişikliği yaşandı. Değişim sürekli var.
Dolayısıyla bugüne çağdaş dersek yanna ne
diyeceğiz? Tümünün birbirinin uzantısı oldu-
ğunu düşünüyorum. Bunu koparmak şart de-
ğil. Şu aralar dijital makinelerin devreye gir-
mesi fotoğrafin genel olarak bakışmı değişti-
recek bir yenilik. Ingilizcede sık kullanılan
'Gormekinanmakür' terimi fotoğrafta kendi-
ni çok iyi buluyordu, şimdiye kadar. Bundan
sonrası inandığımız ve gördüğümüzün ne ol-
duguna bağlı. "Fotoğrafdddibir belgemidir,
değil midir'' sorusu geliyor akla. Fotoğraf, di-
jital ortama girdikten sonra her şeyiyle deği-
şebiliyor.
-Tûridyefotoğrafkonusundadünyaölçütle-
rinin neresinde?
BOROVAU-Dünya, Türkiye'yi fotoğrafin
o geniş çerçevesi içinde pek görmüyor. Sanı-
yorum dünyadaki gelişmelerin biraz uzağın-
dayız. Fotoğraf bugün sanatçı veya fotoğrafçı
bağlamının ötesine taşan bir endüstri. Endüst-
ri denince içine fotoğrafçısı, menajeri, eleştir-
meni vs. ile tüm bir çevre giriyor. Türkiye'de
bu oturmuş değil,belki biraz da talepbunu ge-
rektiriyor. Dolayısıyla ön plana çıkabilen ça-
lışmalarda da daha çok münferit çabalar söz
konusu. Kısaca fotoğraf kendi kabuğu içinde
kalıyor, onu kıramıyor.
^AZIODASI
SELtM İLERİ
Doğduğu Yıl, Çizgi,
Öldüğü Yıl, Bitti...
Eşsiz öğretmenimiz Rauf Mutiuay derste anla-
tıyordu, 1967, Atatürk Erkek Lisesi son sınıf. Beh-
çet Necatigil, "Kitaplarda ölmek" şiirini, bir on yıl
önce, 1957'de yazarken bir yandan da 1960'ta ilk
baskısı yayımlanacak Edebiyatımızda IsimlerSöz-
lüğü'ne çalışıyormuş.
"Adı, soyadı /Açılır parantez /Doğduğu yıl, çiz-
gi, öldüğü yıl, bitti /Kapanır parantez."
Rauf Bey, şiiri bize hangi sebeple okumuştu,
düşünüyorum-düşünüyoaım, birtürlü çıkaramıyo-
rum. O sıraftan kimbilir kaç kişi edebiyata bağlı kal-
dı... Oysa Rauf Mutluay'ın, okuma sanatından en
uzak kişiye bile edebiyatı, öyküleri, şiirieri, roman-
lan sevdirecek gizleri vardı.
"Kitaplarda O/mek"in özünü önce pek kavraya-
mamıştım. Birsesti benim için. Yıllargectikçe, yü-
rek burkuluşlannda, bana bütün bir hayat gibi ge-
liyor bu şiir
"O şimdi kitaplarda bir isim, bir soyadı /Bir pa-
rantez içinde Idoğum, ölüm yıllan."
Gerçekten de öyledir Edebiyatımızda Isimler
Sözlügü'nde. Yazınsal miraslanna ne yazık ki dö-
nüp bakmadtğımız nice edebiyat adamı, bu söz-
lükte hayat bulmaya çalışır.
Necatigil, eserini hazıriarken neler hissetmişti?
"Kitaplarda ölmek"\e biriikte soru deşilebilir, Ne-
catigil'den ögrenilebilirdi. Soımamışım, aklıma gel-
memiş. Sonra da aynlık çıkagelmiş.
O büyük emegin ardı sıra yol alırken "Kitaplar-
da ölmek" şairi, yüzyıllar içerisinde her yazanmı-
zın yaşam öyKüsünü, çabasını bir sözlük madde-
sine dönüştürmek istiyor, özlü satırianna karşın,
belki de ince vicdan azaplan duyuyordu:
"Ya sayfa altında, ya da az ilerde /Eserleri, ne
zaman basıldığı /Kısa, uzun bir liste IKitap ad/an
ICan çekişen kuşlar gibi elinizde."
Şu son dize, can çekişen kuşlar, her okuyuşta,
her anımsayışta içimi yakar. Gün gelir, insan ken-
di kitaplannın da adını unutabilir. Oysa ne coşku-
larla yazılmıştır, iyi ya da kötü, ama yazarken hep
umut vardır; şurasinı düzelteyim, berisine şu iki sa-
tın ekleyeyim... Derken, sevginizi gösteremediği-
n'ız bir evlat gibi sizden çekip gider.
Bir de yazann can çekişmesini sormalı:
"Parantez içindeki çizgi /Ne varsa orda fümidi,
korkusu, gözyaşı, sevinci /Ne varsa orda."
Geçip gitmiştir artık, söylenemeden, yazılama-
dan, dile getirilemeden sönüp gitmiştir. Anılar bo-
şunadır. Duyulmuş heyecanlar boşunadır. Gözü-
mün önünde ilk kitabım, Cumartesi Yalnızlığı,
1968! Beyaz, gri ve s'ryah kapağına dakikalarca ba-
kışım! Ama şimdi öyle uzak ki, tek bir söz söyle-
miyor bana, sanki bir yabancı yazmış, sanki hiç
okumamışım.
Sayfalannı açsam, buz gibi, ayaz gibi, bana ade-
ta düşman...
Bir zamanlar sığınak bildiğimiz her şeyin yitiril-
mesi gibi, "parantezin içindeki çizgi"de bizden
uzaklaşınca, dondurulmuş zamanda soluk alma-
ya çahşıyorsunuz.
"O şimdi kitaplarda /Bir çizgilik yerde hapis,
/Hâlâ mı yaşıyor, konjnamaz ki, /öldürebilirsiniz."
Necatigil, son dörtlüğü niye yazmıştı?
Sım çözmek istercesine, Edebiyatımızda Isim-
ler Sözlüğü'nün sayfalan arasında sürüklenip du-
ruyorum. Yüzlerini bile görmediğim, göremedi-
ğim, ama eserlerini okuduğum nice yazar derin
sessizlik içinde. Tanıştığım, ellerini sıktığım nice ya-
zar da şimdi bizden öte. Neydi parantezin içinde-
ki küçücük çizgiye sığmış hayatlan?
Takvimde Iz Bırakan:
"Daha demin titrek dokuyordu aşkı /Konuşan
bakışlar, ince gülüşler /Daha demin vardı." Beh-
çet Necatigil, "Astar", 1955.
Hünemame' sergisi
• Kültür Servisi - Galeri Apel'de açılan ve üç
seramik sanatçısının hazırladıklan heykel ve
düzenlemelerden oluşan 'Hünername' başlıklı
sergi 10 Mayıs'a dek görülebilir. Kanuni
döneminde iki cilt halinde ünlü minyatür ustalan
tarafından resimlenen kitaplar, Yıldız S. Şermet,
Leızan Özer Yeltan ve Esra Carus Gülaydın
tarafından günümüzün kahramanlan,
kahramanlıklan ve kendi hünerlerini tarihsel
bakış açısının uzağında sorgulayarak çağdaş
yonımlarını porselen, heykel ve düzenlemelerle
sergiliyor.
Bilkent Senfoni Belçika'daydı
• KûUür Servisi - Bilkent Senfoni
Orkestrası davet edüdiği uluslararası festivallerin
en önemlilerinden biri olan 'Uluslararası Musici
Artis Festivali'nde Belçikahlann büyük
beğenisini kazandı. Festival kapsamında tüm
konser ve 'masterclass'lan gerçekleştinnek
üzere festival orkestrası olarak Belçika'ya giden
Bilkent Senfoni Orkestrası, Erol Erdinç ve
Robert Janssens tarafından yönetiliyor. Orkestra,
festivalin yanı sıra Valonya Hükümet Başkanı
Herve Hasquin ve Türkiye'nin Belçika
Büyükelçisi Temel Iskit himayesinde özel
konserleT verdi.
Yapıma Jack Haley Jp. öldü
• Kültür Servisi - Hollywood yapımcısı Jack
Haley Jr. altmış yedi yaşrnda Kalifornia'da öldü.
Yapımcı, yazar ve aktör Jack Haley Jr, içlerinde
Oscar ödül töreninin yer aldığı gösterilerin de
bulunduğu sayısız fihn ve televizyon programına
imza armıştı. The Wizard Of Oz'da teneke adam
rolünü oynayan Jack Haley'in oğlu olan aktör,
1974 yılında aktrist Liza Minelli ile evlenmiş,
1979'da da boşanmıştı.
TÜPk balerm Rrtandiy a'öa
• ANKARA (AA) - Devlet Opera ve Balesi
sanatçısı Ahnula Ozlem, 26 Mayıs'ta Helsinki'de
düzenlenecek olan UluslararasıBaleYanşması'na
davet edildi. Ön değerlendirme sonucu, 350 kişi
arasrndan finale katılmaya hak kazananÖzlem,
35 kişi arasına girdi. Özlem, 26 Mayıs-5 Haziran
tarihleri arasında gerçekleştirilecek dünyaca ünlü
yanşmada, 'Çanakkale Şehitleri',
'Uyuyan Güzel' ve 'Senfonilerle Dans' gibi
başrol oynadığı yapıtlarla Türkiye'yi temsil
edecek.