Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5EKİM2OO1 CUMA CUMHURİYET SAYFA
• • •«
jL U J \ kuttur(Ş cumhuriyet.com.tr 15
1968'in bilimkurgu klasiği yıllar sonra Tim Burton'un farklı yorumuyla yeniden karşımızda
Planet of the
Apes / Yönetmen:
Tim Burton /
Senaryo: VVilliam
Broyles Jr.,
Lavvrence Konner,
Mark Rosenthal,
Pierre Boulle'un
romanından /
Kamera: Philippe
Rousselot / Müzik:
Danny Etfman /
Makyaj: Rick Baker
/ Oyuncular: Mark
VVahlberg, Helena
Bonham-Carter,
Tim Roth, Michael
Clarke Duncan,
Estella VVarren,
Paul Giametti, Kris
Kristofferson,
David VVarner / ABD
2001 (Özen Film).
Efendi maymun,köleinsanAmerikan sinemasuun az sayıdaki
'önemli, hayal gücü zengin. kendine
özgü' yönetmenleri arasmda öne çı-
kan, kişisel stilini kabul ettirdiği gü-
nümüz Hollyvvood'unun 'dâhi ço-
cuklannın en ticarisive pop kültürü-
nün sinenıacısr olarak tanınan, 1958
doğumlu Tim Burton son filminde,
çocukluğunda seyredip etkilendiği
ünlü bilimkurgu klasiğine el atmış:
"Maymunlar Cehennetni".
1968'de yönetmen Frankfin
Schafiher'in "Kvvui Köprüsü"nün de
yazan olan Pierre Boulle'un roma-
nından beyaz perdeye aktardığı "Pla-
net of the Apes-Maymunlar Cehen-
nemi", özetle 'efendi' maymunlann
'köle' insanlarahükmettiği,bilinme-
yenbir gezegene inerek zahm ve zor-
ba maymunlann eline düşen Chari-
ton Heston'ın başuıdan geçen serü-
venleri anlatıyordu, yaşı tutan sine-
maseverlerin anımsayacağı gibi.
Özellikle Heston'ın sonunda denizin
kıyısında, kumlara gömülmüş Hürri-
yet Heykeli'nin başını görünce may-
munlar gezegeninin aslında kendi
dünyası olduğunu anladığı ve insa-
noğlunun korkunç bır nükleer savaş-
la kendini mahvettiği gerçeğini kav-
radığı, unurulmaz finaliyle bellekler-
de yer etmişti "MaymunlarCehenne-
mi". 1960'hyıllardaiyicecanlanan,
Hollyvvood' un yeni bir can simidi gi-
bı sanldığı bilimkurgu türünün, Kub-
rick'in "2001" başyapıtıyla birlıkte
lokomotifi olmuştu bu çarpıcı fan-
tastik. Tabıi filmin kazandığı büyük
ticari başan, ardından devam filmle-
rini getirmişti.
33yü sonrakiyeniden çevrim
Genelde seri imalatı. yıllardır bü-
yük ölçüde yeniden çevrimlere, de-
vam fılmlerine, habire yinelenen bir-
takrm modern-teknolojik masallara
dayandıran Hollyvvood rüya fabrika-
suım zaten 199O'lı yıllann başından
beri ilgi alanında yer alan bu namlı
klasiğin, Fox'a 100 milyona mal
olan, seyrettiğimiz 2001 versiyonu-
nu Tim Burton imzalamış. Ama Bur-
ton. remake'den çok yeniden tasarla-
yıp kendi yaklaşımıyla yeniden kur-
muş "Planet of the Apes"i, kuşkusuz
daha başanlı görüntüler, makyaj ve
özel efektlerle. Üstaduı yorumu, ro-
mandan ve Schaffher'in filminden
farklı. Karakterleri az buçuk değiştir-
miş, örnekse ilk filmde insan dosru-
maymun kız (Kim Hunter), Hes-
ton'la bilimsel açıdan ilgilenirken
Burton'un filmindeki maymunlarla
insanlann banş içüıde yaşaması ide-
aline inanan senatör kızı Ari (Helena
Bonham-Carter), Heston'un rolünü
üstlenen MarkVVahlberg'e abayı ya-
kıyor. İlk filmde tüfek kullanıp ağ
atarak ınsanlan avlayan maymunlar,
2001 versiyonunda, atabinmiş, zırh-
lar içinde parlayan, ürkünç, yenilmez
bir orduya dönüşmüşler, her ne kadar
yüzme bilmeseler de. Karakterlere
yenilerini ekleyen yönetmen Burton,
ilk filmin karamsar mesajını vurgu-
layan sarsıcı finaliniyse değiştirip
büsbütün farklı çekmeyi yeğlemiş
kendi damgasını vurarak.
Orijinaiinin kaymağmı yemek..
Uzaydaki elektromanyetik frrtuıa-
da kaybolan maymunu ararken in-
sanlara kötü davTanan maymunlann
egemenliğindeki meçhul bir gezege-
ne düşerek teknoloji ve bilimin hiç
gelişmedigi maymunlardan kaçan
köle insanlara Hderlik yapan kaptan
Leo'yu Wahlberg oynuyor. Bur-
ton'un hikâyeden çok görselliği
önemseyen yaklaşımıyla spektakü-
ler bir fantastik yaptığı bu film. ori-
jinaiinin sarsıcıhğına erişmeyip bek-
lentileri karşılamasa da Burton'un
vizyonunun eseri kımı ilginç bölüm-
leriyle görmezden gelınemeyen bir
bilimkurgu aksiyonu.
Yönetmenin bildık ruhaflıklannın,
kışkırtıcıhğının yenne büyük stüdyo
ölçütlerinin-olanaklannın fazlasıyla
hissedildiği film, eskilerine oranla
daha az kişisel bir yapıt. Sadece hoş-
görü, özgür düşünce öğütleri veren
özüyle Burton'un belki de en yap-
macık, en sıradan filmi şimdüik.
Makyajlar etkileyici ama maymun
makyajlannın altındaki oyunculan
seçmek pek olası değil, örneğin go-
ril ordusunun yırtıcı generali rolün-
deki Tîm Roth'u tarumak imkânsız
neredeyse. Sonuçta Tim Burton'un
renklerini, kokusunu, zevkini yansıt-
sa da orijinal filmin kaymağııu yiyen
katıksız bir büyük stüdyo mamulübu
şatafath üsrün yapım. Tim Burton
markası her zaman geçer akçedir di-
yecek merakhsına da sözümüz yok.
Çeşitli türlerin harmanlandığı, Fransız yapımı, özgün bir bireşim çabası
Kurt dumanilıhavayı sever1995'tc "Crying Freeman- Samuı-ayın
GözyaşlarT adh ilk filmiyle adıru duyu-
ran, 1960 doğumlu Fransız yönetmen
Christophe Gans, bu hafta seyrettiğimiz
ikinci filmi "Kurtlann Kardeşfiğryle kuş-
kusuz meraklısınca tarunmayı ve bundan
böyle izlenmeyi hak ediyor.
Fransız devriminden 25 yıl kadar önce
Fransa'nrn güneyinde, Lozere-Gevaudan
bölgesinde ortaya çıkıp çoğunluğu kadın
ve çocuk olan köylüleri öldüren, devasa
bir kurt olduğu zannedilen ve 'Gevaudan
Le Pact des Loups /
Yönetmen: Christophe Gans /
Senaryo: Stephane Cabel,
C.Gans / Kamera: Dan
Laustsen / Müzik: Joseph Lo
Duca / Oyuncular: Samuel Le
Bihan, Mark Dacascos,
Vtncent Cassel, Monica
Belluccî, Emilie Dequenne /
Fransa 2000 (Avşar-Pinema)
canavan
1
denen, esrarengiz bir yaratık,
şeytan işi cinayetleriyle uzun süre terör ve
panik havası estirmişti ülkede.
Fransa'nın 18. yüzyılda, yeni kıta Ame-
rika için îngilizlerle kapıştığı bir dönem-
de, krâl 15.Louis'nin başını ağntanbir so-
runa dönüşen Gevaudan canavannı bulup
yok etmek görevi verilmiş.. yerel senyörün
(Jean Yann) kızuıa (EmiBe Dequenne) tu-
tulup gizemli bir fahişeyle (MonicaBeBuc-
ci) de düşüp kalkan, maceraperest doğabi-
limci Gregoire De Fronsac'la (Samuel Le
Bihan) Amerika'dan birlikte döndüğü Kı-
zılderili kan kardeşi Mani'nin (Mark Da-
cascos) yöredeki serüvenlerini görüntülü-
yor Gans, Fransa'da seyirci ve eleştirmen-
lerce yılm önemli yapımlanndan biri ola-
rak karşılanan bu filmde.
Zengin bir dönem fihninin tüm çekici-
liğini kuşanmış "KurtlannKardeşliğrnde
siirükleyici bir polisiye soruşturma hava-
sında rükâyesini anlatanGans, aksiyondan
romantizme, spagetti westernden gotik
dehşet filmine, casusluk serüveninden
kung-fu filmine kadar değişik türleri kay-
naştınp harmanlayarak seyirciyi içine ah-
veren, bulamacunsı bir üslup tutruruyor.
Canavan imha serüvenine dönemin siya-
sal enrrikalaruun, dinsel gizli örgütlerinin
de kanştığı filmi bir anlatıcıdan (Jacques
Perrin) dinliyoruz. Bazı düşümsü ve san-
n sahneleriyle, çeşitli göndermelerle be-
zeli, etkileyici görsel-işitsel efektlere ve
yavaşlayıp hızlanan değişken bir tem-
poya, belirgin bir sinema duygusuna
sahip filmin parlak
oyuncukad-
rosunda, yö-
netmenin ilk
filmiyle tanı-
nan Uzakdo-
ğu dövüş sa- "0
natlan ustası,
Mark Dacascos
sivriliyor, Kızıl-
derili rolünde.
Kötü asilzadeyi
oynayan Vincent
Cassel'in de öne '
çıktığı, sık sık vites
ve tür değiştiren, mizanse-
ninden görüntüsüne, sanat
yönetiminden müziğine kadar
heyecan veren bupopüler sine-
ma denemesine ilgisiz kalmak
ne mümkün.
Beylikbir yakıştırmayla bağ-
lamak gerekırse, bu fıhn mide-
ye oturan, nefis bir ziyafete
benzetilebilir özetle.
L±
İZLEYİCİ CÖZÜYLE ERDAL ATABEK
Birbirînıizi anlaıııaya ve sevmeye engel yok
Filmin gösterimdeki adı "BüyükAdam Kü-
çükAşk", bu yazı da bu gazetede aynı film için
yazılan beşinci yazı. İlk yazıyı Işü Ozgentürk
yazdı. tkinci yazıyı Aydm Engin, üçüncüyü
Sungu Çapan, dördüncüyazıyı da Oktay Ekün-
ci yazdılar. Hepsini okuduğunuzu varsayıyo-
nım, hemen hepsi de olumlu izlenimler ve yo-
rumlar belirtti, ancak Sungu Çapan, filmdeki
emekli yargıç Rıfat Bey'in Currihuriyet gaze-
tesi okuru olarak küçük bir çocuğa sert davra-
namayacağını belirtti. Oktay Ekinci de biraz
mahcup biçimde "Bütünhaksızlar Türk,bütün
hakhlar Kürt ohnadan da bu filmin yapılabile-
ceğÜTİ" açıkladı.
Filmi bu yazılardan sonra gördüm. Çok be-
ğendim ve çok etkilendim, kimi \-urgulanndan
da irküdım. Filmde birbin içine girmiş üç te-
ma işlenmiş. Ön plandakı birinci tema, katı gö-
rüşlen olanyaşlı bir adamm. yıllarboyu kemik-
leştirdiği değer yargılanna ters düşen bir duru-
mu temsil eden küçük bir kızla zoraki birlikte-
liğınin etkisiyle değişmesi. Kendi içine kapah
emekli yargıç Rıfat Bey, küçük çocuklarla ile-
tişim kurmayı bilmeyen, çocuk sevgisinden
yoksun, dar görüşlü bir kişilik. Cumhuriyet ga-
zetesi okuduğu ısrarla vurgulandığı için de se-
naryonun da sahibi yönetmenin Cumhuriyet
okuru için nasıl bir profil çizdiği de görülüyor.
Burada ırkıldim ve yönetmen Handan Ipek-
çi'nın Cumhuriyet okuruna haksızlık ettiğüıi
düşündüm. Olabilir, onun yargısı bu da olabi-
lir ama yanlıştrr. Emekli yargıç bağnaz bir mil-
liyetçidir ve Kürtçe konuşan küçük kıza çok kı-
zar, onu göndermek ister. Ama orta işlerini ya-
pan gündehkçi kadını Sakine (ki aslmda o da
Kürttür ve kızla Kürtçe konuşur) aralanna gi-
rerek ortarru yumuşattr. Giderek emekli yar-
gıç, yüreğinde beliren sevgi tomurcuğunun bü-
yüdüğünü görür ve kıza bağlanır. Öyle ki kü-
çük kızla konuşabilmek için Sakine'den Kürt-
çe sözcükler öğrenir. Filmin bu teması bir sev-
giyi işlemektedır ve "birbirini anlamanın, bir-
birini seMnenin hiçbir engeü olmadığııu. sevgi-
ninevTenselgücünü'' doğru biçimde usta bir si-
nema diliyle anlatmaktadır.
Filmin ikinci teması üstü örtülü biçimde, a-
ma hiç şaşmayan bir çizgide "Kürt sorunu"nu
işlemektedir. Bu soruna ilişkin çizgi, Türkleri
polislerin, emekli bir yargıcın, gençlik özenti-
si yaşlıca bir kadının temsil ettıği "egemen ço-
ğunluk" ile, Kürtlen ikı kaçağı banndıran bir
avukatın, bütün ailesi öldürülmüş küçük bir kız
çocuğu ile onun büyükbabasının temsil ettiği
"ezilen azuüık" arasındakı çelişki olarak çizil-
miştir. Bu dikkatle işlenen, açık ifadelerden ka-
çınan unalarla beslenen tema. yaşlı Evdo'nun
tt
Biz arada kahnışık, bir yanda devlet, bir yan-
dageriffla" sözleriyle ara zemine çekilmektedir
ama konunun işlenişi Oktay Ekinci'nin serze-
nişine yol açmıştn'.
Filmin üçüncü teması "insanlann yahuzb-
ğı"dn ve buna çözüm arayan da Rıfat amcanın
gençlik heveslısi komşusu hanımdır. Çocukla-
n se\Tneyen bu hanım. Rıfat Bey' e "geri kalan
zanıanlannı buükte geçinnek" teklif ini yapar
ama Rıfat Bey tutucudur ve böyle konularda
mahcuptur.
Antalya Fibn Festıvali'nin ödül şampiyonu
olan filmde oyuncular olağanüstü performans-
lar göstermiştir. Rıfat Bey'de Şükran Güngör,
küçük kızda Dilan. yardımcı kaduıda Füsun
Demirel (özellikle çok başanlı), komşu kadın-
da YıldızKenter,Evdo'da tsmailHakkıŞençok
iyiler.
Filmin mutlaka göriilmesi ve üzerinde düşü-
nülmesi gerekiyor.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
Savaşa Karşı Sanat
Ülkemiz, tarihin en karanlık günlerinden biri-
ni yaşıyor. Bir yanda savaş, öte yanda ekono-
mik kriz... Kuşkusuz kedi milleti de, bu korkunç
tablodan etkileniyor. Dünyanın en yoksul ülke-
leri sıralamasında hızla üst sıralara tırmanan
Türkiye'de, kültür ve sanat alanına aktarılan sı-
nırlı kaynaklar birbiri ardına yok olmakta. Büt-
çede kültüre aynlan pay, her yıl biraz daha kü-
çülürken yerel yönetimler de, kültür sanat ala-
nına ciddi bir katkı sağlamıyor. Çünkü, bu ko-
nuda en ufak bir özendirici önlem yok. Tam ter-
sine, iyi niyetli girişimlerin önüne geçmek için
bürokrasi çarkları harıl harıl çalışıyor (Nasılını
haftaya anlatacağım).
Özel sektör ise kendi dükkânları ile meşgul.
Bu dükkânlarda güzel işler üretiliyor ama ba-
ğımsız yapımlarını desteklemek yerine, kendi
organizasyonlarını gerçekleştirmeyi yeğliyorlar.
Akbank Caz Festivali, Efes Pilsen Blues Festi-
vali ve benzeri etkinlikler krize rağmen sürmek-
te, ama bağtmsız etkinliklere destekler giderek
azalıyor. Elbette, birkaç olumlu örnek var: Diyar-
bakır Festivali'ne oyunları ite katkı sağlayan Ak-
sanat ve Tiyatro Stüdyosu'na sahnesini veren
Iş Sanat benzeri örneklerin çoğalmasını dileye-
lim. Yoksa, bağımsız sanat kuruluşlarının ve si-
vil toplum kurumlarının yaşama koşulları bütü-
nüyle ortadan kalkacak.
Bu 'ahval ve şerait' içinde, gene de bir şey-
lerin yapılıyor olmasına şaşırmamak elde değil.
Hem de, epeyce parlak işler yapılıyor. Ve tabii,
her zaman olduğu gibi kedilerin özverisıyle. Di-
lerseniz, bu güzel tabloda yer alan etkinliklere
şoyle bir göz atalım (Her biri üstünde uzun uzun
durmak isterdim, ne var ki yerim elvermiyor).
Antalya Altın Portakal Film Festivali, Eskişe-
hir Festivali, Afyon Klasik Müzik Festivali, Istan-
bul Saydam Günleri, 1001 Belgesel-Belgesel
Film Festivali gibi etkinlikleri bu zor koşullarda
gerçekleştirenleri yürekten kutluyorum. Ne ya-
zık ki, Adana Sanat Günleri aynı şansa sahip
olamadı. Çeşitli sanat dallarında da yaşanan
güçlüklerin temelinde maddi sorunlar yatıyor.
Sinemamız, ekonomik kriz nedeniyle ciddi
sorunlarla karşı karşıya olmasına rağmen, nite-
lik açısından bir yükseliş trendi gösteriyor. Bir-
biri ardına gösterıme gıren Banş Pirhasan'ın,
Handan Ipekçi'nin, Serdar Akar'ın filmlerini
Kazım Öz'ün "Fotoğraf"\ ve Zeki Demirku-
buz'un "Yazgı"s\ izleyecek. Tüm bu filmler ilgi-
nizı bekliyor. Sinema sanatçılanmtz yurtdışında
da başanlı çalışmalara ımza atıyor. Ferzan Öz-
petek, dünya sinemasında çoktan yerini aldı.
Serra Yılmaz, Meltem Cumbul, Ahmet Uğur-
lu, Menderes Samancılar gibi oyuncularımı-
zı, Mazlum Çimen gibi bir bestecımizi artık
uluslararası yapımlarda izliyoruz (Cumbul ve
Uğurlu, hafta içinde istanbul Bilgi Üniversite-
si'nde Türkiye Galası yapılan bir Avusturya ya-
pımı, "Sorn in Absurdistan"da izledik Çimen'in
çalıştığı Danimarka yapımını da merakla bekli-
yoruz). Amerika'da ve Avrupa'da Türk filmleri
festivalleri birbirini izliyor.
Güzel gelişmeler yalnızca sinema alanında
değil elbet, konserler, sergiler, tiyatro oyunları
açısından da verimli bir mevsim başı yaşıyoruz.
Açıkhava'daki yaz konserleri, Iran Kürt müziğin-
den görkemli bir sunuş yapan Kamkar kardeş-
lerin ve Grup Yorum'un konserleri ile kapanır-
ken, yeni mevsim Ankara ve Istanbul'daki ola-
ğanüstü "Nâzım" konserleri (gösterileri demek
daha doğru) ile açıldı. Fazıl Say, Genco Erkal
ve Sertab Erener gibi üç usta solistin katkıla-
nyla gerçekleşen bu etkinlik nedeniyle, Kültür
Bakanlığı'nı kutlamak boynumuzun borcu. Di-
lerız, ısmarladığı diğer eserler de Fazıl Say'ın
bestesi kadar başanlı olur.
Savaşın ve yoksulluğun yarattığı moral çö-
küntüsüne teslim olmamanın yolu sanata sahip
çıkmaktır, diyorum. Birileri, "Bu dunımda sanat
lükstür" diyorsa inanmayın. Katılın sanat etkin-
liklerine. Direncinizi pekiştirin. Son olarak, 'ke-
di sözu' dinleyenlere üç oyun önermek istiyo-
rum. istanbul Büyükşehir Belediyesi ŞehirTiyat-
roları'nda Yücel Erten'in sahnelediği "Shweik
2. Dünya Savaşı'nda" ve Mustafa Avkıran'ın
sahnelediği "Trolius ve Kressida"y\ izieyebilir-
siniz. Iş Sanat'ta da, Tiyatro Stüdyosu'nun bir
yapımını, Ahmet Leventoğlu'nun sahnelediği
"Dünyanın Başkenti- Speer" oyununu... Tiyat-
romuzun üç önemli yaratıcısının imzasını taşı-
yan bu oyunlar, savaşın nedenlerini daha iyi an-
lamamıza yardımcı olacak.
> BUGÜN
• FRANSIZ KÜLTtRMERKEZİ'nde saat
19.30'da Gerard Jugnot'nun yönettiği
'MeiDeur Espoir Feminin' adlı film
göstenlecek. (0 212 244 44 95)
• BİLGİ t^1\TLRSrTESİKUŞTEPE
KAMPUSU'nda saat 19.00'da Darren
Aranofskj'nin yönettiği 'Pi', saat 20.00'de
İlker Caniküoğlunun yönettiği 'Simulacra'
adh kısa fihnler ızlenebilir. (0 212 292 33 03)
• ATATÜRKKİTAPLIĞrnda saat 18 OO'de
Hasanati Yudınm ın düzenlediği Cahit
Erdoğan ve Sercan Gürler'in kaülacağı
'Endüstrinin Sniannın İfşası: Ozric Tentacks'
konulu dınletı gerçekleşecek. (0 212 317 77 00)
• CEMİL REŞÎT REY KONSER
SALONU'nda saat 20.00'de 'DeBDolu' opereti
sahnelenecek. (0 212 231 54 97)
• SAHAF KÜLTtHMERKEZİ nde saat
19.00'da Serap Girşn Baysal ve Tütin
Öztunç'un hazırlayıp sunduğu 'Sunay Akm ik
Dolu Dizgin Muhabbet' adh söyleşi
düzenlenecek. (0 216 349 81 42)
• İŞSANAT'ta saat 20.00'de Tekfen
Karadeniz Filarmoni Orkestrası' nın konseri
dinlenebilir. (0 212 275 37 61)
ÇUKUROVA DEVLH SBIFONİ ORKESTRASI
• BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KONSER
SALONUnda bugün saat 20.00'de Carlos
Giraudo'nun yönettiği 'Cumhurijet Ba\Tamı
Konseri'nin solisti keman sanatçısı Alexander
Markov . Aym konser yann saat 11 .OO'de
, tekrarlanacak. (0 322 4£3 68 741454 50 18)