14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM 2001 CUMA 12 J V L J L J J . LJJ\ [email protected] Fransız şair Andre Velter îstanbul'a geldiğinde Abidin Dino'mm mezannı da ziyaret etti Dünyayı şiirsel yaşıyorYILMAZGÜNEY Günümüzün tatunmış Fransız şairlerinden Andre Velter, geçen hafta Türkiye'deydi. Is- tanbul'da gerçekleşen 'Eranaz-Türk Şairier Buluşması'na katılan Velter, Abidin Dino'nun mezanru da ziyaret etti. Fransız yayıncılığı- nın önde gelen yayınevi Gallimard'da önem- li bir konumu olan Velter, televizyon ve rad- yo programlanyla da sürekli gündemde. Ün- lü şair, Fransa'da yaşanan şiir krizinden mem- nun, çünkü ona göre krizler yaratıcılığı arttı- nyor. - Abidin Dino Ue nasıl tanışûnız? ANDRE VTLLTER - Centre George Pom- pidoudaki bir gecede tanıştım Abidin Dino ıle. Neredeyse hemen arkadaş oiduk. Sık sık görüşmeye başladık. Bir kış boyıınca her cu- martesı öğleden sonrası buluştuk. Birlikte Türk şairlennin bazı kıtaplannı çevirmeye başladık. O kelime kelime çevirir bana gös- terir, ben de daha şiirsel bir şekilde onları ya- zardım. Sonra o Türkçesini okur, benim yaz- dığımla karşılaştınrdı. Böylece 'Caravane' adh şiir dergimde birçok Türk şairin şiirleri- ni yayımladım. Aynca Türk edebiyatı üzeri- ne bilgimin yüzde doksarunı Abidin'e borç- luyum. Böylece çok yakınlaştık. Artık öyle insanlar kalmadı, o bırkaç dünya üzerine bil- gisi olan bir ınsandı. Batı düşüncesinde ne ka- dar rahatsa Doğu düşüncesinde de o kadar ra- hato. Eisenstein üzenne konuşuıken Yîınus Em- re'den konuşur gıbi rahattı. Onu ağabeyım gibi görmeye başladım. Birkaç şiirimi ona adadım. Abidin, kozmopolitliğin temsilcisiy- di, yani ayn dünyalardan en iyilerini alıp ben- zeri olmayan bir şey yaratmanın dâhisiydi. Hanrladığı dizide Nâzun Hikmet de var - Biraz da sizden söz edeKm isterseniz. Kaç kitap yazdımz? VELTER - Sayısını tam olarak bilmiyo- rum. 30-40 arası. - Peki ya ödüDeriniz? VELTER - Çok ödülüm var. En önemlile- ri şiir dalında Goncourt ve MaUanne ödülle- ri; bunlar şiir dalında en büyük ödüller. - Çok geziyornıuşsunuz, bu geziler mi besb- yor yaratıoıhgınızı? VELTER-Pariste de çok yazıyorum. As- ya'ya sık sık gidiyorum. Himalaya, Hindis- ürk edebiyatı üzerine bilgisinin yüzde doksanını Abidin Dino'ya borçlu olduğunu söyleyen Andre Velter yakın dostu için, 'Kozmopolitliğin temsilcisiydi, yani ayn dünyalardan en iyilerini alıp benzeri olmayan bir şey yaratmanın dâhisiydi' diyor. ıırın başkalannın söyleyemediklerini müzikal bir dille anlattığını, böylece kullamlan dili gençleştirdiğini belirten Fransız şair, şiirin krizde olmasından memnun. Çünkü ona göre bu durum yaratıcılığı arttınyor. tan. Afganistan. Mesela Himalaya'da 8 ay, Afganistan'da 6 ay kaldım. Bunlar basit se- yahatler değil, çünkü bu kadar uzun zaman başka bir ülkede kalınca oradaki yaşam ko- şullarına uymaya başlıyorsunuz. Fakat tabii ki bu ülkelerde uzun zaman kalmak vazdıklan- mı da etkiliyor. Istanbul'u çok sevmemin ne- deniyse bir kıyısının Avrupa'da, bir kıyısının Asya"da olmasıdır. - 20. yüzyüdan hangi şairieri beğeniyorsu- nuz.' VELTER- Apollinaire, Henri Mkhaut da- ha az tanınanlardan ise Rene Daumal. Gerçe- küstücü olan bu şairier Fransa'da 'Le Grand Jeu' adında bir akım yarattılar. Ben de bu akımdanım. Bir şair, 'Dünyayışiirselyaşama- h' demiş. Bence Daumal böyle yaşadı, ben de böyle yaşıyorum. - Şu anda Fransa'da hangi şairier rurulu- vor? VELTER - Pek çok şair var. Ben, Fran- sa'nın en büyük yayınevi olan Gallimard'da şiir editörüyüm. Ikı dizı yapıyorum; biri bü- yük eski şairleri kapsıyor, bunlann içinde Nâ- zun Hikmet de var; diğerindeyse genç şairier yer alıyor. Ludovic Janvier, Frank Bennil gi- bi. Çok tanınmayan, ama yetenekli şairier. 'Çeviri mi, ihanet mi?' -Şiirçevirisi konusunda nedüşünüyorsunuz? Çeviri şiirden bazı şcyleri alıp götünnüyor mu? VELTER - Çeviriden söz edilince akltma 'Çeviri mi, ihanet mi' sorusu geliyor. Ben de bu soruyu şöyle yanıtlamayı yeğlıyorum. 'Ba- na ihanet et, ama iyi ihanet eL' Yani tabii ki Fransızcadan Türkçeye çevrilen bir şiirde Türk çevirmen şiire rengini verecek. Çünkü kelime kelime çevirilirse, bir şiirin Inüziği' kalmaz. Bir şairi başka bir dile çevirecek en uygun kişi, o dili bilen bir şairdir. - Fransa'da Medkis Ödülü'nün jüri başka- nı Marcel Schneider ile yapdğım bir röportaj- da. banaedebiyann krizde olduğundan söz et- ti. Şiir de de böyle bir durum söz konusu mu? VELTER - Şiirin krizde olmaması benım için hiçbir yarar sağlamaz. Yoksa şiir salon şi- irine dönüşür. Ben şiirin krizde olmasından memnunum. Çünkü yaratıcılığı arttınyor. Şi- ir başkalannın söyleyemediklerini müzikal bir dille anlatıyor. Bu aynı zamanda kullanı- lan dili gençleştirmek, daha çarpıcı yapmak demektir. Canlı yapmaktır. Şiirin knzde ol- ması benim için çok iyi. - Yeni bir projeniz var mı? VELTER - Şu anda birkaç bitmiş kitabım var; bunlar üç şiir, bir öykü kıtabı vs. vs. Le Monde gazetesine yazdığım 300 yazıyı bir ara- ya getirmeyi düşünüyorum. Bunlann hepsi çı- kınca değişik alanlarda yazdıklanmın birbi- rine ne kadar bağlı olduğu görülecek. Ben de dünyada hem şiirsel olarak hem de etnolojik, felsefı, sosyopolitik olarak yaşamak istiyorum. Artık Sinema-Tarih Buluşması'nın da Büyük Ödülü var Işık Saçan Âpollon HAPÎSTEKÎ YAZARLAR GÜNÜ - Düşüncelerinden dolayı hapiste bulunan yazariaıia dayanışma sağiamak amacıyla Kalecik Cezaevi'nde bulunan Başkaya'ya yazılan mektup aydın, sanatçı ve yazarlann imzasına açıldı. Fikret Başkaya'ya yazar dostlanndan mektup Kültür Servisi - üluslararası PEN 15 Kasım'ı, düşüncelerinden dolayı hapiste bulunan yazarlarla dayanışma sağlanması amacıyla 'Hapisteki Ya- zarlar Günü' ilan etti. PEN Yazarlar Derneği, Türkiye Ya- zaıiar Sendikasıve EdebiyatçılarDer- neği dün Gazeteciler Gemiyeti'nde bir basın toplantısı yaparak Kalecik Cezaevi'nde bulunan Fıkret Başka- ya'ya göndermek üzere yazılmış bir mektubu imzaya açtı. Basın toplantısında konuşma ya- pan PEN Yazarlar Derneği Başkanı Üstün Akmen, siyasal iktidarlann, düşünen ve düşündüklerini kendi top- lumlanna ve dünya halklanna ulaş- tırmaya çalışan insanlara tahammü- lü olmadığını belirterek, siyasal erki sağduyuya davet etti. Edebiyatçılar Demeği Istanbul Tem- silcisi Ayten Muflu da "Bütün ulus- lardan insanlar temelde eşittir. Onla- nn arasma aynmcılık, korku ve sömü- rü tohumlarnu eken yalmzca adalet- si/üktir. Adaletsiz bir hukuk ve dev- let düzenini savunan sistemler; sanat- çılar, yazarlar ve şairier kendi suyu- na gidip sistemi öven ya da en azından sorgulâmayaneseıiervermedigisüre- ce onlan lanetlemiş, çeşitti baskı yön- tenüeriyle susturmaya çahşmışar. Ede- bi> at, doğası gereğikurulu düzenlerin doğasAİa çaoşağmdan iktidar tarafin- dan dışlanır" diye konuştu. Aydın, sanatçı ve yazarlann imza- sına açılan ve Başkaya'ya gönderile- cek olan mektupta da şu sözlere yer verildi: "„. Siz,budüşünceleri savun- manın, yazmanın cesaretini yaşarken ve bu cesaret nedeniyle KalecikCeza- evi'nde özgürlükten yoksun tutulur- ken bizkre. yani dışardakilere de so- rumluluklanmızı anımsatan bir vic- dan oluyor, kendimizle vüzleşmemia sağhyorsunuz." Kültür Servisi-TURSAK tarafin- dan düzenlenen ve bu yılki teması 'Hoşgörüsüzlük ve tnsan Haklan' olarak belirlenen '4. lluslararası Süıema Tarih Buluşması'nın prog- ramı, dün Pera Palas'ta düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklandı. Engin Yiğitgil başkanJığındaki toplantıda, 38 ülkeden, 96 yönetme- nin, 107 filminin, 8 ayn sinemada gösterileceği festivalde yer alacak ülke sinemalan hakbnda ana hat- lanyla bilgi verilirken festival jüri- si ve konuklan da tanıtıldı. Toplantının kahlımcılanndan ara- lannda Üluslararası Belgesel ve Kı- sa Film Yanşması Jüri Başkanı ga- zeteci yazar Mehmet AK Birand, fesfn'al danışmanı tlberOrtaylı'nın da bulunduğu isimler söz alarak 'Hoşgörii ve tnsan Haklan' tema- sının ıçerdiği anlamdan ve özellik- le günümüzde duyulan ihtiyaçtan bahsettiler. Geçmışini bilmeyenle- rin geleceğe güvenJe bakamayaca- ğının yadsınamaz bir gerçek oldu- ğundan bahseden katıkmcılar, tari- hi bilgimizin çok zayıfolmasının bü- yük bir dezavantaj olduğunu vurgu- ladılar. Avnca tarihi filmlerin kit- leleri bilinçlendirmesi adına bu an- lamda önemli bir işlevi olduğuna de- ğindiler. Toplantıda Urart tarafindan ta- sarlanan ve festivalin 'Büyük Odü- lü' olarak bu yıldan itibaren gele- neksel olarak verilmek üzere tasar- lanan 'Işık Saçan Apoflon' ödülü de ilk defa kamuovuna ve basına tanı- tıldı. Toplantıda aynca MÜ Grafık Bö- lümü öğrencilennın 'Hoşgörüsüz- lük ve tnsan Haklan' temalı atölye çalışması 'Grafık AfışÇahşmalan' hakkında da bilgi verildi. 'Sevgili Katilim' ve 'Kadın İsterse' Tevfik Gelenbe'de bu sezon iidgüldürü var 33. SEZONAÇILDI-TeviikGelenberıvatrosu yeni sezona 'Sevgfli Katüim'le başladı. Kültür Ser\isi- Tevfik Ge- lenbe Tiyatrosu, 33. tiyatro sezonunu 4 Kasım'da Behzat tbak'ın uyarladığı 'Sevgili Katflim' adlı güldürü ile açtı. Bu sezon ikinci oyun olarak ise L. Verneufl'den uyarlanan 'Kadın İsterse' adlı güldürü sahnelenecek. 3 Kasım'da Istanbul 'da Ke- nan Evren Lisesi Vakfi'mn salonundaki yerleşik sahne- lerinde tiyatroseverlerle bu- luşan Tevfik Gelenbe, "Ama- cınuz zor günler >^şayan in- sanlann bu oyunla birlikte. biraz da olsa rahatlamalan- nı sağlayıp yaşadığinıız gü- niin zortuğundan uzaklaşmak ve birazcık tebessümle gece- yi noktalamak istiyoruz" di- ye duygulannı dile getirdi. Gelenbe. 20 yıldır sürdür- düğü ve otuzdan fazla ünlü oyuncunun yetiştiği "LT cret- siz Tiyatro Eğitim Kursu"nu bu yıl da devam ettiriyor. Tev- fik Gelenbe Tiyatrosu'nun kadrosu, Sevim Gelenbe, Öz- mertKaytmaz, Arkın Gelen- be, Gülistan Çelik, İ mnıü- han Kıkfas,MuratAkgün, Öz- gen Diper, tsmail Kurt, Tev- fik Gelenbe'den oluşuyor. Genç kalemler Cumhuriyet'te.. SÖYLEŞİ V Karanlık simsryah, sessiz bekliyor. Kurşuni üzgün, sitemkâr.. Pembe, eflatun müjdeci.. V Turuncu fısıldıyor, yakındır. Kırmızı, çığlık çığlığa... ••• Hep konuşmak istedim renklerie.. •l Tan vakti.. Siyahtan başiayarak... Dr. NEZİR SUYUGÜL GECE ben bir geceydim kollarımda rüya demetleri beyaz ayışığında yürürdüm sabaha karanlık bir türküydü yolumda yıldızlar ama rüyalanma engel olmadılar kulaklanmı yırtsa da ıslıkları... ALTAY TAŞKIN Yayın diiny Kültür Servisi - Bugün Bilgi Üniversitesi'nde Türkiye'de ya- yıncüık yaşamının sorunlan üze- rine bir sempozyum başlıyor. tstanbul Bilgi Üniversitesi Ya- yınlan tarafindan düzenlenen sempozyum, iki gün boyunca Kuştepe Kampusu'nda yapıla- cak. 'Türkiye'de YayıncıhkHaya- tmın Sorunlan' başhğını taşıyan sempoz> r umun bugünkü progra- mı şöyle: 10.00-12.30 'Dil So- sorunlan runlan ve Türkçe' (Necnüye Al- pay, İskender Savaşu; Yusuf Ço- tuksöken, Mustafa Armağan) 13.30-16.30'Yaymcıhkta Çevi- ri ve Sorunlar' (Murat Belge, Pı- nar Kür, Bülent Somay. Ismail Kara, Suat Karantay) Sempozyumda yarın ise 11. 00-13.00 saatleri arasında Ser- dar Katiboğlu'nun 'Elektronik Yayıncıhk: Okuyucularve Kulla- mcılar' başlıklı sunuşu gerçek- leşecek. 13.30-16.30 saatleri ara- smda da Enis Barur, Müge Sök- men, OrhanKoçak, TanılBora ve Emnıa Sinclair VV'ebb'in katılı- mıyla 'Yaymcıhkta Editörhık, Ku- rumsal Yapı ve Sorunlar' tartışı- lacak. Sempozyumu düzenleyen îs- tanbul Bilgi Üniversitesi Yayuı- lan, yayıncılann sorunlarmın çö- zümünde somut adımlar atmayı hedeflediklerini belirtiyor. YAZIODASI SELİM İLERİ Amerika Amerıka dendiğinde en eski anı, çocukken din- lediğim ve belki söylediğım birşarkı: Amerikan kov- boylan bilmem ne... Amerika'nın sondaki a'a uza- ya uzaya çift a olup çıkıyor. Kimdi bu Amerikan kovboylan? Onlan da birsü- re sonra kovboy filmlennden tanıyacaktım: Kötü Kı- zılderiliye karşı vatanını savunan adamlar. O topra- ğın asıl uygarlığının Kızılderililerle ilintisini oğrenin- ceye kadaryıllar yıllar geçecekti. Firuzağa Nkokulu'nda öğrenciyim; dayım Ameri- ka Birleşik Devletleri'ne gidıyor. 1955 sonrasının Türkiyesi'nde Amerıka'ya gıtmek heyecan uyandı- rıcı birolay. Dayım, Cihangir'deki evimize ABD'den bir kartpostal gönderiyor. Kartpostaldaki gökdelen- lere alık alık bakıyoruz. On yedi yaşındayım; Atatürk Erkek Lisesi, ikinci sınrf. Arkadaşlar hep birlikte Gümüşsuyu'ndan aşa- ğıya inıyoruz: Amerikalı denizciler, Altıncı Filo. Kimi- lerimiz bağınp çağınyor: Go home!.. Muhafazakâr olduğu söylenegelmiş bir yazan- mız, Refik Halid Karay, Bugünün Saraylısı'nda Is- met Paşa devrı Dolmabahçe Sarayı balosunu an- latır. İlk Amerikalılar oradadır, üstelik denizci. Sanki Menderes dönemidir. Refik Halid ince ince alay eder. Bugünün Saray- lısı'nı ne zaman okuduğumu tam çıkaramıyorum. Ama yine 1955'lerde Hilton'a bütün Istanbul'un akın akın gittiğini, otelı gezip büyük hayranlıklaria anlattığını dün gibı hatırlıyorum. Bütün Istanbul de- dim, bizim dışımızda. Biz Hilton'a ayak atmamıştık. Niye? Dar olanaklarımıza uzak bir hayaldi Hilton. Hilton'un zevksizliğini on-on beş yıl sonra kavra- yacaktım. Kentın asıl siluetıni bozan ilk yapılardan. Ucube gökdelenlerin dönemine daha çok var. Gel- gelelim o 1955'lerde Arnavutköyü'nde oturan Be- dia Yenge. Bebek'teki azman bir kaçak yapıya çok- tan "Bebek Hilton'u" adını takmış... Amerika! Neresiydi orası hayatımızda? Lıse sonda Kafka'nın büyüleyicı romanını okuyor- dum: Amerika. Adım atmadığı Amerika'yı olanca ka- rabasanıyla dile getırir Kafka. Gözbağı çözülüyor- du artık. Dayımın gönderdiği kartpostaldaki dünya- yı öbür yüzüyle de görebiliyordum. Zırtılının öyküsünü, Türkiye'de PopülerKültür'de Ahmet Oktay şöyle saptıyor: "5 Nisan 1946 günü, savaş teknolojisinin o ta- rihteki en son hahkası Missouri zırhlısı Dolmabah- çe önlerinde demiriediğinde Istanbul'dayeryerin- den oynuyor, ünlü genelevler sokağı Abanoz bile resmî ağızlann emriyle hızmet sunmaya hazırian- mış bulunuyordu. Hiç kuşkusuz Türitiye 'nın Was- hington Büyükelçisi Münir Ertegün'ün 'naaşını' getirmiyordu yalnızca Missouri, asıl getirdiği bir 'ya- şama biçimi'ydl." Sonra 'yardım'lar, Türk ürası'nın devalüe edilişi, borçlar, hepsi... Yine Firuzağa Ilkokulu'na dönüyorum; başlı ba- şına bir roman bölümü olabilecek süttozlannı, Ame- rikan peynirienni, Amerikan yağlarını, kasaplarda ucuza satılan Amerikan sığırlarını ürpererek kov- maya çalışıyorum belleğimden. 1971 'de, benim de yazarlığa sıvandığım yıllarda, Cahit Külebi "Amerika" şiirini yazdı: "önce Knstof Kolomb buldu Amerika'yı, /Son- ra biz. I Umutlar azaldı, günden güne, mutluluklar I Ve ekmeğimiz. Bir çocuk ağlarsa dağ başında/Gözyaşında Ame- rika akar. / Vurdularsa bırini, kanı şorladıysa / Bilin ki o kurşunlarda Amerika var. Kişi kişiye köle tutulduysa, asıldıysa / Darağaç- larında Amerika var. / Ama biz yine de direneceğiz / Sonuncumuza kadar." Bugün Cahit Küfebi'yi çok özlüyoruz. Takvimde İz Bırakan: "KüçükAmerika olmak, Menderes retoriğinin en görkemli kavramlanndan biriydi hıç kuşkusuz; ama bu, yalnızca imgelemmin ürünü değildi Başba- kan'ın; doğrudan doğruya daha CHP iktidan dö- neminde bizzat ABD tarafından empoze edilmiş- ti." Ahmet Oktay, Türkiye'de Popüler Kültür, Yapı Kre- diYayınlan, 1993. BLGUN • REMZİKTTABEVİ nde 17.00-19.00 saatleri arasında Hıfa Topuz kitaplannı imzalayacak. (0216 373 71 51) • BABYLON'da saat 23.00'te Flora Purim ve Airto Moreira'nın konseri dinlenebilir. (0 212 292 73 68) • DÜŞÜN SAHNESİ'nde saat 20.30'da Ataol BehramogJu şiırlerini okuyacak. Müzisyen Haluk Çetin de'Ataol Behramoğhı Şarkılan'yla programda yer alacak. (0 212 292 98 28) K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K  M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle