14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA kulturcg cumhuriyet.com.tr 13 Usta çizer OğıızAraVva "Her Rakı 'nın Bir Cin 7 Vardır"kitabı Kelebek Yayınlan'ndan çıktı ESÎNTİLER 'M1JJL utsuzum. Çok zor. Öyle bir sinekkâğıdı ki bu gazetecilik. Eskiden bakkal dükkânlanna, evlere asılan ve sinekler için cazip bir koku yayan, yapışkan bir kâğıttır sinekkâğıdı. Bu kokuya gelen sınekJer de ölene kadar kıçı yapışık bir şekilde ciyak ciyak vızıldardı üstünde. Ben biraz öyle hissediyorum.' Mizah illüzyonubozandırGAMZE AKDEMİR Oğuz Aralın Hürriyet gazetesın- de yazdığı 'Huysuz İhtiyar' yazıla- nndan derlenen üçüncü kitabı. "Her Rakı'mn Bir Cin'i Vardır" adıyla Kelebek Yayınevi'nın 'Mar- jinalYazarlarDizisi'nden çıktı. Aralın '20. TÜYAP Istanbul Ki- tapFuan'nda bugün saat 14.30'da imzalayacağı kitabı, son üç yıllık yazılanndan derlenen bir seçkı nı- teliğinde. Ve kankatür - bir Oğuz Aral klasiğı 'Avni'yı bilmeyen var mıdır-, resım, yazı, dergicılık... 1958'den bugüne tıyatro, 13 yıllık tıyatro hocalığı... 'Koca Yiısuflar, 'Bu Şehri Istanbul'lar gibı Türkı- ye'nin ılk uzun metrajlı çizgi film- lerinin yaratıcılığı düşünüldüğünde adanmış bir ömrün toplamında ge- linensonnokta... Yazı onun içın zorlu bir yolculuk. Ara ara yazsa da 50 yıldır kendisi- ni çizgıyle dışa vurmaya alışkın ne de olsa. Ne de olsa çızgı de bir tip, ifade ya da adam neredeyse tek yo- rumu haız. Adam kızmışsa kızmış- tır, çirkınse çırkındir, zengınse zen- gındir çizgıde. 'Yazının aksine' gö- renlerin imgeleri birbirinden çok da farklı olmayacaktır. Sözcükler ıse - özellikle de Türkçe sözcükler- 'al- lek'. Hem de 'kaypak'. Bu nedenle yanlış anlaşılma ve hep bir şeyler eksik kaldı kaygısında ve karikatü- rün daha kolay olduğu düşüncesin- de. 'Sinekkâğıdı gazetecilik1 50 yıl çini mürekkebiyle sıyah be- yaz çizmenin Aral'a mirası renk hasreti olmuş. Son zamanlarda ka- rikatür çızmek, yazı yazmak bir ış- kence halını almış bu yüzden. Böy- le anlarda kendısinı harekete geçi- ren güç ıse 'mecburiyet' ve 'sayfa bektiyorhali' "Mutsuzum.Çokzor. Öyle bir sinekkâğıdı ki bu gazeteci- lik Eskiden bakkal dükkânlanna, evlere asılan ve sinekler için cazip bir koku ya\an. yapışkan bir kâğıt- ür sinekkâğıdı. Bu kokuya gelen si- nekler deölenekadar kıçı yapışık bir şekilde ciyak ciyak vızıldardı üstün- de. Ben biraz öyle hissediyorum.'' Mızah ve 'çiİe'... 50 yıllık sanat yaşamında şahit olduğu sağ-sol olaylan, darbeler. sokağa çıkma ya- saklan, tutuklanmalar.. Buna rağ- men 'doğal refleksi' mizahtan vaz- geçmeme ısran ile bu ıradeyı top- lumsal bir faydaya dönüştürmenin bedeli 36 dava ve tutuklanmalar... Aral'a göre mızah bu noktada 'çfle' olgusundan soyut değil. Çünku ya- şamda ölüm \ arsa tragedya. traged- ya varsa da mızah var demek. Hat- ta önce mızah vardı bıle denılebılır. Çünkü bebek öleceğını bılmez. An- nesinın sütünü ıçınce keyıflenir. Keyiflenınce güler. O anda mızah başlamıştır. Aral. dünyada hâlâ sanat olup ol- madığının tartışıldığını soylediğı mızahın tanımlannı Aristo'dan Fre- uda uzanan bir çizgıde ornekhyor. "Belki de bu yüzden üzerine çok az kitap yazümış. Tutanın elini yakmış çünkü. Yine de birçok felsefeci hat- ta şair, nıizahı es geçememiş. Aris- to'ya göre mizah küçültücü, hakaret edici bir şey. Kırkegaard ekstremin olduğu yerde mizah çıkar derken, Azız Nesın insanlann zuhne, ezfl- meye karşı bir korunma biçimj ola- rak yorumluyor. Thomas Hobbes da başka bir açıdan yaklaşarak in- san du\ gularuun en üst seviyesinde olan hoşgörü duygusunu arttıncu geHştirici bir sanat olduğunu savu- nuyor. Konuya dair kalın bir kitabı olan Freud'a bakarsak kıstınlnuş cinsel \e saldırgan duygulannuzuı bilinçaJnndan affedicili bir komik- Kkle, gülücükle çıkışının bir biçinıi. Bergson ise terbiye edici buluyor ki, bu, Anadolu mizahında da vardır.'' 'Mizah güçlfl bir silah' Kendı tanımını ıse: "Brecht'in ti- yatroda yaptığı gibi gerçeköğe ça- ğırnıakür. iüüzyonu bozandır mi- zah, ancak özgür bir kafa yapabihr ve algüayabüu-" sözleriyle 'gerçek- lik' ve 'özgürlük' kavramlanyla ör- tüştürüyor. Ona göre mızah, yaşa- mın içinde var olan çok giiçlü bir sı- lah. Kımı duvara asılan, kımi mıl- yonJarla paylaşılan, kımı bir ada- mın fiyakasını bozan, hizaya sokan. kımı de ınsanın ıçinı serinJeten, ke- yiflendıren... "Savaş a yollamadan önce mağrur bir ifade ve hamasi nutuklarla as- kerlerini yüreklendirerek iUüzyona sokan bir diktatörü düşünün. Trom- petler çabyor, zafer çığhklan derken kahramanhkduygulanyladolu ola- rak uygun adını yürüyerek gidiyor- lar savaşa. Bu esnada askerlerden biri önden geçen san bir kedinin kuyruğuna basıyor. Kedi de miyavv, ciyakk diye bir çığhk kopannca ir- kflen askere ordu başbyor güimeye. Gülme olayı başladığı anda da il- lüzyon. gözbağcıhk bozuhıyor. Ger- çeğe dönüşüyor. lşte o noktada, o gerçeklikte giilen adamı öyle kolay ölüme gönderemezsiniz. Böyle bir kahramanhk nutku aührken birisi ' hıoaaa' diye gülse ne olacak. Bitti._ Bu mizahın insanı gerçeğe çağıncı yamdır ve çokönemlidir. Bizmizah- çılar da bu hamaset, acı ve ağlama dünyasında bu işlevi yerine getiriyo- ruz." Geçmışle kıyaslanıldığında kari- katürcülerin bugün geldığı noktada 'Gırgır'la bırhkte parlayan o eskı günler kolay kolay yakalanamasa da çızgı romancılığm asla unutul- madığını düşünüyor. Ona göre çız- gı romancıhk, çağımızın belki de bir roman ya da anlatım bıçımı ola- cak. Çunkü günümüzde insanlann uzun uzun. sayfalarca kıtap okuma- ya nıyetı yok. Çünkü olay daha gör- sel bir sanata kaymış durumda. 'Gençlerin yolu kesilmemeli' Bunu körükleyen neden olarak da ıçenğın \ e değer ölçülenmn yaşam- da değışmesını göstenyor "İçerik ve eski ahlaksal değer ölçüleri yeri- ne erkeklerin yaşamda iki istegi var. 'Para' ve 'kan". Parayı "emeksiz', kanyı da aşksız' istiyorlar. Ve tüm bu zihniyetin, >ani içeriğin sanata yansımasL,yazuı veya çizgi anlamın- 'Şimdi Yaşa Sonra Öde!' Akatlar Kültür Merkezi'nde sahneleniyor ÜÇ KtŞİLİK OYUN - Enver Aysever'in yönettiği oyunda, devlet memurunu Suat Sungur, hamile geoç kadını Yline Çayıroğlu canlandınyor. İkiliye Tıyatro Çisenti'den Tarkan Koç eşük ediyor. Tiyatro ÇisentiistanbuVdaKültür Servisi - 1992'de kurulan ve daha önce Ankara 'da 'Migros AhşverişMerkezi Tiyatro Çisen- ti Sahnesi'nde oyunlannı sahneleyen topluluk, tı- yatro serüvenine 2001 -2002 sezonunda Istanbul 'da devam ediyor. Mecidiyeköy'deki Tiyatro Çisenti, her perşembe ve cumartesı günü saat 21.00'de Akatlar Kültür Merkezi'nde 'Şimdi Yaşa Sonra Öde." adlı oyunuyla tiyatroseverlerle buluşuyor. Ra> T Clooney ve Gene Stone'un kaleme aldığı oyunu Enver Aysever sahnelıyor. Yabancı tiyatro gruplan tarafından dünyanın birçok ülkesinde de sahnelenen oyunda, büyük bır şehre yenı tayin ol- muş bir devlet memuruyla toplumun değerlerinı reddeden dokuz ay on günlük hamile. yırmi yaşın- daki genç bır kadının yollannın kesışmesı anlatı- lıyor. Yapıtın dekorlannı Şirin Dağtekin hazırlamış. Oyunda orta yaşlı devlet memurunu Suat Sungur, hamile genç kadın rolünü de Mine Çayıroğlu can- landınyor. Orijinal adı 'Why Not Stay For Break- fast?' olan oyunda, ikiliye Tıyatro Çisenti oyuncu- lanndan Tarkan Koç eşlik ediyor. da bakılırsa da yön vermesi kaçınıl- maz, Hatta bir miktar yön vernıiş durumda bile." Mızah dergısi çıkaranlara, genç karikatünstlere, üreten, çabalayan herkese tt İyi benden. Yapsmlar. Ka- lem kâğıda elkri yapışık yaşasuılar. Herkes kendi kadar yapıyor" sözle- nyle tam destek \ enyor ,\ral Tam bır insan kaynağı olduğunu soyle- diğı Türkıye'de asıl meselenın gençlenn yolunun kesilmesı oldu- ğunun altuıı 'çizerek'. "50 vüdır bir kısmı köyden, bir kısnıı gecekondudan. bir kısmı so- kaktan gelen genç çocuklarla çıkb o 'Gırgır'. Nefes akhnhnıyor gençle- re, itihp kakürvorlar kayıp'larmış gibL Baimorum bir an önce\ aşh gö- rünmek için 'kıllanıyor' gençler. Sanki gençlik bir an önce kurtulun- ması gereken bir grip. Halbuki apaydınbk yüzleri >ardır sakalsız, bryıksız. Gençlere imkân tanınsa ne- ler çıkar. Yemin ediyorum neler çı- kar." ÜÇ YIL ARADAN SONRA Altınkoza Film Festivali mayısta SAVAŞ KTRKLL ADANA -Altınkoza Fılm Fesüva- lı'nin 3 yıl aradan sonra yenıden ya- pılacağı açıklandı. Adana ve Cey- han'da meydana gelen deprem do- layısıyla 1998'den bu yana yapıla- mayan festıvalin önümüzdeki yılın mayıs ayında gerçekleşrınleceğını belırten Büyükşehır Beledıye Baş- kanı Aytaç Durak, Şehir Tiyatro- su'nun 17 yıl sonra yeniden yapı- lanması ve "Perde" demesı nede- niyle düzenlenen galada, "Adana, Altmkoza'nın yanı sıra eski yazhk süıemalarına da kavuşacakn dedı. Galaya katılan ünlü sanatçılar Rutkay Aziz, Taner Barlas ve Yük- sel Ana ile görüşen Belediye Baş- kanı Aytaç Durak, "Sanata hizmet görevimizi sürdürüyoruz. Uzun bir aradan sonra tn atromuzu sanatçüa- ra daha iyi olanaklar sunarak açök, Adana'nuı sembolü olan 'Altınkoza Fdm Festoah'ne de3 yıl aradan son- ra önümüzdeki mayıs a>mda start vereceğiz'' derken sanatçılara ve sa- natseverlere müjde olarak tanımla- dığı sözlennı şöyle sürdürdü: "Adana'nın, ardmdan tüm ülke- nin yaşadığı acı deprem olaylan Al- tınkoza'yı ertelememize, 3 yıi ara vtrmemize yol aço. Ancak >aşanı sü- rüyor ve yaşamın bir parçası olan kültür ve sanat etküuıklerini yok say - mak olanaksız. Bu nedenle Alünko- za'vi yeniden yapnıa karan aldık. Tüm bunlann yanı sıra sinemase- veriere de bir müjdemiz var. Bir za- maniar Türkrve'nin en güzel \e en büvük yazhk sinemalanna sahip olanAdanamız da hem nostaljhi ya- şarmak, hem de yazm sıcağında ter- lemedenfilmsevTettirmek için bir ya da birkaç yazhk sinema acacagız." ZEYNEP ORAL Kandahar,'Kanbahar"Olsa... Savaş devam edıyor. Bombardıman da.. F-16 mıy- dı. B-52 mı? Artık sayılan ve harflen kanştınr oldum. Zaten bombalar da hedeflen kanştınp duruyor. Bom- balar aynı gun Kandahar'da hem Kızılay dıspansennı vuruyor hem de Taleban'ın "Ahlak ve Erdem Büro- su"nu.. Zaten ıçımden hepşu kentınadını değıştırmek gelıyor: Kandahar değıl. "Kanbahar" demek.. Kan faslı malum, ama bır gun bahar da gelır umudunu ye- şertmek ıçın "Kanbahar". Hem şımdı sonbahar. Son- ba harda Afganıstan yenne Yedı Goller'de olmak var- dı Belki şu anda sız ya da ben Afganıstan'da değılız ama, yolladığımız askerter orada olacak. O gençlenn analan, yakınlan dersenız, onlarçoktan oradalar.. Za- ten Afganıstan'a asker yollayacağımızı oğrendığım- den ben soylenıp duruyorum Ne sinema, ne tıyatro, ne yazı... Derken Cumhunyet okurlan ımdadıma yetı- şıyor Telefondakı ses: "Yazınızı okudum, banş ordusu ne zaman kurulur, ben de katılmak ıstıyorum" diyor. Ar- dmdan bın daha. bın daha.. Ikı gun oncekı yazımda VVINPEACE. Turkıye-Yuna- nıstan Kadın Banş Gınşımı toplantısında Margarita Papandreu'nun "Uluslararası Banş Ordusu" kurma onensınden soz edıyordum. Hanı Afganıstan'a sılah, bomba. olum goturmek yenne ınsanoğlunun orada bır yıf yaşayarak bılgisını, becensını, deneyımını, yete- neğını Afganlann hızmetıne vereceğı bır ordu.. Boyle bır banş gucune katılmak ısteyen ne çok ınsan varmış meğer1 Okuriann bır bölumu de RAVVA ile ılgılı bılgı verme- mı ıstıyor. (Tam adı Afganıstan Kadınlarının Devnmcı Kuruluşu) Taleban'ın ıktıdara gelmesınden çok daha once, 1977'de kurulmuş bır sıvıl toplum orgutu. 70'li yıllarda ozellıkle de dünyanın gen kalmış ulkelennde "femınızm" ve "solculuk" bırhkte gıttığınden "devrım- cı" adını almışlar. Sovyet ışgalıne karşı çıkanlann ba- şında onlar var. Kuruculan Mina (20 yaşındaymış o za- man), 1987'de (30 yaşında) KGB ve koktendıncılenn ışbırlığıyle olduruimuş. Bugun RAVVA'nın ıkı bının uzerınde kadın uyesı var Erkeklerden de destek alıyoriar Etkınlıklerını hem Af- ganıstan, hem Pakıstan'da surduruyorlar. Ettonlıklen dedığım, ıkı ana alan. Sağlık ve eğıtım. Sağlık ocakla- rı kurmak ve kadınlara okuma-yazma oğretmek... 12 yaşından buyuk kızlann ve kadınların okula gıtmesının yasaklandığı, kadınların "burga" altında bıle, bırakın çalışmalannı, yanlannda akrabadan bır erkek olmadan sokağa, çarşıya çıkmalannın yasaklandığı bır ortam- da bunu nasıl gerçekleştınyortar? Her an oldurulme tehdıdıyle ıç ıçe yaşayarak. gızlenerek. dağlardan sı- nın aşıp bır Afganıstan'a. bırPakıstan'ageçerek.. Hep- sı bırerkahraman Afganıstan'da kadınlann oldunülme- sı, taşlanması, kırbaçlanması belgesellerını, fotoğraf- lannı çekip, dunyaya gosteren onlardı. Bugün bu kadınlar tum Afgan halkını, hem Tale- ban'a, hem "Kuzey lttıfak"a karşı çıkmaya çağınyor- lar. Kuzey Ittıfak lıderlen donemındekı beş yıl boyun- casuren vahşet unutmamışlar. Onlar, kadınlann ''bur- ga "sız dolaşmalanna karşı çıkmamışlardı, ancak "bur- gasız" dolaşanlan ya yakalayıp ığfal edıyorlar ya da yuzlenne kezzap atıyorlardı. "Köktendıncilığın azı çoğu, modemı eskısı olmaz" dıyor! RAVVA uyelerı Amenkan bombardımanının sürmesının koktendın- ciliğı güçlendıreceğı ve Taleban'a taraftar kazandıra- cağından endışe edıyorlar, haklı olarak. Önerdıklen, dış guçlerden arınmış topyekûn bır ayaklanma, BM banş gucü olsa da olur olmasa da dıyorlar Ancak sıvıl top- lum orgutfennın, koktendıncılığe karşı tum guçlenn ayaklanması sonucu Afganıstan'da bir yol açılabılece- ğıne ınanıyoriar. Işlenzor, çok zor... Internet kullanıcıysanız, www.rawa.org adresın- den onlarla ılgılı tum aynntılan oğrenebılır, çektıklen film ve fotoğraflan ızleyebılırsınız • Geçen cumartesı çok değerlı bır ınsanımızı yitırdık. Parıs'te. Turızm Muşavırlığı'ndekı gorevınde, masası başında çalışıyordu. beyın kanaması geçırdığınde 86 yaşındaydı.. Nevin Menemencioğlu yalnızTurkıye Cumhunye- tı'nı, Türkıye'yı gorev gereğı yıllarca yurtdışında tem- sıl etmekle kalmadı, bu ulkenın kulturunu, sanatını da tanıttı. Çevınlenyle, bılgısıyle bınkımıyle ve en çok da zertgın kışıliğıyle kulturler arası sağlıklı ılışkiler sağladı. Turkıye'nın çağdaş, evrensel. uygaryuzünu sunan, omek bır msandı Yakınlanna, sevenlenne başsağlığı dılıyorum. e-posta:*eynep " zeyneporal.com Faks:0212-2571650 TÜYAP KİTAP FUARI'NDA BUGUN ASALONU • 12.00-13.00 'Aziz Nesin ve Çağmm Aydmı Ohnak' Yöneten Nazar Büyüm. Konuşmacılar: Şükran KurdakuL Le\1a ErbiL Varhk Özmenek, Ataol Behramoğlu. Düzenleyen: Adam Yaymlan. • 13J0-15.00 'Son Dönem Türk Oykücülüğünde Y önelişler ve Arayışlar'. Yöneten: Cemil Kavukçu. Konuşmacılar: Müge tpükçi, Stma Kaygusuz. Murat Gülsoy. tnci .4ral. Düzenleyen: Can Yayınlan. • 15.00-1630 'tstanbuL Boğazuı Düşleri'. Konuşmacılar: Alain Que0a MDeger, Timour Muheddüıe. DüzenJeyen. Fransız Kültür Merkezi. • 1630-18.00 -Değisen Dünya, Febefe ve Karikatür \'öneten. Yılchz Sertel. Konuşmacılar: Erol Manisah, Semih Poroy, Server Tanilü Düzenleyen. TÜYAP. • 18.00-20.00 Roman Okuması: Yiiksek Topuklar. Konuşmacı .Murathan Mungan. Düzenleyen: Metis Yaymcıhk. B SALONU • 12.00-13.30 'TürkDış Poütikasmda Karanhk Kalnus Aydmlık Noktalar' Yöneten. Baskm Oran Konujmacılar: Mustafa Aydın, Çağn Erhea Soli Ozel. Düzenleyen: Üetişim Yavınlan. • 1330-15.00 'Masketi Fiİozof: Foucautt'dan Marcos'a. Konuşmacılar Ferda Keskin, Işık Ergüden. Düzenleyen Aynntj Yaymlan. • 15.00-17.00 'Her Roman Otobiyografidir'. Yöneten: Doğan Hızlan Konuşmacılar: Selinı Deri, Frederic Beigbeder, Ahmet Karcıhlar, Ahmet Oktay, Peride Celal. Düzenleyen: Doğan Kitapçılık • 17.00-1830 'KüJtürel Mozaik Yok Olurken: Konuş HaBl Bey Konuş'. Konuşmacı: Rafî Kebabcıyan. Düzenleyen. Aras Yayıncıhk • 18.30-20.00 'Kültür ve Sanatta Ahmlama BoyutianveÇeşiÜemeleri'. Yöneten Nazan İpşiroğlu. Konuşmacılar: Zehra İpşirogJu, Mehmet NemutJu, Ozkan Manav. Düzenleyen: Papirüs Vaymlan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle