Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 KASIM 2001 CUMA. CUMHURİYET SAYFA
IV | j I j I U . K . kultur(acumhuriyet.com.tr 13
6. Uluslararası Milano Film Festivali'nde Büyük Ödülü kazanan 'Fotograf bugün gösterimde
'Oteki taraf'ın duygulan
Kürtçe altyazılı Onuncu Yıl Mar-
şı eşliğüıde, kameranın çevresınde
döndüğü Afyon anıtı görüntüleriy-
le, ulusal bırlık-beraberlığin altını
çizmek ıstercesine başlıyor "Fotog-
raP. Topkapı otogarında mahzun
sevgılisine veda eden Alı'yi "Gü-
neşe Yokuluk"tan tanıdığımız Naz-
miKınkoynuyor. Son anda Ali'nin
eline bir aynlıİc hediyesi sıkıştıran,
sanki onu bir daha görmeyecekmiş-
çesine tedirgin ve huzursuz genç
kızı da yine "Güneşe \blculuk"tan
anımsadığımız Mizgim Kapazan.
Öz Batmanhlar Seyahat otobü-
süne bindiğine göre, kavruk Alı'nin
istikametiGüneydoğu besbelli. Ay-
nlık sahnesini koltuğundan keskin
nazarlarla izlemiş olan maço tavır-
h bıçkın bir Istanbul delıkanlısının,
Faruk'un (Feyyaz Dmnan) yanına
düşer otobüste Ali, 'pencere yanı'
yerini Faruk"a sunar. Faruk da ona
sigara tutar. Farklı kökenlerden a-
ma aynı yaşlarda. biri Türk öteki
Kürt, iki TC vatandaşı genç arasın-
da, yol boyunca gelişecek. kaçırul-
maz yolculuk yakınlaşmasında hu-
kuk öğrencısi Ali'nin Diyarbakır'a
akraba ziyaretine; kaygılı. sıkıntılı
görünen Faruk'unsa funceli'ye git-
tiğini öğreniriz, bir şey leri birbirle-
rinden gizlediklerini de sezerek.
Bildik çay ve ihtiyaç rnolalarında,
TV ekranından TSK-PKK savaşın-
dan sıcak çatışma görüntüleri, ara-
da Gazi Mahallesi olaylan. "Ada-
letsiz ülkenin çmsi çıknuş." (Adalet
şu anda sadece soyut bir kavram,
der hukukçu Ali.) Yarenlik eder.
uyur uyanır, kimlik kontrollerinden
geçerler. yol akar, yolculuk sürer.
Düşmanlığa dönüşen ilişld
Çakmağını unutup Elazığ'da in-
en Faruk birliğine teslim olurken
yola devam eden Ali de dağa çıkıp
gerillaya katılır. Dagdaki kampın
basılması, helikopter-çarpışma ses-
leri, makineli tarakalan. Kan izle-
riyle birlikte karlara saçılmış, sa-
hipleri öldürülmüş öteberiyi kanş-
Yönetmen: Senaryo:
Kazım Öz/ Kamera: Ercan
Özkan/ Müzik: Mustafa
Biber/ Oyuncular: Nazmi
Kırık, Feyyaz Duman,
Mizgin Kapazan, Muhlis
Asan, Mehmet Ali Öz,
ZüJfiye Dolu, Sercan
Kılıç/ MKM Sinema Birimi
2001.
ÎZ BIRAKTVOR - Kâzun Öz'ün *Fotoğrarı eksik yanlanna. yer yer amatörce kaçmış sahnelerine karşın
bir 'ilk film'den umulmayacak olgunluğa sahip, yalıa, özlü. iz bırakan bir 'bağunh sinema' örneği.
tıran askerler, bir de zafer fotoğra-
fı çektirirler ve dostlukla başlayıp
düşmanlığa dönüşen Ali-Faruk(la-
nn) ilişkisi, fotoğraf karelerinde
donar...
Tiyatrodan, belgeselden yetişen
ve bir süre önce "Toprak" adlı kı-
sa filmi yasaklanan Kâzun Öz'ün,
sinemamıza yenı bir soluk getiren
Mezopotamya Kültür Merkezi Si-
nema Birimi'nin katkılanyla, da-
yanışma içinde ve gönüllü destek-
lerle çektigı "Fotograf", eksik yan-
lanna. yer yer amatörce
kaçmış sahnelenne karşın
bir 'ilk film'den umulma-
yacak olgunluğa sahip. ya-
lın. özlü, iz bırakan bır 'ba-
ğunlı sinema1
örneği. Jene-
riğinden konuşmalarına
kadar, Türkçe-Kürtçe olu-
şuyla da Kürtçenin yasal-
laşmasından sonra bugün
vanlan barış sürecinde ül-
kemizde çekılen ilk Kürt filmi.
Kürt sorununa egzotik malzeme
olarak yaklaşan popüler filmler-
den değil.
Sakin, dingin halini hiç bozma-
yan Ali'nin bakış açısından izledi-
ğimiz ve bir yol filmi gıbi başlayıp
devam ederek 66 dakıka süren "Fo-
tograPta, 2 karakterle de özdeşleş-
meden, olaylan mesafeli, nesnel ve
dışardan gözleyerek anlatıyor me-
ramını, senaryoyu da yazan, genç,
yetenekli yönehnen Kâzun Öz.
Faruk'un çıplak girdigi askerhk
kurumundan tam teçhızat, ünıfor-
malı çıkması gibı buluşlu sekans-
lar. otobüs gibi daracık bir mekânı
ustaca değerlendiren çekimler. ha-
reketli uzun planlanyla gelecek va-
at eden bir yönetmen olduğunu ka-
nıtlıyor.
Son on yılda ahnan mesafe
Otobüste tesadüfen yan yana dü-
şen 2 gencin yolculuğu bağlamın-
da, milliyetçiliğin, militarızmin,
hortumculuğun öne çıktığı kırli sa-
vaş acılarının biriktiğı. 'beDi bir
aşamaya gelerek' tıkanan Kürt so-
rununun süregeldiği 1990'lann
Türkiyesi'ni fon alan bu ılk filmiy-
le sinemamızda ılk kez 'öteki ta-
raf'ın hislerine tercüman oluyor
Öz. Kurtuluş Savaşf nı kazanırken
düşmana karşı omuz omuza savaş-
tığımız, Cumhuriyeti bu-likte kur-
dugumuz ama 1980'den sonra ana
dıllerinde konuşmalannı yasakla-
dığunız 'Dağ Türkkri'ne yıllar yı-
lı reva görülen muamelenin hangi
doğruya sığdığını hatırlatıyor.
Kürt sorununun toplumumuzda
bıraktığı 'süinmez lekeleri' tartış-
maya açan. belkı kendunizi azıcık
sorgulamaya yöneltecek "Fotog-
raf". aslında değerini bilmemiz ge-
reken, daha hoşgörülü. anlayışlı,
banş ve kardeşlikten yana bir 'mo-
zaik' (toplum) olma yolunda (ister
zorunluluktan, ister AB'nin dayat-
masıyla olsun), son on yılda aldı-
ğımız mesafeyi de örnekliyor, arpa
boyu da olsa.
Sınırlı olanaklann kısıtlayıcılığı-
na, tartışmalı finaline karşuı sonuç-
ta eleştirel içeriği ve tutarlı bir bü-
tünlüğe erişen sinema diliyle önem-
senerek 6. Uluslararası Milano Film
Festivali 'nde büyük ödüle değer gö-
rülen "Fotoğraf" bugün gösterime
giriyor.
İZLEYİCİ CÖZÜYLE / ERDAL ATABEK
Bitmemiş bir
senfoni
TtPtK BÎR GtŞE FİUVlt - Aksiyon cambazı Jackie Chan'la Jîm Carrey taklidi Chris T\ıcker'ı bir
araya getiren devam filmi 'Bıtirim tkiM 2'de. mizahla gırgır, gerilimJe heyecan, sürekli atbaşı gidiyor.
Baştan sona aksiyon,
şamata, kahkaha...Televizyonda fihnleri sürekli
gösterilen, yıllann ünlü dövüş
ustası, aksiyon cambazı Jackie
Chan'la, makineli tüfek gibı ko-
nuşan, koca çeneli, zenci Jim
Carreytaklidi Chris Tucker'i bir
araya getiren, 1998 yapımı "Bi-
tirim İkflPnin devam fılmı de yi-
ne baştan sona hareketli. şama-
talı eğlenceli, egzotik bir aksi-
yon komedisi, beklendiği gibi.
Brett Ratner'in yönettiği
"Rush Hour 2"da bu kez Los
Angeleslı polis (Tucker) Hong
Konglu polise (Chan) konuk
olup ağırlanıyor ama tatil yap-
mak ne mümkün? ABD elçili-
ğinde patlayan bombayla sahte
100 dolarlıİc banknot kalpazan-
lığuıı ortaya çıkarmak için baş-
kuşkulu, kurnaz ve zarif "kötü
adam" John Lone'un peşine dü-
şen bitirim ikilimizin, her en ma-
lum sürprizlere gebe, gırgır, de-
lidolu serüvenleri, kakara- kiki-
ri havasuıda izlenip anında unu-
Rush Hour 2 /
Yönetmen: Brett Ratner
/ Senaryo: Jeff
Nathanson / Kamera:
Matthevv F. Leonetti /
Müzik: Lalo Schifrin /
Oyuncular: Jackie
Chan, Chris Tucker,
John Lone, Zhang Ziyi,
Roselyn Sanchez,
HarrisYulin/ABD 2001
(Umut Sanat).
tuluveriyor. Katıksız aksiyonu
ve eğlendirmeyi hedefleyen, tam
tipik bir gişe fimi "Rush Hour
ır
Dublörsüz çektiğı müthiş ak-
siyon sahneleriyle tanuıan, Hong
Kong sinemasının hâlâ yıllara
meydan okuyan ünlü yıldızı Jac-
kie Chan'la, kimini güldürürken
kimini de sinir eden, doğaçlama-
sı ve çenesi kuvvetli, EddkMur-
phy'nin tahtına göz diknıiş yeni
Amerikan komedyeni Chris
Tucker'in "küması tutmuş" be-
raberliğine dayanan bu beylik
"patlamış nusır+cola eğlenceü-
ği"nin kadınlan da bitirim ikili-
den pek geri kalmıyorlar. Ikili
oynayan Los Angeleslı polis ro-
lündeki Rosalyn Sanchez'le yü-
rek hoplatan. amansız çekik göz-
lü Zhang Ziyi'ye de dikkat.
Komedinin aksiyonla harman-
landığı, salt gişe başansına yö-
nelik, beceriyle tezgâhlanmış
filmde. mizahla gırgır, gerilim-
le heyecan, sürekli atbaşı gidi-
yor ve meraklısına keyifli daki-
kalar vaat ediyor. Havada uçu-
şan tekme ve yumruklann kah-
İcahalara eşlik ettiği "Bitirim tld-
li 2"den sonra şimdi bakalım
üçüncü devam filmi ne zaman?
'Aşk Zamanı' bir kadınla bir erkeği
anlatıyor. Hong-Kong'da ikisi de aynı
zamanda aynı apartmana taşınan iki ai-
le. Ancak ailenin birinin hep erkeği gö-
rülüyor, eşi iş nedeniyle ayn bir kentte.
Öteki ailenin de erkeği gene iş nedeniy-
le başka bir kente gidip geliyor ve orta-
dagörülenkadın. E\lerine ginp çıkar-
ken birbirlerini görüyorlar, birbirleriy-
le saygılı bir komşuluk ilişkisi kurulu-
yor. Bir süre sonra erkekte de kadında
da duygusal bir değişim hissedihyor, a-
ma ortada bunu belirten bir şey yok.
Doğu'nun kadınlara özgü kültüründe
sözel açıklamalann yapılamaması, bu-
nun yerini beden dilinin ahnası fihnde
çok belirgin. Kadının küçük ama telaş-
lı adımlan, ellerindeki belli belirsiz ti-
tizlenme, başını çevirmediği zaman bi-
le hissedilen gerginlik, bakışlanndaki
saklanma, benzer kültürel sembollere
sahip olan bizlere çok şey anlatı-
yor. Geleneksel Doğu ve Üzakdo-
ğu kültürü 'suskun insan' kültürü-
dür ve istekler, niyetler 'anlaşılma-
hdn;'.
Filmdeki kadınla erkek de birbi-
rinin hislerini anladıklan zaman
büyük bir ikilemle karşı karşıya
kalırlar. Ikisi de evlidir ve ikisi de
eşlerinin birbirleriyle ilişkisi oldu-
ğu kanısına varmaktadır. Bu ilişki
gerçekte var mıdır, yoksa sadece
bir sanı mıdrr? Bunu filmde anla-
ma olasılığı bulunmuyor, asluıda
pek önem de taşımıyor. Önemli
olan bu erkekle bu kadının ikilem-
lerini nasıl aşabileceklendir. Ar-
tık birbirlerini aradıklan, birbirle-
rini görmek istedikleri açıkhr. Bir-
birlerine yakınlık gösterirler, bir-
birlerini görebilecekleri yerlere gi-
derler, bırbirlerinin ellerini tutar-
lar.
Bu 'birbirinin elini rutmak" öv -
lesine istek dolu, öylesine ihtıras
yüklüdür ki kadın da erkek de bu
yükü taşımakta zorlanu"lar. Film
tam da Freud'un söylediklenyle
çakışmakta, iki taraf da 'id'lennın
(içbenliklerinin) güçlü dürtüsüyle bir-
birine koşmakta. 'ego'lannın itkisiyle
birbirlerine yakınlaşmakta, ama 'süpe-
rego'lannın set çekmesiyle daha ileri-
ye gidememektedırler. Bu gerilim fılme
özgün bir güç kazandırmakta, insanla-
rın yaşadığı en bü\-ük trajedıyi gözler
önüne sermektedir. Ama karar vermiş-
lerdir, onlar 'eşleri gibi olmayacaklar-
dır', onlann yaptıklannı yapmayacak-
lardır. Erkek bu gerilıme dayanamaz ve
Singapur'a kaçar. Daha sonra birbirle-
rini aradıklan zaman ikisi de bıraktık-
lan yerde değildir. 'Bitmemiş bir senfo-
ni', bitmediğı içın de hep yaşayacak bir
aşk.
Şanghay doğumlu yönetmen Wong-
Kar-Wai, ikisi de ödül ahruş oyuncular
Maggie Chevas ıle Tony Leung Chir
Wai, son yıllann en beğenilen aşk fil-
mini yarattılar.
BAŞARILI BtR \ APEVI - VVong Kar-VVai,
Maggie Chevas ve Chir VVai, son yıllann en
beğenilen aşk fiunini yarattılar.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Varlık ve Yokluk
Savaşın en etkıli panzehiri sanartır, demiştik
geçen hafta. Ve bu panzehirin üretılmesi için ge-
rekli olanaklar açısından ne denli yoksul olur-
sak olalım, ortaya konan ürünler ve etkinlikler
açısından hiç de şanssız olmadığımızdan söz
açmıştık.
Ekim ayına damgasını vuran etkinliklerin ba-
şında, Anadolu'nun dört köşesine uzanan "Ge-
zici" Festival geliyordu. Avrupa Komisyonu'nun
katkılanyla Ankara, Izmir, Bursave(bu hafta so-
nu) Diyarbakır'daki sinemaseverlere ulaşan fes-
tival, sanatın Istanbul dışında da alıcısı olduğu-
nu kanıtlıyordu. Ama, ne yazık ki dığer sanat
dalları açısından aynı derecede şansh değildi bu
kentlerimiz. Istanbul ise aynı günlerde bir plas-
tik sanatlar cennetine dönüşmüştü. Bu kedi de
çok abartıyor diyebilirsiniz, ama bir yanda, is-
tanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın "Bienal"\ (son
yıllann en heyecan verici Bienali olduğunu dü-
şünüyorum), öte yanda bırbirinden ılginç sergi-
leri ile Istanbul, Avrupa'nın belli başlı merkez-
lerini aratmıyordu.
Bienal'e ve Vasıf Kortun'un küratörlüğünü
yaptığı Levent'teki Istanbul Güncel Sanat Mü-
zesi'ne henüz gitmedıyseniz (ve Gülsün Kara-
mustafa'nın, Atrf Yılmaz'la birlikte kotardığı
"Erkek Ağlamalan"n\ izlemediyseniz), kendini-
ze bir iyilik yapıp, gidin derim. Bir-iki haftalık bir
sürekaldı kapanmalarına. Yapı Kredi'deki "Fah-
relnisa-Füreya-Alıye" sergisı yarın sona erıyor.
Ama, Asmalı-Mescit'teki "Duş Satın Alma Dük-
kânı"n\, Galeri Nev'dekı Murat Morova sergi-
sıni görmediyseniz kaçırdınız ışte! Edebiyat ala-
nında da Istanbul'la kimse yarışamaz. Ekimde
iki fuar vardı (Kitap Dünyası ve Boğaziçi Kitap
Fuan); en önemlileri olan TÜYAP'ın Kitap Fuarı
ise bugün başlıyor...
Sahı, bu ülkenin birde Kültür Bakanlığı ve bu
bakanlığın bir Güzel Sanatlar Genel Müdürlü-
ğü vardı, değil mi? Ne gibi bir destek sağlıyor
dersiniz, bu yalnızca bırkaçını sayabildiğim,
hepsı de yaratıcılarının özverisi ile gerçekleşen
etkinliklere? Elbette, böyle bir destek yok, çün-
küüüü.. Kültür Bakanlığı'nın bütçesı yalnızca
memurlarının maaşlanna ödemeye yetiyor.
Geçtiğimizyıllarda, biraz ayrıcalıklı konumda
olan ve sınırlı da olsa devlet desteğinin var ol-
duğu sinema ve müzik alanı için de koşullar
farksız artık. Sinema ve müzik yapımlarına sağ-
lanan destek bir çırpıda yok oluverdi. Hem de
çok ustaca bir manevra ıle. önce, belediyele-
rin biletlerden aldığı eğlence rüsumunun önem-
li bir oranının, Kültür Bakanlığı'ndaki fona akta-
nlması kararı çıktı. Ardından dafonun Hazıne'ye
devri kararı.
özel sektörün, sanat alanına verdiği desteğin,
Batı dünyasındaki "mesen" anlayışından ol-
dukça farklı bir yerde durduğundan söz ettik ge-
çen yazımızda. Büyük şırketlerımız kendilerine
birer "SanatA.Ş." açmakla bu alana yeterli kat-
kı sağladıklarına inanıyorlar mı bilemem; bana
kalırsa, bu yolla kendi ımajlarına katkı sağlıyor-
lar daha çok. Etkinlıklerini Istanbul'daki elıtlerin
beğenisine sunmakla yetinmeyip, Anadolu'da-
ki yerel girişimlere, bağımsız sanatçılara ve sa-
nat olaylarına destek vermeyi seçseler, çok da-
ha yararlı olurlardı diye düşünüyorum. Bilmem,
yanılıyor muyum?
Kültür ve sanat alanına çok önemli bir katkı
sağlayacak, özel sektörün ödediği vergilerin
yüzde 5'inin bu alandaki etkinliklerde değer-
lendirılmesi olanağı da, Ecevit hükümetinin -
birönceki- Maliye Bakanı'nın bir kalem darbe-
si ile önlenivermişti biliyorsunuz. Kedileri umut-
landıran bu girişime tüm siyasi partiler destek
vermiştı güya. Ama, taslak yasalaşınca bir de
gördük kı, özel sektörün sponsorluklar yoluyla
bu alana kaynak aktarmasının gene önü kesil-
miş. Yasaya bakınca "vergi muafiyeti" sağlan-
mış gibi görünüyor. Ama, yalnızca gelir vergisi-
ne uygulanıyor bu muafiyet. Oysa, büyük şir-
ketlerin ödediği verginin adı "kurumlar vergi-
s/"... Anlayacağınız, pratikte hiçbir kazanım yok.
Bu durumda, zaten zor durumda olan özel sek-
törün de kendi "dükkân "ları dışına kaynak ak-
tarması bır hayal oluyor.
Yerel yönetimlerin önüne de benzer engeller
çıkartılıyor. Kültür sanat alanında etkinlikler dü-
zenleyen az sayıdaki belediye, karşısında dev-
letin demiryumruğunu buluyor: "Yapamazsınız!
Belediyeler Kanunu size böyle biryetki vermi-
yor." Buyrun bakalım, hani yeni yerel yönetim-
ler yasası ile kültür alanı yerel yönetimlerin so-
rumluluğuna bırakılacaktı. Belediyeleri görevli
kılmaktan vazgeçtik, bari iyi niyetli bir kaç be-
lediyenin önünü kesmesenize! Ama, olmaz...
Burası Türkiye!. Devletimiz, kendi yapamadığı
işlerin başkalarınca yapılmasından hiç hoşlan-
maz...
BUGUN
• BABYLON'da saat 23.00'te Trüby
Trio/Fauna Flash'uı performanslan
dinlenebılir. (0 212 292 73 68)
• BİLGİ ÜNtVERSİTESI KL ŞTEPE
KAMPUSU'nda saat 19.00"da Ethem
O^üven'in yönettiği 'Sosyal Spotiar' adlı
panel&gösterim yapılacak. (0 212 293 50 10)
• GOETHE ENSTÎTÜSÜ'nde saat 10.00-
17.30 arasında 'Uman von Sanders, Hans ve
Helga: tstanbul'da Türklerin ve Almanlann
Günlük Yaşamı, Bir Yanda Kayrtsızlık' konulu
konferans gerçekleşecek. (0 212 249 20 09)
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ nde saat
09.00-18.00 arasında AndreGreen'in
katılacağı 'Psikanaözde Zaman' adlı kolok}-um
izlenebilir. (0 212 244 44 95)
ÇUKUROVA DEVIfT SBVFONİORKESTRASI
• Bugün saat 20.00'de Adana'da, 4 Kasım
Cuma günü saat 20.00'de ise Mersin'de 'Hacı
Sabancryı Anma Haftası* nedeniyle
düzenlenen şef Emin Güven Yaşhçamın
yönetimindeki konseri, Mersin Devlet Opera ve
Balesi Korosu ve SoKstleri seslendiriyor.
(0 322 454 50 18)