Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 KASIM 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Erdoğan'ın eşi el
sıkmadı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-AKP Genel
Merkezi'nin dün akşamki
açılış resepsiyonuna üst
düzey devlet
görevlilerinden ve
hükümetten katılım
olmadı. Genel Başkan
Recep Tayyip Erdoğan eşi
Emine Erdoğan ile birlikte
davetlileri karşıladı.
Türbanlı olan Emine
Erdoğan, erkeklerle
tokalaşmadı. Tayyip
Erdoğan, Afganistan'a
savaşçı birlik
göndenlmesine karşı
çıktıklannı. Türkiye'nin
barış gücüne katılarak
karar süreçlerinde yer
alabileceğini söyledi.
2001 Tüpkjyesi ve
AtatÜPkçülük
• ÎZMtR(Cumhuri\et
Ege Bürosu) - Atatürkçü
Düşünce Derneği (ADD)
Balçova Şubesi tarafindan
düzenlenen ve gazetemiz
yazan Hikmet Çetinkaya
ile Prof. Dr. Ergün
Aybars'ın konuşmacı
olarak katılacağı, "2001
Türkiyesi ve
Atatürkçülük" konulu
panel, bugün saat 14.00'te,
Balçova Termal Tesisleri
Kardelen Salonu'nda
gerçekleştirilecek.
Işkenceyi
gizlemeye ceza
• üİYARBAMR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Diyarbakır Silvan Merkez
Jandarma Karakolu'nda
iki kişiye yapılan
işkenceyi gizlemek için
doktoru sürgün etmekle
tehdit eden Diyarbakır II
Sağlık Müdürü Emirhan
Yardan'ın yargılanmasına
dün Diyarbakır 2. Asliye
Ceza Mahkemesi'nde
devam edildi. Mahkeme,
sanık Yardan'ı 1 yıl hapis
ve memuriyerten men
cezasına çarptırdı. Ancak
verilen ceza paraya
çevrilerek ertelendi.
Aktaş:ANAP
paporu bayat
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DSP îstanbul
Milletvekili Ziya Aktaş.
ANAP'ın son raporlannı
"Bayat, sorumluluktan
kurtulmaya çalışıyorlar"
diye değerlendirdi. DSP
grubunun basına kapalı
bölümünde yaprığı
konuşmada ANAP ile
DYP'nin "yenıden
yapılanma" ile ilgili
çalışmalannı değerlendiren
Aktaş, DYP"nin
önerilerinin de "benzer
değerlendirmeleri hak
ettiğini" söyledi.
Meral Akşener
Başdamşman
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) -MHP Genel
Başkanı ve Başbakan
Yardımcısı Devlet Bahçeli,
partisinin yeni transferi
Kocaeli Milletvekili Meral
Akşener'i
başdanışmanlığına getirdi.
Akşener'in önce grup
yönetimi üyeliğine
getirilmesi planlanmış,
ancak son anda ismi
listeden çıkanlmıştı.
Zonguldak'ta
çelenk kavgası
• ZONGULDAK
(Cumhuriyet) - Zonguldak
Valisi Ismet Metin, 10
Kasım törenlerine
katılmayan Zonguldak
Karaelrnas Üniversitesi
(ZKÜ) Rektörü Prof. Dr.
Ramazan Özen'e sert tepki
gösterdi. Metin, "Ben,
Atatürk Anıtı'na çelenk
koymaya gelmeyen
üniversiteyi, devletin
temsilcisi olarak yok
sayanm" dedi.
RP ve FP'yi kapattıran araştırmacı, AKP için suç duyurusu yapacak
AKP laiklikkarşıtı odakBÜLENT SARIOĞLU
ANKARA - «MflH Görüş"
hareketini yakından izleyen
ve RP ile FP'nin kapatılma
davasındaki dosyalanyla ta-
nınan araştırmacı Ergün Foy-
raz, Adalet ve Kalkınma Par-
tisi (AKP) hakkında da suç
duyurusu hazırlığı yaptı. AKP
Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan ile bazı parti kuru-
culan ve merkez karar yöne-
tim kurulu üyelerinin la-
iklik ve Atatürk karşıtı
konuşmalannı derleyen
Ergün Poyraz, partinin
"laiklik karşıtı odakoktu-
ğu" gerekçesıyle Yargı-
tay Cumhuriyet Başsav-
cısı SabihKanadoğhı'na
suç duyurusunda bulu-
nacak. Başsavcıya ileti-
lecek dosyada, "AKPar-
ti" adının 12 Eylül önce-
si MSP gençlik örgütü
Akıncı Gençler Derne-
ği'ne dayandığı belirti-
liyor.
AK-Genç olarak ad-
landınlan bu örgürün li-
selilerine AK-Lis dendi-
ğine dikkat çekıliyor.
Dosyada, AKP lideri Er-
doğan'ın, partinin kuru-
luşunda konuşmasını, ÎB-
DA-C'nin en yaygın slo-
ganı "ADah yar ve yar-
dmıanızoisun'' sözleny-
le bitirdiğine işaret edi-
liyor.
Dilekçede, Necip Fa-
zıl Kısakürek ın İBDA-
C tarafindan rehber ka-
bul edilen "Tekfiırsara-
yını basan bahadniar gj-
bi bir makyaj oyununa.
bir kamuflaja bürünmek
gerekiyor" sözlerının,
Milli Görüşçülerdeki
söylem değişikliğine te-
mel oluşturduğu savunu-
luyor.
Suç duyurusu dosyası-
na göre, AKP yönetici-
lerinin geçmiş yıllarda-
ki konuşmalanndan ba-
• Araştırmacı Ergün Poyraz, AKP'nin "laiklik karşıtı odak olduğu"
gerekçesiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'na suç
duyurusunda bulunacak.
zı örnekler şöyle:
Recep Tayyip Erdoğan (Ge-
nel Başkan): (Değişıktarihler-
de) ...Ama eninde sonunda er
veya geç biz görmesek de ço-
cuklanmız, torunlanmız, kut-
lu vaadı onlar istese de ısteme-
se de görecekler. Bu eninde so-
nunda gerçekleşecek....Fanile-
re kul olmayacağız, dedik. Biz
sadece bir zihniyetin, bir sıste-
mın iktidar olması için çalışı-
yoruz. Kula kul olmayacağız.
Allah'a kul olacağız. Kimse
kendi putunu dikmesin. Biz
putlan dikmeye değil, putlan
devirmeye geliyoruz. Bizim
yaradılışımız bu. Cünkü tek
önder, tek lider, tek rehber ola-
rak biz, peygamberimizin pu-
tunu diktik mi? Onun izinde
olarak biz de dikmeyeceğiz.
Artık Türkiye'nin şeriatla
idare edildiğini bikneyen kal-
madı. Türkiye'de de bir şeri-
at var... Ama bir taraftan da
kahrolsun şeriat diye bağnlı-
ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART
m.kart@superonline.com.tr
SONAR'ın kasım ayı anketi:
Erken seçimdeAKP
birinci CHP ikinci
tstanbui Haber Servisi - Olası bir erken
seçimde. AKP'nin birinci, CHP'nin
ikinci, DYP'nin üçüncü partı olarak
çıkabileceği saptandı. SONAR
Araştırma Şirketi'nin kasım ayı anketine
göre, AKP, CHP ve DYP dışındakı diğer
partilerin yüzde 10'luk barajı aşamadığı
belirlendi. SONAR'ın kasım ayı Türkiye
Siyasi Profîl Araştırması'nın
sonuçlanna göre, CHP ve DYP, AKP'ye
yaklaşıyor. 12 ilde 1775 kişi ile yüz
yüze yapılan ankete göre AKP yüzde
17.35'le birinci. CHP yüzde 13.85'le
ikinci, DYP yüzde 13.62 ile üçüncü
sırada yer aldı. MHP, hükümetteki diğer
ortaklanna oranla daha iyi konumda ve
yüzde 9.31 'le dördüncü sırada yer
alırken onu, yüzde 8.61 'le SP ve yüzde
8.15'le HADEP izliyor. Yedinci sıradaki
ANAP'ın yüzde 8.03, sekizinci LDP'nin
yüzde 4.77, dokuzuncu BBP'nın yüzde
4.42 oyu bulunuyor.
İJffl
yor. Acaba kahrolsun denilen
şeriat hangi şeriat? Peki mev-
cut olan şeriat hangi şeriat?
Ben diyorum, şu anda Türki-
ye'de laisizm şeriatı var. Var
mı? Vaar...
Medıne şehir devletini na-
sıl sevgililer sevgilisi, Yahu-
dilerle yaptığı anlaşmalarla
sağladıysa biz de yapanz....Bu
anayasa ırkçıdır. Bir Kürt'ü.
Türk aleyhine konuşturmu-
yor; bir Türk, Kürt'ün aleyhi-
ne konuşuyor...
Bülent Annç (Grup
Başkanı): 60 milyon in-
sanı kardeş yapan laik-
lik değildir. 60 milyon
insanı kardeş yapan
Müslümanlıktır, inançür.
Devlet Islamla banşma-
hdır ki topluma huzur
gelsin.
'Orada laiklik yok..'
Halil Üriin (Kurucu-
MKYKCyesi):(1994)
Bazen Kürt'üm, bazen
Türk'üm... tslam dini
yeterbana... Başımızda
kukla idareciler oldu-
ğundan bir arada değiliz.
Ama yakın zamanda bir
araya gelerek huzura ka-
vuşacağız. Anıtkabir'i
ağlama duvanna çevir-
diler... Anıtkabir'deki
acaba ne hesap veriyor,
onu bilmezler de ona şi-
kâyete giderler... Laikli-
ğin hâkim olmadığı bir
yer var.
Zeki Ergezen (Kunı-
cu MiOetvekUi): (1993-
Mekke) ...Şimdı yıllarca
bizi sarhoş BekriMusta-
fa'lar idare ediyor. Ba-
kıyorsunuz, 70 yıl önce
bir devrim başlatmış, bu
devrimle şapka için, la-
iklik için on binin üzerin-
de insanımız katledildi,
idam edildi... Ülkenin
her tarafındaki eşraflar,
ileri gelenler, âlimler, söz
sahibi insanlar orta yer-
den kaldınldı.
TBMM Başkanvekili Ilıksoy: Özkan'ın parti içi mücadelesi yok
Mektuplar DSP'yi kanşürdı
ANTCARA (CumhuriyetBürosu)
- Başbakan Yardımcısı Hüsamet-
tin Ozkan'ı hedef alan imzasız
mektuplar DSP içinde tepkilere
neden oldu. DSP'lı TBMM Baş-
kanvekili AH Ihksoy. "Hüsamettin
Bey'in herhangi bir parti içi mü-
cadelesinetanıkolmadım. — —
Bütün çabası Sayın Ece-
vit'in başanb olması için-
dir" dedi. Ilıksoy, Öz-
kan'ın genel sekreterlikten
uzaklaştınlan Hayri Diri ile
"merhabası bile buhuıma-
djğnu" da söyledi. ^—^—
DSP içindeki saflaşma "imzasE*
mektuplarla yayılan karşılıklı suç-
lamalarla sürüyor. İmzasız mektup-
larda DSP genel sekreterliğinden
uzaklaştınlan Hayri Diri 'nin genel
merkezdeki gelişmeleri Başbakan
Yardımcısı Hüsamettin Özkan'a
rapor ettiği öne sürülürken Özkan
çevresinden bu söylentilere tepki
geldi.
TBMM Başkanvekili Ali Ilık-
soy, "Hayri Diri ile Hüsamettin
Ozkan'uı yan yana geldiğini bile
görmedim. Benim Hüsamettin
• DSP içindeki muhalefet imzasız
mektuplarla Hüsamettin Özkan'ı hedef aldı.
TBMM Başkanvekili Ali Ilıksoy, Özkan
hakkındaki iddialann doğru olmadığını
belirterek, 'azmini kırmaya çalışıyorlar' dedi.
bir parti içi mücadeksine tanık ol-
madım. Bütün çabası Sayın Ece-
vit'in başanh olmasıve Türkiye'nin
önünün açılması içindir. Ozkan'ı ra-
hat bıraksalar ülkeye katkısı daha
yüksek olur. Bu tür haberlerle az-
mini kırmaya çahşıyorlar.** Ilıksoy,
— — Özkan' ın Sadettin Tantan
ve Turgay Ciner le bağlan-
hsı konusundaki savlara da
tepki gösterdi.
Bey'e sevgim, saygım. yakmhğım
var, inkâr etmiyorum. Ama Hayri
Bey'le merhabası yok" dedi. Ilık-
soy. imzasız mektuplardaki savla-
nn ciddiye alınmaması gerektiği-
ni vurgulayarak şunlan söyledi:
"Hüsamettin Bey'in herhangi
Ecevit: Partiler ancak
içtenyılalır
^ - ^ Başbakan Bülent Ecevit
grup toplantısında yaptığı konuş-
mada, "DSP ile uğraşanlann ken-
disini kaygüandırmadığıru" söy-
ledi. Ecevit, "Partiler dışandan
değil, içeriden yara ahr. Biz içeri-
de sağlam durduğumuzsürece hiç-
bir senarvo bizi engeBejemez.''
IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@doruk.net.tr
Yazıya başlık olan dize be-
nim değil, Brecht'in. Galiba
"YiğitAna "dan. Yiğit Ana yok-
suldur ve savaşan ordunun ar-
dı sırasürüklenerek; erlere çor-
ba, sosis satarak para kaza-
nır. Savaş kızını elinden ahr.
Ama çaresiz "Yiğit Ana", mal
yüklü arabasını çeke çeke, sa-
vaşan askerlerin ardı sıra sü-
rüklenmeye devam eder.
Insan yoksul düşmeyegör-
sün. Başlıktaki gibi düşünür,
konuşur ve davranır:
önce Ekmek, Sonra Gelir
Ahlak!..
• • •
Yakın tarihte olup bitenler
bu köşede ve bu ve öteki ga-
zetelerin öteki köşelerinde pek
çok kez yinelendi.
Son bir kez daha yineleme-
me izin verin:
Afganistan'ı safına çekip sı-
cak denizlere inmek isteyen
Sovyetler Birtiği'ni durdurmak
için ABD, çoğunluğu Peştun
kökenli Afgan yetişkinleri "mü-
cahit" (=cihat savaşçısı) yap-
tı; para verdi, silah verdi, cep-
hane verdi, mayın, top, eğitim
verdi, Kızılordu'ya karşı cep-
heye sürdü.
Henüz çocuk olanları, Pa-
kistan sınınnın ötesine taşıdı.
Binlerce (evet, binlerce) Ku-
Önce Ekmek, Sonra Gelir Ahlak
ran kursunda, din okulunda
Pakistanlı ve Suudi mollalann
elinde, oçocuklann birercihat
savaşçısı olarak egitilmelerini
sağladı.
Yetişkinlere "mücahit" den-
mişti; çocuklara "Taleban"
dendi. Taleban, yani "talebe-
ler", yani "öğrenciler".
Çocuklarbüyüdü. Bilinçleri
kör edilmiş, inançları bınbir
safsata ve bağnazlıkla pekiş-
tirilmiş birer "cihat savaşçısı"
olarak silah kuşanıp doğduk-
lan ropraklara girdiler. Kızılor-
du yenilip geri çekildikten, Sov-
yetler'in desteklediği Afganis-
tan hükümeti tepetaklak gittik-
ten sonra, ülkelerini soyup so-
ğana çevirmek üzere kolları
sıvayan ve soygun sırasında
birbirine düşüp ha bire rtişip ka-
kışan "aşiretler iktidan"nı ko-
layca devirdiler ve ülkenin ye-
ni ve gerçek egemeni oldular.
Afganistan'da Taleban'ı ik-
tidara getiren de ABD oldu.
Kendilerini "cihat savaşçı-
sı" olarak tanımlayan ve "ci-
hat savaşı" denince teroriz-
min en kör biçimlerini anlayan
"Talebeler", sonunda bir 11
Eylül günü, "Müslüman olma-
yan" dünya egemenlerinin en
büyüğünü, ABD'yi evinde vur-
dular. Ikiz kuleler, Pentagon
vb...
Kendi yarattığı ve artık aya-
ğına dolaşmaya başlayan, da-
nası kendisini vuran Taleban te-
rorizmini ezmek ve yok etmek
üzere ABD savaş ilan etti.
Savaş 40. gününü doldurdu.
Kırk gün boyunca bombalar
altında burnu, gücü ve diren-
ci kınlan Taleban, Mezar-ı Şe-
rif'i, Kâbil'i terk edip güneye ve
güneybatıya kaçtı.
Güneyvegüneybatı.dağlar
ülkesi Afganistan'ın en geçit
vermez, en sarp dağlarının
uzandığı bölgedir.
Cephe savaşı neredeyse
başlamadan bitti.
Gerilla savaşı yeni başlıyor.
Bir yanda iktidan yitirmiş ve
bağnazlığın en hunhar aşa-
malarında bir "cihat inancı"
ile dolu Taleban ilkelliği, karşı-
sında en az Taleban kadar il-
kel, "Kuzeylttifakı"denencep-
hede buluşmuş Beluci, öz-
bek, Nuristani, Hazari, Tacik
ve az sayıda Peştun kabilele-
ri.
Taraflann fotoğrafı budur ve
bu kadar yalındır. Kâbil sokak-
lannda yüzünü açan kadın, sa-
kalını kesen adam, müzik ça-
lan radyo görüntüleri ile kim-
se kimseyi kandırmasın.
Kuzey Ittifakı denen sıyasal
ve askeri güç "laik ve demok-
ratik" birAfganistan yaratmak
üzere değil, Taleban öncesin-
de ellerinde tuttukları ve Tale-
ban'a kaptırdıklan uyuşturu-
cu ve kıymetli taş ticaretini ye-
niden kazanmak üzere silah-
lanıp savaşa girmiş bir kabile
ve aşiretler koalisyonundan
ibarettir.
Afganistan'ın "bugününün"
(15 Kasım 2001) fotoğrafı da
bundan ibarettir.
• • •
Şimdi...
Küçücük bir haberdi. Ola ki
gözünüzden kaçtı.
Bır-iki hafta önce 90 asker
göndererek Afganistan Sava-
şı'ndagörevalmayı planlayan
Ankara, "planını" değiştirdi.
Afganistan'da düzeni sağla-
mak üzere 3 bin askerden olu-
şacak bir tugay gönderilmesi
benimsendi (ya da benimsen-
mek üzere).
Neresinden tutalım?
"Düzeni sağlamak" üzere
deniyor. Hangi düzeni?
Birbirinin kanını içmeye ant
içmiş, tepeden tırnağa silahlı
güçlerin pusularla, gerilla sa-
vaşının en acımasız teknikleri
ile sürecek çatışmalarından
ibaret bir düzeni mi?
Oraya "Coni" yerine "Me-
mef'lerin gitmesi ve gerekçe
olarak "Müslüman askerler-
den oluşan bir banş gücü"
denmesi, Taleban ya da kar-
şısındaki güçler için ne kadar
anlam taşıyor dersiniz?
"Hello" yerine "Selamüna-
leyküm " diyortar diye on yıllar-
dıröldürmeye programlanmış
"cihat savaşçılan" tutum mu
değiştirecekler; Coni'lere mer-
miyi basarken Memet'leri ba-
ğırlanna mı basacaklar?
Ve son bir soru:
Düne kadar, ekonomik ba-
tağın burgacında, yoksulluğun
kıskacında krvranan Türkrye'ye
'We haltınız varsa yiyin" der-
cesine davranan, burnundan
kıl aldırmayan IMF, durup du-
rurken, pek de nazlanmadan,
ipe un sermeden 10 milyar do-
larlık bir ek yardım vermeye
neden razı oluverdi dersiniz?
• • •
Haydi, şimdi yazının başlığı-
nı bir kez daha okuyun...
POLTltKA GÜNLÜGÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Tam Kırıkları../
Insanın kendi yaşamı nedir?
Her insanın yaşamında küçük öykücüklervar!..
Benim, sizın, hepımizın!..
Yalnız kaldığım zamanlar hep çocukluk anılarım
gelir aklıma!..
Birtaşrakasabasındageçen çocukluk yıllanm...
Sonbahar benim için hüzündür!..
Menekşe rengi duygulann yüklendiği ılkyaz sa-
bahlannı sonbaharda hep özlerım!..
O taşra kasabasında geçen çocukluk yıllarım-
dayım bugün...
Taş plak hafif hafif dönmeye başladı bile!..
önce Münir Nurettin, sonra Safiye Ayla ve
Müzeyyen Senar'ın sesi dolduruyorodanın ıçini!..
Dışarıda kar yağıyor...
Babam ise rakısını yudumluyor!..
Hep çocukluğumu düşlerim sonbahar akşam-
larında...
Sanınm, Erdal Öz de benim gibi çocukluk düş-
lerini yaşamın bir parçası olarak görüyor son öy-
kü kitabı 'Cam Kırıklan'nda... (Can Yayınlan)
Gerçekten insan, bir doyumun keyfini çıkanrken,
büyük bir acıyı dile getirmek isterken zorlanır!..
Ama yaşam da bu değil mi zaten?
Erdal'ın 'Cam Kınklan'm okurken, babamla bir-
likte gittiğim 'Şehir Ku/üoü'ndeki jandarma ko-
mutanını, savcıyı, kaymakamı, tütün tüccan Ka-
mil Bey'i anımsadım birden...
öyküler bana hiç yabancı degildi!..
Erdal, Laleli'deyokuştan ınerken ben Kordon-
boyu'nda dolaşıyorum...
Izmır'de imbat esıyor!..
Ne diyor Erdal Öz:
"Içime birden bir avuç cam kırığı atılıyor, bin-
lerce cam kınğı. Içim kıpkırmızı kan..."
• • •
Erdal Öz'ün 'SevgiliAcı' öyküsünü okurken, te-
lefonda IzmirTemsilcimizSerdar Kızık'ı aradım...
"Izmir'e geleceğim, hava nasıl?"
Serdar, "Felaket yağmuryağıyor" deyip ekledi:
"Ama Izmir'in havası bir açar bir kapar!"
Sonra öyküye verdim kendimi:
"Izmirii Mualla 'yı bir vapurgezisinde tanımıştım.
Onun ayakbileklerine bayılmıştım. O bileklerde müt-
hiş bir cinsel uyancılık bulmuştum. Orta kalınlık-
taki bilekleri, kalçalanna çıkan bacaklannın di-
riliğini, e/e gelirliğini muştuluyordu. Tıp Fakülte-
si'ndeokuyordu, ikincisınıftaydı. llkbuluşmamız-
da birşişe kırmızı şarap içmiştik. Ona en güzelsev-
da sözlerini bulup söylemeye kalkışmış, sanınm
pek becerememiştim. Çünkü bu güzel kızı daha
tanımıyordum. Koyu kahverengi gözleri gerçek-
ten çok güzeldi. O günkü birlikteliğimiz bir bu-
çuk saat kadar sürmüştü. Belli bir saatte yurdun
kapısında olması gerekiyormuş. gecikince içeri
sokmazlarmış. Bir ara, içimden, yurda girme sa-
atini kaçırmış olmasını, sokakta kalmasını dile-
dim; onu geciktirebilmeyi düşündüm, ama he-
men vazgeçtım. Sonra ne yapardım, nereye gö-
türebilirdim ki onu?"
• • •
Çocukluk düşleri gençlik düşleriyle biıieşince
yaşamın burukluk çizgisi belinr!..
Erdal öz, Kırsehir'de taş köprünün yakınında,
kerpiç duvarlı kocaman bir bahçenin köşesinde iki
katlı ahşap evi anlatıyor, 'Dedem Bana Küstü'ad-
lı öyküsünde...
Fatma Nine, çiçeklerle donatılmış bahçenin ya-
ratıcısıymış... Osman Dede ise bağla bahçeyle hiç
ilgilenmezmiş...
öyküden bir bölüm:
"Osman Dedem daha subayken, evlenip ev-
den uçan iki büyük kızından sonra kalan kızının -
yani annemin- başını açtırmış önce, evde şapka
diktirmişona. Mustafa KemalVn, Kastamonu'da,
halkın karşısına çıkıp 'Efendıler, buna şapka de-
nir,' deyıp şapka devrimini başlartığı günden
sonra, Osman Dedem, müthiş bir şapka savunu-
cusu olmuş. llk, küçük kızına giydirmiş. Kendisi
de hâlâ fötr şapkasıyla çıkardı sokağa."
Erdal öz, 'Cam Kırıklan'nda beni, sizi, hepimi-
zi anlatıyor, kendi yaşamından kimi fotoğraflan
gösterirken...
Zaten insan yaşamı küçük öykücükler değil
midir?
hikmet.cetinkaya; cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
YapraMar, saranp tazanyor.
Bu üçüncü sonbahar...
Seni, sevgi saygı ve hasretie arvyoruz.
SARAY ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1999,247 Karar No: 2000' 147
Davacılar Mehmet Pınar \s"nin davalı Nadıde AJ-
tıntaş aleyhine açtığı iştırak halınde mülkıyetın müş-
terek mülkıyete çevnlmesı davasının yapılan yargıla-
ması sonunda Saray Sefaalan kövii köy içi mevkiinde
690 parselde kayıtlı bahçe nıteliğınde taşmmazın Sa-
ray Sulh Hukuk Mahkemesi'nın 20.7.1995 tarıh
1995242 Esas, 1995 237 Karar sayılı veraset ilanm-
da paylan oranında Recep Altıntaş mirasçılan adına
iştırakın müşterek mülkıyete çevnlmek kaydı ile tes-
cilıne karar verilmıştır. Işbu karar gazetede yayımlan-
dıgı tanhten ıtıbaren 15 gün ıçınde temyız edilmediği
takdırde davalı Nadide Altıntaş yönünden karann ke-
sinleşecegının bılınmesi tebligat yerine geçerlı olmak
üzere ilanen duyurulur. Basın: 67086