19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 ARALIK 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DIZI GUNUN ADAMI EVıMÎZE APAM KARAKTERİ KARAKTERSIZÜK OLAN • • •• TURHAN SELÇUK i/, PAZAR ORHAIN BURSALI Türkiye Kopyalamaya Girişmeli Bu yüzyılın içinde, ınsan ıçın "Yaşam süresi sınırlaması" ortadan kalkabilir mi? Dünyada bir embrıyoyu ilk kez geçen ay kopyalayan Amerikalı araştırmacı ve ışadarnı Michael West bu soruya evet yanıtını veriyor. West ve arkadaşlan, bağışlanan yumurta hucrelerini, laboratuvarda çeşitli teknikler kullanarak ilk kez kopyaladılar. Teorik olarak, aslının ve kopyasının, örneğin kiralık rahimlere aktarılarak buyumelerini sağlamak mümkün... Ancak VVest ve arkadaşlarının amacı bu değil. Laboratuvar koşullarında hücrenin belirli bir bölünme aşamasına kadargelişmesini sağladıktan sonra, amaçları, çeşıtlı organların, dokuların.. özelliklerıni veren kök hücrelerı elde etmek ve bunlarla bedenımizde eskiyen veya çalışamaz duruma gelen organ ve dokuları yenilemek. Nasıl yapacaklar? Embriyonlardan elde ettikleri kök hücrelerin "büyümesini" sağlayacaklar ve onları yeni vegenç beden dokularının yetiştirilmesinde kullanacaklar. VVest diyor ki; 2099 yılında yaşam süresindeki sınırlamalar kalkacak. O ve arkadaşlan şarlatan degiller, hepsi başarılı ve cıddi bılım insanları. Söyledikleri ise bilimsel öngörü. Bir teorik çerçeve çiziyorlar. Bu düşünceler yüzyıl önce bir bilimkurgu edebıyatına gırerdı. Ancak bugün bilimkurgu edebıyatı olmaktan çoktan çıktı. Bilim, bu düşüncenın gerçekleşebilmesı ıçın gerekli ıpuçlarını ele geçirdi. Bu ipuçları nedir? Molekuler düzeyde ulaşılan bilgi düzeyidir ve geliştirilen veya bulunan çok önemli teknik ve yöntemlerdır. Insanı organ organ yenileme düşünün başındayız. Ben örneğın 50 yıl sonra doğmayı tercih ederdim! O tarihlerde, bilimin, bu alanda çok büyük gelişmeler kaydedeceğini, bugün hâlâ olanaksız görülen zorlukların aşılmış olacağını görüyorum. Tabii, o noktaya gelınceye kadar hayal kırıklıkları, başarısızlıklaryaşanacak; heryenı durumda yeni sorunlar ortaya çıkacak, ancak bu sorunlar yeni yöntemler ve bilgi birikimleriyle aşılacak. Bugune nasıl gelındiyse, yarına da öyle ulaşılacak... Bugün, bilimin bu yöndeki çalışmalarının önüne birtakım toplumsal zorluklar çıkıyor. ABD lideri Bush, ulkemde canlı kopyalanmasına izin vermem, diye yüksek perdeden atıyor. Kılise, embriyo kopyalamaya vb. karşı çıkıyor. Rus Ortodoksları, kopyalayanları kiliseden atarım diye afra tafra satıyor. Bunların hepsi tutuculuğun hastalıkları. Ancak yapabileceklerı hiçbir şey yok. Bilimin ele geçirdiğı, insanı parça parça yenileme şansını kallanmayacağını kimse sanmasın. Bu gelişmeyi engelleyebılecek bir guç göremiyorum. Bazı ülkeler, örneğın Isveç, kopyalama araştırmalarına izin verdi. Israil, dini bakımdan en tutucu, şeriatçı ülke olmasına rağmen, bu alanda bilimsel çalışmalara destek veriyor. Musevi liderleri, aslolanın insanı yaşatmak olduğu görüşünü savunuyorlar. Gelelim Türkiye'ye. Önümüzdeki 1020 yıl, kopyalama tekniklerisonucu yaratılacak ürünler, yepyeni birekonomi oluşturacak. Bu Yeni Tıbbın ekonomisidir. Insan ömrüne ve sağlığına katkıda bulunacak her şeyin ekonomık değeri büyük olacaktır. Türkiye, klonlama çalışmalarına değıl yasakmasak getırmek, büyük destek vermelidir. Avrupa ülkelerindeki "dinıetik" kaygılarla konulmaya çalışılan sınırlamalar ve yasaklamalar, Türkiye için önemli bir bilimsel araştırma üssü olarak öne çıkmanın fırsatı olabilir. Ülkemizde, bu alanda bilgi birikimi, hatta teknik ve yöntem birikimi de vardır. Birenstitü oluşturulabilir. Burası, profesyonel bir ış yönetimi altında çalışır. Araştırmalar, kamusal ve özel sürekli bir maddı fonla desteklenir. Bu, ulusal bir proje olarak gelıştirilir ve büyütülür. Türkiye, bu uzun vadeli yatırımı yapma aklını ve iradesini şimdiden gösterebilir mi? obursali (' cumhuriyet.com.tr GÖZLÜKLÜ SAMİ'NÎN HARİKULÂDE K1V1RTMALARI KIS1M 1EKMİLİ BİRLEN Komitede görüş aynlıldarı ÎHTÎLJLLÎÎT Art7a/ günü yaklaşırken Alparslan Türkeş 'e karşı güvensizlik dışa vurulmaya başlanmıştı. Türkeş, 18 Mayıs 1960 'ta Genelkurmay binasında, özel bir odadayapılan toplantıya ahnmamıştı. • •• M illi Bırlik Komıtesı'nin (M B K) toplaııtı lan gızl i olmasına ve genelde dc tutunak tutıılmamasına ve kimi toplanlılara tutanakçıların bile almmamasına karşın konuşnıalardan ve alınan kararlardan dışarıya ve özellikle CTIP çevrelerine, bilgi sızmalan oluyordu. Komitece görüşmelerde varılan anlayış hatta kararlara uymayabilcn görüş ve açıklamalan, komitc içi tartışmalara dışarıdan yöneltılen eleştirilere kaynaklık etmekte idi. Basınııı bu tür konuşmalara ve bilgi sızmalarına dayalı yayınlan, komitede büyük rahatsızlıklar yaratmakta idi. Komite dışında görev yapan üyelerin dış çevrelere yansıyan söz ve eylemlerinden iiretilen haber, yorurn, hatta üstü kapali yermeler, konıile içinde, karşılıklı eleşliri ve tartışmalara konu edılmekte idi. Bu yöndeıı Alparslan Türkeş'in dııruınu çok ilginçti. Kimileyin de kaygı verici olarak değerlendiriliyordu. Türkeş'in daha öncekı bılinen ilişkileri ve kendisıne özgü rejım anlayışı (klasik demokrasiden hoşlanmazdı) büyük kaygılann oluşmasına neden oluyordu. Türkeş'in duruınu onu en iyi tanıyan üyeleree ihtilalden önce de tartışılmakta ve ayrılıklara neden olıışturmakta idi. ••• Ahmet Yıldız, İsmet Inünü'ylc DP'Ulereverilecekceza kotıusunda ikııa etınek için görüşmüştü. İnonii, görüşmcde Yıldız'a "Sakın idami düşünmeyin" dcmişti. mi subaylann t'emal Gürsel'in telefonunu dinlediklerinden kuşku duyduğunu" söylemiş. 8 Mayıs'ta da Gürsel'le ilişkide bulunan bir kurmay albayın istihbaratça dinlenmekte olduğu öğrenilmişti. Kesin kanıt olmamakla birlikte dinlenmeler siiriip gitmekte idi. Oaşamada, üniversitelerden I47öğretim üyesinı ayıran komite kararı, daha sonraki evrede de MBK'nin yapmaması gereken bir iş olarak, eleştirilere konuediledurmuştu. Emniyet, istihbarat ve üniversite içi çevrelerce verilen bilgilere dayanan ve Türkcş gnıbunun da çok ısrarlı olduğu 147 konusu, yöntem olarak da, kişıler ba/ında da yanlış olduğu eleştirileri yoğunlaşarak sürmiiştü. Zaman ilerledikçe, MBK içinde, (ieçici Anayasanın 2. maddesındeki andın gereği olarak, verilmiş bulunan söz uyarınca, yönetiminengeç 1961 sonbaharında, yapılacak genel seçimlerle oluşacak yeni TBMM kararlılığında olan çoğunluklayapılaeakdahabirçokışlerin olduğunu ve bunların seçimle oluşacak parti iktidarlarının yapmayı uzun süre erteleme yolıına yönelebileeeklerini varsayanların tartışmaları, giderek yoğunluk ka/anmakta idi. Tartışmalar kamuoyuna da yansımaya başlamıştı. Örneğın, 21 P,ylül 1%0'ta, Ankara I lııkuk Fakültesi'nde konuşan Alparslan Türkeş, iktidardan gitmeme ya da uzun süre iktidarda kalma niyetini açığa vurmuştu. Ardından da, sözlerinin basına yansımamasını ıstemişti. O niyetini deyimleyen görüşünü bizzat bana da açıklayarak "En vuyirnıiyıl iktidarda kalmalıyız" demişti. Bu arada "'İnönü'nünÇağnsı'" adıyla damadı Mctin Toker'in Akis dergisinde yayımlanan metinde "27 Mayıs'ın görünüş itibanyla bir askeri darbe olduğu, bu yolla iktidar olanların C. Nasır. Abdülkerim Kasım, V. Caslro gibi iktidan seçimle nıcşru ellere teslinı etmelerinin wır olduğu" dile getirilmekte, MBK'nin seçim tarihini açıklamasında yarar gördüğü yazılmaktaydı. Ölüm cezaları Yüksek Adalet Dıvanı'ndaki yargılamalar sonııeu dördünde oybirliği, on birinde oyçokluğu olmak ü/ere 15 ölüm ce/ası verilmişti. MBK'nin, anayasa uyannca, mahkeme kararlanndan yalnız ölüm cezalarını onaylama ya da ömiir boyu hapse döndürme yetkisi vardı. Bu yetkının nasıl kullanılaeağı lartışmaları da kamuoyundasürmekte idi. Hğer ölüm eezaları verilirse, bunlara ilişkin kararın ne olabileceğine yönelik dış çevrelerde de siiriip gıden görüş ayrıhkları, MBK'yedeyansımakta idi. Bu amaçla SKB, üst komutanlar ve Isnıet İnönii ile görüşmelerimiz olmuştıı. SKB, ölüm eezalannın onayı için "Yahep^ahiç" söylemini kullanmakta idi. Genelkurmay Başkanlığı Istihbaıat Başkanı RefikKurttekin'ınevinde düzenlenen bir toplantıya ben de katılmıştım Onıdakı tartıiîmalardabenden başka, herkesin ölüm eezalannın tümünün yerine getiı ilmesinden yana olduğunu görmüştüm. Benim karşı çıkıcı konuşmamın çok soğuk karşılandığını gördüm I latta ki mi olumsuz tepkılerde... Jandarma Genel Komutanı Doruk, toplantıdan çıkışta; beni arabasına buyur etti. Yolda çok dostça ve övgü dolu sözlerden sonra "Ahınetciğinı,ölüm eezalannın onayında iııızan bulunsun... Yani, iyiliğin için buııu sö\ liiyonım, aksi tutum senin için iyi olmaz" demişti. inönü İle aörüsme Sınıf arkadaşım, dostum Suphi Karaman'la SKB'nin iclamlanı kanşmaması için, doğrudan baskılar yönelttiğı Inönü ile görüşmeye gittik. Biz, özet olarak seçimlerle ilgili rutumumuzu anlattık, o da beğendi. YAD'dan ölüm cezaları çıkarsa, bıze önerisinin ne olacağını sonınca, özet olarak, "Si/hâlâidam düşünüyor musunuz? Siyasal suçlulann idam edildikleri güıılcr çok geride kaldı. Bir kimseyi eumhurbaşkanlığı ve başbakanhk koltuğundan alıp bir gün bile hapsetmek yeter. Çok ağır bir cezadır. DP'liler için bu ceıa yelerlidir. Şiıııdiye (li'k, ihtilalle gelip scçiınle iklidarı devreden olmamıştır. Siz buııu yapnıakta kararlı görünüyorsuııuA Bu onurlu davranışagölgedüşürmeyin^dedı (')rnek olsun diye Atatürk'le bir konuşmasını anlattı. Atatürk, "ismet! Şıınlan,^ıınlaaİHiıılan astık. Onların şu, şu İKtklukları yok muydu? Ama şimdi tüm o bokluklar unutuklu, fakat asıldıklan bir türlü ıınutulıııuyor" demiş. tnönü de bize: DP'lıleri asarsanız, çok büyük olan ihtilal unutulacak ama asıldıklan unutulmayacak. Sakın idam düşünmeyin. Onlara uygulanan işlemler yeter bir cezadır. lazlasına gerek yoktur. Biz daha çok sorumuza yanıtlar aldıktan sonra, "Paşam! Büyükgüçliiklerlekarşılaşacağız. Büyük çekinceleri g(>güslemek zorunda kalacağiA O güçlükleri aşnıada siz yanınuzda olacak nusınız?" diye sorduk. Inönü'nün yanıtı olumlu olmuştu. Ardından MBK'ye, idamlara karşı olduğunu bildiren bir nıektup göndermişti. Türkes'e güvenslzllk Gerçekten daha öııee, ihtilal günü yaklaşırken Türkeş'e karşı güvensizlik dışa vurulmaya başlanmıştı. Bu nedenleona haber verilmemeklebirlikte, dışlanmasına da başlanmıştı ve 18 Mayıs 1%0'ta Genelkurmay binasında, özel birodada yapılan toplantıya ahnmamıştı. Aslında, 6 Mayıs'ta bir istihbaratçı Albay Suphi Karaman'a "Ki Seçimler ve Iktldarın devrl 9 Temmuz 1961 halkoylaması ile anayasanın kabulünden sonra MBK'nin çalışmaları, hiçbir gölgenin düşüriilemeyeceği genel seçimlerin yapılması, seçimlerin yönetimi ve seçileceklerden oluşaeak yeni TBMM'ye iktidarın teslinıi uğraşları halınde sürmüştür. Almanya'da AB üyeliği tartışması BERÜN(AA)Mcr kezi Almanya'nın Essen kentinde bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezı'nın (1AM) Direktörü Fanık Şen, Alman Hırıstiyan Demokrat Birlik Partısı(CDU) Genel Başkan Yardımcısı Jürgcn Rüttgers ile göç veTürkıye'ııin AB üyeliği konusunda tartıştı. Welt am Sonntag gazetesinde bugün yayımlanacak habere göre, §en ile bir araya gelcn Rüttgers, görüşmede ağırlıklı olarak göçün Alman toplumu üzerindeki yüküne dıkkatı çekti vc göçün, başta emeklılık sistenıi olmak üzere Alman sosyal sigorta sistenıine de beklenen katkıyı yapmadığını savundu. l'ürkıye'nin Avrupa Bırlığı (AB) üyeliğine de karşı çıkan Rüttgers, "AB, belli başlı birtakım değerlerin ve geleneklerin, ülkeler birligi dü/eyinde temsili oldugıı için Türkiye'ııin AB'ye alınmasına karsıyını. Bu değerler, I lıristiyan toplumu değerleridir. Bu değerler bütününe, Rusya da dahil olmadıgı gibi Türkiyc'dc dahil degildir" şeklinde konuştu. şen: Türkiye üye olacaktır MBK'deki işbölümü Milli Birlik Komıtesi üyelerinın işbölümü şöyleydi: CemalGUrsel Devlct Başkanı, Başkomutan, Başbakan Fahri Özdilek Başbakan Yardımcısı Ccmal Madanoğlu Ankara Sıkıyönetiın Komutanı Sıtkı Ulay Ulaştırma Bakanı trfan Baştuğ Ankara Valisı Alparslan Türkeş Başbakanhk Müsteşan Rıfat Baykal Devlet Başkanı Özel Kalem Müdürü Osnıan Köksal Muhafız Alay Komutanı Sezai Okan, Orhan Erkanlı YAD ile ılgili ilişkiler Ahmet Yıldız Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürü. Şen'den yarut Rüttgers'in iddialarına karşılık veren Şen ise Almanya'da gastronomiden bılişım teknolojisine kadar birçok alanda vasıtlı eleman açığı bulunduğuna dikkati çekerek mümkün görünen tek çöz.ümün yurtdışından gelecek göçmenler olduğunu belırtti. Türkiye'nin AB üyeliğine de değinen Şen,"NATOüyesiveyıllardır AB ortağı olarak AB'ye girmeyi hedefleyen Türkiye, tam üyelik koşullannı yerine getirincc mutlaka AB üyesi olacakür. Artık Hırıstiyan kültürüne dayalı bir devletler topluluğundan söz etmek,13 miryon Miislünıana karşı haksızukur" diye konuştu. BİTTt Bu dizi Ahmet Yıldız'\n 'Ihtilalin tçinden' adıyla Alan Yayıncılık tarafindan yayımlanan kitabından özetlenmıştır. NOT: Kitabın 32,42,43,44,76,211. sayfalannda teknik hatalar vardır. Bu hataları ileride yazacağım kitapta düzelteceğinu A. Yıldız İhtilalden sonra Milli Birlik Komitcsi'nde uyum sorunu yaşandı, tartışmalar çıkrı. Tartışmalar kamuouyna da yansıdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle