23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 25 EKİM 2001 PERŞEMB 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr birlikteliğimi? Kişiseltavırmı? İstanbul Bienali'nin zorluğu ve ayncalığı mekânlannın doğru kavranabilmesinde yatar NECMİSÖNMEZ "GetecekOhjşumİçin EgodanKaçış'' başlığında sunulan 7. istanbul Biena- li'nde öncelüde sergi yapımının Ulus- lararası Güncel Sanat ortamını belli paydalar altında toplama çabası ağır basıyordu. Gelenek, dil, dın, kültür farklılıklannarağmen "Hybrid" karak- terii çaJışmalan gündeme getirme eği- limitaşıyanbuyaklaşım açısıherneka- dar "oıtak değerierin" altını çizmeye çalışsa da genelleyici bir çerçeveleme- den öteye geçemiyor. Bu açıdan bakıldığında aşılması ge- reken "engeT olarak tanımlanan "Ben merkezriliğin", kolektir çalışmaya gi- ren azınlıktaki sanatçılar dışında (Cam- balache Collectıve; Exonemo; Nooan- Trevaks; Sanaa; Taanile- Suuronen vb.) sesini alabildığine duyurduğunu gördük: Tüyap Sergi Salonu'nun önündefilm- lerinı gösteren R. Trivanija, öğrencile- riyle birlikte Skate-Board atölyesi kur- muş olan Y. Sone, 1001 Gece Masalla- n'nda karşılaşıJan Kitscb, "Otağ- Ça- dınyla" C. Burden ne kadar egolann- dan uzaldaşmışlardı? Burada her başa- nlı sanatçıda fazlaca olması gerektiği- ne ınanılan egonun neden kötü adam ro- lüne çıkanldığını sorgulamak istemiyo- rum. Önemli olan uluslararası güncel sanat etkınliklerinde yakJaşım bırlikte- liklerinin olup olmadığını. kişisel sanat- çı tavırlannın hangı görsel kodlarla oluşturulduğunu vurgulayabilmektir. 'Geçiş döneminT yaşıyoruz Sanatsal anlatımolanaklannınrnodern sanatın hiçbir sürecinde görülmedıgi kadar çeşitlendiği bir "geçişdönemini" yaşıyoruz. O yüzden genç sergi yapım- cılannın 1960'lardaki gibi (Kasper- Kömg; Harald Szeemann, Ponrus Hul- ten vb.) ortak yaklaşım birliktelikleri- ni keşfetmeye çıkması gerekmiyor ar- tık! Bienallenn; büyük sergi organı- zasyonlannın ancak yeni bir kişisel ta- vır; farklı yapıt stratejilerini gündeme 7.• istanbul Bienali'nin en büyük açmazı kendisini sanatçılann değil sergi yapımcısının ne yöne gittiği anlaşılamayan fikirlerinde konumlandırarak son derece sınırlı sayıda 'yeni yapıt stratejilerini' izleyicilere sunması. Sorun, sergi yapımcısının gölgesinin bienal üzerine bu kadar uzun düşmesi değil. getiren sanatçılan arkalanna aJarak kendilerıni konumlandırabilecekleri de uzun zamandan beri biliniyor. 7. istan- bul Bienali'nin en büyük açmazı ken- disini sanatçılann değil sergi yapımcı- sının ne yöne gittiği anlaşılamayan fi- kirlerinde konumlandırarak son dere- ce sınırlı sayıda "yeni yapıt stratejile- rini'' izleyicilere sunması. Sorun, ser- gi yapımcısının gölgesinin bienal üze- rine bu kadar uzun düşmesi değil. Hagesavva'nın uzun katalog yazısını okuyanlann da kolayca kavrayabilece- ği gibi; sergi yapımcısı çoğu kez naif biraçıkyüreklilikie sergilediği "Esote- rik" tezlerini sanatçılann işleriyle be- YutakaSone- 'GüzeiBirGün/A Beatıtifiıl Dav, timlemeye, düşüncelennı belli bir ni- şe oturtmaya çabalryor. Bunu eleştiri ola- rak kabul etmemek gerekiyor: Sonuçta bu da bir yorum, Hagesa- wa'nın güncel sanatı okuyuşu. Tartışıl- ması gereken, bu tür biryorumunne ka- dar effektiv, istanbul Bıenali'ni diğerbü- yük boyutlu sergi organizasyonlanyla kıyaslandığında hangi noktaya orurrfu- ğudur. Golombo'nun tanı anlamıyla va- sat bir grup sergiyi aşamayan son bi- enalinden sonra Hagesavva'nın tercih- lerinde belli bir çızginin; duruşun var- lığı kendisini hemen gösteriyor. Ama bu duruş, 2. Berlin Bienali'ni kuran Saskia Bos'un. 6. Lyon Bienali'ni ko- taran Thierry Prat ve Thierry Raspa- il'in, 8. Triennale Kleinplastik Fell- bach'ı organize eden Thomas Deec- ke'nin, Sonsbeek 9'un sergi yapımcı- lığını üstienen Jan Hoet'un pozısyon- lanyla karşılaştığında ne yazık kı ken- disini konumlandıramıyor. Bu duru- mun nedenlerini tartışmak gerekiyor elbette. Hagesawa rizikoya girmiyor 7. Bienal'de sunulan çahşmaların önemli bir bölümü daha önce başka sergilerde; farklı etkinliklerde göste- rilmiş işlerden oluşuyor. Davet ettiği sa- natçılara istanbul için yeni işler yaptır- maktan kaçınan Hagesawa böylece he- men hemen hiçbirrizikoyagirmeden yo- rumlayacağı işleri gösterebileceğı bir atmosferi hazırlamış oluyor kendisuıe. Her büyük boyutlu serginin bir kâğıt üzerinde, bir de sergi mekânlannda ıçinde kendilerirü konumJarjdıran özel- likleri vardır. Hagesawa'nın sadece kâ- ğıt üzerinde, planlara bakarak çalıştı- ğı belli. istanbul Bienali'nin zorluğu ve ayncalığı mekânJannın doğru olarak kavranabilmesinde, sanat yapıtlannın kendi sınırlanm aşarak ne kadar derin soluk alıp verdüderindeyatar. Amakâ- ğıt üzerinde çalışarak kavrayamaz; du- yumsayamazsınız bunu. Şiiriıı Dip SularındaARİFDAMAR Sayfalannda şiire yer ve- ren 23 yazın dergiskün Ey- lül- Eİcım ve Ekim 2001 sayılannda yer alan tüm şiirleri inceledim. Ve Adam Sanat dergisinın Ekim 2001 sayısında ya- yımlanan SaitMaden'in: 'Şiirin Dip Sularında'' ad- lı yedi bölümden oluşan şiirini, incelediğim bütün şiirlerden çok daha kusur- suz bir çalışma olduğu düşüncesine vararak ekim ayırun en güzel şiiri seçtim. Sait Maden'in 'Şiirin Dip Sularuıda' adlı, 7 so- nelik bu uzun şiiri. titiz ve yorucu bir çalışmanın so- nunda oluşturulmuş ve bence Maden'in şimdiye kadar okuduğum şiirleri- nin en güzelı. Bu 7 sone- de de hiçbir yineleme gö- rülmüyor. Tavn tümüyle varatıcı ve asla üretici de- ğil. Bu uzun şiir, şiirin de- rin anlamını kurcalayıp araştınyor. Şairin düşün- cesine göre; şiirin ana ve ölümsüz teması tek söz- cükle "acı"dır. Şiirin teknik bakımdan en önemli gördüğüm yö- nüyse. klasik sonelerde alışagelmiş, hece ölçüsü- nün tekdüze sesinden ay- nlıp sonelerini özgür ko- şuğun özgür, devinimli, dinamik ritmıne başany- la ulaştırmasıdır. Sait Ma- den'i kutluyorum. Bu seçimi yapmak için incelediğim dergiler (abe- ce sırasıyla) şunlar: Adam Sanat, Agora, 'ağır ol bay düzyaa',Akatalpa.Bahçe, Başka,Budala,Bulancak, Dergâh, Dize, Düşlük, E, Evrensel Kültür, Güney, Kitap-ük, Kiil, Kybele, Ökiiz, Türk Diü Dergisi, Uzak,Varhk, Yaba Edebi- yat,YenibinyılŞiir. KîMKÎMDÎR /ARtF DAMAR 1925 yılında Çanakkale'de doğdu. Ilk şiiri 194O'ta Yeni lnsanlık dergısınde yaytmlandı. Çağdaş türk şiirinde toplumsal gerçekçi şairler arasında yer almakla birlikte Garip veflcinciYeni şiir akımlanna karşı da açık oldu ve şiire getirdikleri yeni olanaklardan yararlandı. İstanbul Bulutu ile 1959 Yeditepe Şiir ÖdüJü'nü Cemal Süreya ile paylaştı. 1994 Salihli Dionysios Şiir Ödülü'nü ve 1996 Edebiyatçüar Derneği Onur Ödülü'nü aldı. Şiir kitaplan: Günden Güne (1956), istanbul Bulutu (1958), Kedi Aklı (1959), Saat Sekizi Geç Vurdu (1962), Alıcı Kuş (1966), Seslerin Ayak Sesleri (1975), Ölüm Yok ki (1980% Ay Ayakta Değildi (1984), Günden Güne/Dost (1986), Yoksulduk Dünyayı Sevdik (1988), Onanrken Kendini (1992), Şiirlerinden seçmeler 1998'de "Seçme Şiüier'' adıyla Adam Yayınlan'ndan çıktı. ArifDamar istanbul'da yaşıyor ve şür yazmayı sürdürüyor. KîM KİMDİR / SAÎT MADEN Günümüz şairlerinden. Çorum, 1932 doğumlu. istanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde eğitim gördü. 1946-1950 arasında Yedigün, istanbul, Türkçe, Soyut, Yazko Edebiyat, Somut, Varlık, Adam Sanat, Gösteri gibi dergilerde yayımladığı şiirlerini AçıL, Ey Gizem! (1996), Yol Yazıian ve Hiçlemeler(1997) adh üç kitapta topladı. 1950'de Varlık Yayınevi'nin açtığı çeviri şiir yanşmasında Baudefaire'den uyarladığı Moesta et Errabunda (Hüzün ve Serseri) adlı şiirle birincilik ödülünü kazandı. O günden bu yana değişik ülke şairlerinden çok sayıda şiir çevirdi. Başbca çeviri yaprtlan: Güneş Taşı (Octavio Paz, 1962), Gerçeküstücülük (Antoloji, 1963), Seçmeler (Blaise Cendrars, 1964), Çingene Türküleri (F. G. Lorea, 1969), Kara Ada Şiirleri (PabJoNeruda, 1972), Bütün Şiirleri (F. G. Lorca, 1974), 20 Aşk Şiiri ve Umutsuz Bir Şarla (Pablo Neruda, 1975), Seçme Şiirler (Eugenio Montak, 1975), Elsa'ya Şiirler (Louis Aragon, 1976- Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü), Şiirler (Paul Eluard, 1976), Şiirler (Saint-JehnPferse, 1981), Şiirler (VbdimirMayakovski, 1985),Apaçık Yüreğim (Baudelaire, 1999), Gılgamış Destanı (2001), Günümüz Türkçesiyle Fuzûlî (2001). ŞİİRİN DİP SULARINDA Yeni bir d/ze'yi pencereden uzatıp, güneşe doğru tuttunuz mu akşam üzeri, hava esintiliyse eğer, pır pır ettiğini görürsünüz ışıltılar saçarak yer yer. Kimi kez elinizden kaçtığı da olur; tepe, göl, koru, tarlalar, karşı-dağlar öerken bulutlara kanşır gider. Boş kalır şiırdeki yeri. Artık dilinizde bir soru: Nerde benim düş ke/ebeğim, ışıktan kuşum? Neydi zoru? Yokluğunu gidermek için ararsınız yeni bir şeyler. Zaman geçer. Bilinmedik bir yerde, umulmadık bir gün üstünüze bir ışık düşer, aydınlanır çevreniz bütün: yüz güneşin hep birden at sürdüğü aynaya döner deniz. Bir de bakarsınız gökten aşağı bin kollu bir avize: sayısız billuruyla panltılar saçan o yitik dize'. Der gibidir size: Her zaman bu şiirin bir yerindeyiz! Kendi yolumu bulurum, dûşünme beni; her sözcüğün arasından, ağaç, kor, sülûn, serçe.. kolayca geçerim, serin, mor, yeni.. ne gelirse aklına... Bak, diken'm, güPün bütün dönemeçlerinde ayak ızim var. Yolda bulduğum her şeyin tadına baktım, acı'nın liflermi çiğnedim; korkular şarap tadındaydı, hüzünler elma... Atım ürktü kimi sözcüklerden, zora düştüğüm, yol değiştirdiğim zamanlar oldu. Gök, düğüm üstüne düğüm attı geçmeyeyim diye dağın ardına. Ofsun. Ben oradan gelen iniltileri dinledim, sık sık yükselen çığlıklar, ağrtlar duydum. Dönmem geriye! Ne bekliyorsun? Uyak mı beklryorsun burada yağmur bekler gibi kaç gündür? Bak, bulutlandı yüksekler, umut kesme, incecik bir çisenti başladı bile. Dur, ne diye kenti çisentrye uydurdun? Gerek yok daha. Az sonra her yeri bir engerek gibi sarar yağmur; gündelik sofra çamurla örtülür üstelik. ... Her yer su dolu, delik deşik. Gideceğin yolu bulamazsın bu karanlıkta. Bize buyur. Aralıkta çıkanrsın üstünü, dinlenirsin. Uyak aranz birlikte. Gerekirse tuzak kurarız en uzak yerlere. Bana bırak o işi. Bu şiirde her d/ze'nin çizdiği gizli eğriler üst üste gelince, senin yollannı birer birer düğümleyecektir, sevin, düşünde beyaz gemiler yüzen uzak bir kimsenin- uykusuna. Bir el siler gibiyken o egriteri var hızıyla, ayn bir el uzanıp ileri geri saracak seni bir mumya sarar gibi, öyle güzel, yok olacak eski dünya: Korkular ne renktedir, düşündün mü hiç, ayva sansı mı, ûvez renginde mi, küf yeşili mi yoksa? Ya senin sevinç çığlıklann sülün kuyruğu, kuş yemi, serçe göğsü renginde mi? Ben öpe öpe bakryorum her şeyin tadına. Tanrı ne renkte, senin renginde mi, körpe kuzukulağı renginde mi? Dağlan örten şu kızıl akşam sisleri, kuşku mu yoksa acı mı? Mor kanatlı bir uyku dönüp duruyor havada, narçiçeği gökyüzü bir benim yüzüme benzerken bir senin yüzüne... Ben bunları derken nasıl açıyor bulduğum renkler gerçeği! Bir sözcüğü değiştirmek istersiniz de bozarsınız ya kapanmış bir dize'nizi, çözüp yolu düğümünden, çözüp denizi halatından ağır ağır, içerınizde uzun bir geziye çıkıp, şu liman senin, bu liman benim gidersiniz ya; derken yeni bir yığın sözcükle kabarır yelken; hangisini isterseniz alın, kimsenin bilmediği bir düşte avuç avuç yıldız ya da kucaklar dolusu gül topladınız dizenizde boş kalan yere. Sizin bunca çabanıza karşın, o da ne? eski sözcük, gözferinin içinde hınzır bir gülûcük, uzanmış kendi yerine boylu boyunca! Bir sözcüğün içinden geçiyoruz seninle, ufacık bir sözcüğün, yaprak gibi, kıriangıç gibi... llerden gelen şu çağıltıyı dinle karanlıkta: Derin bir suyu usta bir dalgıç gibi geçmemiz gerek... Evet, şimdi sivri, sert taşlara sürtünerek gideceksin. Mağara gibi bir yer burası. Bir uğultu var, evet, ateşböcekJeri var, gözler var, ara ara yanıp sönen... Güç adım atıyoruz yapışkan çamura bata çıka... Ansızın ilerde kan rengi yapraklanyla yükselen bir ağaç, ve, üzerinde bir yığın insan yüzü, tek meyve... Korkma, yolun sonuna az kaldı. Şu burgacı aşınca kurtuluruz. - Neydi bu sözcük? -Acıl SAİT MADEN Bton John'dan fakirler yararına konser • MEXICO CITY (AFP) - Tanınmış Ingiliz pop şarkıcısı Elton John'un aralannda Meksika'nın seçkinlerinin bulunduğu 900 kişiye verdiği konser, meclis üyelerinin tepkisini çekti. Meksika Cumhurbaşkanı'nın eşi Marta Sahagun tarafından yardıma muhtaç vatandaşlar yaranna düzenlenen akşam yemeği ve konserin 10 bin dolara satılan biletleri, Dünya Bankası'mn 1999 rakamlanna göre yıllık geliri ortalama 4 bin dolar olan bir Meksikalı'nm bütçesinin çok üstünde. Konserin 19. yüzyıldan kalma tarihi Chapultepec Şatosu'nda yer alması da hükümetin muhalefet kanadının tepkisini çeken bir başka nokta. Montreal'in galibi Laurent Cantet oldu • MOıNREAL (AFP) - Uluslararası 'Montreal Yeni Sinema ve Yeni Medya Festivali 'nde en iyi film ödülünü Fransız yönetmen Laurent Cantet'ın 'Time Out' (L'emploi du Temps) filmi aldı. Gerçek bir hikâyeden yola çıkan filmde, onuruna rağmen Isviçre'deki bir iş için titizce planlanmış bir dolandıncılığa soyunan işsiz bir adamın macerası anlatılıyor. En iyi senaryo ödülü ise 1980'lerin başlannda Çin gençliği tarafından çok sevilen ama ancak gizlice dinlenebilen bir şarkı üzerine kurulu olan 'Platform'a (Jia Zhang-Ke) verildi. Kanadalı yetenekli yönetmen Zacharias Kunuk, 'Atanarjuat The Fast Runner' adlı filmi ile jüri özel ödülünü alırken Nelofer Pazira da 'Kandahar' filmindeki rolüyle en iyi oyuncu seçildi. Alaeddin Yavaşça'nın 50. Sanat Yılı kutfandı • İSTANBUL (AA) - Ünlü besteci ve söz yazan Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça'nın 50. sanat yılı Atatürk Kültür , , ^ Merkezi'nde düzenlenen bir törenle kutlandı. Sanatçıya, geceye katılan Devlet Bakanı Yıhnaz Karakoyunlu tarafından Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Büyük Ödülü verildi. Törende Yavaşça'nın hayatı ve sanatının anlatıldığı barkovizyon gösterisi yapıldı. Arduıdan TRT İstanbul Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, İstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu sanatçılan ile ITU Klasik Türk Müziği Devlet Konservatuvan öğrencileri, sanatçımn eserlerini seslendırdiler. Yavaşça'ya aynca sanat adına yaptığı hızmetlerden dolayı Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Şefi Ender Ergün tarafından ITÜ Rektörü Gülsüm Sağlamer ile Kültür Bakanı Istemihan Talay adma bir de plaket verildi. 8. Çocuk Kitapları • Kültür Servisi - Beyoğlu Belediyesi tarafından bu yıl 8.'si düzenlenen 'Çocuk Kitaplan Şenliği', tiyatro oyuncusu Mümtaz Sevinç'in katılımıyla 23 Ekim'de başladı. 3 Kasım akşamı sona erecek olan şenlik süresince düzenli olarak okullarından İETT otobüsleriyle alınan öğrenciler, 24 yayınevinden 5 bini aşkın kitapla buluşturulduktan sonra tekrar okullanna bırakılıyorlar. (249 24 64) Atölye Öpümcek'ten Kafesler' • Kültür Servisi - Atölye / Örümcek'te, ünlü sanatçı BUBl'nin değişik dönemlerinden derlenmiş özel bir koleksiyonu sergileniyor. Adırun açıklanmasını istemeyen bir koleksiyonerin ihtiyaç üzerine satışa sunduğu sergide, figüratif ve soyut çalışmalann yanında, sanatçının adıyla özdeşleşmiş 'Kafesler'den de örnekler yer alıyor. 23 Kasım'a dek küçük çapta bir BUBl retrospektifi sunan sergide boyutlan açısmdan mütevazi ama birbirinden hem üslup hem tarih olarak oldukça farklı yapıtlar yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle