14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3AYFA CUMHURİYET 3 KASIM 2001 CUMARTESİ SUSURLUK'UN YILDONUMU Susurluk kazasının ortaya çıkardığı siyasetçi-polis-mafya ilişkisinin ardındaki giz perdesi aralanmadı Kamnlık aydınlanmadıİLHAN TAŞCI/ECE\İT KILIÇ ANKARA/tSE\>BUL-Susurluk'ta €6 AC 600 plakalı Mercedes marka otomobilın 3 Kasun 1996 günü Ha- san Gökçe yönetimindeki kamyona arkadan çarpması sonucu meydana gelen kaza, Türkıye'deki "poKs-maf- ya-sjyaset" üçgenınin sorgulanması için dönîim noktası oldu. Kamuoyun- da "*Susurluk skandah" olarak bihnen olay bugün 5. yılını doldururken 4.5 yıllık dava süreci "karanhk iHşkile- ri" aydmlatmaya yetmedi. Medyanın ılk başta "sjradan" bir olay gibi duyurduğu kaza, Mercedes marka aracın ıçindekılerin kimliğiy- le farklı bir boyut kazandı. Kazada ölenlenn eski îstanbul Emniyet Mü- dür Yardımcısı HüseyinKocadağ, üze- rinden "Mehmet Özbay" sahte kim- liği çıkan katliam sanığı Abdullah Çatüve sevgılısi GoncaUs, yaralana- nm da DYP Şanlıurfa Milletvekili Se- dat Bucak olduğu ortaya çıkmca, Tür- ki>e'nın uzun yıllar tartışacağı "ka- ranhkilişkiler" ağı bir anda gündemin ilk sırasına oturdu. Kazanın ertesi günü "tedbirsizlik ve dikkatsizük sonucu birden fazla ki- şinin ötümüne, bir kişinin yandanma- sına yol açnıak" suçundan kamyon şofbrü Hasan Gökçe tutuklandı. Gök- çe. 3 yıl hapıs ve 1 milyon 260 bin li- ra para cezasına çarptınldı. Hapis ce- zası 6 milyon 420 bin lira ağır para ce- zasına çevrilen Gökçe, Kocadağ"ın eşiKıymetKocadağ'ada 100 milyon tazminat ödemeye mahkûm edildi. Basının. olayı "siyasetçi-poüs-maf- ya" üçgenındeki çete oluşumu olarak Kanadoğlu itiraz etti oturum yapılamazANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu. Susurluk dava- smda 14 sarak hakkmda verilen mah- kûmiyet karannı eksik soruştunna ge- rekçesiyle bozan Yargıtay 8. Ceza Da- iresi'nin karannı "isabetsjz" bula- rak, itiraz etti. Kanadoğlu, sorunun devletin bürün laırumlannı yıprata- cak boyuta ulaştığına işaret ederek, bozmaya dayanak yapılan "savunma hakla" ve "ola\lann aydmlanması" ölçütlerine göre gizli oturum yapı- lamayacağını vurguladı. Kanadoğ- lu, saıuklann gizli orurumda "açık- lamadan vazgeçtim" demeleh du- rumunda. davanın zamanaşımı ne- deniyle ortadan kalkmasının önlene- meyeceğine dikkat çekerek, "Susur- hık'un, temiz tophım isteminin sim- gesi durumuna gektiğmi" vurguladı. Kanadoğlu'nun itirazuıı, Yargıtay Ceza Genel Kurulu karara bağlaya- cak. Kurul. başsavcının istemini ka- bul ederse, Susurluk davası yeniden 8. Ceza Dairesi'ne gidecek, daire bu kez esasa yönelik inceleme yapacak. Kanadoğlu, dün yaptığı itiraz baş- vurusunda. "TBMMSusurtakAraş- ürma Komisyonu Raporu, Başba- kanhk ve tçişîeri Bakanhğı tefüş kn- ruflannm çahşmalan ne yazıktır (d, toplumun olayın çözölmesi istemle- rini karşdayamamış ve sorun, devle- tin bürün kurumlannı yıpratacak boyuta ukşnuşnr" dedi. Başsavcı. sanıklann "Devletinyük- sek menfaarfcri bahane edüerek, ba- n sanıklar göz aıth edQmiştirn söz- lerinin savunmalan üe ilgisınin bu- lunmadığını belirtti. Kanadoğlu, "Amaçlan, suça katıldıklarmı iddia etuTderibaTikişflerindavayadahtledi- medüderi yolundaki yakuuna ve id- dialannı açıklamaktan ibarettir. Bu açıklamalann 'o da yapıldığı tak- dirde' kendi hukuki durumlanna hiçbiretldsmm ohnayacagmdan kuş- ku bnlunmamaktadır" dedi. Başsavcı, 8. Ceza Dairesi'nin giz- li oturum istemi doğrultusunda bu- nun yapılabileceğini, ancak bu giz- lilik karannın CMUK'ta belirtilen "Genel ahlakm veya kamu girvenü- ğininkesin olarakgereküküdığı'' du- rumlarda \erilebıleceğını kaydetti. Kanadoğlu, dairenin bozmaya da- yanakyapnğı savunma hakkı ve olay- lann aydınlanması ölçütlerine göre gizlilik karan verümesinin yasal ola- rak mümkün olmadığını vurgulaya- rak, bu istek karşısında karar veril- memiş olmasının usule veya esasa ilişkin bozma nedeni olamayacağı- nı vurguladı. Sedat Bucak Hüseyin Kocadağ Abdullah Çatiı 3Kasım 1996'da Hasan Gökçe'nin kullandığı kamyonun çarptığı Mercedes otomobilde katliam sanığı Abdullah Çatlı, DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak ve eski îstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ1 m bulunması karanlık ilişkiler ağının ortaya çıkmasının başlangıcı oldu. nitelendirip bu yönde yaptığı haber- ler, îstanbul DGM Başsavcılığı"nı ha- rekete geçirdi. Başsavcılık. 11 Kasım 1996'da soruşturma başlattı. Soruştur- ma sırasında. Bucak' uı resmi koruma- lığını yapan özel tımci polısler Ay- han Çarkın, Ercan Ersoy ve Oguz Yo- ndmaz'ın, kumarhaneci Ömer Lüt- füTopal'ın28Temmuz 1996'da öldü- rülmesinden sonra gelen bir ıhbar üze- rine, iş ortaklan Sami Hoştan ve AB Fevzi Bir'le gözaltuıa aundığı, ancak dönemin Içişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın talımahyla Ankara'ya gönde- nlerek serbest bırakıldıklan, daha son- ra da Bucak'a koruma olarak venldik- leri belırlendı. Evinde yeşil pasaport, Mehmet Ağar imzalı Emniyet Genel Müdürlüğü'nde uzman olarak görev yaptığını gösterir belge ve silahlarla yakalanan uyuşturucu kaçakçısı Ya- şar Öz'ün de aym şekilde serbest bı- rakıldığı anlaşıldı. Kırmızı bültenle aranan katliam sa- nığı Abdullah Çatlf nın, polis memu- ru Ziya Bandırmaboğlu'nun oğlunun sünnet düğününde. dönemin Özel Ha- rekât Dairesi Başkanv ekıli tbrahinı Şa- hin ve polis memuru Ayhan Çarkın'la oynarken çekilmiş fotoğraflan basın- da yer aldı. Sihvn'de otomobüi terk edilmiş bu- lunan eski MÎT görevlisi işadamı Ta- nk Ümit'in kaybolmasından da bazı özel timciler ve polis şeflerinin so- nımlu olduklan iddia edildi. Soruşturmayı yürüten DGM Savcı- sı Aykut Cengiz Engin, Ahmet Gür- ses ve trfan OzByen, bildiklennı dö- nemin Cumhurbaşkanı Sükyman De- mireTe şifai olarak anlatan îstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu ile Isrüıbarat Dairesi Başkan Yardım- cısı Hanefi Avcı ve eski MİT görevli- si olan Korkut Eken in de aralannda bulunduğu çok sayıda kişiyi dinledi. Talimat yazısıyla da Ankara DGM Savcısı Dflaver Kahveci'nın 4 Aralık 1996'da Sedat Bucak'ın Ankara'daki lojmanında ifadesini alması sağlandı. Soruşturma kapsamında, özel tim- ci Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz. Er- can Ersoy, Mustafa Altunok. Enver Ulu ile Bucak'ın şoförü Abdülgani Kıalkaya, tbrahim Şahin, Zıya Ban- dumahoğlu, Ayhan Akça, Yaşar Öz, Ali Fe\ zi Bir \e Sami Hoştan değişik tanhlerde tutuklandı. Soruşturma)! 6 Mart 1997'de ta- mamlayan başsavcılık, aralannda ül- kücü katil Halukkıra nın da bulun- duğu sanıklar hakkında '"cürüm işle- mekanıaa> la silahlı teşekkül oluştur- mak" ile "hakkmdayakalama vetev- kif müzekkeresi buhinan kişhi yetki- B mercilere haber vermemek'" suçun- dan 5 ile 9' ar yıl arasmda değışen ha- pıs cezası istemiyle dava açtı. Îstanbul 6 No'lu DGM'de görülen da\arun ılk oturumu 2 Haziran 1997'de yapıldı. Yargılama sürerken özel ha- rekâtçı Çarkın, Yorulmaz ve Ersoy 9 ay 20 gün, Altunok 6 ay 24 gün. Kı- zılkaya 6 ay 13 gün, Şahin 6 ay 15 gün, Akça ve Bandırmalıoğlu 6 ay 4 gün, Ulu 4 ay 21 gün, Bir 3 ay 29 gün ve Hoştan da 31 gün tutuklu kaldıktan sonra Metris Cezaevi'nden tahliye edildi. Başka davalarda tutuklu olan Yaşar Öz 3 ay 15 gün, sonradan ya- kalanan Haluk Kırcı da bu dava kap- samında 5 ay 5 gün tutuklu kaldıktan sonra tahliye oldu. Ancak turuklulu- ğu Bahçelievler katliamı nedeniyle halen sürüyor. Sivasi avak eksik Başsavcılık, Mehmet Ağar ile Se- dat Bucak hakkında 11 Şubat 1997'de dokunulmazlıklannın kal- drnhnası istemiyle hazu-- ladığı fezlekeyi. TBMM Başkanlığı'na gönderdi. DGM, 4 Mayıs 1998'de- ki duruşmada, isnat edilen suçlann bakanhk dönemi- ne ait olduğu ve Yüce Di- van'da yargılanabileceği gerekçesiyle Ağar hakkın- da "görevsizlik karan" verdi. Bucak'ındosyasını ise ana davayla birleştirdi. Başsavcıhğın karan temyiz etmesi üzerine is- temi görüşen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Ağar'a yö- nelik suçlann bakanlık de- ğil, Emniyet Genel Mü- dürlüğü dönemını kapsa- dığını, bunun için Ağar'ın Memurin Muhakeman Ya- sası kapsamında yargıla- nabileceğini belirterek gö- Susuriuk sanıklanndan tbrahim Şahin, gecirdiği trafik kazası nedeniyle uzun süre hafizasının >erüıde ohnadığını ileri sürmüştü. revsızlık karannı bozdu. DGM, Yargıtay' ın boz- ma karanna uyarak dosya- yıDanıştay'a gönderdi. 18 Nisan 1999'da yapılan se- çimlerde hakkında usul ile ılgilı ışlemler süren Ağar, ve DGM'de yargılanan Bucak milletvekili seçi- lince yargılama prosedü- rü 3 Mayıs 1999 tarihin- de durduruldu. Davayı 12 Şubat 2001'de karara bağlayan DGM. sa- nıklardan Şahin ve Eken'i "cürüm işlemek amacryla teşekkül oluşturmak\« bu teşekkülü yönetmek" su- çundan 6"şar yıl, özel ha- rekâtçı polis Ayhan Çar- km, Ayhan Akça, Oğuz Yorulmaz, Enver Ulu, Mustafa Altunok, Ercan Ersoy ve Ziya Bandırma- lıoğlu, Bucak'ın şoförü Abdülgani Kızılkaya, kat- liam hükümlüsü Haluk Kırcı, uyuşturucu kaçak- çısı Yaşar Öz, Sami Hoş- tan ve Ali Fevzi Bir'i de " cürüm işlemek amacryla teşekkül oluşturmak" su- çundan 4'er yıl ağır hapis cezasına mahkûm etti. Sa- nıklar hakkındaki, "Ab- dullah Çath'nm yeriniyet- kililere haber vermeme" suçu af kapsamına girdi. Tek tek kurtuldııLar• Kamuoyunda "Yeşfl" olarak tam- nan Mahmut Yüdmm: Susurluk' un ki- lit ismi Mahmut Yıldınm'm birçok fa- ili meçhul cinayette adı geçıyor. Yasa- yıp yaşamadığı ıse bilinmiyor. - Mehmet Ağar Adalet ve Içişleri ba- kanlıklan da yaptı. Abdullah Çath. Ya- şar Özve Tarik Umit'e yeşıl pasaport ve silah taşıma ruhsatı vermekle suçlanan Ağar, dokunulmazlığınm kalktığı dö- nemde hâkım karşısma çıktı. Ancak o dönemde Ağar'ın, vali olarak görev yap- tığı gerekçesiyle nerede yargılanacağı- na karar verilmesi için dosyası Yargıtay'a gönderildi. Daha sonra TBMM Adalet Komisyonu'nda aklandı. • Sedat Edip Bucak: DYP milletve- kilı olan Bucak, kazadan sağ olarak kur- tulan tek kişi. Kazadan sonra hafizası- nı yitirdiğini söyleyen Bucak. daha son- ra silahlan araca Abdullah Çath'nın koy- muş olabileceğini iddia etti. Dokunul- mazlığı kaldınlınca DGM'de sanıklar arasmda yer aldı, ancak DYP'den tekrar milletvekili seçilmesi nedeniyle doku- nulmazlık zırhma yeniden kavuştu. • Hahık Knxı: 7 TlP'lı gencin öldü- rülmesine katıldığı gerekçesiyle ölüm ce- zasına çarptrnldı. Kırcı, cinayeti Çat- lf nın emriyle gerçekleştirdiğini, Çat- h'nm sağladığı eterle bayılttıklan genç- leri, ellerini arkadan bağlayarak, yine Çatlı'mn kullandığı araba ile Eskişehir yoluna götürüp öldürdüklerini mahke- mede anlattı. Topalcinayetinin samkla- n arasmda da yer alan Kırcı'nın, Şartla Salıverme Yasası'nda MHP'lilerin koy- duğu özel bir madde ile serbest bırakıl- masına çalışıhnıştı. • Korkut Eken: Emeklı yarbay olan Eken, Özel Harekât Dairesi'nde eğit- men olarak görev yaptı. Tank Ümit'in öldürülmesinden sorumlu tutuluyor. • İbrahim Şahin: Eski Özel Harekât Dairesi Baskanvekili Şahin, 28 Mart 2000 tarihinde gecirdiği trafik kazası nedeniyle hafizasının yerinde olmadığı- nı ileri sürdü. Ancak mahkemede yap- tığı son savunmasında hafizasının yerin- de olduğu görüldü. • Özel timci polis memurlan Ayhan Çarkın, Oğuz Yorulmaz, Ercan Ersoy, Mustafa Alünok. Ayhan Akça, Enver Ulu, Ziya Bandırmaboğhı: Bu kişılerin çoğu, Topal cinayeti davasında yargıla- myor. • Yaşar Öz: Kazadan sonra açılan davalarda ceza alan tek kişi olan Öz, uyuşturucu satmak suçundan mahkûm oldu. Halen bu suçtan tutuklu bulunan Öz, Savaş Buldan'ın öldürülmesi ola- >ından beraat etti. • Afi Fe>ziBir ve Sami Hoştan: Uyuş- turucu ve silah kaçakçılan, Ömer Lüt- fü Topal'm iş ortaklan ve Topal cinaye- tinin azmettiricisi olmakla suçlanıyor. Yurttaş Girişimi Sözcüsü Cinmen, sanıklann korunduğunu savundu Meclîs göre\ini yapmıyor Avukat Ergin Cinmen SİBEL KIZILIŞIK Yurttaş Girişimi Sözcüsü A\xıkat Ergin Cinmen. hem siyasetm hem de yargının bir bölümünün Susurluk sanıklannı yar- gılamak istemediğınin artık belli olduğu- na dikkat çekerek "Susuriukçetesini mah- kûm eden mahkeme hükmünü bozan Yar- gıtay'ın gerekçelerini doğru bulmuyorum. Sanıklar Mehmet Ağar ile Sedat Bucak'ın dokunuhnazukian da 3 yıldır TBMM'de bekliyor, Mecüs bilerek görevini yapmı- yor" dedi. Avukat Ergin Cinmen. toplumun bu den- li ilgi alanında olan bir davada yargılama- nm uzamasının başlı başına bir olay oldu- ğunu söyledi. Cinmen, ağır aksak işleme- si nedeniyle Türkiye'dekı yargılamanm genel sorunlanndan birinin ana örneği olan Susurluk davasının zamanaşımı teh- likesiyle karşı karşıya kahnasımn da cid- di bir sorun olduğuna dikkat çekti. "Devletçeteje sahip çıkamaz" gerekçe- siyle sanıklan çete oluşturaıaktan mahkûm eden mahkeme hükmünü bozan Yargı- tay'ın gerekçelerini doğru bulmadığını \nrgulayan Cinmen, "Ben, Yargıta>7 'uı, mahkeme karannı bozarken Susurluk da- \^sr\la Topal davası arasmda ne şekilde bir bağlanü kurduğunu anlajanıadım. Su- surluk davası, suç işlemek amacryla oluş- turuhnuş bir örgüt varnğı iddiası üzerine açıhmş ve mahkeme, Susurluk olayında bu örgütü görüp hüküm kurmuştu** dedi. Tarihi karar DGM'nin tarihi gerek- çeli karannda özetle şöy- ledenildi: "Suç işlejenin cezasmıçekmedigi bir top- lumda, sos\al ve siyasi is- tikrar sağlanamaz, huzur ve refah tesis edilip sürdü- rülemez, Suç işleyip de ba- zı siyasL sosyaL idari ve ya- sal koruma kalkanlarmm arkasma sığmanlar ile bu koruma kalkanlanru mu- hafaza edenler ya da kal- dırmayanlar unutmamab- dır ki adalet bir gün onla- ra da lazım olacaknr." CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Katil Kim? Uçaktayım. önümdeki gazete yığınını kanştınyo- rum. Sıradakı gazete "Milliyet". Tarih 15 Eylül 2001. Sayfa 15. Haber başlığı, "Nişan Dehşeti: 3 ölü". Alt başlık, "Hatay'ın Iskendervn ilçesinde nişan nede- niyle çıkan tartışma kana bulandı.". Ufuk Aktuğ'un Hatay'dan geçtiği haberi okuyorum: "Ender Desti- oğlu (26), bir yıl önce Canan Kibar'la (17) nişanlan- dı. Ancak bir yıl sonra Kibar ailesi. damat adayının dengesiz olduğunu ileri surerek nışanı bozdu. Çıl- gına dönen Ender, birhafta önce Kıbar'ı kaçırdı. An- ne Emire Kibar'ın (42) jandarmaya şıkâyeti sonucu Canan eve döndü. öncekigün Ender, nişanlısını ka- çırmak üzere eve geldi. Anne Emire Kibar, direndi. Ender, anneye ateş etmek isterken araya giren Ca- nan'ı vurdu. Destioğlu, Canan'm cesedine kapanır- ken, bıraktığı silahı alan Emire Kibar, damat adayı- nı öldürdü. Emire Kibar, daha sonra tabancayı şa- kağına dayayarak intihar etti." Bu müthış senaryo sızın aklınıza da aynı soruyu getirmiş olmalı: Söz konusu kişılerin hıçbirı hayatta olmadığına göre muhabır arkadaş bütün bu ayrın- tılan nereden biliyor? Habenn devamında sorunun yanrtını da buluyoruz: "Sabah olduğunda, Kibar ai- lesinin kapılannı açık gören komşular, Canan ve Ender'in cesetlerıni üst üste, annenin cesedini de hemen yanlannda buldu. Jandarma ilk inceleme- de, Destioğlu'nun kendisıne direnen Emıre Kıbar'ı vurmak isterken Canan 'ı kaza sonucu oldurduğü- nü, aynı silahla annenin de Ender'ı öldürdükten sonra intihar ettigını saptadı." Aşkolsun jandarmaya! Olayın nasıl olup bittiğini bir anda anlamış ve saptamış. Muhabır arkadaşa aş- kolsun! Bir cinayet haberi ancak bu kadar akıcı ve canlı yazılabilir. Tekrara duşmemek için olay kahra- manlarının kimi yerde adları, kımı yerde soyadları, kimi yerde hem adlan hem soyadlarıyla anılmış ol- ması ayrıca bir yazarlık başarısı.. Bu arada kapının nasıl açık kaldığı, komşuların bu açık kapıdan silah seslerini nasıl olup da duymadıklan anlaşılamıyor- sa da, önemi yok, komşulara da aşkolsun! Tabii en çok haberi sayfaya yerleştiren sayfa sekreterine aş- kolsun dememiz gerekır. • • • Bitti mi? Bitmedi... Sıradaki gazete "Sabah". Say- fa 28. Aynı haberin bir başka versıyonunun karşısın- dayız... Üst başlık: "Evlenemeyen âşıklann korkunç cinneti". Başlık: "Çılgın Âşık Dehşet Saçtı", alt baş- lık: "Sevdiği kızla evlenmesine ızın verilmeyen genç, sevgilısini ve annesını öldürup intihar etti". Işler ka- nşıyor... Birönceki haberde katil sayısı iki, maktul sa- yısı üçtü. İntihar eden bir kışı vardı. Ikincı haberde maktul sayısı aynı kalmakla birlikte katil sayısı bire iniyor. Her iki haberde de intihar eden bir kişi var, fa- kat kişi degişiyor... "Sabah"a haberi Cemil Taktak geçmiş. Bu arkadaşımızın haberinde daha ılgınç ve farklı aynntılar yer alıyor. Bırınci haberin yazannın se- naryocu yeteneğine karşılık ıkınci haberin yazarı öy- kücü yeteneğiyle göze çarpıyor... ilk haberde olay- lar gözlerinizin önünden hızlı bir fılm şerıdı gibı ge- çerken ikinci haberin ayrıntılannda bir öykü, hatta ro- man tadı buluyorsunuz... Örneğin, şöyle bir cümle: "Destioğlu (evet. ilk habenn Destioğlu 'su burada Deş- tioğlu'na dönüşûyorya da tersi), serbest kalırkal- maz (meğerdaha önce, annenin şıkâyeti üzerine bir tutukluluk dönemi geçırmış) cinayetplanlan yapma- ya başladı. Birkaç kez tabancasıyla sevdiği kızın oturduğu eve yaklaşan Destioğlu, evin çevresınin kalabalık olmasından çekinerek geri döndü" vs. vs... Bu arada, önemsız bir ayrıntı olarak. ilk haber- deki Ender'in bu haberde Enver, ilk haberdeki Emi- re'nin bu haberde Emine olduğunu belirtelim... Ya "jandarma" ellerine farklı senaryolar vererek bu ar- kadaşlarla dalgasını geçmiş. ya bu arkadaşlar ve ha- berierin yer aldığı gazeteler okuria dalga geçiyor... (Okurun dalga geçilmeyı hak edip etmediğı ayn bir konu...) • • • Rastlantı bu ya, tam da aynı 15 Eylül gunü "Ra- dikal"dek\ köşesıni medya ahlâkı konusuna ayıran Halûk Şahin, "Bıze Ders Oldu' başlıklı yazısında Ame- rikan TV kanallannın 11 Eylül felaketini yansıtırken kullandıklan olçülü dilden. göruntülerdekı ölçülülük- ten söz ediyor. bu orneğin bıze ders olacağı konu- sunda iyimser görunuyordu. Bence hiçbir şey bize ders olmaz. Türkıye çünku sadece medyasıyla de- ğil birçok kurumuyla, "ölçülülük". "doğruluk" kav- ramlarının da eleştirmeye yeterli olamayacağı bir garabet ve karışıklık doneminden. doğrunun eğriy- le, katilin maktulle karıştığı bir bozulmuşluk done- minden geçiyor... Yukardaki cinayet haberierının ve- riliş ve sunuluşlannda yansıyan gazetecilik anlayışı, bunun sadece ve ancak misroskobik bir örneği... e-posta:ataolb(« cumhuriyet.com.tr Faks:0212-5138595 İHD, ÖDP, EMEP: Kirli ilişkiler sorgulanmalı îstanbul Haber Ser- visi-Insan haklan savn- nuculan. Susurluk ka- zasımn >ıldönümünde TBMM Başkanı Ömer I^i'ye mektup gönde- rerek "kirli ihşkikrin sorgulanmasmr ve sı- yasetin üzenne düşen "kara lekenin" temiz- lenmesini istedi. Insan Haklan Derne- ği îstanbul Şubesı Baş- kanı Eren Keskin" in de aralannda bulunduğu bir grup. dün Galatasa- ray Postanesi'nden Iz- gi'ye mektup gönderdi. Mektupta şöyle denil- di: "BizJer insan hak- lan savunuculan ola- rak TBMM'nin de- mokratikleşme ve shi- leşme önündeki en bti- yük engefleden biriolan Idrhve gizli iüşküerağı- nm orta>a çıkarüması konusunda üzerine dü- şeni yapması gerektiğı- ni, bir kez daha haüria- tarmak istryoruz. Aksi halde srvil snasete olan gm ensiztik aşüamaya- cakür." Özgürlük ve Daya- mşma Partisi îstanbul II Başkam Vahit G«nç de Susuruk kazasın- dan sonra Türkiye'de yaşananlann tarihi bir ders olduğunu belirte- rek kazanm ardından tek suçlu olarak kam- yon şoförünün kaldı- ğını belirtti. Emeğin Partisi'nden yapılan >azılı açıkla- mada ise Susurluk skandalmın ortaya çı- kışmdan bu yana ge- çen 5 yıl içinde ülkeyi yönetenlerin, her şeyin sumen altında unuttu- rulması için elerinden gelenı yaptığı ileri sü- rüldü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle