25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 EYLUL 2000 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 YENİ MEVSİMDE IZLEYECEĞlMÎZ FİLMLER (UMUT SANAT) Avrapa siriemasınin • Listede Peter Jackson'ın 'Yüzüklerin Efendisi', Tim Robbins'in 'The Cradle Will Rock'ı, Khudonazarov'un 'Luna Papa'sı öne çıkıyor. Aynca konusundan çok yıldızlanyla kabul görecek filmler vizyona girmeyi bekliyor. CUMHURCANBAZOĞLU Yeni sezonun filmlerinde sıra Umut Sanat Ürûnfcri'nin listesinde. Birkaç yüdır, nıtelıkli seçimlenyle ve Avru- pa sinemasına gösterdığı ilgıyle piya- saya hareket getiren şirket bu sezon da hayli iddıalı yapımlan vizyona soku- yor. îşte listeden birkaç örnek: Umut Sa- nat'ın ağır toplanndan bıri şüphesiz Yüzülderin Efendisi olacak. PeterJack- son'ın LrvTyierJanHohn, KateBJanc- het, Ian McKeflan'lı kadroyla sinema- ya aktardığı romanın ne derece başa- nyla yorumladığını merak ediyoruz... Filmcılerin ormanda kaybolmalan Boston College'de okuyan öğrencile- rin fantezilerini harekete geçırmiş ve olayın gizemini araştınrken cadının gazabına uğrayınca olanlar olmuştu. Yönetmen Joe Berünguer, The Blair Witch Project 2'de ilk filmin beklen- medık başansınt tekrarlamak istıyor. Fılm şirketleri arasında 'fthaleden'le 'dağıtımı ûstknen' arasında fark olun- ca bazı filmler bırden fazla listede gö- züküyor. Sezonun önemlı fılmlerin- den Dancer In The Darkda bunlardan biri. Cannes'dan en iyi yönetmen (Lars Von Trier) ve en ıyi kadm oyuncu (Björk) ödülleriyle Türkiye'ye gelen film, ABD'ye göç eden Çek asılh bir kadının yaşadığı dramı, genç usta Von Trier'ın gözüyle aktanyor. Üç saati aşan süresine karşın çok seri akan fılm- de diğer başrol Catherine Deneuve'ün. Popseverler için de listede ılginç ya- pun var; Hint yönetmen Tarsem, genç kadın kurbanlannı öldürmeden cam hücrelere kapatan bır psikopatı anlat- nğı The Cefl'de başrolfl seksi şarkıcı Jennifer Lopez'e vermiş. NlkMaJvffldulkovun son fılmı Sftir- ya Berberi (Braber Of Siberia) bu se- zona kalmıştı. Başrollerinı Rkhard Harris, Julia Ormond ve Oteg Mens- hikov'un paylaşüklan fılm geçen yıl Cannes'ın açılışını yapmıştı... Serdar Akar'ın ikincı uzunmetrajbsı Dar Afan- da Kısa Paslaşmalar ise amatör bir fut- bol takımı çevresınde gelişen mahal- le yaşamından çeşitli kesitleri, aşkla- n, dostluklan, sorunlan, sevgileri yan- sıüyor. Umut Sanat, 19. Uluslararası Istan- bul Film Festivali'nin programında yer almış bazı yapımlara da yer veriyor listesinde. Bunlardan Patrick Lecon- te'un Köprüdeki Kız'ını daha önce vizyona veren şırket Thn Robbins'in The Cradle Wfll Rock (Ve Beşık Sal- lanacak)'ını da sinemasevere ulaşün- yor. Filmin öyküsü ılginç; 1936'da ABD'de kültür ortamı kökten değişik- lıklere sahne olurken Orson\Vettes ıle yapımcı Houseman, polisın muhalefe- tine rağmen hükûmet karşıtı oyun The Cradle WiD Rock'ı sahneye koymaya çahşırlar. Ancak ilk gösterirndenbir gün önce polis müdahale edıp oyunuyasak- lar. 1984'te Welles oyunu sinemaya aktannak için Spidberg'den para ister, ama proje bır tûrlü gerçekleşmez. On beş yıl sonra da Tim Robbins (Bob Roberts, ÖJûm Yohı) 30'lu yılla- nn komedı ntmı, sepyerenklerve güç- lü oyuncu kadrosuyla (Sarandon, Tur- turro, Joan ve John Cusack, Redgra- ve, VVatson, Murray) fılmi çeker... Bu yıl Altın Lale için Istanbul'da yanşmış bu fılm ıki açıdan önemli; birincisi politik duruşu, ikincisi de o gûnlerdekı ekonomık zorluklan unut- turmak ıçın tıyatroya büyûk destek ve- ren Rooseveh dönemindeki 'küttürd devrim'den kesitler sunması. Festıvalden kalan diğer fılm de Bah- tiyar Khudonazarov'un LunaPapa'sı. Karanlıkta kaybolan oyuncular, uçak- tan büyükbaş hayvan düşüren dikkat- siz pilotlar, tankla çölü geçen asker- ler...Kıısturica'nın yakın arkadaşı 34 yasındakı Tacik yönetmen Khudojna- zarov, yıkılan Sovyetler'den geriye ka- lan kargaşada oraya buraya sürüklen- miş tiplen getiriyor beyazperdeye. Ger- çeküstü bir stil ve görsel yam çok kuv- vetli taze bir masal... Liste uzayıp gidiyor; konusundan çok yıldızlanyla kabul görecek birçok film vizyona girmeyı bekliyor. Bu yıl- dızlardan John Turturroıle Emfly Wrt- son'ı Luzhın Defense, The Aka Glass Kıng'de (yön: Marteen Gorris), Har- vey Keitel ve Patricia Arquette'i Litt- le Nıcky'de (yön: Stew Brffl), Wyno- na Ryder ve John Hurt'ü Lost So- uls'da (yön: Janusz Kaminski), Sean Penn ve Etizabeth Hurley'ı VVeigh Of VVater'da (yön: Kathleen Bigelow), Be- nicio Del Toro'yu Who You Know'da (yön:Christopher Menaul), Jennifer Lopez ve Kevin PoUack'ı VVedding Planner'da (yön: Adam Shankman), Rupert Everett ve Kathy Bates'ı Un- conditıonal Love'da (yön. P«J. Hogan) ızleyeceğız. Sinemaseverler diğer yıldızlardan Wwren Beaty, Diane Keaton, Goldie Hıwn ve Nastasoa Kinski'yi Town & Country'de (yön: ftter Chdsom), Hugfa Grant'ı About A Boy'da, Gwyneth Pattnm'u Anniversary Party'de (yön: Jennifer Jason Leigh), Wedey Snipes'ı Blade'ın devamında (yön: Gufflermo Dd Ibro), John Depp'ı Blow'da (yön: Ted Demme), Denzd VVasbington ve GeneHackman'ı JohnQ'da(yön: Nick Cassavates), John Malkovich ve Den- vâs Hopper'ı Knockkarround Guys'da (yön: Brian Koppefanan), Cate Blanc- hett'i Charlotte Gray'de (yön: Giffian Armstrong), Courtney Love ve Jeff Bridges' i Darker Saınts'de, RobertDe Nîro'yu Fifteen Minutes'da(yön: John HerzfeU), BobHoskms'ı Sleeping Dic- n'onary'de (yönGuy Jenkin), Nastas- siaKkıskiveMaaJovovich'iKıngdom Come'da (yön: Mkhael Winterbot- tom) seyretme olanagı bulacaklar. İZLEYİCİ GÖZÜYLE ERDAL ATABEK '60 saniye'de bir arabayı çalmak...'60 Saniye' bir aksiyon fılmi. Her şe- yın hızla birbiri ardına olup bitiverdiği 'aksiyon filmlerT izleyicinin heyecan duyduğu, kafa boşalttığı, sinemadan çı- kınca pek bır şey kalmasa da hoşnut ol- duğu bır tür. Çogunun teknik oyunlarla desteklendıği 'aksiyon fihnleri' ızleyıcı- lerin teknoloji hayranuğını da artürmak- tadır. Ama '60 Saniye' desteğini teknoloji- den almıyor, birbirinı tamamlayan iki faktörden güç alıyor: Usta bır araba hır- sızı ve kaçınlması olanaksız arabalar, he- le de bir Ford Mustang. Bır hırsızı izleme firsatınız olduysa o her anı gerilim olan sûreci tam bir ad- renalin fırnnasıyla yaşarsınız. Operas- yonun hazırlık aşamasında gerginlik ve rahatlama fazlan bırbınnın ardınca ge- lir. Ama operasyonun başladığı an bü- yük bir hazzın gerginliği de başlar. Par- maklar alışık olduğu gibi hareket eder, bir tel, bir kablo, bir düğme o usta par- maklan beklemektedır, parmaklardokun- ması gereken yere ulaşır, yumuşak, dik- katli bır temas, arkadan bir çıt sesi du- yulur. Ya da bir şeyin bulunduğu yerle teması kesilir, sonrası sessiz hareketler- dir. Sonuna doğru korku yûkselmeye başlar. îşte tam da o anda sakin olmak gereklidir. Acele etmemek, koşmamak, kaçmamak, yapışmamak, tam da bütûn bunlar yapmak istediğiniz o anda yapıl- mamalıdır. Dopamin salgısının korkulu hazzı bu- dur. Araba hırsızlığı Amerika'da genç- lerin bir tür "erik hırsızağı''na benzeti- lir. Kendini karutlamanın sokak tarzın- da bir yolu. Ama bu fılmdeki araba hır- sızlığı profesyonel bir iştir. Deneyimli otomobil hırsızı Randal (Nkholas Cage) kardeşinin yüzüne gö- züne bulaştırdıgı profesyonel bır işin ya düzeltıhnesı ya da kardeşinin öldûrül- mesiyle karşı karşıya kalır. Çaresiz ka- larak kardeşinin başladığ^ışi bitirmekzo- runda kalır. Eski deneyimli iş arkadaş- lannı toplar ve işe girişir. Çalacağı son araba hep sorun yaşadığı efsane Ford Mustang'dır. Araba hırsızlığını kardeşı- nin hayatını kurtarmak gibi iyi bir amaç uğruna yapınca Randall izleyicinin des- teğini de almaktadır. Nicholas Cage gi- bi iyi bir oyuncunun sürûklediği fılm, in- sanlarla otomobiller arasında yaşanan aş- ka da göndermeler yapıyor. Bir gecede 50 araba çalmanın hızı yanında, çalına- cak her arabaya konulan bir kadın adı da 'kakaçmna' heyecanını yaşahyor. Fil- min sonunda 'vustat'a ulaşılmış, Randall özlemle beklediği Eleanor'una (1967 Shelby Mustang GT 500) kavuşmuştur. '60Saniye'de çalınmaz sanılan bir ara- bayı çalmanın gerilimi usta hırsızlığın profesyonel soğukkanlılığına feda edıl- miş görünüyor. Bır aksiyon filminin te- mel dmamiği olan genlim, fılm boyun- ca eksik kalmış. Filmde öykü genlime göre daha agırlık kazanmış. Anlaşılan, 60 Saniye'nin adrenalinle doldurulma- sı, beyaz perdeye aktanlması kadar ko- lay değil. Aksiyonfilminintemei dmamigi olan gerflnn, fflm boynnca eksik kahnış. YENİ BASLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... The Nlıtth Cate/Doloızuncu Kapı Roman Polansld'nin yönetmenliğini yaptı- ğı filmde başrollen Jobnny Depp, Frank Lan- gdla, Lena OBn ve EmmanueÛe Seigner pay- laşıyor. Zengin koleksiyoncular ıçın eski ve çok değerli kitaplan araştıran ve bulan bir araşür- macı olan Dean Corso'ın (Johnny Depp) yap- üğı iş kültûrel birikim, yetenek ve çelik gibi sinirler gerektirmektedir. Corso, ûn- lü bir kitapsever olan Boris Balkan (Frank Langella) için Satanik ayinle- h anlatan bir seri kitabın sonuncusu- nun peşine dûşer. Rivayete göre bu ki- tap Karanhklar Kralhğı'nın dokuz kapısmı açacak bır el yazmasıdır. Ge- ri kalan iki kopyası Avrupa'dadır. New York'tan Toledo'ya, Portekiz'den Pa- ris'e giden yollarda Corso, labu-ent gibi tuzaklarla, vahşi ve gizemli ölüm- lerle karşılaşır. Kendisini koruyan güçlerin yardımı ile kendisinden çok daha güçlö bir varlığa karşı adım adım yaklaşmaktadır. Zamanla asıl göre- vinin bir kitabı bulmaktan daha fark- lı olduğunu anlar. Abuzer Kadayıf Tunç Başaran'ın yönetmenliğini yaptığı filmde Metin Akpmar, Talat Buhıt, Sibd Turnagöt, örfem S«v«ş, Şebnem Özinal, Sibel Gökçe. Aziz Üstel Ebru Destan, Cenk Koraj, Yaman Tüzcet, Cengiz Sezici, Melda Arat ve Ahnula üluer rol alıyor. Film Türkıye'de son dönemde yaşanan top- lumsal kültür erozyonunu, ahlaksal değerler- deki çöküntüyü ve medyanın yozlaşmasmı ele alıyor. Gündüzleri bir yüksekokulda öğretim görev- lisi olarak çalışan ve çevresinde çok başanh, saygm ve seçkin bir insan olarak tanman sos- yolojı profesörü Ersin Balkan (Metin Akpmar) bütün bunlara karşın geçim sıkıntısı çekmek- tedır. Yıllardır başandan başanya imza atan Er- sin hoca, hak ettiği ilgiyi bir türlü görememiş- tir. Ancak şarkıcı 'Abuzer KadayıT olarak gör- düğü ilgi karşısında çok şaşırsa da, yıllann acısmı çıkarmaya kararlıdır. Ballerman 6 Yönetmenliğim GernotRofl'un yap- tığı filmde Hihni Sözer ve Tom Ger- hardt oynuyorlar. Film, Tommie ve Mario'nun uzun süren işsiz günlerinin ardından bulduklan ilgınç bir işte ya- şadıklan maceralan anlatıyor. Paskal- ya tavşam kostümü giyerek hediyeler dağıtan iki kahraman, güzel bir kızm albenısine dayanamayarak paskalya yumurtası şeklindeki arabalarmı rock- çı bir grubun Harley Davidson motor- lanna çarpıp darmadağın ederler. Sa- dece fızikseİ olarak yıpranmamışlardır, aynı zamanda işlerini de kaybederler. Kazandıklan iki yüz mark ile sokak- ta kalan Tommie ve Mario, iki günlük ağır çalışma sonunda tatili hak ettikle- rine ınanırlar. 'Üç Gecede Süper \W- lorca, 195 mark' aradıklan fırsat olur. 85 dakikalık filmin yapımcılığmı Be- rud Ehidnger yapıyor. KEDİ GOZÜ VECDt SAYAR Yeni Mevsimde Eski Somnlar Eveet... nerede kalmıştık? Küttür Bakanlığı'nın sanat dünyamızla ilişkilerini araştınyorduk... 130 trilyonluk bir bütçeye sahip olan Bakanlığımızın, ülkenin yazın, sinema, plastik sanatiar, müzik alan- lanna ne gibi katkılan oluyor acaba? Soruyu açmadan önce, bazı sayısal veriler 2001 bütçesinden 400 trilyonluk bir ödenek tatebi var Ba- kanlığın. Yani, genel bütçenin yüzde 1'i. Yani, uy- gar ülkelerde küttüre aynlan pay. Yani, olması ge- reken... Biliyorsunuz, buyılın bütçesindeki 130trij- yon, bütçenin ancak binde üçüne tekabül edtyoir- du. Devtet bütçesinden kültüre aynlan payın arttıni- ması, kedileri mutiu eder, hiç kuşkusuz. Ama, ge- ne de bazı sorulan sormak zorunda hissederler kendilerini. Bu para, yeterince işlevsel kullanılryör mı? Neden bütçenin yüzde 90'a yakın bir kısrfıı personel harcamalanna gidiyor? (Küttür Bakanlığı'rtfh yaklaşık 17.000 memuaı olduğunu biliyor muydci- nuz?) ' Isterseniz, bir alanda somutlaştıralım sorumuzd. Acaba, Kültür Bakanlığı, bınlerce müzisyeni (şarkı- cı, türkücü, orkestra elemanı) kadrosunda besle- yeceğine, müzik alanındaki özgün çıkışlara destek olsa, yerel yönetimlerin ve sivil kuruluşlann oluştu- racağı müzik topluluklanna ve etkinliklerine destek verse, müzik kültürümüze değgin araştırmalan de9- teklese, yayımlasa daha işlevsel, daha verimli o|- mazmı? Senfoni orkestralannın, operanın, balenin devlet dışındaki desteklerte yaşamasının pek mümkün ol- madığını bilıyoruz hepimiz. O yüzden, bu kuruluş- lann özerk yapılara kavuşturulması, sanatçılann memur statüsünden çıkartılarak daha verimli hale getirilmesi dışında yapacak fazla şey yok. Ama, acaba halk müziği korolan, klasık Türk müziği ko- rolan, popüler müzik orkestrası gibi birimlere fark- lı çözümler bulunamaz mı? örneğin, bu kurumlar yerel yönetimlere bırakılsa, yerel halkla daha sağ- lıklı ilişkiler kurulmaz, bu kurumlar dahaverimli ça- lışmaz mı? Küttür Bakanhgı, kendine baglı topluklann (örne- ğin, Tasavvuf Müziği Topluluğu) kasetlerini bileyap- maktan aciz. Çünkü bütçesinin yüzde 9O'ı ile me- mur maaşlannı ödüyor. Opera bile, yapım gidede- ri için Özel kuruluşlara el açmak durumunda kalı- yor. Bu ortamda, iş gene "Oteki Türkiye"n\r\ çalış- kan yapımcılanna kalıyor. Bakanlığın gerçek işlev- lerini özel kuruluşlar üstieniyor. Her biri bakanlığın müzikle ilgili genel müdürlüğünden daha etkin hiz- met veren nice kuruluş var: Kalan Müzik, Yeni Dün- ya, Ada Müzik, Yapı Kredi Kültür Sanat A.Ş., Istan- bul Belediyesi Kültür Sanat A.Ş. ve başkalan... Tek bır örnek vermek gerekirse, Kalan Müzik'ten son donemde çıkan CD'lerden bırkaçını sıralaya- hm: Erkan Oğur'dan "Anadolu Beşik' ve 'Hiç', 'Ke- şan'a Giden Yollar", "Tülay German, Yunustan Nâzım'a", Birol Topaloğlu'ndan "Heyamo", "Kar- deş Tûrkûler". Hepsi de, Anadolu folklorunun öz- gün ve başanlı yorumlan. Ya, şunlara ne dersiniz: "Kantolar 1905-1945", "Istanbul'un Han/m/an", "OsmanlıMarşlan", "Kadıköylû", "Geçmişten Gü- nümüzeTangolar", "IstanbulLateması", "Bezma- ra.' Geleneksel müzik kültürümüzden bu önemli der- lemeieri Kültür Bakanlığı'nın yapması beklenir de- ğil mi? Yapamıyor efendim, çünkü parası sadece maaşlara yetiyor. Peki, Allahaşkına hizmet ürete- meyecekseniz, neden memur besliyorsunuz? Bu ortamda, becerikli ve yürekli birkaç yapımcı Bakan- lığın yapamadığını, hem de en niteliklı bır biçımde yapıveriyor. "öteki Türkiye" dedığımiz büyük ço- ğunluğun kültûrel alışkanlıklanna ters düşmeyen, onlan olduklan yerden bir ölçü daha yukan çekme işlevini üsrlenen gerçekçi bir kültür politikası uygg- layarak... Peki, kamunun kültüre ayirdığı kaynak- lar, memur beslemek yerine, bu türden girişimleri desteklemeye yöneltilemez mi? İşte, temel soru bu. Bakanlığın bütçeden daha yüksek oranlarda pay almasını isteriz elbet. Ama, bazı sorulara cevap beklemek, bu paranın daha verimli kullanılmasını beklemek de hakkımız. öyle değil mi? Otuz yıkjır koltuğunu bırakmayarak dünya reko- ru kıran bir Güzel Sanatiar Genel Müdürü ne yapar acaba? Hangi kitaplan, hangi gerekçelerle ve han- gi matbaalarda basar, hangi sergileri hangi gerek- çelerle açar hiç merak ettiniz mi? Kültür Bakanlığı Yayınlar Dairesi, hangi kitaplan hangi gerekçelerte basar sormayı düşündünüz mü? Oysa, sormak hak- kımız. Çünkü bizim paralanmızla yapılıyor bu işler. ^ e Güle'fflmiAlmanya'da : gösterbnde • BERLtN (AA) -'Güle Güle' fılmi 28 Eylül'deh itibaren Almanya'daki sinemalarda gösterime girdi. Dün akşam Berlin'de yapılan fıhnin galasf için Metin Akpmar, Yüdız Kenter, Şükran Güngör ve Ayşegül Aldinç bir araya geldi. Yıldız Kenter, AB'ye yaklaşmanın en önemli yollanndan birinin sanat ıhraç etmek olduğunu ' belirtirken Metin Akpınar, Türkiye'de büyük : beğenı kazanan fıbnı dünyadakı tüm vatandaşlanmızla paylaşmak istedıklerini söyledi. Senaryosunu Fatih Alnnöz'ün yazdığı filmin yönetmenliğini Zeki ökten yaptı. tllysses'fihninegetiriien yasak son buMu | • DUBLİN(AA)-trlandalıyazarJames 5 Joyse'un ünlü romanı Ulysses'ten uyarlanan * fllme getiriien yasak, 33 yıl aradan sonra resmen sona erdirildi. tlanda'da Ulysses için yapılan * yılhk törenlere denk getiriien sansürü kaldırma * karanndan sonra Fred Haines ve Joseph Strich »• tarafından yönetilen fıhnin îrlanda'da ne zaman* gösterime gireceği henüz açıklanmadı. lrlanda * sansür heyeti, 1967 yılmda fihnin ülkede jj göstenmini yasaklamıştı. Fihn 1968 yılında En * Iyi Senaryo Oscan'na aday gösterihrîişti. J ^ «_ _ . . . ^| BUGÜN l • lAYAİRİNtBACHGÜNLERt'ndesaat : ; 19.30'da Aksander Rudin'in açıklamalı çello Z konseri yer alacak. (251 56 00) * • LÜTFt KIRDAR KONSER SALONU'nda saat 20.00'de Borusan Filarmoni Orkestrası'nın« konseri izlenebüir. (48117 72)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle