13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 KASIM 2001 CUMA CUMHURİYET SAYFA IX 1 j I A 1 U ± l . kultur@cumhuriyet.com.tr 13 Antalya'dan üç ödülle dönen ZekiDemirkubuz filmi Yazgı ikinci haftasında enim için fark etmez SUNGU ÇAPAN Antalya'dan en ıyı uçuncu fılm. (Zeki Demirkubuz'a) en ıyı yonetmen \e (Serdar Orçin'e) jurı ozel odullennı kazanarak donen "Yazgı'', son on yıla damgasını vur- muş "C Blok'*, "Masumi- yet", "Üçüncü Sayfa" fılmle- nyle ozel hayranlar edınen, sessız ve derınden kendı ko- zasını orup. ozgun bır uslup gelıştırerek (maddı ve mane- vı anlamda) sapına dek ba- gımsız sınema yapan ve ya- ratıcı yonetmen mtelemesını hak eden Zeki Demırku- buz'un seyırcı karşısına çı- kan, şımdılık son esen Demirkubuz"un kafasını yıllardır ışgal eden. Albert Camus'nun "Yabancı" roma- nından esınlenerek yola çık- tığı "Yazgı", Dostoyevski kahramanlarını çağnştıran, evden ışe. ışten eve surukle- nerek, Fındıklf yla Beyoglu arasına sıkışmış, tekduze bır yaşam surduren, sutlukah\e tıryakısı, tele\ ızyon bağımlı- sı. içe kaparuk ve karanhk", 'iradesini kullanmayı hep reddeden' genç gumruk mu- hasebecısı Musa'nın (Serdar Orçin), her şeye kayıtsız kal- dığı hıkâyesını anlatıyor Bıreysel varoluşunu an- lanılandırmaya çalışan, Ca- mus nun yabancısı Meursa- ult'nun lstanbul cangıluıdakı yerh benzen Musa, turlu ras- lantılann elınde oyuncak ol- duğu gundelık yaşamında ıpın ucunu lyıce koyvermış, tîıketım toplumu değerlenne yabancılaşmış, beklentılen, ısteklen sıfırlanmış, genelde susmay ı yeğleyen, hıssızmış- çesıne donuk bın Yaşamın boşluğu, anlamsızlığı. saç- mahğıyla fena halde kuşatıl- mış Musa ıçın 'hiç bir şe\ fark etmez!' Camus-Dostoyevski kişisi Metresıyle başı beladakı bıtınm komşusuyla (Engin Günaydın), çahştığı buroda- kı patronu (Demir Karahan) ve 2 mesaı arkadaşıyla sınır- lı çevTesınde ot gıbı yaşar, ay- nı evı paylaştığı annesının ol- duğunun bır gun sonra farkı- na \ anr, aslında pek de aldır- maz Patronun gızlı ılışkısmı surdurup tacız ettığı sekreter Sınemın (Zeynep Tokuş), mesaı dışına taşan ılgısıne bı- le yetennce karşılık veremez ama hıç de yanıp tutuşmadı- ğı bu guzel, aksak kızın e\- lenme onensını de kabul ed- er Derken patronunun kan- sıyla ıkı çocuğunu katlet- mekten polısçe paketlenıp goturulur Cınayet zanlısı olarak 4 yıh ıçerde geçırme- ye, hatta ıdam mahkûmu ol- maya dahı tepkısızdır, kendı- m savunmaz bıle, çunku alt- tan alta 'taşıdığısuçluhıkdır>- gusu'ndan hıç kurtulamaz Yonetmenın "Karanhk Üstüne Öyküler" adını \er- dığı dortlemenın ılk fılmı "Yazgı^Demırkubuz'un yı- ne ayrıntıh ışlenmış, uzun planlara, genellıkle kımı çe- UMUT VEREN GENÇLER - Antalya jurisinin özd bir ödülle değerlendirdiği genç oyuncu Ser- dar Orçin'in fiziği \e oyun gücüyle gelecek vaat ettiği 'Yazgı'da Zeynep Tokuş da çok başanh. Yonetmen, senaryo, montaj: Zeki Demirkubuz / Kamera: Ali Utku / Oyuncular: Serdar Orçin, Zeynep Tokuş, Engin Günaydın, Demir Karahan, Feridun Koç, Necmi Aykar, Şehsuvar Aktaş / 2001 Mavı Film. lışkılenn vurgulandığı, çeşıt- lı çağnşımlara da davetıye çı- karan dıyaloglara dayanan, durmuş oturmuş, yalın sıne- masının venı bır urunu Bıre bır Camus'nun roma- nına baglı kalmayıp farklı bır fınale bağlanan fılmın senar- yosunu yazıp montaj ını da yapan dort dortluk sınemacı Demırkubuz'un karakter ya- ratmadakı \e oyuncusundan verun almadakı bılınen bece- nsıyle ve aksıyona yuz ver- meyen, durağan bır tempoda seyreden "Yazgı", Musa'nın savcıyla ve cezaevı mudu- ruyle uzun uzun goruştuğu finaldekı soz ağırlıklı, açıkla- ma bolumuyle bır çeşıt mut- lu sona bağlanıyor 4 yıl son- ra e\ıne, kansına, çocuğu- na(') donup 'Seviştik; annemi hatırtadım ama ruhum hâlâ bomboştu' dıyen Musa'nın ıç sesıyle noktalanan fılmın genç oyuncu çıftı S Orçın-Z Tokuş'un performanslan gerçekten o\ guye değer Adeta annesının olumune ağ- lamadığı ıçın toplumca yar- gılanıp cezalandınlan Mu- sa'da, baştan sona değışme- yen bır ıfadeyle oynayan S Orçin çok ıyı ozellıkle Hayat karşısındakı davra- nışlanmızın, yargılanmızın, ta\ ırlanmızın 'absurdluğü- nun' vurgulanarak sonunda 'nihilist bir çözümsüzlüğe' kapı açan bu Zeki Demirku- buz fılmı, kolaycı seyırcının yer yer ıçını daraltırken kımı- ne de ahlaka, suçluluğa. \ ıc- dana, ınanca ılışkrn kolay ya- mtlanamayacak sorular sor- durup kendısıyle yuzleşme- sını sağlayan, duşundurucu bır fılm Görselliği, müzikleri, renkleriyle insanı sersemletici, ilginç bir seyirlik Postmodern muzıkalpatlaması199O'lı yıllarda çıkışa geçen Avustralya smemasının, "Strict- ly Ballroom-Dans ve Aşk" ve Shakespeare uyarlaması "Ro- meo ve Julief'le uluslararası çapta unlenen, 1962 doğumlu, 'müzikal hastası' yonetmen Baz Luhrmann'ın yıne çok uğraşıl- mış, ozenılmış son fılmı "Kır- nuzı Değurtnen", unlu oyuncula- n, renklı set tasanmlan, kalaba- lık dans koreografılerı ve hare- ketlı şarkılarıyla hem goze hem kulağa hıtap eden, yenı bır par- lak rnuzıkal denemesı Bıhndığı gıbı, donemmın dans, alkol, seks gereksınımını karşılayan, yuzyıl oncesı Pans gece yaşamının kalesı Mont- martre'dakı efsanevı gece kulu- bu Moulın Rouge-Kırmızı De- ğırmen'ı fon olarak alan fılm, kulubun en gozde dansçısı, 'pa- nldayanelmas' Satıne'le (Uzun, ınce endamı, mermer beyazı te- nıyle, klasık Anglosakson dılbe- n Mcole Kidman, 'hükümet gi- bi kadm' olduğunu gostenyor yıne). 1899'da Parıs'e gelen genç Ingılız yazar Chnstıan'ın ("Velvet Goldmine"dan sonra bır kez daha şarkı soyleyen E- wan McGregor) aşkına odakla- nıyor Aşkın tum engellen aşması ustune yenı bır şovun hazırlıkla- rına gırışılen kulube maddı yar- dımda bulunacak zengın bır du- kun (Richard Roxburgh), cazı- besıne kapılıp tutulduğu Satıne, patron Zıdler'ın (Jim Broad- bent) bastırmasıyla dukun ka- patması olmayı kabullenınce kıskançlık Chnstıan'ı bıçak gı- bı keser Ancak Sarah Bernhardt gıbı buyuk bır yıldız olmayı hayal e- den, ınce hastalıktan mustanp Satıne'ın tercıhı bohem yazar olacaktır tabıı kı Ve ne olursa ol- sun şov de\am etmelıdır Adı Moulın Rouge'la ozdeş- leşmış, unlu cuce ressam To- ulouse-Lautrec'ın yaşamını aktaran, 1953 yapımı John Huston klasığınden ayrılan fılmde, bohemlık falan fılan ha- vagazı Lautrec v b de fıguran Onemlı olan klıp estetız- mı, MTV tarzı şarkılar, kalabalık dans sahnelerı \e esprılı, curcunalı, abartılı bır muzıkal Yer yer belırgın 'kiç' tadı, kıpır kıpır tempo. zıp zıp şarkı- lar-danslar, muzıkler, renkler, çarpıcı bır gorsel- lık, baymasa da bır yer- den sonra basbayağı yonıyor. sersem- letıyor insanı Luhrmann'a ozgu dolu dolu, postmodern bu muzıkal-me- lo, baştan so- na goz alıcı bır seyirlik Ozetle "Mo- ulinRouge", tam muzıkal tutkunu sı- nemaseverler ıçın Moulin Rouge / Yonetmen: Baz Luhrmann / Senaryo: B.Luhrmann, Greg Pearce / Kamera. Donald McAlpine / Oyuncular: Nicole Kidman, Ewan McGregor, John Leguizamo, Jim Broadbent, Richard Roxburgh / Avustralya- ABD 2001 (Ozen Fılm) İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK Baştan sona görsel ölen Fransa'da yaşayan İtahan yıldızı Monica Bellucci 'Kurtalann KardeşKği'nin iç açan dilberierinden. "Kurtiar", msan korkulannın sımgesı olarak çok kez kullanılmıştır Sınema da "kurtiar" temasuıı bu bağlamda konu ola- rak ışlemıştır "KurÜaıia Dans" da ınsan- kurt ılışkısmı ışlerken bu gızeme dayanı- yordu "Kurt Adam" fılmı de dolunay sı- rasında "kurt olan üısan" efsanesını ışler Gerçekte ıse kurtiar doğanın bır parçasıdır, yıyecek arayışlan dışında da saldırmadık- lan anlaşılmıştır "Kurttann KardeşKği". kurtlann suç- landığı bır olaym oykusune dayanan bır fılm Fransa 15 Louıs donemını yaşamak- tadır Ulkenın yoksul bır bolgesı olan Ge- bauden, bır canavar tarafından yapılan sal- dınlarla yuzden fazla ınsanın oldurulduğu bır olaya sahne olur "Canavar", anı ola- rak ortaya çıkmakta, a\ lannı acımasız bı- çımde oldurmektedır Durumun kralın gu- cunu tehdıt eder bır noktaya enşmesı uze- nne kral, bır doğa bılımcısı olan Fronsac ıle Mani adh yardımcısım bolgeye araştrr- ma ıçm gondenr Fronsac, doğa bılımcısı olarak hurafelere ınanmaz, Manı ıse Kızıl- denlı kokenlıdır ve ınsanın da hay\ anm da doğanın bu- parçası olduğu ınancmı taşı- maktadır Koylulere gore canavar bır şey- tandır ve alt edılemez Boyle buyuk bır korkuya kapılmıştır, bu korkudan yararla- narak bolgede nufuz sahıbı olan senyorler vardır 1766 yılının Fransası'nda. her yore ken- dı ıçınde nufuz \ e servet kazanmak ısteyen yore beylennın çeşıtlı entrıkalan yaşan- maktadır Kral ıse merkezı hukumetı guç- lendırmek ıçın halkını koruyabıldığını gostermeye zorunludur Işte bu çatışma ıçınde doğa bılımcısı Fronsac, bu "gizlica- navar"ın korunmakta olduğundan kuşku duyar, ama bır turlu ışın kaynağına ulaşa- maz Yore beylen ıse bu canavann "büyük bir kurt" olduğunu soylerler ve kurtlann oldurulmesı ıçm surek a\ ı duzenlerler So- nunda buyuk bır kurt oldurulup ışın ta- mamlandığı soylenırse de Fronsac buna ınanmaz Yardımcısı Mam ıle grnştığı bu- yuk kavganın sonunda da olayın gızıne enşmeyı başanr Fılm gorsel bır şolen Smemanm gorsel- lık uzenne kurulmuş bır sanat olduğu du- şunulurse "Kurtlann KardeşBğiT 'nm bu gorsellığı başardığı kabul edılmelıdır Gı- zemlı mekânlar, başanlı kostumler, soluk kesen dovuş sahnelen, başanlı muzığıyle konusunu bıle golgeleyen fılm Manı'nın "Kurtiar düşmanınuz değU, kardeşkrimiz- dir" felsefesını haklı çıkanyor Yonetmen Christophe Gans ve seçılen oyunculan başanlı Sınemanın bır seyır zevkı olduğuna hak kazandıran bır fılm KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Bir Ankara Kedisine Mektup Sevgılı Angora'cım, Sana bu mektubu Pans'ten yazıyorum Strasbo- urg dan gelelı henuz bırkaç saat oldu Orada ne ışın var- dı dıye soracak olursan Avoıpa Parlamentosu nday- dım Hemdehangıgunbılıyormusun'? Turkıye nın-ge- ne kınk notlarla dolu- karnesını aldığı gun Her neyse konumuz bu değıl Ben sana orada ne ışım vardı, an- latayım Strasbourg da her yıl "Avrupa Sınema Foru- mu" adında bırfestıval ve sempozyum duzenlenıyor ve bu forumun bır gunu Avrupa Parlamentosu nda gerçek- leşıyor Avrupa pariamenterlen ıle sınema uzmanlannın ka- tıldığı bu toplantılarda odıo-vızuel alandakı ('gorsel- ışıtsel' olarak çevırebılecegımız bu alan, sınema, vıdeo ve televızyonu kapsıyor) ulusal destek mekanızmalan tartışılıyor ve ortak bır odıo-vızuel polıtıkanın oluşturul- ması yonunde adımlar atılıyor her yıl (Bızım parlamen- tomuzda boyle bırtoplantı duzenlendıgını tahayyul ede- bılıyor musun7 ) Bu yılkı forumun konusu "Kultürel Çoğulculuk" ıdı (Bızım şahınlenn kulaklan çınlasın1 ) Uç gun boyunca, Avrupa nın butunleşmesı surecınde kultürel kımlıklenn korunması ıçın alınması gereken onlemlertartışıldı Ya- nı kımılennın sandığı gıbı Avrupalı olmakla, ulusal kım- lığı yrtırmek aynı anlama gelmıyor Zaten Irlandalısından Portekızlısıne, hıçbır kedı kımlığını terk etmek nıyetın- de değıl Tam tersıne, Amenkan kartalının hegemonya- sına karşı ortak mucadele ıle kutturel çogulculuğun sa- vunulması bırbınnı destekleyen oğeler olarak goruluyor Avrupa ulkelen tek seslılığın karşısında en guçlu sı- lahın çokseslılık olduğunun farkında Bu yuzden her ul- ke yalnızca kendı kulturune değıl tum Avrupa ulkele- nnın kulturlenne destek vermeyı seçıyor Örneğın, Av- rupa ulkelennın çoğu -ozellıkle Fransa, Belçıka Ispan- ya Portekız Almanya gıbı kultur ve sanata onem ve- ren ulkeler- Avrupa Parlamentosu nun kabul ettığı yuz- de 50 Avrupa kotasını uyguluyor televızyonlannda Fransa daha da ılen gıderek yuzde 60 a çıkanyor bu kotayı Tabıı bu kotayı ozel kanallar değıl kamusal ka- nallar uyguluyor Bu da kultur - sanat - ıletışım alanın- da kamusal alanın onemını kanıtlıyor ••• Boylece favon konularımızdan bınne donmuş olduk "özel kedılenn onlenebılır yukseiışı ve kamusal kedı- lenn dayanılmaz ağırlığı 'na Yanı kırk katır mı kırk sa- tır mı sorusuna Yanı kultur-sanat ı bır bakanlığa bağ- lamalı mı, bağlamamalı mı sorusuna Avrupa Parlamentosu ndakı mılletvekıllen ıle en çok bu konu uzennde soyleştık Malum şu sıralar bızde en guncel konu bu Devletı dahaetkın kılmak ('kuçuttmek' sozcuğu, tutucuların pek ışıne yarıyor Neden ınatla bu sozcuğu kullanıp projeyı kuçultuyoruz kı?) ya da bır başka deyışle daha verımlı kılmak ıçın bazı bakanlık- lann ortadan kalkması ve bazılannın bırleştınlmesının kaçınılmaz bır zorunluluk olduğu ortada Pekı Kultur Bakanhğı nı ne yapmalı'' Bu koşenın meraklısı kedıler anımsayacaktır Kımı zaman "Acaba hıç bakanlık olmasa daha mı ıyı olur' dıye duşunduğumuz olmuştur Butçesının yuzde 90'ı personel maaşlarına aynlan bır bakanlığın kultur ve sa- natımıza ne gıbı bır yaran olduğu kuşkusuz tartışmaya açık Ne var kı lıberal kedıler gıbı 'Devtef golge etme- sın, başka ıhsan ıstemeyız" de demıyoruz (Ozel tele- vızyonlanmızın durumu ortada Onlara ozenecek halı- mız yok ya 1 ) Ustelık bılıyoruz kı Kultur Bakanhğı nı or- tadan kaldırmakla kultur-sanata aynlan uç-beş kuru- şun da kokune kıbnt suyu dokmek aynı anlama gele- bılır ulkemızde (Devlet Tıyatrosu nu kıyasıya eleştırebı- lınz ama şu halı bıle hıç olmamasından daha ıyı değıl mı?) Strasbourg da konuştuğum parlamenterler de uç aşağı, beş yukan benzer şeyler soyledıler Kuttur Ba- kanlığı nın gereklılığını kabınede kulturun savunulma- sına ve butçeden yeterlı pay alınmasına bağlıyorlar A- ma elbette aramızda "kuçuk' bır fark var Kultur Ba- kanhğı nın buyurgan ve tek seslı bır mekanızma olama- yacağını geleneklenn bunu engelleyeceğını soyluyor- lar ^anı bızdekı tehlıke, orası ıçın geçerlı değıl buyuk olçude Anlayacağın, bızım ıçın kolay bır çozum yok, Ango- ra cım Şapkayı onumuze koyup duşuneceğız ANAP'ın (Erkan Mumcu'nun) ve TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy'un onenlennde yer alan uç bakanhğı (Kultur Tu- nzm ve Çevre) bırleştırme projesını ve başka onenlen tartışacağız Onyargılanmızdan kurtulursak mutlak bır çozume vannz Gozlennden openm Sevgılı Angora'cım ÇUKUROVA DEVLET SENFONİORKESTRASI Bugun saat 20 00'de \e yann saat 11 00'de şef Emin Güven Yaşbçam vonetımınde sohst Idil Biret eşlığınde 'Faruk Yener'i Anma Konseri' verecek (0322 454 36 04) • BEYOĞLU ALJC\ZAR'da saat 12 00 de 'Ulke Manzaralan', 14 15 ve 21 15 saatlerınde '\usteria', 16 30da 'Düğün' (\on: Leidulv Risan) v e 18 45 te 't\i Akşamlar Mr. \aOehberg' adh fılmler gostenlecek (0 212 293 24 66) • BEYOĞLU ATLAS'ta 12 00 \e 18 45 saatlennde 'Yağmurdan Önce'. 14 15 te 'Son Sozteşme' ve 16 3O'ta 'Hava Aüşı' ızlenebılecek (0 212 252 84 76) • LEYWT StNEMA TURSAK'ta 12 00 de Bev^zAdamınToprağında", 14 15te 'AtlaZıpla Sıçra', 16 30 ve 21 15 saatlennde 'Albaj RedT, 18 45'te de 'Kayıp OğuDar' gostenlecek (0 212 244 52 51) • BOĞAZtÇİ UNTVTRSİTESÎ nde saat 18 45 te 'Son Kolaj' \e 4 l nutulmuş Atalarm Gölgeleri' adh fıhnler ızlenebılır (0 212 263 15 00) • BİLGİ UNtVERSİTESİ'nde saat 18 45 te 'Harrison'm Çiçekleri' adh fılm gostenlecek (0 212 286 16 60) • FTIANSK KULTUR MERKEZİ'nde saat 12 00de 'ÖfkeveDûş', saat 14 15te 'Golgedeki Direnişçiler', saat 16 30'da '—Ülkesi', saat 18 45'te de 'Duvgusal Yazgdar' ızlenebıhr (0 212 252 61 55) • ALMAN KITLTUR MERKEZt'nde saat 12 00 de 'Amerikan Çingenesi', saat 14 15'te 'Yaşam Devam Edi>wr', 16 30ta 'Sevgili Avnıpa', 18 45 te de 'Umutsuz Saatier' adh fıhnler gostenlecek (0 212 249 20 09) • AKM'de saat 14 15'te 'Suyun Öte Yanı' ve 16 3O'ta da 'Ceza' ızlenebılecek (0 212 251 56 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle