Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2001 CUMARTESİ
HABERLER
DUNYADA BUGUN
AIİ SİRMEN
Güven
Yok sevgili okurlar, sözünü ettiğim güven, ne
Vedat Türkali'nin acılı bir dönemi anlatan, öze\-
likle gençler arasında büyük yankı bulan iki kalın
ciltlik romanı "Güven "i, ne de ondan çok başka
sularda yüzen, tarihin sonunun habercisi Fuku-
yama'nın yine güven olarak çevirebileceğimiz ün-
lü yaprtı "Trust."
Hatta, yeni oluşmakta olan bir ulusa özgüven
aşılamak amacıyla söylenmiş olan "Türk öğün,
çalış, güven!" konusunda da söyleyecek fazla bir
şey yok.
Türkiye Cumhuriyeti ilk on, on beş yılında ken-
dtyle "öğün"dü, "demirağlarla örmüştü anayur-
du dört baştan ve on yılda on beş milyon genç
yaratmıştı heryaştan."
Ama 50'den bu yana geçen yarımyüzyılda, geç-
mişe kaçarak övünmeyi sürdürdü.
Vıyana kapılarındaki dedelerimizle övünürken
1954 yılında ancak bitirebildik Osmanlı borçları-
nın ödenmesini.
Sonra NATO'nun en uç kalesi olmakla övündük
bir süre, yanına gamrtür olarak da Boğaz'ın gü-
zelliği ve şiş kebabının lezzetıni kattık.
Son yıllarda, daha güncel bir övünç kaynağı
olarak Galatasaray'ı bulduk. Cimbom Avrupa sa-
halarında fırtına gibi esiyor ve halkımız tribünler ile
sokaklarda bağırıyordu: "Avrupa... Avrupa... duy
sesimizi... bu gelen Türkiye'nin ayak sesleri!..."
• • •
Şu anda büyük kesimleri yoksullaştıran, işsiz-
leştiren; politik, sosyal, ekonomik krizin afallatan
ortamında, ne övünülecek bir öğe var, ne çoğun-
luk için çalışacak bir iş ne de güvenecek bir kim-
se.
Türkiye'ye, tabii ki yüksek faizıyle birlikte geri al-
mak üzere borç vermesi beklenenler, ülkeyi yö-
netenlere güvenmıyortar dıye kızmanın âlemi yok.
Ülkenin halkı seçtiklerine güveniyor mu ki?
Yıllarca, olmayacak duaya amin deyip güvenil-
memesi gerekenlere güvenenlerin tepkileri artık
sosyal patlamalara dönüşebileceğinin ilk belirti-
lerini gözler önüne seren bir öfkeye dönüşmüş-
tür.
Hortumculara, dızdızcılara, söğüşçülere ve on-
ların siyaset sahnesindeki uzantılarına güvenmiş
olanlar, şimdi gerçekte bir hab-ı gaflet (aymazlık
uykusu) olan güven düşlerinden uyanıyorlar.
Ve geniş topluluklar, dolandırıldıkları duygusu
içindeler şu anda.
Bu noktada bir soru geliyor gündeme:
"Dolandınlma eyleminde, dolandıncının suçu
vardırda dolandınlanın hiç taksiriyok mudur?"
Dilerseniz, soruyu başka türlü soralım: "Dolan-
dıncının hüneri, aldatmacasının kurgusunun üs-
tûnlüğünde midir, yoksa dolandırmanın hedefi
olan kişinin seçiminde mi?"
Yanrtı takdirlerinize bırakıyor, Bodrum'dan ge-
len bir dolandırma haberine geçiyorum.
• • •
Dünkü Milliyet gazetesinde, "Benim Kızım Işi-
ni Bilir" başlığjyla verilen haberde, Turgut Özal'ın
kızı Zeynep Özal'ın esnafı dolandırdığının iddia
edildiği bildirilıyordu.
Hemen belirteyim, ortada henüz kesinleşmiş
bir durum yok, yalnızca bir ıddıa var.
Iddiaya göre, Zeynep Özal ıle sevgilisi olduğu
ileri sürülen Aydrn Deniz Bodrum'da, Granit Ho-
use Oteli'ni işletmeye açmışlar. Ama çift, esnafa
toplam 60, otel sahibine olan 200 milyar borçla-
nnı ödememişler; ayrıca otelin 20 personeli de 6
aylık ücretlerini alamayıp haybeye çalışmışlar. Ve-
rilen çekler de karşılıksız çıkınca, hepsi soluğu
savcılıkta almışlar.
Otelin alimünyum doğrama işlerini yapıp 8 mil-
yaralacağı olan Tîmur Altayda "BizZeynep Özal
olmasaydı, tanımadığımız sevgilisinin çeklerini
kabul etmezdik" diyerek "özal" adına duyduğu
güveni dile getiriyor.
Sayın AJtay'ı bulsam, "Beyefendi, siz Demirel
ismine duyduğunuz güvenden dolayı Ege Bank'a
da para yatırdınız mı" diye soracağım...
Her neyse şimdi yukarıdaki sorumuza dönelim
yeniden: "Dolandırmada dolandırıtanın hiç taksi-
riyok mudurya da dolandıncının hüneri, asılhe-
def olarak seçtiğı kişide değil midir?"
Geçenlerde bir dostuma hatırını sorduğumda,
kalıplaşmış "yuvarlanıp gidiyoruz işte" tekerle-
mesi yerine "Eh dolandınlıp dolandınlıp gidiyo-
n/z/$fe"demişti.
Dostum, hiç değilse, temelsiz güvenin verdiği
aymazlık uykusundan uyanmış görünüyordu.
Philip Morris restore ettirdi
Birinci TBMM
binası açıldı
ANKARA (Cumhu-
riyrt Bürosu) - Bağım-
sızlık ve ulus egemen-
liğinin simgesi Birinci
Türkij'e Büyük Mıllet
Meclisi'nin Philip
Morris ve Sabancı
Vakfı tarafuıdan resto-
re edilerek müzeye dö-
nüştüriilen binası, dün
Kültür Bakanı Istemi-
han Talay, Milli Eğıtim
Bakanı Metia Bostan-
ooğlıı ve Sakıp Saban-
a'nın da katıldığı bir
törenle açıldı
Birinci Meclis bina-
sının, Türk tütün üreti-
cisini yok etmeye çalı-
şan bir uluslararası te-
kel tarafından düzen-
lenmesınin Atatürk'e
saygısızhk olduğunu
vurguiayan 'Sigara ve
Sağük Uhısal Komite-
si' de bu tepkisini bir
mektupla Bakan Ta-
iay'a iletti.
Kültür Bakanı Talay,
Birinci Türkiye Büyük
Millet Meclisi binası-
nm uluslararası sigara
tekeli Philip Morris
firması tarafından res-
tore edilmesine tepki
gösterenlerin, toplum
önünde küçük düşece-
ğini savundu. Talay, bi-
nanm açılışına katıl-
mamasını isteyen de-
mokratik kitle örgütle-
rine de "Siz,Türldye'yi
temsil etmiyorsunuz*
yanıtını verdi.
Işletmenin ERDEMlR'e devrinin hukuksuz olacağını söylediği karan sonra imzaladı
Yalova'nm İSDEMİR çeüşkisiANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - ANKARA - Is-
kenderun Demir Çelik
AŞ'nin (İSDEMİR), Ereğ-
li Demir AŞ'ye (ERDE-
MlR) devrinin hukuken
olanaksız olduğunu Baş-
bakanlık'a yazdığı yazıyla
bildiren Devlet Bakanı
Yüksel Yalova, 8 Şubat
2001 tarihinde bu devre
Özelle^tirme Yüksek Ku-
rulu (OYK) üyesı olarak
onay verdi. Kamu tşletme-
ciliğini Geliştirme Merke-
zi Vakfı (KİGEM), bu ya-
zıyı ek olarak sunarak
ÖYK karannın iptali iste-
• Yüksel Yalova, Başbakanlık'a yazdığı yazıda, ISDEMİR'in, özel
hukuk hükümlerine tabi olan ERDEMİR'e devredilmesinin hukuken
olanaksız olduğunu bildirdi. Bir yıl sonra ise devre ilişkin karan imzaladı.
KİGEM, karann iptali istemiyle idare mahkemesine başvurdu.
miyle idare mahkemesine leştirme uygulamalan so- çekti. ISDEMİR'in ER-
başvurdu. ÖYK karannın
Resmı Gazete'de yayım-
lanmayarak gizlenmesinin
"hukuka aykın karann
uygulanmasının telafisi
güç ya da imkânsız sonuç-
lar doğuracağuu" göster-
diği belirtilerek yürühne-
yi durdurma istendi.
KİGEM, dava dilekçe-
sinde, Özelleştirme Yasa-
sı'nın, "Kuruluşlannözel-
nucu nihai devir işlemleri-
nin onaylannıasına ilişkin
kararlar Resmi Gazete'de
yayımlaıur" hükmüne kar-
şııi ISDEMİR'in ERDE-
MİR'e 50 milyon dolar be-
delle devnne ilişkin 8 Şu-
bat 2001 tarihlı ÖYK kara-
nnın Resmi Gazete'de hâ-
lâ yayımlanmamasının
başlı başına bir hukuka ay-
kınlık olduğuna dikkat
DEMlR'e devrinin huku-
ken olanaksız olduğunu
ÖİB'nin de bildiği, 5 Ni-
san 2000 tarihli Başbakan-
lık Müsteşarlığı yazısına
dayanılarak ortaya konul-
du.
Devlet Bakanı Yalova,
Başbakanlık'a 9 Mart
2000 tarihinde gönderdiği
yanıtta, devrin hukuken
olanaksız olduğunu, ER-
DEMİR'in sermaye yapı-
sını gösteren tabloyla bir-
likte ortaya koymuştu.
Dilekçede, bu yazının
altında imzası olan anaya-
sa hukukçusu özelleştır-
meden sorumlu Devlet Ba-
kanı Yalova'nın ISDE-
MİR'in ERDEMlRe dev-
rine ilişkin ÖYK kararına
imza attığına dikkat çeki-
lerek "tki metnin birden
hukuka uygun olamavaca-
ğı bellidir. İSDEMİR'in
ERDEMlR'e devri huku-
ken mümkün değildir. Ka-
rann bu nedenle de iptali
gerekir'' denildt.
Yerel Yönetimler Yasası
Vergi
yağmuruyla
'reform'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Başkanhğı 'na dün sunulan Yerel
Yönetimler Tasansı'yla, katılım payı adı
altında çeşıtli hizmet ve uygulamalar ıçın
ödeme yapmalan, yeni vergi artışlan ge-
tiriliyor. Yol, köprü, geçitlerde arabalar-
dan alınan ücretler, belediyelere yeni kay-
nak olarak aktarılırken Haberleşme Ver-
gisi oranı arttınlıyor.
TBMM Başkanhğı 'na dün sunulan ye-
rel yönetimler yasa tasansı, şu düzenle-
meleri öngörüyor:
• Bazı işlemler ve kâğıtlar içın 'mahai-
iiidare hizmetlerine katüma payı' ödene-
cek. Vergi dairesi ve belediyelere verilen
beyannameler ile SSK'ye verilen prim
bildirgelerinden 1 milyon lira; gümrük
beyannamelerinden 4 milyon lıra; mo-
torlu taşıtlann kayıt ve tescili ile devirle-
ruıde 10 milyon lira; spor-toto, spor-lo-
to, sayısal-loto oyunlannde her bir kolon
için 20 bin lira; at yarışlannda oynanan
her bir bilet için 40 bin lıra; silah taşıma
ve bulundurma ruhsatı için 30 milyon li-
ra; havayolu ile iç hat yolcu taşımacıhğın-
da düzenlenen Her bir bilet için 1.5 mil-
yon lira alınacak.
• Belediye sınırlan içinde tahsil edilen
telefon, teleks, data, telefon kart ve jeton
ücretlerinden alınan Haberleşme Vergi-
si'nin oranı yüzde l'den yüzde 2'ye çı-
kanlacak. Haberleşme Vergisi "nden elde
edilen gelirbelediyeye aktanlacak. Elekt-
rik ve havagazının yanı sıra doğalgaz ve
LPG tüketimi de vergi kapsamına alına-
cak.
23 Nisan çocuklanBaşbakanhk'ta
Başbakan Büknt Ecevh; 23 Msan şenlikJeri-
ne kaolmak için 40 ülkeden gelen çocuk tem-
silcikri yeni Başbakanlık binasında kabul etti.
Ecevit çocuklara, "Llusiararası dostiuklann
temelini sizler atacaksınız" di\e seslendi. Gü-
neyAfrika Cumhurij'eti'nden gelen çocuktem-
silcisi, üzerinde ülkesinin bav rağı bulunan bir
fulan Ecevit'in boynuna bağlarken Tiirkme-
nistan.TacikLstan veMoğoHstan temsilcileri iil-
kekrine özgü şapkalan Başbakan'a sundu.
Philip Morris'in bürokratlardan siyasetçilere uzanan çirkin lobi faaliyetleri ortaya çıktı
Türk tütününe karşı Idrli oyun
HACER BOYAOOĞLU
ANKARA-Çokuluslu sigara te-
kellerinden biri olan Philip Morris
firmasının iç yazışmaları, Türk tü-
tüncülüğünün öldürüknesine dö-
nük planlan ortaya koyuyor. Ya-
zışmalarda. dönemin Başbakanı
Turgut Özal'la ilişkılerin geliştı-
rilmesi ıstenirken "Phflsa'nın>üz-
de 25 hissesini eiinde tutan Saban-
cı ile iyi UişkÜeruniz var. Bikügink
gibi, SabancTyı Turgut Özal ile iyi
flişkUeri olduğu için tutmuştuk.
Ancak bugün Sabana'dan daha iyi
odaklannuş hükümet iBşkilerinıi/
var" deniliyor. Belgeler, reklam
yasağına ilişkin tasannın geçmesi-
ni önlemek için dönemin Başbaka-
nı Süleyman Demirel, Maliye Ba-
kanı Sümer OraJ ve Devlet Baka-
nı Tansu ÇüTer'e mektup gönderil-
mesine kadar varan lobi faaliyet-
leri yürütüldüğünü gösteriyor.
Özal ile ittşkfler
Philip Morris firmasuım piya-
salara egemen olmak için oynadı-
ğı oyunlar internet sitesine taşındı.
Amerikan mahkemelerinde şirket
aleyhine açılan davalar nedeniyle
el konulan iç yazışmalar, "wwıv.p-
mdocs.com" sitesinde yayımlanı-
yor. Bu iç yazışmalarda, 1986-
1988 arasındaki dönemde firma-
nın Türkiye için hedefleri şöyle sı-
ralanıyor:
- Tekel'in daha fazla ithalata izin
vermesi için lobi faaliyeti.
- Bürokrasi ve Başbakan Özal
ile ilişkilerin geliştirihnesine de-
vam etmek.
- Iran ve Irak sınır bölgelerinde
satış yapmak. (Kaçakçılık yoru-
muna açık)
- Sultan Süleyman Seışisi'nin
National Gallery of Arts'da 4 ay
sponsorluğunu yapmak.
Şirkete ait "20232272592" sayı-
lı belgede de Niki Hauser'in Tür-
kiye gezisi notlan yer alıyor.
BüVTÜkdçi ile yemek
26-29 Kasım 19^4 tarihli notlar-
da, dönemin siyasal iktidan ile iyi
ilişkiler kurmak için yapılanlar
şöyle aktanhyor: "BüyükekiVarol
Özkoçak v« Haşim Öğüt öe yemek
yedim. Taran ve Sağük bakanlan
ile iyi ilişkileri olan Oğüt bize yak-
laşun ve içerik açısuıdan yardımcı
oiabüir. Büyükelçi Öfüt, ilk olarak
Tanm ve Sağhk bakanlanndan
randevu ahnmasuu sağlayacak."
Sfİ^IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR
Yekta Cüngör özden
Reçetemz
Atatiirkçii
düşünce
IstanbulHaberServia -Türk Hu-
kuk Kurumu Başkanı ve eski Ana-
yasa Mahkemesi Başkanı Yekta
GüngörÖzden, dünyanın hiç bir ye-
rinde ülkemizdeki kadar yanJış ve
çarpık bir demokrasinin olmadığı-
nı söyledi. Özden, ekonomik buna-
lunın IMF reçetelerine uyan ikti-
darlardan kaynaklandığını ifade
ederek "Devlet Bakanı Kemal Der-
viş'in daha önce ne yaptğına bak-
madan onu alkıslıyoruz. Oysa ger-
çekte onun arkasuıdan gelecek pa-
rayı alloşlıyonız'' dedi.
Türkiye Kimya Derneği'nce şe-
ref üyesi yapılan Özden, Istanbul
Sanayi Odası (ÎSO) Konferans Sa-
lonu'nda verdiği "Atatürk, Türld-
yesi'nin Dünü ve Bugünü" konulu
konferansta ülkemizde ulusal ege-
menliğin, Atatürk'ün öngördüğû
biçimde kullanılmadığını söyledi.
Türkiye'de bir aydın aymazlığı
yaşandığını, bugünlere birden ge-
linmediğini ifade eden Özden, "En
koiay ticaret dinricaretidir,serma-
ye gerektirmez, zarar etmez, sürek-
li kâr eder. l luslararası tahidıni ka-
bul edenler. ulusun bütün değerle-
rini özeileştirenler, Atatürk'ün ka-
zandıklannı elden çıkaranlar milü-
yetçi olama/Jar. Türkiye, egemenü-
ğinden feragat edemez. Yurtdışın-
dan gelen \e ülkegerceklerini bflme-
t yen bir insanuı verdiği umutlan al-
kışlayarak krizden çıkamayız. Asıl
tehüke ulusal dayanışmanın temefr-
ne dinamit koymakür. Türkiye için
en büyük reçete Atatürkçü düşün-
cedBr" dedi.
Kazım Abanoz:
Ancak suçlu/an
dînleriz
tstanbul Haber Servisi - Istanbul
Emniyet Müdürü Kazım Abanoz,
" Vaü Erol Çakır'ı, feel ekip kurarak
izfcttiği ve telefonlannı dinîettiği
n
ıd-
dialannı yalandı. Abanoz.
u
Biz, an-
cak suçlulan dinleriz. O da kamuıiar
çerçevesüıde savcıhk karan De olur"
dedi. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan
ise konuyla ilgili sorulan yanıtsız bt-
raktı.
Istanbul Emniyet Müdürü Kazım
Abanoz, hazırladıklan tayin listesini
onaylamayan Vali Erol Çakır'ı göre-
vinden aldırmak için "gizli bir ekip
kurmakla" suçlanmıştı.
Kazun Abanoz, tstanbul Emniyet
Müdürlüğü'nde, bugün bir gazetede
yer alan iddialara ilişkin gazetecile-
rin sorulannı yanıtladı. Vali Erol Ça-
kır'la ilişkilerine yönelik soruya kar-
şıhk Abanoz,"Vah"flearanuzda her-
hangi bir sorun vî>k. lüşkilerimizga-
yetıyi" dıye yanıt verdi. Abanoz, bu
konuda başka soru yöneltilmemesi-
ni, yanıt vermeyeceğini söyledi.
Gazetecilerin şeriatçı terör örgütü
Hizbullah ile ilgili kendisine soruyö-
neltebileceğini belirten Kazım Aba-
noz, Istanbul'da, terörörgütüHizbul-
lah'la ilgili bir operasyon yapılacağı-
nı 2 gün önce söylediğini arumsattı.
Bu operasyonlar kapsamında faali-
yetleri izlenen 5 örgüt üyesinin sah-
te kimlüderle gözaltına alındığını be-
lirten Abanoz, Istanbul dışında kanş-
tıklan cinayetler nedeniyle bu kişile-
rin sorgulanmak üzere Batman'a
gönderildiğini söyledi.
[email protected]
Cumhurbaşkanı'nın da devreye
girmesiyle, cezaevleri ve ölüm oruç-
lan konusundaki suskunluk sona eri-
yor. Hükümet, TMY'nin 16. madde-
sini değiştirmek amacryla tasanyı ha-
zırladığını açıklıyor. Bunlann çok da-
ha önce olması gerekiyordu. Bu ka-
dar insan ölmeden ve sakat kalma-
dan bir çözüm aranması için çok
şeyler söyledik, çok önerilerde bu-
lunduk. Ne yazık ki bu ülkeyi yöne-
tenler, her alanda olduğu gibi bu ko-
nuda da sorunu çözücü şekilde dav-
ranmadılar. Seyirci kalmayı tercih et-
tiler.
Bugünkü harekete geçiş biçrmi de,
eskı alışkanlıklann, eski "ben bilirim-
ci" anlayışların devamı. Bakan, Te-
rörie Mücadele Yasası'nın 16. mad-
desinde degişiklik yapacağından
söz ediyor. Ancak bu değişikliği ya-
parken ne baroların, ne tabip odala-
nnın, ne ilgili sivil toplum kuruluşlan-
nın görüşlerine başvurdu. Ne de
ölüm orucundaki insanların taleple-
rini dinledi. Toplumda yeniden boş
bir umut yaratıldı. Herkeste, "sorun
çözülüyor" bekfentisi yeniden yara-
tıldı.
Çözüm Hemen Şimdi
Her gün ölümlerin süreceği görü-
lüyor. Her günün, her saatin önemi
var. Ancak, sorun yine komisyonla-
ra havale edilmiş durumda. Ustelik
bu hazırlanan değişikliklerin ölüm
oruçlannı bitireceği konusunda an-
lamstz bir beklenti topluma yayılıyor.
Halbuki, hükümetin ve Adalet Baka-
nı'nın basına yansıyan tutumlan, bu
işin çözüleceği konusunda olayı ya-
kından bilenler için bir umut yaratmı-
yor.
Başbakan, "Devlet teröristle pa-
zahıketmez" diyor. Türkiye'de "terö-
rist" sözcüğüne yüklenen anlam, ko-
nunun iyice çarpıtılmasına yol açı-
yor. Herkes biliyor ki, içerideki genç
insanlann önemli bir çoğunluğu her-
hangi bir şiddet eyleminden değil,
afiş yapıştırmaktan, duvara yazı yaz-
maktan, pankart asmaktan, mitinge
katılmaktan, evinde "yasak" yayın
bulundurmaktan, aranan bir kışiyle
aynı evi paylaşmaktan, yayın dağıt-
maktan tutuklular veya mahkûm
edildiler. Hatta, F tipi cezaevlerinde-
ki hücrelerde tutulan gençlerin
önemli bir kısmı henüz yargılanıyor,
suçu bile sabit değil. Bunlan da "te-
rörist" sayan kafa onlann her türlü
hukuki ve insani haklannı ortadan
kaldırmaktan çekinmiyor.
Adalet Bakanı'nın açıklamalan
gösteriyor ki; hücre yaşamı ortadan
kalkmıyor. "Teröristler" bu üç kişilik
veya bir kişilik hücrelerde yaşamaya
devam edecekler. Ancak, "iyi halli"
olanlar, "tretman"kapsamında, ida-
renin izin vereceği yerde, izin verece-
ği koşullarda, izin verdiği kişilerlegö-
rüşebilecekler. Devletin terörist say-
dığı bu tutuklu ve mahkûmlar, siyasi
görüşleri olan insanlar. Zaten ceza-
evine girmelerinin nedeni de siyasi
tutum ve eylemleri. Bu fikirleri be-
ğenmeyebilirsiniz, zararlı da görebi-
lirsiniz. Ancak, onlara "Ancak bu fi-
kirferini bırakırsan iyi halli sayılırsın"
demek en temel insan haklarına ay-
kırıdır.
Tretman'ın mantığı, kanuna göre
suç işleyen kişinin "ıslah" olmasıdır.
Siyasi bir insan nasıl ıslah olabilir?
Düşüncelerini değiştirerek. Halbuki
Batı'da tretman uyuşturucu, hırsızfık,
cinayet gibi konularda suç işlemiş ve
bu tür suçları alışkanlık haline getir-
miş kişilere yönelik bir ıslah etme ça-
basıdır. Adalet Bakanı, son değişik-
likleri bu "tretman" mantığı içinde
yorumluyor. Umanm yanılıyonjmdur.
Umanm, bû değişikliklerle birlikte,
hücrelere kapatılan insanlar, tecrit ve
izolasyondan kurtulurlar. Çünkü böy-
le bir degişiklik yapılmadıkça, izolas-
yon sona ermedikçe, F tipindeki en
temel hak ihlali sona ermemiş olur.
6 ay soruna duyarsız kalan yetkili-
ler, yüzlerce kişi ölüm sınırına gelin-
ce biraz hareketlendiler, Ancak, ne
yaklaşımda köklü bir degişiklik görü-
nüyor, ne de bu ölümleri durduracak
bir çabukluk. Üstelik, "Devlet terö-
ristle pazarlık etmez" mantığının bir
sonucu olarak, ölüm orucunu sürdü-
renlerin. bu orucu nasıl bitirecekleri
konusunda bir çaba da ortaya kon-
muyor. O zaman şimdi ortaya çıkan
iyimserlık birkaç gün sonra yeniden
karamsarlığa dönüşebilir. Üstelik de
çok sayıda insan yaşamını yitirdikten
sonra bulunacak çözüm de bir işe
yaramaz.
Cumhurbaşkanı'nın çabalarını art-
tırmasını ve soruna köklü çözüm ge-
tirebilecek adımlar atılması için süre-
cin hızlanmasına katkı sağlamasını
beklıyoruz. Çünkü çözümü hemen
şimdi yapabilecek süratli girişimlere
gerek var. "Ben yaptım oldu" diye-
rek çözülecek kadar kolay bir sorun
değil bu. insanlar ölüyorve hükümet
yine kendi bildiği gibi davranıp ken-
di bildiği çözümlerle işi çözebilece-
ğini sanıyor ya da kamuoyunu ya-
nıltmaya çalışıyor.
Adalet Bakanı'nın ne yapmak iste-
diğinı anlamakta güçlük çekiyorum.
Gerçekten ölüm oruçlarının bitmesi-
ni istiyormu, istemiyor mu? Eğersa-
mimiyse, öncelikle bu tretman anla-
yışını terk eder, daha da önemlisi,
ölüm orucunu yapanların gerçek ta-
lepleri doğrultusunda girişımlerde
bulunur Gerisi en hoşgörülü değer-
lendırmeyle, boş biriyimserliklesınır-
lı kalır.