19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayvn Yönetmeru tbrahim Vüdız • Yazıışlen Müdürû: Safcn Alpaslan • Sorumlu Mudur Fikret Ükiz • Haber Meıkezı Müdûni: Hakan K a tstıhbarat Cengiz Yıldınm • Ekonomı ÖzlemYüzak • Kültur Handan Şenköken • Şpor Abdûlkadir Yücclman 0 Makaleler Sarai Karaören 9 Duzeltme Abdullab Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğla • Bılgı-Belge Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç # Avnıpa Temsılcısı Güra\ Öz Yayın Kunılu. Ühan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya. Şükran Soner, tbrahim Yİldız, Orhan Buroalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Ankara Temsılcısı Mustafa Balbay Atatûrk Bulvan No 125,Kat4,Bakanlıklar-AnkaraTd 4195020(7hat), Fafcr 4195027 • Iznuı Temsılcısı Serdar Kızık. H Zıya Blv 1352 S 2/3 Tel 4411220, Faks 4419117» AdanaTemsılcısr Çetin Yiğenoğiu, Inönû Cd. 119 S. No 1 Kat 1, Tel. 363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Müdürû. Erol Erkat 9 Koordınatör. Ahmet Korulsan 9 Mu- hasebe Bölent Yener9 tdare Hâseyin Gürer 9 Satış FazüetKnza MEDYA C: • Yönetım Kunılu Başkanı - Genel Mûdûr Gilbin Erduran 0 Koordınatör Rekt Işıtman • Genel MüdürYardımcısı ScvdaÇobuı Tel 514 07 53 - 51395 80-5138460*1,F*s.5138463 "\ avımlaıan ve Basan: Yenj Gun Haber Ajansı, Basın \e Yaytncılık \ Ş Turk<xajı Cad 19 41 Cagaloglu 34334 Istanbul PK 246 - Sırkecı 34435 Istanbul Tel 2) 512 05 05 (20 hat) Ja (0>212)513 85 95 www.ciimhunyet.com.tr 2NİSAN 2001 îmsak:5.09 Gûneş: 6.39 Öğle: 13.15 Ikindi: 16.47 Akşam: 19.38 Yatsı: 21.01 Jolm Lewis yaşamıra yltirdi • VVASHINGTON CAA) - Modem Caz Quartet'in kurucusu ünlü caz piyanisti ve bestecisi John Lewis, ABD'nin New York kentinde öldü. New York Times gazetesindeki haberde, Manhattan'da yaşayan 80 yaşındaki Lewis'in, prostat kanserine yenik düşerek öldüğü belirtildi. Smokin gıyerek müziklenni icra eden grubun besteci ve aranjör üyesi Lewis, kariyerine 1946'da Dizzy Gıllespıe'm orkestrasında başladı. ABD'de Charlie Parker ve Miles Davis gibi cazın devleriyle çalışan Levvis, 1952'deilk stüdyo kaydmı yapan Modern Caz Quartet'i kurdu. Lewis, Ben Webster, Charles Mıngus, Sonny Rollins, Stan Getz ve Barney Wilhem gibi caz ustalanyla, aralannda Alman besteci Johann Sebastian Bach'ın eserlennın de yer aldığı birçok klasık müzik eserini de yorumladı. Lisansüstü eğitjm • ANKARA (AA)- Lısansüstü Eğitimi Giriş Sınavı (LES) ıçin 26 Mart'ta başlayan başvurular, 6 Nisan Cuma günü sona erecek. LES'e. lısans diplomasına sahip olanlar ile sınavın yapıldığı tarihten itibaren 1 yıl içinde bir lisans programından mezun olabilecek durumdakiler girebilecek. Aşk mektuplapı satıkh • HANNOVER(AA)- Ünlü Alman aktris Marlene Dietrich'in aşk mektupları açık arttırmada satıldı. ' Hannover kentinde düzenlenen mûzayedede, Dietrich'in 20'li yıllarda Weimar'da