13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA 16 KASIM 2001 CUMA Yozlaşan Demokrasimiz Bu Muhalefetle AslaL Prof. Dr. Abidin KUMBASAR D emokrasiyi, yöneticilerin çok partiü sis- temde, düzenli aralık- laria yapılan özgür se- çimJerie, yönetilenler tarafindan belirtendi- ği siyasal rejiın olaralc tanımlayabiliriz. Oylar gizli sayıldığı için, sonuçlannın tar- tışmalara yol açtıg* 1946 seçimlerini say- mazsak, ülkemizde d e yanm yüzyılı aşan bir sürediryönetimler. şe- kil olarak demokrasi kurallanna uygun yön- temlerle belirlenmek- tedir. Öte yandan tartışma götürmeyecek bir göz- lem de ülkemizin son yarım yüzyı] içinde, uygar dünyadaki ko- numunun, ileriye de- ğil, geriye gittiği ger- çeğidir. Yönetim türleri için- de, insana en büyük de- ğeri veren ve uygarlık yönünden eriştikleri düzeye varabilmek için can attığımız ülkelerin hemen tümünde iler- lemeyi sağlayan de- mokrasi uygulamasry- la, bizim başanlı sonu- ca neden ulaşamadığı- mızı irdelemek gere- kir. Demokrasi uygula- nan ülkelerde, yöne- timlere demokratik ol- ma niteliğini kazandı- ran üç ana ögeyi, seç- menler, seçim sistemi ve oluşacak siyasal ya- pıyı simgeleyen siyasal partiler belirlerler. Bu nedenle ülkemiz- deki demokrasi uygu- lamalannın başansız- lığının kökenlerinin de bu ögelerde aranması gerekir. Öncelikle ülkemiz- deki seçmen kitlesinin çoğunluğunun, özgür kişilik ve yeterli bilgi donanımıyla seçim ya- pacak nitelikte olma- dığını görmekteyiz. Ddnci Dünya Savaşı sonunda, Sovyetler'in ülkemizden toprak is- teklerinin yarattığı zor- lamayla, sığmdığımız Batı dünyasının istek- lerine uyarak toplumu- muzun yabancı oldu- ğu çok partili uygula- maya bilinçsizce geç- tik. Savaş yıllannın zo- runlu Jaldığı yaşam ko- şullan nedeniyle halk kitlelerinin soğuduğu CHP, ılkelerinden sap- manın da yol açtığı ge- lişmelerle, duygulan yönünde davranan seç- mealerce dışlanarak 1950 seçimlerinde yö- netimden uzaklaştınl- dı. Izleyen yıllardaki DP yönetimleri, Ata- türk devrimlerinden ödünler veren ve üıanç sömürüsüne dayanan halka şirin görüntü al- tında aldatıcı (popülist) politikalarla, sadece yandaşlanıun çıkarla- nnı koruyan yönetim türünü yeğlediler. Halk kitlelerini eği- terek çağdaşlaştırmak amacıyla açılan Hal- kevieri ve Köy Ensti- tûleri kapatılarak yer- lerine inanç eğitimine ağırlık veren kurumlar yaygınlaştınldı. Soğuk savaş ortamınm yarat- tığı baskı düzeninde, çağdaş düşünce ve si- yasal akıınlan savunan- lar karalanarak haksız yere suçlandılar. Halk kitlelerinin eği- timi özellikle yozlaştı- nlarak bilinçsiz bir seç- men kitlesi oluşturuldu. Böylece düzeysiz po- litikacılar, uyguladık- lan yoz eğitimle, ba- şarısızlıklannı yazgı diye inandırabilecek- leri ve kendilerine bi- linçsizce bağlayabile- cekleri yandaşlar ye- tiştirdiler. Uygulanan yöntem- lerle oluşan seçmen kit- lesinin oylanyla da baş- ka türlü yönetimlerin seçilmesi beklenemez- di.Günümüzde de seç- men kitlesinin aynı bi- linçsiz bağlılık içinde olmasının sürdürülmek istendiği görülmekte- dir. Seçmenlerin ço- ğunluğu haksızhğa uğ- radığj, sömürüldüğü halde bunu kabullen- miş durumdadır. Toplumsal olaylarda haksızhğa uğrayanlar bu durumu kabullen- mişlerse yapılacak şey- ler de sınırlı kalır. Bu nedenle ülke ay- dınları, halk kitlelerini aydmlatmadan, yakın gelecekte yapılacak bir seçimden, son seçim- lerde alınan sonuçlann ötesinde, değişik ve ül- ke yaranna bir sonuç alınması konusunda karamsarlık içindedir- ler. Toplumda demok- rasinin gerçekleşmesi- nin ikinci ögesi olan seçimlerin, toplumun isteklerine yanıt vere- bilmesi için, yalnızca yansız yargı denetimin- de yapılmış olması ye- terli değildir. Seçim yasalan, ger- çekten seçihnesi gere- kenlerin seçilmesine olanak vermiyor ve sa- dece parti yönetimleri- nin istediklerinin seçil- mesine elveriyorsa, se- çimler aldatmaca ol- maktan başka bir an- larn taşımaz. Ülkemizin yıllardır istenen düzeye gele- memesine neden olan yönetimlerin oluşma- sında, hep yakınılan ama değiştirilmesine hiç yanaşıhnayan se- çim yasalannın etkisi yadsmamaz. Demokrasiyle yöne- tilen ülkelerde vazge- çilmez öge olarak var olması gereken ve ana- yasamızda da aynı ge- reksinimin vurgulan- dığı siyasal partilerin sorumluluklan ve dav- ranışlan ise bir ülke- deki siyasal yaşamın ana özelliklerini belir- ler. Siyasal partilerin önemini arttıran özel- liklerden birisi de ikti- dar olduklannda, uy- guladıklan yönetimler ve çıkardıklan yasalar- la, daha önce belirttiği- miz iki öge olan seç- men kitlelerini ve se- çim yasalannı da doğ- rudan etkilemeleridir. Ülkemizde Ata- türk'ün halk kitlelerini demokrasiye geçişe ha- zırlamak için kurduğu CHP dışında kalan si- yasal partilerden, sos- yalist görüşü savun- duklan için çıkar çev- relerince yaşatılmayan- lardan başka tüm par- tiler, karşıdevrimci ve inanç sömürücü tutum- larla ya da sözde ko- münizm tehlikesini sö- mürerek ayakta kala- bilmişlerdir. Bu nedenle, günü- müzde yönetimde olan ya da geçmiş dönem- lerde yönetimde ola- rak ülkenin içinde bu- lunduğu olumsuz ko- şullara yol açan siyasal partilerin tümü, aksa- yan ve bir türlü çağdaş toplumlardaki gibi uy- gulanamayan demok- rasinin yozlaşmasının başhca sorumlularıdır- lar. Kendi çıkarlanna uygun yasalann düzen- lenmesi konusundaki birlikteliği, çağdaş de- mokrasiyi uygulama konusunda göstereme- yenlerin. artık az da ol- sa uyanan, seçmen kit- lesinin karşısına çık- maktan korkmalan da şimdiye kadar yaptık- larının doğal ve kaçınıl- maz sonucudur. Bugün siyasal partilerimizin karşılaştıklan durum, yahîız kendilerine des- tek verenlerin çıkarla- nna çalışmalannınürü- nüdür. Oysa ki demokrasi tarihinde, tüm ülkeler- de, toplumu değil de toplum içinde belirli kesimleri temsil ettiği- ni ileri süren siyasi par- tilerin, demokrasinin koruyucusu olmaktan çok yıkıcısı olduklan bilinmektedir. Çünkü yandaşlannın özel çıkarlannm savu- nucusu olarak beliren kişi ve siyasal oluşum- lar, doğal olarak top- lumun başka kesimle- rinde düşmanca duy- gular yaratırlar. Tüm topluma yarar- h olacak kararlar al- mak yerine yandaşlan- nı kollayan ve karşıtla- nna zarar verme ama- cı güden yöntemler uy- gulayan sözde politi- kacılann elinde yalnız demokrasimiz değil, toplumun geleceği de çıkmaza sürüklenmek- tedir. Sorunlann üstesin- den ancak, sosyal-eko- nomik çözümler üre- tebilecek nitelikte ve çağdaş demokrasiyi ek- siksiz uygulamakta ka- rarlı, ülke gerçeklerini bilen aydınlarımızın güçbirliği içinde görev üstlenmeleriyle geline- bilir. Küreselleşen dünya- da, utanç verici konum- da olmaktan kurtulma- yı. ülkemizi bu duruma getiren siyaset tiranla- nnın olmadığı yöne- timlerle sağlayabiliriz. Yozlaşan demokra- simizin sağlığa kavuş- ması için, Atatürk dev- rimlerine bağlı, ilerici, yurtsever tüm birey ve sivil toplum örgütleri- nin, kitleleri aydınlatı- cı gerçekleri her firsat- ta ve her yerde halka iletme kararhüğını gös- termeleri ve toplumu biliçlendirme çabası içinde olmalan kaçı- nılmaz görevdir. Berin TAŞAN Hukukçu Her zaman önde olmanın ve mükemmele ula^manın farkını yaşayabilmek İçin... . f f A *•» • »tl 'l»^.• V . * C umhuriyetımi- zin 78. yıldönü- münde şeriat yanlısı bir gazete şöyle birbaşlıkatmış: "Cum- hur batü, Cumhuriyet ise baloda". Başlığın al- tındakı yazı: "Cumhu- riyet balolarla, mavtap- larla sabahlara kadariç- kiler içilerek kutlanır- ken 'Cumhur' yanihalk bir kuru eknıeğe muh- taç hale sokuldu". Ve, daha ne kötülemeler, ne aldatnıacalar... 1950'denbuyana50 yıllık sağ yönetimlerin yaptıklannı Cumhuri- yete yıkan şu bellek sö- mürüsüne. şu Cumhu- riyet düşmanlığına ba- kın. 1923'ten 1936"ya kadar bir dolan 70 ku- ruşta tutan Cumhuri>et yönetımi değil de sankı Osmanlı ımiş. Cumhu- riyet Osmanh'nın borç- landığı altınlan ödeme- miş de mirasına kon- muş. Osmanirnın borç- landığı 84.597.495 Al- tın Lira'yı 1923'ten 1954'e dek kuruş kuruş Düyunu Umumiye'ye (Yabancılardan oluşan genel borçlar ıdaresi) ödeyen sanki Türkiye Cumhuriyeti değil de sağ kalan Osmanlı hane- danı. Batan "•Cumhur''a (halk) gelınce. ona da en güzel yanıtı a>Tu gün (29 Ekim 2001) çıkan Star'daki haber veriyor (Başhk "Bayramımız zehirokhı"): "Bugûn29 Ekim CumhuriyetBay- ranu. Ama içimiz yanı- yor. Cumhuriyetin ku- rucusu Atatürk'ûn hal- ka açık kabnasını \asi- yetettiğiFlorya Atatürk Ormanı'ndan, Fazüetü 11 beledne başkanuun kaçak vfllalan >ükseü- yor_ Şinıdi Atatürk'ten kalan,halkın pjknikyap- üğı yer arük yok. Or- manıniçindetam 11 lüks e\ var. Haretn-selamhk havuz var, şatafat var ama halkyok." O şeriat yanlısı gazetenin yazdı- ğı gibi "Cumhur"u Cumhuriyet batırma- mış. Cumhuriyetin ku- nıcusu o bü\ük insan Florya Plajı'nı halka aç- mıs, halkıyla denize gir- miş, Florya Onnanı'nı halkiçin piknikyeri>ap- mış. Şinıdi Atatürk'ûn halkuıa bıraküğı orma- na o gazetenin ödemini çektiği bir düzenin, "Milli Görüş"üntemsil- cileri kaçak viUalar ya- pıp halkın piknik yap- maanı da, denizeginne- sini de yasaklamış." 1 Şe- riatçı basın eski yıllar- dan gelen bütün yanlış- lan beceriksiz bir yöne- timle daha da arttıran hükümetin başansızlı- ğını Cumhuriyete. reji- me. mal ederek muha- lefet yapıyor. "Tür- 2001 Ulusal Kalite Başarı Ödülü AYGAZ'ın Sizlerin gözünde en iyi olmak ve mükemmele ufaşmak için tüm gücümüzle koşuyoruz. Her zaman önde olmayı amaçladığımız bu yarışta aldığımız ödülün haklı gururunu yaşıyoaız. Aygaz'ı bu onurtu ödüle taşıyan tüm çalışanlarımıza ve müşterilerimize teşekkürler. AYGAZ"Hayatın Değerini Bilir" ban"ı, "sanğı'' yasak- lamayı "insan hakla- n"na, 28 Şubat karar- lannı "demokraflığa aykın bulan dönek Marksıstleri. 2. cumhu- riyetçileri, halktan ko- puk meyhane entelleri- ni de yanına alarak. Ana muhalefet lideri (Şu ta- lıhsızliğe bakın ana mu- halefet lideri TansuÇffl- ler olmuş) İstanbul'da her haftabaşı yalısından çıkıp korumaları ve bir kısım gazeteciyle Salı Pazan'na gidiyor. Me- raktan toplanan halka "Pahalüıktan şikâyetçi iseniz seçim isteyin, bizi iktidara getirin", sonra pazar esnafına dönüp •Vergüerden şikâyetedi- yorsanız, seçimden son- ravergiaffi getireceginı'' diyor. Daha önceki se- çimlerde de iki anahtar vaat etmişti; biri ev, bi- ri araba için. Kızı, her hafta Salı Pazarı'nda, Babası nikâh törenle- rinde tanık, özel üniver- sitelerde konuşmacı, açı- lışlarda kurdele kesiyor. En çok ılan alan, en çok satan gazetenin, en yet- kılı yazanna: "Kesinsöytüyoruın bu krizi iki ayda bitiririm'' demiş. (Batırankendısi değilmiş gibi. aile fo- toğrafındakilerle) Kırk yıldır denenmış bir es- ki Cumhurbaşkanı ile onun yetiştirdiği bir es- ki Başbakan bayanın ba- şını çektiği muhalefete çarşı-pazar esnafı gaze- telere ilanlar vererek, memur. işçi, emekli yol- larda yürüyerek, odalar, kuruluşlar bildiriler ya- yımlayarak katılıyor. "Hükûmet hemen isti- fa 1 ", "Hemen erken se- çim'' 1999 seçımlennde- İd gibi hiçbir çözüm üre- tüip önerilmeden, ak ko- yun kara koyun seçil- meden, tam milletin ka- fası kanşmışken hemen seçim! O zaman da yaz- mıştık (Dokunulmazlı- ğa dokunmadan seçime. Cumhuriyet, 10 Mart 1999). Pahalılıktan kim memnun, savaşı isteyen kim, bu düzen böyle git- sin diyen kaç kişi? Evet bu hükümetle olmaz. bu parti liderleri>le olmaz, bu Meclis'le olmaz. Ama bu muhalefetle de asla olmaz. Seçim güvencesıni sağlayacak olan > argıç ve savcılann teminatı- nı kısıtlayan anayasanın 159. mad. parti liderle- rini tek seçici yapan "Si- yasal Partiler Yasası". seçmen iradesini kısıt- layan "Seçim Yasası"nı değiştirmeden, mıllet- veküi maaşlannı en yük- sek maaşa göre değil de en düşük ücret alan ke- simin net maaşına göre, "asgariücret"e göre dü- zenlemeden, soldaki boşluğu dolduracak bir partinın kurulup örgüt- İenmesini tamamlama- dan (Ya da Deniz Bay- kal'sız bir CHP ile anlaş- ma sağlamadan) seçi- me gıtmek belirsiz bir serü\ ene atılmak olur. PENCERE F lipi'nden Mektup... Cezaevlerinden mektuplar alıyorum; bunlar kâğı- dın sağında solunda üstünde altında beyazlık bırakıl- mamış, sansürden geçmiş, kimi tümceleri karalanmış, okunması çaba isteyen, karınca duası gibi yazılar... Bolu'da F tipi cezaevinden yazan Mehmet Ço- lak'ın yazdığı mektup da böyle... "Sevgilı llhan Abı. Merhaba!.." "Belleğinızı yoklamanıza gerek yok, benı tanımaz- sınız" diye başlayan mektubuna Mehmet bir de yazı eklemiş... Yazının adı: "Felsefeciler ne zaman konuşacak?.." Mehmet Çolak yazının yayımlanmasını ıstıyor, ben köşeme almayı yeğledim, ama kısaltmak zorundayım... Bıriikte okuyalım. • "llkçağ felsefesinınAnadolu'dakı öncülerinden Bü- yük Miletli filozof^Anaksimenes'e, Perslerin Anado- lu'ya saldırdıklan dönemde bir dostu mektup yaza- rakyıldızların devinimiyle ilgili birkonuyu sorar. Fılo- zofun yanıtı şöyledir: 'Ülkem işgal tehdidi altındayken yıldızlann düzeniy- le uğraşamam.' Bu yanıt felsefenin kaynağına ışık tutar, onun ya- şamla doğrudan bağını koyar. Ülkemizin bugün içinde bulunduğu dummunAnak- simenes'in kaygılandığı dunjmdan daha iyi olduğu- nu kim söyleyebilir?.. Yabancı güçlere avuç açmış, tüm zengınlikleriyöneticilehnce bu güçlere sunulmuş, rehin edılmiş, yabancılardan yüksek faızlerle borç dilenen, parası pul, saygınlığı kül olmuş, insanları ül- keden kaçmanın yollannı arar duruma düşmüş, inti- harolaylannın arttığı, herkesin yanmndan kaygı duy- duğu bir yangın yeri... Doğallıkla bu ortamda herkes konuşuyor, doğruyan- lış herkes bir şeyler söylüyor, bir şeylere karşı çıkı- yor, kızıyor, eleştıriyor, herkesin kendınce bir çıkış yolu. bir çözum önerisı var; nedense felsefecilerin - bırkaç aynksı ömek dışında- seslerı soiuklan çıkmı- yor." • "Felsefe dünya işleriyle uğraşmayan, etliye sütlü- ye kanşmayan, ötedünyacı (eskatalojik) bir uğraş mı?.. Tüm felsefe tanhine diyor?.. Altın Çağ'ında Ana- dolu ve Yunan sitelerinın agoralannda coşkun tartış- malar, amansız politik-toplumsal kavgalar arasında gelişen felsefe için bu ne utanç verici soru!..'Ben yurt- taşlan rahatsız eden bir atsıneğıyım' diyen Sokrates'/n ardılları olmalan gereken felsefecilerimız neden ül- kemizde bir sıvrısinek vızılîısı bıle yaratamıyoriar?.. Bununnedenikorku mu?Tüteng\\'ler, Cömert'ler, Aksoy'/a/; Dursun'/a/; Mumcu lar. Kiş\ah'lardüşün- celerinden ötürü öldürüldülerdiye mi felsefecilersu- suyoriar?.. lyı ama Sokrates neden baldıran zehırini ıçtı? Em- pedokles neden yanardağda yok oldu? Pitagoras, Zenon, Platon, Anaksagoras, Aristoteles ve da- ha nice filozof ölüm cezalan altp surgünlere nıçin gittıler? Peki, Server Tanilli neden susmadı, nıçin ıs- raria konuşmayı sürdürüyor? Herfelsefecinındevrimci, kavgacı, mücadeleci bi- risi, bir Marx, Engels, Voltaire, Diderot ya da Sart- re olması gerekmiyor; felsefecilerortaya atılsınlar, dö- vüşsünler, bedel ödesinler denmiyor. Etık üzerine konferanslar verip kitaplaryazacaklanna, felsefe etı- ğine uygun davransınlar, felsefeyapsınlar, toplum so- runlannı, bu sorunlaria ilgili düşünceleri ele alsınlar, işlesinler, sorgulasınlar deniyor. İstenen yalnızca bu!.." • "İstenen yalnızca bu!.. O kannca ezmez, ev kuşu Kant kime gözünün üs- tünde kaşın var dedi? Kimle kavga etti? O yalnızca felsefe yaptı. 'Yüreklice düşun!' deyıp yüreklice dü- şünceler ortaya koydu. Banşın, sevgınin peygambe- ri, çeteö/Spinoza neden yüzyıllarca bağnazlann nef- retıni kazandı? Prusya monarşisının savunmanı, say- gın devlet fılozofu Hegel nasıl devnmcilenn öğret- meni oldu? Yanıt açık: Tümü de insanlann sorunlannı ele ala- rak bunlar üzerinde düşüncelerini açıkladılar. Felsefecilerin görüşlerinin şöyle ya da böyle olma- sı, kendilerinin şu ya da bu türden insan olmalan önemli değil!.. Heraklertos bumu büyük, halkı hor gören, demokrasi düşmanı bir soyluydu; ama, filo- zoftu, görüşlenni açıkça ortaya koydu; çoğuna katıl- masak da ondan öğrenıyoruz. Platon zalim tıranla- nn danışmanlığını yaptı, onlara akıl verdi; ama, dü- şünceleriyle felsefeyiyüceltti. Nietzschegözü karar- dığında esip gürleyip saçmalar, sık sık kendisıyle çe- lişirdi; ama, filozoftu, zihinlen altüst ettı, yol açtı. Ör- tega Y Gasset, Unamuno acılı Ispanya 'da diktatör- lüğe karşın doğru bildiklenni söyledıler; kimı görüş- lerine katılmasak da saygıyla anıyoruz. Bizim felsefecilerimiz ya susuyor, ya öylesine su- ya sabuna dokunmayan konularda mırıldanıyoriar ki seslerini kimse duymuyor; kimsenin ilgisinı çekmiyor- lar. VVrttgenstein 'Üzennde konuşulmayan konusun- da susmalı' demiştı. Acaba felsefecilerimız ülkemiz- den umudu kestilerde 'Bu konuda konuşulamaz' di- ye mi düşünüyoriar?.. Felsefenin ülkemizdeki onur kıncı durumu daha ne kadar sürecek?" Hapishane duvarian ar- kasında felsefe düşünerek özgürleşen Mehmet Ço- lak'aselam!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle