23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 4 NİSAN 2001 SALI CUMHURİYET SAYFA kultur(5cumhuriyet.com.tr 15 'Seven Kalp Böyle Yanar' 1930'lann Türkiyesi'nden bugünle örtüşen üç kadımn öyküsü Yıkhzlanıı ahmdald aşldarMELTEMKERRAR Seyyan Hanım, Afife Hanım ve Mürşide Hanım... Cumhuriyetin ilk yıllannda yaşamış üç kadın. Üçü de musiki eğitimi alnuş, birer subayla evlenmiş, müziği bırakmış, evinin kadını olmuş... Uçü de hiç sahneye çıkmamış... Sema ve 5. Sokak Tiyatrosu'nun yeni projesi 'Seven Kalp Böyle Ya- nar'da, kimini çok iyi bildiğimiz, ki- mini ıse ilk kez duyduğumuz şarkı- lanyla birlikte yıllar sonra ilk kez sahneye çıkıyorlar! Semave CemalÜnlü'nün önerme- siyle başlayan 'Seven Kalp Böyle Ya- nar'ın konsepti Mustafa Avlairan ve Naz Erayda'ya ait. Yönetmenliğini Mustafa Avkıran, sahne ve kostüm tasanmını Naz Erayda'nm yaptığı oyunun koreografisıni Ovül Avkıran yapıyor. Oyunda Sema ve Övül Av- kıran rolalırken.. canlı performans- lanyla da Kağan Yüdız (kontrbas), Tolga Bedir (keman). Erkan Çavda- roğlu (pıyano) yer alıyor. Cumhuriyetin ilk yıllan. Devrimin yeni yüzüyle çehresi değişen Türki- ye'de artık 'başka' şarkılar söylenip dinleniyor, taşplaklarda puslu kadın seslerinden aşk şarkılan duyuluyor. Batıhlaşan Türkiye, kantolar, tango- lar, fokstrot ve operet şarkılanyla, Batılı müzik kültûrünü de oluşturu- yor. Zaman geçiyor, devir değişiyor. Unutulup gitmiş buğulu kadın sesle- ri, yıllar sonra yine bize taşplaklar- dan ulaşıyor. Doğu-Baû arasında kalan ülke Her şey Sema'nın Avkıran'a gelip Seyyan Harum'ınşarkılannı okumak istedigini söylemesiyle başlamış. Bu yalnızca bir konser yapma isteği de- ğil de 5. Sokak Tiyatrosu'nun da içinde bulunacağı bir konsept olarak düs,ünülünce iş değişip farkh bir hal almış. Avkıran böyle bir işe kalkış- madan önce arşivine güvendiği Ce- mal Ünlü'ye başvurmuş. O sıralarda Açık Radyo'da 'Cumhuriyetin Ka- dınlan' adında üç hafta üst üste yap- tığı programlar, 5. Sokak Tiyatro- su'nu üç kadınla yeniden tanıştırmış. Üç kadın arasındaki şaşırtıcı or- taklık, oyunu ortaya çıkaran en Önemli itici güç. Avkıran buradaki dramatiğin peşine düşülmesi gerek- tiğini ve bu kadınlann öykülerinin s>una Tangosu gerçekten o kadar romantik mi? Çok ciddi bir aşk meşk var bu dönemde. 'Yıldızlann Altında' şarkısındaki 'buse günah değildir yıldızlann altında' sözü bugüne baktığımızda ne kadar erotik bir söz! 1930'da ümmetten cumhuriyete henüz geçmiş bir toplumda kadın, peçesini atmış, buse günah değildir diyor, ne biçim bir hızdır bu! tuhaf bir şekilde bu- günle ör- tüştüğünü düşünüyor. "Bu kadın- lann öykü- leril960'lar- da da değjş- memiş, 2000'de de değişmemiş. Aileleri uğru- na ideallerin- denvazgeçmiş üç insan.Bir arpaboyuyolgftmişiz gj- bL 1930'lann Türkiyesi'ne ait üç or- tak öykû, ama biz o güne ait metin- lerk,ogüne aitsözlerle birşeyleryap- mahydık. 1930'lann sözieri bize2000 yüında ne söylüyor, sorusu önemliy- dt" Batıhlaşırken Batı müziğınin Do- ğu musikisini öldürmesi ve Doğu- Batı arasına sıkışıp kalan ülke.Tan- golar, operetler, kantolar. fokstrotla- nn söylenip dinlenmeye başladığı 30'lu yıllan bugüne bağlayan birbaş- ka tartışmayı da hatırlatan Avkıran, "Bugün bakıyoruz yine aynı şeyleri tartişıyoruz!" diyor. Bütün bunlar, oyunun çokkatman- h yapısını oluşturmuş. Avkıran şim- di Sema ve Övül Avkıran' ın o kadın- larla ilgili sorunlannı çözmeye çalış- tıklannı söylüyor. "Sema daha çok o kadınlann söy- iemehalleri,odönemin müzik kalite- sL, müziğin incelikleri üzerine kendi kafasındaki sonınu çözmeye çahşır- ken Ovül de bütün o süreç ve o dö- nemdekihayatüzerinebizefarklı işa- retlerle, ama aynı şeyi söyiüyor. Bu,i- ki kadının düeti aslında." 30'lann Türkiyesi'ne dönmesine rağmenklasikanlamda 'nostalük' bir oyun değil karşımızdaki. Avkıran as- hnda ortaya çıkanın 'çoksert' bir ya- pı olduğunuve ahştığımız tangolann aslında sandığımız kadar 'romantik' olmadığını düşünüyor. "Suna Tan- gosugerçekten o kadar romantikmi? 'Mazi Pembe Bir Yaradır' gerçekten çoksıkıbirşiir örneğin.Çokciddibir aşk meşkvar budönemde. 'Yıldızla- nn Altında' şarkısındaki 'buse gü- nah değildir yıldızlann altında' sözü bugünebakbğunızda ne kadarerotik bir söz! 1930'da ümmetten cumhuri- yete henüz geçmiş bir toplumda ka- dm, peçesiniatmış, buse günah değil- dir diyor, ne biçim bir hızdır bu!" Sahneye 'Sema Hanım" ve 'Ovül Hanım' olarak çıkan iki kadın, bu- gün, dün, oynamak ve kendisi olmak sınırlannda dolaşırken farklı birkon- sept oluşturuyor. Hiç sahneye çıkma- mış üç kadının söylediği şarkılan sahnede söyleyen Sema, aslında bir oyuncu mu, yoksa şarkıcı mı, soru- su da Avkıran'a göre izleyiciyi oyun boyu düşündürüyor. Bu şarkılar ilk kez 5. Sokak Tiyatrosu'yla tiyatro sahnesine çıkıyor. Avkıran, Türki- ye'de kabarenin, Fransız chansonla- nrun, 'Sokak Kızı tnna'mn bu şarkı- lardan çok daha önce popüler oldu- ğunaçokşaşırdığuıı, bunlann ise an- cak 80 ve 90'h yıllarda Cemal Ün- lü'nün arşiv serisini ortaya çıkarma- sıyla deşifre edilebildiğüıi söylüyor. Yeni proje Nâzım'ın opereti 'Seven Kalp Böyle Yanar'ın ne tür bir oyun olduğunu söylemek zor. Oyunda müziğe tiyatro üzerinden baktıklannı söyleyen Avkıran, yap- tıklan işe, 'müziktiyatro' demeyi teT- cıh ediyor. "Blraz kendi tanımlannı oluşturmayazortayanbiryaptylakar- şı karşıyayız. Biçim olarak bunun karşıbğı, bizdepek karşıhğı olmayan Avrupa'daki music theatre. Çünkü bubirmüzikaldeğil,operetdeğil, mü- zikli oyun da değü. Müzik ve tiyatro- nun yan yana geldiği bir yapu" Müzik, tiyatroda vazgeçilmez bir eleman Avkıran için. Yaptığı işlerde, ritmik yapının 'otanazsaolmaz'oldu- ğunu söylüyor. "Müzikte bulduğum heyecan ve güç,tiyatroda eksik oldu- ğunu bissettiğim bir şey." Gelecek yıl Nâzım Hikmet'in Darülbedayi'de yalnızca bir kez oynanan 'BuBir Rü- yadır' adlı operetini sahneye koya- cak. Müzikaller popülerkültürün bir parçası ona göre. Müzikle tiyatro iliş- kisi üzerine çok fazla düşünülmedi- ğini söylerken geriye dönüp bakıl- ması gerektiğini düşünüyor. "Orada- ki malzemenin burada olduğunu bi- liyorum. Müzikal benim için çok an- lamsız bir söz, çünkü tiyatronun kö- keninde, ilk çıkış noktasmda müzik var zaten. İlk metinlerde koro şarkı- lan var örneğin, bu çok önemli. Mü- zikal, saray nvatrosuna doğru giden soğuk dönemde ortaya çıkan bir tür aslında. Doğru yapddığında çok iyi olduğunudüşünüyorum,amabenge- leneksel anlamda bir müzikal yapa- mam. Ancak, yapüğun her oyunda müzikalden daha çok müzik kulla- nddığuu da burvorum." 'Seven Kalp Böyle Yanar' her salı saat 20.30'da İSM. 2 Kat'ta izleni- b\\h.(254 96 96) İSTANBUL 2Q ULUSLARARASI , £ İSTANBUL w«ı FİLM FESTİUALİ Sıra, Japon Takashi Miike'nin Çin'in Kuş İnsanlan adlı yapıtma geldi Yetişkinlere görkemli bir masal CUMHURCANBAZOĞLU 20. Uluslararası Film Festivali'ninüçte ikilikbö- lümünü devirirken, özellik- le genç seyircınin progra- ma ilgisi artarak sürüyor. Belgeseller haricinde ge- nelde dolu salonlara oynu- yor filmler. Günün programına ge- lince; festivalin başından bu yana klasiği en az gün diyebileceğimiz listede dünya sinemasınm taze ürünleri ön planda. E- mek'te program, 'Sıra dışı' karrvizitiyle festivale ko- nuk olan Haneke'nin kent- soylu insanın sorunlan, ça- resizlıği üzerine kurduğu üçlemesinin ilk ayağı olan Yedınci Kıta'sıyla başlıyor. Locarno'dan üçüncülük çı- karmış yapıtın medyanm gücü üzerine sert mesajla- n var... Emek'in listesindeki di- ğeT üç film de ilginç. Bun- lardan Japon Miike'nin 'Çin'in Kuş insanlan adlı 'masalf bızce birincil önem taşıyor. Elinde bilgi- sayan, kafasında bin bir he- defle Çin'in bakir bölgele- rinden birine maden araş- tırması için gönderilen 'teknoloji tutkunu' genç işadamının farklı gerçek- ler. gelenekler, inanışlar ve doğanın büyüsü karşısında yaşadığı şok üzerinde gi- den film festivalin en iyile- rinden... Altın Lale için yanşan filmlerden Rachel Samu- els'in 'İntihar Kulübü" (FobertLouisStevenson' ın öyküsü Cinayet Kulü- bü'nden alınmış) ıle Bas- quiat'ın senaryosuy latanı- nan yönetmen Majews- ld'nin isyankâr şair Raphal VVojaczek'i incelediği Wo- jaczek de günün sıra dışı yapıtlan. Atlas'ın filmle- rinden 'Yoldaşlar', Moni- celli'nin Mastroianni'yle Italyan Işçi Hareketi'ne ar- mağan ettiği, son derece çarpıcı, belgesel tadında filmlerden biri. Yoldaş- lar'da başkahraman sosya- list profesör Sinigaglia (Mastroianni), 19. yüzyıhn sonunda Torino'da tekstil işçilerinin 16 saate kadar varan ağır çalışma şartlan- nı protesto için yürüttüğü grevi yöneönekte. Bu ara- da polisin müdahalesiyle Araplar arasında 'Kippur' adı verilen savaş pathyor. Amos ile Uzi adlı iki arka- daş, birliklerine katılmak üzere Golan tepelerine doğru hareket ediyorlar. Çarpışmalann vahşiliği, ölü ve yarahlann toplan- ması, bireysel acılar içinde geçen beş uzun günün so- nunda iki genç adam ülke- lerini, topraklannı, yakın- lannı. namuslannı konır- ken yaptıklannın, ilk ref- lekslerinin ne derece an- lamlı olduğunun muhase- besine girişiyor... Sinepop'ta ise Sundan- dance'tan iki ödülle gelen 'Kız Dovüşü' var program- da. Brooklyn'in fakir semt- • Elinde bilgisayan, kafasında bin bir hedefle Çin'in bakir bölgelerinden birine maden araştırması için gönderilen 'teknoloji tutkunu' genç işadamının farklı gerçekler, gelenekler ve doğanın büyüsü karşısında yaşadığı şok üzerinde giden Japon Miike'nin Çin'in Kuş İnsanlan adlı 'masalı' festivalin en iyilerinden. grev kınlıyor ama.. emek- çiler güçlerinin ne kadar büyük olduğunun farkına vanyor. Işçi hareketininhangi ev- relerden geçtiğini anlatma- ya soyunan film, o dönem en parlak günlerini yaşayan Italyan ekonomikpatlama- sma ters düştügü için ülke- sinde pek fazla benimsen- memiş. gidip Hollyvvo- od'dan senaryo dalındaOs- car adaylığı kazanmıştı... Kippur ise banşçı yönet- men Amos Gitai'nin otobi- yografik yanı fazla savaş notlan şeklinde özetlenebi- lir. 6 Ekim 1973; Israil'le lerinden birinde yaşayan Ispanyol asıllı genç kız Di- ana (Michelle Rodrigucz). dünyasmı değiştirmek ve kente kabul edilmek içm ilk kuralın fiziksel, tmsel tüm gücüyle savaşmaktan geçtiğini anlıyor ve yum- ruklanyla kaderine karşı mücadeleye başlıyor... 32 yaşındaki yönetmen Karyn Kusama. fakirlik, kızgmhk ve romantizm gı- bi iş yapan temalara bir tu- tam da feminist mesaj ek- leyerek Amerikan rüyasını nakavt etmeye çalışıyor... Carne'nin. 2. Dünya Sa- vaşı öncesı gösterime çıktı- ğında, halkın moralini boz- duğu gerekçesiyle askerler tarafından gösterimi engel- lenmış Gün Ağanyor'u ile Rus yönetmen Alexandr Proschkin'in. Puşkin'inka- leminden çıkmış 'Yüzba- şı'nınKızı' ve Pugachev ts- yanının Tarihçesi'nden esinlenerek 2. Katherina dönemindeki bir aşk öykü- sü üzerine kurduğu öyküsü Yüzbaşının Kızıbusalonun diğer yapıtlan... Beyoğlu Sineması'nda nihayet sıra Türk filmleri- ne geldi. Kemal Sunalın anısına programa konulan Memduh Un imzalı Ga- rip'i (1986), Tunç Başa- ran' ın yanşma dışı gösteri- lecek Abuzer Kadayıf'ı, yakında ticari sinemalarda gösterime girecek Semih Kaplanoğlu'nun ulusal ya- nşmaya katılan yapıtı Herkes Kendi Evinde'si var programda. Rexx'te ise 'Pereira IM- yor ld\ Antonio Tabucc- hi'nin best seller ohnuş ro- manından Roberto Faenza tarafından beyazperdeye aktanlan orta halli bir de- neme. Pereira, Lisboa adlı gazetenin kültür sayfalan- nı hazırlayan, yaşammı sa- dece bu işe yöneltmiş bir insan. Ülkesi Portekiz'de Salazar'ın halka yaptığı baskı, Avrupa'da patlaya- cak 2. Dünya Savaşı'nın belirtileri onu fazla ilgilen- dirmiyor. Ancak evine sı- ğınan rejim karşıtlan, uğ- runda çarpışılması gereken başka değerlerin de oldu- ğunu anımsatınca yaşlı ga- zeteci eyleme geçiyor. Mastroianni hatınna. Kedi Hasbıhalleni • Kültür Servisi- Levent Sanat Evi 4 Mayıs'a dek 'kedi'yi yorumlayan sanatçılan konuk ediyor. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyeleri Nazan Erkmen, Gürbüz Doğan Ekşioğlu ve Feridun Oral'ın yam sıra Berna Türemen, Akif Turan, Suna Ekşioğlu'nun katıldığı sergide, kedinin insan yaşamı içindeki yerini dile getiren çahşmalar yer ahyor. (0 216 449 44 25) Kadın Oyunları' Rnlandiyada • Kühür Senisi - Izmit Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan yapımı 'Kadm Oyurüan' 7-10 Haziran tarihleri arasmda yapılacak Avrupa Kadınlann Tiyatrosu Festivali kapsamında Finlandiya'nm Tomio ve Haaparanta kentlerinde sahnelenecek. Dario Fo ve Franca Rame'nin kısa oyunlanndan dördünün yer aldığı'Kadın Oyunlan'nı Semih Çelenk yönetti. Dört ayn kadın karakterini canlandıran Funda llhan 'Yahuz Kadm', 'Tecavüz', 'Ben Ulrike Bağmyorum', 'Akıl Hastanesi'ndeki Fahişe' adlı kısa oyunlan sahneleyecek. Dario Fo ve France Rame'nin onur konuğu olarak katılacağı festivalin ilki 1999 yılında yapılmıştı. Daha önce Kuzey ülkelerinden katılımcılann yer aldığı festival bu yıldan itibaren Avrupa ülkelerini de kapsamaya başladı. Etkinlik boyunca çeşitli gösteri, seminer ve workshop gösterileri yer alacak. Antik Palace'tan yeni müzayede • Kültür Servisi - Antik Palace 209. müzayedesini 29 Nisan tarihinde Swissotel'de gerçekleştirecek. Müzayedede 300'e yakın, Osmanlı Sarayı için özel yapım eserler, hat levhalar, elyazması Kuranıkerim, porselen eşyalann yanı sıra Fikret Mualla, Avni Arbaş, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ayvazovski, Ibrahim Safı gibi ressamlann eserleri yer alacak. Müzayedede aynca ressam Orhan Peker'in ilk defa sergilenecek 11 eseri yer alacak. Zeynep Tanbay Dans Projesi • Kültür Servisi - İlk kez 30 ve 31 Mart 2000'de CRR'de gerçekleşen Zeynep Tanbay Dans Projesi, 1 Mayıs'ta İş Sanat ve 4 Mayıs'ta Ankara Müzik Festivali kapsamında Opera'da sahnelenecek. Projede, Zeynep Tanbay' ın yanı sıra Yugoslav asıllı Leo Mujic, tsidora Stanisic ve Stuttgart Bale'den Lior Lev dans edecek. Koreografileri Zeynep Tanbay ve Lior Lev'e ait olan, solo ve düetlerden oluşan programda, biri Zeynep Tanbay'a diğeri Mustafa Kaplan'a ait olmak üzere iki yeni trio çalışması da yer alıyor. İSTANBUL FİLM FESTİVAÜ'NDE BUGUN • BEYOĞLU EMEK'te saat 10.30'da Yedind Kıta, saat 13.30 ve 19.00'da Çin'in Kuş İnsanlan, saat 16.00'da Wojaczek. saat 21.30'da İntihar Kulübü adlı fümler izlenebilir. (293 84 39) • BEYOĞLU ATLAS'ta saat 10.30'da Her Şeyin Ash, saat 13.30'da ve 19.00'da Yoldaşlar, saat 16.00 ve 21.30'da Kippur adlı filmler yer alacak. (252 85 76) • BEYOĞLU SÎNEPOPta saat 10.30'da Kız Dövüşü, saat 13.30'da Mareşal Tito'nun Ruhu, saat 16.00'da Çıkış Yok, saat 19.00'da Gün Ağanyor, saat 21.30'da Yüzbaşının Kıa gösterilecek. (251 11 76) • BEYOĞLU BEYOĞLU'nda saat 10.30'da Gatip, saat 13.30'da Ov^nın Kentleri, saat 16.00'da Abuzer Kadayrf. saat 19.00'da Herkes Kendi Evinde, saat 21.30'da Tuzlu Su adlı filmler yer alacak. (251 32 40) • KADIKÖY REXX'te saat 10.30 da Caüno Maeige, saat 13.30'da Gülünç Felix. saat 16.00'da Denizin Sesini Yeğlerim, saat 19.00'da Sır, saat 21.30"da Pereira Diyor ki isimli filmler izlenebilir. (336 01 12) BUGUN • İTALYAN KÜLTÜRMERKEZİ'nde saat 19.00'da Halil Turgay ve Yaprak Sandalcı'nm flüt ve piyano konseri izlenebilir. (293 98 48) • BEKSAV'da saat 16.00'da Martin Scorsese'nin Casino, saat 19.00'da Stanley ~ Kubrick'in Otomatik Portakal adlı filmleri gösterilecek. (349 91 55) • BtLGİÜNtVERSÎTESİ'nde saat 20.00'de "Belçika Film Günleri' kapsamında 'Ma Vie En Rose' adlı fıhn gösterilecek. (293 50 10) • BABYLON'nda saat 21.30'da Oğuz Büyükberber Sextet konseri yer alacak. (292 73 68) • YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ ODİTORYUMU'nda 10.30-18.30 saatleri arasında 'Kültür Politikalan' konulu söyleşi yer alacak. (292 52 52)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle