23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
f 3 AĞUSTOS 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tütün kontrol yasalan yetersiz ülkelere yönelenABD'li şirketlerÜçüncü dünyaya zehir saçıyor EmperyaKzmin sigara çıkamıası Üçüncü Dünya ülkelerine, ölüm, hastalık, verim İcaybı ve yangınlar da dahil edıldiğinde her yıl milyarlarca dolar zarar getıren sigara kullanımı, büyük bölümü ABD kökenli olan ço- kuİuslu sıgara şırketlerine sağladığı 'göz kamaşana' kâr nedenıyle artma- yade\amedıyor. Gelişmiş ülkelerde sıgara kullanı- mının zararlanna karşı oluşan bilinç ve sıgara şırketlerine karşı açılan taz- minat davalannm çapı ve başansın- dan ötürü pazar ve para kaybına uğ- rayan çokuluslu tütün şirketleri, göz- lerinı azgelişmiş ülkelere çevirdiler. Ikı hafta önce ABD'nin Miami Eya- let Mahkemesi jürisinin 5 büyük si- gara şırketıne verdiği 91 katrilyon Türk Lirası tutanndaki tazminat ço- kuluslu tütün devlerine vurulan en i Dünyadaki Sigara Tıızağı M U T L U D E M I R K Â N 1 büyük darbe oldu. Bunun sonucun- da Batı'da sıgara bağımlılannın ora- nı giderek düşerken ve sigara içmek 'yere çöp atmak ya da tükürmek gı- bi' ayıplanan bır davranış haline ge- lirken Doğu'da ya da Üçüncü Dünya ülkelerinde özellikle de gençlenn ara- sında sigara kullanımı inanılması güç oranlardaarüşgösterdi. 1970'le 1990 arasında, kışi başına tütün kullanımı P " * ^ - ^ ^ ^ t ü k e t i r k e n b u oran 2000 yılıiti- arasal hacim bakımından 1991-2000 arasında dünya f «VT»nyia yüzde 71 "e ulaşmış. Çoku- ..... « i • » j A A L- •• ı A iı •• J ^^**s \V\ fusluşirketlerintahmınleri, 1991- tutunpazanndakı yüzde 4.4 buyurneyekarşmAsyada yüzde J İ / ' 2000 arasında parasal hacim ba- 33Tük bir genişleme hesaplanıyor 19701e 1990 arasında, kişi //7ç kımındandünyatütünpazanndayüz- başma tütün kullanımı gelişmiş ülkelerde yüzde 10 gerileıken, ^ s j > de 4.4 büyümeye karşın Asya'da T"T •• •• !-«_•• -11 ı • j •• j /-^ -_ ı-v. •• • • J • tJ yüzde 33 lukbır genişleme beklen- Uçuncu Dunya ulkelennde yüzde 64 artü. Bu suıe ıçinde sıgara /Tdiğini ortaya koyuyor. kullanımı Kamerun ve Çin'de ise üç kaüna çıktı. , İC~7 T\ Dünyanm en büyük tü- miş ülkelerde tütün kullarumının kal- kınmış ülkelere oranla çok daha hız- Iı artmasında sigara şirketlerinin bu ülkeleri hedef almasının rolüne dik- kat çekiyor. gelişmiş ülkelerde yüzde 10 geriler- ken, Üçüncü Dünya ülkelerinde yüz- de 64 artış gösterdi. Bu süre içinde Ka- merun ve Çin'de üç kat artan sigara kul- lanımı Haiti, Endonezya, Nepal, Se- negal ve Suriye'de ise 2 katına çıktı. Türkiye Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi ve Marmara Üniversite Has- tanesi Akciğer Pediyatrisi Bölümü Başkanı Prof. Dr. EHfDağfa. azgelış- Azgelişmişterde tüketim coştu Dağlı'nın verdiği bilgilere göre, düşük gelirli ülkeler 1974 Ue 1976 ara- sında dünya tütününün yüzde 49'unu Sigaıa tiıyakilerinin ağtz tadını Arnerikantütününenasılalıştııdı? Tütünpazpnnda ABDişgaURotalannı Üçüncü Dünya- ya çeviren çokuluslu sigara şirketleri, gelişmiş ülkelerde tütün kontrol yasalannm sı- krfîgtnedeniyle uygulayama- dıklan reklam ve pazarlama stratejilerini azgelişmiş ül- kelerde yürütüyorlar. Reklam yasağının hiç uy- gulanmadığı baza Latin Ame- rika ülkelerinde Philip Mor- ris'in sembolü Marlboro Man, Amerikan gönencinin ve sert erkekliğin idolü ola- rak her zaman ve her yerde 7'den 70'e ınsanlann karşı- sına çıkıyor. ABD kökenli Philip Morris, R.J. Reynolds üe ABD-în- giliz fînnası British-Amerikan To- bacco (BAT) başta olmak üzere, 50 ülkeyi aşkın ülkede faaliyet gösteren çokuluslu sigara şirket- leri, girdikleri her ülkede önce hal- kın ağız tadını Amerikan tütünü- ne ahştınp, tütün sektöründeki yerlerini genişletiyorlar. Bu alan- Türkiye de sigara üretiminde kullanılan tütün miktarı (bin tonj \^\ Tör* tütünü ^ 1 Amerikan tütünü 60 1987 1996 -• • • - * . • ^•44 'ı.ı.^BB^^Kıı.ı.ı -ı.ı.ıı l 2000 daki yasal engelleri aşmak, yatı- nm teşviği alabilmek için lobi fa- aliyetleri yürütüyorlar. Wall Street Journal Gazetesi'nin sigara-tütün konulannda uzman- laşmış muhabirlerinden biri olan Suein L. Hvrang (adı Al Pacino'nun da oynadığı ve sigara şirketleriyle ılgili bir olayı konu alan Köstebek füminde de geçiyordu), 14 Eylüi Wall Street Journal, Philip Morris'in Türk pazanna nasıl hakim olduğunun öyküsünü •anlatmıştı. ÂBD'de her yıl tüketim oranımn yüzde 0.5 gerilemesine karşın Türkiye'nin yüzde 4.76'lık tüketim artışıyla dünyanın en hızlı büyüyen sigara pazan oldıığu gerçeğinin altını çizerek... 1998 yılında gazetesinin Avrupa baskısında yayımlanan makalesin- de Philip Morris'in 'TSrk gibi çok sfeara içîyM^ sözüne kaynakhk eden bir ülkede Amerikan tütünü tadı- ntn nasıl yerleştütiğinin ve ABD'li bu dev sigara şirketinin Türk paza- nna nasıl hakim olduğunun öykü- sünü anlatmıştı. Türkiye'ye gele- rek araştırmalar yapan gazeteci, TurgutOzal döneminde baş- layan yabancı sigaralann ye- rel piyasalara girmesine de olanak tanıyan serbestleştır- me dönemine kadar uzanan bir 'adını adını vükselme' hikayesi kaleme alıyordu. ABD'li gazeteci, 1994'ten 1997'ye kadar yabancı ül- kelerdeki kânnı yüzde 60 arttıran Philip Morris'in en kazançh çıkügı üDcenin Tür- kiye olduğunu belirtiyor. Nü- fusun yüzde 43'ünün siga- ra tiryakisi olduğu bir ülke- de (ABD'deki yüzde 25'lik oranla karşılaştınldığında) bu başannın kaçınılmazlığmın altını çiziyor Hwang: "ÖzeffikledeABD'deheryüttt- ketimoramnnıyüzdeO^ gerüeme- tüketim aroşı\1a dünv^nın en hnh bûyöyen sjgara pazan olduğn dü- şûnühlrse»" tün şirketi sayılan Philip Morris'in 1990'dan beri ABD'deki satışlan sadece yüzde 4.7 arttırması- na karşın yurtdişında bu oran yüzde 80'i buldu. Şirket yönetim kurulu başkanı Geoffrey BiMe'ın artan siga- ra satışlanndan kaynaklanan ikrami- ye tutan 30 milyon dolardı.Bu geliş- melerle birlikte, sigaraya bağlı has- talıklardan ölüm oranında belirgin biryükselişyaşanıyor. 1990'da 3 mil- yon, 1998'de ise 3.5 milyon olan si- garaya bağlı ölüm sayısının 2020 yı- lında lOmiIyonaçıkması bekleniyor. Bu kaybın 7 milyonu da azgelişmiş ülkelerde gerçekleşecek. Kadınlann sigara içmesi ile ilgili tabunun gide- rek kaybolmasının ve çokuluslu şir- ketlerin gençleri hedef alan pazarla- ma politikalannın tütün kontrol ya- salannın olmadığı ya da gevşek oldu- ğu geri kalmış ülkelerde sigara tirya- kisi oranının giderek artmasınayol aç- tığı belirtiliyor. Serbest ticaret maskesi Tütün sektörünün dünya çapında isim yapmış ve 50'den fazla ülkede kendilerine aıt ya da ortaklık paylan olan fabnkalara sahip üç dev şirketi, Philip Morris, R J. Reynolds ve Bri- tısh-American Tobacco (BAT). Bu şirketler Üçüncü Dünya ülkele- rinde, ABD'de uzun süre önce yasak- lanan pazarlama ve reklamcılık tek- nikleri kullanabiliyorlar. Şirketler 'ser- besttkaret' maskesi alnnda, kamu sağ- lığı ile ilgili yasalan değiştirmek ya da atlatabilmek için ekonomik ve politik baskı uyguluyorlar. Bu stratejilerin ba- şanlı olmadığı durumlarda ise kaçak- çılık yöntemine başvurabihyorlar. 1964 yılında, ABD Genel Cerra- hi Kurumu, sigaramn kanser ve ölü- mün başlıca etkenlerinden biri oldu- ğuna dair ilk raporunu yayımladı. Bu bilgiye karşın ABD hükümeti, 1980'lerde Asya'ya ABD'li tütün şirketlerinin rahatça girebilmesini sağlamak için 'acık pazar' strateji- sini kullanıyordu. Buna karşılık Ja- ponya, Kore, Tayvan ve Tayland ken- di tütün endüstrilerini kurdular. An- cak ABD 'Super 301' adlı (ticaret partnerlerine karşı tek taraflı ticari eylem geliştirmeyi olanaklı kılan) ticaret yasasını kullandı ve tütün şir- ketleri gençlere yönelik hileli satış ve kurnaz reklam yöntemleri kul- lanmaya başladılar. Marlboro Man ve diğer Ameri- kan sıgaralannın ortaya çıkışından sonra gençler arasında sigara kulla- nımı belirgin biçimde artış gösterdi: Tayvan'da yüzde 19.5'ten yüzde 32.2'ye, Japonya'da yüzde 16'nın, Tayland'daki gençler arasında da yüzde 24'ün üzerine firladı. Paketlerde çifte standart Araştırmalar. sigaralar üzerindeki sağlık uyanlannın, kullanım oranının azalmasmda önemli bir rol oynadığını ortaya koyuyor. Gelişmiş ülkelerin yüzde 89'unda uyan ya- zılannm dönüşümlü olarak kullanıhnası yasalara bağlı iken gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 26'da kalıyor. Bugün Arjantin ya da Türkiye'deki bir sigara tiryakisi, Amerikan sigara paketlerinin üzerinde kullandığı ürünün kalp ya da akciğer hastahklanna yol açtığı yönünde her han- gi bir uyanyla karşılaşmıyor. Kenya'daki tiryakiler ise bu- nun da ötesinde hiçbir sağlık uyansı göremiyorlar. ABD'deki bir sigara tiryakisi ise paket üzennde şu uya- nlardan biriyle mutlaka karşılaşıyor: 'Sigara akciğer kan- serine, kalp rahatsızhklanna yol açabüir, hamilelikte kulla- nımı ciddi kabcı sakathklara, prematüre doğumlara neden oiabilir, sigara karbon monoksit içerir.' Italya'daki sigara pa- ketlennin üzerinde 'Sigara her yıl trafik kazalanndan da- ha çok insan ökhırür' uyansı yer alıyor Singapur'da yer alan uyanlardan biri de şöyle: 'Sigara aiknize zarar verir.' Araştırmalar ve veriler, gelişmiş ülkelerde on yılı aşkın süredir uygulanan, reklam yasağı ve smırlamalan, sigara- dan alınan vergilerin arttıruması, paketler üzerine daha cid- dı uyanlar basılması ve halka açık yerlerde sigara içilmesi- nin yasaklanması gibi uygulamalann tüketimi önemli ölçü- de azalttığını ortaya koyuyor. A\Tistralya'da yapılan bir ça- lışma. paketler üzerindeki uyanlann sertleştirilmesi sonucun- da 'bu uyanlan görerek' sigarayı bırakmaya karar verenle- rin oranının 2 katına çıktığını gösteriyor. G.Afrika'da paket- lere yeni uyan yazılannın basıhnası, vergilerin arttıruması sonucu tüketim 1994'le 1997 arasında yüzde 15 azaltıldı Türkiye'de Amerikan sigarası Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi Başka- nı Prof. Dr. EKf Dağh da Türkiye'de sigara tüketimindeki artışa karşın sigaralarda kul- lanılan Türk tütünü oranında önemli bir dü- şüş olduğuna dikkat çekiyor. 1990sonrası süreçte Türkiye'de üretilen sigaralarda Amerikan tütünü oranının giderek art- tığmı vurgulayan Dağh, 2000 yılına gelindiğinde, dünya tütün pazannda ABD'ninpayı yüzde 10'dan yüzde 24. l'e çıkarken Türkiye'nin payının yüzde 8den yüzde 2.5'e genlediğinin de altını çiziyor: "Türkiye'nin sigara ithalau. tütün kontrol yasalannın değiştirilmeye baş- landığı 1980 sonrasında belirgin biçim- de artü. İtnal edüen sigara için ödenen para (döviz kuru ûzerinden) 1984 yıhn- da 100 kabul edilirse 1987 yınna gelindiğin- de 687'ye çtkmışn. AynıdönemdeTürkiv^'nm tütün ihracaü da gerflemiştL Ihracat yapan şirkeflerin sayısı 1970'te 59 iken 1996'da 16'ya düşmüştü ve bu şirketlerin yansı da çokuluslu şirkeüere aittL" Wall Street Journal muhabiri Hvvang, "PhiBp Morris Türkiye'ye Amerikan tütü- nü tadını nasıl yerleştirdi? w başlıklı maka- lesinde, bu dev şirketin dünyanın en hızh bü- yüyen pazanndaki yükselişinin, en ince ay- nntüanna kadar düşünülmüş, programlan- mış bır stratejinin izlerini taşıdığını belirti- yor: "Ortaköy'deki barve kafelerde şirketin üc- retsfa dağttbğıtarmızı-sivahMarlboro logo- hı tepsileri taşıvan garsonlar, yine Marlbo- ro yaası taşıyan promosyon şemsiyeierin al- tmda oturan müşterüerine hizmet sunuyor- du. 'Marlboro Man' giysfleri içindeki siga- ra sancısı, 100 dolar ödedikleri son moda hakj renkü Marlboro Oassic pantolonlan- m giyen genç sigara tiryakileri arasında do- lanıyordu." Hwang, yabancı sigara satışına izin veril- dikten sonra geçen süre içinde Philip Mor- ris'in milyonlarca Türk sigara tiryakisinin Marlboro, Parliament ve LM tadına nasıl ahştınldığını anlanrken Istanbul varoşlannın önünde çekilen afış fotoğrafındaki 19 yaşın- daki gencin, "Arkadaşlanmm hicbiriyerfi si- gara içmiyor" sözlenru önıek venneden ge- çemiyor. YARIN: Philip MOITlS'ln Türkiyeyeglrişl, kaçakçılık GÖRÜŞ KEMAL KIUÇDAROGLU (*) Hayali İhracatla : Mücadele... \ Kamuoyu "hayali ihracat" olayını ilk kez 1970'li yıllarda, Yahya Demirel adı ile birlikte duydu ve öğrendi. Uğur Mumcu, Örsan Öymen ve Altan Oymen gibi kalemter olayı tüm boyutlanyla orta- ya koyuyor ve kamuoyuna mal ediyorlardı. Ama o • yıllarda hiç kimse, hayali ihracatın, daha sonraki • yıllarda birdevlet politikası olacağını düşünemiyor- -' du. : Gerçekten de 12 Eylül darbesiyle birlikte, haya-! li ihracatın önü açıldı ve hayali ihracat örtülü birşe- r kilde devlet politikası haline dönüştüruldü. Çünkü, Türkiye'nin dövize ihtiyacı vardı. Bunun yanında yurt- * dışında Türklere art çok büyük paralann olduğu da biliniyordu. O yıllardaki kambiyo mevzuatı, bu pa- ralann Türkiye'ye getirilmesinin önündeki en bü- - yük engeldi. 1980 sonrasında bu paralann Türki-" ye'ye getirilmesi için bir dizi sistemli yasal ve yö- H netsel değişiklik yürüriüğe konuldu. örnegin "ser-' vet beyanı" kaldınldı, kambiyo mevzuatı değişti-" rildi, bankalarda isimsiz hesaplann açılmasına ola-' nak sağlandı, hayali ihracatın rahat gerçekleşme- si için olur olmaz yerlere gümrük kapılan açıldı vb... Özal hükümeti, Türklere ait ve büyük ölçüde kara paradan oluşan bu birikimleri Türkiye'ye ge- M tirip aklamakta karariıydı. <• Bunun kara paracılar için en uygun yolu hayali" ihracattı. Çünkü hayali ihracatla, bir yandan kara para aklanırken, öte yandan kara paracılara ek pa- rasal avantajlardasunuluyordu. Böylece "eskika- çakçılann yeni işadamı" olmasının yolu açılıyordu. O kadar ki "hayali ihracat" incelemesini yapan de- netim elemanlan hakkında, soruşturma açma teh- didi içeren bir Başbakanlık Genelgesi bile yayım- landı. Çünkü dönemin hükümeti, kara parayı Tür- kiye'ye getirerek ekonomiyi ayakta tutmaya çalış- maktaydı ve bunda da karariıydı. Kuşkusuz bu oluşum, devlet kadrolannda ciddi bir ahlak bozul- masına yol açtı. Çünkü bir yandan kaçakçının, öte yandan da "işinibilen memurun" önü açılıyordu. ••• Bugün yaşadığımız tablo işte bu politikanın ürü- nüdür. Bu tabloyu Emre Kongar hocamız, şu çar- pıcı satırlarla anlatmaktadır: "Herkesın rüşvet al- dığı bir yapı içinde, birey ile sistem arasında bir kısırdöngü oluşmakta, bireylersistemi, sistem de bireyieri beslerhale gelmektedir. Sonuç olarak, bu- gün Türkiye, başta politikacılar olmak üzere, her- kesin rüşvet aldığı, rüşvetin günlükyaşamda 'nor- mal' bir uygulama olduğu, insanlann politikaya 'köşeyi dönmek 1 için girdiği ve rüşvet alarak 'kö- şeyi döndüğü' ve rüşvef alanlann, aldıklan nışve- tin yanlanna kâr kaldığı bir ülke halini almıştır." (Kamuda Rüşvetin Toplumsal Nedenleri konulu bildiri, s.7) Sayın hocamızın bu gözlemini, sokak- taki sade yurttaşa aktardığınızda, size aynen ka- tıldığını söyleyecektir. Çünkü birdevleti, kâramaç- lı bir şirket gibi yönetmenin faturası budur. Ve biz bugün bu ağır faturanın bedelini toplum olarak ödüyoruz. Yukanda da değindiğimiz gibi, hayali ihracat sa- dece kara paranın aklanması amacıylayapılmıyor. Aynı zamanda, bu yasadışı işlem sonucu devletin hazinesi de soyuluyor. Çünkü ödenmeyen katma deger vergileri, sanki ödenmiş gibi, fatura oyunla- nyla (naylon faturalarla) maliyeden geri alınıyor. Bu süreçte, rüşvetin önemli bir işlevi var. Çünkü rüş- vet bu aşamada, hayali ihracat yoluyla kara para- nın aklanmasını ve devletten haksız yere vergi ia- desi alınmasını sağlayan bir işleve sahip. Hayali ih- racat olayının, maliyeden gümrüğe kadar değişik bürokratik alanlarda işlemi zorunlu kılması, rüşve- ti de yaygınlaştırmakta ve bürokrasideki yozlaşma- yı hızlandırmaktadır. Nitekim Maliye Bakanı Sayın Sümer Oral, 9.7.1999 tarihinde bir soru önerge- sine verdiği yanrtta, rüşvetin "...giderek yaygın- laştığı, kullanılan bedellerin boyutlannın alabildi- ğince büyüdüğü ve hatta kurumsallaştığı görülmek- tedir" açıklamasını yapmaktadır. Bu bağlamda bu- gün gelinen noktanın hiç de iç açıcı olmadığı or- tadadır. Daha da önemlisi, derinleşen ve yaygın- laşan rüşvet ve yolsuzluk olgusu, bu alanda yapı- lacak mücadelenin de önündeki en büyük engel-; dir. Çünkü sistem artık kendi kendini besleyen bir' yapı oluşturmuştur. . * * • Ancak hükümetin çıkaramaçlı suç örgütleri, rüş- vet ve yolsuzlukla ciddi bir mücadeleyi başlattığı- nı da kabul etmek gerekiyor. Hükümet bu konuda tutarlı davranmış, suç kaynaklı ekonomiyie müca- dele için -bazı eksiklikleri de olsa- öncelikle yeni yasalar, yönetmeliklerçıkarmıştır. Böylece yasadı- şı organize ekonomik suçlarla mücadele için ge- rekli hukuki altyapı oluşturulmuştur. Kuşkusuz bu mücadelede Içişleri Bakanı Sayın Sadettin Tan- tan'ın karariı tutumunun da büyük rol oynadığı açıktır. (Ancak emniyet müdürlerinin yaptıklan ope- rasyonlan şova dönüştürmelerini anlayamadığı- mızı da belirtmek isteriz. Soruşturmanın giziiliği il- kesini gözardı ederek, hertürlü bilgi ve bukjuyu açık- lamamalan gerektiğini, herhalde öncelikle polisle- rin bilmesi gerekir.) Sayın Tantan, hükümetin de des- teğiyle bu gidişe dur diyebilecek.mi? Yıllann biri- kiminin bir hükümet döneminde düzeltilmesini bek- lemek elbette mümkün değil. Yapılması gereken, bu kararlı tutumun bir devlet politikası olarak be- nimsenmesidir. Kuşkusuz bunun temel koşulu da politikanın ve politikacılann kiriilikten annmasıdır. O Vatandaşın Vergisini Koruma Derneği VAVEKO Başkanı TÜRK SİLAHLIKUVVETLERİNİ CÜÇLENDJRME VAKFI RAMAZAN BAYRAMM2I EN lYl DtLEKLERLE KUTLAR, SAĞLK VE ESENLÎKLER DtLER. MADDİVI M.VVEVİ KATKIL\RIND.V> D0LAY1 \İCl TİKK MtLLETtME ŞİKRAN \T S4VC1LARIM SlüfAR. VAKFCV BANKA BAĞIŞ HESAP MMARALARI TÜRKÜRASI TC Zıraat Bankası Yenışehır \nkara Şubesı 440 465 No'hı hesap T IşBankasıYenışehır ,\nkaraŞubesı66606Noluhesap VahHar Bankası Kavaklıdere Ankara Şubesı 2028491 YURTİÇİ-YURTDIŞI AUMNMARM T Iş Bankası Frankfiın Şubesı 2376700" No'lu hesap T C Zıraat Bankası Yenışehır Ankara Şubesı 646947 \o'lu besap Vakıflar Bankası Kavaklıdere Ankaıa Şubesı 4028489 No'lu besap AMERİKAN DOLAH T C Zuaat Bankası V enısehır Ankara Şubesı 647303 No'lu hesap H0UANDA HOeîNİ T C Zıraat Bankası Yenışelur/ Ankara Şubesı 646959
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle