Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 KASIM 2001 ÇARŞAMBA
HABERLER
AKFden
Kıvrıkoğlu'na
davet
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan,
partisinin genel merkez
binasının protokol açılışı
için devlet zirvesini de
kapsayan geniş bir davetli
listesi çıkardı. AKP
yönetimi, yann akşam
gerçekleştirilecek
resepsiyon için
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hüseyin
Kıvnkoğlu da dahil
olmak üzere devlet
protokolüne davetiye
gönderdi. AKP'nin,
"Eski Başbakan"
unvanıyla siyasi yasaklı
Necmettin Erbakan'ı da
açılışa davet ettiği
öğrenildi.
ANAPpaketini
anlatacak
• ANKARA
(Cumhumet Bürosu) -
ANAP, ekonomik ve
siyasal sistemin yeniden
yapılanması ile ilgili
görüşlerini ıçeren paketi
parti örgütlerine, meslek
kuruluşlanna ve
sendikalara anlatacak.
Parti örgütlerine paket
hakkında bilgi vermek
amacıyla 6 bölgede örgût
temsilcilerine yönelik
toplantı yapılacak. Bu
toplantılara en az genel
başkan yarduncısı
düzeyinde katılım
sağlanacak ve yapılması
önerilen değişiklikler
örgüte anlatılacak.
Toplantıda, önerilerin
çeşitli meslek kuruluşlan
ve sendikalara da
anlatılması kararlaştınldı.
ANAPhlarbu
kapsamdaki ziyaretlerine
dünden itibaren başladı.
Karaelmas'ta
tutuklama
• SOMA (Cumhuriyet) -
Soma Elektrik Anonim
Şirketı'ne(SEAŞ)
yönelik 5 ay önce
başlatılan "Karaelmas
Operasyonu"nun devamı
olarak gerçekleştirilen
üçüncü operasyonda
gözaltına alınan ve Soma
Sulh Ceza
Mahkemesi'nde
yargılanan 24 kışıden,
aralannda Ege Linyitleri
Müessese Müdürü Bekir
Sıtkı Halıcıoğlu'nun da
bulımduğu 16'sı
tutuklandı. Soma Elektrik
Anonim Şirketi'ne
yönelik düzenlenen
üçüncü operasyonda
gözaltına alınanlardan
Erol Gürel, Hasan Namlı,
Bülent Altıner, Fatıh
Bergemer, Kadir Ünlübaş
ve Kıvanç Turan daha
önce tzmir DGM'ce
tutuklanmışlardı.
AçıkJama
• Haber Merkezi - Prof.
Dr. Alpaslan Işıklı,
gazetemizin 13 Kasım
2001 tarihli nüshasında,
ANKA haber ajansına
dayanılarak verilen
haberle ilgili açıklama
yaptı. Işıklı şunlan
kaydetti: "Gazetenizde
bana ait olduğu belirtilen
YÖK ile ilgili bir
açıklama yayımlanmıştır.
Öncelikle, haberde sözü
edilen toplantıya Ankara
dışuıda olduğum için
kahlamadığımı ve böyle
bir açıklama
yapmadığımı belirtirim.
Aynca açıklamada
yansıyan üslup ve
yaklaşunın benimle uzak
yakın bir ilişkisi yokt<ır."
MHP lideriBahçeli, partisini çağdışı olmakla suçlayan ANAP'a yüklendi
sonuçgetirmezANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Devlet Bahçeli. partisini "çağ-
dışı" olmakla suçlayan hükümet ortağı
ANAP'a yüklendi. Ekonomide dina-
mizm ve sanayileşme hedefinin "çağ-
(hşı değil, çağdaş bir vaklaşnn" olduğu-
nu kaydeden Bahçeli. ANAPın devle-
tin yeniden yapılandınlmasına ilişkin
önerilerini de "anhk nrvet, heves ve tak-
tik manevra" olarak nitelendirdi.
MHP Grubu, dün Bahçeli başkanlı-
ğında toplandı. grupta, Koray Aydm,
grup başkanveküliğine getinldi. Bu ko-
nuda parti içinde yaşanan rahatsızhk
gruba da yansıdı. MHP yönetimi, Ay-
dın'ın bu göreve getirilmesinde sorunya-
Aydin grup başkanveklli MHP yönetimi, eski Bakan Koray
Ayduı'ın grup başkanvekilliğine getirilmesinde sorun yaşanmaması için
tüm grup yönetimi ve disiplin kurulu üyelerini yeniden seçme yoluna
gitti. Meral Akşener son anda grup yönetimi listesinden çıkanldı.
şamamak için tüm grup yönetimi ve
grup disiplin kurulu üyelerini yeniden
seçme yoluna gitti. Aydm için geliştiri-
len bu yöntem ile tüm üyeliîder için tek
oylama yapıldı. Aydın'ın da içinde yer
aldığı liste kabul edilirken, MHP Genel
Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin ile ba-
zı milletvekillerinin çekimser kaldığı
öğrenildi. Yeni transferi Meral Akşe-
ner' ı grup yönetimine almayı planla-
yan MHP yönetimi, "pazarhk yaptkh-
ğı" görüntüsü yaratmamak için son an-
da Akşener'i listeden çıkardı.
Bahçeli, ekonomi ile ilgili değerlen-
dirmelerde buhmduğu konuşmasında, so-
runlara kalıcı çözümler üretmek yerine
"borç yigjdin kamçısıdır" mantığının
egemen olduğunu, ekonominin borçla-
narak döndürülemeyeceğini ifade etti.
Temel hedef olarak ekonomik dinamiz-
mi sağlamayı ve sanayileşmeyi hızlan-
dırmayı öngörmeyen her adımın sonu-
cunun daha çok işsizlik ve fakirlik ola-
cağını anlatan Bahçeli ANAP'ı kaste-
derek şu görüşleri dile getirdi: "Böyle
bir duyartahk. birilerinin zannettiği gibi
çağdışı değiL çağdaş bir yaklaşımı ifade
eder. Bu zihniyette olanlannflerisanayi
tophımlannın krizzamanlannda uygu-
lamaya çahşüğı poütikalanyakmdaniz-
lenıekri vararh olacakbr. Hem insanhk
dıŞLhemde çağdışı pothikalarla çağdaş
ohınamayacağıaçıktır.'' Kamunun eko-
nomide düzenleyıcı ve denetleyici fonk-
siyonunun esas ohnasının ancak planlı
ve sağhklı politikalann sonucunda müm-
kün olabıleceğine işaret eden Bahçeli,
"Hükümetimiz ve MecKsimiz zaten 2.5
yıkhr ekonomik yapryı ve kamunun ro-
lünüyerfiyerine orurtmanın çabasıiçin-
dedn"" diye konuştu.
Dinçer: Şeriatçı kadrolaşma 1980'de başladı, 57. hükümet döneminde de sürüyor
Devrimci öğretmenlersürüldüIstanbul Haber Servisi - Eğitünciler, Milli Eğitim
Bakanlığı'nda yıllardan bu yana süren Fethullahçı
kadrolaşmanın, bakanlığın DSP'de olmasına karşın 57.
hükümet döneminde de sürdüğünü belirttı. Eğitim-Sen
Genel Başkanı Alaaddin Dinçer, okul müdürlerinden
ilçe milh eğitim müdürlerıne kadar eğitim-öğretim
kurumlannın önemli görev dilimlerinde Fethullahçı
kadrolann bulunduğunu, korunup kollandığını
belirterek bunlann çok sinsi bir şekilde hareket
ettiklerini ve her gelen hükümete uyum gösterdiklerini
söyledi. Ögretmen Dünyası dergisi sahibı ve emekli
Türkçe öğretmeni Zeki Sanhan, Milli Eğitim'de irticacı
kadrolaşmanın 1980'li yıllarda başladığını belirterek
"Bu dönemde devrimci öğretmenler eğitim
topluluğundan önemli ölçüde tasfrye edilerek susturuldu
ve onlann yerine şeriat yanlılan atandı" dedı. Alaaddin
Dinçer ise özellikle meslek liselerindeki atamalarda bu
eğilinıdeki kişilerin ışbaşında olduğunu ifade ederek
yapılan yönetmeliklerin de bu
kişilerin lehine olduğunu
söyledi. Dinçer, yönetmelikler
nedeniyle bu kişilerin
görevden alınmadığını, ancak
kendi görevlerinde değişik
yerlere atandıklannı söyledi.
Dinçer şöyle devam etti:
u
12
Eytül sonrası Vehbi
Dinçerler'le başlayan. Hasan
Celal Güzerie devam eden,
özeUikle Mehmet Sağlam
döneminde artan Fethullahçı
kadrolaşma, tüm dönemJerde
ya korundu, ya geiiştirildL Bu
yapı gitgjde büyütülüp
güçlendlrildi." Fethullahçı
•— kadrolann eğilimleri ve
uygulamalan noktasında, Fethullah yandaşı dergilerin
el altından dağıtılmasından okullardaki türbanlı
öğretmenlerin korunmasına kadar birçok uygulamaya
tanık olduklannı söyleyen Dinçer, Gülen'in özellikle
Türk cumhuriyetlerinde açılan okullannın bu alana
misyoner yetiştirdiğıni düşündüklerini belirtri.
Sanhan, Milli Eğitim'de özelhkle 1983 yılındaki
ANAP iktidanndan sonra Türk-Islam sentezcilerinin
görüldüğünü vurguladı. Avni Akyol döneminden
başlayarak bakanlık politikasında bir liberalleşme
görüldüğünü dile getiren Sanhan, "28 Şubat
sürecinden sonra devrimci öğretmenlerin bakanhkta
önlerine konan barikaüar kısmen kalduıhnakla
birlikte. irticacı kadrolaşma hâlâ varhğuu
sürdürmektedir*' diye konuştu. Sanhan, sorunun
çözümü için Milh Eğitim Bakanhğı yetkililerinin
öğretmenler tarafindan seçihnesi gerektiğini
düşündüklerini vurguladı. Adını vermek istemeyen bir
ögretmen, Istanbul'da özellikle eski RP ve FP'li yerel
yönetimlerin bulunduğu ilçelerde kaymakamlann da
hoşgörüsü nedeniyle birçok lise ve ortaokulda
müdürlerin Fethullah yanlısı yayın organı "Sızmo"
dergisini dağıttıklannı, okullan camiye
dönüştürdüklerini anlattı. Ögretmen, Fethullahçı okul
müdürlerinin öğrencilere din derslerinde söz konusu
dergilerle şeriat propagandası yaphklannı savundu.
tLğitim-Sen Genel
BaşkanıDinçer, okul
müdürlerinden üçe
miBieğitim
müdürlerine dek
eğitim-öğretim
kurumkavun önemü
görev düimlerinde
Fethullahçı
kadrolann
bulunduğunu,
korunup
koUandığüusöyledi
Dinciyönetime isyan
21. Yüzyd Koleji'nin Fethullah Cülen tarafindan satuı ahnmasından sonra, Atatürkçü, demokrat ögretmen
ve yöneticilerin görevterine son verüip yerlerine dincilerin getirilmesini, vehler ve öğrenciler protesto etmiştL
Tasarı, Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldı
Türk: 312 değişiyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Adalet Ba-
kam Hikmet Sami Türk, Türk Ceza Yasası'nın
312. maddesini değıştirmek için hazrrladıklan
tasannın Bakanlar Kurulu'nda imzaya açıldığı-
m bildirdi.
Türk Ceza Yasası'nm 313.
ve 314. maddelerinde düzen-
lenen çete suçlannı DGM kap-
samından çıkaran yasa deği-
şikliğinin TBMM Genel Ku-
rulu'nda görüşülmesine dün
başlandı.
Bakan Türk, genel kurulda yaptığı açıklama-
da, yasa tasansıyla getirilen düzenlemelerde
"artniyet" aranmamasım isteyen Türk, değişik-
liğin Yargıtay içtihatlannda birlik saglayacagı-
nı, aynca "mafya" tipi örgüt tanımına açıkuk ge-
^•Tasanda, Avrupa tnsan Haklan
Mahkemesi'nce aleyhte karar
verilen dosyalann yerel
mahkemelerdeyeniden
görüşülmesinin yolu da açdtyor.
tireceğmi kaydetti. Türk, konuşmasında TCVnin
"halla, smıf, ırk, din, mezfaep veya bölge farkh-
hğıgözeterekkinwdüşmanhğatahriketme'' ey-
lemini düzenleyen 312. maddesini yeniden dü-
zenleyen ve suçun unsurlannı yeniden tanımla-
yan bir yasa tasansının da ba-
kanlann imzasına açıldığını
belirtti. Bu tasanda, Avrupa
Insan Haklan Mahkemesi'nce
(AİHM) aleyhte karar veri-
len dosyalann yerel mahke-
melerde yeniden görüşülme-
sinin yolu da açılıyor. Adalet Bakanı, anayasa-
da değiştirilen yeni gözaltı süreleri ve AB'ye
uyumla ilgili bazı düzenlemelenn de bu tasan-
da yer aldığını bildirdi. Türk, "tdam cezasrvto
ügüi uyum yasası da hazuianmaktadır" dedı.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com
Türkiye gibı bir ülkede günde-
lik yazı yazmak hem kolay hem
zordur. Eğer yerleşik değerlere,
resmi görüşlere uygun, hamasi
yazılar yazarsanız işler kolay. Si-
ze güç odaklanndan tebrik ve te-
şekküriergelir. Eğerbu hamase-
ti iyi yapabiliyorsanız, olanakla-
nnız da hızla genişler.
Zor ve sıkıntı verici olan, yer-
leşik tutucu değerlere ve resmi
görüşe aykırı fikirler soylemek-
tir. Bunu söylemek istersiniz. Eli-
niz gitse yüreginiz elvermez, çe-
kinirsiniz. Yine de söylemek is-
tediklerinizi söyiemek için yollar
ararsınız, çünkü birçok haksız-
lık, güç odaklannca yapılır. Bu-
na karşı çıkmak istersiniz.
Yurttaş ise derdini anlatacak
kapı arar. Gazeteciler, yurttaşın
derdini en çok anlatmak istedi-
ğı kişilerdir. Çünkü bu yolla dert-
leri duyulur, dertlerine çare ola-
nağı doğabilır.
• • •
Yaşanan haksızlıklan, eziyeti
biz gazeteciler herkesten daha
yakmdan görüyoruz. Gormedik-
lerimızı ise okuyucular mektup-
larta, telefonlarla, e-mail'lerle ve-
Kıbnslı Türkleri Anlamak
ya ziyaret ederek iletiyorlar.
Ölüm orucu, Kürt sorunu, Er-
meni sorunu, Türk devletinin
hantal yapısı, devletin tamamen
bir guvenlik devletine dönüşme-
sı, YÖK sisteminı içine sindiren
ve 12 Eylülcü sistemden güç
alan rektörlerin kuraklaştırdığı
üniversiteler... Daha neler ne-
ler... Bütün bunlar netameli ko-
nulardır. AmaTürkiye'nin dertle-
ridir. Bunlan görmeden yaşaya-
maz, yazı yazamazsınız.
• • •
Kıbrıs, bu netameli konular
arasındadır. Kıbnslı Türkler, 27 yıl-
dır Rumlardan ayrı yaşıyorlar.
Onlann ne düşündüğünü hıçbir
zaman önemsemedik. Hep biz
onlar adına düşünüp karar ver-
me yetkisini kendimizde gördük.
Türkiye'de gayri resmi o kadar
çok Kıbrıs komiseri var ki! Bun-
lara basın dünyasında da çokça
rastlayabiliriz. Aslında işin doğ-
rusu, bizlerin yapması gereken;
Kıbnslı Türkleri dinlemek ve on-
ların karar vereceği bir ortamın
yaratılmasına yardımcı olmaktır.
Son günlerde Kıbns yeniden
gündeme geldi. Kıbnslı Türkleri
dinlemek gerektiğini dile getirdim.
Kıbns yazılanm üzerine Kıbnslı
okurlarımdan telefonlar ve e-
mail'leraldım. Bunlann bazılan-
nı sizinle paylaşmak istiyorum.
Mektupların Kıbnslı Türkleri an-
lamamıza yardımcı olacağına
inanıyorum.
Ankara'da okuyan Kıbnslı öğ-
renciler, mektuplannda şunlan
söylüyoriar: "BizlerAnkara Üni-
versitesi'nde okuyan gençler
olarak Cumhuriyet gazetesin-
de yer alan Kıbrıs 'la ilgiliyazını-
zı ilgi ve beğeniyle okuduk. Sa-
nıyoruz ki artık yalnızca Denk-
taş'/n değil, Kıbns halkının da gö-
rûş ve düşüncelenne önem ve-
rilmeye başlandı. Kıbns konu-
sunda Türkiye'de çok az insan
bilgi sahibi. Buradayaşayanin-
sanlann geneli bu konuda çok
önyargılı davranıyor. Olaya tek
taraflı bakıyorlar. Bu bizi ger-
çekten çok üzüyor.
örneğin birçok Türkiyeliarka-
daşımız bize şöyle söyiüyor. 'Siz
Türkiyelileri sevmıyorsunuz. Nan-
körsünüz. Halbuki sizi ayakta
tutan Türkiye'dir.' Denktaş'm
şimdiye kadar uyguladığı yan-
lış politikalann kurbanı olan Kıb-
ns halkı, şu an adadaki Türkiye-
lilehn genelinden nefret eder
hale geldi. Bunun nedenini sor-
mak gerektiği inancındayız.
Bizler mezun olup Kıbrıs'a
dönmeyi ve hayatımızı orada
sürdürmeyidüşünüyorduk. Şim-
di ne yazık ki bu hayalimizi ger-
çekleştiremeyeceğimizi, Kıb-
ns 'ın eski Kıbns olmadığını, Kıb-
nslı Türk kavramının hergeçen
gün daha da yok olduğunu bil-
mek bize acı veriyor. Bu duru-
mun düzeleceğine olan inancı-
mız da kayboldu. Artık bizim de
kafamızda diğer Kıbnslı genç
arkadaşlanmızgibilngiltere ve-
ya herhangi bir Avrupa ülkesi-
ne gidip orada yaşamak düşün-
cesi var. Denktaş sağ olsun."
•••
Bir başka mektup ise Deniz-
cus imzalı: "Bugünkü yazınızı
okuduğumda nasıl mutlu ol-
dum, tahmin edemezsiniz. As-
lında var olan, ama görmezlik-
ten gelinen birolguyu, bu kadar
yalın, içten ve dürüstçe ifade
ettiğiniz için bir Kıbnslı Türk ola-
rak benim gibi düşünenler adı-
na, size milyonlarca kere teşek-
kürederim. Her birey kendi ulu-
sunu ve yurdunu tabii ki sever.
0nun çıkarlannıgözetir. Ben kö-
şe yazariannın konuya biraz da
Kıbnslı Türkler açısından yak-
laşmasını ummuştum.
Sonuçta, orada, tüm bu oyun-
lann tam göbeğinde, kendisine
sorulmadan verilen kararlann
gölgesinde yaşamaya çalışan
birhalkvar."
Buna benzer başka mektup-
lar da var. Soruna biraz da Kıb-
nslı Türkleri anlayarak ve onları
dinleyerek yaklaşsak belki de
Kıbrıs sorunu daha kolay çözü-
lebilir. Bu yol neden hiç denen-
miyor?
GLOBALPOLITIKÜLTÜR
ERGIN YıLDıZOĞLU
İki Bağnazlık Arasında
Bildiğiniz gibi toplumsal ve ekonomik sorunla-
rın çözülmesi için tek yapmamız gereken, zincire
vurulmuş Prometeus gibi bekleyen piyasanın zin-
cirierini kırmak, enerjisini serbest bırakmaktır. Bu
mitolojik yaratık, bir kez zincirierinden boşalınca
hemen işe koyulacak, insanlığın temel sorunlannı
çözecektir. Piyasanın özgürleşmesi, siyasilerin çok
bilmişliğinin devreden çıkması, refah ve adalet ge-
tırecektir. "11 Eylül saldınlanndan sonra hiçbir
şey eskisi gibi olmayacak!" denıldığıne göre,
şimdı artık bu inancı da sorgulamak gerekmez mi?
Gerçeğe geri dönüş
Thatcher'in eski danışmanlarından Prof. John
Gray'e (London School of Economics) göre "Es-
kiden, dünyanın her zaman tehlikeli biryerolaca-
ğını herkes bilirdi. Yatınmcılar, savaşlann ve dev-
rimlerin, kârlannı her an silip süpürebileceğinin far-
kındaydılar. Geçtiğimiz on yılda, Yeni paradigma-
lar' ve 'tarihin sonu' gibi gülünç teorilerin etkisiy-
le, ticari liberalizmin dünya çapında engellenemez
olduğuna inanmaya başladılar"... Saldırılardan
sonra "küreselleşmenin direnilemez tanhsel bir
trend olduğuna ilişkin konvensiyonel görüş dar-
madağın oldu. Tarihin klasik toprağına geri dön-
dük"... Artık "dünyanın büyük kesiminde küresel-
leşmenin yan ürünü olarak ortaya çıkan anarşi
görmezden gelinemez" (The New Satesman
24/09).
John Gray "Küreselleşme dönemi bitti" baş-
lıklı yazısında "Ticaret yapmak, servet üretmek
için 'bırakınız yapsınlar' ilkesinin küresel olarak
egemen olması gereklidir iddiası tanhsel temel-
denyoksundur"... "Piyasa liberallerinin çatlakte-
orilerinin aksine kapitalizmin dünya çapında ser-
best piyasaya gereksinimi yoktur. Tek gereksini-
mi, makul birdüzeyde güvenli, savaş tehdidinden
annmış bir ortam ve iş yapmak için güvenilir ku-
rallardır. Küresel serbest piyasanın kınlgan yapı-
sı bunlan sunamaz" dıyor.
'Neoliberalizm krizlere tepki
gösteremez!'
Küreselleşme üzerine çalışmalanyla bilinen, ge-
nelde de "küreselleşmeci kampta" sayılabilecek
Prof. Ulrich Beck de (Münih Üniversitesi) geçen
hafta Le Monde'a verdiği "Neoliberalizmin sonu"
başhklı makalesinde "Küresel terör patlaması,
dünya ekonomisinde Çernobil etkisi yarattı. Na-
sıl Çernobil'den sonra nükleer enerjinin meziyet-
leri toprağa gömüldüyse, burada da neoliberaliz-
min vaatlen toprağa gömüldü" diyordu. Beck'e
göre, "neoliberalizm iyi havalann teorisidir". Kriz
zamanlannda iflas eder. Çünkü "Kriz olunca, yine
gelip daha az devlet, daha az siyasi müdahale, çün-
kü piyasanın gizli eli var diyecektir"'... "Kriz zama-
nında neoliberalizm kendini siyasi tepkı göstermek-
ten yoksun bir durumda bulur", halbuki kriz siya-
si müdahale gerektırir. Ama, "Devlet ve kamu hiz-
meti olmadan guvenlik olmaz. Vergi olmadan dev-
let olmaz. Vergi olmadan eğitim, sağlık politikası
olmaz, demokrasi olmaz." Beck'e göre bunlar salt
ulus-devlet düzeyinde değil, uluslararası düzeyde
de gerekli.
Beck diyor ki, "Uzun bir süredir neoliberalizm,
bir taraftan ekonominin ulus-devlet paradigma-
sından kurtulması ve uluslar ötesi bir işleyişin il-
kelerini benimsemesi gerektiğini savunuyor, diğer
taraftan da devletin sınıriannın korunması gerek-
tiği ilkesini korumaya devam ediyordu. Ama 11 Ey-
lül'den sonra devletler, hiç olmazsa iç guvenlik ko-
nulannda, uluslararası işbirliği yapma güçleri ol-
duğunu yeniden keşfettiler."
Devletler güçleniyor...
Gerçekten de 11 Eylül'den sonra devletlerin,
özellikle ABD'de neoliberalizmin ilkelerine boş ve-
rip hızla ekonomiye ve siyasete müdahale etme-
ye başladıkları görülüyor. Dünyanın en büyük ya-
tırım ve danışmanlık şirketlerinden Morgan Stan-
ley'in başekonomisti Stephen Roach'a göre bu
devlet müdahaleleri daha şimdiden, küreselleş-
meyi engelleyebilecek düzeye ulaştı. Roach, "Ve-
sikalı bir serbest piyasa ekonomisti olarak ben, dün-
ya çapında bir entegrasyonun son tahlilde çokfay-
dalı olduğuna inanıyorum. Ama, şimdi konu bu de-
ğil" diyor ve devam ediyor: "11 Eylül saldınsı yü-
zünden küreselleşmenin meyvelerine ulaşmak da-
ha da zorlaştı." Roach'a göre, "dünya ticaretinin
çarklanna kum kaçtı"... "Daha yüksek taşımacılık
maliyetleri, daha yüksek sigorta primleri, sınırlar-
da daha fazla sıkışıklık, kıyı ötesi arz zincirinin gü-
veniliriiği üzerine artan kaygılar... Bunlar sınır öte-
si entegrasyon üzerinde adeta bir ek vergi etkisi
yapacaktır"... "Bu yüzden küreselleşmenin hızının
yavaşlayacağınainanıyorum" (Global Economic
Forum 26/10)
1980'lerden bu yana dayatılan küresel serbest
piyasa projesi, ekonomik olarak, bizi giderek de-
rinleşen bir küresel resesyona düşmekten kurta-
ramadı. Siyasi olarak ise 11 Eylül'den sonra dün-
ya genelleşme eğilimi taşıyan bir savaşın eşiğin-
den içeri ilk adımını attı. Birçok aklı başında düşü-
nürveciddi ekonomist, neo-iberalizmin fantezile-
rini sorgulamayı öneriyorlar. Neoliberal bağnaz-
larla, dinci bagnazlar arasında sıkışıp kalmamak
için bu önerilere kulak vermekte fayda var.
Diğer taraftan, umudunu teknolojiye bağlayan-
ların (teknolojik deterministlerin) şöyle dediklerini
duyar gibi oluyorum: "Telaşa gerekyok. Bilişım dev-
rimi var! Bu yüzden küreselleşme geri çevrile-
mez." Bu dostlara da, teknolojinin topluma dışa-
ndan düşen bir şey değil, aksine toplumsal bir
ürün olduğunu, içinde doğduğu toplumun tarihsel,
sosyo-ekonomik koşullarına göre işlemekten kur-
tulamadığını hatırlatalım. 11 Eylül'den sonra guven-
lik güçleri hemen teknolojinin sözde özgürleştirici
yanlarını kısıtlamaya giriştiler, teknolojiyi kitle
denetimini güçlendirmek, bireysel özgüıiükleri kısrt-
lamak için kullanmayı hızlandırdılar...
RTUK'ten sayısal yayma ilk ceza
• ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - RTÜK,
yasadışı olduğu gerekçesiyle daha önce
haklannda dava açtıgı Digitürk ve Star Dijital'e
yayın ilkelerini çığnedikleri için ilk kez ceza
verdi.RTÜK Başkanı Nuri Kayış, "özel amaç ve
çıkarlara hizmet eden ve haksız rekabete yol açıcı
yayın yapıhnaması" ilkesine aykm davrandıklan
gerekçesiyle Star Digital platformu içindeki Star
1, Star 2 ve Star 3 kanallanna uyan cezası verdi.
Üst Kurul, yayımlanan bazı fihnlerde uygunsuz
görüntü ve kelimelerin kullanıldığı gerekçesiyle
Digitürk platformu içindeki MovieMax 2
kanabnın da uyanhnasını kararlaştırdı.