20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2001 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN AIİ SİRMEN Güven Yok sevgili okurlar, sözünü ettiğim güven, ne Vedat Türkali'nin acılı bir dönemi anlatan, öze\- likle gençler arasında büyük yankı bulan iki kalın ciltlik romanı "Güven "i, ne de ondan çok başka sularda yüzen, tarihin sonunun habercisi Fuku- yama'nın yine güven olarak çevirebileceğimiz ün- lü yaprtı "Trust." Hatta, yeni oluşmakta olan bir ulusa özgüven aşılamak amacıyla söylenmiş olan "Türk öğün, çalış, güven!" konusunda da söyleyecek fazla bir şey yok. Türkiye Cumhuriyeti ilk on, on beş yılında ken- dtyle "öğün"dü, "demirağlarla örmüştü anayur- du dört baştan ve on yılda on beş milyon genç yaratmıştı heryaştan." Ama 50'den bu yana geçen yarımyüzyılda, geç- mişe kaçarak övünmeyi sürdürdü. Vıyana kapılarındaki dedelerimizle övünürken 1954 yılında ancak bitirebildik Osmanlı borçları- nın ödenmesini. Sonra NATO'nun en uç kalesi olmakla övündük bir süre, yanına gamrtür olarak da Boğaz'ın gü- zelliği ve şiş kebabının lezzetıni kattık. Son yıllarda, daha güncel bir övünç kaynağı olarak Galatasaray'ı bulduk. Cimbom Avrupa sa- halarında fırtına gibi esiyor ve halkımız tribünler ile sokaklarda bağırıyordu: "Avrupa... Avrupa... duy sesimizi... bu gelen Türkiye'nin ayak sesleri!..." • • • Şu anda büyük kesimleri yoksullaştıran, işsiz- leştiren; politik, sosyal, ekonomik krizin afallatan ortamında, ne övünülecek bir öğe var, ne çoğun- luk için çalışacak bir iş ne de güvenecek bir kim- se. Türkiye'ye, tabii ki yüksek faizıyle birlikte geri al- mak üzere borç vermesi beklenenler, ülkeyi yö- netenlere güvenmıyortar dıye kızmanın âlemi yok. Ülkenin halkı seçtiklerine güveniyor mu ki? Yıllarca, olmayacak duaya amin deyip güvenil- memesi gerekenlere güvenenlerin tepkileri artık sosyal patlamalara dönüşebileceğinin ilk belirti- lerini gözler önüne seren bir öfkeye dönüşmüş- tür. Hortumculara, dızdızcılara, söğüşçülere ve on- ların siyaset sahnesindeki uzantılarına güvenmiş olanlar, şimdi gerçekte bir hab-ı gaflet (aymazlık uykusu) olan güven düşlerinden uyanıyorlar. Ve geniş topluluklar, dolandırıldıkları duygusu içindeler şu anda. Bu noktada bir soru geliyor gündeme: "Dolandınlma eyleminde, dolandıncının suçu vardırda dolandınlanın hiç taksiriyok mudur?" Dilerseniz, soruyu başka türlü soralım: "Dolan- dıncının hüneri, aldatmacasının kurgusunun üs- tûnlüğünde midir, yoksa dolandırmanın hedefi olan kişinin seçiminde mi?" Yanrtı takdirlerinize bırakıyor, Bodrum'dan ge- len bir dolandırma haberine geçiyorum. • • • Dünkü Milliyet gazetesinde, "Benim Kızım Işi- ni Bilir" başlığjyla verilen haberde, Turgut Özal'ın kızı Zeynep Özal'ın esnafı dolandırdığının iddia edildiği bildirilıyordu. Hemen belirteyim, ortada henüz kesinleşmiş bir durum yok, yalnızca bir ıddıa var. Iddiaya göre, Zeynep Özal ıle sevgilisi olduğu ileri sürülen Aydrn Deniz Bodrum'da, Granit Ho- use Oteli'ni işletmeye açmışlar. Ama çift, esnafa toplam 60, otel sahibine olan 200 milyar borçla- nnı ödememişler; ayrıca otelin 20 personeli de 6 aylık ücretlerini alamayıp haybeye çalışmışlar. Ve- rilen çekler de karşılıksız çıkınca, hepsi soluğu savcılıkta almışlar. Otelin alimünyum doğrama işlerini yapıp 8 mil- yaralacağı olan Tîmur Altayda "BizZeynep Özal olmasaydı, tanımadığımız sevgilisinin çeklerini kabul etmezdik" diyerek "özal" adına duyduğu güveni dile getiriyor. Sayın AJtay'ı bulsam, "Beyefendi, siz Demirel ismine duyduğunuz güvenden dolayı Ege Bank'a da para yatırdınız mı" diye soracağım... Her neyse şimdi yukarıdaki sorumuza dönelim yeniden: "Dolandırmada dolandırıtanın hiç taksi- riyok mudurya da dolandıncının hüneri, asılhe- def olarak seçtiğı kişide değil midir?" Geçenlerde bir dostuma hatırını sorduğumda, kalıplaşmış "yuvarlanıp gidiyoruz işte" tekerle- mesi yerine "Eh dolandınlıp dolandınlıp gidiyo- n/z/$fe"demişti. Dostum, hiç değilse, temelsiz güvenin verdiği aymazlık uykusundan uyanmış görünüyordu. Philip Morris restore ettirdi Birinci TBMM binası açıldı ANKARA (Cumhu- riyrt Bürosu) - Bağım- sızlık ve ulus egemen- liğinin simgesi Birinci Türkij'e Büyük Mıllet Meclisi'nin Philip Morris ve Sabancı Vakfı tarafuıdan resto- re edilerek müzeye dö- nüştüriilen binası, dün Kültür Bakanı Istemi- han Talay, Milli Eğıtim Bakanı Metia Bostan- ooğlıı ve Sakıp Saban- a'nın da katıldığı bir törenle açıldı Birinci Meclis bina- sının, Türk tütün üreti- cisini yok etmeye çalı- şan bir uluslararası te- kel tarafından düzen- lenmesınin Atatürk'e saygısızhk olduğunu vurguiayan 'Sigara ve Sağük Uhısal Komite- si' de bu tepkisini bir mektupla Bakan Ta- iay'a iletti. Kültür Bakanı Talay, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi binası- nm uluslararası sigara tekeli Philip Morris firması tarafından res- tore edilmesine tepki gösterenlerin, toplum önünde küçük düşece- ğini savundu. Talay, bi- nanm açılışına katıl- mamasını isteyen de- mokratik kitle örgütle- rine de "Siz,Türldye'yi temsil etmiyorsunuz* yanıtını verdi. Işletmenin ERDEMlR'e devrinin hukuksuz olacağını söylediği karan sonra imzaladı Yalova'nm İSDEMİR çeüşkisiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANKARA - Is- kenderun Demir Çelik AŞ'nin (İSDEMİR), Ereğ- li Demir AŞ'ye (ERDE- MlR) devrinin hukuken olanaksız olduğunu Baş- bakanlık'a yazdığı yazıyla bildiren Devlet Bakanı Yüksel Yalova, 8 Şubat 2001 tarihinde bu devre Özelle^tirme Yüksek Ku- rulu (OYK) üyesı olarak onay verdi. Kamu tşletme- ciliğini Geliştirme Merke- zi Vakfı (KİGEM), bu ya- zıyı ek olarak sunarak ÖYK karannın iptali iste- • Yüksel Yalova, Başbakanlık'a yazdığı yazıda, ISDEMİR'in, özel hukuk hükümlerine tabi olan ERDEMİR'e devredilmesinin hukuken olanaksız olduğunu bildirdi. Bir yıl sonra ise devre ilişkin karan imzaladı. KİGEM, karann iptali istemiyle idare mahkemesine başvurdu. miyle idare mahkemesine leştirme uygulamalan so- çekti. ISDEMİR'in ER- başvurdu. ÖYK karannın Resmı Gazete'de yayım- lanmayarak gizlenmesinin "hukuka aykın karann uygulanmasının telafisi güç ya da imkânsız sonuç- lar doğuracağuu" göster- diği belirtilerek yürühne- yi durdurma istendi. KİGEM, dava dilekçe- sinde, Özelleştirme Yasa- sı'nın, "Kuruluşlannözel- nucu nihai devir işlemleri- nin onaylannıasına ilişkin kararlar Resmi Gazete'de yayımlaıur" hükmüne kar- şııi ISDEMİR'in ERDE- MİR'e 50 milyon dolar be- delle devnne ilişkin 8 Şu- bat 2001 tarihlı ÖYK kara- nnın Resmi Gazete'de hâ- lâ yayımlanmamasının başlı başına bir hukuka ay- kınlık olduğuna dikkat DEMlR'e devrinin huku- ken olanaksız olduğunu ÖİB'nin de bildiği, 5 Ni- san 2000 tarihli Başbakan- lık Müsteşarlığı yazısına dayanılarak ortaya konul- du. Devlet Bakanı Yalova, Başbakanlık'a 9 Mart 2000 tarihinde gönderdiği yanıtta, devrin hukuken olanaksız olduğunu, ER- DEMİR'in sermaye yapı- sını gösteren tabloyla bir- likte ortaya koymuştu. Dilekçede, bu yazının altında imzası olan anaya- sa hukukçusu özelleştır- meden sorumlu Devlet Ba- kanı Yalova'nın ISDE- MİR'in ERDEMlRe dev- rine ilişkin ÖYK kararına imza attığına dikkat çeki- lerek "tki metnin birden hukuka uygun olamavaca- ğı bellidir. İSDEMİR'in ERDEMlR'e devri huku- ken mümkün değildir. Ka- rann bu nedenle de iptali gerekir'' denildt. Yerel Yönetimler Yasası Vergi yağmuruyla 'reform' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanhğı 'na dün sunulan Yerel Yönetimler Tasansı'yla, katılım payı adı altında çeşıtli hizmet ve uygulamalar ıçın ödeme yapmalan, yeni vergi artışlan ge- tiriliyor. Yol, köprü, geçitlerde arabalar- dan alınan ücretler, belediyelere yeni kay- nak olarak aktarılırken Haberleşme Ver- gisi oranı arttınlıyor. TBMM Başkanhğı 'na dün sunulan ye- rel yönetimler yasa tasansı, şu düzenle- meleri öngörüyor: • Bazı işlemler ve kâğıtlar içın 'mahai- iiidare hizmetlerine katüma payı' ödene- cek. Vergi dairesi ve belediyelere verilen beyannameler ile SSK'ye verilen prim bildirgelerinden 1 milyon lira; gümrük beyannamelerinden 4 milyon lıra; mo- torlu taşıtlann kayıt ve tescili ile devirle- ruıde 10 milyon lira; spor-toto, spor-lo- to, sayısal-loto oyunlannde her bir kolon için 20 bin lira; at yarışlannda oynanan her bir bilet için 40 bin lıra; silah taşıma ve bulundurma ruhsatı için 30 milyon li- ra; havayolu ile iç hat yolcu taşımacıhğın- da düzenlenen Her bir bilet için 1.5 mil- yon lira alınacak. • Belediye sınırlan içinde tahsil edilen telefon, teleks, data, telefon kart ve jeton ücretlerinden alınan Haberleşme Vergi- si'nin oranı yüzde l'den yüzde 2'ye çı- kanlacak. Haberleşme Vergisi "nden elde edilen gelirbelediyeye aktanlacak. Elekt- rik ve havagazının yanı sıra doğalgaz ve LPG tüketimi de vergi kapsamına alına- cak. 23 Nisan çocuklanBaşbakanhk'ta Başbakan Büknt Ecevh; 23 Msan şenlikJeri- ne kaolmak için 40 ülkeden gelen çocuk tem- silcikri yeni Başbakanlık binasında kabul etti. Ecevit çocuklara, "Llusiararası dostiuklann temelini sizler atacaksınız" di\e seslendi. Gü- neyAfrika Cumhurij'eti'nden gelen çocuktem- silcisi, üzerinde ülkesinin bav rağı bulunan bir fulan Ecevit'in boynuna bağlarken Tiirkme- nistan.TacikLstan veMoğoHstan temsilcileri iil- kekrine özgü şapkalan Başbakan'a sundu. Philip Morris'in bürokratlardan siyasetçilere uzanan çirkin lobi faaliyetleri ortaya çıktı Türk tütününe karşı Idrli oyun HACER BOYAOOĞLU ANKARA-Çokuluslu sigara te- kellerinden biri olan Philip Morris firmasının iç yazışmaları, Türk tü- tüncülüğünün öldürüknesine dö- nük planlan ortaya koyuyor. Ya- zışmalarda. dönemin Başbakanı Turgut Özal'la ilişkılerin geliştı- rilmesi ıstenirken "Phflsa'nın>üz- de 25 hissesini eiinde tutan Saban- cı ile iyi UişkÜeruniz var. Bikügink gibi, SabancTyı Turgut Özal ile iyi flişkUeri olduğu için tutmuştuk. Ancak bugün Sabana'dan daha iyi odaklannuş hükümet iBşkilerinıi/ var" deniliyor. Belgeler, reklam yasağına ilişkin tasannın geçmesi- ni önlemek için dönemin Başbaka- nı Süleyman Demirel, Maliye Ba- kanı Sümer OraJ ve Devlet Baka- nı Tansu ÇüTer'e mektup gönderil- mesine kadar varan lobi faaliyet- leri yürütüldüğünü gösteriyor. Özal ile ittşkfler Philip Morris firmasuım piya- salara egemen olmak için oynadı- ğı oyunlar internet sitesine taşındı. Amerikan mahkemelerinde şirket aleyhine açılan davalar nedeniyle el konulan iç yazışmalar, "wwıv.p- mdocs.com" sitesinde yayımlanı- yor. Bu iç yazışmalarda, 1986- 1988 arasındaki dönemde firma- nın Türkiye için hedefleri şöyle sı- ralanıyor: - Tekel'in daha fazla ithalata izin vermesi için lobi faaliyeti. - Bürokrasi ve Başbakan Özal ile ilişkilerin geliştirihnesine de- vam etmek. - Iran ve Irak sınır bölgelerinde satış yapmak. (Kaçakçılık yoru- muna açık) - Sultan Süleyman Seışisi'nin National Gallery of Arts'da 4 ay sponsorluğunu yapmak. Şirkete ait "20232272592" sayı- lı belgede de Niki Hauser'in Tür- kiye gezisi notlan yer alıyor. BüVTÜkdçi ile yemek 26-29 Kasım 19^4 tarihli notlar- da, dönemin siyasal iktidan ile iyi ilişkiler kurmak için yapılanlar şöyle aktanhyor: "BüyükekiVarol Özkoçak v« Haşim Öğüt öe yemek yedim. Taran ve Sağük bakanlan ile iyi ilişkileri olan Oğüt bize yak- laşun ve içerik açısuıdan yardımcı oiabüir. Büyükelçi Öfüt, ilk olarak Tanm ve Sağhk bakanlanndan randevu ahnmasuu sağlayacak." Sfİ^IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR Yekta Cüngör özden Reçetemz Atatiirkçii düşünce IstanbulHaberServia -Türk Hu- kuk Kurumu Başkanı ve eski Ana- yasa Mahkemesi Başkanı Yekta GüngörÖzden, dünyanın hiç bir ye- rinde ülkemizdeki kadar yanJış ve çarpık bir demokrasinin olmadığı- nı söyledi. Özden, ekonomik buna- lunın IMF reçetelerine uyan ikti- darlardan kaynaklandığını ifade ederek "Devlet Bakanı Kemal Der- viş'in daha önce ne yaptğına bak- madan onu alkıslıyoruz. Oysa ger- çekte onun arkasuıdan gelecek pa- rayı alloşlıyonız'' dedi. Türkiye Kimya Derneği'nce şe- ref üyesi yapılan Özden, Istanbul Sanayi Odası (ÎSO) Konferans Sa- lonu'nda verdiği "Atatürk, Türld- yesi'nin Dünü ve Bugünü" konulu konferansta ülkemizde ulusal ege- menliğin, Atatürk'ün öngördüğû biçimde kullanılmadığını söyledi. Türkiye'de bir aydın aymazlığı yaşandığını, bugünlere birden ge- linmediğini ifade eden Özden, "En koiay ticaret dinricaretidir,serma- ye gerektirmez, zarar etmez, sürek- li kâr eder. l luslararası tahidıni ka- bul edenler. ulusun bütün değerle- rini özeileştirenler, Atatürk'ün ka- zandıklannı elden çıkaranlar milü- yetçi olama/Jar. Türkiye, egemenü- ğinden feragat edemez. Yurtdışın- dan gelen \e ülkegerceklerini bflme- t yen bir insanuı verdiği umutlan al- kışlayarak krizden çıkamayız. Asıl tehüke ulusal dayanışmanın temefr- ne dinamit koymakür. Türkiye için en büyük reçete Atatürkçü düşün- cedBr" dedi. Kazım Abanoz: Ancak suçlu/an dînleriz tstanbul Haber Servisi - Istanbul Emniyet Müdürü Kazım Abanoz, " Vaü Erol Çakır'ı, feel ekip kurarak izfcttiği ve telefonlannı dinîettiği n ıd- dialannı yalandı. Abanoz. u Biz, an- cak suçlulan dinleriz. O da kamuıiar çerçevesüıde savcıhk karan De olur" dedi. Içişleri Bakanı Sadettin Tantan ise konuyla ilgili sorulan yanıtsız bt- raktı. Istanbul Emniyet Müdürü Kazım Abanoz, hazırladıklan tayin listesini onaylamayan Vali Erol Çakır'ı göre- vinden aldırmak için "gizli bir ekip kurmakla" suçlanmıştı. Kazun Abanoz, tstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde, bugün bir gazetede yer alan iddialara ilişkin gazetecile- rin sorulannı yanıtladı. Vali Erol Ça- kır'la ilişkilerine yönelik soruya kar- şıhk Abanoz,"Vah"flearanuzda her- hangi bir sorun vî>k. lüşkilerimizga- yetıyi" dıye yanıt verdi. Abanoz, bu konuda başka soru yöneltilmemesi- ni, yanıt vermeyeceğini söyledi. Gazetecilerin şeriatçı terör örgütü Hizbullah ile ilgili kendisine soruyö- neltebileceğini belirten Kazım Aba- noz, Istanbul'da, terörörgütüHizbul- lah'la ilgili bir operasyon yapılacağı- nı 2 gün önce söylediğini arumsattı. Bu operasyonlar kapsamında faali- yetleri izlenen 5 örgüt üyesinin sah- te kimlüderle gözaltına alındığını be- lirten Abanoz, Istanbul dışında kanş- tıklan cinayetler nedeniyle bu kişile- rin sorgulanmak üzere Batman'a gönderildiğini söyledi. [email protected] Cumhurbaşkanı'nın da devreye girmesiyle, cezaevleri ve ölüm oruç- lan konusundaki suskunluk sona eri- yor. Hükümet, TMY'nin 16. madde- sini değiştirmek amacryla tasanyı ha- zırladığını açıklıyor. Bunlann çok da- ha önce olması gerekiyordu. Bu ka- dar insan ölmeden ve sakat kalma- dan bir çözüm aranması için çok şeyler söyledik, çok önerilerde bu- lunduk. Ne yazık ki bu ülkeyi yöne- tenler, her alanda olduğu gibi bu ko- nuda da sorunu çözücü şekilde dav- ranmadılar. Seyirci kalmayı tercih et- tiler. Bugünkü harekete geçiş biçrmi de, eskı alışkanlıklann, eski "ben bilirim- ci" anlayışların devamı. Bakan, Te- rörie Mücadele Yasası'nın 16. mad- desinde degişiklik yapacağından söz ediyor. Ancak bu değişikliği ya- parken ne baroların, ne tabip odala- nnın, ne ilgili sivil toplum kuruluşlan- nın görüşlerine başvurdu. Ne de ölüm orucundaki insanların taleple- rini dinledi. Toplumda yeniden boş bir umut yaratıldı. Herkeste, "sorun çözülüyor" bekfentisi yeniden yara- tıldı. Çözüm Hemen Şimdi Her gün ölümlerin süreceği görü- lüyor. Her günün, her saatin önemi var. Ancak, sorun yine komisyonla- ra havale edilmiş durumda. Ustelik bu hazırlanan değişikliklerin ölüm oruçlannı bitireceği konusunda an- lamstz bir beklenti topluma yayılıyor. Halbuki, hükümetin ve Adalet Baka- nı'nın basına yansıyan tutumlan, bu işin çözüleceği konusunda olayı ya- kından bilenler için bir umut yaratmı- yor. Başbakan, "Devlet teröristle pa- zahıketmez" diyor. Türkiye'de "terö- rist" sözcüğüne yüklenen anlam, ko- nunun iyice çarpıtılmasına yol açı- yor. Herkes biliyor ki, içerideki genç insanlann önemli bir çoğunluğu her- hangi bir şiddet eyleminden değil, afiş yapıştırmaktan, duvara yazı yaz- maktan, pankart asmaktan, mitinge katılmaktan, evinde "yasak" yayın bulundurmaktan, aranan bir kışiyle aynı evi paylaşmaktan, yayın dağıt- maktan tutuklular veya mahkûm edildiler. Hatta, F tipi cezaevlerinde- ki hücrelerde tutulan gençlerin önemli bir kısmı henüz yargılanıyor, suçu bile sabit değil. Bunlan da "te- rörist" sayan kafa onlann her türlü hukuki ve insani haklannı ortadan kaldırmaktan çekinmiyor. Adalet Bakanı'nın açıklamalan gösteriyor ki; hücre yaşamı ortadan kalkmıyor. "Teröristler" bu üç kişilik veya bir kişilik hücrelerde yaşamaya devam edecekler. Ancak, "iyi halli" olanlar, "tretman"kapsamında, ida- renin izin vereceği yerde, izin verece- ği koşullarda, izin verdiği kişilerlegö- rüşebilecekler. Devletin terörist say- dığı bu tutuklu ve mahkûmlar, siyasi görüşleri olan insanlar. Zaten ceza- evine girmelerinin nedeni de siyasi tutum ve eylemleri. Bu fikirleri be- ğenmeyebilirsiniz, zararlı da görebi- lirsiniz. Ancak, onlara "Ancak bu fi- kirferini bırakırsan iyi halli sayılırsın" demek en temel insan haklarına ay- kırıdır. Tretman'ın mantığı, kanuna göre suç işleyen kişinin "ıslah" olmasıdır. Siyasi bir insan nasıl ıslah olabilir? Düşüncelerini değiştirerek. Halbuki Batı'da tretman uyuşturucu, hırsızfık, cinayet gibi konularda suç işlemiş ve bu tür suçları alışkanlık haline getir- miş kişilere yönelik bir ıslah etme ça- basıdır. Adalet Bakanı, son değişik- likleri bu "tretman" mantığı içinde yorumluyor. Umanm yanılıyonjmdur. Umanm, bû değişikliklerle birlikte, hücrelere kapatılan insanlar, tecrit ve izolasyondan kurtulurlar. Çünkü böy- le bir degişiklik yapılmadıkça, izolas- yon sona ermedikçe, F tipindeki en temel hak ihlali sona ermemiş olur. 6 ay soruna duyarsız kalan yetkili- ler, yüzlerce kişi ölüm sınırına gelin- ce biraz hareketlendiler, Ancak, ne yaklaşımda köklü bir degişiklik görü- nüyor, ne de bu ölümleri durduracak bir çabukluk. Üstelik, "Devlet terö- ristle pazarlık etmez" mantığının bir sonucu olarak, ölüm orucunu sürdü- renlerin. bu orucu nasıl bitirecekleri konusunda bir çaba da ortaya kon- muyor. O zaman şimdi ortaya çıkan iyimserlık birkaç gün sonra yeniden karamsarlığa dönüşebilir. Üstelik de çok sayıda insan yaşamını yitirdikten sonra bulunacak çözüm de bir işe yaramaz. Cumhurbaşkanı'nın çabalarını art- tırmasını ve soruna köklü çözüm ge- tirebilecek adımlar atılması için süre- cin hızlanmasına katkı sağlamasını beklıyoruz. Çünkü çözümü hemen şimdi yapabilecek süratli girişimlere gerek var. "Ben yaptım oldu" diye- rek çözülecek kadar kolay bir sorun değil bu. insanlar ölüyorve hükümet yine kendi bildiği gibi davranıp ken- di bildiği çözümlerle işi çözebilece- ğini sanıyor ya da kamuoyunu ya- nıltmaya çalışıyor. Adalet Bakanı'nın ne yapmak iste- diğinı anlamakta güçlük çekiyorum. Gerçekten ölüm oruçlarının bitmesi- ni istiyormu, istemiyor mu? Eğersa- mimiyse, öncelikle bu tretman anla- yışını terk eder, daha da önemlisi, ölüm orucunu yapanların gerçek ta- lepleri doğrultusunda girişımlerde bulunur Gerisi en hoşgörülü değer- lendırmeyle, boş biriyimserliklesınır- lı kalır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle