19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 ARALIK 2001 PAZARTESİ HABERLER Fikri Sağlar, liderlere tek parti için yılbaşından sonra çağn yapacaklannı söyledi CUMHURİYET + SAYFA Solda yeni yılda 3 parti TİJREYKÖSE AINKARA Yeni yılın ilk aylannda solda yeni parti lerin siyasal yaşama katılması bekleniyor. Bağınısız Cıımhuriyet Hareketi lideri Münıtaz Soysal, "hareketin harekcte geçme zamammn gddigmi" söylerken DSP'den istifa eden Sema Pişkinsüt yeni yılın ilk günlerin de partisinin kuruluşu için başvuruda bulunnıaya hazırlanıyor. Murat Karayalçın'ın da ocak ayı sonıına doğru Sl IP'nın yeniden açılması için girişımde bulunması bekleniyor. Yeni bir parti için hazırlık çalışmalarını sürdüren YiğitCiülöksüz, Tarhan Erdem ve arkadaşları da çok sayıda aydın ve bilim adamının imza koynıasını hedefledikleri bildirgeyi yeni yılda açıklayacak. 2002'nin solda yeni partılerin siyasal yaşama katılacağı bir yıl olması bekleniyor. CHP ve DSP'den kopanların yanı sıra bazı akademisyenlerin ve çcyitli çevrclerden aydınlann da solda yeni parti arayışları sürüyor. Yeni parti arayışlarını sürdüren grupların tek bir çatı altında bir araya gelebilmek için yürüttüğü görüşmeler sürerken ocak ayında tablonun nctleşeceği ve yeni partilerin kurulacağı bildirildi. Aday olduğu DSP kurultayında konuşması engellenen, oğlıı tartaklanan ve bu süreçte partisinden istifa eden Sema Pişkinsüt çalışmalannı yoğunlaştırdı. Pişkinsüt'ün partisinin program, tüzük ve kurucular listesinin hazır olduğu, yeni yılın ilk günlerinde kıımluş dilekçesinin verilebileceği bildirildi. DSP'den istifa eden Mehmet Özcan ile Nazire Karakuş'un da kunıcular arasında yer alması bekleniyor. Münıtaz Soysal parti leşme sürecüıi ta Yalova'dan engelleme ANAP'lı TBMM Başkanvekili Yüksel Yalova, Devlet Bakanlığı'ndan istifasına neden olan Tütün Yasası'nın yılbaşından önce genel kuruldan geçmesini muhalefetle birlikte yürüttüğü direnişle görüşüldüğü oturumun başında Mehmet Akif Ersoy'un ölümü ve Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin yıldönümleri nedeniyle 3 milletvekiline söz vereceğini açıkladı. Ancak nasıl olduysa söz verdiği milletvekili sayısı 20'yi buluverdi. Konuşmalar uzadıkça iktidar milletvekilleri sinirlenmeye başladı. Şikâyetler ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'm da kulağına gitti. Yılmaz, Yalova'ya telefon ederek "Ne yapmaya çalışıyorsun" diye uyardı. Görüşmelerin uzaması üzerine çileden çıkan DSP'li Ziya Aktaş, "Zamanı iyi kullanmamız gerek. Sayın başkan iki saat geçti, daha gündeme geçemedik" derken, ANAP'lı Erkan Kemaloğlu da "Meclis 7 doğru dürüst idare etmek mecburiyetindesiniz" dedi. Yalova, "Ben neye mecbur olduğumu biliyorum" diyerek muhalefetle birlikte yasayı engellemeyi sürdürdü. Kemaloğlu, Yalova'nın isteyen her milletvekiline söz vererek yasaya geçilmesini önleme çabası üzerine yerinden bağırdı: "Sayın başkan. aldığım bir habere göre Dicle kıyısında bir kuzu öldü, onunla ilgili konuşma yapmak istiyorum." Soysal, Pişkinsüt ve Karayalçın'ın partileri hazır Münıtaz Soysal Sema Pişkinsüt Murat Karayalçın mamJamak üzere olduklannı söyledi. Erclal İnönü'nün çekilmesinden sonra, birlikte yola çıktığı arkadaşları arasında da arayışlar çok parçalı olarak sürdürülüyor. Yiğit Gülöksüz, Tarhan Erdem ve arkadaşları yılbaşından sonra bir bildirge açıklayacaklarını söylediler. Bu bildirgede siyasetçilerden çok bilim adamları ve aydınların imzalarının yer alması bekleniyor. Aydın Ciivcn Gürkan, Ercan Karakaş ve arkadaşlan da çalışmalannı siirdürüyor. "Yeni partiyi ben kurmalıyım" diyen Murat Karayalçın'ın ocak ayı içinde SHP'yi yeniden açmak için adımlar atacağı bildirildi. Fikri Sağlar ise tek bir parti için çalışmalannı sürdürdüğünü söyledi. Gecen günlerde Karayalçın'la bir görüşme yapan Sağlar, "bireysel iddiayla değil, toplumsal sorumlulukla yola çıkanlan bir araya getirmek Lstediklerini" söyledi. Sağlar, "Yılbaşından sonra bir araya geleeeğiz. Bir çağnda bulunacağız. l mutiuyuz, tek bir parti kurulmasuiı istiyonız. Toplunıun unıudu olınanu/ için bu zorunlu" dedi. TBMM'nin cimnastik antrenörü bile var AINKARA(ANKA)Büyük bir Kl'l görünümündc olan TBMM kampusunda kadrolu elemanlar tarafından yapılamayan hiznıetler için çok sayıda geçici işçi de çalışıyor. Bunlar arasında bir cimnaslik anlrenörü ve tenis öğretmeni bile var. TBMIVI Başkanı Ömer Izgi, ÜYP Amasya Milletvekili Ahmet İyimaya'nın soru önergesini yanıtlarken, geçici işçilerle ilgili de bilgi verdi. İzgi, geçmişte, kadrolu elenıanlarla yerine getirilmesi münıkün olmayan, TBMM kampusunda dış lemizligi, yeşil alanların ıslah çalışmalan, sulanması bakımı, Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na bağlı saray, köşk ve kasırlann onanm, bakım ve çevrelerinin temi/liği, sulanması gibi işlerin yapılması amacıyla başlatılan geçici ışçi istihdamının, zamaıı içinde hizmet mekânlarının genişlemesi ve iç mekânlarda da benzeri hizmetlerin doğması sonucu artarak devam ertiğinı bildirdi. İzgi, bugün için Meclis'te merkez teşkilatta 466 işçi olduğunu söyledi. Endüstri Bölgeleri Yasa Tasansı'na ilgili kuruluşlar da karşı Meclis'e 'yabancı yatırnncı uyansı EMİNE KAPLAIN ANKARA Hazıne ve Dış T icaret müsteşarlıklan, Sanayi ve Tiearet Bakanlığı ile Çevre Bakanlığı, yabancı yatınmcının önündeki bürokratik engellerin kaldırılmasını öngören Rndüstri Bölgeleri Yasa Tasansı'na olumsuz görüş bildirdi. Başbakan Biilent Ecevit'in ABD gezisi öncesinde çıkarılmasını istediği tasarımn "yetkikarmaşası"na neden olacağı vurgulanırken ülkede organize sanayi ve serbest bölgeler varken yeni bir bölge kurulmasına gerek olmadığına dikkat çekildi. Yalırım izni için vcrilen 4 aylık sürenin de çevrc açısından sakıncalı olabileceğine işarct edildi. TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu'nda, lindüstri Bölgeleri Yasa Tasansı, ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlannın itirazlarına karşın kabul edildi. İlgili kuruluşlardan tasarının sakıncalarına ilişkin komisyona bildirilen görüşler şöyle: Hazine Miisteşariıgı Yabancı Sermaye Genel MUdürlüğü: Tasan, ülkedeki yatırım ortamının iyileştirilmesi yerine yatırımlan teşvik ctmesi yönüyle devlet yardımlan politikalanna aykın bir sistemi getirir. Türkiye'de organize sanayi bölgeleri, serbest bölgeler, kalkınmada öncelikli bölgc olmak üzere çok sayıda bölge varken yeni bir bölge yaratılması doğru değil. Yabancı yatırımcılan çeken en önemli etkenlerin arasında teşvikler yer almıyor. Yabancı yatınmcıları cezbeden, güvenilır, şefTaf, bugünden yarına görebilecekleri yatırım ortaını. Rğer ille de teşvik verilmek isteniyorsa devlet yardımlarına ilişkin mevzuatta bir düzenlemeye gidilebilir, ayn bir yasa çıkarılmasına gerek yoktur. Ülkede destek unsurlarının yürütülmesinde çok fazla kavram var, bu kargaşa yaratıyor. Sanayi Bakanlığı: Yeni bölgc kurmak yerine organize sanayi bölgeleri üzerinde yoğunlaşılarak mevzuatın geliştirilmesi gereklidir. Bu hem ülke gerçekleriyle hem de mevcut atıl kapasitenin değerlendirilmesi açısından uygun olacaktır. Serbest Bölgeler Genel MUdürlüğü: Tasan, pek çok yanlışı beraberinde gctiriyor. Eğer ülkenin bazı yatırımlara ihtiyacı varsa, bu mevcut bölgelerle yapılabilir. Bu sorun Serbest Bölgeler Yasası'nda yapılacak bazı değişikliklerle çözülebilir. Vergi alınmadan yapılacak teşviklerin birkaç elden yürütülmesi sorun çıkarıyor. Serbest bölgelerde zaten böy le bir avantaj var, bu bölgelere yabancı yatınmcılar hiçbir kamu kuruluşundan izin almadan yatırım yapabiliyor. Şu anda 20 serbest bölgc aktif olarak çalışıyor. Özellikle lstanbul ve Izmir'de bulunan serbest bölgelerimizde yüzde 50'nin ü/erinde boş kapasite mevcuttur. Dış Ticaret Müsteşaruğı: Tasan, Serbest Bölgeler Yasası'yla paralellik gösteriyor. Her ikisi de amaç bakımından aynı durumdadır. Serbest bölgelerde uygulanan teşvikler, endüstri bölgeleri için öngörülenlerden daha geniş kapsamdadır. Tasan, mevzuatta müken"er niteliğini taşımaktadır. Yeni bir yasa çıkanlmadan bu sorun aşılabılir. Çevre Bakanlığı: Yabancı yatınmcılara izin için tanınan 3 aylık süre yeterli değildir. Bazı yatınmlar için yatırımın yapılacağı bölgenin bir sene izlenmesi gerckir. Rüzgâr, yağış, akarsu debisiyle ilgili ölçümler yapmak zorunluluğu vardır. Sürenin azlığı sıkıntı yaratır. 9 Koalisyonun demokrasi kavgası Yeni vergilerle ilgili yasa PlanBütçe Komisyonu'nda görüşülürken koalisyon ortakları renkli bir tartışma sergiledi: Yaşar Topçu (ANAP): Türkiye neden Arjantin olmuyor? Ne çabuk unuttunuz. Türkiye'de gösteri yapılması her vilayette valiler tarafından yasaklandı. Bu parlamento, anayasanın 2. maddesini askıya alıyor. Demokratik, sosyal devletin yerini, antidemokratik, ticari devlet alıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vasfı ticari devlettir, diğer tarafı da polis devletidir. Antidemokratik, ticari, polis devleti... Benim genel başkanım da dahil, kürsüye her çıkan geçmiş dönemi suçladı. Bunlar koca bir aldatmacadır. Cesaretiniz yoksa boşaltın orayı. Sayın Ozal'ı rahmetle anıyorum... Erol Al (DSP): (Süleyman Demirel'i kastederek) Ben bu konuşmayı dün duydum... Topçu: Duyacaksın tabii, duy ve öğren. Yapamayan gider, yapan gelir, demokrasi budur. Aslan Polat (SP): Yeni bir oluşum mu var Sayın Topçu? Topçu: Siz yeni bir oluşuma muhatap oldunuz. Bunu sonra kendi aranızda konuşun. Cevat Ayhan (SP): Aldın mı cevabını. Polat: Ben bir şey demedim ki... Yaşar Topçu toplantıdan ayrıldıktan sonra söz alan Erol Al, yanıtını da bu arada verdi: "Cavit Çağlar ve Demirel hapse girdikten sonra demokrasi kavgası yapanlardan öğrenecek bir şeyim yok." Toskay: Kararname imzaya açıldı. Akcan: Hazırlamadım Afet kararnamesi bilmecesi mesiyleflgtti olarak imzalann büyük bölümü hcnıen hemen taANKARA Mersin'de yaşamamlannuşor. Geri kalanın da nan büyük sel felaketiniıı arhızla bitirilmesine karar vcrfldından gündeme gelen afet kamiştir" dedi. rarnamesi, bilmeceye dönüştü. Toskay, bir soru üzerine de Hükümeti oluşturan partilerin afet kararnamesinde "çok cidkendi belediyelerini de afet kapdi bir sorun olduğunu" doğrusamına almak istemelayarak U O sorun tabii si nedeniyle "sorun haki çözülecek. 1 ürkiye line gelen" kararname, • Devlet Bakanı Toskay, kararnamede Cutnhuriyeti, bu sorukabinenin bakanları nu çözecek güçtedir" imzaların büyük bölümünün arasında birbiriyle çedemişti. tamamlandığı söylerken Bakan Akçan, lişen açıklamalara koAncak Bayındırlık "Kararname hazırlanmadı" dedi. nu oldu. ve lskân Bakanı AbHükümet sözcüsü ve dulkadir Akcan, TosDevlet Bakanı Tünca Toskay, kay'ın açıklamalarıyla tcrs düyan afet kararnamesine yöne"afet kararnamesüıde çok cidşerek "Hayırkaranıameüzerinlik sorun, bakanlann çelişkili di bir sorun olduğunu, ancak de hiçbir sıkıntı yok. Bu bir devaçıklamalarıyla açığa çıkıyor. Türkiye'nin bunu aşacak güçlet sorunu değil ki" dedi. Akcan, önceki gün toplanan Bakanlar te olduğunu, imzalann bitirihnc Kurulu'nun ardından açıklama kararnamenin henüz hazırlansine karar verüdiğtar vurgu yapan hükümet sözcüsü ve Dev madığını, sel felaketi yaşayan larken aynı partiden BayıncUrbelediye sayısımn da artması let Bakanı Tunca Toskay, "Merlık ve lskân Bakanı Abdulkasin Uimizdeld afetie ilgili olarak nedeniyle kapsamın sürekli gedir Akcan, kararnamenin hehazırlannuş olan afet kararna nışlediğini belirttı. EBRÜ TOKTAR nüz hazırlanmadığını açıkladı. Akcan, yeni felaketlerle kapsarrun genişlediğini, bu konuda da devlette hiçbir sıkıntı olmadığını öne sürdü. MHP, ANAP ve DSP arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle bir türlü yürürlüğe konulama AKP'lilere Türkçe dersi Köşemizde geçen hafta yayımlanan "AK Parti mi, AKP mi?" başlıklı yazıya AKP yönetiminden açıklama gönderildı. AKP kısaltmasının kullanıldığı Anayasa Mahkemesi başvurusunun yer aldığı metnin taslak olduğunu öğrendik. AKP Grup Başkanvekili Mehmet Ali Şahin ve AKP Genel Sekreteri Ertuğrul Yalçınbayır, mahkemeye gönderilen dilekçede "AK Parti" kısaltmasının kullanıldığını bildirdi. Bu kısaltmanın doğru olup olmadığını bir de dilbilimci ve yazar Emin Özdemir'e sorduk: "Yazım kılavuzumuz var. Kısaltma, kurum ve kuruluş adları kaç sözcükten oluşursa oluşsun onların ilk hafleri alınarak yapılabilir. Doğrusu AKP'dir. Parti sözcüğünü diğer harflerden ayıramazsınız, çünkü bu bir tamlamadır." Ozdemir, parti yöneticilerinin "AK Parti" ısrarını da şöyle yorumladı: "Ak sözcüğünün çağnşımından yararlanmak ıstiyorlar. Bu sözcük, kirlilikten uzak, pisliklere bulaşmamış, sütten çıkmış ak kaşık gibi güzellikleh, mutlulukları çağnştınr. AKP sözcüğünden niye yakınıyorlar, neden ürküyorlar? Bunu anlamak mümkün değil. Yazım kılavuzundakı kuralları boşlarsanız, umursamazsanız o zaman karmaşa olur." Muş işçilerinin taneleri... Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu'nun aynı adlı romanından uyarlanan "Salkım Hanımın Taneleri" filmi uzun tartışmalara yol açtı. Genel kurulda Tütün Yasası görüşmeleri sürerken bu konu yeniden gündeme geldi. ANAP'lı Erkan Kemaloğlu, hükümet adına görüşmelere katılan Karakoyunlu'ya seçim bölgesi olan Muş'ta tanık olduğu bir olayı aktararak takıldı: "Cumhuriyet tarihimizde Muş tren istasyonunde iki olay vardır. Birinci olay 1950yılında Muş'a ilk trenin gelişi. O gün bütün Muş halkı tren istasyonunda. Bir bayram, bir şölen büyük bir kutlama. Ikinci olay 21 Kasım günü, yine bütün Muş halkı tren istasyonunda. Muş Yaprak Tütün Işletmesi'nde çalışan 105 bayan işçinin Malatya 'ya tayini. Karda kışta, çamurda yaşlılar ağlıyor, komşular üzülüyor, aileler bölünüyor, çocuklar annelerinin eteklerine yapışmış ağlıyor. Bu dramı, bu trajediyi, bu zulmü ekranlardan seyrettinlz mi sayın bakanım." Kemaloğlu, "Muş, Muş olalı böyle zulüm görmedi" dedi ve Karakoyunlu'ya bir öneride bulundu: "Bu olayı sinemaya taşırsa Salkım Hanımın Taneleri'nden daha çok seyirci toplayacağına inancım tamdır." İIRMIKI Bir yasa çıktı. DGM Yasası'nda değişiklik yapan bir yasa. Cumhurbaşkanı bu yasayı onaylamadı ve bir kez daha görüşülmek üzere Meclis'e iade etti. Meclis, yasayı yeniden görüştü, hiçbir değişiklik yapmaksızın bir kez daha benimsedi. Ahmet Necdet Sezer'e de Resmi Gazete'deyayımlanmak üzere göndermekten başka yol kalmadı. Sonuçta DGM Yasası değişti ve bazı suçlar DGM kapsamından çıkarıldı. Kamuoyunda banka hortumcuları, vurgun amaçlı çete oluşturanlar diye anılan it uğursuz takımı artık DGM'de değil, bildiğimiz ağırceza mahkemelerinde yargılanacaklar. Nitekim bu uygulama başladı da. Medyada sık sık, bir zamanlar manşetlerde anılan hortumcuların, çetecilerin, hırsızların artık DGM yargıçlarının karşısına değil, olağan ağırceza mahkemelerine çıkarıldıklarını ve oradan da serbest bırakıldıklannı duyuran haberlerokumaktasınız. Bu haberlerde bazen satır aralarında, bazen açık açık "... ve böylece paçayı sıyırdılar" imaları da mutlaka yer almakta. AYDIN ENGÎN aengin(/doruk.net.tr ki bu dönem bitti. Şimdi ise DGM'lerin kapsamı daraltılarak bir adım daha atıldı. Eğer hukuka bağlıysak, hukuk devletine inanıyorsak, DGM'lerin adalet sisteminden büsbütün kazınmasını istemeliyiz. Niyetlerimiz ne kadar has olsa, ne kadar "daha adil bir Türkiye" özlemiyle hareket etsek bile, DGM'lerin kapsamının daraltılmasına karşı çıkmak, hukukun yanında değil karşısında yer almaktır. • •• Yok.. hırsızların, hortumculann DGM yerine ağır ceza mahkemelerine çıkarılmasına itirazımız, adalet aygıtımızdaki çürümeden, rüşvetten kaynaklanıyorsa ve bundan da "DGM yargıçları namusludur, öteki yargıçlar pek de namuslu değildir" yargısı çıkıyorsa, böyle düşünenlerin, iddialarını inandırıcı gerekçe ve kanıtlarla sergilemeleri boyunlarının borcudur. Yargı sistemimizdeki çürümeyi, bozulmayı, ahlaksal kirlenmeyi düzeltmek, özel mahkemeleri savunarak olamaz. Böyle düşünüp davranan "Çankaya Yargıcı" ise durum daha da vahimdir. Zaten Cumhurbaşkanı da yasayı Meclis'e geri yollama gerekçesinde, "Bu suçlann DGM kapsamından çıkarılmasının kamu vicdanında vurguncuların, hırsızlann, hortumculann korunup kollandıkları gibi bir kaygı oluşturacağı" endişesinden söz etmekteydi. • •• Ahmet Necdet Sezer'in bir açığını yakalamak için yanıp tutuşanlar, bulamadıkça hırçınlaşan, çamurlaşanlar, kooperatif hissesini, satın aldığı evi dillerine dolayıp onu yıpratmak isteyenler DGM Yasası'nda değişiklik yapan yasanın Meclis'e geri gönderilmesine, geri gönderme kararının gerekçesine hiç ilgi göstermediler. Değinenler de "Yav önemli değil. Ha DGM, ha ağır ceza mahkemeleri. N'olacakyani..." gibisinden itirazlarda yoğunlaştılar. Zaten kendilerine pekyakın buldukları "saygın işadam/ar/"nın elleri kelepçeli, suratları üç günlük sakallı, polis sorgusundan sersemlemiş görüntülerinden, pek hoşnut değillerdi. O yüzden bu suçların ve Yargıç5 Doğal Yargıca Karşı daha önemlisi bu "san/War"ın DGM kapsamından çıkarılıp olağan mahkemelere gönderilmelerine çaktırmadan sevindiler, olup bitene alkış tuttular. Haydi buyrun bakalım. Buyrun bakalım, çünkü ben de alkış tuttum. Açıklayayım: Duran saatin zamanı günde iki kez doğru göstermesi gibi, başımızdaki şu koalisyon da onca berbat yasa arasında bir tane de doğru yasa çıkardı. Gerçi DGM'leri adalet sistemimizden tümüyle kazıyıp atmaya gücü yetmedi ya da niyeti yoktu. Ama hiç olmazsa DGM'lerin kapsamını daralttı, etkisini sınırladı. Hukukun üstünlüğüne, hukuk devletine giden yolda bilerek bilmeyerek, isteyerek istemeyerek küçük, ama anlamlı bir adım atıldı. Bu alkışlanmalıdır. Bu ülkeyi soyup soğana çevirenlerin, bankaların içini boşaltıp, posasını devletin (yani bizim) sırtımıza yıkıp, üç günlük hapislik yaşamlarında durma ••• dan mızmızlananların pişkinliğınin, alçaklığının bizleri çileden çıkarması doğal. Onların en ağır cezalara çarptırılmasını istemek hakkımız. Ama cezalandırmanın adı linç olamaz. Bir hukuk devletinde cezayı yasalar belirler, kararı yargıçlar verir. Ve evrensel hukukun en temel ilkelerinden biri de doğal yargıç ilkesidir. Anayasa bunu öngörür, görmüyorsa o berbat bir anayasadır. özel mahkemeler, doğal yargıç ilkesinden temelli bir sapmayı ifade eder. Sivilleri yargılayan askeri mahkemeler, sıkıyönetim mahkemeleri filan gibi... DGM'ler de yurrtaşı kendine düşmangören "kutsal devlet"\ savunmak için kurulmuş özel mahkemelerdi ve mahkemelerdir. Cüppesinin altında üniformasının apoletleri görünen "asker yargıç" üyeler döneminde sözünü ertiğimiz "hukuksal sapma" vahim boyutlardaydı. Ne yazık ki hukuk devletine bağlılıktan değil, Avrupa Birliği baskısından dolayı ve fakat ne iyi 'Bir kafa atsaydın...' MHP milletvekilleri, Ihale Yasa Tasarısı'nın TBMM Bayındırlık Komisyonu'nda görüşülmesi sırasında "Ulus devletten vazgeçiliyor" dıyen Ankara Barosu temsilcisi Avukat Nusret Senem'in üzerine yürüdüler. Olay üzerine gazetecilerle sohbet eden Komisyon Başkanı Mustafa Gül, "Komünist o yav, komünıst" dedi. Toplantılara katılan ve başkanın masasına oturan Cemal Enginyurt'un bilinen şöhretine gönderme yapan MHP'Iİ Yusuf Kırkpınar arkadaşına takıldı: "Zamanında gelseydin kavga olmazdı. Bir de bana, adamın gırtlağını sıktın, kafa attın, diyorlar." Enginyurt yanıtladı: "Sen de attım deseydin. Ne olurdu, sermayeden mi kaybederdin." Sohbete katılan ANAP'lı Mehmet Güneş de Senem'in ucuz kurtulduğunu ortaya koydu: "Şu kafanla ona bir kafa atsaydın, vallahi sen/ alnından öperdim." Türey Kösc, Eınine Kaplan, Bülent Sanoğlu, Sertaç Eş tfonııııcunırattnotncLtr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle