23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 KASIM 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kulturfa cumhuriyet.com.tr 15 ALLEGRO EVtN İLYASOĞLU Programyapmakbir hünerdirÖzgür Aydın (1972) alçakgönüllü. gösteriş- sız. hatia neredeyse bir ermiş olgunJuğunda tuş- lardaki gezüıtısuıe başlıyor. Bach'ın Capric- cıo'su yolculuğumuzun ilk durağı. Bestecı 19 yaşında iken İsveç Kralı 12. KarTın hızmetine gırmek üzere evden aynlan ağabeyisi için her bölümünde bir duyguyu dile getiren klavsen parçası yazmış. Önce ağabeyi bu yolculuktan vazgeçırmeye çalışan yumuşak bir yalvanş, ar- dından sert akorlarla olası tehlikeleri resimliyor. Onu da yazgıya boyun eğen karamsarlık izliyor. Ve son bölümdeki coşkulu füg'de posta araba- sının borusuyla mektuptaki sağlık haberlerinin sevinci yansıyor. Daha önce kımselerden dinle- medik bu yapıtı. Ne güzel bir girişti konsere. Mozartrn 18 yaşında yazdığı K.282 sonatında yine ayru ortam sürdü: Ağır ve kaygıb başlan- gıcı coşkulu bir sonuç noktalıyordu. Bunlann ardından gelen Liszt'ın Dante sona- tının çarpıcılığında Özgür piyanonun çalgı ola- rak tüm olanaklannı kullanıyordu. Tüm renk- ler cennet-cehennem arasında alev alevdı. tkin- ci yan Bartok'un Out of doors, 'kapılann dışın- da' (belki de 'özgürcesine' diye çevirsek daha yerinde olur) adlı yapıtıyla başladı. Her bir bö- lümündeki resimsel betimlemeler incelikle iş- lendi. Hele giriştekı davul zurna seslenni Bar- tok da duysa mutlu olurdu. Ve Rachmaninof un olağanüstü teknik beceri gerektiren 2. sonatın- daki rengârenk palette Özgür bir kez daha yü- celdi. Program seçmek gerçekten bir hüner. Hep aynı yapıtlan aynı düzen içınde çalanlara bir yaratıcılık örneği idi Boğazıçı Üniversıtesı'nde- ki bu resital. Özgür Aydın, dünyanın büyük pi- yano yanşmalannda dereceler alarak meslek yaşamında sessiz sedasız ilerlemekte. Her ya- nşmadan sonra ona kapılannı açan konser sa- lonlannın sayısı artıyor. Halen yılda 70 konser vermekte. Japonya'dan Kanada'ya kadar. Bu değerli piyanistimizin Türkiye'nin hiçbir bü- yük senfoni orkestrası ya da festivalinde bu yıl konseri olmadığını bıliyor muydunuz? Geçen hafta Fazıl Say'uı NTV'dekı canlı Ata- türk konseri yayını. bu konuda önemlı bır atı- lımdı. Atatürk'ün sevdiği şarkılar yerine Ata- türk gençliğinin O'nun istedığı yolda yürüdü- ğünün göstergesıydi. AJt yazılardaki açıklama- lar ve arada Fazıl'uı kendi konuşmalan da ya- rarlıydı. Acaba reklamlann bu tür klasik müzik programlannda başa veya sona alınması göze- tilemez mi? Birdenbire tuşlardaki eller silinip üstünden diş macunu akıtılması inanılır gibı de- ğil. Iş Sanat'ın geçen haftaki programında dün- yanın en ünlü viyolacılanndan Kim Kaşkaşyan azgur Aydın'ın Boğaziçi Üniversitesi'ndeki resitali, hep aynı yapıtlan aynı düzen içinde çalanlara bir yaratıcılık örneğiydi. Sanatçı, dûnyannı büyük piyano yanşmalannda dereceler alarak meslek yaşamında sessiz sedasız ilerlemekte. Her yanşmadan sonra ona kapılannı açan konser salonlannın sayısı artıyor. Halen yılda 70 konser vermekte. Japonya'dan Kanada'ya kadar. vardı. CD'lerinden ve önceki Istanbul konserin- den son derece etkilendiğim bu viyolacıyı he- yecanla beklıyordum. Ancak yıllar boyu sahne- ye çıkmışlığın ve aynı yapıtlan çok kez çalmış- lığın verdiği bir kanıksama, kentten kente koş- manın göstergesi bir yorgunluk gözleniyordu yorumunda. İDSO'da HaHda Dinova'dan Erkin Konçertosu Öteden beri söyler dururuz: Bizım yapıtlanmı- zı dünyaca ünlü solistler dağarcıklanna alırlarsa sesimizi daha uzaklara duyurabılinz. diye. Işte bu hafta Rus asıllı piyanıst Halida Dinova'nın çaldığı Erkin piyano konçertosu bu çağnyı pe- kiştirdı. Dinova 6 yaşında Kazan'da üstün yete- neklı çocuklarla eğıtılmış. St. Petersburg'da eği- tim görmüş, Cle\ eland piyano ödülü. Zürich Ge- za-Anda ödülü derken dünyanın alkışladığı bir piyanist olmuş. Kendisinden "son ohız yılın en iyi Skryabin yorumcusu" olarak söz edılmekte. Ulvi Cemal Erkin'in konçertosunu yumuşacık tekniği ve kendine özgü pınltılanyla yorumladı. Yer yer orkestra sesini bastırmasaydı onu daha iyi duyacaktık. Şef Krimetz yönetımındeki ID- SO Çaykovski'nın 4. senfonisinı büyük bir coş- kuyla seslendirdi. Keman sanatçısı Ergun Tekinson 'u yitirdik Son zamanlarda ne yazık ki her hafta bu sütunlarda müzik dünyamızın bir kaybı geliyor gündeme. Bu kez de keman sanatçısı Ergun Tekinson'u yitirdik. 1979'dan bu yana İstanbul Devlet Opera ve Bale Orkestrası'nın başkemancılığını sürdürmüştü. Opera ve bale temsillerinde orkestra çukurundaki görmediğımiz nice sanatçıdan biri olarak onu alkışlardık. Görmediğimiz, oysa temsilüı başoyuncusu olarak! Ergun Tekinson, 1936'da Istanbul"da doğmuş, konservatuvarda Ekrem Zeki Ün ile keman eğitimi görmüş, Viyana Senfoni ve Suısse Romande orkestralannın birinci keman gruplannda çalmış, Stutgartt Senfoni ve Lozan Oda Orkestrası 'nda konuk sanatçı olarak yer almıştı. Hocası Ekrem Zeki Ün'e bağhlığını onun keman konçertosunu ilk kez çalarak kanıtlamıştı. Ekrem Zeki de bu yapıtı Tekinson'a adamış, ilk konseri de dinlemişti. Bu yıl. iki hafta sonra, 7-8 Aralık İDSO konserinde bir kez daha seslendirecekti bu yapıtı. Ne yazık ki ömrü yetmedı. Opera tarihi dört cilde tamamlandı Pan Yayıncılık hâlâ müzik dünyamızın "nüsyoner r> liğini sürdürmekte. Cevad Memduh Altar'ın o çok değerli çalışması dört cıltlık Opera Tarihi'nin bir süre önce iki cildı ile başladığı yayınını dört cilde tamamlayıp kitap fuarına yetıştırdı. Her aydının evinde başucu kitapları arasında yer alması gereken 'Opera Tarihi'nde yalnız operalann konusu değil. bestecilerin, dönemlerin ve çağlann da tanhi yer almakta. Ülkemizin yetiştirdiği ilk müzikbilimcilerden ' Cevad Memduh Bey'in bizlere en değerli armağanı. evini@boun.edu.tr KATIUM KOŞULLARIAÇIKLANDI Ceyhun AtufKansu Ödülü 15 yaşında ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Her yıl düzenlenen Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'ne 2002 yılı için katılma koşullan açıklandı. Ödüle aday olan yapıtlarda Ceyhun Atııf Kansu'nun şiir anlayışı göz önüne almarak, çağdaş bir dünya görüşü ve dil bilincinin temel ölçüt olacağı yanşmaya, 15 Ocak2001 - 1 Şubat 2002 tarihleri arasında yayımlanan bürün şiir kitaplan katılabilecek. Aynca, Ödül Yazmanlığı, çeşitli nedenlerle katılamayan kimi yapıtlan da, ödüle aday gösterilebilecek. Çeşitli nedenlerle kitap halinde basılmamış, ancak kitap bütünlüğü taşıyan şiüierle de ödüle aday olunabilecek. Adnan Birjyazar, Salih Bolat, Abdülkadir Budak, Müslim Çelik, Refık Durbaş, Bahar Gökler (ailesi adına), Emin Özdemir'den oluşan seçici kurul, kazanan yapıtı, Ceyhun Atuf Kansu'nun ölüm yıldönümü olan 17 Mart 2002 tarüıinde açıklayacak. Son katıhna ve aday gösterilme tarihi 15 Ocak 2002 olan ödül, tek bir şiir yapıtına (kitap ya da kitap bütünlüğü taşıyan şiirlere) verilecek. 2002 yılı için ödülün parasal tutan 250 milyon Türk Lirası olarak belirlendi. Ödüle aday olacak yapıtlann, şairin adı, açık adresi ve kısa yaşamöyküsüyle birlikte 7 adet kitap ya da kopya dosyayla 'Ayhan Gökler, Selanik Caddesi No: 48/3, Kızjlay/ANKARA' adresine gönderilmesi gerekiyor. Ödüle katılan yapıtlar, sahiplerine geri gönderi lmeyecek. 1986 yılında konulan Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü kazanan ilk ozan, 1993 yılında Sıvas'ta yitirdiğimiz BehçetAj'sanf "Eylûl" yapıtıyla) ohnuştu. Ardından, sırasıyla 1987 de ŞükrüErbaş "Yolculuk", 1988'de EmirhanOğuz "Ateş Hırsızlan Söyfcncesi", 1989da Müslim Çelik "Peryavşaır, 1990'da Saüh Bolat "Karşılaşma", 1991de AhmetAda"AşkHer Yerde", 1992'de Hüsevin Yhrttaş "Kod Adı Mansur", 1993 te Hidayet Karakuş "Sesini Bana Bırak", 1994 te Abdülkadir Budak "Imzası Gül", 1995 te AHCengizkan "Sürek Avmda Dünya", 1996'da Gültekin Emre "Taşı Sula", 1997'deOya Uysal "Uçunıma Düşen Nehir" adlı yapıtıyla ödülü kazandı. 1998'de "Suyla Smanmış Şiirler" ile Ahmet Uysal, 1999'da"Suç Dujnrusu" ile Hicri Wören, 2000'de "Yer Bezinden Bir Köle" ile Hüseyin Peker. 2001 de ise "Ateşin Düştüğü Yer" adlı dosyasıyla Arif Berberoğlu ödülü alan son ozanlar oldular. CARMEN'tN İZMİR GALASI - Temsilde Carmen'i Jaklin Çarkçı. I>)n Jost•" \ i 1 lakan Aysev, Mkhaela'yı Nurgün Baburhan v« Es- camillo'yu Gökhan Koç söyledi; ancak birinci perdenin sonunda rahatsızlanan Hakan Ayse\ "in yerini, meslektaşı Aydın Uştuk aldL Carmen'den Norma'ya opera şöleni ÖNDER KLTAITVALI ÎZMİR - Ekim ayında renkli bir dinletıy- le perdelerini açan İZDOB. 2001-2002 sa- nat me\ siminin ilk yapuru olan G. Bizet'nin Carmen operasını sundu. 13 Kasım akşamı gala temsilini izlediğimiz bu güzel operayı Tamer Le\*ent sahneye koymuş, orkestrayı Fahreftin Kerimof yönetiyor, dekorlan Ad- nan Ongün, kostürnleri Serdar Başbuğ \ e koreografiyi Neslihan Öztürk hazırlamış. Koro şefi ise H. J. GaDus'rur. Benim izlediğim temsilde Carmen'i Jak- lin Çarkçı, Don Jose'yi Hakan Aysev. Mic- haeia'yı NurgünBaburhan \ e Escamillo'yu Gökhan Koç söyledi; ancak birinci perde- nin sonunda rahatsızlanan Hakan Aysev'in yerini, meslektaşı Aydın Uştuk aldı. Izmir'de ilk kez dinlediğimiz mezzo sop- rano Jaklin Çarkçı, rolünü güzel seslendiri- yor. Dolgun ses tonu ve sergilediği ılginç renkler dikkati çekiyor. Biricik kusuru, ikin- ci perdedeki dansının ezgisini söylerken riz- leşmesiydi. Hakan Aysev ile Aydın Uştuk son derece başanlı. Nurgün Baburhan ile Gökhan Koç da müziksel yönden rollerinin hakkını veriyorlar. Böylesi tümceleri bura- da adlannı sayamadığım öbür sanatçılar için de yazabilirdim. Operamızın orkestrası son yıllardaki ba- şanlannı Carmen'de de yinelemektedir. Gal- lus'un gehnesiyle birlikte yorum düzeyi yükselen koro bu temsilde de iyi; fakat dör- düncü perdede orkestra ile birliktelik geçi- ci olarak kopma noktasına geldiğinde epey tedirgin olduk. Carmen'in sonraki temsillerinde Fidan Hacheva, Bdgin Tuğfan (Carmen), Zühtü Gür^L Aydın Uştuk (Don Jose), Birgül Su Ariç. Arses Yıldızca (Michaela), Arda Ak- tar, Cengiz Saym (Escamilo) gibi sanatçı- lan da izleyeceğiz. • IZDOB, Bizet'nin ünlü 'Carmen' operasıyla yaptığı açılışı sezon boyunca hazırladığı renkli ve geniş yelpazeli bir programla devam ettirecek. Carmen'in ardından J. Offenbach'ın "la Perichole" başlıklı opereti gösterime gire- cek. Aynca "ŞunankKız" balesı ve "Mü- zikalden Müzikale*' adını taşıyan gösteri var. Klasik bale anlayışınıız ile dansın ger- çeği arasındaki aynmı vurgulayacak olan "ModernDansGösterisi" sanınm sanatse- verlerın düdcatıni çekecektir. Yıllık izlen- cede bir de çocuk oyunu yer alıyor. Geçen yıl sunulan yapımlardan \ erdi'nın "Rigoletto", Offenbachın "Horrmann'uı Masallan" ve G. Donizetti'nin "Aşk Iksi- ri" başlıkh operalan, S. Prokofiyef'in "Ro- meo ile Juliet" ve T. Erdener'in "Afîfe Ja- le" baleleri ile "Fantastik" adlı müzikal, bu mevsimde de gösterimdedir. Öte yandan opera ve bale temsillerinin aralanna ser- piştirilen çeşitli dinletilerle resitaller, Iz- mir'in müzik yaşantısına renk ve güzellik getırecektir. Nisan ayı içinde çağdaş Türk operalann- dan biri olan Sabahattin Katender'in "Nas- reddin Hoca"sını tzmir'de ilk kez izleyece- ğiz. Mevsimin belki en iddialı yapımı ise Bellini'nin "Nonna"sıdır. Bu ünlü opera, 12 Haziran 2002 tarihinden başlayarak E- fes Antik Tiyatro'da ve Aspendos'ta sergi- lenecek. Anımsanacağı gibi IZDOB'a değerli hiz- metler vermiş olan müdür ve sanat yönet- meni Sayın A>1ül Büyüksaraç. temmuz ayında görevinden aynİrnıştı. Yaptığı güzel ışler nedeniyle sanatseverler adına kendi- sine teşekkürler sunanz. Büyüksaraç'ın ye- rine göreve gelen Sayın Hakan Aysev'in de kuruma değerli katkılarda bulunacağına inanıyoruz ve başanlar diliyoruz. tzmir operası önemli bir gizil güce sahiptir; an- cak büyük boyutlu operalan sergileme gi- rişiminde bulunduğu zaman sürekli olarak karşısına Elhamra Sahnesı'nin darlığı gibi aşıhnaz bir engel çıkmaktadır. Kentimize çağdaş bir opera binası kazandınldığında ise her şey değişecektir. GUZELİN ARDCVDA BERTAN ONARAN Oktay Sinanoğlu Mürşit Balabanlılar'ın yönertiği Iş Bankası Ekin Yayınları. Emine Çaykara'nın hazırladığı bir krtabı bastı: "Türk Aynştaynı, Oktay Sina- noğlu Kitabı". Sinanoğlu, sözün en dolu, en gerçek anlam- dabirAtatürkçocuğu: Mustafa Kemal gibi Ru- meli'nde, Kavala'da doğup büyümüş Nüzhet Haşim Sinanoğlu ile en eski Anadolu Türkle- rinden Karacabey'lerden Rüveyde. Ana da, baba da okuryazar, yetenekli, ilerici. Mussolini'nin çevireceği dolaplan önceden haberalabilmek üzere, Atatürk, Nüzhet Haşim'i Bari'ye gönderiyor başkonsolos olarak; Oktay orada doğuyor, 25 Şubat 1935'te. Ardından kız kardeşi Esin Afşar geliyor yuvaya. Doğa! olarak, önce Italyanca ve Fransızca öğ- reniyor; 2. Dünya Savaşı çıkınca yurda dönüyor- lar ve 1941'de Nüzhet Bey ölüyor; oluşumu, bundan sonra, anasının ellerinde. Mustafa Kemal yazgısında bir kez daha do- laysız boy gösteriyor: Ortaöğrenimini Atatürk'ün 1928'de kurduğu TED'nin Yenişehir Lisesi'nde tamamlıyor. 1956'da, Berkeley Üniversitesi Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitiriyor. Ar- dından, 8 ayda MİT'İ tamamlayıp yüksek kim- ya mühendisi oluyor. 1960'ta, Yale Üniversite- si'ne "yardımcı öğretim üyesi" olarak atanıyor. 1962'de, 26 yaşında tam yetkili öğretim üyesi oluyor. Amerika'da ilk ödülünü alıyor. 1964'te ODTÜ'ye danışman profesör oluyor; eğitimin Türkçe yapılması gerektiğini anlatıp yazmaya başlıyor. 1966'da TÜBlTAK'ın ilk bilim ödülünü alıyor. Aralıklarla, Türkiye'nin çeşitli yörelerinde, yaz okulları, bilımsel toplantılar düzenliyor; bu yön- deki aralıksız çalışması bugün de sürüyor. Yalvaçların en çapkınına yakıştırılan sözü bi- lirsiniz: Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Oktay Sinanoğlu da tıpkı yöredaşı Mustafa Kemal gibi, evreni oluşturan temel yasalan ve bunları inceleyen matematik, doğabilim, dirim- bilim, kımya gibi ana bilim dallarını derinleme- sine bildiği için yukanda değindiğim gibi, daha 1964'te işin özünü kavramış: bir insan toplulu- ğunun kişilikli, bağımsız bir ulus oluşturabilme- si için bilimi, sanatı, siyaseti anlayıp anlatabile- ceği bir dilinin bulunması gerekir; sömürgeleş- tirme, köleleştirme, bugünkü gibi, önce dilin yozlaştırılıp yok edilmesiyle başlar. Dolayısıyla, Türk Dil Kurumu'nu kurup bize dilimizi, benliğimizi bulduran Atatürk'ün ardın- dan, onun gerçek çocuğu Oktay da evrensel mantığın gereğine dört elle sarılmış; Türkçemi- zin bilim-sanat dili olabilmesi için sözlükler ha- zırlamış, konuşmalaryapmış, yazılaryazmış; bu alanda bıkmadan usanmadan savaşıyor. Kitapta, düşünsel-dilsel serüveninin bütün aynntılarını bulursunuz. Bugün tepemizde döndürülen dolaplan, bizi bekleyen büyük tehlikeyi en açık seçik gören- lerden olduğu için tam bir bilim adamı, gönül adamı dürüstlüğüyle hiç sözünü esirgemiyor. Küçük bir örnek vereyim: "Eskiden Sağlığı Koruma Kurumu'nda, ço- cuk yaşta bir araştırmaya tanık olmuştum; at- tan kan alınacağı zaman burnuna kocaman bir mandal takılıyordu. Sonra doktor boynuna ko- caman biriğne batırıp kan alıyordu. Zavallı atın haberi yok; burnu çok duyarlı olduğu için aklı burnunda; kanının alındığını fark etmiyor. Işte durum bu." Küresel sömürü bundan daha iyi anlatılabilir mi? Kendi kendine saz çalmayı öğrenen, Karaca- oğlan, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal ve Âşık Veysel'den türküler söyleyen; açıkdenizlere yel- ken açan; hem Doğu, hem Batı ekin ve uygar- lığını gönül gözüyle tanıyıp yaşamına katmaya çalışan Oktay Sinanoğlu'nun yaşamöyküsü, Sevil'le benim gibi sizi de sözün gerçek anla- mında varsıllaştırabilir, havalara uçurabilir; ar- dından. acı da olsa, daha bilinçli birer Anadolu Türkü, aynı zamanda gölgesiz dünya yurttaşı olarak yeryüzüne indirebilir. Kendinize hemen armağan edin bu eşsiz ki- tabı. Bu konuyu, bu sıradışı insanı seçip, söyleşi- leri yapıp kâğıda döken Emine Çaykara'yı da, kitabı yayımlayan Mürşit Balabanlılar'ı da yürek- ten alkışlıyorum SİNEMA-TARİH BULUŞMASTNDJIBUGÖN • BEYOĞLU ALKAZAR'da saat 12.00 ve 15.15'te 'TüydenHafıT, saat 16.30'da 'Eşâteki Şeytanlar', saat 21.15 'te 'Mefısto' adlı fılmler gösterilecek. (0 212 293 24 66) • BEYOGLU ATLAS'ta saat 12.00 ve 16.30'da 'BalondakiKenıanlar', saat 14.15 ve 18.45'te 'Fetih', saat 21.15 te 'Harrisson'un Çiçekleri' adh fılmler izlenebilır. (0 212 252 84 76) • LEVENT SÎNEMA TÜRSAK'ta saat 12.00'de 'HavaAüşT, saat 14.15 'Zorlu Yokuluk', saat 16.30'da 'BoesmanveLena', saat 18.45'te 'Yağmurdan Önce', saat 21.15 te' Özgürtük Çetesi' adlı fılmler göstenlecek. (0 212 244 52 51) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 12.00'de 'Çöl Fırtınasının Gizfi Savaşlan' - 'Zygielbojın'un Ölümü', saat 14.15'te 'Yarah RÜhlar' - 'Unnıtsuz SaaÜer', saat 16.30'da 'Duvarlar' - 'Ötekfler', saat 18.45'te 'Piyanist' adlı fılmler izlenebilir. (0 212 252 61 55) • ALMA-N KÜLTÜR MERKEZt'nde saat 12.00'de 'Naal SağKakhlar' - 'Natal', saat 14.15 'te 'Kappo' - 'Analann Savaşı' - 'Kutsal Gün', saat 16.30'da 'Kan ve Umut Mevsfani'adlı fılmler gösterilecek. (0 212 249 20 09) • AKM'de saat 14.15'te 'Kosova Ertesi Yd', saat 16.30'da '20000 MoujikFark Etmez' adlı fılmler izlenebilır. (0212 251 56 00) • BOGAZİÇİ ÜNtVERSÎTESÎ'nde saat 18.45'te 'SonKoJaj', 'Hapishane Sanaü' adh fılmler gösterilecek. (0 212 263 15 00) M BİLGİÜMVERSİTESÎ'nde saat 18.45'te 'Haneke' adlı film izlenebilir. (0 212 28616 60)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle