Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
g 3 AĞUSTOS 2000 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Zekâ testi
Antalya'dan
öğretmenler anyor,
faks çekiyor,
tepkilerini dile
getiriyor... Bir
gazetede okudukları
habere göre, Antalya
Milli Eğitim Müdürü
Süleyman Akyüz,
öğretmenleri 'seviye
tespit sınavı'na sokup
'zekâ testi'nden
geçirecekmiş...
Akyüz'ü arayip 'nedir'
diye sorduk... Ortada
bir 'zekâ testj' varsa
önce haberi yazan
muhabire uygulanması
gerektiğini söyledi.
Haksız da
değil... Antalya,
orta ve
yükseköğrenim
merkezi sınavlannda
çrtayı yükseltmiş...
Çıtayı hem yüksekte
tutmak hem de toplam
kaliteyi daha
yükseltmek için ölçme
değeriendirme
merkezi öğrencileri
her branştan seviye
tespit sınavına
alacakmış. Bunun
sonunda öğretimle ne
kadar verildiği ve
öğrenciden ne
kadannın geri alındığı
görülecekmiş.
Değertendirme
öğrenciyi olduğu kadar
veliyi, öğretmeni, okul
rdaresini ve sonunda il
müdürlüğünü
kapsayacakmış.
Başanlı ögrenci,
öğretmenin de velinin
de başansını
yükseltecekmiş. Konu
bu. Yani biraz zekâ işi!
Elektronik posta: somoposta.cumhuriyetcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Ağca, demeç vermeyi
tarifeye bağlamış...
"Tetik tarifesini özlemistir!"
itabın adı, Ölüm Satanlar... Ekonomist Meh-
met Coral'ın silah ve silahlanma üzerine bir
araştırması... Büke Yayınlan'ndan çıktı...
"Silahlar, bugün dünyayüzündeki yaşamın
tümünü yok edebilecek bir tahrip gücüne sahiptir"
saptamasını doğrulayan ve her satınyla tüyler ürper-
ten bir çalışma... Birkaç satırbaşı:
1997 rakamlan ile dünyada konvansiyonel silah
ticaretinin ulaştığı hacim 23 milyar dolardır. ABD, tek
başına bu rakamın yaklaşık yüzde 60'ını karşılar.
Batı dünyasında ABD'den sonra gelen en büyük
silah satıcısı 5 milyar dolarla Fransa'dır.
Her ne kadar uzun yıllar Ingiltere ikinci büyük ola-
rak kalmışsa da, Fransa, kural tanımayan diploma-
sisi, saldırgan satış yöntemleri ile son yıllarda ABD'den
sonra ikinci sırayı almıştır.
ABD Savunma Bakanlığı'nın bütçesi yılda yakla-
şık 100 milyar dolardır. Devlet bütçesinin yüzde 4O'ı
olan bu rakam tüm bakanlıkJarın bütçesinden bü-
yüktür. Pentagon (beşgen anlamına gelen ABD Sa-
vunma Bakanlığı binası) bir labirent gibidir. Eski Mı-
sır piramitleri gibi içine nüfuz edilmez bir yapıya sa-
hiptir. Içinde, söylendiğine göre 27 bin kişi çalışır ve
katı bir bürokrasi vardır.
2. Dünya Savaşı'nın sona erdiği günden bu yana
geçen 56 yıl zarfında değişik süre ve büyüklükler-
de 79 savaş oldu. Bunlardan Kore Savaşı'nda atı-
lan bomba tonajı tüm 2. Dünya Savaşı boyunca
müttefiklerin Pasifik'te attığı bomba tonajını geçti.
Amerika'nın iki yılda Vietnam üzerine attığı bomba
tonajı ise müttefiklerin tüm 2. Dünya Savaşı süre-
since Avrupa üzerine attıklan bomba tonajından
fazla. Tahminlere göre bugün dünyada 1 milyardan
fazla askeri silah bulunmaktadır. Diğer bir deyişle,
her yetişkin insan için bir silah...
1980'li yıllann sonuna doğru, dünyada satılan tüm
savaş sistemleri ile dünya silah piyasasının iş hac-
mi 1 trilyon doları buldu.
Soğuk Savaş'ın bitiminden bu yana 10 yıl geçti-
ği halde ülkelerin elinde hâlâ 36 bin nükleer silah var.
ABD ve Rusya, olası bir savaşta nükleer silaha ilk
önce kendilerinin başvuracağını açıkladı.
Nükleersilahlann kalıntılan 250 bin yıl öldürücü ol-
maya devam edecek.
ABD'nin herhangi bir eyaletinde bahçe içinde bir
eviniz varsa, piyasadan 8.75 dolara alacağınız plan
ve şemalarfa, yine piyasadan alacağınız birkaç bin
dolarlık malzemeleri kullanarak evinizin bodrum ka-
tında 5 kilotonluk bir atom bombası yapabilirsiniz.
Metroda patlattığınız takdirde New York'un ana yer-
leşim bölgesini buharlaştırmaya yetecek bu bom-
bayı, sapık bir diktatöre rahatlıkla bir milyar dolara
satabilirsiniz.
SESSİZ SEDASIZ (!)
O
NURÎKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hatö
Erdinç UTKU
Diyanet'e slogan: Ya döv ya terk et!
Hükümetin başı Çankaya'da olursa
Cumhurbaşkanlığı seçimi önce-
si Anayasa Mahkemesi Başkanı
sıfatıyla yaptığı 'tarihi' konuşma-
da, cumhurbaşkanına verilen yet-
kilejin parlamenter demokrasinin sı-
nıriannı aştığını söyleyen ve demok-
ratik devlet düzeninde, ulusal irade-
yi temsil eden parlamento dışından
sorumsuz bircumhurbaşkanının yö-
netimi paylaşmasını ve tek başına
önemli yetkiler kullanmasını kabul
edilemez bulan Ahmet Necdet Se-
zer, cumhurbaşkanı seçildikten son-
ra memurlarla ilgili kanun hükmün-
de kararnameyi hükümete ikinci kez
geri gönderirken bambaşka bir açık-
lama yaptı:
"Anayasanın 8. maddesinde, yü-
rütme 'yetkisi ve görevi'nin Cumhur-
başkanı ve Bakanlar Kurulu tara-
fından, anayasa ve yasalara uy-
gun olarak kullanılacağı ve yeri-
ne getirileceği belirtilmiştir. Bu hü-
kümden anlaşılacağı gibi yürütme
yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve
Bakanlar Kurulu'nca birlikte kullanı-
lacaktır. Yürütmenin iki başından bi-
rini 'görevli', diğerini 'yetkili' görmek
olanaksızdır."
Sezer, özetle "Hükümetin başı be-
nim!" dedi.
Cumhuriyet tarihindeki ilk hukuk-
çu Cumhurbaşkanı'nın getirdiği bu
yorum, kimi 'demokrat'lan pek sevin-
dirdi... Umarız bu yorum, Sezer'in
ardından Çankaya'ya çıkacak
Özal'lar ve Demirel'ler tarafından
kullanılmaz!
Deprem ve Çelik Yapılar
TEVFİK SENO ARDA *
1-Giriş
Sözlerime, artık herkesin bildi-
ği depremle ilgili bazı bilgilere de-
ğinip vakit geçirmeden, doğrudan
başlamak istiyorum. 1999 yılı için-
de peş peşe yaşadığımız şiddet-
li ve yaygın depremler, zihinler-
de bu konuda gezen çeşitli dü-
şüncelerin arasına, "hangi inşa-
at malzemesinin depreme en uy-
gun olduğu" sorusunu da kat-
mıştır.
Bu soruya cevap aramadan
önce, hiçbir mühendısin aksini
söyleyemeyeceği bir gerçeği vur-
gulamak yerinde olacaktır. Ku-
rallara ve kısıtlamalara uyarak,
lyi projelendirilmiş hiçbir yapı,
malzemesi ne olursa olsun dep-
remde çökmez. Tersine olarak,
kötü projelenmiş ve/veya kötü
ınşa edilmiş bir yapı da, malze-
mesi ne olursa olsun depremde
yıkılmaya adaydır. Dolayısıyla,
sorunun cevabı başka yönlerde
aranmalıdır.
2- Çeliğin bazı nitelikleri ye
depremde davranışa etkileri:
Çelik, diğer yapı malzemeleri-
nin ya sahip olmadıklan ya da
daha düşük düzeyde sahip otduk-
ları bazı temel niteliklere sahip-
tir:
- Homogen ve izotrop bir mal-
zeme olup üretimi sıkı ve sürek-
li denetim aftında gerçekleştiğin-
den güvenlidir.
- Yüksek mukavemetli bir mal-
zeme olup öz ağırlığının taşıdığı
yüke oranı çok küçüktür; diğer bir
deyişle hafiftir.
- Çeliğin çekme mukavemeti
basınç dayanımına eşittir.
- Çeliğin elastiklik modülü di-
ğer yapı malzernelerine kıyasla
çok yüksektir. Örnek olarak be-
tonarmeye göre yaklaşık yedi kat!
- Çelik sünek (düktil) bir mal-
zemedir. Büyük bir şekil değişti-
rebilme sığası vardır (betonar-
meye göre en az on sekiz kat
fazla).
- Çelik taşıyıcı elemanlar atöl-
yede işlendiklerinden, şantiye-
deki montaj, hava koşullanndan
büyük ölçüde bağımsızdır, bu da
yapım süresini kısaltır.
- Çelik yapıda, uygun bir plan-
lama ile az iskeleli inşaat müm-
kündür.
Yukarıda sıralanan üstün nite-
liklerden, depremde özellikle aşa-
ğıda belirtilenler etkilidirler:
- Çeliğin büyük bir şekil değiş-
tirebilme sığası olan, betonarme-
ye göre en az on sekiz kat fazla
sünek (düktil) bir malzeme olma-
sı, depremde enerji yutması ve
bazı biçim bozukluklanna uğra-
sa bile yıkılmayabilme olanağını
sağlar. Örnek olarak, yol kenann-
daki çelik bir direk, araç çarptı-
ğında şekil bozulsa da ayakta
kalıp görevini sürdürürken diğer
malzemeler tamamen parçala-
nırlar. Olay depremde de farksız-
dır. Sünekliğinin ne kadar artmış
olduğu iddia edilirse edilsin, ör-
neğin betonarme hiçbir eleman
çeliğin sünekliğinin on sekizde
birini aşamaz.
- Çelik, ahşap ve alüminyum
hariç diğer bütün yapı malzeme-
lerinden hafif yapılara götürür.
Örnek olarak, döşemesi gele-
neksel biçimde betonarme plak-
lı ve duvarları hafif kârgir de ol-
sa, çelik iskeletli bir yapı betonar-
me iskeletliye göre ancak yüzde
elli ila elli beş ağırlıktadır. Deprem
etkilerinin kütlelerle dolayısıyla
ağırlıkla orantılı olrnası, çelik bir
yapıda deprem yüklerinin nere-
deyse yan yarıya azaldığını açık-
ça ortaya koyar. Yapı yüksekliği
arttıkça bu özellik daha da belir-
ginleşir.
- Sıkı ve sürekli denetimle üre-
tilen çelikten mamul yapı ele-
manları yerlerine monte edildik-
ten sonra da, birleşimleri dahil,
gözle bile kontrole açıktırlar. Bir
aksakfığı saklamak, olanaksıza
yakın ölçüde zordur. Betonarme-
de ise, beton döküldüğü anda
donatı saklanır ve aksaklıktann
tespiti çok pahalı ve zor işlemler
gerektirir. Beton kalitesinin pro-
jeye uygun elde edilmesi de, he-
le beton sarrtrallan dışından kar-
şılanıyorsa, o kadar kolay değil-
dir.
3- Çeliğin bazı diğer nitelik-
leri üzerinde irdeleme:
Çelikle ilgili olarak; korozyona
uğradığı, yangın dayanımının az-
lığı, pahalı olduğu gibi eleştiriler
yapılabilmektedir. Bu niteliklere kı-
saca değinmek yerinde olacak-
tır.
- Çelikte korozyon konusu doğ-
rudur. Açıkta bulunan bir çelik
eleman paslanır. Aslında pası iler-
lemeyen yapısal çelik türleri mev-
cutsa da fiyatları yüksek oldu-
ğundan burada üzerlerinde du-
rulmayacaktır. Ancak sıradan bir
çelikte de açıktaki elemanlar gü-
nümüzde çok gelişmiş uygun bo-
yaiarla korozyondan en az on yıl
korunabilecegi gibi, yeniden bo-
yanmaları da her zaman müm-
kündür. Kompozit kullanımda ise,
beton korozyonu büyük ölçüde
önler. Kaldı ki betonarme yapı
elemanlannın ana unsuru olan
donatı çeliği de, korozyondan et-
kilenir. Istanbul'da son deprem-
den sonra incelenen betonarme
binalarda, bodrum vezemin kat-
lar kolonlannın en az yüzde art-
mışında ileri seviyede korozyon-
la karşılaşılmaktadır.
- Çeliğin yangın dayanımı; kom-
pozit yapılarda dayanım beto-
narme yapılara eşdeğer düzeye
yükselir, yalın çelik yapılarda ise
en basiti alçı sıva olan çeşitli ya-
lıtmlarla bu sorunu çözrnek müm-
kündür. Bu arada, öngermeli be-
tonun yangın dayanımının çelik-
ten de az olduğu unutulmamalı-
dır.
- Çeliğin pahalı olması konu-
su, bina türü ve katlann sayısına
göre değişir. Örnek olarak, az
katlı bir konutta, betonarme ta-
şıyıcı sistem yerine çelik kulla-
nılması, tüm maliyeti yüzde on
ila on iki kadar arttınr ki, bu da can
güvenliğinin bedelidir. On ila on
iki kattan sonraki kıyaslamalarda
ise, pahalılık tamamen yok ola-
bilir. Bu arada, zamanın da bir
değeri olduğu, hızlı bir inşaatia er-
ken biten bir yapının, önemli bir
gelir girdisi olduğu da herhalde
unutulmamalıdır.
4- Sonuç:
Yukanda çok özet olarak yapı-
lan irdeleme, çelik yapılann dep-
rem bölgelerine uygunluğunu ve
getirdikleri güvenlik ve diğer avan-
tajlan açıkça ortaya koymaktadır.
Ekim 1995'te Dinar depremin-
den sonraki bir duyururndan alın-
tı yaparak, "Türkiye'nin en azın-
dan birinci ve ikinci derece dep-
rem bölgelerinde, hiç olmazsa
bir depremden şantiye kaynağı
yerine öngermeliyüksekmukave-
metlibulonlarkullanmak ve karar-
lılık bağlan düktil özellikle düzen-
lenmek koşullanyla çelik iskelet-
li inşa edilmelidir. Aksine değer-
lendinveler, karan verenlere her-
halde büyük sorumluluklar yük-
lemektedir", sözleriyle bitirmek
isterim.
*htanbul Teknik Üniversitesi Se-
nato Üyesı veAnabilimDahBaşkanı
KlM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak@turk.net
ÇİZGÎLtK KÂMtL MASARACI
HARBÎ SEMtHPOROY semihporoy@yahoo.com
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 23 Ağustos
SOVYET-NAZI ANTLAŞMAS/f.
t$39'M 8USÛN, NA2İALMANYA'Sl İLE SOVY£Tl£K
gîGU6i A/ZAS/NPA BİR SALOIÜMA2LIK PAKT7 l'M-
ZALANPt. SON SIRALAROA AÇIKÇA GÖ&ÜLEN AL-
MAV 6EHİŞLBME POÜrİKAStNA KABŞI, İNGİLTE-
ee ve F&WSA, sovYert£K sieudi fte &#.
ANTIAÇMA y^PMAYA ÇAUÇtBK£N, UtTLBfZ KUÜ-
NAZCA BİR GîfUŞlMLe STALİN'İ KANOtRMAYI
BAŞARMIŞTI. SJALİN, /NGİL7£ZE VE F8ANSA 'YLA
ANLAŞMAKTAN VAZ&EÇİP ALMANYA'NIN TEK-
UFINE VAHAŞn. ALMANYA TEMSILCjSİ R.lB8£N_
TRDP(resimde,ayak*ctscMan üçürcii) İLE SOVYEf-
LEA BılZUSI TSMSİLC/Sİ MOUOTOV (otur**,), SAL-
OIRMAZLIK MADDELEJİJnE BİRUKTE, GİZLİ OIA~
KAK POUZNYA'NiN BÖLÛŞÜLMESİNİ t>B tÇEISSN
AN71AÇMAYI MOStCDVA'OA İM2ALADILAZ..
SİNCAN ASLİYE HUKUK
HÂKÎMLİĞl'NDEN
Esas No: 2000/236
Mahkememizin 2000/236 Esas, 2000/422 karar ve
25.5.2000 tarihli karan ile Ordu ili Akkuş ilçesi Çalde-
re köyü ciJt: 5, kütük: 33'te nüfiısa kayıth Ahmet oğlu
Meryem'den olma 8.1.1958 dogumlu Zekeriye Güre-
bal'uı nüftısta Zekeriye olan adı ZEKERİYA olarak dü-
zeltiimjştir.
llanolunur. 15.8.2000.
Basın: 46824 - ••"'•
YANAN ORMANLARIN YUREK ACISINI
FÎDAN PİKEJREK UMUDA
DONDURELİM
Fidan Dikim Hattı
283 7816/185
tema@tema.org.tr
TEMA
GÖRÜŞ
Ege Bölgesi Özel Okullar Derneği Genel Sekreteri
HerKhıtÜzerineAluursa...
Ege Bölgesi Özel Okullar Derneği olarak üye özel
okullarımızın öğretmen ihtiyacının karşılanabilmesi
için "personel bilgi merkezi" kurduk.
Personel bilgi merkezimize yüzlerce öğretmen
adayı başvurdu.
Bu çalışmalanmız sırasında Sayın Serdar Turgut'un
bahsini ettiği "Öteki Türkiye"y\ gördük. Şöyle ki:
1- Üniversite mezunlarının sayısı
Bir örnekle başlamak isterim. Türkiye'de halen 76
bölüm biyoloji öğretmeni, 105 bölüm kimya öğretmeni
ve 86 bölüm ise fizik öğretmeni yetiştirmektedir.
Ayrıca toplam 74 bölüm ise fen bilgisi öğretmeni
yetiştirmektedir.
Insanın aklına şöyle bir soru geliyor. "Acaba
Türkiye'de fizik, kimya, biyoloji ve fen bilgisi dersleri
için ne kadar öğretmene ihtiyaç vardır?"
Ben Gazi Eğitim Enstitüsü Beden Eğitimi Bölümü
mezunuyum. Son sınıfta öğretmenlerimiz şöyle
demişlerdi: "Heryıl 30 yeni okul açılır, 30 kişi oralara
gidecektir. 20 kişi de emekliolan öğretmenlerin yerine
göreve başlayacaktır. Zaten bölümümüzde 50 ögrenci
vardır ve tamamına iş bulunmaktadır."
Üniversitelerin bir görevi de araştırma yapmak
olduğuna göre acaba ihtiyaç ne kadardır ve mezun
olan öğrencı sayısı nedir? Yoksa bölümlerin açık
kalabilmesi için işsizlerordusuna katkılarda mı bulunul-
maktadır?
2- Öğretmenlık formasyonu konusu
Eğitim fakültesı çıkışlılardan öğretmenlik formcisyonu
istenmemektedir. Ancak diğer bölüm mezunları
öğretmenlik formasyonu almak zorundadırlar.
Öğretmenlik formasyonu eğitimi YÖK yetkisindedir.
YOK ise bu yetkiyi bazı üniversitelere vermiştir.
Maalesef bu üniversiteler istedikleri zaman istedikleri
branşta eğitim vermektedirler. Eğitim için talep edilen
miktar ise neredeyse 1 milyara yaklaşmaktadır.
Sorrnak istediğim şudur: Acaba öğretmenlik yapma
yetkisi verilen bir felsefe bölümü öğrencisine eğitirrr
fakültelerinde olduğu gibi öğretmenlikle ilgili dersler
dört yıl boyunca verilemez miydi? Felsefe bir örnek
olarak verilmiştir. Kimya, fizik ve biyoloji bölümlerini
de ilave edebiliriz. Sosyoloji başta olmak üzere
örnekleri çoğaltabiliriz.
3- Stajyerlik (aday öğretmenlik) işlemleri
Eğitim fakültesi mezunlan dahil öğretmenlik yapmak
isteyenlerin tamamı görevlerine stajyer öğretmen
(aday öğretmen) olarak atanıriar. Yönergeye göre
stajyerfikte üç ana eğitim bölümü vardır.
A- Temel eğitim (en azından 50 saat),
B- Hazıriayıcı eğitim (en azından 110 saat),
C- Temel ve hazırlayıcı eğitimleri başaranlar ise
uygulamalı eğitime yani derslere girmeye başlarlar.
Özellikle eğitim fakültesi çıkışlılar öğretmenlik
yapmayı amaçlamaktadıriar, Bu öğretmenler de bu
eğitimden geçmek zorundadırlar. Bu konuda sormak
istediğim şudur:
Temel ve hazırlayıcı eğitimin gerekleri dört yıllık
süre içinde verilerek, bu öğretmenlerin doğrudan
doğruya sınıflara girmesi temin edilemez miydi? Şu
anda DMS sonunda atanacak stajyer öğretmenler en
azından iki ay sürecek temel ve hazırlayıcı eğitim
almak zorundalar. Ama bu eğitimler üniversite sırasında
verilebilmiş olsaydı doğrudan uygulamalı eğitimleri
başlayabilirdi,
4- Yabancı dil bilgisayar öğretiminin yapılmaması
Hepimizin bildiği gibi günümüzde yabancı dil
(özellikle Ingilizce) ve bilgisayar bilinmesi birçok kapıyı
açmaktadır. Ancak üzülerek gördük ki üniversiteyi
bitirenler bu bilgiden mahrumdurlar. Hatta üniver-
sitelerin bazı bölümlerinde bu dersler bulunma-
maktadır. Üniversitelerin yetkili kurullanna sormak
istediğim şudur:
Acaba 2000'li yıllarda Ingilizce veya bir başka dili
iyi öğrenemeyene ve de bilgisayarı yeterli derecede
kullanamayana iş imkânı var mıdır? Acaba sayın
üniversite yetkilileri Almanya'nın vatandaşlık vermek
şartıyla 300.000 bilgisayar programcısı aradığını
bilmekte midirler? Yahut en azından Ingilizce veya diğer
bir yabancı dilin iyi seviyede bilinmesinin yaranna
inanmakta mıdırlar?
Izmir Özel Saint Joseph Fransız Lisesi'nde Türk
müdür olarak görev yaptığım dönemlerde öğrenim
lisanımız Fransızca idi. İkinci lisan olarak Ingilizce
verilmekteydi. Ders geçme ve kredi sisteminde
öğrencilerimize üçüncü lisan olarak Italyanca verdik
ve şimdi bu öğrencilerimizden birçoğu üçüncü lisan
olan Italyancayı da öğrenmişlerdir. Ama günümüzde
hem de üniversitede halen bir yabancı dilin bile
yeterince verilmemesinin değeriendirmesini sizlere
tMrakınm. Bana kalsa üniversite öğrencilerine mümkün
olduğunca çok Ingilizce (veya başka bir dil) ve bilgisayar
derslerini zorunlu olarak verirdim.
Sayın Serdar Turgut'un "öteki Türkiye"s\ni başka
yerlerde aramaya gerek yok diye düşünüyorum.
Sadece maddi imkânlarda aramaya da gerek yok. Zira
karşımızda üniversite bitirmiş ve "VOK"lar içinde
boğuşan bir üniversite mezunları hem de işsizler
ordusu bulunmaktadır.
Her kim üzerine alınırsa...
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Osmanlılar- 1
da, zamanın
olaylanru sap- 2
tamakla görev- 3
li devlet tarih-
çisi. 2/ Akde-
4
niz Bölge- 5
si'nde bir ır- g
mak... Tannta-
nımaz. 3/
1827'de Os-
manlı donan-
masının yenil-
1 2 3 4 5 6 7 8 9
7
8
9
I I I I U I'I I I •
--
m rLJn LMmI I I I I
J
1 2 3 4 5 6 7 8gisiyle sonuçlanan de-
nizsavaşı. 4/ Satranç- 1
ta bir taş... Akım şid- 2
deti birimi kiloampe- 3
rin kısa yazılışı. 5/
Halk edebiyatında 5
uyağaverilenad...Es-
kiden devlet daireleri-
ne gelen mektuplann
üzerine konan kayıt
işareti. 61 Adın durum
eklerinden biri... Ava alıştınlmayan bir tûr doğan.
II Birelçiliğebağlıuzman... Kent. 8/ Birşeyiya-
pabilme gücü; meleke... Atletin yanş sırasında at-
tığı adımlardan her biri. 9/ Bir şeyin gerçekleşe-'
ceğine pek inanmamak.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Anton Çehov'un tanınmış bir oyunu. II Ka-
nşık renkli... Gereksinmeyi karşılayacak kadar olan.
3/ Çekişme ya da dövüş... Soyundan gelinen kim-
se. 4/ Biretkinliğingeçici olarak durdurulduğu sü-
re... Nöbet,sıra. 5/ ÇanakkaleBoğazı'nda,pekçok
deniz kazasının meydana geldiği bir burun... Tav-
lada üç sayısı. 6/ Azarlama... Birnota. 7/ Birili-
miz... Uğıırsuz. 8/ " Kuyruğu": AzizNesin'in
öykükitabı... Hindistan'ın bireyaleti. 9/ EgeDe-
nizi'nde Yunanistan'a ait bir ada.