23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2000 PERŞEMBE 14 iJ. U.K. kultur@cumhuriyet.com.tr KENTLER VE KÜLTÜRLER / Berlin TURGAY FİŞEKÇİ Ç Uosyalizmin kapitalizme üstünlüğünü, Batı'dan daha yüksek binalar yaparak kanıtlayabileceğini sanan bürokrat anlayış, eski Berlin 'in en güzel alanlanndan birine Aleksandr Platz'a dev bir televizyon kulesi kondurmuş. Benzemez üdzlerin dünyası1995'te gördüğüm Berlm, özellikle de doğu bölümü bana ölü bir kent iz- lenımi vermiştı. Bir zamanlar Berlin'in en canlı cad- desı olan Unter den Lınden (Ihlamur- lar Altında) -gerçekten de cadde boy- lu boyunca ortası ve kaldınmlan ıhla- mur ağaçlanyla kaplı- ıpıssızdı. 1920 \e 30'larda canhlığı Paris'le yanşabılecek kent, önce tkinci Dünya Savaşı'nm yıkımı, ardından bölünme, sonra da sosyalizm adına baskıcı bir yönetımin elinde hasta bir kuşa benzi- yordu. Sosyalızmın kapitalizme üstünlüğü- nü. Batı'dan daha yüksek binalar yapa- rak kanıtlayabileceğini sanan bürokrat anlayış, esİcı Berlın'ın en güzel alanla- nndan bınne, romanlara, fılrnlere ko- nu olmuş Aleksandr Platz'a dev bır te- levızyon kulesi dıkmıştı. Ama ınsanla- nn oturduğu yapılar bakımsız, kent ha- yatı donuktu. Batı ise Berhn'e sosyalizm içınde kalmış bir vitrin gözüyle bakıp tûketim mallanyla boğmuştu kenti Garip bir raslantıyla kentın ortasın- daki büyük park da doğu ile batıyı ayı- ran doğal bir sırur oluşturuyordtı. 1989'da duvar yıkılıp ikı parça bir- leştiğınde birbırine hiç benzemeyen ıkız bır kent yapısı ortaya çıktı. Batı ba- kımlıydı. doğu ise dökülüyordu. O günden bu yana Almanya, neredey- se bütün olanaklannı kullanarak yeni bır Berlın yaratmaya çalışıyor. Bu yaz gördüğüm Berlin, bu çalış- malann önemli ölçüde sonuç verdiği- nı göstenyor. 1999'da Berlin yeıuden Almanya'nın başkenti oldu. Parlamento, ünlü Re- ıchstag bınası yenılenıp kullanılmaya başlandı Unter den Lınden canlandı. Kahveler, yol kıyılanna masalar çıkar- dı. Cadde boyunca uzanan tarihsel ya- pılar, Eskı Krallık Kütüphanesı (1780), Opera Bınası (1743) ortaya çıktı. Kitaplann yakıldığı alan 10 Mayıs 1933'te Nazilerin ilk kez kıtap yaktıklan Bebelplatz'a bıryeral- tı anıtı yapılmış. Kaldınmda yürürken gördüğünüz bir cam dikdörtgene dik- katle bakhğınızda yenn altında genış bir boşluk, bıraz daha dikkat edince de bu boşluğun beyaz raflannda hiç kitap ol- mayan boş bir kıtaplık olduğunu görü- yorsunuz. Yenn üzerinde ise bu yıl 1. Berlın Kıtap Fuan açıldı Son on yıldu- Berlın görülmemış bir yerulenme etkınlıği içınde. Pek çok ünlü mimar, burada kendı- 'Cesaret.\na'oyuniMcUHelenaWeigeU949(sokla).W Brecht'lebiıiikte(sağda). Brechtve BerlinerEnsemble 20. yüzyıhn başta gelen tıyatroculanndan Bertoh Brecht'in II. Dünya Savaşı sonunda Doğu Beriin'e yerleşerek burada kurduğu Berliner Ensemble, zaman zaman yönetım ve malı güçlükler yaşasa da, etkinliğini sûrdürüyor. Spree Irmağı'nın hemen kıyısındaki tiyatro yapısının tepesindeki ışıklı, daire biçimındeki Berliner Ensemble yazısı dönüp duruyor. Bu yıl sergilenmekte olan oyunlar, Shakespearein //. RichardveHamlet'ı, Brecht'in^rturo Ui'nin Yûkseliş veDüşüşü, Thomas Bernhard'ın Bilmezden gelen ve Çılgın ı, Feter \*Wss'ın Jean Paul Marats 'nın Yargılanması ve Ölümü adlı oyunlan. Az ilerde Brecht'in evi. 1948'den 1956'da ölümüne dek burada yaşamış. Üç katlı bir ev. Giriş bir bahçe katı. Burada geniş bir mutfakla bahçeye bakan camlı, aydınlık bir oda var. Hekna Weigel burada güzel yemekler yaparmış. Mutfak, yemek gereçleri yönünden zengin. 1960'lann bir de televizyonu var. Birinci katta, Brecht'in geniş bir çalışma odası ve küçük bır yatak odası var. Buradaki tek kişilik yatakta 14 Ağustos 1956'da öhnüş. Başucunda 12 ve 13 Ağustos tarihli Almanca ve Ingilizce gazeteler duruyor. Çalışma odasında, bahçeye bakan pencere kenanndaki bir masa, rahat bir koltuk ve kitaplıktan baska hemen hiçbir şey yok. Kitaplıkta Lenin'ın Bütün Eserleri, ünlü Neue Zeit (Yeni Zaman) dergılennın koleksıyonu dikkat çekıyor. Bir köşede polisiye kitaplar, bir başka köşede Kavafıs'in şiirleri duruyor. Çin resimleri ve Japon no masklan da duvarlarda asılı. tkinci kat ise Helena Weıgel'in dairesıymiş. O da 1971 'deki ölümüne dek burada yaşamış ve Berliner Ensemble'ı yönetmış. Brecht, bu evın yanındaki Dorotheen Mezarlığı'na gömülmüş. Hegel ve Ffchte'nin de gömütleri burada. Evin caddeye bakan yüzünde ise Brecht Evi Kitabevi var. Yapıda Alman PEN kulübünün de bir bürosu bulunuyor. Berlin'de, özellikle de Berliner Ensemble'ın bulunduğu Fnedrich Strasse üzennde çok sayıda tiyatro dikkat çekiyor. ne iş buldu. Bir yandan eski yapılar onanlıp gıcır gıcır yapılıyor, ötede de yepyenı yapılar yükseliyor. Fransa'nm büyük mağazalanndan La Fayette, ıçıne girer gırmez çarpan bir biçemle ınşa edılmiş. Giriş katından aşağıya doğru ters, yukanya doğru ise dik duran, taban tabana vermiş ıkı ko- nı bıçiminde tasarlanmış. Hermetreka- renın büyük paralar ettiği bır yerde gü- zellık uğruna büyük bir alan boş bıra- kılmış. Eskiden duvann yamnda kaldığı için kullanılmayan PotsdamerPlatz ile çev- resı ise hâlâ sûren inşaatlara karşın ina- nıhnaz bır yapı zenginliğı kazanmış. Büyük şirketler, merkezlerinı buraya yaptırdıklan binalara taşıyorlar. Edebiyat Treni Avrupa 2000'in Ber- lin'e gelmesiyle Mercedes fırması, bu alanda büyük bir şiir gecesi düzenledi. Açıkhavada binlerce kişinin hazırlan- mış sandalyelere oturarak ya da ayak- ta izlediği geceyi televizyon ve radyo- lar nakJen yayımladı. İkJBertiıı tki Berlin arasındaki aynlıklar ne denh giderilmeye çalışılsa da kırk yü farklı anlayışlann yönetiminde kalrnış kentın iki yakasının kolay kolay tek bir bütün olamayacağı da ortada. Otel odasının kapısmın darlığı gibi küçük aynntılardan, Rusya'dakilerin benzeri toplu konut yapılanna dek gö- ze batıcı pek çok şey daha uzun süre iki ayn Berlin'ın varlığını hep anımsata- cak. Aynlık yalnız maddı çevreyle ilgili de değil. Kentte yaşayan ınsanlar da uzun yıllar farklı iki dünyanın, farkh alış- kanlıklann ve kültürlenn insanlan ola- rak yaşadılar. tleri kapitalist toplumun, bıreycilik- leri en üst düzeyde bencıllığe dek ulaş- nuş insanlan ile paylaşma duygusunun egemen olduğu, eğitımlennde evrensel insani değerlerin öne çıkanldığı insan- lann hayata bakışlan da elbet farklı olacak. Şimdi bu iki farklı dünyanın ınsan- lan, aynı kentte, aynı işyerinde, aynı toplurnsal yapı içınde yan yana yaşıyor- lar. Aralannda egemen değer ölçütle- nnın farklıhğından doğan anlaşmaz- lıklar, yanlış anlamalar, gülünç durum- lar olmaması düşünülebılır mi? tki Berlin'in varlığı cadde ve sokak adJannda da kendini göstenyor. Birbölümü ne denli değiştirilmiş ol- sa da Ban'da eski krallann, devlet adam- lannın isimleri çoğunluktayken, doğu- da sosyalıst hareketin ünlü isimlerinin adlan varhklannı koruyor. Bergama Mûzesi Son yıllarda Bergamalılann geri al- mak için mücadele ettikleri ünlü Ber- gama Sunağı da Berlin'de. Spree Irmağı üzerindeki Müzeler Adası'nda, tek başına bir müze yapısı- nın içine yerleştirihTiiş. Sunağın güzelliği, 2200 yıl öncesi- nin seyre doyulmaz heykel sanatmın incelikleri ayn bir konu. tnsanın onu seyrederken düşünmek- ten kendini alamadığı bir başka soru ise şu: Bunca taş nasıl hasara uğramadan yerinden sökülmüş, binlerce kilomet- re öteye taşınmış, aynısı nasıl yeniden kurulmuş? Daha da çetini sorulann: Aynı yolu nasıl geri dönebilir? Urla'da MÖ 6. yüzyıla ait bir 'zeytinyağı işliği' ortaya çıkanldı Klazomenai kazı çakşmalan sürüyor YEŞtM AKYÜZ Urla'da Klazomenai ören- yennde 1979 yüından bu ya- na Ege Ünıversitesi'nde gö- revlı Prof. Dr. Güven Ba- kır'ın başkanlığında yürü- tülen arkeolojık kazılarda MÖ6 yüzyıla aıt bir zeytin- yağı ışlığı açığa çıkanldı 1997'den ıtıbaren Komılı Zeytınyağlan sponsorluğun- da gerçekleştirilen çalışma- larda Ege Üniversitesi'nın yanı sıra Türkiye'deki bır- GüvenBakır çok üniversitenin arkeolojı bölümlerinden asıs- tanlar, öğrenciler ve dışandan katılan gönüllü- ler yer alıyor Başlangıçta Kültür Bakanlığı'nın bir kurtarma kazısı olarak başlattığı çahşmala- n 1981 'de Ege Üniversitesi üstlendı ve o tanh- ten ben Kültür Bakanlığı'nın da katkılanyla bır- lıkte devam edıyor. Bu kazıyla birlikte aynca yağhane, mezarlık alanı ve bır evin dönemlenni anlamak üzere ger- çekleştirilen küçük boyutlu bir çalışma olmak üzere 3 sektörde daha kazılaryapılıyor. Urla'da- kı bır okulda konaklayan kazı ekibi çahşmala- nna sabah altıda başlıyor ve öğlen bırakıyor Öğleden sonra da kazıdan çıkanlan tüm parça- lar tek tek aynlıp yıkanıyor sonra kurumaya bı- rakılıyor Seçilen parçalann kayıtlan işlenıyor. Urla'nm Iskele Mahallesi'nde yer alan ve lyonlann MÖ 10. yüzyılda kurduklan antik Kla- zomenai kentı örenyerinde bulunan zeytinyağı işliğinde çağdaşlanna göre ılen bır teknolojinin kullanılmış olması, Anadolu'nun eski çağlarda zeytinyağı üretımıne önemli derecede katkıla- nrun bulunduğunu göstenyor. Projenın ılk ayağını işliğin kazısının bıtınlme- sı ve çevre düzenlerhesı, ikincı aşamasını işli- ğm depolannın aslına uygun bır şekılde tekrar ayağa kaldınlması çahşmalan oluşturuyor. Son aşamasında ise ayağa kaldınlan ışliğuı çevresın- de eskı çağlardan günümüze dek zeytinyağı üre- timinde kullanılan gereçlenn sergılenmesı ve zeytin ve zeytinyağı ile ilgili bir teknolojı mü- zesi oluşturulması amaçlanıyor. 'Bölgede başka işttkler de olabilir' Kazı başkanı Prof. Güven Bakır, üst yapıyı gös- teren verilerin elinde olduğunu ve o çerçevede ışlıği ayağa kaldıracaklannı belırtiyor. Aynca, önümüzdekı ürün mevsüninde de bır hafta, on gün süreyle zeytinyağı sıkacaklannı, ınsanlara 2500 yıl önce zeytuıyağının elde edılışını gös- termek ıstedıklenni söylüyor. "Bu merkezin smniannı beffi etnıekiçin işeson- daj mahiyetinde başladık. Merkezin kazûabttir olduğunu anlaymca hem sınırian çizdik hem de merkezin niteliğini öğrenmişoMukve kazrya baş- ladık" dıyen Bakır, ekıbiyle bırlıkte kentın to- pografyasuıı iyi anlayabihnek için ilk yirmı yıl- da antık kentın çok çeşitlı noktalannda ufak ça- lışmalar yaptıklannı da sözlerine eklıyor "Ken- tfaı topografik \-apısını çok iyi öğrendik. Vlesela btzburadaflddönemin üstüsteyerakfağı biralan- da buhınuyoruz. Altta ahıncı yüzvılda kullanılan bir zeytinyağı işiiği alanı, yanında da demirci iş- liği \ar. Belki başka işlikkr oiabilir." Aynca, kazının arkasındakı geniş boşlukta yer alan suyun elde edildiği kuyulann üstünde genış duvarlar, MÖ 4. yüzyıla aıt büyük bu- ya- pının bize kalan elemanlan olduğunu göstenyor. Plan ıtıbanyla bu- saray ile karşı karşıya oldu- ğumuzu belırten Bakır, bunun tyon anlayışına ters düştüğünü ıfade edıyor. Bu çahşmalar sırasında Urla halkı ise durum- dan pek hoşnut değıl. Çünkü kendi arazılenn- den ıstedıklen gibı yararlanamıyor: "tnşaatya- sağmdan ve birinci derecede arkeolojik alan ol- duğundan satamıyoriar. Bövle olunca da mal sa- hipleri nıağdur olduklannı iddia ediyoriar. Hak- blar da tabü. Kültür Bakanhğı'nın bu işe bakı- şuıda bir gariplik var. Mağdur olan insana hiç- bir şey vermiyor. Takas etme olanağı veriyor. Ama hiçbir zaman gerçekleşmivor va da çok uzun sürüyor." Ama kazı çalışmalanna gönüllü olarak katı- lanlar da var. Urla'dakı bır okulda resım öğret- menlığı yapan Erkan tpükçi buradakı zeytinya- ğı ışlığını daha ıyı anlatabılmek ıçın uzun süre- den ben üzennde çalıştığı ışlığın 1/20 ölçeklı ma- ketını tamamladı. Bakır. zeytinyağı ışhğının bundan 40-50 yıl önce kullanılan teknıkle arasında çok büyük bir fark da olmadığını söylüyor. "Son yıOarda mo- dern birsistem kullanıhyor. Ama halen buradaki atölyenin sisteminde çalışan ze>tin\ağı üretim fabrikalan var." 2500 yıl önce zeytinyağı üretiminin yapddığı imalatha- nelerden kalmülar. (Fotoğraf: SENEM ÖZTÜRK) IŞILDAK VE YELPAZE ATtLLA BtRKİYE Yazadüşen Kitaplar Antoloji hazırlamak son derece güç, sonjnlu bir iştir. Hangi yazan/şaıri alacaksınız, hangi yapıtnı/ya- pıtlannı seçeceksıniz! Her antoloji ister istemez yazınsal bır tartışmanın da ilk adımı olur böytece. "Beğendirmek" güçtür. özellikle de "şiir antoloji- leri'ni... Yazdıklanndan/ söylediklerinden çok çekti Yıl- maz Odabaşı ama, hiç de boş durmamış anlaşı- lan. Son Çeyrek Yüzyıl ŞiirAntolojisi (1975-2000) adlı altı yüz kırk sayfalık bir antoloji de hazırlayı- vermiş. Scala Yayıncılık'tan yayımlanan kitap, adın- dan da anlaşılacağı gibi şiirimizin son yirmi beş yı- lını kapsıyor. 1941 doğumlu Metin Albok'tan 1978 doğum- lu Zeynep Köyiü'ye uzanan 203 şatriik bir şiir çe- şitliliği. Daha önce benzeri olmayan bir çalışma. Oteki antolojilerde olduğu gibi, bunda da bir "ön- söz" var. ister istemez var çünkü, antolojiyi hazır- layan bir açıklama gereksinimi duyar "Fakat, bu antolojıde yer alan şaitierin tûmü de Tûrkiye şiirinde yerini belirginleştirmiş şairier o/- mayıp zamanın aynasında kimi ya şiirini geliştire- meyerek kimi şiir kulvartannı terk ederek yitebile- cek şairlerdir de... "Ne var ki, somut olan, bu şaiherin birçoğunun 70'liyıllardan bugüne şiire emek veren ve hâlâ da vermeye devam eden şairler olduklandır; bu ya- nıyla bu antolojıde yer alan şaiherin, Türkiye şiiri- nin en son halkası olduklan, kimilerinin de olma- ya aday olduklan yadsınamaz." Yılmaz Odabaşı'nın antolojisiyte "bir zamanlar" yoğun bir şiir uğraşı içinde olan şairieri bir kez da- ha "anımsadım". Gerçi kitaplıkta kitaplan duruyor, ara sıra da okuyordum ama, bu antoloji başka bir vesile oldu. Hatta, birkısmıylayoldasjksikkarşılaşsamda... biraz Cemal Süreya'ya benzettiğim, bana, şiirin eskimiş tarihi gibi görünen, şiiryayımlamayi bırak- mış (öyle mi?), ellisine merdrven dayamış Mehmet Mûfit'ten de iki şiir yer alıyor antolojıde... "yağmuriu bir gündû abi yağmuhu bir gûn ilkyazdan bir çapak fırladı toma tezgâhından ağır çekiminde gözlerimin " ••• Şairierin toplu yapıtlannın yayımlanmast araştır- macı için bulunmaz bir nimettir. Hepsini bir arada bulabilirsiniz. Okur için de öyle. Ama bütün ya da toplu yapıtlar için hiç kuşkusuz bir "zaman" var- dır. Haydar Ergülen'in de "zaman"\ gelmiş... Haydar Ergülen'in toplu şiirlerinin birinci cildi Nar adıyla Adam Yayınlan'ndan yayımlandı. Bu cilt, Haydar'ın daha önceki Karşılığını Bulamamış Sorular, Sırat Şiirleri, Sokak Prensesi, Eskiden Ter- zi, 40 Şiirve Bir kitaplannı kapsıyor. Gözlerimiz ikin- ci cildin yayımlanmasında... Edebiyatımızın gize düşmüş, yüzünde enmiş rüz- gârlannın estıği esrik şaın mi demeliyim Haydariçin. "Yitik bir şiirin" ızınden gıden; ya da kendi gerçe- ğini (şiirini) arayan, yollara düşmüş "çağdaş bir derviş" mi? "Kırk şair birden olsam, yazamam bir hevesi" • • • Özdemir hce'nin son şiir kitabının adı Evren Ağa- cı. Ben olsam Hayat Ağacı derdim. Bilindiği gibi "Şaman kültürü"y\e, dolayısıyla Anadolu kültür çeşitliliğiyle ilgili bir motif ya da fıgür. (Gerçi sanat tarihçıleri ile arkeologlar bu motif ve fkjür sorunun- da tartışırlar ya...) Kökleri dal, dallan kök olan, yani köklerf ile dal- lan birbirini yansılayan Hayat Ağacı bir yandan da hayatın oluşum serüveni. Yani Kozmogoni. Koz- mogoni'nin Türkçe Sözlük'teki karşılığı "evrenin do- ğumu, evrendoğum ". Sanınm Ince de bundan do- layı, Evren Ağacı diyor. Krtabın arka kapağındaki "ad"a ilişkin, "masal", "öykü" ö'Oksa "düş"mü demeliyim), tek sözcük- te enfes... Kitapta üç bölüm var "Lütfen Cevap Vo- riniz", "Tutulma ve Sarsıntı", "Asude Alkaya İçin On İki Neşeli Şarkı". Bölümlerde yer alan şiirterin başlıklan sayılar. Böylece, özdemir Ince kJtabm kurgusunda da "yaşama ilişkin bir oluş"u gozeti- yor. Asude Alkaya, şairOrhan Alkaya'nın küçük kı- zı. Bir bağ var Torun konumu. Bir şairden ötekine uzanan bir el, dolaylı ama benimsenen bir kalıt di- yelim, özcesi. On ikinci şarkının (şiirin) son üç di- zesi, kitabın da son üç dizesi: Yeni bir yol açıyoruz dünyaya doğru sen hiç düşmeden koşabilesin diye. Dilerim: Bir şiirin içinde esin gibi yaşarsın. Yam Kredl Sanat Festivdl 2000 • Kültür Servisi - Yıl içine yayüan programı ile 'Yapı Kredi Sanat Festivali' eylül prograım ile sonbahan karşıhyor. Festival programı 29 Ağustos- 4 Eylül tarihlerinde 3. Leyla Gencer Şan Yanşması ile devam edecek. Aya Irini Müzesi'nde 9-10 Eylül tarihlerinde 'Frankfurt am Main Oda Orkestrası' ve kemancı Boris Belkin konser verecek. 12 Eylül günü ise operanm ünlü altus seslerinden Jochen Kovvalski'nin şan konseri yer alacak. Festival 15 Eylül aksamı Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu'ndaki Portekiz şarkılanyla ünlü Dulce Pontes ile devam edecek. Tüpkiye'nin KöprüieıH • Kültür Servisi -Türkiye 'nin iletişim ve yaşam tarzı zenginliğini simgeleyen köprüleri, Baymed- Koç Allıanz Hayat'uı 7'ncisi gerçekleştirilen geleneksel fotoğraf yanşmasının bu yılki temasım oluşturuyor. Baymed (Basm Yaym Mezunlan Derneği) ile Koç Allianz Hayat Sigorta'nm ortaklaşa düzenlediği yanşma, siyah- beyaz, renkli negatif baskı ve dia olmak üzere 3 ayn dalda gerçekleşecek. Jünde fotoğraf sanatçılanndan Ersin Alok, Orhan Cem Çetin, Şakır Eczacıbaşı, Kamil Fuat, Beysun Gökçin, Sabit Kalfagil, tzzet Keribar, Ara Güler, Eren Güvener, Vahap Munyar yer alıyor. Yanşmanın son başvuru tarihi ise 10 Kasım 2000 olarak belirlendı. Türkiye Fotoğraf Dernekleri Birliğı tarafmdan desteklenen yanşmarun sonuçlan 17 Kasım 2000 tarihinde açıklanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle