Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 2000 PERŞEMBE
14 iJ. U.K. kultur@cumhuriyet.com.tr
KENTLER VE KÜLTÜRLER / Berlin TURGAY FİŞEKÇİ
Ç
Uosyalizmin
kapitalizme
üstünlüğünü,
Batı'dan daha yüksek
binalar yaparak
kanıtlayabileceğini
sanan bürokrat
anlayış, eski
Berlin 'in en güzel
alanlanndan birine
Aleksandr Platz'a
dev bir televizyon
kulesi
kondurmuş.
Benzemez üdzlerin dünyası1995'te gördüğüm Berlm, özellikle
de doğu bölümü bana ölü bir kent iz-
lenımi vermiştı.
Bir zamanlar Berlin'in en canlı cad-
desı olan Unter den Lınden (Ihlamur-
lar Altında) -gerçekten de cadde boy-
lu boyunca ortası ve kaldınmlan ıhla-
mur ağaçlanyla kaplı- ıpıssızdı.
1920 \e 30'larda canhlığı Paris'le
yanşabılecek kent, önce tkinci Dünya
Savaşı'nm yıkımı, ardından bölünme,
sonra da sosyalizm adına baskıcı bir
yönetımin elinde hasta bir kuşa benzi-
yordu.
Sosyalızmın kapitalizme üstünlüğü-
nü. Batı'dan daha yüksek binalar yapa-
rak kanıtlayabileceğini sanan bürokrat
anlayış, esİcı Berlın'ın en güzel alanla-
nndan bınne, romanlara, fılrnlere ko-
nu olmuş Aleksandr Platz'a dev bır te-
levızyon kulesi dıkmıştı. Ama ınsanla-
nn oturduğu yapılar bakımsız, kent ha-
yatı donuktu.
Batı ise Berhn'e sosyalizm içınde
kalmış bir vitrin gözüyle bakıp tûketim
mallanyla boğmuştu kenti
Garip bir raslantıyla kentın ortasın-
daki büyük park da doğu ile batıyı ayı-
ran doğal bir sırur oluşturuyordtı.
1989'da duvar yıkılıp ikı parça bir-
leştiğınde birbırine hiç benzemeyen
ıkız bır kent yapısı ortaya çıktı. Batı ba-
kımlıydı. doğu ise dökülüyordu.
O günden bu yana Almanya, neredey-
se bütün olanaklannı kullanarak yeni
bır Berlın yaratmaya çalışıyor.
Bu yaz gördüğüm Berlin, bu çalış-
malann önemli ölçüde sonuç verdiği-
nı göstenyor.
1999'da Berlin yeıuden Almanya'nın
başkenti oldu. Parlamento, ünlü Re-
ıchstag bınası yenılenıp kullanılmaya
başlandı Unter den Lınden canlandı.
Kahveler, yol kıyılanna masalar çıkar-
dı. Cadde boyunca uzanan tarihsel ya-
pılar, Eskı Krallık Kütüphanesı (1780),
Opera Bınası (1743) ortaya çıktı.
Kitaplann yakıldığı alan
10 Mayıs 1933'te Nazilerin ilk kez
kıtap yaktıklan Bebelplatz'a bıryeral-
tı anıtı yapılmış. Kaldınmda yürürken
gördüğünüz bir cam dikdörtgene dik-
katle bakhğınızda yenn altında genış bir
boşluk, bıraz daha dikkat edince de bu
boşluğun beyaz raflannda hiç kitap ol-
mayan boş bir kıtaplık olduğunu görü-
yorsunuz.
Yenn üzerinde ise bu yıl 1. Berlın
Kıtap Fuan açıldı
Son on yıldu- Berlın görülmemış bir
yerulenme etkınlıği içınde.
Pek çok ünlü mimar, burada kendı-
'Cesaret.\na'oyuniMcUHelenaWeigeU949(sokla).W Brecht'lebiıiikte(sağda).
Brechtve BerlinerEnsemble
20. yüzyıhn başta gelen tıyatroculanndan Bertoh
Brecht'in II. Dünya Savaşı sonunda Doğu Beriin'e
yerleşerek burada kurduğu Berliner Ensemble, zaman
zaman yönetım ve malı güçlükler yaşasa da, etkinliğini
sûrdürüyor. Spree Irmağı'nın hemen kıyısındaki tiyatro
yapısının tepesindeki ışıklı, daire biçimındeki Berliner
Ensemble yazısı dönüp duruyor. Bu yıl sergilenmekte
olan oyunlar, Shakespearein //. RichardveHamlet'ı,
Brecht'in^rturo Ui'nin Yûkseliş veDüşüşü, Thomas
Bernhard'ın Bilmezden gelen ve Çılgın ı, Feter
\*Wss'ın Jean Paul Marats 'nın Yargılanması ve Ölümü
adlı oyunlan. Az ilerde Brecht'in evi. 1948'den 1956'da
ölümüne dek burada yaşamış. Üç katlı bir ev. Giriş bir
bahçe katı. Burada geniş bir mutfakla bahçeye bakan
camlı, aydınlık bir oda var. Hekna Weigel burada güzel
yemekler yaparmış. Mutfak, yemek gereçleri yönünden
zengin. 1960'lann bir de televizyonu var.
Birinci katta, Brecht'in geniş bir çalışma odası ve
küçük bır yatak odası var. Buradaki tek kişilik yatakta
14 Ağustos 1956'da öhnüş. Başucunda 12 ve 13
Ağustos tarihli Almanca ve Ingilizce gazeteler duruyor.
Çalışma odasında, bahçeye bakan pencere kenanndaki
bir masa, rahat bir koltuk ve kitaplıktan baska hemen
hiçbir şey yok. Kitaplıkta Lenin'ın Bütün Eserleri, ünlü
Neue Zeit (Yeni Zaman) dergılennın koleksıyonu
dikkat çekıyor. Bir köşede polisiye kitaplar, bir başka
köşede Kavafıs'in şiirleri duruyor. Çin resimleri ve
Japon no masklan da duvarlarda asılı.
tkinci kat ise Helena Weıgel'in dairesıymiş. O da
1971 'deki ölümüne dek burada yaşamış ve Berliner
Ensemble'ı yönetmış. Brecht, bu evın yanındaki
Dorotheen Mezarlığı'na gömülmüş. Hegel ve
Ffchte'nin de gömütleri burada.
Evin caddeye bakan yüzünde ise Brecht Evi Kitabevi
var. Yapıda Alman PEN kulübünün de bir bürosu
bulunuyor. Berlin'de, özellikle de Berliner Ensemble'ın
bulunduğu Fnedrich Strasse üzennde çok sayıda tiyatro
dikkat çekiyor.
ne iş buldu. Bir yandan eski yapılar
onanlıp gıcır gıcır yapılıyor, ötede de
yepyenı yapılar yükseliyor.
Fransa'nm büyük mağazalanndan
La Fayette, ıçıne girer gırmez çarpan bir
biçemle ınşa edılmiş. Giriş katından
aşağıya doğru ters, yukanya doğru ise
dik duran, taban tabana vermiş ıkı ko-
nı bıçiminde tasarlanmış. Hermetreka-
renın büyük paralar ettiği bır yerde gü-
zellık uğruna büyük bir alan boş bıra-
kılmış.
Eskiden duvann yamnda kaldığı için
kullanılmayan PotsdamerPlatz ile çev-
resı ise hâlâ sûren inşaatlara karşın ina-
nıhnaz bır yapı zenginliğı kazanmış.
Büyük şirketler, merkezlerinı buraya
yaptırdıklan binalara taşıyorlar.
Edebiyat Treni Avrupa 2000'in Ber-
lin'e gelmesiyle Mercedes fırması, bu
alanda büyük bir şiir gecesi düzenledi.
Açıkhavada binlerce kişinin hazırlan-
mış sandalyelere oturarak ya da ayak-
ta izlediği geceyi televizyon ve radyo-
lar nakJen yayımladı.
İkJBertiıı
tki Berlin arasındaki aynlıklar ne
denh giderilmeye çalışılsa da kırk yü
farklı anlayışlann yönetiminde kalrnış
kentın iki yakasının kolay kolay tek bir
bütün olamayacağı da ortada.
Otel odasının kapısmın darlığı gibi
küçük aynntılardan, Rusya'dakilerin
benzeri toplu konut yapılanna dek gö-
ze batıcı pek çok şey daha uzun süre iki
ayn Berlin'ın varlığını hep anımsata-
cak.
Aynlık yalnız maddı çevreyle ilgili
de değil. Kentte yaşayan ınsanlar da
uzun yıllar farklı iki dünyanın, farkh alış-
kanlıklann ve kültürlenn insanlan ola-
rak yaşadılar.
tleri kapitalist toplumun, bıreycilik-
leri en üst düzeyde bencıllığe dek ulaş-
nuş insanlan ile paylaşma duygusunun
egemen olduğu, eğitımlennde evrensel
insani değerlerin öne çıkanldığı insan-
lann hayata bakışlan da elbet farklı
olacak.
Şimdi bu iki farklı dünyanın ınsan-
lan, aynı kentte, aynı işyerinde, aynı
toplurnsal yapı içınde yan yana yaşıyor-
lar. Aralannda egemen değer ölçütle-
nnın farklıhğından doğan anlaşmaz-
lıklar, yanlış anlamalar, gülünç durum-
lar olmaması düşünülebılır mi?
tki Berlin'in varlığı cadde ve sokak
adJannda da kendini göstenyor.
Birbölümü ne denli değiştirilmiş ol-
sa da Ban'da eski krallann, devlet adam-
lannın isimleri çoğunluktayken, doğu-
da sosyalıst hareketin ünlü isimlerinin
adlan varhklannı koruyor.
Bergama Mûzesi
Son yıllarda Bergamalılann geri al-
mak için mücadele ettikleri ünlü Ber-
gama Sunağı da Berlin'de.
Spree Irmağı üzerindeki Müzeler
Adası'nda, tek başına bir müze yapısı-
nın içine yerleştirihTiiş.
Sunağın güzelliği, 2200 yıl öncesi-
nin seyre doyulmaz heykel sanatmın
incelikleri ayn bir konu.
tnsanın onu seyrederken düşünmek-
ten kendini alamadığı bir başka soru ise
şu:
Bunca taş nasıl hasara uğramadan
yerinden sökülmüş, binlerce kilomet-
re öteye taşınmış, aynısı nasıl yeniden
kurulmuş?
Daha da çetini sorulann:
Aynı yolu nasıl geri dönebilir?
Urla'da MÖ 6. yüzyıla ait bir 'zeytinyağı işliği' ortaya çıkanldı
Klazomenai kazı çakşmalan sürüyor
YEŞtM AKYÜZ
Urla'da Klazomenai ören-
yennde 1979 yüından bu ya-
na Ege Ünıversitesi'nde gö-
revlı Prof. Dr. Güven Ba-
kır'ın başkanlığında yürü-
tülen arkeolojık kazılarda
MÖ6 yüzyıla aıt bir zeytin-
yağı ışlığı açığa çıkanldı
1997'den ıtıbaren Komılı
Zeytınyağlan sponsorluğun-
da gerçekleştirilen çalışma-
larda Ege Üniversitesi'nın
yanı sıra Türkiye'deki bır- GüvenBakır
çok üniversitenin arkeolojı bölümlerinden asıs-
tanlar, öğrenciler ve dışandan katılan gönüllü-
ler yer alıyor Başlangıçta Kültür Bakanlığı'nın
bir kurtarma kazısı olarak başlattığı çahşmala-
n 1981 'de Ege Üniversitesi üstlendı ve o tanh-
ten ben Kültür Bakanlığı'nın da katkılanyla bır-
lıkte devam edıyor.
Bu kazıyla birlikte aynca yağhane, mezarlık
alanı ve bır evin dönemlenni anlamak üzere ger-
çekleştirilen küçük boyutlu bir çalışma olmak
üzere 3 sektörde daha kazılaryapılıyor. Urla'da-
kı bır okulda konaklayan kazı ekibi çahşmala-
nna sabah altıda başlıyor ve öğlen bırakıyor
Öğleden sonra da kazıdan çıkanlan tüm parça-
lar tek tek aynlıp yıkanıyor sonra kurumaya bı-
rakılıyor Seçilen parçalann kayıtlan işlenıyor.
Urla'nm Iskele Mahallesi'nde yer alan ve
lyonlann MÖ 10. yüzyılda kurduklan antik Kla-
zomenai kentı örenyerinde bulunan zeytinyağı
işliğinde çağdaşlanna göre ılen bır teknolojinin
kullanılmış olması, Anadolu'nun eski çağlarda
zeytinyağı üretımıne önemli derecede katkıla-
nrun bulunduğunu göstenyor.
Projenın ılk ayağını işliğin kazısının bıtınlme-
sı ve çevre düzenlerhesı, ikincı aşamasını işli-
ğm depolannın aslına uygun bır şekılde tekrar
ayağa kaldınlması çahşmalan oluşturuyor. Son
aşamasında ise ayağa kaldınlan ışliğuı çevresın-
de eskı çağlardan günümüze dek zeytinyağı üre-
timinde kullanılan gereçlenn sergılenmesı ve
zeytin ve zeytinyağı ile ilgili bir teknolojı mü-
zesi oluşturulması amaçlanıyor.
'Bölgede başka işttkler de olabilir'
Kazı başkanı Prof. Güven Bakır, üst yapıyı gös-
teren verilerin elinde olduğunu ve o çerçevede
ışlıği ayağa kaldıracaklannı belırtiyor. Aynca,
önümüzdekı ürün mevsüninde de bır hafta, on
gün süreyle zeytinyağı sıkacaklannı, ınsanlara
2500 yıl önce zeytuıyağının elde edılışını gös-
termek ıstedıklenni söylüyor.
"Bu merkezin smniannı beffi etnıekiçin işeson-
daj mahiyetinde başladık. Merkezin kazûabttir
olduğunu anlaymca hem sınırian çizdik hem de
merkezin niteliğini öğrenmişoMukve kazrya baş-
ladık" dıyen Bakır, ekıbiyle bırlıkte kentın to-
pografyasuıı iyi anlayabihnek için ilk yirmı yıl-
da antık kentın çok çeşitlı noktalannda ufak ça-
lışmalar yaptıklannı da sözlerine eklıyor "Ken-
tfaı topografik \-apısını çok iyi öğrendik. Vlesela
btzburadaflddönemin üstüsteyerakfağı biralan-
da buhınuyoruz. Altta ahıncı yüzvılda kullanılan
bir zeytinyağı işiiği alanı, yanında da demirci iş-
liği \ar. Belki başka işlikkr oiabilir."
Aynca, kazının arkasındakı geniş boşlukta
yer alan suyun elde edildiği kuyulann üstünde
genış duvarlar, MÖ 4. yüzyıla aıt büyük bu- ya-
pının bize kalan elemanlan olduğunu göstenyor.
Plan ıtıbanyla bu- saray ile karşı karşıya oldu-
ğumuzu belırten Bakır, bunun tyon anlayışına
ters düştüğünü ıfade edıyor.
Bu çahşmalar sırasında Urla halkı ise durum-
dan pek hoşnut değıl. Çünkü kendi arazılenn-
den ıstedıklen gibı yararlanamıyor: "tnşaatya-
sağmdan ve birinci derecede arkeolojik alan ol-
duğundan satamıyoriar. Bövle olunca da mal sa-
hipleri nıağdur olduklannı iddia ediyoriar. Hak-
blar da tabü. Kültür Bakanhğı'nın bu işe bakı-
şuıda bir gariplik var. Mağdur olan insana hiç-
bir şey vermiyor. Takas etme olanağı veriyor.
Ama hiçbir zaman gerçekleşmivor va da çok
uzun sürüyor."
Ama kazı çalışmalanna gönüllü olarak katı-
lanlar da var. Urla'dakı bır okulda resım öğret-
menlığı yapan Erkan tpükçi buradakı zeytinya-
ğı ışlığını daha ıyı anlatabılmek ıçın uzun süre-
den ben üzennde çalıştığı ışlığın 1/20 ölçeklı ma-
ketını tamamladı.
Bakır. zeytinyağı ışhğının bundan 40-50 yıl
önce kullanılan teknıkle arasında çok büyük bir
fark da olmadığını söylüyor. "Son yıOarda mo-
dern birsistem kullanıhyor. Ama halen buradaki
atölyenin sisteminde çalışan ze>tin\ağı üretim
fabrikalan var."
2500 yıl önce zeytinyağı üretiminin yapddığı imalatha-
nelerden kalmülar. (Fotoğraf: SENEM ÖZTÜRK)
IŞILDAK VE YELPAZE
ATtLLA BtRKİYE
Yazadüşen Kitaplar
Antoloji hazırlamak son derece güç, sonjnlu bir
iştir. Hangi yazan/şaıri alacaksınız, hangi yapıtnı/ya-
pıtlannı seçeceksıniz! Her antoloji ister istemez
yazınsal bır tartışmanın da ilk adımı olur böytece.
"Beğendirmek" güçtür. özellikle de "şiir antoloji-
leri'ni...
Yazdıklanndan/ söylediklerinden çok çekti Yıl-
maz Odabaşı ama, hiç de boş durmamış anlaşı-
lan. Son Çeyrek Yüzyıl ŞiirAntolojisi (1975-2000)
adlı altı yüz kırk sayfalık bir antoloji de hazırlayı-
vermiş. Scala Yayıncılık'tan yayımlanan kitap, adın-
dan da anlaşılacağı gibi şiirimizin son yirmi beş yı-
lını kapsıyor.
1941 doğumlu Metin Albok'tan 1978 doğum-
lu Zeynep Köyiü'ye uzanan 203 şatriik bir şiir çe-
şitliliği. Daha önce benzeri olmayan bir çalışma.
Oteki antolojilerde olduğu gibi, bunda da bir "ön-
söz" var. ister istemez var çünkü, antolojiyi hazır-
layan bir açıklama gereksinimi duyar
"Fakat, bu antolojıde yer alan şaitierin tûmü de
Tûrkiye şiirinde yerini belirginleştirmiş şairier o/-
mayıp zamanın aynasında kimi ya şiirini geliştire-
meyerek kimi şiir kulvartannı terk ederek yitebile-
cek şairlerdir de...
"Ne var ki, somut olan, bu şaiherin birçoğunun
70'liyıllardan bugüne şiire emek veren ve hâlâ da
vermeye devam eden şairler olduklandır; bu ya-
nıyla bu antolojıde yer alan şaiherin, Türkiye şiiri-
nin en son halkası olduklan, kimilerinin de olma-
ya aday olduklan yadsınamaz."
Yılmaz Odabaşı'nın antolojisiyte "bir zamanlar"
yoğun bir şiir uğraşı içinde olan şairieri bir kez da-
ha "anımsadım". Gerçi kitaplıkta kitaplan duruyor,
ara sıra da okuyordum ama, bu antoloji başka bir
vesile oldu.
Hatta, birkısmıylayoldasjksikkarşılaşsamda...
biraz Cemal Süreya'ya benzettiğim, bana, şiirin
eskimiş tarihi gibi görünen, şiiryayımlamayi bırak-
mış (öyle mi?), ellisine merdrven dayamış Mehmet
Mûfit'ten de iki şiir yer alıyor antolojıde...
"yağmuriu bir gündû abi yağmuhu bir gûn
ilkyazdan
bir çapak fırladı toma tezgâhından
ağır çekiminde gözlerimin "
•••
Şairierin toplu yapıtlannın yayımlanmast araştır-
macı için bulunmaz bir nimettir. Hepsini bir arada
bulabilirsiniz. Okur için de öyle. Ama bütün ya da
toplu yapıtlar için hiç kuşkusuz bir "zaman" var-
dır. Haydar Ergülen'in de "zaman"\ gelmiş...
Haydar Ergülen'in toplu şiirlerinin birinci cildi
Nar adıyla Adam Yayınlan'ndan yayımlandı. Bu
cilt, Haydar'ın daha önceki Karşılığını Bulamamış
Sorular, Sırat Şiirleri, Sokak Prensesi, Eskiden Ter-
zi, 40 Şiirve Bir kitaplannı kapsıyor. Gözlerimiz ikin-
ci cildin yayımlanmasında...
Edebiyatımızın gize düşmüş, yüzünde enmiş rüz-
gârlannın estıği esrik şaın mi demeliyim Haydariçin.
"Yitik bir şiirin" ızınden gıden; ya da kendi gerçe-
ğini (şiirini) arayan, yollara düşmüş "çağdaş bir
derviş" mi?
"Kırk şair birden olsam, yazamam bir hevesi"
• • •
Özdemir hce'nin son şiir kitabının adı Evren Ağa-
cı. Ben olsam Hayat Ağacı derdim. Bilindiği gibi
"Şaman kültürü"y\e, dolayısıyla Anadolu kültür
çeşitliliğiyle ilgili bir motif ya da fıgür. (Gerçi sanat
tarihçıleri ile arkeologlar bu motif ve fkjür sorunun-
da tartışırlar ya...)
Kökleri dal, dallan kök olan, yani köklerf ile dal-
lan birbirini yansılayan Hayat Ağacı bir yandan da
hayatın oluşum serüveni. Yani Kozmogoni. Koz-
mogoni'nin Türkçe Sözlük'teki karşılığı "evrenin do-
ğumu, evrendoğum ". Sanınm Ince de bundan do-
layı, Evren Ağacı diyor.
Krtabın arka kapağındaki "ad"a ilişkin, "masal",
"öykü" ö'Oksa "düş"mü demeliyim), tek sözcük-
te enfes... Kitapta üç bölüm var "Lütfen Cevap Vo-
riniz", "Tutulma ve Sarsıntı", "Asude Alkaya İçin
On İki Neşeli Şarkı". Bölümlerde yer alan şiirterin
başlıklan sayılar. Böylece, özdemir Ince kJtabm
kurgusunda da "yaşama ilişkin bir oluş"u gozeti-
yor.
Asude Alkaya, şairOrhan Alkaya'nın küçük kı-
zı. Bir bağ var Torun konumu. Bir şairden ötekine
uzanan bir el, dolaylı ama benimsenen bir kalıt di-
yelim, özcesi. On ikinci şarkının (şiirin) son üç di-
zesi, kitabın da son üç dizesi:
Yeni bir yol açıyoruz dünyaya doğru
sen hiç düşmeden koşabilesin diye.
Dilerim: Bir şiirin içinde esin gibi yaşarsın.
Yam Kredl Sanat Festivdl 2000
• Kültür Servisi - Yıl içine yayüan programı ile
'Yapı Kredi Sanat Festivali' eylül prograım ile
sonbahan karşıhyor. Festival programı
29 Ağustos- 4 Eylül tarihlerinde 3. Leyla Gencer
Şan Yanşması ile devam edecek. Aya Irini
Müzesi'nde 9-10 Eylül tarihlerinde 'Frankfurt am
Main Oda Orkestrası' ve kemancı Boris Belkin
konser verecek. 12 Eylül günü ise operanm ünlü
altus seslerinden Jochen Kovvalski'nin şan
konseri yer alacak. Festival
15 Eylül aksamı Cemil Topuzlu Açık Hava
Tiyatrosu'ndaki Portekiz şarkılanyla ünlü Dulce
Pontes ile devam edecek.
Tüpkiye'nin KöprüieıH
• Kültür Servisi -Türkiye 'nin iletişim ve yaşam
tarzı zenginliğini simgeleyen köprüleri, Baymed-
Koç Allıanz Hayat'uı 7'ncisi gerçekleştirilen
geleneksel fotoğraf yanşmasının bu yılki
temasım oluşturuyor. Baymed (Basm Yaym
Mezunlan Derneği) ile Koç Allianz Hayat
Sigorta'nm ortaklaşa düzenlediği yanşma, siyah-
beyaz, renkli negatif baskı ve dia olmak üzere 3
ayn dalda gerçekleşecek. Jünde fotoğraf
sanatçılanndan Ersin Alok, Orhan Cem Çetin,
Şakır Eczacıbaşı, Kamil Fuat, Beysun
Gökçin, Sabit Kalfagil, tzzet Keribar,
Ara Güler, Eren Güvener, Vahap Munyar yer
alıyor. Yanşmanın son başvuru tarihi ise 10
Kasım 2000 olarak belirlendı. Türkiye Fotoğraf
Dernekleri Birliğı tarafmdan desteklenen
yanşmarun sonuçlan 17 Kasım 2000
tarihinde açıklanacak.