23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 NİSAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Türk-İş Başkanı Meral'e göre program, çöken IMF politikalanndan daha ağır: Ozverî gücümüz kalmadı Meral: tşçinin destekle- yeceği program yok. ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Bülent Ecevit başkanlığında önceki gün topla- nan Ekonomik ve Sosyal Kon- sey'de (ESK) hükümete yükle- nen emekçıler, hükümetin tavn- na göre bir eylem programı be- lirlemeye hazırlanıyor. Türk-Iş Genel Başkanı Bayram Meral, hükümetin ekonomik programı- nın çöken IMF progTanundan daha ağır olduğunu vurgulaya- rak "İşçiden, memurdan destek isteniyor. Ortada destek istene- cek bir program yok" dedı. Me- ral, çahşan kesımin özvende bu- lunacak gücü kalmadığına ışaret ederek "Arûk biraz da işveren ve sanayiciler fedakârhk göstersin" dedi. Hak-Iş Genel Sekreteri Recai Başkan da, ESK'nin ar- dından eylem kararlılıklannda değişıklik olmadığını bildirdi. Desteklenecek program yok Türk-Iş Genel Başkanı Bay- ram Meral, ESK'de dile getir- dikleri isteklerin karşılanıp kar- şılanmayacağının gelecek gün- lerde ortaya çıkacağını vurgula- dı. Meral, "Bizim arük avans verecek halimiz yok. Dolar kar- şısında ücretimiz yiizde 40 gftti. Herzaman biz rrü fedakârhk ya- pacağız" dedı. Emekçilerin destekleyebilece- ğı bir ekonomik programın söz konusu olmadığına işaret eden Meral, "Ortada hiçbir şey yok, neyedestekobcağız*" dıye konuş- tu. Meral, hükümetin ekonomik programının IMF'nin çöken po- litikalardan daha ağır olduğunu vurgulayarak "Biraz da işveren- lerdenvesanavidlerden fedakâr- hk istensin" dedi. Meral, işverende "Işçiden,me- murdan tasamıf toplansın, bana verDsm" anlayışının hâkım oldu- ğunu, işverenin sürekli kendi çı- karlannı gözettiğini söyledi. Bayram Meral, eylem prog- ramlannın hükümetin emekçile- rin istemlerini karşılama düzeyi- ne bağlı olduğunu vurguladı. Meral, "Eğer tek bir kesimin is- tediği gibi ohırsa biz de eylemle- rimizin tonunu ona göre ayarla- dedi.nz İşveren EVIF kadar sorumlu ESK'de Ecevit'e sert tepki gösteren emekçi temsilcilerinin, "ekonomikkrizm sorumlusunun IMF kadar işverenlerde de oMu- ğu" görüşünü dıle getırdikleri bildirildi. Ahnanbügiye göre; iş- çi temsilcileri, Ecevit'e "Banka baürdüar, deviet bankalanndan kredi abp üzerine yatülar. Deviet bankalanndagörevzaranadıal- tmda vurguniar yapıhyor. Bir yandandaişçiçıkannaklauğra- şryorlar. Hûkümet bunlarm üze- rineghmeH" görüşünü aktardılar. Eğitim - Sen Oğretmene soruşturma AİHM yolunda MUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Ekonomide yaşanan krizle birlikte alırn güçleri iyice daralan eğitim emekçileri, Milli Eğitim Bakanlığı'mn kendılenne sahip çıkmamasından yakıruyor. Toplumsal eylemlerle seslerini duyurabilen öğretmenler, bu kez de adlı ve idari soruşturmalarla karşı karşıya kahyorlar. Eğitim- Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, 1 Arahk'ta gerçekleştırdikleri iş bırakma eylemi nedeniyle sadece lstanbul'da 12 bin öğretmen hakkında soruşturma açıldığını belirterek "Oğretmenler hakkında açıian soruşturmalan Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) taşryacağız. Hûkümet on binlerce eğitim emekçisine tazminat ödemek zorunda kalacak" dedi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, öğretmenlerin yaşadiklan sorunlan değerlendirdi. Şubatta ortaya çıkan krizın yıllardır biriken emek karşıtı politikalann sonucu olduğunu vurgulayan Dinçer, şunlan söyledi: "YapoğunızCTlemlerie bu programın iflas etmiş oktuğunu, IMF'ye etini verenin kolunu aiamayacağraı, uluslararası sermaye örgütterinin dayatağı programı onavlamadığımızı, bu programm doğnıdan bia tesfim ahnava yöneük bir program olduğunu ifade ettik. Fakat 57. hûkümet bu eylemlerimizi görmezden gekfi. Emekçinin karşısmda hcr aianda tavır alan hûkümet, IMFkarşBinda düğmekrini iMkByor." TTB'den, Sağlık Bakanlığı'nın 'Müdahale edilsin' önerisine tepki Ölüm orucunda kritik dönemtZMİR / ANKARA (Cum- huriyet) - Siyasi tutuklu ve hü- kümlülerin F tipi cezaevlerine karşı başlattıklan ölüm orucu eyleminde kntık döneme gıril- diği bildirildi. Sağlık Bakanlı- ğı'nın 'ölüm orucundaki mah- kûmlara, müdahale edilmesi' yönündeki tavsiye karannı, TBMM, Adalet Bakanlığı ve Içişleri Bakanlığı'na gönder- mesi üzerine, Türk Tabipleri Birhğı (TTB) tıbbın ıdari mer- cilerce yönlendirilmesınin mümkün olmadığını bildirdi, Ölüm orucunu cezaevlerin- de ve hastanelerde sürdüren gençlerin aılelen, bu haftayı kritik olarak niteliyorlar. Aile- ler, çocuklannın göz göre gö- re ölüme terk edılmesinı ka- bullenemediklenni vurgulaya- rak Adalet Bakanı Hikmet Sa- mi Türk'ün sorumluluğu ge- reği duyarlı davranmasını isti- yorlar. Eylemde kritik sınırda olan Ulaş Göktaş'ın babası Hüseyin Göktaş, "Bu iş sona ersin. Yetküiler sesimizi duy- sun" dedi. Göktaş, evlatlannın F tipı cezaevlerinde ortak kul- lanım alanı istedığini ve bunun sağlanması halinde eylemin sona ereceğini söyledi. Müdahale tarüşması Sağlık Bakanlığı, 'ölüm oru- cundaki mahkûmlara, übbi etik kurallan uyarmca müda- haleedihnesi' yönündeki tavsi- ye karannı, TBMM, Adalet Bakanlığı ve Içişleri Bakanlı- ğı'na gönderdi. TTB ise tıbbuı idari mercilerce yönlendinl- mesinin mümkün olmadığını bildirdi. TTB 2. Başkanı Me- tin BakkakL tavsiye karanna ilişkin olarak, açlık grevlerinin tıbbi bir süreç olmadığını belir- terek "Herkes başından beri sağhkçahşanlanna yfildeniyor, bu kendi sorumluluklarmı ört- mekiçmgösterilen bir çabaûV dedi. Bakkalcı, hekımlik mes- leğinin disiplininin gereğini yerine getireceklerini söyledi. FP lideri Recai Kutan, GİK toplantısında uygulamalan eleştirdi: Halk hükümete güven duymuyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, hükümetin en büyük handikapının ezilmiş halk kitlelerinin güvenini sağlayamaması olduğunu söyledi. Halkın güven duyacağı hûkümet oluşumunun zorunlu olduğunu kaydeden Kutan, Ekonomik ve Sosyal Konsey toplantısından çıkan sonucun hükümete güvensizliği ortaya koyduğunu vurguladı. FP Genel Idare Kurulu, dün Recai Kutan'ın başkanlığında toplandı. Toplantı girişinde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kutan, ESK toplantısına katılan sosyal tarafların hükümete dönük eleştirilerine dikkat çekti. Kutan, "fktidann en büyük handikapı, Türkiye içinde özellikle bu ekonomik krizden çok büyük ölçüde ezilmiş olan kesimlerde, geniş halk kitlelerinde en ufak bir Toplantı girişinde gazetecilerin sorulannı yanıtJayan Kutan, ESK toplantısına katılan sosjal taraflann hükümete dönük eleştirilerine dikkat çekti. (AA) güvene sahip olmayışı" dedi. Sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da güvensizliğm olduğunu kaydeden Kutan, "ESK toplantısından çıkan netice, güvensizliğin ortaya koyduğu neticedir. Onun için diyoruz ki; mutiaka halkın geniş kesiminin güven duyacağı bir hükümet oluşmasında zaruret vardır. Bu hükümete güven duyulmuyor" dedi. Kutan, bir başka soru üzerine de Emek Platformu temsilcileri ile hafta içinde bir araya geleceklerini bildirdi. Kutan, Deviet Bakanı Kemal Derviş'in kendisinden randevu isteyip istemediğinin sorulması üzerine de, böyle bir talep gelmediğini ifade etti. -Jm İkinci Inonu Zaferin 80. yıh CANHACIOĞLU BİLECİK/ESKİŞE- HİR - 2. üıönü Zafe- ri'nin 80. yıldönümü Bilecik ve Eskışehır'de törenlerle kutlandı. Bilecik'teki Metris- tepe ve Akpınar kö- yündekı şehitlik ile Es- kişehir'in lnönü ilçe- sinde düzenlenen tö- renlere Kültür Bakanı M. Istemihan Talay ile İsmet Inönü'nün kızı, lnönü Vakfi Başkanı Ozden Toker'in yanı sıra 1. Taktik Hava Kuvvetleri Komutanı Korg. tbrahim Fırüna, Eskişehir Valisi Sami Sönmez,_Bilecik Vali- si Ünal ÜM,ve diğer yetkililer katıldı. llk tören, savaşlann en sert şekilde yapıldı- ğı 1300 rakımlı Bile- cik'ın Metnstepe kö- yündeki Metnstepe Zafer Anın'nda yapıl- dı. Yeniden düzenle- nen anıt Talay ve Toker tarafından açıldı. Ta- lay, 2. lnönü zaferiyle Türk ulusuna bağıîn- sızhk neticesinde laik, demokratik bir Cum- huriyet armağan edil- diğini belirtti. IRMIKI AYDEV ENGtN aengin@doruk.nettr. Evet, evet, Adalet Bakanı'nı, hjkuk eğitimi almış, akademik yaşamını "profesör" unvanıyla taçlandırmış, o yorgun yüzlü, sjrekli uykusu varmışçasına bıkan gözleriyle karşımıza çı- kın, siyaset acemisi, acemiliği ötmek isterken hukukun ve ateletin temel ilkelerini çiğne- rrek zorunda kalan Hikmet ömi Türk'ü omuzlanndan ya- kılamak, gözlerinin içine dim- ok bakmak ve sarsmak, sars- nak, sarsmak ıstiyorum... Ona, hukuk eğitimine başla- oğı ilkyıl okuduğu "hukuk baş- togıa ve hukuk felsefesi" der- sni anımsatmak, "ideal hu- kık")a "objektif hukuk" arasın- aki derin uçurumu anımsat- nak, yasalaria hukuk arasında- y çelişkiye bir kez daha dikka- rıi çekmek istıyorum. Genç bir hukuk öğrencisi len yürürlükteki hukukun idalet "ten ne kadar uzaklaşa- kldiğini somut ömekleriyle gör- Adalet Bakanı'nı Sarsmak, Sarsmak, Sarsmak... düğü sırada yüreğinde kabaran itirazlan bir kez daha kabartma- sını söylemek istiyorum. F tipi hapishanelere karşı çı- kanlan 'taraf gönen' bir hükü- metin bakanı olarak davrandık- ça "hukukçu" Hikmet Sami Türk'ten ne kadar uzaklaştığını görmesi gerektiğini, onu omuz- lanndan tutup, gözlerinin içine dimdik bakıp, sarsarak, sarsa- rak, sarsarak belirtmek istiyo- rum. F tipi hapishanelere konulan- ların, F tipi hapishanelerin ta- sanmı sırasında önemli bir yer tutan ortak mekânlann kullanı- ma açılmasını bir pazarlığa bağlamanın siyasetle belki, a- ma hukukla asla bağdaşmaya- cağını defalarca yinelemek ıs- tiyorum. "Önce ölüm orucuna son versinler, ortak mekânlardan ancak o koşulla yarartanabilir- ler" demenin deviet adamlığı ol- madığını, hukuk adamı olmakla zaten uzaktan yakından ilişkisi olamayacağını; bunun hukuk eğitimi almış birine yakışmaya- cağını, onur kazandırmayacağı- nı; çünkü bunun düpedüz şan- taj olduğunu omuzlanndan tu- tup, gözlerinin içine dimdik ba- kıp, onu sarsarak, sarsarak, sar- sarak haykırmak istiyorum. 160 küsur gündür sadece şe- kerli su ve tuzla yaşayan gen- cecik çocukların durumunu "örgütsel birinat" olarak değil bir "inanç" olarak kavraması gerektiğini; tarihte inancı uğru- na günbegün eriyerek ölüme giden, gidebilen yüzlerce örnek olduğunu; Adalet Bakanı Hik- met Sami Türk'e bu gerçeği "bildiğini bildiğımi" söyleyip onu sarsmak, sarsmak, sars- mak istiyorum. Ftipi cezaevlerinin tartışılma- ya başlandığı günlerde, yetkili ve sorumlu bakan olarak F tipi hapishanelerdeki ortak mekân- lann işlevine ilişkin açıklamala- nnı bir kez daha okumasını söy- lemek istiyorum. Izmit, Kandırayolundaki Fti- pi hapishanenin basına tanıtıl- dığı gezide bizzat onun ağzın- dan dinlediklerimi, örneğin Fti- pi hapishanelerin iç hukuku de- mek olan yönetmeliğin bitmek üzere olduğunu, o bitmeden cezaevlerinin açılmayacağına deviet ve hukuk adamı olarak söz verdiğini unutmadığımı söylemek istiyorum. 1999 Temmuz'undan bu ya- na geçen dokuz ay boyunca bu yönetmeliğin hâlâ hazır olmadı- ğına kendisınin de inanıp inan- madığını sormak istiyorum. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'e, F tipi hapishanelerdeki ortak mekânlan tutuklu ve hü- kümlülerin kullanımına açarak atacağı adımın, sürüp gitmek- te olan "ölüm onıçlan kördüğü- mü"nü çözmekte çok belirleyi- ci bir adım olacağını, onu omuzlanndan tutup, gözlerinin içine dimdik bakıp, onu sarsa- rak, sarsarak, sarsarak haykır- mak istiyorum. Ölüme yatmış gencecik deli- kanlılann her gün posta kutuma düşen yüzlerce mektubundan paragraflar seçip, onlann nasıl bir yaşam sevinci ve tutkusu ile ölüme yattıklannı ve bunda en küçük bir çelişki olmadığını an- latmak, anlatmak, anlatmak is- tiyorum... Adalet Bakanı ve hukuk pro- fesörü Hikmet Sami Türk'ü omuzlanndan yakalamak, göz- lerinin içine dimdik bakmak ve onu sarsmak, sarsmak, sars- mak istiyorum... Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün bu yazıyı okumasını ve sessiz kalmamasını diliyorum... 'Var olsun benim aşiretim!' Polisteki kabank dosyasına karşın ikinci kez TBMM'ye girmeyi başaran Van Milletvekili Mustafa Bayram, "sanatseverliğine (!)" kaçakçılık alışkanlığını bulaştınnca hakkındaki dosyalar anımsanıverdi. Soruşturmaya göre; Bayram'ın yeğeni, kaçak tabloyu satmak isterken M u s t a f a B a ^ gozattına alınmış, şoforu J polisle kavga etmişti. Kaçak alışverişin yapıldığı evin önünde araçta bekleyen Bayram, ilk açıtdamasında, "Polis geldi, 'Sayın milletvekilim, burada bir kaçakçılık olayı var, siz pencereyi kapatıp arabada oturun' dedi" sözleriyle savundu kendisini... Bayram'ın genel kuruldakı hararetli konuşması .. - da incilerle doluydu: "Ne yaptım? Vinçle kasalan mı götürdüm? 15 mılyar dolara ortak mıyım, bankalan mı soydum? Tablo nedir ki efendim? Herinsanın tablolan alınır, satılır, yapılır, edilir. Bu kadar vahim midir? Türkiye'nin kûttürünü zedeleyecek... Bir tablodur." Bayram, televizyon kanallannda ise "aşiret siyasetinı" sergiledi: "Van halkı, aşiretim sağ olsun. Dünya oldukça var olsunlar. Bu insanlar benim arkamda. TBMM'ye girmemi önleyemezsiniz, aşiretim var olsun." Aşireti, Mustafa Bayram'ı önce ANAR sonra FP'den milletvekili seçtirmiş, adının kanştğı pek çok olayda "yeğenleri" öne çıkıvermişti... Aşiret sağ olsun! Sigara içenler arkaya beyler! ANAP Grubu geçen hafta 6 saat süren gece toplantısında ekonomi yönetimini masaya yatırdı. Genel başkanlan Mesut Yılmaz'ın "sigara tiryakiliğini" dikkate alan bazı miltetvekilleri, "sigara serbestisi" tstedi. Yılmaz'ın m 6n sırada" oturması nedeniyle grup başkanvekili Zeki Çakan çağn yaptı: "Sigara içenler öne geçsin." Ancak, "Yeşitaycı" milletvekilleri buna karşı çıkıp "Sigara içenler arkaya geçsin" önerisini getirdi. Bunun üzerine Ytlmaz, yerinden kalkıp en arka sıraya geçti. Tabii kendisine "yakın " bazı milletvekilleri de onu takip etti. Grup içinde, kendine özgü tavırianyla bilinen Van Milletvekili Kamran Inan da kül tablasını alıp Yılmaz'ın yanına oturdu. "Genel başkana yakınlık yanşına" girenleri kıyasıya eleştirmekten çekinmeyen Inan'ın bu tavrını gören bazı milletvekilleri hayretle sordu: "Yahu kül tablasını siz niye götürüyorsunuz? " Inan, taşı gediğine koydu: "Ne olurne olmaz, ekipten kopmamak laztm..." Dul kadının toplumsal yarası Sağlık Komisyonu'nda Bağ-Kur Yasası değişikliği görüşülürken toplumsal bir sorun da gündeme geldi. DYP Kütahya Milletvekili Ismail Karakuyu, dul kadınlara ödenen maaşın evlendiklerinde kesilmesini gündeme getirdi: "Maaş kesilecek diye hanım evlenmiyor, böyle oluncaerkeklerde hanım bulamıyor. Ya da imam nikâhına başvuruyor, bu da çözüm değil. Kesilmese ne olur? Bu iş toplumda biryara." DSP Bilecik Milletvekili Sebahat Vardar, erkek meslektaşlanyla aynı göruşü paylaşmıyordu. Hemcinslerini üzmek pahasına "Evlenince maaş kesilmeli" görüşünü bildirdi. MHP Bolu Milletvekili Ersoy Özcan da dul kadınlan destekleyen cephede yer aldı: "Maaş kesılince sanki insanlar evlendirildiği için cezalandınlmış gibi oluyor. Bu hak gasbı. Aynca imam nikâhını da teşvik ediyor. Bu maaş kalsın, ailenin geçinecek durumu yoksa kadının maaşı ona katkı sağlar." Tartışmanın uzaması üzerine Çalışma Bakanlığı Müsteşan Fıkri Şahin, verdıği ılginç örnekle uyelerı şaşkına çevirdi: "Zonguldak'ta bu maaş yüzünden çoğu çıft nikâhsız yaşıyor. Size bir örnek vereyim. Baba ağır hasta. Oğul, annesini babadan boşatıyor, kendisi de hanımıyla aynlıyor, sonra hanımıyla babasını nikâhlıyor. Hanım böylece kayınpederi öldükten sonra 50 yıl maaş alıyor." Müsteşar, sorunu kabul etmesine karşın "Bu sosyal güvenlik sistemi... Aksi uygulama sosyal yardıma dönüşür" diye tavnnı açıklayınca mevcut duzenleme korundu. Kurmay vekilin harekât konsepti Yeni programın mali kaynağı... Ivedi yasalar... Ara rejim uyanlan... Sabtkafı vekilter ve partamerrtonun ytpranan saygınlığı... Haftaya damgasını vuran bu konular, bazı mitletvekiltertnin gündeminde değildi. FP Konya Miltetvekili Hüseyin An. Diyarbakırspor-Kombassan Konyaspor karşılaşmasında 5 futbolcunun kırmızı kart görmesini farklı bir yorumla TBMM gündemine taşıdt: "Savaşfa başanlt bir taaıruzun öfçüsü, taarruza katılan birtikferin en az zayiatla hedeH ete geçirmeieridir. Böyle bir taamız, başanlt bir taarruzdur. Hüseyin An Bunun komutanı da başanlı komutandır. Şayet birlikteki askerfenn yûzde 50'sinin düşman tarafından yok edildiği bir taarruzla hedef ele geçirilmiş ise, bu taarruz başansızdır. Bu birliğin komutanını da divan-ı harbe sevk ederfer." Basın toplantısını izleyen gazeteciler aralannda mınldanmaya başladı: Diyarbakır'da bir savaş rr» yaşanmıştı? Hayır. Emekli Kurmay Albay Hüseyin An, 58. Tümen Komutanlığı Kurmay Başkanlığı doneminden anımsadığı harekât planını sahaya uyarlamıştı. Fikir ve zikir ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Tasar, basına kapalı toplantılann anlam ve önemi üzerine gazeteciierie sohbet ederken Turgut Özal'la bir anısını anlattı: "Basına kapalı toplantılarda, kararalınsa da mutiaka basına bilgi sızar ve sayfalarda geniş yer alırdı. Turgut Bey de bunu bildiği için önemli mesajlan kapalı toplantıda verirdi. Yine bir kapalı toplantıda Özal çok önemli mesajlar verdi. Bize de 'Aman ha, basına sızdırmayın' diye tembih etti. Tesadüfe bakın ki, bütün arkadaşlann o gün özal'a verdiği sözü tutası gelmiş. Ertesi gün Turgut Bey gazeteleri açtı, sayfalan taradı, bana döndü ve 'Hani? Tek satır haber yok' demesin mi. Meğerse bu haberin sızmasını istiyormuş, ama biz anlayamamışız." ANAP'ın şimdiki genel başkanı Mesut Yılmaz'ın kimi örnek aldığı da böylece anlaşıldı... Türey Köse, Ayşe Sayın, Enüne Kaplan, Bülent Sanoğju. ankcum@ttnetnet.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle