16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 MART 2O01 CUMARTESİ HABERLER DUNYADA BUGUN ALİ StBMEN Kriz Siyasete Kiütli Kriz siyasete kilitli, siyaset ise kördüğüm. tşte işin özeti bu. Türkiye şu anda çok yüksek ateşli bir hastayı andınyor. llk yapılacak iş, bu yüksek ateşi düşür- menin çarelerini aramak. Danışman doktor, bu konuda bazı önerilerde bulunuyor.. ama tedavi yetkisi verilmiş olan doktoriar heyeti kıllannı bile kıpırdatmıyorlar. Şu anda bünyedeki hasar tespitini yapmak bi- le olanaksız. Ama görünen o ki, hasara her gün yenileri ekleniyor. Hastanın henüz yaşama şansı var ama.. eğer tedavi böyie giderse yaşayıp yaşamayacağı da belli değil. Hastadaki bünye bozukJuğu büyük birşanssız- lık, ama tedavisine terk edildiği doktoriann duru- mu daha da büyük bir şanssızlık. Sağlıklı birtedavı, ancak birilerinin hastanın ba- şına gelip, oradaki "sorvmsuz sommlu" doktor- lan elinin tersiyle itip işe koyulması ile rnümkün. Ama böyle bir davranış, hastanenin düzenini al- tüst edecek. Durum tam bir çıkmazda, ya hastayı kurtar- mak için hastaneyi feda edeceksiniz ya da has- taneyi kurtarmak için hastayı. Beceriksizliklerine, çapsızlıklanna, iğrenç çıkar hesaplanna bir de şirretliklerini ektemiş olan te- davi heyeti, bas bas bağırıyor - Siz hastaneyi yıkmak istiyorsunuz. Kimse amacın, hastaneyi yıkmak değil, hasta- yı kurtarmak olduğunu anlatamıyor. Türkiye'de insanlar, sorumluluk mevkiinde so- rumsuzluğun en çarpıcı örneğini verenlere kızma- nın ötesine geçmişler, onlardan nefret ediyorlar, tiksiniyorlar. Hazretler ise pişkin. ••• Çok kişi, siyasetçilerin tutumunu anlamakta güçlük çekiyor. Oysa anlaşılamayacak bir şey yok. Derviş'in önerisi, siyasetçilerin işine gelmiyor. Çünkü IMF ile vanlacak anlaşmadan sonra si- yasetçi, üretim planlamasıyapamayacak, yatınm önceliklerini saptayamayacak, bölüşüme kanşa- mayacak. İşin buraya kadar olan bölümü çok vahim de- ğil. Çünkü siyasetçi yıllar yılı, uzun dönemli so- luklu politikalaria ilgilenmedi. Gelir dağılımı, IMF'nin müdahalesine gerek kalmadan, yerii po- litikacılanmız tarafından allak bullak edildi. Aval toplum, bu politikanın öncüsünü evliya saydığı için, doğrusunu söylemek gerekirse bu- nu hak etti. Makro düzenlemelerle belirli kesimlere kaynak aktarma olanağı elinden alınmış olan politikacı, aslında kamu bankalanyla. devlete adam almak- la günlük küçük politik çıkarlannı koJlamanın pe- şindedir artık. Ama Derviş'in çtkanlmasını istediği yasalar, ki bir bölümü kriz olmasa da dışardan talep gelme- se de yapılmalıydı, politikacının elindeki bu oia- naklan da alacak. O zaman bütün olanaklan elinden alınmış olan politikacının hikmet-i vücudu ne olacak? Yolsuzluk ve pislik ortadan kalkarsa, Ümit Ya- şar Oğuzca'nın "Akıllı Maymunlar°\nda yazdığı, keselene keselene bütün kirlerinden kurtulan, a- ma kendisi de yok olan sadrazam gibi, "Kirghti, politikacı bitti" durumuna düşülmeyecek mi? ••• Bu gerçeği herkes göfüyor.. ekonomik çevre- ler bile ekonomik öntemlerin yanı sıra politik dü- zenlemelerden söz ediyorlar. Ama politikacı dirençli. ' • • 57. hükümet acz ifade ediyor. 57. hükümetin, hiçbir şey yapamayacağını bi- lenler, "Yine de dursunlar, gitmeleri halinde kriz çıkar" diyenler de aıtk, 57. hükümetin durması halinde de krizin çıktığını, hatta krizi tetikleyen ya da hiç değilse daha da yoğunlaştıran etkenlerin arasında hatta başında vizyonu ve tutumuyla 57. hükümetin ve de bilhassa başı ile yardımcisının bulunduğunu yaşayarak gördüler. Toplum; har vurup harman savuran.. yağma, talan ekonomisi ile birtikte, 50 yılda yarattığı de- magog, popülist ve kirii politikasının ve pditika- cısının kefaretini odüyor. Daha ne kadar ödeyecek.. bunu da kimse bil- miyor. Kızıldere katliamı Mahir Çayan ve arkadaşlan anıldı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Üniver- site gençliğinin ve 68 kuşağının devrimci ön- derlerinden Mahir Ç»- yan ve arkadaşlan, Kı- zıldere'de katledilişle- rinin 29. yılında tören- le anıldılar. 68'liler Birliği Başkanı Gök- han Gönen, "Kaffi- amın sorumlusu 12 Mart darbecfleridir" dedi. AnkaralNo'luSıkı- yönetim Mahkemesi tarafından 9 Ekim 1972'de idam edilme- leri kararlaştınlan De- niz Gezmiş, Hüseyin tnan ve Yusuf Asjan'ı kurtarmak için Ünye Radar Üssü'nde görev- li 3 Ingilizı rehin alan, daha sonra kaçtıklan Kızıldere'de saklan- dıkları ev kuşatılarak güvenlik güçlerince yargısız infazla katle- dilen Mahir Çayan ve 9 arkadaşı Ankara Kar- şıyaka Mezarhğı'nda anıldı. 68'liler Birliği Vak- fı, 78'liler Birliği Vak- fı, Pir Sultan Abdal Kültûr Derneği, Deniz Gezmiş ve arkadaşlan- nı, Sıvas katliamında yaşamını yitiren 35 ki- şinin mezannı da ziya- retetti. 29Kasıml971'dels- tanbul Kartal Maltepe Cezaevi'nden kaçan THKP-C üyeleri Ma- hir Çayan, Ulaş Bar- dakçı. Ziya Yıhnaz ile THKQ üyeleri Cihan Alptekin ve ömer Ay- na'nın eylemleri anla- tılan mezarlıkta, "Kı- züdere son değü,savaş sûrûyor"," Devrim şe- hitieri ölümsüzdür" -Faşizmeölüm",-Tek yol devrinT, "Faşmni döktüğü kanda boğa- cağız" sloganlan atıldı. Meclis komisyonu muhatap bulamadı, bürokratlar cezaevinde TEAŞ incelenemiyor AYŞESAYEN ANKARA - Türkiye Elektrik Üretim lletim AŞ'nin (TEAŞ) 1999 hesaplanm incelemek i teyen TBMM KİT Alt Komis- yonu "BeyazEnerji" operasyo- nuna takıldı. Alt komisyonun, 1999 hesaplannı incelemek için dönemın bürokratlanna yaptığı çağnyaTEAŞ'tan, "cezaevinde bulunduklan için görüşme ola- nağı bulunmadığı'* yanıtı geldi. Başkanlığını Aydm Ayaydın"ın yaptığı alt komisyon, TEAŞ'm üst düzey 7 yöneticisinin tutuk- lu bulunması nedeniyle şimdi- ye kadar toplanamadı. Komisyon, 23 Mayıs'tatopla- narak durum değerlendirmesi yapacak. Ayaydm, TEAŞ'ta 1999 döneminin sonımlusu bü- rokratlann tutuklu olması nede- niyle "muhatap" bulamadıkla- nnı, bu nedenle de denetim ya- pamadıklannı söyledi. Bürokratlar tutuklu Kamu kurum ve kuruluşlan- mn hesaplannı denetleme gö- revini üstlenen TBMM KİT Komisyonu, bu yılki inceleme- ler sırasmda ilginç bir durumla karşılaştı. TEAŞ'ın 1999 he- saplannı incelemek için kunı- mun üst düzey yöneticileri ile görüşmeyi programnıa alan ko- misyon "Beyaz Enerji" engeli- ne çarptı. Yöntem gereği, hesaplan in- celenen dönemin bürokratlan ile görüşerek raporunu hazırla- ması gereken komisyon, döne- min üst düzey bürokratlannın tutuklu olması nedeniyle bunu gerçekleştiremedi. Komisyon bunun üzerine, yeni bürokrat- lara çağn yaparak kendilerini bilgilendirmelerini istedi. Ancak halen görevde bulu- nan bürokratlar, hem 1999'a ilişkin işlemlerden kendilerinin TBMM, KÎT Alt Komisyonu, "Beyaz enerji" takıldı. Alt komisyon, TEAŞ'ın üst düzey 7 yöneticisinin tutuklu bulunması nedeniyle şimdiye kadar toplanamadı. sorumlu olmadığı, hem de he- saplara ilişkin somut bilgi vere- cek durumda olmadıklannı bil- dirdiler. Bu gelişmeler üzerine alt ko- misyon Başkanı Ayaydın, TE- AŞ yönetıcılerinin tutuklu bu- lunması nedeniyle hesaplan in- celemek için muhatap bulama- ı, KİT Komisyonu Baş- kanı Birkan Erdal'a iletti. Mu- halefetin de desteğiyle KİT Ko- misyonu, alt komisyonun bir süre beklemesini kararlaştırdı. Cezaevinde çalışma yapma yetkisi de bulunmayan komis- yon 23 Mayıs'ta ilk toplantısını yaparak durum değerlendırme- si yapacak. TEAŞ'm 1999 yı- hnda üst yönetiminde olan ve Beyaz Enerji operasyonu çer- çevesinde tutuklanan üst düzey bürokratlan şunlar: Yönetim Kunılu Üyesi Birsel Sönmez, Genel Müdür Muzaf- fer Sehi, Enerji Işleri Genel Müdürvekili Osman tlhan, Ge- nel Müdür Yardımcısı Ünal Pe- ker, Değişik Enerjiler Daire Başkanı YavuzGûrsoy ve Ener- ji Işleri Genel Müdürü Hüseyin Çoğalan. tĞNELİ FIRÇA ZAFERTEMOÇİN SHP dönemindeki olumsuzluklarda partisinin sorumluluğu olmadığını savundu Denîz Baykal SHP'yî chşladı ANKARA/tSTANBUL (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, SHP dönemini dışlayarak partisinin 21 yıldır, 1995 yılındaki 54 günlük seçim hükümeti dışında hiç iktidar olmadığını savundu. Solda yeni parti kurma hazırlıklannda başı çekenlerden Ercan Karakaş ve Seyfî Oktay, yeni oluşumun dar grup ya da kişiye endekslı olarak oluşturulmayacağmı belirttiler. Yeni partinin başuıa geçmesi istenen Erdal Inönü'nün de ülkemizdeki sorunlara ilişkin görüş ve önerilerini, önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklayacağı ifade edildi. p Başta Erdal Inönü olmak ^ üzere, SHP kökenlilerin partiden aynlmalanyla ilgili olarak konuşmaktan kaçınan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, önümüzdeki dönemde partisini SHP'den ayn tutarak SHP döneminde yaşanan olumsuzluklarda CHP'nin sorumluluk payı olmadığını savunarak iktidara kavuşmayı planlıyor. Baykal, bu konudaki ilk açık mesajlannı partinin yayın organı olan ve örgüt birimlerine gönderilen "Gûn- Dem" adlı bültende verdi. Baykal, bazı anketlerde yer alan ve bazı çevrelerce dile de yer almadığını öne süren Baykal, "Ben ve CHP, 1995 yıhndaki 54 günlük seçim hükümeti dışında hiçbir gün hükümet olmadık. Dolavisıyia bana ve CHP'ye hiçbir suçlama yapılamaz" açıklamasmı yaptı. Baykal, SHP'yi ise yok sayarak "O adlar, o partiler • CHP lideri Baykal, başta Erdal Inönü olmak üzere, SHP kökenlilerin partiden aynlmalanyla ilgili olarak konuşmaktan kaçınıyor. Baykal, önümüzdeki dönemde partisini SHP'den ayn tutmayı planlayarak iktidar olmayı düşünüyor. getirilen "Hepsi aym, tüm siyasilcr denendL Bu suça tümfi ortak" görüşünün halkı yanıltmaya yönelik olduğunu, kendisinin ve CHP'nin hiç denenmediğıni savundu. CHP'nin 1980 askeri müdahalesinin ardından geçen 21 yılda hiç hükümet olmadığını, hiçbir hükümette kendilerini noktaladı. Ben ve CHP kimlik olarak hiçbir hükümette olmadık" dedi. Ercan Karakaş ve Seyfi Oktay, "Yeni Siyaset- Yeni Ohışum" adına yaptıklan ortak yazılı açıklamada, yeni oluşumun, mevcut partilerin tamamen dışında, mutlaka yeni, sol ve demokratik bir anlayışı yerleştirmesi gerektiğıne dîkkat çektiler. Karakaş ve Oktay, ülkemizde siyaset kültürü ve parti içi demokrasinin yozlaşmasında pay sahibi olmuş dar kadrocu anlayışlann, yeni oluşumu etkilemesinin önlenmesi gereğine dikkat çekerek . mümkün olan en geniş ' katılımı ve saydam bir yapılanmayı temel aldıklannı söylediler. 'Siyaseti sûrdûreceğiz' Bu arada Yılmaz Şakrak'm eşgüdümünde bir araya gelen ve aralannda Engin UnsaL Doğan Öztunç gibi eski milletvekillerinin de olduğu bir grup CHP'li ise partilerinde siyaset yapmayı sürdüreceklerini açıkladılar. CHP Istanbul 11 Örgütü'nden verilen bilgiye göre, yann saat 11.00'de Bostancı Gösteri Merkezi'nde, binlerce genç CHP'ye üye olacak. Tetikçinin cesedine kimsesahip çıhnadı DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Bağlar semtinde polisle girdiği çatışmada öldürülen Hizbullah tetikçisİ Hasan Sanağaç'm cesedine sahip çıkan ohnadı. Sanağaç'm kardeşlerini de Hizbullah tetikçisi olarak yetiştirdiği, tbrahim admdaki kardeşinin, bir kişiyi vurduktan sonra kaçarken öldürüldügü belirlendi. Sanagaç'ın cesedınin önümüzdeki 5 gün icerisinde ailesi tarafından ahnmaması halinde Büyükşehir Beîediyesi tarafından kimsesizler mezarhğına gömüleceği belirtildi. Tutukkananuı nedenikodcullar FERİTDEMİR TUNCELt - Tunceli'de "PKK'ye yanfam ve yatakhk ettikleri" iddiasıyla 5'i yaşh, 1 'i özürlü 6 yurttaşuı tutuklanmasma, bir PKK'lınin üzerinden çıkan "Nine", "Aübaba" ve "tsot" kod adlannın neden olduğu belirtildi. Tunceli Cezaevi'ne konulan yaşlılann sağlık dunımlarınm kötü | olduğu bildirildi. Tunceli'de geçen | pazar günü yaşlan 60-80 arası değişen Fatma Sevük, Ali Adır, Güllü ÇeBk, Yemiş Alüntaş, Emine Kıyançiçek ve özürlü Naciye Sevük'ün Malatya DGM'ce verilen 3'er yıl 9 ay hapis cezası gereği tutuklanmalanna tepkiler sürüyor. Tunceli Barosu Başkanı Hüseyin Aygûn, yaşlılann dosyalannı incelediklerinı ve şaşırtıcı ifadelerle karşılaştıklannı belirtti. Aygün, | sanıklann tümü hakkında Malatya DGM'ce tutuklama karan verildiğini . . . anımsattı. İsyeçpollsi haftaya Öaûan'ı sorgıdayucak GÜRHANUÇKAN STOCKHOLM - 15 yıl önce öldürülen lsveçli sosyal demokrat Iider Ofaf Pahne cinayetiyle ilgili olarak PKK lideri AbdııHah Öcalan gelecek hafta lsveç polisi tarafından sorguya çekilecek. Gelecek hafta başında Türkiye'ye gidecek olan Palme Grubu'nun ve Emniyet'in savcılan perşembe günü terör başmı Imrah'da dınleyecek. Abdullah öcalan, mahkemesi sırasında Olof Palme'nin, eski eşi Kesire Öcalan'a yakın bir grupta bulunan bazı kişilerce öldürüldüğünü söylemişti. 1 tbrahim Şahin talimatla ifadeverdi tstanbul Haber Servisi - Eski Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekât Dairesi Başkanvekili Ibrahim Şahin, Hospro Şirketi'nce, Emniyet Genel Müdürlüğü'ne hibe edilen 32 silahın kaybobnası ile ilgili Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi 'nde yargılandığı dava kapsamında, talimatla ifade vermek üzere Istanbul Adliyesi'ne geldi. tstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki oturumda Şahin'in avukatlan, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talimatıyla Şahin'in aym dava kapsamında Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ifade verdiğinı belirttiler. SlFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Üst üste yaşadiğımız krizlerin asıl sorumlusu konusunda çok çeşitli tez- ler var. Bir teze göre IMF, Türkiye'ye kaldıramayacağı programlar önerdi, bu da krizin derinleşmesine neden oldu. Bir başka teze göre ABD ve IMF, Türkiye'yi esir almak için onu borçlandınp, içinden çıkılmazsokak- lara yönelttL Tezleri böyle sıralayıp alt alta yazmak mümkün. Bu tezleri daha da ileri götürerek Türkiye'nin emperyalist devletler ta- rafından yağmalandığı, mustevlilerin bütün limanlanmıza girip, bütün top- raklanmızı istila ettiği düşüncesini de savunabiliriz. Bu nedenle 'Ikinci Kur- tuluş Savaşı' günlerindeyiz de diye- biliriz. Emperyalistler 'güçlü devlet' istemiyorlar, buna karşılık bizim dev- letin güçlendirilmesini savunmamız gerekiyor görüşünü de öne sürebili- riz. Bu düşünceleri daha da geliştire- bilir, derinleştirebiliriz. Önce bir nok- tada anlaşalım: Dünyanın hiçbir ül- kesi, hele de zengin ülkeler, daha yoksul ve geri ülkelere 'nasıl yardım ederiz' de onlann insan gibi yaşama- sını sağlanz üzerinden yardım yap- mazlar, öneri getimnezler. Uluslarara- 'Güçlü Devlet' mi, Güçlü Toplum mu? sı ilişkileri belirleyen, 'karşılıklı çıkar" ve 'karşılıklı yarar'üır. Ancak her iliş- kide olduğu gibi bu ilişkide de belir- leyici olan, taraflann ekonomik ve si- yasi olanaklandır. Dengesizliklerine karşın uluslararası ilişkilerde yine de 'karşılıklı yarar" ilkesi bir ölçüde hük- münü yürütür. ABD veya Batı, Türki- ye'ye askeri ve mali yardım yaparken Türkiye'nin bötgedeki rolünü, burada kendi çıkarlannı hesap ederler. Türkiye'de sorun devletin güçsüz olması mıdır? Devlet gerçekten güç- süz müdür? 12 Eylül 1980 askeri dar- besiyle birlikte yeniden yapılanan Türkiye, tam anlamıyla halka karşı 'güçlü devlet' anlayışıyla örgütlen- miştir. 1982 Anayasası'nı açın bakın; zayrf bir sivil toplum, güçlü bir devlet mantığı bütün maddelerine sinmiştir. Milli Güvenlik Kurulu'nun yapılan- ması ve tayin edici ağırlığı, 'güçlü devlet'ln ne kadar güçlü olduğunu gözler önüne sermiyor mu? Polisiy- le, bürokrasisiyle, otorfter Siyasi Par- tiler ve Seçim Yasası'yla, Ceza Yasa- sı'yla dünyanın en güçlü devletlerin- den birine sahibiz. Zaten devlet güç- lü, halk zayrf olduğu için, yağma ve baskı duzenine karşı ciddi bir muha- lefet geliştirmek mümkün olmuyor. Itiraz etmek isteyen her kişi ve kuru- mun karşısına çıkanlan engeller, dert- ler hep devletin güçlü' olması anla- yişının eseridir. 'Kutsal devlet' nere- den gelir? Devleti dokunulmaz kıl- mak isteyen, toplum karşısında yü- celten hangi mantıktır? Terörle Mücadele Yasası ne anla- ma geliyor? Duvara yazı yazan gen- ci, küçük bir muhalefet isteğini dile getiren öğrenciyi 'terörörgütü üyesi' sayıp onlarca yıla mahkûm eden bir devletin güçsüz olduğu söylenebilir mi? Üniversitedeki YOK yapılanma- sı, örgütlenme özgürtüğünün önün- deki engeller, devleti güçlendirmek, bilim insanını ve öğrenciyi susturmak için değil mi? • • • Burada belki tartışılması gereken, sosyal devlet anlayışıdır. Türkiye sos- yal bir devlet değildir. Bazı alanlarda devletin ekonomik yatınmlaryapma- sı bir sosyal devlet işareti değildir. Ka- mu iktisadi teşekkülleri adı verilen ve devlet eliyle yapılmış yatinmlann kul- lanıldığı kurumlann varlığını sürdür- mesini sosyal devletin göstergesi ola- rak sayanlar çok. Ancak hepimiz bi- liyoruz ki, bizlerin vergileriyle işletilen bu kurumlar siyasi iktidaıiann arpalı- ğıdır. Ekonomik etkenlerin değil siya- si çıkarlann yol gösterdiği bu kurum- lar, sonunda siyasi iktidarlar tarafın- dan bir yağmalama alanı olarak da kullanılıyoriar. Buralar iktidar partile- rinin militan karargâhlan halindedir. KTTIerin varitğı veya yokluğu değildir sosyal devletin ölçüsü. TELEKOM'un özelleştirilmesine karşı çıkan MHP'li bakan, burayı neden bırakmak iste- miyor? Sosyal devletin ölçüsü, toplumun güçlü olma yollannın açık bulunma- sıdır. örgütlenme hakkı olmayan bir toplum güçlü olabilir mi? Siyasi Par- tilerYasası, Seçim Yasası güçlü bir si- vil siyasi örgütlenme olanağı veriyor mu? Belki buradan şöyte bir teze de ulaşabiliriz: Toplum güçlü olursa dev- let de güçlü olur. Bu bir tezdir. Ancak bugün dünyanın hemen her yerinde ve özellikle gelişmiş ülkelerde dev- letle toplum arasındaki ilişki tartişılı- yor. Sivil toplumun güçlendirilmesi amacıyla atılması gereken adımlar gündeme geliyor. ömeğin, demokrasinin tanımı göz- den geçiriliyor. Demokrasi eskiden çoğunluğu yönetme hakkı olarak ka- bul görürken bugün demokrasi azın- lıklann haklannın güvenceattına alın- dığı bir sistem olarak geiiştirilmeye çalışdıyor. Avnjpa Birliği'nin son yıllar- da en çok üzerinde durduğu korıular- dan birisi azınlık haklan. Çksk sayıda yabancıyı içınde t>ann- dıran Batı toplumlan bu yabancılann haklan konusunda yeni tezler îiret- meye, yeni yasal önlemlergeliştirme- ye çaiışıyortar. Şunu kabul etmemiz gereJciyor: Toplumumuz örgütsüz ve zayıf, dev- let ise örgütlü ve güçlü. Güçlü v e ör- gütlü devlete kumanda edenl^^ bu halkı aç ve çaresiz bıraktlar. Solun önündeki temel sorun güçlü bir top- lumsal irade yaratmaktır; güçlü dev- let ve kutsal devlet çağnlannın srka- sına sığınmak değil.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle