Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 NİSAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Orta Asya'ya
köprü: KORA
Karadeniz ve Orta Asya Ülkeleri
Araştırma Merkezi (KORA) 1992'de
kurulmuştu. Aradan geçen 8-9 yıl
içinde merdivenleri ağır ağır tırma-
nan KORA, heryıl belli sayıdayük-
sek lisans ve doktora öğrencisini
alan araştırmaları yapmak üzere
bölge ülkelerine gönderdı. Sonuç-
ta KORA'nın, bölge ülkelerinin dil-
lerini konuşabilen, bilgili, deneyim-
li bir uzman kadrosu oluştu.
Ayça Ergun, Azerbaycan'da de-
mokratikleşme süreci ve siyasal
seçkinleri; Erdoğan Yıldırım, Sov-
yetler Birliği sonrası Türkmenis-
tan'da değişen moral değerleri;
Cengiz Sürücü, Kazak-Rus ilişki-
lerını; Evrim Binbaş, Türkler'de
Nevruz geleneğini; Aslı Baykal, öz-
bekistan'da milli kimlik oluşumun-
da kadının yerini; Ayşegül Baydar
Aydıngün Ahıska Türklenni; Mus-
tafa Şen, Kırgızistan'daki Türk gi-
rişimcileri irdeledi. Yakın dönemde
ODTÜ'de öğretim görevlisi olarak
çalışmaya başlayacak bu genç aka-
demisyenler, bilgi ve birikimlerini
KORA çerçevesinde açılan yüksek
lisans programına sunacaklar.
Avrupa ülkelerinin ve ABD'nin
tam tersine Türk üniversitelerinde
Avrasya çalışmalan konusunda yük-
sek lisans programı yürütülmediği
dikkate alınırsa, KORA'nın son adı-
mının önemi ortaya çıkıyor. KORA
Başkanı Prof. Dr. Ayşe Güneş Aya-
ta, çok haklı olarak "Bölge Tûrkiye
için çok önemli. Sözünü ettiğimiz
ülkelerbizim coğrafi ve kültürel kom-
şuianmız. Türkiye, kendi komşulannı
başkalan üzerinden tanıma
çabaJanna arhkson vermeMr' diyor.
Yıllardır ağızlara pelesenk edilen
"köprü" var ya, işte o köprü asıl
şimdi KORA tarafından atılıyor
galiba...
t
ISIK KANSU
Halkla temasını koparmamış beledi-
ye başkanlan ile eski milletvekillen ile
geçmişte il yönetimlerinde çalışmış epey
siyasetçi ile konuştuk geçen hafta. Söz-
lerini getirip şu noktada odaklıyoriardı:
"Yeni bir siyasi yapılanma şart. Top-
lum; samimi, umut verici bir harekete
hazır ve bekliyor. Parçalı görüntü ver-
meden, toplumu asgari müştereklerde
kucaklayacak bir hareket gerekiyor."
Bu amacayönelen gruplann, kimi kez
aralannda dirsek temaslan kurarak ça-
lışmalarını hızlandırdıklan biliniyor. Bu
gruplardan biri de, aralannda Prof. Dr.
Mümtaz Soysal tn bulunduğu hareket.
Mümtaz Soysal, Türkiye'nin saplandığı
batağa ve çıkış noktalanna ilişkin görüş-
lerini, bundan birkaç yıl önce Cumhuri-
yet'in kültür kitapları arasından çıkan
"Çûrûyüşten Oirilişe" adh çalışmasında
açıklamıştı.
Şoysal, "çürüyüş'e ilişkin gözlemle-
rini 10 konu başlığı altında özetlemişti:
"Yön duygusu yitirilmiş, coşkuyokol-
muştur. Umutlarboşa çıkmış, tutunulan
dallar kınlmıştır. Çılgınca tüketme rüz-
gân estirilmiş, üreterek kazanma heve-
si söndürülmüştür. Toplum daha da den-
gesizleşmiş, insancıl değeıier yıkılmış-
tır. Aşılmış olması gereken ikilemleraşı-
Çuruyuşten dirilişelamamış, kutuplaşma keskinleşmiştir.
Kamuya hizmet anlayışı aşınmış, kamu
yönetimi yozlaştınlmıştır. Dıştan ekono-
mik model dayatılırken içte düşünce te-
rörû estirilmiştir. Niteliksizlik her alana
egemen olmuştur. Türkiye, dünyadaki
yeri bakımından şaşkına çevrilmiştir. Za-
yıflayan bünyede demokrasi cumhuri-
yeti kemirmeye yönelmiştir."
Mümtaz Şoysal, çürüyüşe karşı diri-
lişin tlkelerini de şöyte sıralamıştı:
"Cumhuriyetin devrimciliğine inan-
mak. Evrensel değeriere bağlı kalmak. Kü-
reselleşmeyi doğru yorumlamak. Dü-
şünce bağımstzlığını sağlamak. Ulusal
devletin değerini ve işlevini bilmek. Ulu-
sal bütünlüğü, sınıflar ve bölgeler arası
sosyal adalette aramak. Eğitimi en sağ-
lam bütünleştirici saymak. Planlama kav-
ramını canlandırmak. Kamu yönetiminin
düzeltilmesine öncelik tanımak. Ekono-
miyi yatınmcılığa ve üretime yöneltmek.
Karma ekonomi modelini çağdaşlaştır-
mak. Kamunun ekonomik gûcüyle bire-
yi özgüheştinnek. Nitelikli ve parasız eği-
timi temel amaç saymak. Sağlık hizme-
tirıin ticarete dönüşmesini önlemek. Bü-
tûn ulusu sosyal güvenliğe kavuşturmak.
Polise ve adalete güveni, ulusal çıkaha-
n korurken uluslararası saygınlığı arttır-
mak. Demokrasiyi yıkmadan devletidü-
zeltmek ve yeni baştan tanımlamak."
Soysal, "dirilîş" için son ilkeyi "Parti-
leşmeyi 'ortak aklın örgütlenmesi' o/a-
raİcgöVmefc'diyetanımlamıştı: "Cumhu-
riyeti diriltmek isteyen birgirişimin, lider
ve onun dar çevresi peşinden sürükle-
nen bilinçsiz birörgütlenme biçimini cte-
ğil, geniş yığınlann içinden süzülen or-
tak aklı örgütleyip işlevsel duruma getir-
meye yönelik bir biçimi benimsemesi
kendiliğinden ortaya çıkan zorunluluk-
tur.
Eğer bir lider ya da hizip çevresinde
iktidar nimetlerini paylaşmaya yönelik
bir örgütlenme istenmiyorsa ve en akıl-
lının bile aklına başka akıllar da ekleyerek
daha iyi sonuçlara vanlacağına inanıtıyor-
sa, Türk siyasal yaşamının pek alışık ol-
madığı yöntemlerin denenmesi gerekiyor.
Çürüyüşe sürüklenen birTürkiye'yi dirilişe
yöneltmek, duyguyla ve boş lafla değil,
akılla ve doğru eylemle başarılabılecek
bir iş olduğuna göre, ortak aklın doğru
eylemler için örgütlenmesi "bu amaca
inanan insanlar için kaçınılmaz ödevdir."
Soysal'ın saptamalan, önerdiği ilkeler
ve yapılanma yöntemi, özlemi duyulan
sol hareketten beklenen hedefierte büyük
ölçüde örtüşmüyor mu?
Esnaf; Tokat'ta, Bursa,
Mahmutpaşa'da, Ha-
tay'da, Isparta'da Trab-
zon'da, Kırşenir'de durup
dururken sokaklara çıkmı-
yor. TESK'in beliriemeleri-
ne göre son 1-1.5 yılda 650
bin esnaf kepenk kapat-
mış, 340 bin kişi de yeni iş
kurmuş. Rakamların dili
1ESK, kampanyaya haartenıyor
gösteriyor ki, yüzbinterce
esnaf birkaç yıl içinde sıfı-
n tüketmiş. TESK yetkilile-
rinin işaret parmaklan, üye-
lerini biçen, perişan eden
asıl suçluyu gösteriyor:
"Üretmeden tûketmek,
kendi kendiniyoketmektir.'
Yakında, çok yakında
"Yerii malı, yurdun malı"
kampanyasına başlaya-
caklar. Afişler asacak,
TESK'e bağlı biriik ve oda-
lar aracılığıyla konuya iliş-
kin milyonlarca kokart, ro-
zet ve gazete dağrtılacak.
llanlar verilecek, televiz-
yon filmteri çekilecek, kam-
panya doğrultusunda bir-
kaç gün süren bir kuruttay
toplanacak. Amaç, tek ve
belli:
"Üretim dışında başka
çözüm yokJ"
Enerji işçileri
haklı çıktı
Enerji alanındaki soruşturma-
lar, geçen hafta Soma, Yata-
ğan, Yeniköy, Kemerköy sant-
rallanndaki ihaleleler ve işlem-
lere değin uzandı. Böylece Ya-
tağan Tes-lş Şube Başkanı Erol
Soğancı ile Türkiye Maden-lş
Şube Başkanı Murat Bekem'in
öncülüğünde yıllardır yöre işçi-
lerinin sürdürdükleri zorlu mü-
cadelenin doğruluğu kanıtlan-
dı.
Işçilerin, eşleri ve çocuklany-
la hem santralların, hem de çe-
şitli bölümlerinin ihaleleryönte-
miyle özelleştirilmesine karşı
son yıllarda onlarca etkinlik ve
miting gerçekleştirdiklerini bir
kez daha anımsattı Erol Soğan-
cı:
"Bizler yıllardır bıkmadan,
usanmadan enerji alanının öze/-
leştirilmesinin vatana, halka iha-
net, devletin bağımstzlığına kar-
şı saldın olduğunu söyledik.
Santralların halkın 70 yıllık biri-
kimleri olduğunu vurguladık.
Buna karşılık Don Kişotlukla, ay-
nkotu olmakla suçlandık hep."
Santrallann elden çıkmama-
sı, santraliardayolsuzluklarya-
şanmaması uğruna sürdürdüğü
mücadeleler sonucu hakkında
5'i hâlâ sürmekte olan tam 62
dava açılan, çeşitli çevrelerden
tehditler de alan Erol Soğancı,
bugün avunmaya çalışıyor:
"Hiç olmazsa mücadelemizin
sonuçsuz kalmadığını görüyo-
ruz. Santrallarta ilgili açılan peş-
peşe sonjşturmalarta hakUığıma
ortaya çıktı ya, o da yeter."
ÇALIŞANLARIN HAYVANLAR İSMAIL CÜLCEÇ lgulgec@yahoo.com
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
Sosyal Güvenlik
Kunımları ve 'Bagımlılar
9
Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, ilk nüfus sayımı
1927 yılında yapılmış. bu sayımda Türkiye'nin nüfusu 13
milyon 650 bin kişi olarak saptanmıştır.
1980 yılında yapılan sayımda nüftısun 44 milyon 350 bine
yükseldiği görülmüştür. 2000 yılında yapılan sayımda isetıü-
fusun 20 yılda % 46 oranında ve 20 milyon 250 bin kişi arta-
rak, 65 milyona ulaştığı varsayılmaktadır. Son 20 yıldaki nü-
fus artışı, birkaç AvTupa ülkesr nüfiısuna eşitth". Ulkemizde
katlanarak büyüyen sorunlann kaynağını biraz da bu nüfus
artışında aramakta yarar vardır.
Bugün Türkiye'de sosyal güvenlik kurumlan kapsamında
çahşanlarla bu kurumlardan aylık alanlann sayısı, 17 milyon
860 bin kişidir. Bu kişilere bağımlı olanlann (eş, çocuk, ana
ve baba) sayısı ise 41 milyon 152 bindir. Bu da ülke nüfusu-
nun yüzde 64'ünün "bağımlı" olduğu anlamına gelmektedir.
Bu sayılar bize düşündürücü olduğu kadar ürkütücü de gel-
mektedir.
15 Kasım 2000 günlü resmi Gazete'nin "mükerrer" sayı-
sının 165. sayfasında "Sosyal Sigorta Programlarının
Kapsadığı Nüfus" başhklı TABLO: VI. 11 'deki 1999 yılı ve-
rilerine göre sosyal güvenlik kurumlannın durumu bize göre
pek "iç açıcı" değildir.
5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Yasası'mn 67. maddesi:
"a) Kan, b) Koca, c) Çocuklar, d) Ana, e) Baba"yı dul
ve yetim olarak tanımlamıştır. Dul ve yetimler, yasada öngö-
rülen haklardan yararlandınlır.
Sosyal Sigortalar Yasası ile Bağ-Kur Yasası uygulamasın-
da, aktif sigortahlarla, aylık alanlann "geçindirmekle yü-
kümlü olduklan eş, çocuk, ana ve babalar"ı da yasada be-
lirlenen sigorta yardımlanndan yararlanırlar.
Bütün sosyal güvenlik kurumlannda, aktif sigortalılarla, bu
kurumlardan aylık alanlann eş ve çocuklannın yanı sıra ana
ve babası da "muhtaç" durumda olmak koşuluyla, kurumla-
nn sağladığı yardımlardan yararlandınlmaktadır.
KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behlcak@turk.net
KEDt LEVO APTÜLIKA
65 Milyon Nüfusun Sosyal Güvenlik
Kurumlarına Göre Dağıbmı
SSK
Aktif Sıgortah
Isteğe Bağlı Sigortalı
Tanm Sıgortahsı
Aylık Alanlar
Bağımlılar
Toplam
5.858,000
901 000
194 000
3 149 000
26 266 000
36 368.000
EMEKLİ SANDIĞI
Aktif Sigortalı
Aylık Alanlar
Bağımlılar
Toplam
2.118.000
1.257.000
5.059 000
8.434.000
% 9.04
% 1.39
% 0 30
% 4 86
% 40 53
% 56.11
% 3.27
% 1.94
% 7.81
% 13 01
TÜRKİYE GENELİ
.Vküf Sigortalı
steğe Bağlı Sigortalı
anm Sigortalısı
Aylık Alanlar
lağımlılar
oplam
Sigorta Dışı Nüfus
ürkıye Nufusu
9.995.000
1 165 000
1.055 000
5.645.000
41.152.000
59.012 000
5 802 000
64.814 000
BAĞ-KUR
1.940.000
264.000
861.000
1 180 000
9 632 000
13.877 000
% 2.99
%0.41
% 1.33
°i 1 82
% 14 86
%21 41
ÖZEL SANDIKLAR
79 000
59 000
195.000
333.000
%0.12
% 0.09
% 0.30
% 0.51
% 15.42
% 1 80
% 1.63
% 8.71
% 63.49
% 91.05
% 8.95
% 100.00
ÇHJK. 3A*IA VCAİ/ KARTIMl
TARÎHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Nisan
Sayılann anlatımından, Türkiye nüfusunun yüzde 64'ünü
duşturan 41 milyon 152 bin kişi, Türkiye nüfusunun yüzde
28'ini oluşturan sosyal güvenlik kurumlanna prim ödeyen ak-
tf sigortalılarla, bu kurumlardan aylık alanlardan oluşan 18
nilyon kişinin "eline bakmakta" olduğu ve bu kurumlann
ağladığı sigorta yardımlanndan yararlandığı anlaşılmaktadır.
ŞİŞLİ 4. ASLtYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2000/90
Davacı Fatma Çelik tarafından davalı Osman Çelik aleyhine açılan
boşanma davasrnın yapılan duruşmasında: Davalı Osman Çelik adına,
Ortabayır Mah. Sangöl Cad. No. 24 D.4 Gültepe - Kâğıthane - îstan-
bul adresine çıkanlan davetiye tebliğ edilemediğinden ve zabıta tahki-
katı ile adresinin tespıti mümkün olmadığından, şiddetli geçimsizlik
nedeniyle açılan boşanma davasuun dava dılekçesi ve duruşma günü-
nün ılanen tebliğine karar verilmiş olup duruşmanın bırakıldığı
19.06.2001 günü saat 11,30'da mahkememizde hazn bulunması veya
kendisini bir vekille temsıl etürraesı hususu davetiye yerine kaim ol-
mak ûzere ilanen tebliğ olunur. 22.03.2001. Basın: 16555
AHMET VEF/K PASA 'N/N DE6ERİ..
£, 189i'DE 8UGÜU ÛULÜ D&/LET ADAMt VE
CJJSÜ AHM6T 68
BAŞLAYAN OBVLST
ü
ÖU>Ü. ÇSVÎfS-
C , ELÇ.İÜK,
, f , v#UuK,Mecus BAŞKAMUĞI
YAPA4IŞ, DAHA DA ÖTESl, BAŞVE&U.İK AMKAM/NA 6e
TİRİLMİŞTİ. S&SÇi 1T. ASDÜLHAİAİr ZAMAUiyVt VE A~A/-
CAK ÛÇ GÛKf KAL4BrLMrŞTİ AMA, BU OMÜU ULAÇntl
BÜR.OKRATUK OÜzeyiA/i SEU&L£M£KTEPİR. PAŞA'N
ÖNBMLİ HİZAABTİ, 8A77U AMLAAAOA BU6ÜNKÜ TÜRIC
TKOSUMUN GJeU£GM A A f M '
YAPT7S/ t
ROOA &£/?O/SM yHPM/ÇTt. AY&fCA, SU OYUNLABfflJ SAH-
HEYB KOA/üP OYfJAUMASt İÇ/N OS BUBSA'OA S//e 77>A7jeo
~ 7T7&M/ÇT7. ORAPA SULUNDuğu ÜÇ YtL Se/JBES/A/CE
HALKIM TIYATISOm GfTMES/Mİ SAĞLAMA/A ÇASALAMIÇTJ.
. . . .. İLAN
^ ^ V< ANKARA ASLlYE 18. HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 2000/535
Davacı Başak Sigorta AŞ vekili Av. Levent Hale Yılmaz tarafından davalı Emine Nilüfer Aygener aleyhine açılmış bulunan ödence
davasuun yapılan açık yargüaması sonunda: Davaluun adresi meçhul olduğundan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.
Kaıar gereğince; dunişmanın atılı bulunduğu 25.04.2001 günü saat 10.50'de duruşmaya bızzata gelmeniz veya kendinızi bir vekil ile
temsıl ettirmeniz, gelmediğiniz veya temsıl ettirmediğiniz takdirde yargüamaya yokluğunuzda devam olunacağı;
7201 sayılı Tebligat Yasasf nın 31. maddesi uyannca ilan tarihinden itibaren 7 gün sonra tebliğin yapılmış sayılacağı, tebliğ yerine ge-
çerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 13.02.2001. Basın: 16505
GÖRÜŞ
Prof. Dr. NECLA ARAT
8 Maıt 2001'e BakışBu yıl Dünya Kadınlar Günü Kurban Bayramı'na
rastladığı için kutlarna ya da daha doğrusu değertendirme
etkinlikleri hep ileri bir tarihe alındı.
Istanbul'daki 40 kadın örgütünden oluşan bir platform
olan Istanbul Kadın Kuruluşlan Biriiği (İKKB) de bu yılki
etkinlığinı 18 Mart'ta gerçekleşttrebildi. Ankara Üniver-
sitesi Hukuk Fakültesi öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet
Kılıçoğlu'nun Medeni Kanun değişikliğini irdelediği,
büyük bir ilgi ile izlenen ilginç konferansından sonra Devlet
BakanıHasan Gemici, Aydınlanma'nın Kadınlan 2001
Onur Ödüiü'nu bu yıl İKKB'nin belirlediğı yedi degerli
Cumhuriyet kadmına sundu (*). ödül törenini ise çok
zengin bir Kadın Şenliği izledi.
Bilgılenmeler, törenler ve şenlikier, kuşkusuz güze) ve
heyecan veria; ama bir de kitlesel olarak kadınlan ilgilendiren
çıplak gerçekier var. Nitekim, dünyadaki ve Turkiye'deki
genel duruma kadın açısından bakıp bir değertendirme
yaptığımızda, bu 2001 8 Martı'nda da kadınlara ilişkin iç
açıcı gelişrnelerden söz etme olanağımız pek yok.
Oysa, Dördûncü Dünya Kadın Konferansı sonunda
oluşturulan Pekm Eytem PlatfonTtu'nda belirlenen hedefler
arasında ilk ve ortaöğrenimde okuliaşma oranlanndaki
cinsiyetler arası açığı 2005 yılına kadar kapatmak; dünya
kadınlannın okuma-yazma oranını 2000 yılına kadar yüzde
100'e çıkartmak; tüm yüksekoğrenim alanlanna girişte
ctnsiyetler arasındaki dengesizliği ortadan kaldıımak vardı.
Bu hedeflerden 2000 yılına ılışktn olanlar gerçekteştinlemedi.
Çünku, bılındiği gibi butün dünyada 876 milyon kişi
okuryazar değil. Bunlann üçte ikisi ise kadın... Ne yazık ki
önümuzdeki 20 yılda da bu sayıda bir azalma beklenmiyor.
Ancak yüksekoğrenime kaydolmada kadınlar, dünyanın
pek çok bolgesinde onemli adımlar atıp üniversitelerde ya
erkeklere eşit ya da erkeklerden yüksek oranlarda yer
aldılar. Ne var ki artık globalleşen (!) dünyamızda yeni
medya mesleklerine girebilmek için gerekli olan temel
bilgiler ve bilgisayar becerileri. kadınlarda hâlâ erkeklerden
çok eksik. Aynca, kadınlar özellikle de genç kadınlar,
erkeklerden daha çok ve daha uzun süreli işsizlik dönemi
yaşıyor; iş piyasasının en alt düzeyindeki mesleklerde
yoğunlaşıyor ve aile sorunlannı işle bağdaştırmak için
olağanüstü çaba harcıyorlar. Kendi işini kurma, part-time
çalışma ve evde çalışma, ışgucune katlmalan tçın kadınlara
betki yeni fırsatlaryaratyor, ama bu fırsatlara ış guvenlığinin,
emeklilik hakkının olmaması ve duşük ücretter eşlik ediyor.
Kadınlar artık daha az sayıda çocuk yapıyor; ne var ki
doğurganlık yaşında çok sayıda kadının bulunması, dünya
nüfusunu arttiımaya devam ediyor. Daha az çocuk doğduğu
ve yaşam beklentisi arttığı (yani insanlar daha uzun süre
yaşadıkları) için nüfus bütün dünyada yaşlanıyor.
Önümuzdeki 20 yıl içinde 60 yaşını geçmiş nüfusun 1
milyara çıkması beklenmekte. Bu da daha çok sayıda
yaşlı kadın ve erkek anlamına geliyor.
(şte bu yaşlanan, ama birtiırlu yetkinteşemeyen dünyada,
milyonlarca genç kız ve kadın, fiziksel ve cinsel istismara
uğruyor. Bazı Afrika ülkelerınde genç kız ve kadınlann
yandan fazlasının genttal organlan kesiliyor. Bazı Asya
ülkelerinde cınsiyetçı aynmcılık yüzünden kız bebekler
daha anne kamında iken öldurtJlüyorlar.
Dünyadaki mültecilerin deyansını kadınlar oluşturuyor.
Bu kadınlar, savaş sırasında, kaçarken ve mülteci
kamplannda ya da yeni yerieşım yerierinde cinsel şiddete,
tecavuze uğruyoriar.
Dünya kadın örgütlennin ve çeşitli uluslararası kurumlann
tüm çaba ve çağnlanna karşın kadınlar, hukümeüerde, siyasi
partiierde ve hatta Birieşmiş Milletler örgütu içinde çok
az sayıda temsil ediliyoriar.
8 Mart'ı Türkiye özelinde degerlendirdiğimiz zaman da
benzerolumsuziuk ve ekstklkleıie karşılaayoruz. ömeğin,
kadınlanrmztn okuryazariığını hâlâyüzde 10O'e çtkartamadık.
Ne yazık ki her 100 kadınımızdan 28'i okuma-yazma
bilmiyor.
1997 verilerine göre, 12+ yaş grubundaki kadın nüfusun,
ancak yüzde 25'i işgücüne kaölıyor. Kadmlanmızın işgücüne
katJİımlan yıllara göre surekli azalıyor. Bu oran 1990'dayüzde
34 iken 1997'de yüzde 25'e kadar düşmüş bulunuyor.
Doğurganlık ise azalıyor (yüzde 2.7), ama yalnız Batı
Anadolu'da... Doğurganlık, Doğu Anadolu'da hâlâ çok
yüksek (yüzde 4.4)...
Son yapılan araştırmalarda karşımıza çıkan kadın
profilinde ise çok düşündürücü öğeler var. örneğin,
kadmlanmızın yüzde 89'u "Bekâret, kadın için önemlidir
ve namusun simgesidir" diyor. Yüzde 81 'i nazara, yüzde
44'ü büyüye, yüzde 26.5'i fallara inanıyor.
Okuryazar kadınlann yüzde 31.7'si hiç gazete okumuyor.
Kadınlanmızın, ancak yüzde 15'i siyasi olay ve gelişmeleri
ilgi ile izliyor. Hiç izlemeyenlerin oranı yüzde 28.7; ara sıra
izleyenler ise yüzde 36.7...
Her 100 kadınımızdan 70.5'i hiç kitap okumuyor; 81.5'i
stnemaya; 86.5'i tiyatroya, 94'ü bale-opera ve konsere
gitmiyor. Kadmlanmızın yüzde 88'ınin kişiye ozel kredi
kartı; yüzde 94.7'sinin bilgisayan; yüzde 88.4'ünün cep
telefonu; yüzde 91.9'unun sürücü belgesi yok.
DünyaveTürkiye, kadınlar oephesindeki tüm bu yokluklan
var kılmadan ve olumsuzluklan ortadan kaldırmadan
geçecek bütün 8 Mart'lar kadınlann tarihinde hep buruk
günler olarak anımsanacak.
(*) Gültekin Baktır, Muazzez llmıye Çığ, Aysel Ekşi,
Müserref Hekimoğtu, Çtgdem Kagrtçıbaşı, SÜun Katipoğlu,
Meriç Velidedeoğlu.
Kaynaklar VVorld's Women 2000.
Türkiye'de Kadının Durumu, KSS Gen. Md. Yay, Ankara
1998.
Türkiye Kadın Profili Araştırması, Taylor Nelson Sofres
Piar, 2000.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Bir kapta -j
ekşitilen ve
alındıkça su '
eklenerekço- 3
ğaltılanüzüm 4
ya da üzüm, ,.
elma, armut
karışımı bir 6
tür içecek. II 7
Malezya hal- g
kına özgü bir
tür öldürücü '
1 2
1 2 3 4 5 6 7delilik... "Haramivar
diye korku verir- 1
ler/Benim — yüklü 2
kervanım mı var" 3
(Karacaoğlan). 3/ 4
"Apsent" adh içki- 5
nin elde edildiği, çok g
acıveıtırlıbirbitki... 7
Kayınbirader. 47 Şar- «
kı, türkü... Kullanma g
süresi. 5/lritanelibir
kiraz cinsi. 6/ Belirti... Kutsal inanç. II Tannta-
nımaz... Cılız, zayıf. 8/ Eskiden yazı levhalanna
ya da yazma kitaplara konulan hattat imzası... Uğ-
raş. 9/ Denizli'nin bir ilçesi... Kurnaz, açıkgöz.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/Tapınılannesne, fetiş. 2/Emirler, beyler... Bir
kadeh içki. 3/ Şube, dal... Hıristiyan sanatında,
ölü îsa'nm vücudunu kollannda rutan Meryem
Ana betimlemesi. 4/ Tıp dilinde "bere" anla-
mında kullanılan sözcük... Yabancı. 5/ Afrika'da
bir ırmak... Oyunda cezalı çocuk. 6/ Bir soru
eki... "Zinhar eline — vermen o kâfirin/Zira gö-
rünce suretini put-perest olur" (Baki). 7/ Bir ki-
tabın kısaltılmış biçimi ve özellikle kısa tarih ki-
tabı. 8/ Budizm'in, Japonya'da büyük önem ta-
şıyan kolu.. Doğu Anadolu'da bir göl. 9/ "Biz kim-
seye — tutmayız/Kamu âlem birdir bize" (Yu-
nus Emre)... Dışa vuran sevinç.