29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET + 20 ARALIK 2001 PERŞEMBE HABERLER DUNYADA BUGUN ALİSİRMEN Iki Taraflı Yanlış Yurtta karakış... Rüzgâresip küfürüyor... Soğuk can alıyor.... Sel öldürüyor... Karyolları tıkıyor... Avrupa ile ilişkilerimizde ise bahar benzeri bir hava esiyor. Laeken zirvesinde Ankara açısından elde edilen sonuçlar olumlu sayılmalı. Zirve sonucunda yayımlanan bildiride, Avrupa'nın geleceğinin konuşulacağı konvansiyona Türkiye'nin de öbür ülkelerle eşit koşullarda katılacağı bildirilirken üyelik müzakerelerinin başlama tarihinin yakınlaşmakta olduğunu belirten ifade de yer alıyor. Gelişmenin dört ana kaynaktan doğduğunu söyleyebilir, bunları şu şekilde özetleyebiliriz: 1 Ânayasa değişiklikleri ve temel reformlar konusunda atılan adımlar. Bunlar henüz uyum yasaları çıkmadığı için tam olmasa, bazı alanlarda yetersiz de kalsa, yine de bir iyi niyet göstergesi olarak algılanıyor ÂB tarafından. 2 Kıbns'ta beliren çözüme yönelik gelişme umudu. 3 Ankara'nın, Avrupa Güvenlik ve Savunma Projesi konusunda tavrını yumuşatması. 411 Eylül'den sonra Türkiye'nin artan jeostratejikönemi. Evet Türkiye AB ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığı söylenebilir. Ama olay kamuoyuna, işlevi haber vermek ve uyarmak değil de umut pompalamak olanlar tarafından abartılarak yansıtılıyor. öte yandan, karşısında bir düşman art niyetli Avrupa karşıtı vehmetmeden düşünemeyen kimi yorumcular da, olayı abartıp, "Yeminli Avrupa düşmanlan"na veryansın ediyorlar. Türkiye AB ile ilişkilerini bir türlü sağlıklı irdeleyip tartışamıyor. Kimileri, AB'ye çabucak giremeyişimizi, "Avrupa düşmanları"na bağlıyorlar, kimileri de "Bizne yaparsak yapalım AB bizi zaten almaz" diyerek olumsuz bir tavır sergilemekte direniyorlar. Kamuoyu da iki tarafı yanlış bir yörüngede kolan vurup duruyor. Konuyu irdelemeye önce kendimizden başlayalım dilerseniz. Kabul etmeliyiz ki Türkiye bugün Avrupa ölçütlerinden ve kimliğinden çok uzaktadır. Anayasa ve yasa değişiklikleriyle kolayca giderilebilecek bir farklılık değil bu. Toplumsal yapıda, düşünce biçiminde de önemli değişimlergerekmekte. Eğitim alanında dünya yarışmasında nal toplayan Türkiye bu değişimlere yönelmiş durumda değil. Oysa hem AB üyeliği açısından, hem de ondan bağımsız olarak değişime yönelmenin zamanı geldi de geçiyor. Türkiye bugünden ciddi olarak başlasa çalışmaya, 2010'ların herhangi bir diliminde, üyeliğe az çok hazır hale gelebilir. Bütün bunlar gerçekleşinceAB'nin bizekucak açacağını sanmak da en hafif deyimiyle safdillik. Teknik olarak, Türkiye büyük bir lokma. Kimi küçük ülkeler gibi hazmı kolay değil. Ayrıca Avrupa hazır da değil bizi kabul etmeye. Bu konuda politikacısında, kamuoyunda ve hatta aydınında bazı tereddütler var. Bu tereddütlerin hepsinin önyargı ya da art niyetten kaynaklandığını söylemek de haksızlık olur. Evet art niyetler ve önyargılar var. Ama onların giderilmesi için tek yanlı çabalar da yeterli olmayacak. Her iki tarafın da gittikçe eşgüdümlü hale getirilen çaba harcamaları gerekiyor. Türkiye'nin Avrupa'yayönelen yolu, iki tarafı da yanlış "liboş" "dinozor"tartışması biryörüngesinin uçlarından değil, ortadaki gri alandan geçecek. Almanya îslam açmazında SERDARKIZIK DÜSSELDORF 11 Eylül'den sonra yoğun olarak tartışılmaya başlanan siyasal tslam, Alman ve Tiirk toplumlan arasındaki mesafeyi derinleştiriyor. Bazı çevreler 11 Eylül'e değin siyasal Islama destek veren Alman politikalarında değişimler gözlendiğine, Kaplancılann kapatılmasından sonra Milli Görüş'ün izlenmeye alındığına dikkat çekiyorlar. Bazı çevreler ise Almanya'nın lslam kartını elinde bulundurmak istediğini, üstelik yeşil sermayenin ülkeyi terk etme riskini düşünerck harekct ettiğini belirtiyorlar. Müslümanlığın okullarda resmi ders olarak okutulması konusunda da geniş bir tartışma yaşanıyor. Dünyayı sarsan ikiz kuleler saldınsı, Almanya'da taşlan yerinden oynattı. Başta seçme ve seçilme gibi temel demokratik haklardan yoksun bırakılan Türk toplumu, Müslüman kimliğinden ötürü daha büyük bir dişlanma sorunuyla yüz yüze. Kuzey RenVestfalya Eyaleti Göçmen Kaplancılann yasaklanmasına karşı yeşil sermayenin ülkeyi ter ketmesinden korkuluyor • 11 Eylül saldınsı, Almanya'da taşları yerinden oynattı. Başta seçme ve seçilme gibi temel demokratik haklardan yoksun bırakılan Türk toplumu, Müslüman kimliğinden ötürü daha büyük bir dışlanma sorunuyla yüz yüze. Bırlıklen Başkanı Tayftın Keltek, siyasal tslamın her iki toplum için de sıkıntılara yol açtığını belirterek "Almanya yıllardır Türklerin demokratik haklanm vermedi, yerd yönetinılerde bile lenısil edilmelerine olanak sağlamadı. Sürekii göçmen kimUğimizle tanındık. Böyiece Tiirk toplunıunu içine kapatülar. 11 Eylül'den sonra siyasaJ tslamın çabalan yanında Alman toplumunun yaklaşımlan aradaki mesafeyi derinleştirdi. Türkler daha bir içe kapab hale geldi" dedi. çevreler siyasal lslamın değişik gerekçelerle yıllardır desteklendiğini vurguluyorlar. Sağlanan maddi desteğin yanı sıra Türkiye'de cinayet işleyen Hizbullah militanlarının Almanya'da siyasi mülteci olarak yaşadıklarına dikkat çekiyorlar. Bu çevreler Kaplancılann ufak ve marjinal bir grup olduğunu, asıl tslami hareketin Milli Görüş çatısı altında toplandığını belirterek "Alman politikalannın ne yönde olacağı, Milli Görüş'e karşı izlenecek tutumla açığaçıkacak" görüşünü savunuyorlar. Burada dikkat çekilen bir konu da önemli maddi bihkime sahıp lslanıi sermayenin varlığı. Alman yetkililerin yeşil sermayenin yurtdışına çıkmaması için özenli ve dikkatli davranacağını vurgulayanlar da var. Bazı Türkler ise 11 Eylül'den sonra dünya konjonktürünün değiştiğini savunarak Almanya'nın da özellikle siyasal Islama karşı belirgin bir tutum izleyeceğini ileri sürüyorlar. Geçen hafta Federal Içişleri Bakanı Otto Schly ile Bavyera lçişleri Bakanı Giinter Becksteir'in siyasal lslam konusundaki açıklamalan bu çevrelerce örnek gösteriliyor. Bu gelişmelerin yanı sıra Almanya'daki 80'i aşkın minareli yapılardan en gü/.cli olarak nitelendirilen Marl'daki camiyi Almanya Cumhurbaşkanı Rou'nun ilk kez ziyaret etmesi de dikkat çekici bir unsur. Milli Görüş ne olacak? Aynca yasal değişikliklerin ardından dar bir grup olan Kaplancıların kapatılması Almanya'daki Türklerin ilgiyle izledikleri bir gelişme. Tartışmalarda farklı görüşler sergileniyor. Bazı Türkler Almanya'nın bu tutumunu samimi bulmuyorlar. Bu Pln dersl tartışılıyor tslamın okullarda resmi ders olarak okutulması da ayn bir tartışma konusu. Göçün 40. yıldönümü nedeniyle Kuzey RenVestfalya parlamento binasında konu masaya yatırıldı. 40. yıldönümünden ötürü Türkiye'den gelen bir grup gazeteciyi parlamentoya götüren Türkiye Araş • •• tırmalar Vakfı, din eğitimiyle ilgili bir dizi araştırma yapmış. Bu araştırma sonucuna göre Türk göçmenlerin yüzde 72.1 'i Diyanet Işleri Türk lslam Birliği üyesi. Daha sonra gelen grup yüzde 8.3'le Milli Görüş. Milli Görüş, başkent Berlin'de Türklere din dersi verme hakkını elde etti. Bu hak Almanya'da geniş tartışmalara yol açtı. Diğer eyaletler ve Türklerin büyük çoğunluğu Berlin'deki bu uygulamayakarşılar. Berlin'deki ilgili anayasa maddesinin değiştirilmesi için değişik kanallardan yoğun baskı var. Nitekim Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti'nin Eğitim Bakanı Gabriele Behler, Berlin'deki uygulamanın yanlış olduğunu söylüyor. lslamın Almanea diliyle okullarda resmi ders olarak okutulması için çalıştıklanm söyleyen Behler'in görüşleri şöyle: " Birkaç okulumuzda Almanea tslam dersini uygulamaya koyduk. Tüm okullara yayılması için hukuki bir sürcç geçiriyonız. Türk velileri çocuklanna din eğitimini okullarda aldırmah." IĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN Yücelen'le görüşen Schily: Kaplan için güvence yeterli • Almanya lçişleri Bakanı Schily, "Ölüm cezasının uygulanmaması konusunda verilecek güvence, Kaplan'ın sınır dışı edilmesi için yeterli olacaktır" dedi. Yücelen ise Kaplan'ın Hizbullah ve Bin Ladin ile üişkisi olduğu yönünde bulgulara sahip olduklannı söyledi. BERLİN (AA) lçişleri Bakanı Rüştü Kazmı Yöcelen, Türkiye'nin iç hukukunun ölüm cezalannın uygulanmamasına izin verdiğini söyleyerek faaliyetlen Almanya tarafından yasaklanan lslanıi Cemaat ve Cemiyetleri Birliği'ni yöneten Metin Kaplan'ın Türkiye'ye iadesi yönündeki Ahnanya'nın isteklerini, Türk hükümetine ileteceğini bildirdi. Almanya lçişleri Bakanı Otto Schily'in davetlisi olarak Ahnanya'da bulunan Yücelen dün Schily ile görüştü. Görüşmenin arduıdan Schily ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Yücelen, ülkelerin kendi iç hukuklanna bağlı kalmalan gerektiğine dikkatı çekerek "Ben kendi iç hukukumuz hakkmda bilgi verdinı. Schily'nin, Kaplan ile ilgili olarak idam karan alınması durumunda bile uygulanmaması yönündeki isteğmi Türk hükümetine Uetecegim. Bu konuda topyekun karar verlhnesi lazını. Kendi iç hukukumuz idam cezalannın uygulanmamasına izin veriyor" dedi. Yücelen, görüşmede gerek iç güvenlik ve terorizm, gerekse insan kaçakçılığı konularında iki ülke arasında mevcut olan işbirliğini geliştirme karan aldıklarını da bildirdi. ••• Depremzedelerin açtıklan davalann birçoğu zamanaşımı nedeniyle düştü Yargı ıımutlan boşa çıktı • Yıkılan binalarda sorumluluğu olan kişilerin yargı lanmasını isteyen depremzedelerin dava dosyalan asliye cezadan ağır cezaya gönderilince zamanaşımına uğradı. lstanbul Haber Servisi Depremde yıkılan konutlan, eksik malzemelerle yapanlann cezalandırılmasını isteyen depremzedelerin umutlan boşa çıktı. Depremzedelerin açtığı davalann bir kısmı "zamanaşımı" nedeniyle düşerken zamanaşımına uğramayan davalarda ise depremzedelerin lehine sonuç alınmadı. Yıkılan binlarda sorumluluğu bulun an kişilerin yargılanmasını isteyen depremzedeler, asliye ceza mahkemelerinde dava açtı. Ancak aylar sonra Yargıtay, davalann asliye ceza yerine ağır ceza mahkemelerinde görülmesine karar verdi. Böyiece davalann görülmesine yeniden başlandı. Dava dosyalannın asliye cezalardan ağır ceza mahkemelerine taşınması aylar sürdü. Bu arada sonuçlanan davalann ise büyük bir kısmı depremzedelerin aleyhine sonuçlandı. Açılan davalann bir kısmı "zamanaşunı" nedeniyle düştü. Borçlar Kanunu'nda inşaatla ilgili hukuki sorumluluğun 10 yılla sınırlı olduğu belirtiliyor. Yargıtay da mahkemelerden bunu dikkate almalarını istedi. Buna karşın bazı davalann zamanaşımı 5 yıl üzerinden hesaplandı. Yargıtay Ceza Dairesi, suçun oluştuğu tarih olarak binanın sahiplerine teslim edildiği zamanı kabul etti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve yerel mahkemeler ise suç tarihi olarak ınsanlann öldüğü zamanı kabul ediyor. Suç tarihi, binaların teslim edildiği zaman olarak kabul edildiğinde davalann çoğu zamanaşımı nedeniyle düştü. Böyiece depremzedelerin hukuk mücadelesi sonuçsuz kaldı. Sezer en çok oy alanı atadı Alemdaroğlu yeniden rektör ANKARA (CumhuriyrtBürosu)Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, lstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne seçimlerde en fazla oyu alan eski rektör Prof. KemalAlemdaroğlu'nu atadı. Rektörlük seçiminden 1268 oy alarak birinci çıkan Alemdaroğlu, Sezer'in onayı ile yeniden rektör oldu. YÖK'ünÇankaya Köşkü'ne sunduğu listede sıralamayı değiştirerek seçimlerde 13 oy alan Dinçer Uçak'ıbırinci, Alemdaroğlu'nu ise ikinci sırada göstermesine karşın Sezer, rektör olarak Alemdaroğlu'nu seçti. Cumhurbaşkanı Sezer, Anadolu Universitesi Rektörlüğü'ne de Prof. EnginAtaç'ı atadı. Alemdaroğlu 1939'da Trabzon'da doğdu. 1Ü Tıp Fakültesi'nden 1962 yılında mezun oldu. Fakülte tarafından 1966 yıhnda gönderildiği Almanya'da 15 ay çahşarak uzmanlık tezini hazırladı. 1967 yılında genel cerrahi uzmanı, 1972'dedoçent,1978 yılında da profesör oldu. Adli Tıp Kurumu uzmanlığı yaptı. Kurumdaki 2. lhtisas Kurulu üyeliğini de halen sürdürüyor. 1994 yılında IÜ Rektör Danışmanı olarak atandı ve Sağlık Bilimleri temsilcisi olarak IÜ Yönetim Kurulu üyeliğine seçildi. Aynca Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanlığı görevini de halen sürdürüyor. Birçok makalesi ulusal vc uluslararası dergilerde yer alırken 5 kitap yayımladı. Çok sayıda derneğin üyeliğini yaptı. Alemdaroğlu, 1997'de 6 aday arasından en yüksek oyu alarak ÎÜ Rektörü olarak atandı. Evli ve iki çocuk sahibi olan Alemdaroğlu, Almanea ve tngilizce biliyor. Mllll cörUs de Izlenlvor Daha sonra Berlin'deki Türk büyükelçiliğinde gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Yücelen, Metin Kaplan'ın Hizbullah ve l Jsame bin Ladin ile ilişkisi olduğu yönünde bulgulara sahip olduklarını söyledi. Schily ile Milli Görüş Derneği'nin yasaklanması konusunu da ele aldıklannı belirten Yücelen, "Schily, bu örgütün de izleme alünda tutulduğunu, gerekirse yasaklanacağını söyledi" dedi. Prof. tlhan Tekeli, ulus devletlerin önemli işlev kaybına uğradığını söyledi Liberalizm küreselleşiyor • Prof. Dr. Tekeli, küreselleşmenin gerçek yüzüne dikkat çekerek "Gerçekte liberalizm küreselleşiyor. Küreselleşme söylemiyle tamamen liberal, müdahale edilemez ve değiştirilemez bir düşünce egemen kılınmaya çalışılıyor" dedi. bütün müdahalelerın sennaye lehine olduğunu söyledi. GünUmüzde seçkinci, dıştan planlama modelleri başanh olamaz" diye konuştu. Demokrasi çeşitliliğe izin verdiği için planlama anlayışının da değiştiğini, demokrasiyle daha kolay bütünleşen bir planlama anlayışının geliştiğini ifade eden lekelı, "Busüreçteulus devletler önemli işlev kaybına uğradılar. Bir yandan ulus üstü örgüderc, bir yandan da ulusahı kurumlara ve yereOikkre yetki devri gündemegeML Ülkelerle Sıvas katllamı sanıklarının ladesl Sıvas olaylanna katılanlann Almanya'da olduklannı tahmin ettiklerini belirten Yücelen, "Bunu kendi istihbarat bhimlerimizden de doğrulattığımız takdirde, Almanya'dan bu kişilerin de iadesini talep edeceğjz" diye konuştu. Schily ile yapıcı bir görüşme yaptığını belirten Yücelen, "Teronzme karşı ahnacak önlemleri ele aldık" diye konuştu. Yücelen, Çeşitli suçlardan aranan 155 kişinin iadesi konusunun da gündeme geldiğıni belirtti. Almanya tçişleri Bakanı Schily ise "Ölüm cezasuun uygulanmaması konusunda verilecek güvence, Kaplan'ın sınır dışı edilmesi için yeterli olâcakür" dedi. Schily, Kaplan ın daha erken serbest bırakılması durumunda, daha erken bir süre içinde de iade edilebileceğini, ancak kendilerinin ükbahara kadar geçecek süreyı görüşmelerle değerlendirmek istediklerini kaydetti. Schily, bir soru üzerine, PKK konusunu da görüştüklerini, Yücelen'in, PKK yandaşlannın hâlâ örgüt adına uyuşturucu sattıklan şeklinde bazı konulara dikkati çektiğini, kendisinin de bu kişilerin tutuklanarak yargı önüne çıkanlacaklannı söylediğini belirtti. tstanbul Haber Servisi ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. tlhan Tekeli, küreselleşmenin gerçek yüzüne dikkat çekerek, u Gerçekte liberalizm küreselleşiyor. Küreselleşme söylemiyle, tamamen liberal, müdahale edilemez ve değiştirilemez bir düşünce egemen kıunmaya çauşılıyor" dedi. Tekeli, dünyada müdahale edilmeyen, düzenlenmeyen bir piyasa ekonomisinin olmadığını vurguladı. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde katıldığı bir toplantıda, küreselleşme ve planlama konusunda görüşlerini açıklayan Tekeli, piyasa ekonomisini reddetmediğini, ama küreselleşmeyle dayatılan Slvasal sürec Tekeli, insanın doğası gereği, planlama ve düzenleme özelliklerine sahip bir varlık olduğunun altını çizerek "İnsan gelecegi için otomatikman planlama yapan bir canh. Siyasal süreçlerin genşmesiyle, piyasa mekanizmasmuı yaıunda yer alacak duzenlemelerin nasıl yapüacağı önemli bfa konu. yurttaşlar arasındaki ilişki biçimidegiştindedi. Günümüzde kaderimizi, geleceğimizi sadece seçtiğimiz, oy verdiğimiz kurumların değil, Avrupa Birliği gibi, seçmediğimiz kurumların da etkilediğini anımsatan Tekeli, egemenlik anlayışının sürekii olarak yeniden tanımlandığını anlattı. Tekeli, şöyle devam etti: "AB yeni bir kavranı, düzenleyici devlet anlayışuıa sahip bir yapı. Kurallan koyuyor, ama uygulamasını daha çok devledere bırakryor. Küreselleşme ve yerelleşme asluıda aynı süreçte gelişiyorlar. BilgL, bir kamu malı ounasuıa karşın, bir özel nıal olarak kurumsallaşıyor ve bu yönüyle de dünyada eşitsizliğin artmasuıa katkıda bulunuyor."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle