Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 NİSAN 2001 CUMARTESİ
O L A Y L A K \hu CjOKLJŞ.LIl<R olay.gorus»; cumhuriyet.com.tr
Yunanista anürlenmeyecek!.
Prof. Dr. İsmail DUMAJSfTüKi
Malzeme Mühendisliği Bölümü
M
erkezi To- tak yorum yer a'
ronto/Kana-
da'da bulu-
nan çoku-
luslu TVX şırketı, Yuna-
nistan'da Halkidiki Yan-
madası'ndaki Olımpıya-
da kentınde sıyanürle al-
tın üretimıne başlamak
üzere 6 yıl önce ilgili ba-
kanlıklardan gereklı izin-
leri alnuştı. Ancak bölge
idare mahkemesi o tarih-
te yürütmeyi durdurma
karan verdi. Bu kararı ve
buna karşı yapılan şirket
itirazlannı görüşmek üze-
re Yunan Danıştayı 11 Ni-
san 2001 günü toplandı.
Yerel halk inisiyatifi ve
Olimpıyada-Akhiantos be-
lediyeleri adına bu satır-
lann yazan tarafindan ha-
zırlanan bilırkişi raporu-
na da dayanılarak alınan
nihaı karara göre Yuna-
nistan'da siyanürle altın
üretimi yasaîdandı. 12 Ni-
san günü çıkan Yunan ga-
zetelennin çoğunda şu or-
Yunan Danıştayı
kararda Türk yargıçlan-
nı örnek aldı!" Bır ikinci
önemli haber de TVX fir-
masının Kanada'da bor-
sadan atılması ve New
York Borsası'ndaki his-
selerinin 9 dolardan 15-20
sente düşmesiydi. Bu ha-
berlerde, TVX'in büyük
ortağı Avustralyah Nor-
mandy şirketinin aynı za-
manda Bergama'daki Eu-
rogokj'un da ana serma-
yedan olduğu ve Türkı-
ye'de de zor duruma dü-
şebileceği belirtiliyordu.
Benzer bir olay 2000
yılı Ağustos aymda Çek
Cumhuriyeti'nde yaşan-
mıştı. Yine TVX şirketi-
nin Bohemya bölgesinin
Kasperske Hory kentın-
de siyanürle altın üretme
girişimi ÇekParlamento-
su karan ile durduruldu
ve şirket sınırdışı edildi
(Bu kararda da yazann bı-
limsel katkısı olmuştu).
ijakiiltesi Metalurji ve
ünümüzde tonda 1
gramdan fazla altın içeren
yerler altın madeni sayıl-
maktadır. Altın nerelerde
çıkanlır? Hiç bir ülke, hiç
bir ulus Tann'nın bu lüt-
ftı için seçilmiş değildir.
Altın iyi-kötü, dünyanın
her yerinde vardır.
Burada önemli olan,
topraktaki altının tonda
kaç gram olduğu değil,
bu işin siyasal açıdan han-
gi ülkede yapılabileceği-
dir.
Muz cumhuriyetlerin-
deki (Papua Yeni Gine,
Zaire, Zimbabve, Fıji,
Kostarika, Peru, El Sal-
vador, Honduras vb.) al-
tın tükenmeye yüz tutun-
ca çokuluslu şirketler, Av-
rupa'da nabız yoklamaya
başladılar.
Sömürgeleştırme döne-
minın başlangıcından bu
yana edındikleri alışkan-
lıkla; demokrasi ve insan
hakiannm topalladjğı, hu-
kukun üstünlüğü ilkesi-
nin askry a ahnabildiği ve
keyfiliğin hüküm sürdüğü
ülketer aramaya koyuldu-
lar. Ve ilk olarak benim
kapıma dayandılar. Hç,-
men hemen eşzamanlı
olarak, rejim değışıkliği-
nin şaşkınlığını yaşayan
Çek Cumhuriyeti'ne ve
Türkiye'deki 'başanlan-
nı' emsal göstererek de
Yunanistan'a el attılar. Ya-
zımızın başında belirtti-
ğimiz gibi bu üç ülkeden
ikisi altın tekellerine ge-
çit vermediler.
Peki Türkiye'de
ne oldu?
Eurogold şirketinin
1989 yılında Bergama'ya
ayak basmasından kısa bir
süre sonra başta köylüler
olmak üzere yöre halkı,
çevresel riskler hakkında
bilgi sahibi olunca faali-
yetin durdurulması iste-
miyle lzmir Idare Mah-
kemesi'ne başvurdu. Baş-
vuruya ret karannın çık-
ması üzerine köylüler, ka-
ran temyiz etti. Zamanın
Çevre Bakanı, şirketin ta-
lep edebileceği tazminat-
tan kurtulma gerekçesiy-
le 'tashib-i karar' (karar
düzeltme) istemiyle Da-
nıştay'a başvurdu. 6 Ara-
lık 1998 günü Danıştay
bir tarihe daha imza attı.
Bakanlığın karar düzelt-
me istemi reddedildi. Böl-
ge İdare Mahkemesi de
bu karara uydu ve söz ko-
nusu karar 'kazrye-i muh-
keme' (kesin hüküm)
özelliği kazandı. Kesin
hukümJerin artık tartişü-
ması bile hukuk dışı iken
ve en geç30gün içinde hü-
küm doğrulrusunda işlem
tesis etmek gerekirken
TüridyeCumhuriyefi hü-
kümetineyapü?
Danıştay üyesi yargıç-
lar, sanki olay hakkında
hiç bilgi edinmemiş, hiç
bilırkişi raporu okuma-
mış ve on yıldır süregelen
bir hukuk mücadelesini
gün gün izlememişler ve
keyfı karar vermişler gi-
bi, Sayın Başbakan ken-
disine bağlı TÜBÎTAK'a.
"Şu tşebirdesizbakın, ba-
kâfam hâldmlerdoğru ka-
Bir dostluk, bir saygı, bir de-
ğerbilme örneği: Mehmet Ba-
şaran'ın "Sabahattın Eyuboğ-
lu ve Köy Enstitülen" adlı kita-
bı...
Şu 17 Nisan'ın önemi gün-
den güne daha çok anlaşılıyor.
Yanm yüzyıl sürseydi o güzel
eğitim devrimi, bugünkü Türki-
ye çok değişik bir görünümde
olurdu. Ne ırtica, ne soygun ne
de gerilik!
Bile bile yaptılaıi 'Bu halk uya-
nırsa bizi keser' korkusu bir ba-
haneydı. Güçlü çevreler, kişiler
aydınlanmış bır halkın sırtından
türlü oyunlarçevıremeyecekle-
rini biliyorlardı! Köy Enstitülen,
Halkevlen, Atatürk çağdaşlığı-
nın öncü kalelenydı. Yıktılar, ez-
diler, geldik bugünlere...
Başaran'ın, Makal'ın, Apay-
dın'ın, Baykurt'un yazılan, ki-
taplan 17 Nısan olgusunun kla-
sikleri olmuştur. Er geç bir gün
Türk halkı bu güzel kuruluşları
yeniden, daha büyük bir güç-
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Hüppfyet, Adalet, Kını Laftan fearetl'
le, bir coşkuyla canlandıracak-
tır. Bundan kuşku duymuyo-
rum.
Sabahattın Eyuboğlu, Ve-
dat Günyol daha nıceleri, bu gü-
zel devnmın önde gelen erieriy-
di. Sabahattın Eyuboğlu'nun
yazdıklan; Günyol'un, doksan
yaşındakı bu genç adamın an-
lattıkları, bir masal gibi gelir,
ama değildir, gerçektir kaskatı
birgerçek...
Eyuboğlu'nun, kardeşı Bed-
ri Rahmi'ye Paris'ten yolladığı
mektuplar birer belge... Ensti-
tügerçeğinin kanıtlan... Birmek-
tubunda şıirii bir anlatımla bu
gerçeğidilegetirmiş... Enstitü-
lerdekı öğretmenlik günlerini
anımsayarak: "
"Din diıi yellerestikçe/Birgü-
leryüz/Bır çıftanlayışlı goz/Şevk
doldururdu içimize/Bir acayip
tadı vardı dağlann yıldızlann/Bır
rahatlık inerdi akşamlan/Kınk
dökük taşlann/yanm yamalak
işlerin üstüne./Ama bakma böy-
le konuştuğuma/Umutlanm yi-
ne umut/Kadirkıymet bilinmez-
miş bilinmesin/Kara leke silin-
mezmiş silinmesin/Bizden,
memleketı sevmek/Üst yanına
boş vermek gerek."
Başaran'ın "Sabahattın Eyu-
boğlu ve Köy Enstitüleri"nde
(Papirüs yayını) Eyuboğlu'nun
bırbirinden anlamlı yazılan, mek-
tuplan var... Hep, halktan, emek-
ten, insanhktan, uygartıktan, kül-
türden yana... Oğretmen, ya-
zar, düşünür olarak çağdaş ya-
zın ve eğitim dünyamızdan ka-
yıpgeçmişbiryıldız... Acılarmı,
sıkıntılar mı, hatta hapisler mi!..
Paris'ten bile halkını yurdunu
düşünür. Toplumdaki çelişkile-
ri!.. O şiirii mektup Eyuboğlu'nun
düşüncesinin aynası gibi:
"Sular bulandıkça bulandı,
durulacak/Kötülerden hesap
sorulmadı, sorulacak/Altın bu-
zağı daha yorulmadı, yorula-
cak/Bizde sınıf mınıf yok ma-
lum/Hürriyet musavat uhuvvet
hepsi tamam/Ama buralarda
anlaşıldı ki gayri/Zenginle fakı-
rin düşünceleri ayn/Zengının
işi gücü hak yemek/Fakirinse
bütün derdiekmek//Zengın der;
sana insanlık haklan verdik/Fa-
kir der; onlar senin olsun ben
kendi hakkımı isterim/Geç an-
ladık ama anladık ki niha-
yet/Hüniyetadaletmusavat/Ku-
ru lâftan ibaret"
O, Başaran'ın dediği gibi tek
başına bir Köy Enstıtüsü id»?.
ÜMÜDO'S/ GÜCÜMÜ
PAYLA5IM
% •'. *•>•
Bağelarnnz ile 3 Günde 25.000 Çocuğa Eğftim F/rsatı Yaratm
eEĞÎÎÎM GÖ/\K)LLÜLERt İ^BİRLİĞt İLE
'GELECEK İÇÎ'V 23 5AAÎ1
33 Nfean 9:00-13:00 * - •
Türkiye'nin Haber Kandlı
www.ntvmsnbc.com
Bağışlarınız İçin: Özel yoyin boyunca Alo Garanti Tel: 444 0 333 veya
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı Garanti Bankası Bağlarbaşı Şb. 6299848 no'lu Hesabı
rar vermişler mi?" anla-
mına gelecek bir görev
verdi. Ancak şunun mut-
lakbelirtilmesi gerek: Sa-
yın Ecevh'in TÜBfTAK'a
böyle bir görev vermesi
de, TÜBÎTAK yetkilile-
rinin böyle bir görevi ka-
bul etmeleri de hukuk dı-
şıdır ve suçtur:
• Anayasa Madde
138/4: "Yasama ve Yü-
rütmeOrganlan ik tdare,
mahkemekaraıiannauy-
mak zorundadır. Bu or-
ganlar ve idare, mahke-
me kararlannı hiçbir su-
retie değiştiremez ve bun-
lann yerine getiribnesini
geciktiremez''.
• Yargıtay Ceza Kuru-
lu Karan 25 Eylül 1978,
Esas: 78/230, Karar:
78/303: "...Yürütme Or-
ganlan ik İdare'nin mah-
keme kararlanna uymak
zorundabulunmasma da-
ir olan Anavasa hükmü,
yürütmeorganlan ileida-
reyetakdir haklatanımak-
srnn uyulması zonınhı bir
görev yüklemektedir. Bu
görevin yerine getirilme-
sinde ihmal gösterihnesi
veya ısrarla yerine getiril-
mekten kaçuulması dere-
ce derece görevi sa\ sakla-
ma (TCK madde 228) ve-
ya kötüye kullanma (TCK
madde 230) suçunun oluş-
masına yol açar"
• Yargıtay Içtihadı Bir-
leştirme Genel Kurulu Ka-
ran 22 Ekim 1979, Esas:
78/7, Karar: 79/2: "Ana-
yasa ve yasanın, yargı ka-
rarlaruun kesinükle yeri-
ne getirileceği yolundald
açık emri karşısında, ka-
rarlann uygulanmaması,
Anayasa ve yasanın ön-
gördüğü kurallan kâğıt
üzerinde bırakan ve onu
değersiz sözcükler haline
getiren bir davraıuş olur."
(TCK146.maddenınkar>
samı ile ilgili karar).
• Anayasa Madde
137/2: "Konususuçteşldl
• edencnnr, hiçbirsuredeye-
rine getirilmez; yerine ge-
tiren kimse sorumluluk-
tan kurtulamaz".
Hepımız Türkiye Cum-
huriyeti'nin kalıcıhğı (be-
kası) ve gönenci (refahı)
için çalışıyoruz. Ancak,
yabancı yatırımcıyı gü-
cendirmemek için, glo-
balleşmenin 'citiçocuğu'
olmak uğruna, istihdam
yaratmak ve zenginlik el-
de etmek amacıyla ulusal
onurumuzu ne kendinüz
adına ne de ulusumuzun
bireyleri adına kurban et-
mek ve kendi kanunlan-
mızı çiğnemek hakkma
sahip değiliz.
Alnn parıltısı pek çok
kişiningözünü kamaşnra-
bilir; dış borçlann öden-
mesine yarayacak bir kay-
nak gibi görülebilir. Bu
ülkenin dış borçiannı ne
Bergamah köylüler yapO
ne de bölgelerinde zehirii
aük gÖUeri ohışturulacak
öbür köylülerimiz! ABD
ve Kanada'nın Kızılderi-
lilere, Avustrah/a'nın Abo-
rijinlere ve Güney Afrika
Cumhuriyeti'nin Zulu ve
Hotantulara yaptıklannı,
biz kendi insanlanmıza
yapmaya kalkışmayalım.
Bu yolla zengin olama-
yız; çünkü bizim feda ede-
cek yerli etnik gruplanmız
yok.
Türkiye'de (çokuluslu
şirket beyanlanna göre)
mevcut altın rezervi 6.500
tona varmaktadır. Bugün-
kü satış fiyatından 58,5
milyar USD eden bu göz
kamaştırıcı zenginliğe
ulaşmak için yılda 650 ton
altın üretilmesi gereke-
cektir. Çünkü bir altın ma-
deninin ortalama ömrü 10
yıldır; yıllık üretimi ise
yaklaşık 1 tondur.
Bunun bir başka anla-
mı da, Anadolu'nun çeşit-
li yerlerinde altuı tesisle-
n ve atık barajlanyla bir-
likte herbin ortalama 100
hektar büyüklüğünde 650
adet siyanür yarası açda-
cağıdır.
Sayuı Başbakan, sayın
kabine üyeleri ve sayın
TÜBlTAK yöneticileri bu
gerçekle yüzyüze gelme-
ye hazırlar mı sahiden?
Hazırlatılan TÜBİTAK
raporunda yer almayan bir
başka gerçeği daha anım-
satmak isterim: Cumhu-
riyet tarihi boyunca Ana-
dolu topraklannda üretil-
miş maden zenginleştir-
meatddarmmtoplam mik-
tarı yaklaşık 26 miryon
tondur.
Türkiye, 'altın çagV na
girmeye karar verdiğinde
sadece 1 yıl içinde üretüe-
cekzarartı-zehirtikimya-
salaökmiktaniselöOmö-
yon tondur. Ve 10 yıl son- '
ra eümizde kalacak kim-
yasal aok miktan, asitJen-
miş dekapaj toprağıyla
birlikte,yaklaşık2 miryar
tondur. Bu atığın Türki-
ye'deki çevre yasalanna
uygun olarak nihai uzak-
laştununası için gereken
harcama 1.4 trîryon
USD'dir. Güle güle har-
cayınız!
Son söz: Cumhuriyetta-
rihi boyunca hükümette-
rin yönetim güçierini ve
prestijleriniyitirdikleridu-
rumlarda bile Türk yargj
ststemidimdikayakta kal-
mış ve çizgisini hep koru-
muştur. Çok şükür Türki-
ye'de hâldmler de var. Ve
kararlanyla başka ülke-
lere örnek oluyorlar.
Basın Kanunu Taslağı
Devlet Bakanı Rüştü Kâzım Yücelen,
Basın Yayın ve Enformasyon Genel
Müdürlüğü'nün eşgüdümünde hazırlanan
Basın Yasası Taslağı'nı Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti Yönetim Kurulu'nun 29 Mart 2001
günü yapttğı ziyarette tartışmaya açtı.
Yasa taslağı ile değişikliklerin dayanağı
olan bilimsel görüşler ve uygulamaya
yönelik sorunlann yansıtıldığı
Genel Düşönceler Temel Sorunlar
Çözüm Önerileri ve Gerekçe
bölümü
23 Nisan 2001 Pazartesi
gününden başlayarak
İLAN
KÖŞKASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999/96
Davacı Bağ-Kur Genel Müdürlüğü Vekili Av.
Mithat Yazgılı tarafindan davalı Mustafa Kıyar ve-
reselen aleyhıne mahkememize açılan tazminat da-
vasına esas olmak üzere;
Tûm aramalara rağmen davalı Şennur Akcan (Kı-
yar)'a dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden mah-
kememizce ılanen tebliğine karar verilmiştır.
Iş bu ilanm yapılmasından sonra davalı Şennur
Akcan (Kıyar)'m duruşma günü olan 22.05.2001
günü saat 10.00'da mahkememız duruşma salonun-
da hazır bulunması veya kendısını bır vekille temsil
ettirmesi, aksi halde gıyabında karar verileeği husu-
su davalı Şennur Akcan (Kıyar)'a ilanen tebliğ olu-
nur.
Basın: 21380
PENCERE
Geyik Muhabbeti
'Geyik' sözcüğü ıkı anlama gelır..
Birincisi başında dallı budaklı boynuzlan bulu-
nan memeli hayvanı vurgular.
Ikincisı daha dehşet:
Kansı tarafindan aldatılan erkek "boynuzlandı-
ğı" için aşağılanır:
-Lan geyik!..
Erkeğin korkusu, kuşkusu, sorunu, karabasanı
boynuzlanmaktır.
Peki "geyik muhabbeti" nereden geliyor?..
Geyik üzerine geçmiş çağlarda bıtmez tükenmez
söylenceler uydurulmuş...
Eski Türklerde, Islamda, Hıristiyanlıkta, al geyik,
ver geyik...
Anlatanlatbitmez...
Belki de bu yüzden günümüz argosunda içi boş
laf gargarasına "geyik muhabbeti" deniyor.
Dün 'kafayı yemek' deyişi üzerine yazmıştım..
Bugün konumuz geyik muhabbeti!..
•
Istatistiklerimiz Türkiye'de boynuzlu erkek sayı-
sını saptayamıyorlar; çünkü kara bıyıklı erkeğin bı-
yığı görünür de boynuzu görünmez...
Kimbilir kaç maço görünmeyen boynuzlannı sal-
laya sallaya aramızda dolaşıyor, dallı budaklı boy-
nuzlannda çamaşır kurutulacak kaç maganda hal-
i pürmelâlinden habersiz, önüne gelen kıza kadı-
na kara bıyıklarını burup açık ya da kapalı cinsel
tacize yelteniyor.
Peki, kadınlar ne yapıyor?..
Kurban olduğum AJİah'ım işini bilir; Hazreti Ali
aşkına can verdığı geyiğın erkeğini boynuzlu ya-
ratmış; ama, dışı geyiğın boynuzu yok!.. Sizin an-
layacağınız hanımlann boynuzlanma diye bir da-
valan bulunmuyor.
Kadın boynuzlanamaz..
BoynuzlatırL
Feministler kadın ile erkek arasındaki bu eşitsiz-
liğe ne derler bilmiyorum; eşini aldatan hatun ne-
den geyikleşmiyor? .
•
Eskiden geyik muhabbeti berduş kahveierinde,
kottuk meyhanelerinde, otel lobılerinde, aşçı dük-
kânlannda, esnafın buluşma yerierinde, vakti bol
olanlann çevrelerinde geçeriiydi...
Ya şimdi?..
En ağıriıkh ve ciddi ülke sorunlannda geyik mu-
habbeti moda oldu; hükümet, koalısyon, Meclis,
medya vb.'de laf gargarası...
Nasıl?..
- Piyasa rahatladı mı?..
- Ah, dolar bir düşse.. M ,-,<--
- Yardım geliyor mu?..
- Geldi, gelecek, eii kulağında..
- Refoım gerekli.
- Kendimize çekidüzen verelim..
- On beş yasa çıkmalı..
- Bu gidiş nereye?.. **- .
- Derviş politikaya girecek mi?..
- Şortla dolaşmış..
- Halk Derviş 'e güveniyor..
- Dolahar geliyor..
•
Olanolmuş, biten bitmiş, biz geyik muhabbetiy-
le vakit ökjürûVoruz; siyasette geyik muhabbet, eko-
nomide geyik muhabbeti, görünmeyen boynuzlar
kafalarda dal budak salıyor, halkın öfkesi bilendik-
çe bileniyor...
Cinayet ha çıktı, ha çıkacak...
ACI KAYBIM
Değerli varlığım ağabeyim
Emekli Korgeneral
FAHİR ATABEK ı
17 Nisan 2001 Salı günü kaybettim.
Derin acımı tüm dostlanma duyuaıyorum.
FÜRUZAN TOPRAK
Sevgili Annenüz
MEMNUNE
TIĞLAY'ı
kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz.
Cenazesi 21 Nisan Cumartesi günü ikindi
namazını müteakiben Fatih Cami'inden
kaldınlarak Kozlu Mezarhğı'na
. * •'• defiıedilecektir.
ÇocukJarı
Duygu, Ertuğrul, Selma, Hamza
DtKİLİ ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ
EsasNo: 1998/11-KararNo: 2001-55
Davacı Bağkur Genel Müdürlüğü tarafindan davalılar
Mehmet Neğış ve Davut Dınç aleyhme 20.07 1991 tari-
hinde meydana gelen trafik kazasında Bağkur sıgortalısı
Mustafa Vanşh'nın ölümü ile sonuçlanan trafik kazası ile
ilgili olarak açılan rücuen tazminat davasuıın 22.02.2001
tarihlı karan ile davanınreddine.karar verilmiş, iş bu ka-
rar davacı Bağkur Genel Müdürlüğü tarafindan temyiz
edılmış olup, davanın reddine ılışkın mahkememiz karan
ile davacı vekıhnın temyiz dilekçesi davalı Davut Dınç'e
ilanen tebliğ olunur. 26.03.2001. Basın: 21381
KADIKÖY
2.SULH HUKUK MAHKEMESt'NDEN
DosyaNo 2000/158
Mahkememızceverilen 21.3.2001 tanh 2001/158 Es.
2001/204 K. sayılı karar ile M.K. 355. maddesı gereğin-
ce, tsmail ve Nevın oglu 1956 doğumlu Fatih Recep
Bayramoğlu'nun vesayet altına alınarak, kendısıne kar-
deşi Fatma Leyla Masatlı vasi tayin edilmiştir.
Keyfiyet ilan olunur. 21.3.2001. Basın: 20186