22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2KASIM2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA 15 Susurkâ ıtavası s8 baştBn... OUu otocak kazayı da esastan bazun! Bektronik posta: denizsomdcumhuriyetcom,tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44.97i - Ekonomi tek elden yönetilmeliymiş... "Tekelci sermave ile mi!" Dost Amerika'nın Taleban'a karşı desteklediği Kuzey Ittifakı'mn liderlerinden General Raşit Dostum, bir dönem Afganistan'daki Sovyet kuklası Necübullah'ın, Necübullah devrildikten sonra Taleban'ın mollası Ömer'in en yakın dostuydu... O sıra Dostum'u Kale-i Ceng'te ziyaret eden Kanadalı gazeteci Jan Cienski avluda gördüğü et parçaları ve kan birikintileri üzerine "Keçi mi kurban ettiniz" diye sorduğunda "Hayır, hırsızlık yapan bir askeri cezalandırdık" yanıtını alıyordu... Infaz ya ters yönde hareket eden iki tanka baş ve ayakiardan ya da herhangi birtankın paletine gövdeden bağlanarak yapılıyordu. Eski bir tulumba tamircisi olan ve Sovyet döneminde generalliğe yükselen Ozbek asıllı Dostum, şimdilerde Amerika'nın dostu ve Afganistan'ın uygar dünyaya katılması için çalışıyor! arsayalım ki Istanbul Valisi Erol Çakır hak- kında bir tutanak düzenlenmiş... Fakat tu- tanağın ne zaman ve nerede düzenlendiği belli değil... Tutanaktaki metin, bilgisayarda hazırlanıp yazıcıdan çıkış alınmış ve altına da dakti- lo ile isim ve sıfatlar yazılarak imzalar atılmış... Imzalar da diyelim ki sekiz komşu ilin valisine ait... Yine varsayalım ki bu tutanaktaIstanbul Valisi Erol Çakır, ağır bir dille itham ediliyor... Fakat, tutanakta Çakır'ın suçlamalarla ilgili görüşü alınmamış; tutanağı imzalayıp imzalamayacağı sorul- mamış... Yani tutanak, gıyabında hazırlanmış... Mesleği ile ilgili çok ağır suçlamalar içeren bu tu- tanak sekiz vali tarafından imzalandıktan sonra dev- letin herhangi bir kurumunda herhangi dosyaya kon- mamış, kayda geçirilip resmi evrak durumuna geti- rilmemiş. Varsaydığımız tutanakta yer alan ithamlarla ilgili olarak Istanbul Valisi Erol Çakır hakkında hertıangi bir Varsayım soruşturma açılmamış, herhangi bir işlem yapılma- mış, dolaylı ya da dolaysız yoldan ithamlarla ilgili gö- rüşü sorulmamış, savunması alınmamış... Varsayımlara devam ediyoruz... Birgün istanbul Valisi Erol Çakır görevinden alına- rak Üsküdar Kaymakamlığına atanmış... Olacak iş değil ama varsayıyoruz ya... Erol Çakır da ne yapsın mahkemeye gitmiş, dava açmış... Bunun üzerine mahkeme, Ankara'dan Erol Çakır'ın özlük dosyasını istemiş... Çakır'ın üstün ve başanlı hizmetlerinden dolayı aldığı takdirler ve ödüllerle dolu dosyasının içinde varsaydığımız bu tutanak çıkmış... Tarihsiz, kayıtsız, kuyutsuz bir tutanak... Çakır hemen ne zaman ve nerede düzenlendiği belli olmayan tutanağı imzalayan valilere gitmiş... Varsayalım sekiz vali de "Ben böyle bir tutanak im- zalamadım" demiş ve bu beyanlarını da yazıya dö- küp mahkemeye sunmuş... Lakin, Içişleri Bakanı çı- kıp "Evet o tutanak doğrudur" deyince, valilerden dördü "Ben tutanağı imzaladım" diyerek yazılı ifade- sini değiştirmiş... Bir vali "Valla imzalamış olabilirim de olmayabilirim de" demiş... Üç vali ise, böyle bir tutanağı imzalamadığını bir kez daha bildirmiş. Hat- ta valilerden biri, "Biz sekiz vali, geçen yıl Içişleri Ba- kanı'na ortak bir dilekçe göndermiştik; bu imzalar o dilekçeden alınmışa benziyor" gibisinden de bir be- yanda bulunmuş... Varsayalım ki, mahkeme de tutanağı geçerli sayıp Istanbul Valisi Erol Çakır'ın Üsküdar Kaymakamlığı- na atanmasını uygun bulmuş... Böyle tutanak olur mu, validen kaymakam yapılır mı diyorsanız... Kaydı kuydu olmayan bir tutanakla lise kimya öğretmeninden ilkokula fen bilgisi öğret- meni atayanlara sormalısınız! SESStZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE Yüksek Yerilim Hatt erdincutku ; yahoo.com Hatasız oKUL olmaz! v Solda yeni bir oluşuma gerek var' Emekli TEK müfettişi Savaş Sön- y mez: "Kanımca eski ÇHP, HR SODEP, SHP ve yeni CHP toplumda yeniden yeşermekte olan 'sol dalga'nın çokge- risinde kalmıştır. DSP zaten bir politik görüş ve kitle partisi olarak zikre değ- meyen, kerameti kendinden menkul bir kuruluştur. Yıllardırtürlü koalisyonlarda, antide- mokratik, tutucu, laiklik ve emek kar- şıtı her türtü çabaya payandalık göre- vi iletutunmaya çalışan ve bu dönem- lerden ortak olarak sorumlu olanların topluma verecekleri hiçbirolumlu me- saj ve slogan kalmamıştır. Türk siya- sal hayatının nasır tutmuş irili-ufaklı tüm ileri gelenleri ve gidenleri, sessiz- ce köşelerine çekilip bir yandan 'kı- yak' emekliliklerinin sefasını sürer- ken bir yandan da 'günah çıkarma anıları'nı yazmalıdırlar. Ve bundan böyle hiçbir şekilde, hiçbir politik gi- rişimin içinde yer almamalıdırlar. Asla! Umut, şu anda solda sadece tabela- lan ile var olan marjinal partilerin ve ki- mi sivil toplum örgütlerinin desteğini de kapsayan yepyeni bir oluşumdadır. Bu ülkede, bugüne değin hiçbir po- litik oluşumun içinde yer almamış, yıp- ranmamış, ancak bu 'hal ve gidiş'e son verebilecek oluşumlarda yer almaya can atan, belli bir dünya görüşüne sa- hip, bilgili, ilkeli, tutarlı, deneyimli, her türlü çıkara kapalı ve 'vatanın baht-ı kara maderini' kurtarmak üzere bir kı- vılcım çakılmasını bekleyen nice gizli değerler bulunmaktadır." Dabbet-ül-arz Hakkında FATMAEStV Prof. Dr. Y. Nuri Öztürk'e göre ünlü fizikçi Stephan Havvking, -kıyamet günü or- taya çıkacağı söylenen yara- tık- anlamına gelen bir Dab- bet-ül-arz'mış! Çünkü, gele- cek binyıl içinde uzayda kolo- niler kurulmaması halinde, in- sanlığın yok olmasının müm- kün olduğunu söylemiş. Karşılaştığım benzer iddi- alar nedeniyle bu sözler beni şaşırtmadı, fakat bu sözlerin Sayın Y. Nuri Öztürk gibi biri tarafından dile getirilmiş olma- sı şaşırttı! Türkiyedahil bütün Islam ül- kelerinde, Batı'daki bilimsel veya teknolojik bir gelişme ya da bir görüş karşısında hemen o konunun Kuran'da zaten ya- zılı olduğu şeklinde bir görüş ortaya atılır daima. Sonra da inanılması güç bir ustalıkla, çeşitli şekilde yorumlanabile- cek bazı ifadeler bunun kanıtı olarak gösterilir. Tıpkı bu ko- nuda olduğu gibi. Prof. öz- türk, Stephan Havvking'in söz- lerinin Kuran'daki ayetlerde dayanağı olduğu gerekçesiy- le onun Dabbet-ül-arz oldu- ğuna inanmış! Önce belirtmeli ki burada i- ki çelişki var. Sözcük anlamı- na göre Dabbet-ül-arz, kıya- met günü ortaya çıkacağı söy- lenen yaratık. Halbuki Step- han Havvking'in ileri sürdüğü görüş önümüzdeki binyıla iliş- kin. Diğertaraftan Prof. öztürk şimdiye kadar Islam dinini ba- tıl inançlardan, hurafelerden anndırmaya yönelik çalışma- ları ile tanınıyor. Başka bir de- yişle, dini kurallan çağdaşlaş- tırma gayreti içinde olan biri. Bu iddiası, yapmak istedikleri ile çelişiyor. Çelişkiler bir yana bu iddia, Islam ülkelerinin bugün içinde bulunduğu durumu ve bu du- rumun nedenlerini düşündü- rüyor. "Bu gezegen üzerinde gelmiş geçmiş uygartıklar ara- sında, bilimin Islam ülkelerin- de en zayıf olduğu konusun- da günümüzde herhangi bir tereddütyoktur. İçinde bulun- duğumuz çağda, bir toplu- mun onurlu bir şekilde ayakta durması doğrudan doğruya onun bilim ve teknolojideki gücüne dayandığına göre, bu zayıflığın tehlikeleri ne kadar vurgulansa azdır." Yukarıdaki satırlar Nobel ödüllü Pakistanlı Fizikçi Mu- hammed Abdüsselâm'a ait. Kendini Batı dünyasında da kanıtlamış bir bilim adamına yakışır şekilde çekinmeden di- le getirmiş acı gerçeği. Fakat bu gerçeği yaratan nedenler de olmalı. Bu ülkelerde hâlâ Kuran'da- ki hükümlere ve o hükümlerin yorumlarına köktendinci bir uyum öngörülmekte ve bilim, sanat, teknoloji dinsel esasla- ra ve dinsel gerçeklere dayan- dırılmaktadır. Halbuki bilim bambaşka bir disiplin içinde gelişir. önyargıya bağlı kalın- madan deneye, gözleme, kar- şılıklı tartışmaya ve diğer bilim adamlannın yaptıklannı taraf- sız bir şekilde incelemeye da- yanır. Bu koşullar sağlanmadığı takdirde, o ülke insanları her bilimsel, teknolojik gelişmenin ardından, "Buzaten Kuran'da var" diye avunmaya ve eziklik duygusunu böyle yok etme zorunda kalmaya mahkûm olacaktır. Laik devlet düzeni ile Islam ülkeleri arasında ayncalıkh bir duruma sahip Türkiye'yi şeri- at düzenine geçirmeyi amaç- layanların ve kendilerine özgü çıkar hesaplan ile bu amaçla- ra sahip kişileri görmemezlik- ten gelen lerin, bu gerçekleri görmeleri ve hep göz önünde tutmaları gerekir. Çünkü konu sadece din kurallarının radikal bir şekilde uygulanması ile sı- nırlı kalmayıp, uygarlıkdüzeyi- nin düşmesine de neden ola- caktır. Tabii Prof. Dr. Y Nuri öztürk gibi din konusunda toplumu etkilemiş, olumlu önerilerle onları sağduyulu ve insancıl davranışlara yönlendirmiş bir kişiden de aynı duyartılık bek- lenmeli. Bu nedenle Dabbet- ül-arz konusundaki yakıştır- ması yadırgandı. Yeterince yaşamsal sorun- ları olan Türkiye'de, gündeme böyle bir safsatanın sokulma- sını anlamak çok güç! 1910 yılında dünya bir kıya- met beklentisi daha yaşamış. Hem de somut nedene daya- lı somut bir zaman için; 1910 yılının 18 Mayısı için. Daha ön- ce yörüngesi saptanmış Hal- ley kuyrukluyıldızının 1910 yı- lında güneşe yaklaşacağı, görkemli kuyruğunu gözler önüne sereceği ve dünyanın 18 Mayıs'ta Halley'in kuyru- ğundan geçeceği hesaplan- mış. Diğer taraftan o yıllarda kuyrukluyıldızlann kuyrukların- da bazı zehirli gazlann variığı da keşfedilmiş. Işte bu iki bilimsel bulgu se- bep olmuş kıyamet beklentisi- ne. Çünkü dünya kuyruğun içinden geçerken zehirli gazla- nn insanları öldüreceği varsa- yılmış. Kimileri kıyameti bekle- meden ölmeyi yeğleyip intihar etmiş, kimileri de ağızlan sıkı- ca kapatılmış boş şişeleri te- miz hava dolu diye pazarlayıp köşeyi dönmüş. O günlerde Türkiye'de astronomi konula- nnda en yetkili kişi Kandilli Ra- sathanesi Müdürü Fatin Ho- ca (Fatin Gökmen). Gerçek- ten kıyamet kopup kopmaya- cağını ona sormuşlar. "Hayır" demiş. "Korkmayın, kıyamet kopmayacak." Halley, kuyruğu ile dünyayı süpürüp, yoluna devam edip, gözlerden kaybolduktan son- ra Fatin Hoca'ya bunu nasıl bildiğini yeniden sormuşlar. "Hiçbir şey bilmiyordum" demiş. "Kıyamet kopsaydı, bilmediğimi söyleme şansı ol- mayacaktı insanların. Fakat kopmazsa meşhur olacaktım; aklımı kullandım." Sayın Prof. Dr. Y. Nuri Öz- türk'ün böyle bir şansı da yok üstelik. ÇtZGÎLİK KIMÎL MASARACI KEDt LEVO APTÜUKA abdülicauı studyoimge.com. KÜUAMMANlZ ÖN6MLİ- TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAM 2 Kasım KRALLAK/CRAIL , O 2AA4AMK/4U İLE HAS TAFABı MAK0NN&N, £rYOPr/l(HAS£Şr£- 7*N) İMfHKAT&ZU OIAHAK TXÇ6/)Vİ. 44 YtL İK. TİCARCA KAU», 1394 'TE BİR ASKERİ PASS€ İLE PUŞÛeuOHJ. "KKALLAR KMU,JUDAM'IN MU&F. FERASLANt, T#NRININ SEÇTİ6İKİŞİ*6İBİ UHVAN. LARK1JUANANSELA£İYE,KIZAL OLMANIN YANİ SmA,BÎR PtiİAI DB WFSAL ÜD&İİYDİ. ETYOPrA VE JAMAICA'OA YAY61N OLMBU DİNE İU4MN LAftA *8ASTXFAtlJYEN''OeNMEKrEOİ/tJ&£7A FARİYENL£R,SİWU IRKIN, İSRAİL'İN fCAY/f> 12.KABİL£SİOLDUĞUMA VE K£HDİl£RİHİM JUDAH'TAN TVREOİICLESİNEİUANtRLAR.ŞiMDİ ÇOK MY&INOLAN "RS6GAE"*DENIL£tJ MÜZİK Û ONLARJN YEREL E2GİLERİDİR.. KIRKLARELİ ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 2000/478 Davacı: Ercan Balta Dahili Davacılar: l- Nesnn Balta, 2- Nermın ,\ktaş. 3- Levent Aktaş Vekili: Av. Fahrettin Cura Davalı: Nüfiıs Müdürlüğü Da\a: Evlilik kaydının tashihı terkin ve tescili Davacı vekili tarafından mahkememıze verilen dilekçe ile da- valılar Nüfus Müdürlüğü aleyhıne açılan evlilik kaydının tashih terkin ve tescili davasında davacı Nesrin Balta'nın adresi tespit edilemediğinden ilanen tebligat yaptlmasına karar verilmekle müvekkilinin Ercan Balta'nın 5.11.1982 tarihinde Türkiye Stutt- gart Başkonsolosluğu'nda Nesrin Balta Güngör ile evlendiğini. taraflann ULM Mahkemesi'nin 5.1.1983 tarihinde kesinleşen 17.ll.l992 günlü karan ile boşandıklannı müvekkili tarafından Kırklareli Asliye Hukuk Mahkemesi"ne 14.4.1997 tarihinde ten- fiz davası açıldığını ve tenfiz karan verildiğini. bu karann infa- zında müvekkilinin eşinin adının Nesrin değil, Nermin olduğu- nun infazınm bu nedenle yapılamacağı bildirildiğini, Nermin Aktaş'm boşanma ve tenfiz karannda da görüldüğü üzere mü- vekkili Ercan Balta ile bir evlilik bağı yoktur. Müvekkilinin eşi- nin de olmadıgını. eşinin Nesrin Balta olduğunu ve nüfus kay- dında müvekkilinin eşi olarak yazılmış bulunan Nermin adının tashih ve terkini ile Nesrin olarak tescili kayıtlann bu şekilde dü- zeltilmesini ve tescilıne karar verilmesi istemiş. duruşma günü olan I3.l 1.2001 günü saat 10.00"da duruşmada hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi. aksi takdirde HÜMK'nin 213 ve 337. maddeleri gereğince yokluğunda yargı- lamanın sürdürülüp sonuçlandınlacağı dava dilekçesinin tebliği verine kaım olmak üzere ilan olunur. Basın: 54949 KUZGUNCUK'ta SATILIK MÜSTAKİL EV 3 katta toplam 120 m: , doğalgaz kombili, ebeveyn banyolu, bahçeli, manzaralı, dekorasyonlu 135miIyarTL. Tel: 0 212 - 523 84 60 Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Antalım ORMAN BAKANLIĞI KAKEAL 1. .4SLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 2000/926 Karar No: 2001 735 Mahkememızin yukanda esas-karar numarası yazılı boşanma davasında, davacı Nurten Salcıoğlu vekili Av. Hüseyin Kara tara- fından davalı Nihat Salcıoğlu aleyhine şiddetli geçimsizlik nede- niyle dava açılmış. 27.09.2001 tarihinde taraflann boşanmalanna karar verilmiş olup. davalıya, tebligata yarar açık adresi tespit edilemedisinden ve duruşma günü de ilanen tebliğ edildiğinden, işba 27.09.2001 tarihli boşanmalanna dair karann da ilanen ya- pılmasına. ilanın gazetede yayımlandığı tanhten 7 gün sonra teb- liğ yapılmış sayılacağından. davalı Nihat Salcıoğlu'nun verilen karan temyiz etmesi halinde söz konusu temyiz dilekçesini 15 gün içerisınde ıbraz etmesi, aksi takdirde temyiz etmemiş sayıla- cağı ilan olunur. 10.10.2001 Basın: 63264 Baromuz hizmetlerinde görevlendirilmek üzere eleman alınacaktır. tsteklilerin en az yüksekokul mezunu olması gerekmekte- dir. Adalet Meslek Yüksek Okulu ve bilgisayar eğitim serti- fikalı adaylar öncelikle tercih edilecektir. Başvurular şahsen 9 Kasım 2001 günü saat 17.00'ye ka- dar 1456 Sokak No. 16 K. 6 Alsancakîzmir adresindeki Iz- mir Barosu'na yapılacaktır. Baş\Tiru sırasında alınacak belgeler: 1. Diploma örneği, 2. tkametgâh- nüfus ömeği 3. Erkek adaylar için askerliğıni yapmış olduğuna dair belge. 