Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 11 EKİM2001 PERŞEMBE
14 i l U l l kuttur@cumhuriyet.com.tr
Nobel Odülleri
bugün açıklanıyor
GÜRHAN UÇKAN
STOKCHOLM-İlkkez
1901'de verilen Nobel
odülleri bu yıl 100. yıldö-
nümünü özel birprogram-
la kutlayacak. Yeni binyı-
lın ılk ödüllerini kazanan-
lar peş peşe açıklanıyor.
Sırada bugün açıklana-
cak olan edebiyat ödülü
var. Adaylar arasında İs-
veç'ın en çok yabancı di-
le çevirilmış ozanı Tomas
Tranströmer önde yeralı-
yor. Ünlü yazann Türkçe-
de 1998 "de Telos Yayınla-
n tarafmdan yayımlanan
"Hüzün Gondohı" adlı ya-
pıtı yer alıyor.
Ödülün bir başka adayı
da Isveçli Astrid Lindg-
ren. 1945'teilk"Uzunço-
rap Pippi" adlı çocuk ro-
manıyla yepyeni bir dün-
ya yaratan Lindgren, 94
yaşında ve Türkçede çok
sayıda kitabı bulunuyor.
Belçikalı romancı Hugo
Claus, en son "Blonde"
adlı son romanında Ma-
rflynMonroe'nun yaşamı-
nı irdeleyen Amenkalı ya-
zar Joyce Carol Oates \ e
adlannı saptayamadığımız
biri Koreli, öteki Endo-
nezyalı iki yazar da yazar
ve yayıncı çevrelerinde
geçen adlar arasında.
Bugün Isveç Akademi-
si'nın sürekli sekreteri
Horace Engdahl akademi-
nin borsa binasındaki ofi-
sinin kapısı önünde, tari-
hi çalar saat 13.00'ü
(Türkiye saatiyle 14.00)
çaldığında karan açıkla-
yacak ve ondan sonra -her
yıl olduğu gibi- kıyamet
kopacak...
Japon görsel sanatlar
Japonya tstanbol Başkonsoloshığu,
Japonya Ue Türkiye arasındaki dostlak
ifişkilerini getiştfrmek amaayla 'Japon
Görsel Sanatlar Sergisi' başlığı adı
altmda 11-20 Ekim tarihJeri arasında
Oıiaköy Kültür MerkezTnde bir sergi
düzenliyor. Gûnümüz genç Japon
sanatçılan tarafindan 'Sanat ve
TeknokjF adı akmda hazırlanan sergi,
2000 yıhnda Japonya'da Japon Sanat
ve KüJtür Derneği (JACA) tarafindan
aynı adla düzenknen açık yanşmada
ödfil kazanan 44 sanatçının 48
yapıündan oluşuyor.
InsancılAtölyesi
3.yaşında
Kültür Servisi - In-
sancıl Atölyesi çalış-
malarına bu yıl 15
Ekim'de başlayacak.
Yeni dönemde 14
dalda seminer düzen-
leyecekolan atölyenın
sürekli seminerlerinde
yer alan Felsefe, Edebi-
yat Atölyesi ve Yazar-
lık'tan yanı sıra dönü-
şümlü olarak 'Evrim
Kuramı', 'Ekonomi',
'Estetik', 'Matematik
Felsefesi', 'Tarihi Sü-
reçte Kadın', 'Tarihsel
Süreç tçinde Müzik',
'Yeni Dünya Düzeni',
'Yeni Dünya Gerçe-
ğiYOrtadoğuVAstro-
nomi' ve 'Osmanb İm-
paratorhığu Nasıl Bittf
dersleri yer alacak.
Yazarlık semineriyle
başlayacak yeni dönem-
de Doç. Dr. Haluk Er-
tan, Prof. Dr. Izzettin
Önder, Prof. Dr. Afşar
Timuçin, Se\im Gün-
düz, Ebru Oktay, Ba-
har Üstün, Tüten Ang,
Sibel Özbudum, Rebia
Erdoğan Dirimj Ebnı
Aktel, Sarper Özsan,
Temel Demirer, Orhan
l>iler, Berrin Taş, Meh-
met Esatoğhı ve Cengiz
Gündoğdu seminer ça-
lışmalannı yönlendire-
cekler.
21 Ekim'de başlaya-
cak Tıyatro Atölye-
si nde ise Mustafa Tu-
ran, EnverAkan, Meh-
met Esatoğlu kuramsal
ve pratik uygulamalar
yapacaklar. Insancıl
Atölyesi'nin seminer-
leri 30 Haziran'da sona
erecek. (249 80 19)
Bienalle birlikte hareketlenen sanat ortamı 'kümtörlük'kknliğini yeniden gündeme getirdi
Kavramlaryeterince tarüşılmıyorKültür Servisi - Bir yandan 7. Ulusla-
rarası İstanbul Bienali sürerken diğer
yandan ilk bienalden bu yana sorgula-
nan 'küratör' kavramı >ine sanat orta-
mının gündemine oturdu. Zaten \ ar olan
bu kimlilc özellikle son yıllarda sanat or-
tamı tarafindan da kabul görmesine kar-
şın Türkiye'de uygulanış biçimiyle hâ-
lâ tartışılıyor. Ülkemız sanat ortamının
önde gelen adlarına, Türkiye'deki küra-
tör kımliginin oluşumu, gelişimı üzen-
ne ne düşündüklerini sorup kavramı iz-
lek-sanatçı-sanat yapıtı üçgenı çerçeve-
sinde değerlendirmelerini istedik.
BERAL MADRA
Bu sorular 1987'deki ilk bienalden bu
yana soruluyor. 15 yıldırbu soruları ya-
mtladım. Sanınm, yurtıçınde ve yurtdı-
şında 25'den fazla uluslararası grup ser-
gisi, 2 İstanbul Bienali küratörlüğü. 4 Ve-
nedik Bienali Türkiye sergisi ve 50-60
sanatçının kişisel sergisini yapmış olan
bu sergilerin maliyeti eğer gerçek büt-
çelerle yapılsaydı 2 milyon USD olarak
hesaplanabilir - bir insana küratör kim-
dir, diye sorunca, insanın içinden artık
yanıt vermemek geliyor. Sonuçta, ulus-
lararası sanat ortamında 'küratörlük'
denilen, ama Türkiye sanat ortamında
şımdilerde 'kayyumluk' (H.B Kahra-
man, Radıkal) ve "sinektör" (Erdağ Ak-
sel. Radıkal) denilen bir ış yapmaktayım.
Gerçekte tıpkı 'gerçek sanatçf olmak
ıçin nasıl, sanatçıyı taşıyan müzesi, sa-
nat merkezi, koleksiyoncusu, uluslara-
rası galerisi ve fuanyla bir sanat altya-
pısı olması gerekiyorsa, "gerçek küra-
tör" olmak için de aynı şeyler gerekiyor.
Türkiye'de herşeyı "mış" gibi yapı-
yoruz. Küratörlük de 'küratörlükmüş
gibi' yapılmakta. Sayılarla ifade etmek
gerekirse ve bu meslekte 15 yılı geride
bıraktığım düşünülürse, şimdi benim
uluslararası sanat piyasasında bir sergi
için talep etmem gereken ücret, serginin
kapsamına göre, 50000-100000 USD
arasındadır. Bizde böyle ücretlerin göl-
gesi bile yok! Sergi bütçeleri bile bu ka-
dar değil! Kuşkusuz, bu para, bizdeki gi-
bi. bu işi amatör düzeyde \ e yan iş ola-
rak götürenlere verilmiyor? Bizde bu iş
henüz bir meslek değil. Sanata ilgı du-
yan, ya da sanat alanında kendıne yer
edınmek ısteyen herkez kollan sıvayıp,
küratörlük yapıyor; ne ıdeolojik, ne lo-
jıstik ne de mesleki sorumluluk taşıyor.
Sanatçılann küratörlük yapmasının
da başka kurallan vardır; çok inandın-
cı gerekçeleri olması beklenir. Çünkü,
küratörlük sanatçının altında bir yerde
duran bir iştir; yani sanatçının birkaç
basamak inip yapması gereken bir 'ara-
cıhk' işi. Başka bir deyişle, gerçek bir sa-
natçı"küratör"olmayahevesetmez et-
memeli. Türkiye sanat ortamının sanat
işlerini sanatçılarla ya da sanata ara sı-
ra yaklaşan amatörlerle yürütmek gibi,
modası geçmiş işlevıni yitirmiş bir alış-
kanlığı \ ar; alışkanlığından vaz geçmi-
yor. işi küratörsüz sürdürmek istiyorsa,
bunun yerellık ' yalıtılmışhk geri kal-
mışlık gibi sonuçlanna da katlanır.
YTÜ Sanat ve Tasanm Fakültesi'nde
Sanat Yönetimi bölümü var; bir süre
sonra bu bölümü bitırenler, meslekleri-
ni icra etmek üzere sanat ve kültür orta-
mının içine girecekler ve bu soruyu ar-
tıkkimse sormayacak, diye umut ediyo-
rum.
terim, hem istemem durumu? Kanımca
Türkiye'deki sanat ortamının gerçek so-
runu da bu değil. Gerçek sorun, sanat söy-
lemlerinin, ka\Tamlannın, kriterlerinin
tartışılmaması, eleştırel düşüncenin ge-
n çekilmiş olması, sanatçılann tüketım
ve medya çarkının dişlerine takılmaktan
kurtulamaması, çokuluslu şirketlerin de-
netimindeki sanat ortamlanyla ilişki-
lerdeki boşluklar ve çelişkiler gibi daha
ciddi düzlemde...
Hatta daha da ciddı sorunlar var: Gü-
nümüze özgü çoğul sanat üretiminin îs-
tanbul sınırlanndan öteye geçmemiş ol-
ması, devletin ve Kültür BakanlığVnın
günümüz sanatına ilişkın hiçbir bilgisi
ve katkısı olmaması, İstanbul Biena-
li'nin içinde bulunduğu kente, ülkeye
luğun da olmasıyla bir iş alanı olarak be-
lirdi, artık galerisi olan kişiler bile ken-
dilerine küratör diyor. Bunun nedeni ta-
kibini yapacak kimsenın olmaması ve
küratörlerin birbirlerini eleştirme cesa-
retini ya da ahlakını göstermemeleri.
Sanatçının özerkliğini kısıtlamadığı tak-
dirde benim küratörlere bir itirazım yok.
Küratörlük, aslında müze kavramıy-
la birlikte başlayan, sanata yeniden ba-
kan, sanat üzerine düşünce üreten, sa-
nat yapıtlannı yeniden gözden geçirip
yeni haller çıkarabilecek donanımdaki
kişilerce yapılır. Küratör, sanat tarihi, sa-
nat felsefesiyle ilgilenen, özgün maka-
leleri olan kişidir.
Bizde niye oturmadığına gelince...
Türkiye'de bütün evrelerin geç yaşan-
Beral Madra: 'Gerçek sanatçı'
ofanak için nasü. sanatcıyı
taşıyan müzesL sanat merkezi,
koleksyoocosn, ulaslararası
galerisryie bir abyapsı otanası
gerekivorsa, 'gerçek küratör'
ofanak için de ayndan gerekiyor.
Meiimet Cüleryüz: Bizim
olkemizde sanat eleşrjrmenleri
küratörhlk >-apınca onun
eleştirisiııi yapacak da knnse
kalmıyor. Küratörlerin dtşmda
ODİan kontrol edecek, onlann
efcştirisini yapacak kinıse yok.
UtkU Varllk: Yeni bir meslek,
yeni bir iş sahasa. Abşveriş
açısından amaçları ve çizgfleri
a>m olan öncnıli nıodern sanat
müzelerinin, teknokrat akd
hocalannın yönetiminde
ohışturulan bir 'LOBt'.
Yine, her İstanbul Bienali'nden bir haf-
ta önce küratörlük sorgulanıyor: çünkü
yabancı bir küratör geliyor, bir seçim
yapıyor, bu seçim sanat ortamını bir bi-
çimde tedirgın ediyor ve konu gündeme
geliyor. Bence bu bir semptom; derin-
de yetennce bilgilenmemiş, olgunlaş-
mamış \ e doyuma ermemiş bir sanat or-
tamının - sanatçısıyla, galerisiyle, eleş-
tirmeniyle, koleksiyoncusuyla- ka\ra-
yamadığı istemediğibirgerçeğireddet-
mesi? Buna karşın. eklemlenmek iste-
nen Batı sanat sıstemi de bu küratörün
\arlığını dayatıp duruyor. Yani. hem is-
ve bölgeye karşı kültürel-idelojik so-
rumluluklannı yerine getirmemesi - tam
tersine bu bağlamdaki sanatı görmezden
gelmesi, Avrupa ve ABD çokuluslu sa-
nat odaklannın kurumlannın istanbul
Bienali gibi, henüz kendi kimliğini, iş-
levini, önemini ka\Tayamayan ka\Ta-
tamayan bienalleri kendi çıkarlan doğ-
rultusunda kullanması gibi?
MEHMET CÜLERYÜZ
Küratörlük ka\Tamı bizde bienaller-
le birlikte ortaya çıktı. Bu alandaki boş-
ması gibi, küratörlük de geç dahil olmuş
birkurum. Bir kurumun oluşabilmesi için
o kuruma gereksinim duymak gerekir,
gereksinim olmadan yapılan şeylerin
hepsi havada kalır \e içini doldurmak
zaman alır.
Türkiye'de 1975'ekadar ciddi bir sa-
nat galerisi yoktu. O zamanlar, sanatçı-
lar arasında galerilerin rolü konuşulur
ve galeriler tuzağına düşülmemesi ge-
reken kurumlar olarak düşünülürdü.
Şimdi de sanatçının özerkliği açısından
tarnşılan küratör meselesi var. Galeri
kendi düşünce ve bakışına göre seçim
yapar, bunda kararlılığı önemlıdir, bir ga-
leri kendi düşüncesinı ve bilgisini de
yanına koyarak tamnmayan genç bir sa-
natçıyı izleyiciye tanıtabilır. Küratör de
böyledir, küratör de kendi düşünceleri
ve donanımıyla sanatçıyı belirler, bu
doğrudurda. Galerilerin çokluğunu dü-
şünecek olursak sanatçı için şans daha
fazla, küratör adedine baktığımı za-
mansa küratörü kayıtsız şartsız ksbul
etmeniz gerekiyor. Bir aksiyonun iyn-
de görülmez ve sıfır sayılırsanız, keı-
dinizı küratörler tarafindan beğenihm-
ye mahkûm görebilirsinız. Şimdi bienaı
açılıyor, yanında da Broadvvay- offBro-
adway gibi off bienallar açılıyor, hoş ta-
bii. Ama küratörün önerisi, sunduğu
ka\Tam, yaptığı iş sorgulanmıyor.
Bizim ülkemızde sanat eleştirmenle-
ri küratörlük yapınca onun eleştirisini ya-
pacak da kimse kalmıyor. Küratörlerin
dışında onlan kontrol edecek, onlann
eleştirisini yapacak kimse yok.
UTKU VARLIK
Malum bienal konusuna girmeden,
uzun süredir dikkatımi çeken bu 'cura-
teur' tipinden söz etmek istiyorum. Açık-
ça yeni birmeslek. yeni bir iş sahası. Alış-
veriş açısmdan amaçlan ve çizgileri ay-
m olan önemli modern sanat müzeleri-
nin, teknokrat akıl hocalannın yöneti-
minde oluşturulan bir 'LOBİ'. Dışan-
da varlığından katıyen söz edilmeyen İs-
tanbul Bienali de bu lobinin yönetimin-
de.. ki aynca ülkeye ne getirip getirme-
diği başka bir tartışma konusu olabilir.
Şimdiye dek izlediğim 'curateur' kişi-
liğinde özellikle sivri akıllılık ve geniş
çaplı ukalalık çok geçerli. Örneğin, 4.
İstanbul Bienali 'curateur'üReneBlock.
şöyle bir başhkla işe girişmişti: Orien-
tATlON. 'Paradoksalbirdünyadasana-
nn görünümü'.
Çokuluslu şirketler ve kültür bakan-
lıklannm ekonomik desteğini çok iyi
kullanan bienal sistemi, giderek kapita-
list dünyamn ışıklı bir panosunu oluş-
turdu. Örneğin Lyon Bienali'nin bütçe-
si 26 milyon FE De\ letin bölgesel kül-
tür fonu adına ödediği. Bunun yanı sı-
ra bienaller konulannı daha dramatik
seçiyorlar; son Venedik Bienal'i 'İn-
sanlık Platosu' başlığmı atmıştı. Gide-
rek bütün bu bienallerin 'kâbe'si Kas-
sel -Dokumenta 2002 de bu 'curateur'
tipine bir yenisini kattı: Okwni Enwe-
zor, Nijerya asıllı New Yorklu Curate-
ur'ün konusu da 'Afrika üstüneyeni ba-
kış'. Bakalım göreceğiz, Afrikalılann
videoyu nasıl kullandıklannı?
SÜRECEK
Usta yazar, 'öğretmen
y
Fakir Baykurt aramızdan aynlalı bugün tam iki yıl oldu
Hayatta tek kutsal şey 'barış'tır
IŞIK
11 Ekim 2001 babamı yitirişımizin ikin-
ci yıldönümü. îçimde hep taşıdığun acısı-
nı bu yıl bir yazısıyla paylaşmayı düşündüm.
"Sevgili torunlanm, torunlarunın torun-
lan
Ben 20. >üz>ılda yaşayan bir Türk yaza-
nyun. Sündi 66 yaşındayim. Yaşamım bo-
> unca hem ögretmenlik yaptun, hem de ki-
taplar yazdım. Türkiye'de ve Alnıanva'da
çahştım. ama aslında ben bir dünya vatan-
daşıyım.
(.„) Yüzyıhmızda güzel şejier çok. Bilinı
ve teknikçok gelişti, hatta biraz fazla. Çün-
kü bununla çok tehlikeli şeyler de yapıku.
Kısacası, bizim vüzyılımızın iyiden çok kö-
rü taraflan var. Irkçılık, dini baskılar, mil-
ByetciKk\çzenginlerinkârlursıbizeçokyok-
lûk getirdi.
BunJann içinde en köriisü kuşkusuz ki sa-
vaş. Daha da acısı, bazı poütikacüann \e di-
ni önderlerin savaşı kutsal ilan etmelerl Fa-
kat öyle sanıyorum ki, hayatta tek kutsal sey
'barış'br. Savaştan daha kötü \e daha ap-
talca bir şey yoktur. İşte bu yiizden, sizlere
savaş hakkında daha önceden yazdığun bir
şiirimi iletiyorum.
Hepinize banş ve mutiuluklardOerhn. Fa-
kir Baykurt (1993)"
En ucuz tüfekle yok-
sul eve bir banyo / Bir
topla oyun yeri mahalle çocuklanna
/Birtanklaondersliklionokul Bir
uçakla yedi köye bir hastane / îki de-
nızaltıyla üç urmak çöle ulaşır
Bir roketle koca şehir kurulur / Bir
taburun postallanyla çocuklar / Kı-
zamıktankurtulur/ Beş yıl birikse bir
kolordunun parası /ICansere ilaç bu-
lumır
Bırak atom sa\"aşlannı bir an / îki
komşu arasında sıradan bir sa%aşı dü-
NEDİR SAVAS? şün / Kimileri yü-
lar yılı bitmiyor /
Atılan bombalar, harcanan mermi-
ler / Alın teri vergilerden
Yakılıp yıkıhnış bir şehir/ Kolay-
la mı yapılır yeniden Evlerin asan-
sörü merdiveni penceresi» Bir diişün
serin kanla lütfen / Dirilir mi yirmi-
sinde ölen asker, askerler
Bir düşün serin kanla, ya da sor bir
uzmana / Yanıtla şu küçük soruyu ri-
ca ederim / Aptallık değil de nedir /
Nedir savaş? (1987)
Yönetmen Herbert Ross,
yaşamım yitirdi
• NEVV YORK (AFP) - Amerikalı
sinema yönetmem Herbert Ross, 9
Ekim Salı günü New York'ta yaşama
veda etti. Adı açıklanmayan
rahatsızlığı nedeniyle uzun süredir
tedavi gören Ross, 74 yaşmdaydı.
1927 New York doğumlu Ross'un
kariyeri Broadway'de dansçı ve
koreograf olarak 1950'lerdebaşladı.
Koreograflığını yaptığı ilk fihn 1954
tarihli başrolünde Dorothy
Dandridge"in oynadığı 'Garmen
Jones" olan Ross, 'Komik Kız', 'Dr.
Dolittle, gibi filmlerin
koreografileriyle de dikkatleri üzerine
çekti. Ardından 'The Turning Poüıt',
'Bir Daha Çal Sam , 'Footlose',
'Çelik Manolyalar'. 'Baykuş ve
Kedi'. 'Sheila'nın Sonu', 'Güneş
Çocuklan', 'Yüzde Yedi Çözüm',
'Elveda Güzelim'in de aralannda
bulunduğu önemli yapıtlarla sinema
da yönetmen olarak saygm bir yer
edinmişti. Ilk eşi Jacqueline Kennedy
Onassisın ablası Lee Radzivvill olan
Ross, ardmdan 1987'de kanserden
ölene kadar e\Ti kaldığı ikinci eşi eski
balerin Nora Kaye'le evlenmişri.
Filmleri bugüne kadar toplam 44
Oscar adaylığı kazanan Ross, 'en iyi
yönetmen' dalında 'The Turning
Poinf ile Oscar kazanmışh.
"Kupbaga Prens' masal
tiyatroya uyarlandı
• Kültür Servisi - Grimm
Kardeşlenn klasiklerinden 'Kurbağa
Prens' adlı masal tiyatroya uyarlandı.
'Mavi Sahne' topluluğu tarafindan
İstanbul'da sahnelenen masalda
sevgisizliğin, verilen sözlerin
tutulmamasınm. yalanın ve kendini
beğenmişliğin, insanın başına ne
büyük felaketler açtığı konu ediliyor.
M. Tevfik Tunga tarafindan sahneye
konulan yapıtta Tunga'nm yanı sıra
Kadim Yaşar, Damla Özen, Murat
Altınok ve Metin Kurt rol alıyor.
Oyunun müzikleri Kazım Koyuncu,
dekoru Gü\en Demirbaş, koreografisi
Damla Özen, kostümleri Aygül Sonay
Güntav ve ışıklan Gökçen
Çakıroğlu'na ait. Oyun. kasım ayı
boyunca Bahçelievler Yayla Kültür
Merkezi nde, aralık. ocak ve şubat
aylannda da Göztepe Halis Kurça
Kültür Merkezi nde sahnelenecek.
(0542 590 35 78)
ADSO sezonu IVIozart
Gecesf ile açıyor
• ANTALYA (AA) - Antalya Devlet
Senfoni Orkestrası (ADSO), sezonu
bugün antik Aspendos Tiyatrosu'nda
düzenlenecek Mozart Gecesi' ile
açıyor. Şef Gürer Aykal'ın
yöneteceği konserde, keman sanatçısı
Cihat Aşkın, solist olarak orkestraya
eşlik edecek. 10-12 Ekim tarihlerinde
düzenlenecek konserlerde, Mozart'ın
eserleri 'Sihirli Flüt' ve 'Türk
Konçertosu" seslendirilecek. Antik
Aspendos Tiyatrosu'nda saat
21.00 cie başlayacak konserler için,
Antalya Müzesi önünden otobüs
seferleri düzenlenecek.
Quentin Tarantino, Asyalı
aksiyon ıievteriyle
• LOS ANGKLES (REITERS) -
Amerikalı yön etmen Quentin
Tarantino, 'Kilı' BilF adlı yeni
filminde suikas t örgütünden
kurtulmak istey;n bir kadın
suikastçının öyldisünü anlatıyor. Proje
de Asyalı iki ak siyon devi Hong-
Kongiu Yuen Woo Ping ve Japon
Sonny Chiba de yer alacak. Tarantino,
filmde Pıng'in Ç üı kungfu
aksıyonlannın ve- Chiba'nın da
Samuray kareografilerinin
kullanılacağını aq:ıkladı. Kadm
suikastçıyı Uma Thurman'ın
oynamasının plan landığı filmin
çekimlenne ne zaman başlanacağı ise
henüz belli değil.