14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 KASIM 2001 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@ cumhuriyet.com.tr K ıbnsAdası, 1571'de Osmanlı împarator- luğu tarafından fet- hedildiği zaman adada yaşayan, Hı- ristiyan olan Rum- lar, Katolik Venediklilerin zulmü al- tmda ezilmekteydiler. Padişah BL Se- Bm, adada kalan 20 bin askere ek olarak büyük çoğunJuğu Konya-Ka- raman'dan olmak üzere Anadolu'dan toplam 5 bin 721 evden Türk ailesi- ni Kıbns'a göndermişti. Rumlar, Türlderin 308 yıllık hoşgörülü (to- leranslı) yönetimi altında dın, dıl, eğitim, kültür ve ekonomi alanlann- da gelişmişler, zenginleşmişler ve güçlenmişlerdir. 1820'liyıllarda Yu- nanistan"ın Türk yönetiminden ay- nlıp bağımsızlığım kazanması ile Enosis (Kıbns'ın Yunanistan'a bağ- lanması) hareketi de başlamış oldu. Rumlar Enosis'i gerçekJeştirme fa- aliyetlerini, adanın Türk yönetimi altında olduğu dönemde fiilen uygu- lamaya koydular. Osmanlı İmparatorluğu'nun 1878 Osmanlı-Rus savaşından yenik çık- masından doğan siyasal koşullara bağlı olarak 4 Haziran 1878 tarihin- de Ingıltere ile imzalanan sa\*unma antlaşması ve 1 Temmuz 1878 tari- hinde yine aynı devletle imzalanan ek protokol ile geçici bir süre tngil- tere"nin yönetimine devredilmiştir. 1914 yılında Osmanlı Imparatorlu- ğu"nun tngilizlere karşı harbe gir- mesiyle tngilizler, adayı tek yanlı olarak ilhak etmiştir. Türkiye bu il- hakı 9 yıl sonra 1923 Lozan Banş An- laşmasf yla tanımak zorunda kal- mıştır. 1920'li yıllar binlerce Kıb- nslı Türk'ün adadan göç ettiği yıl- lar olmuştur. Göç edenlerin büyük ço- ğunluğu anavatan Türkiye'ye yer- leşmişlerdir. Türkiye'de halen yak- Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti... Dr. Ühan A K B U L U T Hâkim Albay (E) Yedıtepe Hukuk laşık 500 bin civannda Kıbns Türk'ü yaşamaktadır. Kıbns Cumhuriyeti Devleti'nın bağımsızlığım sağlama yolundaki ilk antlaşma 11 Şubat 1959 tarihın- de Türk ve Yunan başkanlannın pa- rafe ettiği Zünh Antlaşması'dır. Zü- rih Antlaşması ile Kıbns'ta iki top- lumun ortaklığma dayanan, Türkiye ve Yunanistan'la ışbirliği yapacak bağımsızlığı garanti edilmiş bir çe- şit federal (iki toplumlu) Cumhuri- yet kuruldu. Garanti edilmiş bağım- sızlık, yasaklı bir bağımsızlıktır. Ga- ranti Antlaşması'nın birinci madde- sine göre Kıbns Cumhuriyeti, ba- ğımsızlığının, ülke bütünlüğünün ve güvenliğinin devamını ve anayasa- sına saygıyı sağlayacaktır. Hiçbir devletle siyasal ya da ekonomik bir birliğe kısmen ya da tamamen katıl- mayacaktır. Bir devletle doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak birleş- meyi ya da adanın taksimini destek- leyen her hareketi yasak ilan ede- cektir. Zürih Antlaşması, Türkiye, Yunanistan, İngiltere ve Kıbns Türk ve Rum cemaatleri liderlerinin katıl- ması ile toplanan ıkınci Londra Kon- feransfnda. Makariosun çıkarma- ya çalıştığı güçlüklere karşın, 19 Şu- bat 1959 tanhinde onaylandı ve 23 Şubat 1959'da Ankara, Atina ve Londra'da aynı zamanda açıklandı. Antlaşmalann yürürlü|e konması için Londra ve Lefkoşa'da komis- yonlar kuruldu. Komisyonlar çalış- malannı yaklaşık bir yılda bitirdi- ler. Kıbns'ta, tngiltere'ye bırakılacak üslerin yüzölçümü konusunda çetin pazarlıklar yapıldı. Bu yüzden Kıb- ns'taancak 16 Ağustos 1960'taCum- hunyet ilan edilebildi. 1960 Anayasasrnın kabulü ile ada, bağımsızlığma kavuşmuştur. 1960 Anayasası, yeni Cumhuriyette bir Anayasa Mahkemesi ile bir Yüksek Adalet Mahkemesi 'nin kurulması- nı öngörmüştür. Anayasa Mahkeme- si, anayasa kurallanna göre tarafsız bir başkan, bir Kıbnslı Elen yargıç ile bir Kıbnslı Türk yargıçtan oluş- muştu. Yüksek Adalet Mahkemesi ise tarafsız başkan, Kıbnslı iki Elen yar- gıç ile bir Türk yargıçtan oluştu. Her iki mahkemenin başkan ve öbür üye- lerinin atanmalan. cumhurbaşkam ve cumhurbaşkam yardımcısı tara- findan müştereken yapılmıştı. Alt düzeyde ise kaza mahkemeleri ku- rulmuştu. Anayasa. Türk davalarına, Türk yargıç ya da yargıçlanndan oluşan mahkemelerin, Elen davalanna Elen yargıç ya da yargıçlardan oluşan mahkemelenn; her iki toplum üye- lerinin neden olduklan davalara ise karma mahkemelerin bakabileceği- ni öngörmüştü. Anayasaya göre eğitim, aile hu- kuku, belediye işlerinde her iki top- lum özerkti. Rum cumhurbaşkam ve Türk cumhurbaşkam yardımcısı, ic- rada eşit yetkilere sahipti. 1960 Anayasasf nın öngördüğü iki toplumlu düzen, 1963 'ün Aralık ayın- da Türk toplumuna yapılan saldın ve bu toplumun Cumhuriyet hüküme- tinden dışlanması ile son buldu. Bu tarihten sonra Kıbns'ta iki toplumun birbirlerinden kopması ile toplumla- nn yargı sistemlerinde de farklılaş- Fakültesi öğretim görevlisi ma başgöstermiş oldu. Kıbns Türk toplumunun siyasal düzen alışı, zaman süreci içerisin- de, toplum gereksinmelerine göre ayarlanan bünyesel ve biçimsel ev- relerden geçmiştir. 1963- 1967 dö- neminde Türk toplumu merkezi bir "Genel Komite" tarafından yönetil- mekte idi. Bu e\Tede Kıbns Türk toplumunun yargı işlemleri "Genel Komite" tarafından kurulan bazı ko- misyonlar tarafından görülmekte idi. flk olarak cezakomisyonu ve kira tak- dir komisyonu kurulmuştu. 1967 yılının Aralık ayında temel kurallann kabul edilmesi ile Kıbns Geçici Türk Yönetimi kuruldu. Te- mel kurallar, Geçici Türk Yöneti- mi'nin yargı işlerinin bağımsız Türk mahkemeleri tarafından görüleceği- ni, mahkemelerin teşkili ve yargıç- lann yetkı, görev ve statülerinin ya- sa ile düzenleneceğini öngörmekte idi. Temel kurallara göre Türk yar- gıçlar, Türk yönetiminin yürütme kurulunun başkan yardımcısımn öne- risi üzenne başkan tarafından atan- maktaydılar. Bu yöntem 1975 yılına kadar devam etri. Kıbns sorununa çözüm bulmak için 1968 yılında başlayan toplum- lar arası görüşmeler belirli arahklar- la bugüne kadar devam etmiş, an- cak bir sonuç almamamıştır. Top- lumlar arası görüşmeler devam eder- ken Yunanistan'da bir darbe ile Ma- karios devrilip yerine Samson geti- rilmiş ve böylelikle Rumlar da Enosis'i ilan etmeye hazırlanmış- tır. Bu tehlikeyi sezen Türkiye, 1974 Temmuzu'nda, Kıbns'ta kurulu va- sal düzeni silah gücüyle bozmaya kalkışan Kıbns Rumlanna karşı, 16 Ağustos 1960 tarihli Garanti Ant- laşması'nın 4. maddesine dayanarak Kıbns 'a asker çıkarmıştır. Kıbns ge- nelinde yaşayan tüm Türklerin ku- zeyde toplanması sağlandıktan son- ra 13 Şubat 1975 tarihinde "Kıbns Türk Federe Devieti'' kunümuştur. Kurulan bu devlet, uluslararası hu- kukun gerektirdiği bütün koşullara sahipti. Rumlar ve Yunanlılar, Kıb- ns Türk Federe Devleti'ni tanımamış, dünya çapında Türk halkı aleyhine kampanya açmış ve Birleşmiş Mil- letler'den 13 Mayıs 1983 tarihli ka- rann çıkmasını sağlarruştır. Bu ka- rar, Kıbns Türk Federe Devleti'nin ortadan kaldınlması için bütün dev- letlerin Kıbns Rum Yönetimi'ne yar- durum öngörüyordu. Kıbns Rumlannın "Kıbns hükii- meti'' olarak tüm dünyada tanınma- lannın rahatlığı içuıde hıçbir anlaş- maya yanaşmamalan ve Kıbns Türk- lerini her gün biraz daha fazla köşe- ye sıkıştırmak yönünde çabalannı yoğunlaştırmalan karşısında, self- determinasyon hakkmı kullanan Kıb- ns Türk halkı, 15 Kasım 1983 'te Fe- dere Meclıs'in oybirliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbns Türk Cumhu- riyeti'ni ilan ettiğini dünyaya duyur- du. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriye- ti'nin 15 Kasım 1983'te ilanı, Kıb- ns'ta tarihin akışını geri dönülmez bi- çimde belirleyen, 200 yıllık megali idea hayalinin ve bu hedef içindekı Enosis Rüyası'nın gerçekleşmeşine kapılan kapayan tarihsel bir oluşlm- dur. Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti, Kıbns Türk halkının egemenliğini, meşru hak ve çıkarlarmı, bağımsız- lığım, geri dönülmez biçimde gü- vence altına almak için kurulmuştur. "Bunu cumhuriyet savcısı mı söy- lüyor? O savcıyı gözden geçirmek lazım." Bu söz Başbakan Yardımcısı MHP Genel Başkanı, eskı ülkücü Bay Dev- ;? EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Savcıları Korkutmak mı? netenlerin yabancı etkılerden kaçınma- sı gerektiğini soylemış! Vay, sen mısın? 'Senı gözden geçirmeli" Ne demek bu? O savcıya haddını bıldiımeli, atmalı, sürmeli!.. Savcılar, Cumhuriyeti savunmakla görevli ınsanlardır. Cumhuriyet yasala- ndırellerindeki güç... Kim karşı çıkarsa izlemektirişleri, sorumluluklan... Ama bir süredır cumhuriyet savcılannın hukümet sorumluları tarafından gereklı gereksiz suçlandınlmalannatanık oluyoruz. Ister istemez savcıların yolu kesıliyor, elleri tutuluyor, görevlerini gereği gıbi yap- maktazorlanıyorlar... Dost düşman bilmiyor mu ABD'nin is- teklerine, çıkarlarına göre birtutum, bir davranış içinde olduğumuzu... Atatürk Cumhuriyeti'nde yabancı güçlerin had- dine miydı iç işlerimize karışmalan!. ABD, Talebanlarla savaşıyor. Hem acı- masız, haksız, yanlış bir savaş! Sen tut zaten iç savaş içindeki yoksul, aç bir ül- keye her gün sabah akşam bomba yağ- dır, sonra da yanına Türkiye'yı almaya kaik. Bunaverilecekyanrt 'hayır' olma- lıdır. Teröıie savaşmak ise biz bunu yıl- lardır yaptık, tek başımıza.. Cumhuriyet savcılanna bir Bakan ka- rışıp yol gösterebilır mı? Bu en azından yasalara ters düşmek olur. MHP liderı 'Onu gözden geçirmek lazım' derken gerçek niyetini açığavurmuş.. Bundan böyle hükümetin yanlış tutumlarına ya- sal yoldan karşı çıkmak zorunda kalan hukuk adamları, başlarına gelecek teh- likenin bilincınde olsunlar diye mi? Savcılar, yargıçlar yasaları koruriar. Haklıyı haksızı ayınriar. Toplum adına gö- rev yapaıiar. Ama son dönemlerde sav- cıların korkutulduğunu; yagıçların doğ- ru karariar vermekte zoriandığını göru- yoruz! Bu datoplumdaki kargaşayı art- tınyor. Güven bunalımı yaratıyor. Ga- zeteler, radyolar, TV'ler kıyameti kopa- rırlar! Yolsuzlukiar, soygunlar, çeteler koca puntolarla açıklanır. Çirkin olaylar bir bir ortalığa çıkanlır. Türiü adlarla dos- yalar sıra sıradır! Bir değil, beş değil, on değil! Bankalar, şirketler, en ünlü, en 'saygın' bilinen insanlar... Hepsi en ağır suçlamalarla toplum önüne çıkanlır. Dosyalar savcılıklarda mahkemelerde- dir. Sonra ne olur? Bir bir aklanır suçlu diye toplum önünde teşhir olunan insanlar.. Kimi kanrtyetersiz- liği, kimi zamanaşımı var di- ye! idam kararı alanlar bile daha ust mahkemede suç- lu bulunmaz. Daha dune ka- dar toplum gözünde lanetlenmış kışı- ler bir bakarsınız özgür olmuşlar... Ter- temiz, ak pak yeniden toplum yaşamı- na girmişler... Şaşar kalırsınız! Bazı ın- sanların hiçbir suçu, kusuru yoktu, öy- leyse medya onlan türiü yazılarla, ince- lemelerle, araştıımalarla en ağır biçim- de niye suçladı? Bizler, bu ülkenin in- sanları, işın içinden çıkamayız. Bu kişi- ler, aylarcatutuklu kalmış, belgelerle, ka- nıtlarla, tanıklarta suç işledikleri öğrenil- miş. Ama şu ya da bu nedenle yakayı kurtarmak nasıl oluyor? O zaman bu suçlu sayılıp da suçsuz- luğu saptanan insanlar medyadan ni- ye davacı olmuyorlar? Sen, çete olmak gibi, soygun yapmak, adam öldürmek gibi şeylerie beni suçladın, lekeledın, öy- leyse ver hesabı demezler mi? Niye sesleri çıkmaz? Bir başbakan yardım- cısı, görevini yapan, gerçeklen söyle- mekten çekinmeyen bir genç savcıya 'Onu gözden geçmemek lazım' derse, o toplumda her şey bozuk, her ay bel- li geçimlenn elinde demektir. Vay mı bu- nun başka izah tarzı' dediği gibi Süley- man Bey'in.. Varmı? Erdal İnönü'ye... Kadri GULHAN &h SHP ı-.n Düşünce Derneği Genel Merkez C'vesı Sayın Erdal Bey. büyük devlet ada- mı İsmet İnönü ve ailesine olan bihük saygım nedenh le,böylesine bir mek- tubu yazacak insan en son ben olma- lıydım. Ama yazıvorum. Çünkü ba- sında çıkan ve bana göre talihsiz ol- duğuna inandığım bazı açıklamalan- nız buna neden oldu. Aylardır kurmayı planladığınız par- tınin programında "CHP'nin AHıOk ilkeleri olmayacaktır'" açıklamanıza: büyıik tepkımın, Atatürkçü duygula- nmın isyanıdır bu seslenışım... Dünya ınsanı \e lideri olduğuna son günlerde daha çok inandığımız yü- ce Atatürk.odışladığımızAltıOk'Ia. dünyadaki devletlerin yüzyılda başa- ramadıklan devrimlen 10-15 yılda gerçekleştırmiş. Türk devletini dünjada örnek. sa> - gın duruma getirmiş. mazlum ülke- lere ışık olmuş. bağımsızlık yollan- nı açmıştı. Yine o Altı Ok'la bağıms.ız, borç- suz. çağdaş ülke yaratmış; dünyaya seslenerek insanca, kardeşçe yasaya- bilmek için Yurtta Banş Dünyada Ba- nş çağnsı yapmıştı. Altı Ok'u dışlamakla Atatürk'ün \e onun "Kardeşim" dedığı. yakın ır Yonetım Kundu ve Ataturkçu arkadaşı Altı Ok'un otuz dört yıl uy- gulayıcısı olan büyük devlet adarru ba- ban İsmet İnönü'nün de kemiklennı sızlattığınıza inanıyorum dersem gü- cenmeyin... Evren Paşa solun kesin rüzgânnı si- zin kışiliğinizde görmenin-duyma- nın etkisiyle sizi genel başkanlıktan düşürdü. bu nedenle de seçımlere ka- tılmanız önlendi. Evren'in istediğı üç parti seçimle- re girerek baskı ve kısıtlılık içinde Halkçı Partryı destekleyip TBM'ye girmelerine (130 milletv ekıliyle) yar- dımcıoldukCHP'liler olarak. Seçım- lerden bir zaman sonra siz kurduğu- nuz SODEP'in genel başkanlığına tekrar gelip, Halkçı Parti ile birleştik- ten sonra SHP adını alarak, Atatürk'ün açtığı yolda yürümeye başladık. Ve, genel başkan olarak sizin Mec- lis dışında kalmanız tersliğini gider- mek, ara seçımlerde Izmir'den mıllet- vekıli olabilmeniz için o zamankı il yönetimi ile ilçeleri ve köyleri. gece gündüz dolaşarak sizi Izmir'dan mil- letv ekili seçerek Meclis'e gönder- menin onurunu yaşamıştık. O onurun sahibi olarak Altı Ok'u dışlamamanızı wrekten dilerim. Bosch çamaşır m ya da bulaşık a makinesi alana . 51 ekran Telefunken televizyonun %65'ibedava! Bu ay bir Bosch çamaşır ya da bulaşık makinesi alanlar, % 65'e varan indirimlerle Telefunken televizyon sahibi olabiliyor. , 538 milyon TL yerine 185mIlvonTL 55 ekran TV^, 628 milyon TL yerine 220 mityon TL 68 ekran TV*, 736 mîlyon TL yerine 411 mttanTL 70 ekrafeHr, 879milyon TL yerrnı fiyatına 9 taksit ve hepsi indirimli KDV oranıyla. 51'0NTST55 I ' 001 taı*»xJai 2310 »TST 70-lûdete- pn je <m Imiınııııftııiıııllııılı IF>ı<»ii'H'»irııılırı*ıını ı» m lnı>ıy*»t< ı .—sfa SgB bJgüeıi Boscf- Yetkjli SatKabr'nda" f^BtantTiM M|£Mtarittl^^ yapfna hftiJana sal^pıır Onirâanmo. stofc ırMktarianyia acıriıdif. BOSCH 0 8 0 0 2 1 1 40 29 BOSÇHŞffl RMf,i BOSCHEn doğru seçim PENCERE Türban Kavgasına Benzemez Bu... Kuzey Ittifakı askeri Kâbil'e girince kentte dü- ğün bayram yaşanmış... Erkekler berberlere koşarak zorakı bıraktıklan sakallarını kestirmişler... Kadınlar 'burka' adı verilen çuvalı sırtlanndan çıkarıp yüzlerini gözlerini açmışlar... Radyolar açılmış, müzik sesleri ortalığı sar- mış... Taliban zorbalığının karanlık baskısından kur- tulan kentte yaşam başlamış... Insanın aklına ister istemez bir soaınun çen- geli takılıyor: Kâbil artık Müslümanların elinden çıktı da kâ- firlere mi geçti?.. • Yeryüzünde bir buçuk milyar Müslüman kos- koca bir coğrafya oluşturuyor... Hangi ülke daha Müslüman?.. Islam hantasında en güzel Müslümanlığın Tür- kiye'de yaşandığı bir gerçek... Çünkü bizim ülkemizde Müslümanlık devlet zoru değildir... Gönülden ınançtır... Laik Cumhuriyet'te birey istediği gibi tapnır, bas- kı yoktur... Devlet dinci oldu mu, hem demokrasiye ters düşer.. Hem de özgür vıcdana!.. • Demokraside kadın ile erkek sınırsız bir eşit- sizliğın hakça bırliktelığıne yüzlerini dönerier... Oysa yalnız Islam'da değil Hıristiyanlık ve Mu- sevilik'te de erkek kadına üstündür. Eşitsizliği aşmak ıçın. kör inanç ipoteginden kur- tulmuş özgür aklın devreye girerek insan hakla- rı bilincine erişmesınden gayn yol ve yordam şimdiye dek keşfedilemedi; tarihsel süreçte üm- metin ulusa ve kulun bıreye (kişiye) dönüşmesiy- le demokrasi gerçekleşebilir... Bir başka icat yok!.. Kadın ile erkek eşitliği de ancak bu bilinçle yoğrulan bireylerin toplumunda gündeme gıre- bılir; dincilik bu bilincin tam karşısındadır. Erkek ile kadın!.. Uygar dünyada benımsenen 'a/7ehukuku' 1789 Aydınlanma Devrimi'yle ilk önce Fransa'da ha- yata geçirildi; 19'uncu yüzyılın başında laikliğin, demokrasinin, insan haklarının hukukunu içeren 'Medeni Kanun' (Code Civil) gündeme girdi... Avrupa'ya örnek oldu... Laık Cumhuriyet Devrimi'nın hukukta temel taşını oluşturan da 'Medeni Kanun'dur. Atatürk 1926 r da Medeni Kanun'un Türkiye'de önderliğini yaparak ülkemizdeki kadın ile erkek hukukunu uygarlığın en üst düzeyine taşıdı; bu- na ek olarak 1934'te kadına seçme ve seçilme hakkı tanındı. O tarihte Avrupa'da bile kadına seçme ve se- çilme hakkı kimi ülkelerde verilmemiştı. • Irtica bu ülkede safsatayı sıyaset savaşımına dönüştürüp göz boyuyor... Büyük Millet Meclisi'nde şu dönemde tartışı- lan Medeni Kanun değişikliğinin en önemlı kitap- ları 'Aile' ve 'Miras'\\r; irtica bu konularda şeriat hukukunun hükümlerini ağzına bile alamaz... Çünkü bu alanlarda kadını erkekten aşağı sa- yan şeriat hükümleri 'maddi' ve 'manevı' koşul- larında 'cinsi lâtif'in çıkariarını ayaklar altına al- maktadır... Soyut 'türban kavgası'na benzemez bu!.. Mehmet FARAÇ HİZBULLAH'IN KANLI YOLCULUĞU iiHH\i\ İIKİ G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72 Birleşik Rehberler Turizm KULTUR GEZILERI BAYRAM PROGRAMI 14-19 Aralık: GÖLLER BÖLGESİ Aiyon, Aljon Kalesı, Ulu Camıı. Lşak. Lşak Müzesı, Aponıea (Dınar), Burdur. Ko\ada Mıllı Parkı. Eğndır. Pısıd\a \ntak\ası.. 15-17 Aralık 30.12-01.01: ÇANAKKALE Namık Kemal ve Süle\Tnan Şah Türbelen, Eceabau Sestos, Kabatepe, Anzak Kovıı Anburnu. Conk Ba\ın. Tnı\a.. 18 Aralık: EŞSİZ TARİHİ DOKl Sl İLE FENER \e BAL4T Cıbalı Tütûn Fabnkası. Ava Nıkola Kılısesı. Gül Camıı (Aya Thedosia), Bulgar Kılısesı ı Stefı Stefenı, Pamkhane. Kantemır'ın Evı. Kanlı Kılıse. Kızıl Mektep Not. Yukandakı gezılenmız ıçın katılım de\am etmektedır. katılım sınırlı tutulacağından gezılenmae katılmak iste\enlenn rezenasvon >aptınmlannı nca edenz. MeşrutıyetCad 198 5 Şı$hane-IST Tel- (212*252 65 ^8 - ^P-80 ww» kultureezılen com ınfofi kultureezlen com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle