25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2000 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Moleküler biyoloji ve genetik uzmanı Prof. Dr. Nazlı Başakla 'Genom Projesi 'ni konuştuk 'TEK BİR ATA HÜCREDEN GELDİK' Bilimde tartışmalar yaşamı" - Bu araşürmalar sırasında daha tutucu zihniyetli bilim adamtanndan küçümseyici, aşağüayıcıya da eleştirici hiç tepHgddi mi? Ya da şöyle söyleyeyim: Siz Tüıidye 'deyeni yeni duyulan bir tıp dalında çalışıyorsunuz. Birkaçyü önce göz hastalıklarının genetikle ilgili olduğunu ispat eden bir bilim insanına doçentlik unvanı verilmemişti, o kişinin bu çalışması, hatta saçma bulunmuştu. Bu tür olaylar gen haritası çalışmalan sırasında da oldu mu? - Bilimde her zaman böyle çekişmeler Türkiye'de de, dünyanın başka yerlerinde de vardır. Çünkü hiç bilinmeyenin peşinde koşuyorsunuz ve yeni bir şey bulmak, insanlığa yararlı olmak istiyorsunuz. Ama ben bilim adamlannı belirli bir düzeye ulaşmış kimseler olarak görüyorum. Birçok duygulannı, hırslannı kontrol edebilmeleri gerekli. - Gen mühendisliği kötü amaçlar için de kullanUabilir mi? - Olabilir. Ama tabii ki amacı bu değil. MoleküJer biyologlar geleceğin doktorlan olacaktır, gen doktorlan. Dolayısıyla da bızlenn Hipokrat yeminine sadık kalmanuz . lazrm. Bilimden kazanılan bilgiyle ahlaksal açıdan kötü işler yapmak her zaman mümkûn. Ama bu risk bilimi ve bilim yapmayı kesiniikle engellememelidir. - Bu teknolojinin kötü amaçh kuUamlmasına karşı yasal önlemler almıyor mu? - Alınıyor. "Insan Genom Projesî''yle birlikte etik tartışmalar başlayınca LJNESCO (BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü) Gen Haklan Bildirgesi başlığıyla bir bildirge yayımladı. Bildirgenin yayımlanış tarihi 1997 ve bunda 25 madde içeriyor.Gen haritasının aynmcılık için kullanılamamasından tutun da herkesin bundan faydalanabilmesi gerektiği, genlerin patentlenmesinin yasak olduğuna kadar pek Çok önlerh getiriliyor. Proje bütçesinin yaklaşık yüzde 3-5 'i araştırmanın etik, sösya! ve yasal yönlerine harcanıyor. 'Sınırı bilmek önemli' - Tüp bebekten beri doğaya müdahale ediliyor. Bu tür müdahalelergeUştikçe bilim kurgu romanlanndakilere benzeryan-robot insanlann yaratümasma mıyol açüacak? - Tüp bebekte doğal koşullarda çocuğu olmayan çiftlere yardım hedefî güdülmüştür. Evet, burada bir müdahale var. Ama bence bu aşamanın olumlu yönJeri olumsuzluklanndan daha fazla. Her ne kadar doğaya müdahaleyse de, bunu çok yanlış görmüyorum. Ama nerede suıır konulacağı önemli. Mutlaka önlemleri olmalı. Biraz önce de söylediğim gibi moleküler biyoloji ve genetik çok büyük hızla üerliyor. Bugünün teknolojisi yann tamamıyla eskiyor. Bugün 3.2 milyar yapı taşı sıralandı. Sıra bunlann anlaşılmasına geldi. ama hukuk henüz buna hiç hazır değildi. Dolayısıyla da ayak uydurması güç oluyor. Bilime "diır" diyemiyorsunuz, bu bilimin doğasına aykın. Ama üç milyar dolarla desteklenen proje bütçesinin yiizde 3-5'inin etik, yasal ve sosyal yönlere harcanması bu aşamada da konuyla ilgili büyük çaba harcandığını gösteriyor. Korkunç şeyler olabilir. Buna hiç kuşku yok. Ama bımlara engel olmanın yolları var, diye düşünüyorum. Engel de olunacaktır. Hiçbir biüm dalında temel bilim araştıraıasıyla uygulama arasıadaki mesafe bu kadar yakın ohnamıştrr. Bugün genetik laboratuvannda alınan sonuçlar yann sokaktaki hastaya uygulanabilecek duruma gelmektedir. Dolayısıyla bugüne kadar gelişme durumunda olan çok az bilim dah "tnsan Genom Pn>jesi n nin ya da genel anlamda gen teknolojisinin son yıllarda hedef olduğu hararetli tartışmalara yol açmıştır. Her çığır açan yenilikte ahlak sorunu ortaya atılmıştır. Özellikle yöntem gelişene ve ratin kullanıma geçene kadar getireceği faydalardan çok, yol açacağı zararlar tartışıhnıştır. Gen teknolojisine bağlı disiplinlerin gittikçe ivme kazanarak katettiği ilerleme ve günün birinde ortaya çıkabileceği düşünülen "süper-canfl'' kâbusu, özellikle bu konuya uzak olanlan endişelendirmektedir. Burada bilim insanlanna büyük sorumluluk düşmektedir. "İnsan Genom Projesi''nin beraberinde getirdiği olanaklar, artık onlarsız olunabileceği düşünülemeyen güç ve potansiyellerdir. Önümüzdeki görev, bu gücû insan hayatının kalitesını arttıran, ama insanın ve tüm canlılann zengin genetik çeşitliliğini koruyan yöne kanalize etmektir. LEYLA TAVŞANOĞLU ABD Başkanı Clinton la îngiltere Başbakanı Tony Blair 26 Haziran günkü ortak açıklamalarında yeni bir buluşu mu dünya kamuoyuna duyurmuşlardı? Yoksa insanın gen haritasının çizilmesiyarımyüzyıl önceki bir buluşun ikinci aşamasını mı oluştumyordu? Eğer öyleyse neden açıklama, üstelik ABD Başkanı ve tngiltere Başbakanı tarafından Öylesine sansasyon yaratacak biçimde yapılmıştı. însan geni haritasının çıkarılmasında kim kiminle çekişiyordu? İnsan, böylece yaşamını bin yıla uzatabilecek miydi, yoksa bu da mı dezenformasyona uğramıştı? Bundan sonra hastahklar belirtilerine göre mi, yoksa sadece hasta uzuv, üstelik kişinin yapısına göre mi tedavi edilecekti? Bütün bu sorulara yanıtları moleküler biyoloji ve genetik uzmanı Prof. Dr. Nazlı Başak la aradık. PORTRE / Prof. Dr. NAZLI BAŞAK Ortaöğrenimini İstanbul Alman Lisesi, yükseköğrenimini Almanya y daki Göttingen Üniversüesi'nde moleküler biyoloji ve nükleik asitlerin yapıları konusunda tamamladu Aynı üniversitede doktorasınıyaptu 1985yılında Türkiye'ye döndü ve Boğaziçi Üniversitesi'nde sırasıyla yardımcı doçent, doçent veprofesör oldu. Şimdiki halde aynı üniversitenin Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü *nde öğretim üyeliğiyapıyor. Daha önce aynı bölümün başkanlığı görevinde bulunmuştu. - ABD Başkanı Clinton ve tngiltere Başbakanı Tony Blair'in eşzamanlı olarak Washington ve Londra'dan insanın gen hari- tasının ortaya çıkanldığtna ilişkin açıklamalannın anlam ve öneminedir? - İnsan, yeryüzünde en gelişmiş canlı. Bu canunın nasıl oluş- tuğu, hayatuu nasıl devam ettirdiği, nesilden nesile nasıl genetik birikimi çocuklanna aktardığı, DNA dediğimiz, her hücrenin çe- kirdeğini oluşturan çok büyük bir molekül üzerinde belırlenmiş. Clinton ve Blair'in yaptıkları açıklamada, insanı oluşturan D- NA yapı taşlannın kromozomlar üzerindeki dizilimi anlatılmış- ür. Bu yapı taşlannın sayısının yaklaşık üç milyar iki yüz milyon olduğunu biliyoruz. İnsanın ya da herhangi bir canlının yaşamı- nı devam ettirebilmek ve kendıni çoğaltabilmek için gerekli bü- tün bilgilerDNA molekülü üzennde yazılıdır, ama "tnsanGenom Pn>jea"nın şu aşamasında elde ettığimız bilgı, bu araştırmarun so- nu değil, aksine başlangıcıdır. Bilim adamlannı asıl bu etapta çok daha zor ve uzun zaman gerektiren işler bekliyor. - Yani, basite indirgeyerek bir örnek vermek gerekirse, bu aşa- macep telefonunun kendisimi,yoksa cep telefonu hatlarınm ku- rulmast mı? - Cep telefonu örneğindeki analojiyi kurmak biraz zor olabilir. Belki elimizde kullanım talimatı olmayan ve yabancı dilde prog- ramlanrruş bircep telefonuyla kıyaslanabilir İnsan genlerinin ha- ritalanması ve dizilerinin belirlenmesi, bir anlamda insanın kul- lanma kılavuzunun bulunmuş olması demektir. Ama henüz bu mevcut bilgiyi tam olarak anlamaktan ve yorumlamaktan uzağız. DNA 3.2 milyar yapı taşından, harften oluşuyor. Bu, yaklaşık bin sayfauk on bin kitaptaki harf sayısına eşdeğerdedir. Bu uzun ve şerit halindeki molekülün üzerinde büyük bir bilgi İcâpasitesi var. Bu bilgilerden en önemlisi, bizim "gen" dediğimiz, proteinlerin oluşumunu şifreleyen anlamlı birimler. Genleri bir müzik kaseti üzerindeki parçalar ya da kitaptaki cümlelerle eş tutabiliriz. 3.2 milyar kimyasal harften ve yaklaşık 100 bin cümleden oluşan bi- ner sayfalık on bin tane kitap var, şu anda önümüzde Bütün harf- lerin doğru dizisi belirlenmiş, ama ımla kurallanna dikkat ediJ- memiş. Ömeğin, cümle başlangıçlan büyük harfle, cümle sonla- n noktayla, cümle aralıklan virgül ve öbür imla işaretleriyle belirtilmemiş, büyük, küçük harfler gözetilmemiş ve sözcükler arasuıda boşluk bırakılmamış. Kitabın di- lini de daha yeni öğreniyoruz; tam olarak bilmiyoruz. Yani hangi gen nerede başlar. nerede biter? Bunu saptadıktan sonra, bu gen ne işgörür, hangi ürünü oluşturur? Bu ürün insan vücudunda ne yapar? Bunu bilmiyoruz. tnsan yaklaşık 50 ila 100 bin genden oluşuyor, diyoruz. Bu genler tek değiller ve her şey değiller; hem birbirle- riyle hem de insanın içinde olduğu çev- reyle etkileşiyorlar. Yani şimdiki halde, elimizdeki bu bilgileri bildiğimiz dile çe- virme, anlatma ve yorumlama aşamasın- dayız ve bu etap bundan bir önceki 10 yıl- lık etaptan daha güç ve karmaşık. 1500 yıllıfc hayat - Peki, insanlann gen haritasının bu- lunmastyla insanlar daha uzun mu ya- şayacak,yoksa hastalıklann önünegeçi- leceği için miyaşam uzayacak? - Aslında her ıkisi de, ama zamanlan farklı. Bundan sonraki aşa- malarda gen haritasrnın okunması, yorumlanması ve ıyıce anla- şılabümesi, sanıyorum, yaklaşık bir 15-20 yıl alacak. Bu süreçte. her şeyden önce hastalıklar erken tanınacak ve tedavi olanaklan bugünkünden daha etkili olacak. Bu şekilde insanı erken orta yaş- larda hayattan koparan kalp-damar, kanser, şeker, alzheimer ve öbür beyin hastalıîdan kısmen erken tanınarak ve engel olunarak, kısmen de daha etkili tedavi edilerek insan ömrünü kısaltmalan önlenecek. Nasıl antibiyotiklerbulunduktan sonra enfeksiyon has- talıklannın tedavisi sağlandı ve ortalama insan ömrü uzadıysa, bu da öyle olacak. Yani, insan ömrünü kısaltan hastalıklara engel olunduğu ya da bunlar daha etkili bir biçimde tedavi edildiği za- man ortalama hayat uzayacak. insan genömunun deşifre edilme- sinin ana amacı, insan hayatını uzatmak değil, zamansız hastalık- lara bağlı ölümlere çare bulmak ve insan hayatının kalitesini ytik- seltmek. Bu proje kamuoyuna açıklandığında, "tnsan hayan 1500 yılolacak" gibi yorumlar yapıldı. Bence bunlar çok desteksiz söz- ler. "tnsan hayab 1500 yıl olacak'' denildiğinde zaten artık o can- lı, insan dışı bir yaratıktır; o zaman da devreye başka bir boyut girmiş oluyor, bu da bugünden yanna olacak bir evrim değil. Projenin sonuçlan daha kapsamlı bir biçimde yorumlandığı za- man şüphesiz hücrenin eskimesini, yani yaşlanmasmı daha iyi an- layacağız ve buna engel olabileceğiz. Ama o zaman da insan öm- rü 10'la çarpılmayacak. Yani insan 100 yaşında olacağı yerde bin- li yaşlara ulaşmayacak. Belki ortalama ömür 70 yaşından 90 ya- şına çıkacak. Büyük bir olasılıkla yakmda AIDS, sanlık, bazı kanser türlerine karşı daha dirençli insanlar yetişecek ve insanla- nn bu şekilde bugünkünden daha uzun yaşamalan sağlanacak; bü- yük olasılıkla hücre yaşlanması da geciktirilecek. - Ama şu aşamada eskiyen hücrelerin yenilenmesi söz konu- su değil mi? - Belki şunu vurgulamakta yarar var: Butedavilerin, örneğin gen tedavisinin, teker teker deneme aşa- masındaki deneklere uygulanması, o tedavinin tam olarak devre- ye girdığı anlarmna gehnez. Yani sokaktaki insana uygulanabiJ- mesi için o tedavinin veya ilacın deneme aşamasından çıkıp ge- niş çapta uygulamaya alınması gerekır. Bu da tabii ki ek bir za- man alacaktır. - Denemeaşamasından çıkıpgeniş uygulamaya konulması ne kadar zaman alır? - Örneğin, bir yeni ilacın geliştirilip piyasaya sürülmesi yakla- şık 50 milyon Amerikan Dolan ve 15 yıl gibi bir süreye mal ol- maktadır. Tüm hastalıklar için zaman dılimlerini genelleştirmeyi doğru bulmuyorum, ama insan genömunun, insan gen haritasının anlaşılması mutlaka tıbbın uygulamalannı tümünden değiştirecek- tir. Bu, şüphesiz etap etap olacaktır, tek bir aşamada değil. Bun- dan 10-20 yıl sonra uygulanacak tıp kesinlikle bugünkünden çok daha değişik olacaktır. Bugün ABD'de moleküler tıp adı verilen yeni bir uzmanlık da- lı var. Temel bilimlerden en uzak olan cerrahi disiplinlerde bile doktorlar, "Biz bundan sonra Obbı uygulayabilmek için molekü- lerbiyoloji ve genlerin diüni konuşuyor obnamızlazım. Bundan son- ra uygulâyacağuTuz tıp şu anda alışık olduğumuz ortamdan çok daha değişik bir çevrede ve değişik yöntemler kullanılarak uygu- lanacaktır" diyorlar. Gelecekte muhtemelen cerrahınin yerini bü- yük ölçüde gen tedavisi alacak. Aynca belirli bir genın ürettiği pro- teinin yapısına göre geliştirilecek olan ilaçlar hastalığın sempto- mundan çok, hastalığın sebebine yönelik olarak o hastalığı teda- vı edecek. tnsanın genetik yapısına bakılarak uygulamaya geçi- lecek. Biz buna, bireysel tedavi. diyoruz. Size bir örnek vereyim: Sizinle benim DNA'mız arasındaki fark 1000 harfte 1 'dir. Yani DNA'mızın yüzde 99.9'u aynı, ama yüzde 0.1 'i değişik. Her bin yapı taşımızdan birisi farklı. Bu da üç milyar yapı taşında üç mil- yon fark demek. Bu farklıhk dolayısıyla sizinle benim, örneğin bir tedaviye cevabımız değişik olacaktır ya da hastalıklara diren- cimiz farklı olacaktır. - • »»r*y-1— ynrME.»» Tf a ^* ( , " w u - DNA'nın bilglsi r ' ' .; . J P l - Yani tıp her insana görefarklı tedaviyöntemine miyönele- cek? - Evet, öyle Bunun geniş çapta uygulamasıysa. kanımca 10 i- la 20 yıl sonra olacak. 26 Haziran da Clinton ve Blair'in açıklamalan sanki o gün çok dük. "İnsan Genom Projesi" diyoruz. ama birçok model organiz- ma inceleniyor. Şu ana kadar solucan, meyve ve bir dizi bakten incelendi. Çok yakmda meyve sineğinin genomu belli oldu. Bun- lar çok önemli gehşmeler. Çünkü birincisi, hepimiz tek bir ata hüc- reden geldik. Bir gazetede "Sinekle akraba çıktık" başlıklı bir ya- zı vardı. Doğru. Insanda hastalığa sebep olduğu bilinen 277 genın 187 si sinek- te de var. Bunlar, bizim Parkınson hastalığına ve başka beyin has- talıklanna yol açtığını bildiğimiz genleri ve tümör baskılayıcı genleri de içeriyor. Orneğin P53 geni gibi. Parkinson geni gibi... tnsan en kompleks canlı. Daha basit canlılann DNA dızısinin açıklanması bize insan genomunu incelerken yardnncı oluyor. Bnincisı, o canlılar üzerinde deney yapmak, ınsanda deney yap- maktan çok daha uygun. Nesil süreleri daha kısa, üstelik bu de- neyleri birtakım etik kurallanndan daha fazla annarak yapabili- yoruz. Sinekte, hastalığa neden olan geni manipüle ederek (de- ğiştirerek inaktıf hale getirerek) işlevine ışık tutabilıyoruz. Insan- da benzer bir gen bulunduğunda, işlevinin yakın olabileceğini varsayabiliyoruz. "İnsan Genom Projesi''nin en önemli amaçla- nndan bin sağlıklı hücrenin nasıl çalıştığmı anlamak. Sağlıklı hücrenin nasıl çahştığuu anladığımız zaman hastalığa neyin ne- den olduğunu anlayacağız. Bir örnek vereyim: Şizofreni ya da depresyon neden oluyor? Şizofreniye ya da depresyona yatkınlık genleri var. Bunu biliyo- ruz. Ama yatkınlık geninin yani sıra çevresel faktörler, yani uy- gun ortam devTeye girdiği zaman bu hastalıklar ortaya çıkıyor. Bı- reyde bu şartlar mevcut ohnadığı zaman şizofreni ya da depres- yon genleri büyük olasılıkla suskun kalacak, hasîahk ortaya çjJcr, mayacaktır. Ama diyelim ki aynı bireyin çocuğunda da şizofreni- ye ya da depresyona yatkınlık geni var ve çok zor hayat şartlann- da yaşıyor. O şahısta şizofreni ya da depresyon muhtemelen or- taya çıkacaktır. Alzheimer, Parkinson, kanser, kalp-damar hasta- lıklan vb. yatkınlık genleri, çevresel faktörler, beslenme, hayat şartlan gibi birçok etkenin bir araya gehnesi sonucu oluşan kar- maşık hastalıklar grubuna giriyor. Dolayısıyla bunlann erken ta- nısı ve tedavisi, tek gene bağlı hastalıklann tanı ve tedavisinden daha uzun zaman alacaktır. - "İnsan Genom Projesi" kaçyüdırya- pılıyor? - 1990 yılında resmen başladı. yani en az 10 yıldır. Ama 26 Haziran'daki basın toplantısı sanki o ana kadar hiçbir şey yok- muş da bir anda çok önemli bir buluş ya- pıldı, gibi kamuoyuna aktanldı. Bu biraz yanılucı oldu."İnsan Genomu Projesi"nin bu aşamasında alman sonuçlarla zaten çok mesafe kaydetmiş durumdayız. Genom ya- pnnızm tümünü biliyoruz. yüzde 20 sinın ise işlevini anlamış durumdayız. Birçok genetik hastalık tanınıyor ve erken önlem alınıyor. Bûyûkrekabet büyük bir buluş yapıhnış gibi sunuldu. Oysa bu, 10 yıldır üzerin- de çalışılan birproje. Bu projenin ilktemelleri 1950'li yıllarda atıl- dı. Watson ve Crick yaklaşık 50 yıl önce DNA'nın ünlü çifte sar- mal modelinı açıkladılar. Hatta, DNA'nın genetik bilgiyi taşıyan madde olduğunun anlaşılması daha gerilere, 1940'lara gider. Ge- netik ya da kalıtım, dediğimiz olayrn anlaşılması ise 19. yüzyıhn sonlanna dayanıyor. Klasik genetiğin babası Mendel, modern ge- netiğin babalan ise VVatson ve Crick'tir. Getirdiği evTensel düşün- me şekliyle bütün canh organizmalardakı moleküler işlemleri tek bir ana prensibe dayanarak açıklayabilmesi bakımından fizik için atom modeli neyse, biyoloji için de DNA'nın ikili sarmal modelı odur. Bu model Einstein'ın "Rölativite Teorisi" ya da Darwin'in "Türlerin CMuşumu" adlı eseri gibi, insanın dünya görüşünü ve düşünüş biçimini değiştiren bir buluştur. DNA'nın ikili sarmal mo- deli ve bu sarmallann birbirini tamamlaması, DNA'nın üzerinde- ki bilgiyi nasıl nesilden nesile aktardığını dahiyane bir biçimde açıkladı Watson ve Cnck'in DNA'nın ikili sarmal yapısıyla ilgi- li "Nature" dergisinde 1953'te ya>imladıklan sadece bir sayfalık makale, sonradan yüzyılımızın en alçakgönüllü katkısı olarak ni- telendirildi. Çünkü bu yazınrn içerdiği anlam insanlık için o an- da tahmin edildiğinden de çok daha fazla önem taşıyordu. Gör- düğünüz gibi de, onun üzerinden 50 yıl geçmeden insanuı gene- tik yapısı tümüyle ortaya çıkmış oldu. DNA kendlnl kopyalıyor - Hâtson ve Crick 1953 'te neyi açıkladdar veşimdi 2000 'de ne oldu? - VVatson ve Crick DNA'nın, fermuar gibi açılabilen yapısmı gördüler. Bu yapı aynen kendi etrafında dönen bir ip merdiveni andınyordu. Bu yapısal özellik nedeniyle DNA molekülünün hüc- re bölünmesi sırasmda iki sarmalı birbirinden aynlıyor ve her sar- mal kendisini tamamlayan yeni sarmalı oluştunıyor. - Peki, bu ne anlama geliyor? - Yani, DNA kendisini kopyalayabiliyor. Her sarmal bir kalıp görevi yapıyor. DNA. kendi kendinin sentezini yapabiliyor. Do- layısıyla da bu yapı hücrede DNA sentezi işleminı açıklıyor. VVat- son ve Crick'in "Nature" dergisinde anlattıklan da bu. Biz bugün. insan olmak için bu sıralamanın ne olduğunu gör- - Clinton ve Blair'in bu derecepopülist davranmalanntn nedeni sizce ne olabi- lir? - Niye öyle yaptılar' 7 Pek belli değil. Ora- da birtakım politikalar devreye girmiş ol- malı. Benim tahminim şu: Burada iki araş- tırma grubu var. Birisi federal proje. Yani altı ülke. 16 laboratu- var, yaklaşık 100 bilim adamının katıldığı, ABD'nin, tngiltere de- ki Welcome Trust'la birlikte başını çektiği, uluslararası konsorsi- yumun yürüttüğü araştırma. Öbür tarafta da Celera adlı özel fır- ma ve başında da Craig Venter adlı bilim adamı var. Craig Ven- der daha hızlı ve daha kolay bir yöntem geliştirdi ve insan geno- munu daha etkin olarak haritalamayı başardı. Birzaman sonra ya- nşı önde götürmeye başladı; en azmdan ipi daha erken göğüsle- yeceğini belli etti. O nedenle federal proje, deyim yerindeyse. uy- kudan uyandı ve kollan sıvadı. Celera Firması'na daha önce açık- lama yapmasını engellemek için büyük olasılıkla baskı uygulan- dı. Sanıyorum ki o rekabet Clinton ve Blair'ı ani açıklamaya zor- ladı. Sonuçta insan genomu ve haritalanması bir ticari meta ola- rak görülüyor. Genlerin yapısı tam olarak belli olunca o genler han- gi proteini üretiyor, o protein ne iş görüyor, o protein bozuk olun- ca hangi hastalığa yol açıyor ya da o kadar protein içinde birisi bozuk olunca ne oluyor da hücre yaşlanıyor ya da proteinler ne yapıyorki bebek büyüyor, yara iyileşiyor, metabolizma işliyor, az ya da çok çalışıyor, sevinince bir hormon, ama üzülünce başka bir horaıon salgılanıyor, sorulanna cevap bulunduğunda hücre- nin dilini anlamış olacağız. O zaman hasta hücreye karşı ilaç ge- liştirmek de çok kolaylaşacak. Şu anda bütün ilaç firmalan hazır bekliyorlar. Önemli gen dizilerinden birisi açıklansın, onun pro- tein ürünü belli olsun da ona göre ilaç geliştirelim, amacındalar. Geliştirilecek olan o ilaç o bireye göre tasarlanacak. tnsanın ge- netik haritalanması çok önemh" buluşlar dizisini arkasından geti- recek. Yine CUnton ve Blair'in açıklamasına dönersek... Bu açık- lamanuı sansasyonel olduğuna hiç şüphe yok. Ama dünden bu- güne her şey bitmiş, hallolmuş izlenimi vermek de yanlış. Asıl önemli aşamalar ve buluşlar bundan sonra gelecek. - "tnsan Genom Projesi"nin bu şekilde hızlanması bilgisayar teknolojisinin çok hızlı bir biçimde gelişmesine mi bağlı? - Şüphesiz. Moleküler biyoloji bilgisayar teknolojisinı. bilgisa- yar teknolojisi de moleküler biyolojiyi itiyor. Bizim genetik labo- ratuvan anlayışımız da değişti. Yirmi yıl önce doktora yaparken çalıştığun laboratuvarla bugün DNA'nın haritalanmasımn yapıl- dığı laboratuvarlar arasında dağlar kadar fark var. Bu laboratuvar- lar insan elinin değmediği. işleri robotlann gördüğü, adeta fabri- kalar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle