Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 NİSAN 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
Cenevre
BM
binası
işgal
EMİNE
KARAKİTAPOĞLU
CENEVRE-Adalet
Bakanlığı. açlık grevinde
ölümlenn önüne geçmek
için bugüne kadar somut
bir girişimde
bulunmazken yurtdışında
yapılan gösterilerle
konunun uluslararası bir
boyut kazanması için
çaba gösteriliyor.
Türkiye'deki açlık
grevlerine ve
hapishanelerin durumuna
dikkat çekmek isteyen
30-40 kişilik bir gösterici
grubu, dün Cenevre'de
Birleşmiş Milletler (BM)
binasını işgal etti.
Çoğunluğu erkeklerden
oluşan gösterici grubu,
Insan Haklan
Komisyonu
toplantılannın yapıldığı
salonun girişine kadar
gelerek 45 dakika gösteri
yaptı. Ellerinde, işkence
gören insanlarla 41
kişinin öldürüldüğünü ve
hapishanedeki
katliamlann devam
ettiğini belirten pankart
taşıyan göstericiler,
Türkiye aleyhinde slogan
attılar.
Göstericileri temsilen 6
kişi. Insan Haklan
Komisyonu Başkanı ile
yaptıklan ve
hapishanelerdeki duruma
dikkat çektikleri 15
dakikahk görüşmenin
ardından, kendi
isteklenyle binayı terk
ettiler.
CeyhurTdan çağn
Frankfurt büromuzun
haberine göre, Avrupa
Parlamentosu
Milletvekili Ozan
Ceyhun, ölüm orucu
eylemlerinin, art arda
ölümlerle birlikte Avrupa
Parlamentosu'nda da
tepkilere neden olduğunu
ve Avrupa kamuoyunu
harekete geçirdiğini
açıkladı. Ölüm
haberlerinin, haziran ayı
başında Türkiye'de
temaslarda bulunacak
olan bir AP heyetinin
ziyaret tarihinin öne
alınması için baskılann
artmasına neden
olduğunu kaydeden
Ceyhun, "Heyet olarak
TürkrveVe getişimizi öne
almak ve bu ölümlerin
durmasına bir nebze
oisıın katkıda bulunmak
istiyoruz" dedi.
Avrupa'da eylemkr
Öte yandan, Demokratik
Mücadele Platformu
tarafindan yapılan yazılı
açıklamada, bir gnıp
tutuklu yakınmın
Düsseldorf, Duisburg ve
Stutgart'taki Isveç
konsolosluklannda
eylem yaptıklan
bıldinldi.
Ölüm oruçlannda Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile kör inatlaşma sürüyor
Sırada 500 ldşi daha varHaberMerkezi-Adalet Bakanı Hik-
met Sami Türk'ün ölümlen "üzüntüy-
le" karşıladığını sık sık dile getirdiği
eylenılerde ve "HayataDönûş" operas-
yonunda bugüne kadar 45 kişi yaşamı-
nıyitirdi. ölüm orucu ve açlık grevle-
ri eylemini sonlandırmaya dönük Ada-
let Bakanlığı somut adım atmamakta
direnirken F tipi ve kapalı cezaevlerin-
de ve hastanelerde 11 ayn örgüt dava-
sından yargılanan veya hüküm giyen
500 kişi ölüm orucu, 1500 kişi de açlık
grevi eylemini sürdürüyor. Ölüm oru-
cunda bugüne dek Cengiz Soydaş, Adil
Kaplan, Bülent Çoban, Fatma Ersoy,
Nergiz Gülmez, Tuncay Günd, Abdul-
iahBoaiağ,CdalAJpay,EnıiEvdl,Mu-
rat Çoban ve Sedat Gürsd Akmaz ad-
lı tutuklu ve hükümlülerle Gfibünum
Ada Dönmez ve Canan Kulakaz adlı
tutuklu yakınlan yaşamını yitirdi.
Eylemdeki tutuklu ve hükümlüler-
den 75'i, tutuklu ve hükümlü yakınla-
nndan da üçü ölüm sınınnda yaşam
mücadelesi verirken 10 tutuklunun ha-
fizasını yitirdiği belirtiliyor.
Açlık grevi ve ölüm orucuna başla-
yan "1. Grup"taki yaklaşık 1500 tutuk-
lu ve hükümlü, F tipi cezaevleri, DGM
ve Terörle Mücadele Yasası'nın tüm so-
nuçlanyla ortadan kaldınlması istemi-
ni sürdürüyor.
Önceki gün yaşamını yitiren Sedat
Gürsel Akmaz (38) dün Izmir'de topra-
ğa verildi. Buca Kaynaklar Mezarlı-
ğı'na gömülen Akmaz'ın cenazesine
babası Omer Akmaz, Hücre Karşıtı
Platform üyeleri ve yakınlan katıldı.
Müdahale endişesi
Gazetemizin Ankara Bürosu'nu zi-
yaret eden tutuklu ve hükümlü yakın-
lan, Sincan F Tipi Cezaevi'nde kalan
Aokan Soday, Mustafa Çamh, Cengiz
Demirri ve Demirei Yiğitaip isımli tu-
tuklulann dün Ankara Hastanesi'nden
taburcuedildiklerini ve bu konuda ken-
dilerine bir açıklama yapılmadağını
söylediler. Çocuklannınsağhkdurumu
hakkında bir bilgi alamadıklannı söy-
leyen aileler "Çocuklanmızın mutiaka
doktor kontrolü altmda olmaa gereki-
yor. Bu koşuliarda tekrarcezaevine gön-
deribnesianlaşılmaz birtutumdur" de-
di.
İnsanhk sınavı
Herkesin yeniden insanhk sınavın-
dan geçtiğini vurgulayan DİSK, Türk-
Iş_ve KJESK'e bağlı bazı sendikalar.
"CMüm orucu sorunu, ekmekten de üc-
retlerin yükseltilmesinden de daha
önemti ve öneeliklidir" dediler.
Sorunun çözümü konusunda acil
olarak adım atılması gerektığıni bildi-
ren Izmir Barosu Cezaevi Komisyonu
Cezaevleri tzleme Heyeti'nden Ismail
Hanoğlu da "Her gün yeniölüm haber-
leri gehneye devam etmektedir. Artik
günler değil, saatler, hatta dakikalar
önem kazannuşken devlet yetkilileri
suskunluğunu sürdürmektedir'' dedi.
Hanoğlu, TTB'nin "Anivetoplu öhım-
ler başlayacak" uyansının da dikkate
alınmadığuıı belirtti.
Sağlık Bakanı Osman Durmuş,
•'Ölüm oruçlanyla ilgili yeni bir karara
üıtiyaçolduğunuzannetmiyorum.Sade-
ce yavaş davranılmaması ve gerekli yar-
dunuızamanındaverilmesiyönündeça-
hşmalanmız var" dedi.
SODEV Başkanı Ercan karakaş da
Türk'ü duyarlı olmaya çağırdı.
_ Eğitim-Sen Genel Sekreteri Kemal
ÜnaL, gelinen noktada durumun "va-
him" boyutlara ulaştığının görülmesi-
nin gereİdiliğıne işaret etti.
Liman-lş Genel Başkanı Raif Kıhç,
devletin tüm kurumlanyla, yurttaşlan-
nın yaşama hakkı başta olmak üzere
onlann güvenhğini sağlamakla görev-
li olduğuna dikkat çekti.
Basbakan Ecevit:
tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇÎN
Görev
ailelere
düşüyor
Haber Merkezi - Basbakan
Bülent Ecevit, ölüm oruçlanyla
ilgili olarak yaptığı
açıklamada,"çdgmca" girişimin
sona erdirilmesi konusunda
ailelere görev düştüğünü
savundu. Gazetecilerin sorulannı
yanıtlayan Basbakan Bülent
Ecevit, ölüm oruçlannda 180
günlük sürenın geride kaldığuun
ammsatıhnası üzerine, bunun
çok üzücü bir durum olduğunu
söyledi. Ölüm orucundaki
tutuklu ve hükümlülerin
ailelerine büyük görev
düştüğünü kaydeden Ecevit,
"Öncdikle aüelerine, bir de bu
konu ile Ugüenen srvil tophun
örgüHerine görev düşüyor" dıye
konuştu.
F tipi cezaevlerinde kalan tutuklular yaşadıklannı anlattılar
Hoş geldin ve güle güle dayağı
ÖLÜM ÖRUCÜ
;.,... ..
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Sincan F Tipi Cezaevi'nden 8 gün
önce tahliye olan Mustafa Kıhç,
toplu yaşam alanlanmn
açıhnaması durumunda
tutuklulann ruh sağlığmın
bozulacağına dikkat çekti. Cesur
Türk ıse "Cezaevmdeki koşııflar
üzerine bir de ekonomik kriz
eklenince gardiyanlar krizin
faturasmı bizden çıkarthlar"
dedi. Sincan F Tipi
Cezaevi'nden 10 Nisan günü
tahliye olan Mustafa Kıhç,
Banş Karaguş ve Cesur Türk,
cezaevınde yaşadıklannı
Cumhuriyet'e anlattılar.
Mustafa Kıhç, F tipi
cezaevlerinin asıl amacının j
"kişüeri izole edip <—
kimliksizleştirmek'' olduğunu
söyledi. Toplu yaşam alanlannın
açıhnaması durumunda
tutuklulann ruh sağlıklannın
bozulacağım kaydeden Kıhç,
sorunlara bir an önce çözüm
bulunmasını istedi. Banş Karaguş,
cezaevinde "dayakh işkence"
gördüklerini belirterek "Sincan'a
ilk girdiğimizde 'hoş geldin
dayağı', tahliye olurken de 'güle
güle dayağı' yedik. Sürekü kaba
yerierimize vurdular ama bu
uygulamalan saklamak için
kameralann önünde değil de
kuytu bir köşeye çekerek
dövüyorlar" dedi. Hücrelerde her
• Banş Karaguş, cezaevinde "dayaklı
işkence" gördüklerini belirterek
"Sincan'a ilk girdiğimizde 'hoş geldin
dayağı', tahliye olurken de 'güle güle
dayağı' yedik. Sürekli kaba yerierimize
vurdular ama bu uygulamalan saklamak
için kameralann önünde değil de kuytu
bir köşeye çekerek dövüyorlar" dedi.
şeyin psikolojik işkence yapmak
için özenle oluşturulduğunu
savunan Karaguş, "Hücrelerde
daha çok beyaz tonlu renkler
hâkim ve bu bir süre sonra sizi
rahatsız etmeye başhyor. Dışandan
getirilen haylulanmız bile
ahnnuyor. Özellikle larmızı renkli
elbiseterimizi alnuyoriar. Kantinde
bulunan mallan dışandan
alamıyonız, burada da keyfi fiyat
uygulamalan var. İstediğjmiz
sigarayı kantinde bulamadığumz
için pahah sigaralan içmek
zorunda bıraküıyoruz" diye
konuştu. Banş Karaguş, hücrelere
sürekli "arabesk ve oyun havası"
yayını yapıldığını,
hoparlörlere müdahale
ettıklerinde ise 6 ay görüş
yasağı cezası verildiğini
söyledi. Karaguş, hücre
aramalannm kendileri
için işkenceye
dönuştüğünü
vurgulayarak
"Aramalarda bütün
gazete ve kitaplanmız
ahnıyor, kantindcn
akhğnnız sulara bile el konuluyor,
eşyalarunız dağmhyor" dedi.
Cesur Türk, F tipi cezaevlerinin
asker ve gardiyanlar için de
işkenceye dönuştüğünü savunarak
"Cezaevindeki koşuDar üzerine bir
de ekonomik kriz eklenince
gardiyanlar krizin faturasmı
bizden çıkardılar*" dedi.
Türk Tabipleri Birliği:
Sorumluluğu
paylaşmayız
ANKARA (CumhuriyetBürosu)- Ada-
let, îçişleri ve Sağhk bakanhklannın ölüm
orucu ve açlık grevindekilere zorla tıbbi
müdahaleyi tartışmasına Türk Tabipleri
Birliği (TTB) tepki göstererek, bunun 'in-
sanhk trajedisine" dönüşeceğine dikkat
çekti. Birliğin açıklamasında, zorla mü-
dahale sırasındaki ölümlerin sorumlu-
luğunu hekimlerin paylaşmasının kabul
edilemeyeceği belirtildi.
TTB Yüksek OnurKuruhı, tıbbi müda-
haleye ilişkin şu değerlendirmeyi yapü:
• Hekimler ölüm orucunun özendiril-
mesine yönelik tutum içinde olamazlar.
• Hekimlerin amacı, zorlabeslenme gi-
rişimiyle karşı karşıya kalma ihtimaJi yük-
sek olan kişilerin tıbbi girişimler yohıyla
baskıya maruz kalmasını engellemektir.
• Bilinci açık olan bir açlık grevcisinin
zorla beslenmesi uluslararasıhekimlik de-
ğerlerine aykındır.
• Bilinei kapanan bir kişiye karşı he-
kimlerin doğal davranışı onu yaşama dön-
dürecek güişimlere acil olarak başlamak-
tır.
SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Mehmet Gül, 12 Eylül öncesinin
ülkücü militanlanndan. Hakkında si-
yasi cinayet işlemekten davalar açıl-
dı. TRT kameralanna cinayet işlediği-
ni itiraf etti. Sonunda birçok ülkücü gi-
bi o da aklandı, paklandı ve temiz bir
siyasetçi olarak kamuoyunun önüne
çıktı. Mehmet Gül, zaman zaman
geçmişe yönelik özeleştiri konuşma-
lan dayapıyor. Geçmişteki olaylardan
üzüntü duyduğunu, solcularia anlam-
sız bir kavgaya giriştikterini bile söy-
lüyor.
Geçmişe takılıp kalmamak gereki-
yor. Bu nedenle, geçmiş üzerinden
tartışmayı da çok anlamlı bulmuyo-
rum. Ancak eli kana bulaşmış olanlar,
böyle bir unutmayı hak etmiyorlar.
Katil, her zaman cinayetinin hesabını
vermelidir. Bu ayrı bir konu. Mehmet
Gül'ün şimdilik geçmişte yaptıklannı
bir yana bırakarak duruma bakalım:
Mehmet Gül'ün, eşcinselliği bir sa-
pıklık olarak görmesi, tedavi edilme-
si gerektiğini söylemesi, bugüne iliş-
Gül'ler Ülkesi Haline Geldik
kin bir mesele. Z©W Müren ve Tar-
kan'la ilgili yaklaşımlan da aynı şekil-
de. Aslında Mehmet Gül'ün 12 Eylül
öncesi oynadığı rolle bugün oynadı-
ğı rol ve düşünce yapısı arasında
esasta bir fark yok. Gül, o zaman da
en hakiki bir Türk erkeği gibi davran-
mıştı, bugün de. Her Türk erkeği gt-
bi, o da insanlann cinsel tercihlerini
yargılamak hakkını kendinde görüyor.
"Zeki Müren'e bile tahammûl" ede-
bilen tam bir erkek.
Mehmet Gül, Kemal Dervfş'in di-
ni ve milleti konusunda da saptama-
larda bulunuyor. Ona ilişkin kendince
"düzeyli" değerlendirmelerde bulu-
nuyor. Eşcinselleri eğitimden geçirip
tedavi etmek, yeni bir icat değil. Hrt-
ler'den günümüze, bütün diktatörler,
eşcinselleri tehlike olarak gördüter. Yi-
ne Hitler benzeri siyasetçiler, kızdık-
lan kişinin milletini ve dinini araştırma-
yı vazife edindiler.
Mehmet Gül, "Türküm, Müslüma-
nım ve erkeğim" diyor. Allah onun bü-
tün bu özelliklerini sonsuza kadar var
etsin. Bir başkası da Yahudi, Ermeni,
Kürt, Arap, eşcinsel, kadın, Çingene,
Alevi, Hıristiyan olabilir. Onlan da Al-
lah Mehmet Gül'lerin hışmından ko-
rusun. Bunu özellikle söylüyorum, bir
kızarsa neler yapabileceğini kanıtla-
mış bir sryasi gelenekten geliyor.
Türkiye'nin yurtdışında bir imaj so-
runu olduğundan söz ediliyor. F tipi
cezaevlerindeki vurdumduymazlığın,
itiraz edenin hapse atılarak, mahke-
me kapılannda süründürülerek, yar-
gısız infazlarda, faili meçhul cinayet-
lerde yok edilerek susturulduğu bu
ülkede, imaj düzeltilemez mi? Bence
düzeltilebilir. Mehmet Gül'ü dünyanın
önde gelen ülkelerine konferansçı
olarak gönderelim. Önce onlan eş-
cinseJter konusunda aydınlatsın. Ken-
disinin ve kendisi gibi düşünenlerin
eşcinsellere tahammûl ederek ne ka-
dar hoşgörülü insanlar olduklannı an-
lateın. Tarkan'ı yurtdışında tanıyorlar,
onunla ilgili degerlendirmelerini de
bütün açıklığıyla gözler önüne sersin.
Bakın imaj sorunumuz bir anda nasıl
düzelir.
Sonra Kemal Derviş'le ilgili sapta-
malannı dile getirsin. Ömeğin onun
Mason olduğunu, gayrimüslim birai-
leden geldiğini söylesin. Bunu
ABD'de, Ingiltere'de, Almanya'da,
Fransa'da tekrariasın. Bakın, kredi
musluklan nasıl açılıyor. Şaşıp kalınz.
Baktı ki adamlar laftan anlamıyor.
(Bence anlarlar ama, ben yine de bir
tedbir olarak öneriyorum). 0 zaman
12 Eylül öncesi pratiğini gündeme ge-
tireceğini söylesin. "Bir Türk dünya-
ya bedeldir" özdeyişini de unutmaya-
cağını sanıyorum.
•*•
Türk milleti son yıllarda Gül'ler sa-
yesinde, "titriyor ve kendine dönü-
yor." Prestijimiz onlarla artıyor, de-
mokrasimiz onlar sayesinde zengin-
leşiyor, insan haklanmız evrensel öi-
çülere ulaşıyor. Evet milli gelirimiz
düşüyor ve yoksullaşıyoruz; o ka-
dar kusur kadı kızında da olur. On-
lar sayesinde Italyan kravatı yaktık,
Fransız elmaları çiğnedik. Dünya
bizden korkuyor. "Avrupa Avrupa
duy sesimizi", Mehmet Gül'ler geli-
yor.
Son 15 yılda adam başına milli ge-
lirimiz Yunanistan'la aynı iken şimdi
onlann beşte birine düştü diyorlar.
Olsun, biz Gül'ler ülkesiyiz. Bizeyan
bakanın alnını kanşlarız. Unutuyor-
dum Batılılar, Fransızlar, Almanlar
"birat para verir misiniz? Hiç kal-
madı da.."
Bu ülkeye neler mi oluyor? Meh-
met Gül'ü izleyin anlarsınız...
GLOBALPOLtTİKÜLTÜR
ERGtN YILDIZOĞLU
Ne Yapılmak İsteniyor?
Sayın Derviş'i hâlâ (!) çerçeve niteliğindeki
"prosrra/n/n/"sunarken izledim. TamaAr)''diyedü-
şündüm, "bize bunlan anlatıyorsunuz, amasizas-
lında ne yapmak istiyorsunuz?" En çok da şu rfa-
deye takıldım: "Bugünü kurtarmak için yannı di-
namitleyemeyiz." Bu kimin yannı acaba? Günler-
dir sokakları dolduranlann yannı olmasa gerek.
Çünkü bu programda onlar için bir şey yok!
'Street fighter' ~
Sayın Derviş'in kimliğini araştınrken Dünya Ban-
kası'nı yakından bilen bir dost, onun için "street
fighter" (sokak dövüşçüsü) demiş ve eklemişti:
"Çok acımasızdır ha..." Sayın Derviş'i izlerken
"sfreef fighter"\n, hiçbir kural tanımadan, acıma
duygusu taşımadan dövüşebilen biri anlamına gel-
diğini düşündüm. Sayın Derviş sunduğu progra-
mı kabul ettirebilmek için neler yapmadı ki... Su-
nuşa Galatasaray'la başlamak, belli ki bir şirinlik
muskasıydı, amayanlışyeretakılmıştı, sınttı. Sağ-
lık emekçilerinin yaşam koşullanna ilişkin "açıkyü-
rekliitiraf ise {"Gerçekten (!) çok üzülüyorum"a-
ma yapacak bir şey yok) aslında arabesk maka-
mından "timsah gözyaşlanydı".
Programdaki kimi hesaplar da bir garipti doğru-
su: örneğin, bu yıl enflasyon TEFE 57.7, TUFE
52.5 olacakmış. Bu yılki yüzde 3'lük ekonomik kü-
çülme, gelecek yıl yerini yüzde 5'lik bir büyümeye
bırakırken enflasyon da sırasıyla yüzde 16 ve yüz-
de 2O'ye inecekmiş. Bazı önemli uluslararası ma-
li kuruluşlann bu yıl için yüzde 7 küçülme, yüzde
80+ enflasyon projeksiyonlannı bir an için bir ke-
nara bıraksak bile, ekonomi yüzde 3 kûçülürken,
yüzde 50-60 arasında seyreden bir enflasyon, eko-
nomi yüzde 5 büyürken nasıl yüzde 16-20 düze-
yine düşecek acaba? Dünya telekom sektörü bir
çöküşün eşiğindeyken Telekom'u özelleştirme ina-
dına ne demeli... Sanınm, oryantalizm hastahğı
Sayın Derviş'e de bulaşmış: Bu Ortadoğulularço-
cuk gibidirter, duygulan mantıklanna her zaman
gölge düşürür. Bu yüzden kolaylıkla manipüle edi-
lip yönlendirilebilirîer! Biraz futbol, biraz gözyaşı,
biraz "tevazu", biraz umut, 21 milyar dolar falan
filan...
Ama şu kesin; işsizlik, yoksulluk artmaya devam
edecek, halkın acısıysa, medyanın, ütücü ekono-
mistlerin, spekülatif sermaye geldikçe yükselecek
haz çığlıklanyla gürültüye getirilecek.
Adeta bir kâbus
Sayın Derviş'in bir vaadi özellikle içimi kararttı.
Türkiye tanmı dünya fiyatlanna açılacak ve üreti-
min rekabet gücü yüksek alanlara yönelmesi sağ-
lanacakmış. Buyurun muz cumhuriyetine! Demek
ki tanm üreticisi, yüksek verimli ve yüksek destek-
li Avrupa Birliği ve ABD çiftçisi karşısında tümüy-
le korunaksız bırakılacak ve kısa sürede yok ola-
cak. Ayakta kalanlar dev tanm tekellerinin denet-
lediği bir dış talebe göre bir-iki üründe uzmanla-
şacak. Hem besin güvenliği güme gidecek hem de
bu hükümetin çıkarrruş olduğu diğer yasalann da
yardımıyla tanmctaki tahrirjat kısa sürede bir çö-
küşe dönüşecek, tanmın bir kez daha kusacağı
nüfus, işsizliğin çoktan dayanılmaz boyutlara ulaş-
tığı kentlere dolacak, hem de sosyal güvenlikten,
iş olanaklanndan yoksun olarak.
Geçen yıl bir sempozyumda, IMF yapısal uyum
programlannın Hindistan tanmındayarattığı yıkım,
her hafta sayısı yüzlere ulaşan çiftçi intiharlan vb.
konuşulurken Bılim Teknoloji ve Ekoloji Araştırma-
lan Vakfı Başkanı Vandana Şiva şöyie diyordu:
"Beş yıl sonra bu koşullarda toplantı yapmaya
şansımız olmayacak. O zaman konu sokaklarda
ayaklanmalaria, katliamlaha çözümlenmeye çalı-
şılıyor olacak... Bu soruna bir çare bulmak için en
çok biryılımız var." IMF'nin küreselleşmeye açtığı
tanm yapılarının başına gelenleri incelemiş olan-
lar, Şiva'nın abartmadığını bilirier. Ama biz yine de
IMF elini atmadan önce tanmsal yapısı kendine ye-
terli olan birkaç ülkeyi hatıriayalım. Somali, Mo-
zambik, Ruanda, Zimbabwe (birzamanlar buğday
ambarı sayılan bu ülkede, Nisan 1999'da IMF
programı sayesinde ekmeğin somunu 12 dolara
yükseldi), Endonezya. Açlık, kuraklık ve iç savaş-
lara ilişkin metni yazmayı da size bırakıyorum...
Herkes gider Mersin'e...
IMF ve Sayın Derviş gibi düşünmeyenler de var.
Birçok Dünya Ticaret Orgütü PTÖ) üyesi, ulusal
tanm ve besin politikası söz konusu olduğunda ti-
caret dışı konulann da göz önüne alınması gerek-
tiğini düşünüyor. DTÖ'ye 1998'de çeşitli ülkeler-
ce sunulan/VE(Analyses and Information Exchan-
ge) dokümanlanna göre Norveç (AIE/22) "Besin
güvenliği bir kamusal maldır, devlet destekleri de
meşrudur" diyor... Ulusal besin programı ve ken-
dine yetehilik konulannın da altını özellikle çiziyor.
Güney Kore (AIE/39), besin alanında kendine ye-
terli olmanın önemini vurguluyor ve çok önemli bir
noktaya değiniyor: Dünya fıyatlanndaki ani deği-
şiklikler, gelişmekte olan ülkelerde sıkça göriilen
döviz darbogazları, besin mallannda serbest tica-
retin dogru çözüm olmadığını gösteriyor. Japon-
ya da Dünya Besin Zirvesi'nin "Besin güvenliği,
planlanmış bir ulusal çabayı ve uluslararası des-
teği gerektihr" saptamalannı aktararak benzer bir
hatt savunuyor (AIE/25). Avrupa Birliği de (AIE/40)
tanmın çok işlevli yönüne dikkati çekerek tanmın
tek rolünün ürünleri en ucuza üretmek olmadığını
vurguluyor; güvenlik, çevre sağlığı gibi sorunlann
yanı sıra kırsal alanda iş yaratma, sosyoekonomik
gelişmeyi destekleme özelliğine de değiniyor. AB
de "Besin güvenliği bir kamusal maldır, kamumü-
dahalesini (tanm sübvansiyonlan) gerekli kılar" di-
yor. Herkes gider Mersin'e, biz gideriztersine... Ne
yapılmak isteniyor? Yoksa siyasi, jeopolitik ne-
denlehe krizidaha da derinleştirmek isteyenler mi
var?
T.C.
KARADENİZ EREĞLİ1. ASLİYE
HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1999/483
Davacı Anadolu Sigorta Şti. vekili Av. Mesut Cıbı-
roğlu tarafindan davahlar Sevgı TuJum ve Beytullah Tu-
lum haklarında açılan tazminat davası sebebiyle,
Davahlar adına çıkartılan tebligatlann bila tebliğ ia-
desinden sonra yapılan araştırmada adreslerinin tespit
edilememesı nedeniyle davalılar Sevgi Tulum ve Bey-
tullah Tulum'un duruşma günü olan 29.5.2001 günü sa-
at 10.00'da mahkememiz duruşma salonunda hazir bu-
lunmaları, ilan tarihinden ıtıbaren 10 gün ıçınde dava-
ya karşı cevaplannı ve varsa delillerini ibraz etmelerine,
duruşmaya gelmedikleri takdirde yokluklannda karar
verilecefi ilan olunur. Basın: 19046