öğrenciyken âşık olduğu pastacı Willy Michel'e yazdığı mektuplann 10 bin 300 dolara ahcı bulduğu belirtildi. Bebekte diş çurugu • ANKARA (AA)- Türk Dişhekimleri Birliğı, süt dişleri çıkmaya başlayan bebeğin dişlerinde oluşacak çürüğe karşı aileleri uyardı. Diş Hekimleri Birliği Genel Sekreten Nezih Yavuz Tan, süt dişleri çıkmaya başlayan bebeklere, beslendikten sonra mutlaka su içirilmesi gerektığıni söyledi. Tan, bebeklerde bazen ilk çıkan dişlerin üzerinde kahverengı lekeler oluştuğunu ve bu dişlerın kınlıp döküldüğünü belırttı. Yurttaşlann meydanlarda 'daha temiz siyasef istemiyle başlattıklan imza kampayalannda yaşamdan sahneler bulunuyor Isyan ve öfke dolıı bir tiyatroOZANYAYMAN İZMİR- Her yer tiyatro sahnesi, her yanunızda bir gösteri. Yaşamın aynası olarak kabul edilen tiyatro sa- natı günlük hayatta gerçek karşıü- ğını buluyor. Kent meydanlannda, "dahatemizsiyaset" adına açılan ım- za kampanyalanna katılanlar, *is- yanveöfke" kurgulu birtiyatro sah- nesini yansıtıyorlar. Toplumun ne- redeyse tüm kesiminin kısa anlar- la ön plana çıkhğı bu sahneden ak- tanlan, Türkiye'nin yüzû. • îzmir'in en kalabalık noktalanndan birisi olan Kemeraltı girişinde, "temiz siyaset ve dürûst siyasetçi" iste- miyle başlatılan imza kampanyasına katılan yurttaşlann çoğunluğu, verdikleri imzalann bir işe yaramayacağını, yetkililerin yine bildiklerini okuyacaklannı vurguladılar. Toplumun neredeyse tüm kesiminin ön plana çıktığı bu sahneden aktanlan, Türkiye'nin 'acı ama gerçek' yüzü. lzmir'in en kalabalık noktalann- dan birisi olan Kemeraltı girişinde, "temizsrosetvedürüstsiyasetçf' is- temiyle başlatılan imza kampanya- sına katılan yurttaşlann çoğunlu- ğu, verdikleri imzalann bir işe ya- ramayacağını, yetkililerin yine bil- diklerini okuyacaklannı vurgula- salar da kalemi olanca kararlılıkla- nyla kâğıt üzerine çizdiler ve "Halk hareketi laznn" diyerek başladılar oyunu sahnelemeye. Akşam saatlerinde gerçekleşen gösteride ilk olarak pyunun dekor- lan geldi. 3-5 masa, bir iki ilan pa- nosu. Olanca sadeliğiyle sahnenin düzenlemesi yapıldı. Meraklı göz- ler toplanmaya başladı. İzleyeme- yenlere aktarmak için orada bulu- nan habercilenn kameralan, mu- habirlerin fotoğraf makineleri sah- nenin üzerine odaklandı. Ardından ilk replik yaşlı bir bayan ile sahne- deki görevli arasında oluştu: "Kim gdiyor. Ünlülerden birisi mi" diye soran yaşjı kadın, "Kim- senin gekliği yok. Ulkemizin yöne- timinde sizkrin de söz sahibi ohna- 9 için,temizvedürüstbir siyaset or- tamı adma toptandık. Bu anlamda \¥receğjnizimzalançoğaltmakiçin buradajTz" yanıtını aldı. Yaşlı kadın, "Bugüne kadar tep- künizidikgetirdikdeneokiu?On- lan seçtik de ne okhı? Haümiz or- tada" diyerek umutsuz görünümüy- le alanı terk etti. tt tmzavenüm.Ama atsamneoi»- cak atmasam ne?" diyen 64 yaşın- daki AK Hnal çıktı sahneye. Böyle gelmiş böyle gider diyerek başlayan Hızal. "Horrumcularcezalandınl- madıkça daha dabeteriohır" diye yakuıdı. Derken sahne birden kanştı. Al- kol duvannı aşan bir yurttaş, neler olduğunu sordu; kendisine bilgi ve- rildi. Imzasını da attı. Ancak ardın- dan "Negereği vartn?" diyerek im- zasını geri çekmek isteyen bu yurt- taş, atılan tüm imzalann üstünü ka- ralayarak "Ne obcak bu memleke- tin haü? Ne oisun daha da beterola- cak" diye yüksek sesle söylenirken gösterinin aksiyon kısmını kaçır- mak istemeyen kameralar onun üs- tüne odaklandı. Alanda toplanan kalabalığı gören ve resmı geçıt edasıyla bir tur atan "sabrtasnçoktançaaatmış'' yorum- lanna neden olan bir yurttaş belirdi ve çığlıklar atarak gözlerden uzak- laştı. Derken ışadamlan geldi. Ka- nlımcılann görüşlerini alıp fıkirle- rini aktardılar. Olkenin daha iyi şart- larda olması için başlattıklan imza kampanyasına destek verilmesi ge- rektiğini söylediler. Sonuçta, oyun- culann ve seyircilerin, sahnelenen kurguyu yapanlara öfkelerini yansıt- tıklan kısa ama etkıli bir gösteri ger- çekleşti tzmir sokaklannda. Kaü- hmcılann doğaçlama olarak sergı- ledikleri performanslan, «Türld- ye'nin yüzû" diye yorumlandı. Hüreller kozasında ıııudu SEVİMDABAĞ "Sanat için sanatçıysamz", iç dünyanın dışa vurumunu yansı- tıp ortaklaşmayı başarabiliyor- sanız efsane olmaya adaysuıızdır. Üç Hürel de Türkçe müziğin ef- sanelerinden. Onlarla iç dünya- lannı, yansıttıklan ve ortaklaşma- yı başarabildikleri mekânlan Ci- hangır'dekı "Feridun Hürel Ya- raücı tletişim"de konuştuk. Söz, Hürellerin Haldunu'nda... Müzik yaşammıza neden bu kadar ara verdiniz? Yıpranmak ıstemedik. Bıçak- la kesip attık, ama yine ürettik, sa- dece piyasayla paylaşmadık. Yeni bir şeyler var mı? Evet, henüz başladığımız bir çalışmamız var. Tek bir parça yaptık. Bir hafta önce başladığı- mız bir çalışma bu. Ne zaman piyasaya çıkıyor? Buluşma zamanım biz de bile- miyoruz, ne zaman kendini oluş- turursa, kendi iç dünyamızdan gelen duygulan yapıyoruz. Bağh buhuıduğunuz müzik şir- keti buna ne diyor? Bız başlangıçta Diskotür mü- zik şirketiyle çalışıyorduk ara- mızda herhangi bir akit yoktu, ilişkilerimizin iyi olduğu, anlaşa- rak çahştığımız bir yerdi. Daha sonra şirketi Ada Müzik devral- dı. Biz onlara bir teklif götürdük yıpranmak istemiyoruz, sahne yok diye.. bu şekilde çalışıyoruz. Yadinleyidkitieniz? O potansiyel hep vardı, hâlâ var. Ama kitlesel değil farklı yer- lerde fakat var, bizim için esas olan gerçek dınleyici. Tek kişiye de konser verebiliriz, veriyoruz da. Bugünkü pryasa ve Idtieler ger- çek sanatm boşhığunun sonucu musizce? Piyasada tetevoJekültürü' hâ- kim, gerçek olansa doyumsuzca aramak ve sentez yapniaktır. Sen- tez yapmak bilinç ister. Yeni ne- silleri kültür- sanat açısından çe- kirdekten yetiştirmek ve seçici olmalarını aşılamak lazım. Sa- natın farkı gördüğünden anlam çı- karmaktır, bu her insan için fark- lı bir bakış açısı yakalamak de- mektir. Bu da ancak temelden alınan bir kazanımdır. Mekânınızdan biraz söz eder misiniz? Bu bir 'mutiuluk kozası'. Öz- gürlüğümüz bizim en büyük şan- sımız, özgür olamayıp daha bü- yük paralar kazanabilırdık. Sanat dolaysız ulaşmanm yoiu mudur? Sanatçı için sanat "dolaylı bo- şalma"dır. Estetik, beğeni ve ya- ratıcılık öğeleriyle ortaya çıkam "aynı" yaşamaktır. Yerini bulun- ca "dolaysız ulaşmadır", çünkü kalıcı olan sanattır. Dünyada 400 milyon ruh hastası var ANKARA (ANKA) - Sağlık Bakanlığı, dünyada 400 milyon kışinin ruhsal ve nörolojik hastalıklar veya alkol, uyuşturucu ve bağunlığı ile bağlantıh psikolojik, sosyal sorunlar yaşadığını bildirirken Türkiye'de her 4 kişiden birinin ruhsal sorunlu olduğunu kaydetti. Dünya Sağlık örgütü, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü'nü bu yıl "Ruh Sağlığı Günü" ilan etti. e-posta: tan @ prizma. net tr Tarihi duvara beton binaSükymaniye Medresesi'nin duvanna Balarköy Beiediyesi'nde görevii yüksek mimar Çetin Kutupoğhı tarafindan üç katü beton bina inşa ediliyor. Süleyrnaniye MahaDesi, Fetva Yokuşu 97 pafta. 376 ada. 37 parselde, Süleymaniye Medresesi'nin duvannın bitişiğinde sürdürûlen bina inşaan tarihi > anmadanın atmosferine ters düşen görünümüyle dikkat çekiyor. Büyükşehir BeledKesi'nin nisan ayuıda yapılacak Tarihi Yanmada Danışma Kunılu toplannsında sunacağı Süleymaniye Projesi'ne aykuı olan bu gibi inşaatlar, projenin kabul edibnesi halinde yıkılabilecek. Bu alanda daha önce ahşap bir ev bulunuyordu. Bakırköy Beiediyesi'nde görevli yüksek mimar Çetin Kutupoğlu, 1982 yıhnda bu evi sann alarak ahşap ev yerine üç katlı beton bina yapımına başladi. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN "...Amaç Ulkeyi, 'Batı Çizgisi'nde Tutmak!.." (öyfe duyardık: iki kişiydiler, Londra'daydıtar. Iki- si de şair, ikisi de 'kolejli'; ikisi de, 'Millî Şef CHP's/- nin 'veliahtlan'ndan sayılıyor Bülent Ecevit ve Can YOcel; önceki Fahri Ecevifın, sonraki Hasan Âli Yü- c«IVn 'mahdûmu'dur. 1949/1950 arası mıdır, son- rası mıdırkestiremıyorum; ayıptırsöylemesi, biz Nâ- zım Hikmefin kurtanlması için, Paris'tercteyiz. CHP, faşizan ve totaliter 'sağcılık'tan, 'lâik ve de- mokrat' 'ortanın solu'na kaymaya yetten'ıyor, busâ- yede, bu 'iyiyetiştirilmiş' veliahtlara, 'siyasikariyer' yolu açılacaktın sanınm Metin Toker yazmıştı, yan- lış hatırlıyorsam düzeltsin: CHP'den onu 'meb'us' yapmaya gelinen o, oldum bittim gazeteciliği yeğ- lediğiiçin, o sıra Ulus'te çalışmakta olan Bülerrt Ece- vif/ önerinbirmanada, hanidirçektığimizEc&Mtah- ribatı'nın 'müsebbibi' odur. 607/ yıllarda, Bab'da tartıştlan 'Özgür SosyaHzm' hareketine paralelbir'demokratikSol'un, CHP'de uç verdiği görülmûştûr. katılımcı ve özyönetimci bir SosyaKzm'/n benimsenmesi miydi; -W öyte sanılmış- tı; üstelik bu Gâzi dahil bütûn Solcu Kemalistter'/n ruhunu şâd ederdi-;yoksa Inönü 'ekolü 'nün öteden beriyaptığı üzere, 'Sol'u ve'Solculuğu' kûttûrdü- zeyinde algılayan, yüzeysel bir solculuk muydu? Ikincisi olduğu, çabuk anlaştldı: bunlar irticaa kar- şı lâiklik solcusudur; sermayeye karşı, emek sol- cusu değil: ikincisini öntemek için, birincisini öne çtkanrlar; günümüzde hoküng mecSa'sının, CHP*yi ve DSP'yi 'solcu' sanması da bundanl 5 Haziran ertesinde (1977) Ecevit'/n 'solculu- ğu'nu (!) anlayan anlamıştıya; aynı amaca 'program- lanmış' media yûzünden, gerçeği halka nasıl anla- tacaksın? Kendime göre, Dünya'da/c/ yazılanmda, bunu yapmaya çalışıyordum; okundukça görüle- cektirki, Ecevifte tesbit edilen 'başkalaşma', yıl- lar içinde oluşmuş bir 'mahiyet' farkı değüdir, sadece 'derece' farkıdır. o, o zaman da 'bu' Ece- vit idi...) Hlçbir $ey degişmemlçtlr... "...5 Haziran Seçimleri'nde, dahil olduğumuz Emperyalist 'Sistem', ne bekliyordemiştik; Babsa- vunma sistemine, değişmez bağlılık; Yunanis- tan'la Hişkilerimizde ve Kıbns Sorunu'nda, 'es- neklik'; ekonomik sorunlanmızda, Bat'yla 'uz- laşma'; en kalın hatlanyla, böyle özetlenebilir sanı- nm. Şimdi şu saörlan okuyunuz ve tadma vannız: "...Ba- tı ile olan yoğun ilişkılerimiz, ileıiememizin, sosyal, kûltürel ve uygariıkyönümüzün vazgeçilmez parça- sıdır, bu da, değişrneyecektir." Evet, tahmin ettiği- niz üzere bu sözleri, Alman gazetesi Die Zeifa ver- diği demeçte, Ecevit söylemiştir. Ne demek mi olu- yor? Anlamı üstünde, bir CHP Hükümeti söz konu- su olursa, bu hükümet Türkiye'yi 'Battı Çizgi'de tut- mayı iş edinecekl.." "...Ecevifin Die Zeifa söylediklehnde, 'Batlı Sa- vunma Sistemi'ne bağlılığımız konusunda da, ilginç sözleryeralıyor; sözgelişi şunlar. '...biz diş poHtika- da serûvenlerpeşinde değiliz. NATO üyeliğimize ve uluslararası yükvmlülüklerimize ters düşecek hiçbir girişimde bulunmayacağız. Bütün komşulanmızla iyi ilişkiler kurmaya çalışmakia beraber, güçlerden- gesini tehlikeye sokabilecek davranışlardan (Sovyet- lerVe 'dostluk belgesi' gibi davranışian kastediyor) uzak duracağız. Türkiye, Dünya politikası ve ulus- lararasıstratejikçıkarlarbakımındanbirkavşaknok- tasında bulunmaktadır. Bu bakımdan NATO'dan çıkmayı düşünemeyiz..."..." "...peki, hiç mi kayd-ı ihtirazisi yok? Var! 'NA- TO'nun bizi, komşulanmızla yabancılaştırmaması- nı'; ulusal güvenliğimizin tekyönlü olarak, ABD'ye bağlı kalmamasını; Türkiye'den Bat'nın mızrağı ol- masının istenmemesini' öne sürüyor. Açıklamadı- ğı, otuz yıkJa Türkiye'yi kıskrvrak pençesine al- mış bu Bat'lı ittrfak 'sistemine', bu öne sürdük- lerini nasıl 'kabul ettirebileceği'! Iktidar olduğu takdirde, zamanla göreceğtz..." 'Al güliim ver gülüm' kokusu mu? "...gelelim Yunanistan'/a ilişkiler konusuna! Ba- kın The Economist bu konuda neler yazryor '...Tür- kiye'n/nn müttefikleri, Kıbns Sonınu'nu çözümle- meye, Yunanistan'/a Ege anlaşmazlığını halletme- ye, NATO ve AET ile ne gibi ilişkiler ıstediğini karar- laştırmaya ıstekli birTürk hükümeti görmeyi arzula- maktadır...' Bu arzuya, Ecevifin cevabını, birbaş- ka Alman gazetesine ('Die Werf) ve Associated Press Ajansı'nabakarakbulacağız: '...Türkiye vefvt- nanistan'/n anlaşmak istediklerine kaniim. Bu yön- den bazı atılımlara girişmek ve gerekirse Yunan Baş- bakanı Karamanlis ile direkt diyalog kurmak ama- cındayım...' Karamanlis, Ecevit'/n, belki dışardan pekiştihlmeye gereksinım duymaksızın, iktidar ola- bilecek gibi göründüğü günlerde, bu sözlere şu ce- vabıyetiştirmiştir. '...yenihükümetin, ikiülkearasın- daki anlaşmazhkiann, onurlu bırbıçimde çözüme ulaş- ması için bizimle mûzakere edecek gûce ve cesa- rete sahip olacağını umuyorum'..." "...evet, havada bir 'algülüm, vergülûm'kokusu hissedilmektedir; hele şimdi aktaracağım, iki ayn gazeteden, iki ayn görüş de başka bir açıdan de- ğertendirilirse!.. Bunlardan birincisi, CHP'n/n Yü- nanistan'datö 'muâdili' geçinen, Papandreu'nun Sosyalist Partisi varya (PASOK), onun gazetele- rinden birisidir; dediğıaynenşu: '...Türk/Yunan iliş- kilerinin geleceğı Ankara'da değil, VVashington'da, Pentagon ve CIA merkezlerince saptanmaktadır.' YaHdncisimi?" Amerlkan formasyonu' ne demek? Ünlü Le Monde'u biltrsiniz, gazetenin Türk Seçim- leri öncesinde yayımladığı iki uzun yazıyı, bizim ga- zeteler neden atladılan hiç merak etmiyor musu- nuz? Atlamayan ve yazının hemen tamamını akta- ran tek gazete ('Po(rtika'); şimdiye değin Le Mon- de'un her dediğine, tann keiâmı gibi inanırken; bu defa nedense şöyle bir notla yayımlamak gereğini duydu: 'Le Monde'un değerlendirmeleri, Türki- ye'yi, Fransa'mn ve Avrupa'n/n çıkarlan açısından, degenendirme eğilimini taşımaktadır, vs...' Buna ne- ye gerek görüldüğü, ancak Nobiecourfun yazısın- da, CHP'den ve Eceviften söz ederken söylediği, şu tertip sözler okununca anlaşılmaktadır. '...(Demirel gibi) Bay Bülent Ecevit de, -sonradan kendisine Kıbns'fa ikincı Banş Harekâtı'na izin ve- ren-, Bay Henry Kissinger'/n öğrenciliğini yaptığı Harvard'da, bir 'Amerikan formasyonu' almıştır. Da- ha önce, Savaştan sonra bulundugu, Londra'dada, ingiliz Labour Party'n/n 'sol kanadının' etkisinde kalmıştı. 1972'de, partinin denetimini elinden ala- cağı, inönü'nün kolladığı Bay Ecevit, bu etkilehe, CHP'y/ Küçük Burjuvazi'ye, çiftçilere ve devrimci ol- maktan çok reformcu olan, işçisınrfına dayalı, bir 'mer- kez sol' partisi haline getirdi...' Bu doğrultudan bakınca, Batı'Mann, (özellikle Amerikalılann ve Yunanlılann); neden bir CHP ikti- dan istedikleri, biraz daha aydınlık görünüyor, değil mi?.." (Dünya, 24 Haziran 1977). http^/www.prizma.nettr/AILHAN http-y/www.bilgiyayınevi.com.tn/ailnan Faks/0-212/2601988
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle