25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 1 NİSAN2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 Tepebaşı'ndaki sevgi ve dostluk anıtı Eskişehır Tepebaşı Belediyesi Dostiuk ve Sevgi Komısyonu, "sözde Ermeni soykmmı" yasa önerisini kabul eden Fransız Senatosu Başkanlığı'na da gönderilen bir rapor hazırladı ve Türkiye'nin ırkçılığa değil, yurt sevgisine dayalı bir Cumhuriyet olduğunun altını çizdi: "Ülkeler, izledikleri politikalaria, evrensel banşa ve halklar arasındaki kardeşlik duygulannm gelıştirilip pekiştirilmesine katkıda bulunduklan ölçüde uygar dünyada yerle/inı alırfar. Yanlış bilgilerle geçmişten bugüne taşınan düşmanlık ve nefret duygulannı ortaya çıkanp bunu siyasi karara dönüştürmek insanlığa karşı yapılacak en büyük haksızlıklardan biridir. Bunun yerine tsuihi gerçeklerle yüzleşip kalıcı banşı savunmak, insan onuruna yaraşır, eşit ve dengeli bir dünya için çaba göstermek insan olmanın da gereğidir." Tepebaşı Belediye Başkanı AhmetAtaç, uygar bir girişime öncülük etmeye hazırlanıyor. Belediye meclisi kararı tamam. Paris'teki sözde soykırım anrtına karşılık Tepebaşı'nda çok yakında "Sevgi ve Dostluk Anıtı" yapılacak. Anıtlardan biri nefreti, diğeri sevgiyi simgeleyecek. Hangisi insancı? ISIK KANSÜ Programdaki dogruDevlet Bakanı Kemal Derviş'm "Türkiye'nin güçlü ekonomiye ge- çiş programrna herkesin destek vermesi gerekiyormuş... Niye ki? Temcit pilavına dönmüş bildik saptamaları yineleyen programa göre, krizin iki sorumlusu var: 1 - Sosyal devlet uygulamala- rı. Yani? Sosyal güvenlik kuruluş- lannın açık vermesi, tanmsal des- tekleme politikaları, KlT'lerde ça- lışan işçilerin çokluğu ve aldıkla- n ücretlerin yüksekliği, kamu ya- tınmlan tilan... 2- Iç ve dış borçlanmanın ka- barması. Bu kabarma ile her 100 liralık vergi gelirinin yüzde 95'inin faize, yani rantiyeye aktanlır hale gelmesi. Derviş programının iddiası şu: Toplumsal uzlaşmaya dayalı, fe- dakâıiığın tüm kesimlerce adil bir biçimde paylaşılmasını öngören hedef- lerseçtik." Acaba? Bir kere günah keçisi olarak gösteri- len sosyal devlet uygulamalan progra- mın ana hedefi. örnek verelim: Derviş programı, sosyal güvenlik kurumlannın sağlık harcamalannın disiplin altına alı- nacağını söylüyor. Bu ne demek? Me- muriarın, esnafın, işçilerin, emeklilerin yarariandığı sosyal güvenlik kuruluşla- nnın sağlık hizmetleri kısıtlanacak ya da paralı hal* getirilecek. Önlemin kapsa- mı, milyonlann zaranna... Derviş programı, Şeker Yasası ile şe- ker üretiminde desteğin kaldınlmasını, şe- kerfabrikalannın özelleştirilmesini; tütün yasası ile de tütün ekimi desteğinden dev- letin elini ayağını çekmesini, Tekel'in üre- tim ve pazartama birimlerinin özelleşti- rilmesini öngörüyor. önlemin kapsamı, yine milyonlann zaranna... Derviş programı, kamu yatınmlannın kısılmasını, dolayısıyla istihdamın daral- masını; işçi ücretlerinin "kamu dengesi- ne göre" ayarlanması, yani dondurul- ması ya da düşük tutulmasını içeriyor. önlemin kapsamı, milyonlann zaran- na.... Bunalıma neden olan yolda sorumlu olarak gösterilen iç borçlanma ve dış borçlanma konusuna gelince... Derviş'in programına gö- re, asıl sorun kamu banka- lannın açık vermesi. Ama programda her nedense, kamunun sırtına yaklaşık 12 milyar dolar yük bindi- ren batık bankalann sorum- luluğunun dile getirilmesin- den özenle kaçınılmış. Sa- nırsınız, onlar sütten çıkmış ak kaşık. Ayakta kalan özel bankalarada "özel karşılık- lann kurumlar vergisi mat- rahının belirienmesinde gi- der sayılması" gibi, "vergi teşviki" gibi destekler gün- deme getirilmiş. Önlemin kapsamı, bir avucun yara- nna... Derviş programın- da, rantiyeye, servete ver- gi konmasına da hiç degi- nilmemiş. Oysa, herkesin gücüne göre vergi vermesine dönük do- laysız vergilerin ulusal gelire oranı yüz- de 8.6'dan yüzde 7.3'e düşürülürken yoksul-varsıl gözetmeden herkesten ay- nı oranda vergi alınmasını öngören do- laylı vergilerin oranının ise yüzde 12.4'ten yüzde 13.3'e çıkanlması hedeflenmiş. önlemin kapsamı, milyonlann zaranna, bir avucun yaranna... Milyonlann cephesinde değişen hiç- bir şey yok. Derviş programının özeti, "Gırtlağa kadar dayanmış borçlan, mil- yonlann sırtından ödeyerek rantiyeye kaynak aktarmaya devam etmek"t\r. Kemal Derviş, 'Doğrulanhalkbilecek' diyor ya, halkın bileceği tek doğru bu... ISSIZ ODA YAZILARI VEDAT ÖZDEMİROĞLU 23 Nisan Kutlu Olsun Onlap da Bir Zamanlar Çocuktu! • Öğretmenim, siz Ahmet Necdet'i sınıf başkanı yaptınız ama bize etmediğini bırakmı- yo... Yaramazlık yapanlan tah- taya yazdığı yetmiyomuş gibi, bi de haklannda savcılığa suç duyurusundabulunuyo... Sını- fın camını kırdım diye benim kafama Sosyal Bilgiler kitabını fıriattı!.. Aynca, onu siz seçti- niz ama, müfredata uymadığı- nızı tespit etmiş, sizi de Milli Eğitim ll Müdüriüğü'ne şikâye- te hazırlanıyo!.. Tasarruftan ca- nımc çıktı, boş derslerde elekt- riği kapatıyo, sadece tek kalo- rifer peteğini yaktınp bizi sıray- la o peteğin yanına oturtuyo... Vakit kaybı olmasın diye, öğren- ciler beden hareketleri yapar- ken biryandan da marş söyle- yebilirter düşüncesinden yola çı- karak Beden Eğitimi ve Müzik derslerinin birleştirilip "Melo- dili Beden Eğitimi" adıyla tek ders haline getirilmesı için di- tekçeyazmış, imzatopluyo!.. Şt- kâyetçiyiz öğretmenim!.. • öğretmenim, Bülent ha- dise çıkanyo!.. Senenin başın- da "Sınıfın solunda oturucam" diye kavga çıkarmıştı, şımdi de "ensağa" geçmek için uğra- şıyo... En iyi Türkçeden anlıyo ama "Matematikte en iyiyim'di- ye bizimle inatlaşıyo... Şikâyet- çiyiz öğretmenim!.. • Öğretmenim, Devlet'ten bıktık artık... Küme başkanı ama onun kümesindekiler dur- madan yaramazlık yapıyo, her- kese sataşıyo, Devlet'in gıkı çıkmıyo!.. Sizin yanınızda özür dilfyo, ama bizi de sıra altın- dar parmağını sallayarak teh- dit ediyo... Şikâyetçiyiz öğret- menim!.. • öğretmenim, Mesut'tan şikâyetçiyiz... Sınıftan en çok kaçan o, en devamsız o ama en başanlının da o olduğunu id- dia ediyo... Sınıftaki her şeyi, başka sınıflara satmak istiyo... Ayretentuvalette sigara içerken de görülmüş... Şikâyetçiyiz öğ- retnenim!... • Öğretmenim, Tansu'dan illalah dedik, bu kadar hırçın bir kızDİamaz... Kirii yakalannı ve mevdillerini hep başkalanna yı- katnak istiyo... Veli toplantısı- nınçıkışında, babasıyla bile kavga etti... Hep kopya çek'ıyo, yakalanınca suçu başkasının üstjne atıyo... Cuvar gazetesi çıkardı, her- kes hakkında iftiralar yazıyo gastesine... Beş ay içinde 13 Türcçe öğretmeni akıl hastası olup meslekten aynldı onun yü- zünden... Şikâyetçiyiz öğret- menim! •öğretmenim, Recai din ho- casının gözüne girmek için yap- madığını bırakmadı... Herkes dualan içinden okurken o hep yüksek sesle okumak istiyo!.. Hem kızlaria yan yana oturmu- yo, hem de teneffüslerde dört +uzla bırden oynamak istiyo... Şikâyetçiyiz öğretmenim!.. • öğretmenim, Deniz'den şikâyetçiyiz, sınıfta adam bı- rakmadı, kafası kızdığını disip- line verdirip okuldan attınyo... Kalan 5 öğrencinin beşi de bir- biriyle geçinemiyo... Kendi ken- dine Hlzip Bilgisi diye ders çı- karmış, hep onu çalışıyo... Şi- kâyetçiyiz öğretmenim!.. • Öğretmenim, Cavit'i Te- mizlik Kolu yaptınız ama hep burnunu kanştınyo!.. • öğretmenim, Hüsamettin sınıfın her şeyine kanşıyo, ara- yafitnesokup sonra banştırmak için ortaya fıriıyo, aklı fikri dans- ta, ayak oyunlannda!.. • öğretmenim, Ufuk uyu- yo! • Öğretmenim, Kemal hiç uyumuyo!.. • öğretmenim, Sadettin iki- de bir "Bu sefer kesin bulu- cam" diye sınıfı ayağa kaldınp arama yapıyo... Hiç bulamadı- ğı gibi ne aradığını da tam bil- miyo!.. • öğretmenim kara tahta dö- nemi bitti ama Enis hâlâ tebe- şirsaklıyo!.. •öğretmenim Yaşar, Iş-Tek- nik dersinde sınıf sorumlusu ama, kendisi hep arkadaşla- nyla kaçıyo, sınıfın gariban öğ- rencileri işleri yapıyo!.. • Öğretmenim, milli güven- likçi Kenan Bey, konuşanlan sol ayak üstünde bekletip kıpır- datmadan resimlerini çiziyo!.. •öğretmenim, Osman, Sağ- lık Kolu ama hep aşıdan kaçı- yo!.. • Öğretmenim, Ismail hep dışarda, sürekli "Nöbetçi öğren- ci"L • öğretmenim, Süleyman tasdikname aldı ama hep oku- lun çevresinde dolaşıyo, bizi korkutuyo!.. • Öğretmenim, Necmettin sözlüde, rahatça kopya çeke- bilmek için kıbleye doğru dö- nüyor!.. • öğretmenim, Mehmet her- kese iftira, çamur atıyo ama asıl derdi Ökul Kantini'ni işle- tebilmek!.. DÜYURU Bu hafta Beşiktaş'taki Deniz Müzest'nde rahmetli ajabeyimiz Tekin Aral'ın özel karikatür koleksiyonunun srgisi başlayacak. 24 Nisan -1 Mayıs tarihlerı arasında a?k kalacak sergide, TekinAral'ın kızı Ayşe Aral Korkmaz'm nsimleri de izlenebitecek. (Tekin Aral'ın "Geçmiş Pazartar" aJlı kitabının satışı, Ayşe Aral Korkmaz'ın resim satışlannın yzde 20'sinden elde edilecek gelir; Atatürk'ün Savarona ""atı'nda yanan piyanosunun onanmı için Deniz Müzesi'ne e Darüşşafaka Cemiyeti'ne bağışlanacak. - Darüşşafaka (emiyeti Iş Bankası Şişli Şubesi. Hesap No: 2710) Panik Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer yeminler veriyor, patronlar kulübü de destekliyordu: "Hele biranayasayı değiştirip uluslararası tahkimi kabul edelim, 30 milyar dolarlık yabancı sermaye hazır, hemen gelecek." Uluslararası tahkimi kabul ettik, beş kuruş gelmedi. Ekonomi yattı aşağı, 10 milyar dolarcık için elalemin kapısında dolaşıyoruz. Daha düne kadar iktidar ortaklan ile patronlar kulübü birlik ve beraberlik içindeydi: "Kamu kuruluşlan ekonominin üzehnde yûktûr. Kurtuluş, öze/teşf/rme/erin hızlandınlmasındadır." Yem Sanayii, Süt Endüstrisi, KÜMAŞ, santrallar, kömür ocaklan, Etibank, Sümerbank, Petrol Ofisi, TÜPRAŞ'ın bir bölümü, cep telefonu lisanslan vb. özelleştirildi. Kurtuluş bir yana, ülke yine batıkta. Patronlar kulübü ise panikte: "Bu gidişle yabancılar bizim fabrikalanmızı sudan ucuza kapatacaklar." Günaydın! HAYVANLAR ISMAIL GÜLGEÇ igulgecCayahoo.com KİM KİME DUM DUMA BEBIÇAK behicak@turk.net ÇlZGÎLlK KÂMtL MASARACI HARBl SEMtH POROY semihporoy@yahoo.com TARlHTE BUGÜN MVMTAZ ARIKAN 21 Nisan ZO.YUZYILDA B/R KRAUÇE- 192£'DA 8U6ÜN, SELeCBĞM fAİGtL7E8£ KO4L/ÇE- BÛYÜK. KfZI OLs41&lfC OOĞMUŞTU• 133C ' sı EE- eDtn/Aeo '/A/ MAOAM S/K4PSOA/ ç TEIBJC£7M£&'MİA/ St/eo/A/O/lM, &A&4SI, Vf. GEOR- 6e ir^GtcjrEtse K&ttf OLMUŞTV. SU OURUMPA, MAAj İ •SAYtUYOlUHl.. İ3B2 'PB, BABASHjru ÖLÜMÜ üzeieiNe AOBA- LİÇE OCAN <S£MÇ PH£AtS£-f, Z7- YAÇlMOAYDI. İ ûute rötJErrMtAipeKi KOLÛ, YO*: DENECEZ KACAIZbtK. VE SBMgOUK 8İK. KİŞÎPİG. .. İ L E İLGİCEN PK PlŞHO £A/ 8ÜYÛK ME NİN CAZ PlAKLA&t OLDUGUNU K/fl 8/LİK.. GÖRÜŞ EMİN GÜRSES Devlen Şirkerie İkame Etme Çabası Kapitalizmin yayıimasında devlet destekli doğrudan müdahale, yerini, devlet desteğini arkasına alan Çok Uluslu Şirketlerin taleplerinin özellikle gelişmekte olan ülkelere dayatılmasına bırakmıştır. Bu anlayışın meş- rulaştırılması için yapılan propagandanın en önemli- lerinden biri de dünya ekonomisiyle entegrasyona gi- den ülkenin ekonomik olarak yarar sağlayacağı savı- dır. Kemal Derviş'm Ekim 2000'de savunduğu da buydu. Fakat Batı'nın entegrasyon anlayışının Türki- ye'yi uluslararası spekülasyonlara karşı korumasız bıraktığı görülmektedir. 1994 rakamlanna göre dünyanın en büyük 100 eko- nomisinden 51 'i Çok Uluslu Şirket, 49'u devlettir. Ba- zı Çok Uluslu Şirketler'in ekonomileri bırçok devletin milli gelirini aşar duruma gelmiştir. Dünya ekonomi- sinden en fazla payı kapmak için yoğun bir rekabet içerisine giren bu şirketlerin sığınacaklan liman ise yi- ne kendi devletleri olmuştur. Bu nedenle devlete her zamankinden çok ihtiyaç duymaktadırlar. Türkiye gi- bi ülkelere sürekli olarak devletin ekonomideki rolü- nün azaltılması telkin edilirken ABD gibi gelişmiş mer- kezi ülkelerde devlet ekonomıyi şirketlere devretmek- te fakat ulusal çıkarianna uygun olarak yönlendirmek- te ve uluslararası alandakı faaliyetlerinde onlara uy- gun koşullar sağlanması için siyasi. askeri ekonomik gücünü kullanmaktadır. Temelde siyasi bir birim olan devlet, yeni global ekonomik haritanın çizilmesi sürecinde ve faaliyetle- rin yönlendirilmesinde kendi uluslararası şirketlerinin temsilciliğini üstlenirken ekonomik birer birim olan Çok Uluslu Şirketler de siyasi alanda faaliyetlerini art- tırmaktadırlar. Dünyada 100 büyük Çok Uluslu Şirket 1.5 trilyon dolan bulan varlıklanyla dünya pazarlarını kendi faaliyetlerine uygun bir şekilde düzenleme ça- balarını sürdürürken şirket birleşmeleriyle kendi ara- lannda da bir rekabet içerisine girmekten kurtulama- mışlardır. Bu rekabette ayakta kalmak için her yolun mubah sayıldığı dünya ekonomisinde, şirketler faaliyetlerini az riskli alanlara yonlendirmektedirler. 1980'li yıllara kadar ağııiıklı olarak petrol sanayısi gibi alanlara yö- nelirlerken 1990'larda spekülatif alanlara (borsa gibi) ve hizmet sektörüne öncelik vermeye başlamışlardır. Çevre ülkelerde devletin merkezi ülke şirketlerinin mali operasyonlanna karşı bir engel olarak görülme- si ise yine bu dönemde açıkça dile getirilmeye baş- lanmıştı. Mart 1994'te GATT Eski Direktörü Suther- land'ın hükümetlerticarete mümkün olduğunca az mü- dahale etmelidir ifadesi ve Mart 1995'te Avrupa Ko- misyonu Başkan Yardımcısı Brittan'ın yatırımların önündeki engeller yırtılmalıdır sözleri aynı amacı güt- mekteydi. Merkezi ülkeler çevre ülkelerdeki işbiriikçileri ara- cılığıyla yarattıklan krizlerie kendi taleplerini dayatma imkânı bulmuşlardır. Dr. Mahatır Muhammed'in üre- timle ılişkisi olamayan ahlaksızlar olarak nitelendirdi- ği spekülatörlerin 1994'te Meksika'dan para kaçışı- na yol açmaları sonucu ekonomik istikrar bozulmuş, bunu önlemek için faizlerin arttınlması ise Türkiye'de de olduğu gibi birçok şirketin batmasına yol açmıştı. Meksika'da ABD'Iİ şirketlerin yatınmlarını güvenceye almak için Clinton tarafından 50 milyar dolarlık bir IMFyardımı gündeme getirilmiş, karşılığında ise Mek- sika'nın petrol gelirleri güvence olarak gösterilmişti. Türkiye'den istenen ise Batılı uluslararası şirketlerin faaliyetlerini kotayFaştırıcı yasal düzenlemelerdir. Uluslararası mali sermayenin hükmetmeye başla- dığı ve merkez bankalarının kendisine tabi kılındığı, devletlerin parasal ve mali politikalarının sermaye ka- çışı tehdıdiyle sınırlandınldığı, sendikaların pazariık güçlerinin sermayenin daha ucuz işgücünün bulun- duğu alanlara kayma olasılığı yüzünden zayıfladığı birdönemdeyiz. Çok Uluslu Şirketler'le çevredeki ge- lişmekte olan ülkelerın çatışan çıkarian nedeniyle kri- zin belirli aralıkiarla ortaya çıkması kaçınılmaz hale gel- miştir. Uluslararası mali entegrasyon ve bunun göz- cülüğünü yapan IMF'nin politikaları serbest piyasacı Prof. Sach'ın da belirttıği gibi likidite krizine ve bu- nun sonucu mali paniğe ve ekonomik çöküşe yol aç- maktadır. Yine serbest piyasacı Prof. Bhagvvati ma- li piyasalann doğası gereği istikrarsız olduğunu ve kontrol edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Bürokrasinin ticarileştiği, uluslararası ticaretin ak- baba spekülatörieri aracılığıyla suç üretir duruma gel- diği bir ortamda adalet kaygısı yok. Gelişmiş merke- zi devletler ve onlann sözcülerince uluslararası şirket- lerin faaliyet alanlarının genişletilmesi ve bunun için çevre ülkelerde engel olarak görülen kamunun tasfi- yesiyle birlikte devletin etkinliğinin kınlarak uygun ko- şullann yaratılması taleplerinin açıkça dile getirildiği bu süreçte Rosa Lıocemburg'un belirttiği gibi serma- yenin hükümranlığı yalnızcafetih için yeni alanlar bul- duğu sürece devam edecektir. Bunun anlamı ise mer- kezle çevre arasında sürtüşmelerin süreceği ve kri- zin belirli aralıkiarla kendisini tekrariayacağıdır. E-mail: emingursesft yahoo.com Fax: 0212 513 85 95 B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2SOLDANSAĞA: 1/ Sıtma teda- visinde kininin yenni tutan sa- n renkli bır Uaç. 2/ Iskambılde bir kâğıt... Di- 4 kişte kullanılan pamukipbği.3/ Bilgiçlik tasla- yan kimse... Dolaşma. 4/ Es- ki Mısır'da gü- neş tanrısı... Maddede var olan ve ısı, ışık bıçi- mınde ortaya çıkan güç. 5/Ortodokslarda tahta 2 pano üzerine yapılmış 3 her türlü dinsel resme 4 verilen ad. 6/ Püskür- tü... Şenliklerde cadde- g lere kurulan sûslü ke- mer. II Kansız... "Ne zaman seni düşün- sem/Bir ceylan — iç- meye iner" (İlhan Berk). 8/ tlen gelen, para ve ma- kam sahibı kimseler için kullanılan alay sözcüğü. 9/ Istem dışı yapılan hareket... Küçük orman. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Anadolu'nun iç ve doğu kesimleruıde yaşayan, top- rak altına yuva kuran memeli bir ha>"van. 2/ Doğu Kara- denız'e özgü bir tür kıyı teknesi... Bir elektroliz aygıtın- daki arü kutup. 3/ Bir göz rengi... Acele, tez. 4/ Antal- ya'nın Serik ilçesine bağlı turistik bir yöre... Bir mastar ekı. 5/ Yaratıcısının adı bilinmeyen yapıt. 6/ " — Kuy- ruğu": Aziz Nesin'ın öykü kıtabı... Hayvanlara vurulan damga... Me>-ve kurusu. 7/Nitnk asıdıntuzu... Japonli- rikdrarru. 8/Dudakboyası. Kakımdadenilenkürkhay- vanı. 9/ Nevşehir'ın, yeraltı kentiyle ünlü ilçesi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle