Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 -I EKİM 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Yeni parti tamam
• J
Ai\KARA(AıNKA)-
Uzunca bir süredir
üze-Tİnde çalıştığı
pro^ram ve tüzük
tasl-aklannı tamamlayan
Erdal Inönü'nün, yeni
partinin kurucular kurulu
üzeıinde çalıştığı ve
bunun arduıdan ay
sonuna doğru yeni
partinin kuruluşunu
açıkiayacağı bildirildi.
Sürekli olarak kurulacak
partinin "gerçekten yeni
olacağı" doğrultusunda
açddamalar yapan
înönü'ye yakın isimler,
bu partinin "Türkiye'nin
bir başka partinin devamı
olmadan kurulacak ilk
sosyal demokrat partisi
olacağı"nı dile getiriyor.
Bu nedenle Inönü'nün
büyiik bir titizlikle
üzerinde çalıştığı
kurucular kunılunun da
"tamamen yeni"
isinılerden oluşacağına
kesin gözüyle bakıhyor.
TBMM'de intihar
girişimi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Yerleşkesi içinde
bulunan Halkla îlişkiler
Binası B Blok'un
çatısına çıkan Ünal
Ceren isimli yurttaş
intihar girişiminde
bulundu. Ceren'in işsiz
olduğu, iş bulmasına
yardımcı olmalan için
milletvekilleriyle
görüşmeye geldiği
ögrenildi.
Cinsel obje'
tartışması
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Sağlık, Aıle,
Çalışma ve Sosyal Işler
Komisyonu toplantısı
"türban ve seks objesi"
tartışmasına sahne oldu.
AKP'lı Bingöl
Milletvekili "Kadınlann
seks sembolü olarak
kullanıldığını" iddia
ederken, Komisyon
Başkanı Ertuğrul
Kumcuoğlu, "Türkiye'de
en büyük seks objesinin
bırerkek olduğunu"
söyledi.
Cemevi yasaya
aykrı değil
• ANKARA (ANKA)-
Yargıtay 2'nci Hukuk
Daıresi, cemevi
demeklerininin
kuruluşunun yasalara
aykın olmadığını bildirdi.
Elmadağ Cemevi Kültür
Sanat ve Folklor
Derneğfnin, kurulması
yasak derneklerden
olduğu gerekçesiyle
kapatılması karannı
oybirliğiyle bozan daire,
Elmadağ Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin yetkisini
aşarak dernek
yöneticilerine bir de ceza
\ermesinin yasalara
aykın olduğunu açıkladı.
GaffarOkkan
suicastı
IDtYARBAKBR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Dıyarbakır Valisi Cemil
Serhadh önceki gün
yapüan Hizbullah
operasyonunda yakalanan
Servet Yoldaş'ın yanı sıra
Fuat Çetin ve Şener
Dünük'ün de eski
Dıyarbakır Emniyet
Müdürü Gaffar
Okkan ve 5 polis
memurunun şehit
edılmesi olayına
katıldığını açıkladı.
Serhadh, dün düzenlediği
basın toplantısında
terörle mücadele şubesi
ebplerince düzenlenen
operasyonda 13 örgüt
üyesinin yakalandığını
belirtti.
Cumhurbaşkanı, yetkinin asker gönderileceği anlamına gelmediğini söyledi
Sezer: Başkomutan benimANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer, TBMM'den yurtdışına asker
gönderme yetkisinin alınmasının
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK)
mutlaka başka ülkelere
gönderileceği anlamına gelmediğini
bildirdi. Sezer, "Körfez Savaşı'nda
da bu yetki alındı, fakat
kullanılmadı. Durumun gereklerine
göre hükümet bu yetkiyi kullanacak
veya kullanınayacak" dedi.
Cumhurbaşkanı Sezer,
başkomutanhk yetkisinin hükümete
devTedilmesinin de söz konusu
olmadığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer, dün Yemen'in Ankara
Büyükelçisi Ahmed Hüseyin M. El-
Bashayı kabulü öncesinde
gazetecilerin sorulannı yanıtladı.
Sezer, anayasanın 92. ve 117.
maddesiyle ilgili yetki
alınmasının cumhurbaşkanımn
başkomutanlık yetkisinin Meclis'e
devredilmesi anlamına gelip
gelmediğinin soruhnası üzerine
şunlan söyledi:
"Anayasanın 92. maddesi 2 hal
dışında silahb kuvvederin yurtdışına
gönderilmesi veya yabancı silahh
kuvvetlerin yurtiçinde
bulundurulması yetkisini TBMM'ye
veriyor. İzni vermeye yetkili merci
TBMM'dir. Hükümet MecBs'e
yapüğı başvuruyla bu yetkinin, iznin
verilmesini istiyor. Bu iznin ahnması
mutlaka Türk Silahh Kuvvetleri'nîn
başka ülkelere gönderileceği
anlamına gelmez. Nitekim Körfez
Savaşf nda da bu yetki ahndı fakat
kullanılmadı. Durumun gereklerine
göre hükümet bu yetkiyi kullanacak
veya kullanmayacak."
Sezer, bir başka soruyu yanıtlarken
başkomutanlık yetkisinin hükümete
devredilmesinin söz konusu
olmadığını bildirdi. Türkiye'nin
taraf olduğu uluslararası anlaşmalar
ve uluslararası nezaket kurallan
gereği dışında silahlı kuvvetlerin
gönderilmesi konusunda izin
verecek kurumun TBMM olduğuna
işaret eden Sezer. u
Anayasanın
kurata bu" dedi.
Sezer, Afganistan'a yönelik
operasyona asker gönderilmesi
konusundaki görüşlerinin soruhnası
üzerine de "Böyle bir talep yok"
diye konuştu.
Yılmaz, Afganistan'a yönelik harekâtı ve sonrasını değerlendirdi:
Savaş yaydma eğflimindeANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP
lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yıl-
maz, ABD'nin Afganistan'a yönelik başlat-
rığı harekâtın yayılabıleceğı mesajıru verdi.
Yılmaz, oluşacak "anaforun" Türkıye'yi de
içine almasırun kaçınılmaz olabileceğini be-
lirterek hükümetin bütün bu olasılıklara kar-
şı önlem alma gereksinimi duyduğunu söy-
ledi. ABD'deki saldınnın Batı ülkeleri için
"ibret vesflesi" olduğunu kaydeden Yılmaz,
"Baü'nın etkin siyasi ve lojistik desteğinden
yoksun kalacak olan terör örgütlerinin loka-
Kze olarak güçlerini önemB ölçüde kaybet-
meleri kaçnulmazdır" diye konuştu. MHP
Genel Başkanı \ e Başbakan Yardımcısı Dev-
letBahçeli ise operasyonun Afganistan'la sı-
nırlı kalmasını arzu ettiklerini söyledi.
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, partisinin
grup toplantısında ABD'nin Afganistan'a
yönelik harekâtı ve olası sonuçlannı değer-
lendirdi. Harekâtın Taleban ve Usame Bin
Ladin'ın ele geçirilmesiyle sonuçlanmasını
dileyen Yılmaz, "Ancak sıcak müdahalenin
yavüma egilimi gösterdiğini de hiçkimse göz
ardı edenıez. Savaşın Afganistan dışına taş-
ması, bütün bölgeyi kan ve ateş yumağı haÛ-
ne getirebilir. Böyle bir durumda oluşacak
anaforun Türkiye'yi de içine ahnası kaçınıl-
mazdır" diye konuştu. Bu nedenle hüküme-
tin olasılıklara karşı hazırlıkh olma gereksin-
mesi duyduğunu belirten Yılmaz, şimdiden
birtakım önlemlerin ahnması ihtiyacının
doğduğunu söyledi.
MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardım-
cısı Devlet Bahçeli, gazetecilerin tezkerenin
kapsamının ne olacağının sormalan üzerine,
"Muhtemel gehşmeler karşısında Türki-
ye'nin ahnası gereken tüm tedbiıier düşünü-
hlyor. Tezkerenin mahiyeti budur" dedi.
ABD'de
yaşananlann
Banh ülkeler
için bir ibret
vesilesi
olduğunu
anlatan Yılmaz,
"Bu ülkeler
terör ve terör
gruplanna olan
yakİaşımlannı
bir kez daha
gözden
geçirmek
zorunda
kalacaklannr.
Türkiye'nin
savunduğu
tezlerin bu acı
olayla
anlaşılması bir
bakıma
soindiricidir"
dedi Yılmaz,
Batüı ülkelerin
kararhve
ısrarlıbir
yaklaşun
göstermesi
durumunda
terör
sorununun
büyük ölçüde
çözüleceğini
savundu.
Genel Başkan Yardımcısı, Türkiye için tarihi bir fırsat olduğunu savundu
SP: Taleban'a arabulucu olabmANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Savaşa asker gön-
dermek için TBMM'den sınır-
sız yetki isteyen hükümet,
muhalefet partilerinin sert
tepkisiyle karşılaştı. tktidann
sınırsız yetki istemeye hakkı
olmadığını savunan DYP Ge-
nel Başkanı TansuÇüler, Tür-
kiye'nin köşeye sıkıştırılması
nedeniyle zoraki destek vere-
ceklerini bildirdi. SP. Türki-
ye'nin "Taleban'ın arabulu-
cusu olması" önensinı getirdi.
Çüler. partisinin grup top-
lantısında, Türkiye'nin Afga-
nistan'dan kötü durumda bu-
lunduğunu savundu. DYP h-
deri, "Türkiyegerçekbirsava-
şın içinde. Vatandaş diyor ld,
'Afganistan 'dakiler bizden
iyi. Çünkü onlara hiç olmaz-
sa gökten yiyecek yağıyor.
Biz açız aç' diyorlar. Gerçek
savaş bu" diye konuştu. Çiller,
Meclis'ten istenen yetki ko-
nusunda partisinin tavrını
şöyle anlattı:
"Dün 'Asker göndermeyiz'
dediler, bugün tezkere» Tür-
kiye sürüklene sürüklene, ini-
siyatifsiz bir diplomasiyle kö-
şeye sıkıştınlmış bir biçimde
bu hak sokulacak bir ülke de-
ğiknr. Başbakan'a 'Bilgi ver'
diyoruz. "Ben bilmem, onlar
bilir' diyor. 1 aydan bu yana
kürsüye çıkıp 20 dakika bir
şey okuyacak. Ha okudu, ha
okuvacâk, ha okudu ha oku-
yacak. Böyle bir hükümetin sı-
nırsız yetki istemeye hakkı
yoktur. Bu hükümet ne yapa-
cağuıa henüz karar \ ermemiş
bir görüntüyle Türkiye'yi
açıkta bıraknuşnr.'"
Budak'ın önerisi
Müttefiklerin saldınlanna
ve savaş bölgesine Türk aske-
ri gönderilmesine kesin ola-
rak karşı çıkan SP ise yeni bır
öneri gündeme getirdi. SP
Genel Başkan Yardımcısı Ya-
kup Budak. "Bu savaşa koşul-
suz destek verilmesi ve asker
gönderilmesi, Türkiye'yi böl-
ge ülkelerinden uzaklaştırır.
Türkive arabulucu ülke olma-
lıdır. Taleban yönetiminin
ABD ile aralannda tslam ül-
kelerinden arabulucu olmala-
nnı istemesi tarihi bir firsat-
ür" dedi. Savaşın nerede ne
zaman duracağını kimsenin
bılmediğini vurgulayan Bu-
dak, "ÖzeDildepetrolveyeral-
ö zenginnkkaynaklan üzerin-
deki iktidar mücadelesi ma-
alesef bebeklerin kanı üzerin-
de yapdmaktadır" görüşünü
dile getirdi.
AKP Genel Başkanı Recep
TayyçErdoğanda, genış yet-
ki konusunun düşündürücü
olduğunu söyledi. Erdoğan,
saldınnın başlamasından bu
yana hükümetin tutarsız açık-
İamalar yaphğını kaydetti.
Censoru reddedildi
Derviş
IMF'yi
eleştirdi
• Muhalefetin
eleştirilerini hükümet
adına yanıtlayan Bakan
Derviş, " Türkiye'ye
danışmanlık yapan
kuruluşlar da bazı
şeyleri iyi
hesaplayamadı" dedi.
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DYP ve SP grubu-
nun hükümet ve Başbakan
Bülent Ece\it hakkında ver-
diği 3 gensoru önergesinden
ıkisi reddedilirken, birisi de
gen çekildi. Muhalif millet-
vekillerinin suçlamalanna
yanıt veren ekonomıden so-
rumlu Devlet Bakanı Kemal
Derviş, IMF ve Dünya Ban-
kası'nı eleştirdi.
DYP ve SP grubunca hü-
kümet ve Ecevit hakkında
verilen 3 gensoru önergesi-
nin gündeme alınıp alınma-
masına ilişkin görüşmeler
dün yapıldı.
'Bakanlar Kurulu'na
meydan dav^ğı lazim'
Ilk iki gensorunun redde-
dihnesinin ardından SP ikin-
ci önergesini geri çektı.
SP'nin ilk önergesinin görü-
şühnesi sırasında AKP adına
konuşan Abdüllatif Şener,
hükümetin koyduğu hiçbir
ekonomik hedefin gerçek-
leşmediğini belirterek, "He-
defleri tutturamadığı için Ba-
kanlar Kurulu'na meydan
dayağı çekmek lazun" diye
konuştu.
Eleştirileri hükümet adına
yanıtlayan Devlet Bakanı
Derviş, Türkiye'nin
1987'den sonra ihracata da-
yalı kalkmma politikasuıı-
olumsuz yönde işlemeye
başladığını söyledi. Derviş,
199O'lı yıllar boyunca dev-
letin ortalama yüzde 25 reel
faiz ödediğini belirterek, bu-
nun son duruma katkısı oldu-
ğunu dile getirdi. IMF ve
Dünya Bankası'na da eleşti-
ride bulunan Derviş, "Türld-
ve'ye danışmanhk yapan ku-
ruluşlar da bazı şeyleri iyi he-
saplayamadı" dedi.
IRMIKI AYDIN ENGİN .net.tr
Postayı önce ABD Başkanı
Bush koydu:
- Bu iyilerle şeytanın sava-
şıdır, dedi. Herkes safını seç-
mek zorunda. Ya iyinin yanın-
dasın, ya kötünün safında...
Hiç üstümüze alınmadık.
Bizden başkalanna yönelmiş
bir "posta koyma" olarak al-
gılamayı yeğledik.
Nitekim Bush'un sözlerinın
dumanı tüterken, Ankara'da
Başbakan Ecevit, hiçbir yan-
lış anlamaya olanak vermeye-
cek bir açıklıkla "Asker gön-
dermeyeceğiz" diyordu. Tür-
kiye, bazı havaalanlarını aç-
mak ve hava koridorunun kul-
lanılmasına izin vermek gıbi
"pasif bir destek"\e sorunu
geçiştirebilme hesabındaydı.
O günlerde çıkan gazeteler bu
tutumu, Ecevit'in "Askergön-
dermeyeceğiz" sözlerini
manşetlere taşıyarak vurgula-
dılar.
Birkaç gün once benzeri bir
postayı Usame bin
Ladinkoydu. El Cezıre tele-
vizyon kanalında yayımlanan
Kolera ile Veba Arasmda
video kaydında gözlerimizin
içine baka baka "Küfrün ve
imanın savaşında herkes ye-
rini seçecek. Ya kâfirin yanın-
dasın ya Islamın" dedi.
Neredeyse Bush'un sözle-
rinin kopyası.
Her ıkisi de "Ya benden ya-
nasın ya da yakarım çıranı"
demekte.
Tamam, Usame bin La-
din'ın çağrısına uymak söz
konusu değil.
Peki Bush'un çağrısına?
Son soruyu boş yere yanıt-
lamaya kalkmayın. Yanıt ve-
rildi. Gerçi bu satırlar yazılır-
ken henüz Büyük Millet Mec-
lisi topianmadı. Henüz Hükü-
met'in "Yurtdışına asker gön-
derme ve yurtiçinde yabancı
asker bulundurma yetkisinin
verilmesı"ne ilışkın "tezke-
re"s\ ele ahnmadı.
Ama boş verin. Ya biraz cil-
veleşerek, ya ona bile gerek
görmeden "şıpınişi" bir gö-
rüşmeden sonra TBMM Ge-
nel Kurulu "tezkere"y\ kabul
edecek, Hükümet'e ıstediği
yetki verilecek.
Yani Türkiye'ye (de) yöne-
len iki çağn'dan birini seçiyo-
ruz; Bush'un yanında saf tu-
tuyoruz.
Bıliyorum bunu sevinçle
karşılayacak olanlar var. 11
Eylül'deki o sinsi ve kalleş sal-
dınnın ardından yükselen öf-
ke dalgasının içinde, salt tero-
rizm batağına saplanmış
"bağnaz cihat savaşçılan"nın
değil, ABD'ye dost olmayan,
küreseileşmiş dünyanın pat-
ronuna itirazlan olan ve halk-
larının büyük çoğunluğu Müs-
lüman olan devletlerin de kah-
redilmesini bir uygarlık ödevi
olarak kavrayanlar var. Onlar
elbet alkış tutacak.
Bıliyorum, bu saf tutmayı
salt "Islama ihanet" bağla-
mında ele alan, "Usame bin
Ladinler"\ lanetlemek bir ya-
na, gizli ya da açık gönül bağ-
larıyla öven ve "Büyük şey-
tan" ABD'nin karşısında Usa-
me Bin Ladınler'in safında y-
er alanlar var. Onlar "Niye Ta-
leban'ın yanında değil de
ABD'nin yanında saf tuttun"
sorusu üstünde tepinecek-
ler...
•••
Peki Türkiye "veba ile kole-
ra" arasında tercih yapmak
zorunda mı?
Sözünü ertiğimiz tercihin
"savaş" anlamına geldiğini
kavrayamayacak kadar bü-
yük bir aymazlık içine sürük-
lenmek kaderimiz mi?
Savaş bu.
Barut fıçısından beter bir
coğrafyada, gözü dönmüş,
Tann adına can almayı kutsal
ödev, can vermeyı imanın sı-
nanması olarak görenlerin
burnunun dibindeyiz ve kimin
neden "iyi", kimin neden "kö-
tü" olduğunu kimsenin bile-
meyeceği bir çatışmada taraf
oluyoruz.
Bütün kavramlann ayaklar
altında çiğnendiği bir karga-
şadayız.
"Sonsuz özgürlük" diyorlar
ve bunun ne menem bir öz-
gürlük olduğunu sorguladığı-
nızda karşınıza çıka çıka kü-
reseileşmiş sermayenin sınır-
sız, kısıtsız özgürtüğü çıkıyor.
"Büyük şeytan Amehka'ya
karşı Islamın cihadı" diyorlar,
kullandıkları, Kızılordu'ya kar-
şı savaştıkları günlerden kal-
ma silahın kabzasında ABD
markası; ceplerinde, yine o
günlerde "mücahitler"e akıtı-
lan 5 milyar dolardan "arta ka-
lanlar" var.
• • •
Peki biz niçin bu savaşın bir
tarafıyız?
Bu soruya "IMF'nin üçüncü
dilim krediyi serbest bırakma-
ma" kararında simgelenen
"tehdit" dışında bir yanıt bu-
lamıyorum.
Bana "onursuzluğun" tanı-
mını yapabilir misiniz?
ÜĞÜPOLİIİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Umut Acıyla Kesişiyor...
Bır kadın, bir erkek, bir çocuk. .
Korkuyla bakıyorlar kameralara!..
Upuzun dar bir kulede, ne göksel bir melek el
sallıyor ne de gece yarısı umutları topluyor...
Fırtına, toprağın bırtıği yerde mavi bir aydınlığın
izdüşümünü yansıtmıyor...
Kâbil, Kandahar ve Herat bombalanıyor...
Çocuklar ölüyor, çocuklar!..
Tüm dünya, tüm bu terörü göf'nüyor!..
Usame Bin Ladin ve Taleban I derleri keyfinde,
ABD ve Ingıltere'ye meydan okuyor...
Umudun acıyla kesıştiği, çocukların yaşamları-
nı çoğaltmadığı, kadınların katledıldiğı topraklar-
da barış bahane!..
Evren kendı kargaşası içinde..
Yurek acıları yıllardır hiç dinmemişti Afganis-
tan'da...
Tum yaşananlar karşısında birtakım adamlarte-
levizyon ekranlarını ışgal etmiş!.
Usame Bin Ladin alkışlanıyor, Taleban'ın sırtı sı-
vazlanıyor!..
Kimi Atatürkçüler, kimi solcular, bilumum tak-
keli liboşlarla birlikte Afganıstar'ı konuşuyor...
Söz, her zaman olduğu gibi donüp dolaşıp 'ba-
şörtüsü'ne geliyor, 'laikçi terör' lanetleniyor!..
Vay benim iki gözüm vay!..
Türkiye'yi Iran'a, Sudan'a benzetmek isteyen,
tarıkatçı sermayenin, İBDA-C ve Hizbullah'ın ca-
mi çıkışı eylemcileri daha düne dek ABD'nin kuy-
rukçuluğunu yapmıyorlar mıydı?
Bu arada Yeni Oünya Düzeni'nın CIA maaşlı
savunucuları oldukça sıkıntılı!..
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tukursen bıyık!..
Ne yapacaklarını bilmıyorlar!..
Biri diyor ki:
"NATO Hıhstıyan ülkelerden kunılu, Türkiye ara-
larındaki tek ülke..."
Öbürü söze giriyor:
"Canım onu 1952'de NATO'ya girerken düşün-
selerdi..."
Haydi bakalım çıkın işin içinden...
1952'de Demokrat Parti iktidarda...
Cumhurbaşkanı Celal Bayar Başbakan Ad-
nan Menderes...
•••
Türkiye'de bir televizyon kanaiı >*ar...
O kanal, bugünlerde Afganistan' tartışıyor!..
1996 yılıydı...
Aynı kanal bır haber verdı:
"Müslüman gençler gözaltında..."
İBDA-C'nin eylemcileri yakalan-nıştı!..
O dönemde Refah Partisi tarafından parasal
olarak desteklenen televizyonda bır kışı çıktı ve
açık açık şöyle dedi:
"Bu çocuklann suçu, sadece namaz kılıp tes-
pih çekmektir!.."
Sonradan anlaşıldı kı 'Ammar' kod adlı T.A,
'Enes' kod adlı T.O, 'Abuzer' kod adlı A.K Pakis-
tan, Iran ve Suriye'de silahlı eğıtım görmuşlerdi...
Aynı televizyon kanalında bir şeriatçı yazar, ge-
çen gün bas bas bağırıyordu:
"Kızım, gelinim, kanm, başörtüsü yüzünden üni-
versiteyi bitiremedi..."
Bır dığeri, 'kamu düzeni'nöer habersiz çığlık
çığlığaydı:
"Türkiye'deki laikçi terör sona ermelidır!"
Kadın eli sıkmayan yobazlara, Türkıye'de fır-
sat doğdu!..
Yoksul Afganistan'a ABD'nin saldırmasını fırsat
bilıp "laikçi terör" demeye başladılar!..
Aynı kişiler, yıllar önce Bosna'ya ve Çeçenis-
tan'a Türkiye'den savaşçı göndermiyorlar mıydı?
Oyun içinde oyun!..
Türkiye'yi kuşatan şeriatçılar fırsat kolluyortar...
Bu cuma günü cami çıkışlannda tıpkı Pakis-
tan'da olduğu gibi eyleme hazırlanıyorlar...
• • •
Bizim din bezirgânları Afganistan'da kadınla-
ra yapılan baskıları görmez!..
Neden?
Çunkü bizım dın bezirgânlan Taleban gibi düşü-
nür!..
Türkiye'yi ortaçağın karanlığına götürmek is-
teyenlere, üniversiteli kızları dolarla maaşa bağla-
yıp örtenlere bugün gün doğdu!..
Bazı televizyon kanallannda kapışıyor takkeli li-
boşlarla, din bezirgânları!..
Kimi Atatürkçü, demokrat, yurtseverler de 'ko-
nu mankeni' olarak onların karşısına geçip "Arka-
daş/ar, o öy/e değil" diyortar...
Öysa Afganistan'da çocuklar ölüyor...
Kadınlar kurşuna diziliyor...
Umut acıyla kesişiyor bir sonbahar sabahın-
da!.. Bilmem yüreğinizde bır acı var mı?
hikmet.cetinkaya « cumhuriyet.com.tr
Faksnumaramız:0212/513 9O98
Kamuoyu tepkisi etkili oldu
Partikrden '
içinyeni manevra
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - Siyasi
partiler, milletvekilleri-
nin maaşlannın yüksel-
tilmesınin yolunu açan
anayasa değişikliğınin
yarattığı tepki nedeniy-
le, bu konuda bir yasa
çıkarmayı kararlaştırdı.
TBMM Plan ve Büt-
çe Komisyonu'nda dün
akşam Gelir Vergisi Ya-
sası'nın görüşülrnesi sı-
rasında, Emekli Sandı-
ğı Yasası'na, "Bukanu-
nun uygulanmasmda
en yüksek Emekli San-
dığı iştirakçisi olarak en
yüksek devlet rnemuru
esas ahmr" cümlesinin
eklenmesine yönelik
yasa önerisi, tüm üye-
lerin imzasıyla kabul
edildi.
Önenyle. anayasa de-
ğişikliğîndeki "mfflet-
vekili maaşlaruun en
yüksek Emekli Sandığı
iştirakçisinden az ola-
mayacağma" ilişkin dü-
zenlemenin uygulan-
masmda değişikliğe gi-
dilmesi hedeflendi. An-
cak, anayasa değişikli-
ğinin yürürlüğe girme-
si durumunda, üzerinde
anlaşılan yasa önerisiy-
le tek değişikliğin "alt
snur" olarak en yüksek
Emekli Sandığı işrirak-
çisinin yerine, en yük-
sek devlet memurunun
esas ahnması olacağına
dikkat çekildi. Bu deği-
şiklikle miUervekili ma-
aşlannın üst sınınrun
yine belirsiz kalacağına
işaret edildi.