4. Bilgisayar eğitim sertifikası ve Adalet Meslek Yüksek Okulu mezunlannın çıkış belgeleri. İZMtR BAROSU BAŞKANUĞI ANKARA... ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLÎT" Onlarla Varız Eski bir Cumhuriyet okuru, Dr. Örsan Günöz 1953yılınadönerekçokduygulandırdı beni. Mes- leğimde ilk yıllar. Çok mutlu, nerdeyse sevdalıyım. Çalışmak, üretmek istiyorum. Hayat dergisinde- yim, çevremden destek görüyor, çok çalışıyorum. Vedat Nedim Tör, Rakım Çalapala, Şevket Ra- do, Hikmet Feridun Es, Şükrü Enis Regü'yü te- şekkürle anımsanm her zaman. Içten destekledi- ler, soluklandırdılarbeni. Eleştiriler, uyarılarlayol al- dım dergide. llginç röportajlaryaptım, önemli kişi- lerle tarihten sayfalar açtım. Hızımı alamadım Çankaya'nın kapısını da açtım bir gün. Yanımda Vatan gazetesinin fotomuhabiri Hilmi Şahenk, eski Köşk'ü dolaştık, belli eşyanın, tabloların resmini çektik. O koltuklardaoturan, ma- sada yemek yiyen tarihsel kişilerie buluştuk ner- deyse. Çektiğimiz fotoğrafları olaylarla birieştire- rek, yaşayanlarla konuşarak ilginç öyküler oluştu sonra. Onlan yazdım. Başta Kazım Taşkent Ha- yat'takiler hayli etkilendi, Sayın Taşkent, o belge- lerle özel bir sayı istedi sonra. Elbet çok sevindim, ama dahası var. Çankaya sayısı o dönemi yansı- tan bir belge olarak yer aldı kitaplığımızda. Yurtdı- şındaki elçiliklere yollandı, birçok kişi övgüylesöz etti. Kimi kişiler de yeniden basılmasını önerdi. A- ma benim dışımda bir olay bu. • • • Geçen hafta Dr. Örsan Günöz de benzer şeyler söyledi telefonda. Elbet çok duygulandım. Sevgiy- le oluşan ürünlerin yaşama gücünü düşündüm her şeyden önce. Üzgünüm, Çankaya eki, kitaplığım- dan kayboldu yıllarca önce. Mutluyum, uzun süre boş kalmayacak, değerli okurumuz Çankaya Köş- kü'nden bir "tıpkı basım" armağan ediyor. Aslın- da bu olay da bir armağan niteliğinde. Çanka- ya'daki eski Köşk'te eski okurlarla buluşmak da mutlu bir olay. Üstelik Cumhuriyet Bayramı'na rast- layan günlerde. Bu sayın okurumuz yıllar boyun- ca Ankara'ya gelirmiş Cumhuriyet bayramlarında. Başkentteki oluşumlan, gelişimleri yakından görüp yargılamak için belki de. Cumhuriyet kuşaklarının başkente bakışı başka bir açıda sanıyorum. Son bayramın coşkusu da kanıthyor bunu. • • • Sevincimi, hüznümü güzel paylaştığım bir dost Nevin Menemencioğlu her zaman. Uzun yıllar Paris'teki tanıtma büromuzu parlatan bir görevli. Çoğunuz tanır onu. Coşkuyla, özveriyle çalışır. An- kara'yı da, Paris'i de güzel yaşar, sevgiyle, coşkuy- la, umutla. Paris'li yıllann birikimini güzel yansıtır çevresine, çalışmalarına. Her yaştan, her kuşak- tan dostlaria, umutla, sevgiyle, güvenle bakar dün- yaya. Terslikleri de hoşgörüyle karşılar. Ne güzel dinler, ne güzel boyutlar katar söyleşisine. Ne gü- zel anılar, öyküler çınlıyor yüreğimde. 50 yılı aşkın birdönemin izlemleri. Yaşama sevinciyle, coşkuy- la dolu bir kişi. Çevresine gülümser, el uzatır, gö- nül verir, yürek verir. Hoş birsedaşimdi. Yüzyılın yansını aşıyor dostluğumuz. Öleceğini düşünmedim hiç. Ölümsüz bir kişi gibi düşündüm galiba. Yaşama sevinci solmayan bir kişi. Benim yaşamımadagüzel boyutlar kattı. Dostluğun, sev- menin, güvenmenin rengini, boyutunu güzel anla- dım. Uzun yaşayınca daha iyi anlıyor, daha iyi görü- yor insan. Sayıları azalıyor ama dünyamızda böy- le kişiler de var. Biz de onlarla varız. BULMACA SEDAT YAŞAYA3V SOLDANSAĞA: 1/Isviçre'nin efsanevi halk kahramanı. 21 Akdeniz Böl- gesi'nde bir akarsu... Say- dam tabaka üzerine çeki- lenpozitiffo- toğraf. 3/Nâ- zun Hik- met' in soya- dı... Aynı cınsten olan şeyler arasında- ki ince fark. 4/ Yel- kenli bir yanş tekne- si... Kalın bükülmüş sicim. 5/Fiil... "Or- hun—":Basketbol- cümüz. 6/01umsuz- luk belirten bir önek...Eskidildehi- le, düzen. 7/ Dünya- nın en hızlı koşan canlısı olan yırtıcı hayvan... Aşk ateşi. 8/Nazilerinpolitikasında Germen ırkından kimselere yakıştınlan ad... Koyunun kol-kürek bölümünden elde edilen silindir bıçunli et. 9/Ba- tı uluslannda kullanılan bir soyluluk unvanı... Os- miyum elementinin simgesi. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Güzel kokulu çiçekler açan bir ağaççık. 2/ Gü- müşbahğının küçüğü... Eski Mısır'da güneş tann- sı. 3/Alaca, iki renkli... Dağta\ıığu da denilen bir kuş. 4/ Müstahkem yer... "Artık demir almak gü- nü gelmişse zamandan / Meçhule giden bir — kal- kar bu limandan" (Yahya Kemal). 5/Kapalı bir yer- deki akışkanın basınsını ölçmeye yarar aygıt. 6/ Ses... Kanşıklık, kargaşa. 7/Borç ödeme... Rütbe- siz asker. 8/ Hücre çekirdeğinde bulunan ağ biçi- mindeki ipliksi yapı... Yapısına girdiği sözcüğe "kendi kendine" anlamı katan yabancı önek. 9/ Antalya yakınlarmda ünlü bir antik kent. KAYSERİ 1. ASLTİT HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000'724- Karar No: 2001 544 Davacı Selma Yılmaz tarafından davalı Nuri Osman Yılmaz aleyhine açılan boşanma davasında mahkeme- mizce 9.7.2001 gün ve 2000, 724 esas, 2001544 karar sayılı ilamı ile Kahramanmaraş ili, Elbistan ilçesi. Ba- lıkçıl Köyü. cilt 24. hane 53'te nüfusa kayıtlı. Battal ve Melek'ten olma 1974 doğumlu Selma Yılmaz ile aynı hanede nüfusa kayıtlı, Halil Ibrahim ve Ferdane'den ol- ma 1963 dogumlu Nuri Osman Yılmaz'ın boşanmalan- na karar verildiği. işbu ilanın ilan tarihinden itibaren yasal 15 günlük süre içerisinde temyiz edilmediği tak- dirde karann kesinleşecegi hususu davalı Nuri Osman Yılmaz'a karar tebliği yerine geçmek üzere ilanen teb- liğ olunur. 15.8.2001 Basın: 48604
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle