Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 13 AĞUSTOS 2000 PAZAR
10 P A Z A R J L A Z L L A R I dishab@cumhuriyetcom.tr
Türkiye benim ikinci vatanım"Danimarka'da doğmuş oinuuna
dayanamryorumJl Mart 1945
Kopenhag doğumlu obnama
isehiç mi hiç day-anamıyorunL"
Henrik .Nordbrandt, bir şiıruıde
Kopenhag doğumlu oldugunu
böyle dile getirir. O, şiirlerindeki
büyûleyici ezgisellık ve çarpıcı
şiir mantığıyla Danimarka'da bir
"Henrik Nordbrandt Söykmi"
yaratmışnr. 1967 yılında ülkesini
terk etmiş, bir şiirinde yazdığı
gibi "hiç Itimseyie ortak öykûsü
olmayan" bir yer aramak üzere
Yunanistan'a, 1970'liyıllann
başından bu yana da Türkiye 'ye
ve öteki Akdeniz ülkelerine
gitmiştir. Kuzeyin karanlık ve
soğuk ülkesinden "sevebileceği
ve ölünceye kadar kalabileceğT
yeri aramak için Akdeniz
kıyısında yaşamaya karar verir.
Bir dönem Çince ve Arapça
öğrenen Henrik Nordbrandt,
1971 'de Türkçeye merak sarar.
Side'de bir dönem kalan ozan,
"Benim özlediğim yer
yaranlmadı daha" der,
Ispanya'ya gider ve bu ülkede
yedi yü kahr. Ispanya'nın güneşi
pınl pınldır. tnsanlan çok
sıcaktır, ama o, Türkiye'yi
özlemekten geri duramaz.
1980'li yıllann sonunda
Ankara'ya yerleşen Henrik
Nordbrandt, çok sağlam
dostlukJar kurar, Anadolu'nun
kalbinin attığı bu kentte.
Ankara'da bir süre kaldıktan
sonra kendine yeni bir yer
aramaya karar verir:
"_Ama yoku dediğin yolunda
gerek; bu yüzden kulak asmadan
ona, son bir kez daha gönlünü
etmek için menekşeJer denizinin
kryısındaki bu Ankara'yı bınüap
gidiyonıın.'1
Ankara serüveninden sonra
Bodrum'a yerleşir. Aradıgı yeri
bulduğuna neredeyse emindir.
Oturma izni almak için gittiği
karakolda, mesleğinin "şair"
oldugunu söyleyince polisler
alay ederler. Onlan şair
olduguna ve bu meslekle
geçinebildiğine inandırana kadar
akla karayı seçer. 1996 yılına
kadar Bodrum'da yaşadıktan
KOPENHAG
HÜSEYtN
DUYGU
sonra "Diskolardan ve
şeriatçılardan bıktnn" der ve
tekrar Ispanya'ya gider.
Danimarka'da edebiyat
ödüllerinin hemen hepsine layık
görülen ozan, bu yıl Kuzey
Ulkeleri Edebiyat ödülü'nü
(Küçük Nobel) aldı. Henrik
Nordbrandt, geçen günlerde
Danimarka Kraliçesi'nin
kendisüıe vermek istediği
«Devkt Mşanı" ödülünü, devlet
sanatçısı olmak istemediğini
söyleyerek reddetti.Türkleri ve
Türk kültürünü sevdiğini
söyleyen ozan, Türkiye'nin
Avrupa Birliğı'ne resmen aday
kabul edilmesi ile yeni bir
sürecin başladığını belirtiyor
"Türidye, Avrupa Büüği için
önemH bir ölke. Ortadoğu ve
C^AsyaSıbirbirmebağtayan
bir köprü işlevini görüyor.
Avrupa Birfiği adayhğı,
Türkiye'deki demokraâ güçterini
daha da canlandıracak ve üısan
haklan konusunda ileriemeier
nhmn l(ayıp|lm^/rf|r."
Türkçeye ve Türk şiirine büyük
ilgi gösteren ozan, yirmiden
fazla şiir kitabı yayîmladı.
Nordbrandt'ın, şıır kitaplan
dışında, Türkiye ve Yunanistan
anılarını anlattığı "Bfa-
Osmanh'dan MektupUr" (1978)
adlı bir gezi kitabı, konusu yine
Türkiye'de geçen
"Rnckdstein'nıKanh
Pazar Yeri" adlı bir casus
romanı, bugüne kadar yaşadığı
evleri anlattığı "FerBerde
Birtikte Taşuuyorfau-" adlı bir
deneme kitabı, Ankara-Bodrum
arası yolculuğu düş kurarak
anlatan "Ekktrikii Fare" ve
"Tifanyaya" adlanyla iki de
çocuk kitabı var. Hemen her tür
ürün veren sanatçı, 1994'te ise
Danimarka okurunun karşısına
Türk mutfağı ve yemek
kültürünü tanıtan "Kadmbudu"
adlı yemek kitabıyla çıktı.
Türkiye'yi ikinci vatam olarak
gören Henrik Nordbrandt, yine
Türkiye yolcusu. Ozanın daha
şimdiden Türkçeye çevrilen
şiirlen beş kitapta toplandı.
Yazımı, ozanın kendisini anlatan
bir şiiriyle noktalıyorum.
HENRİK
Halep, Edime, Nazilli, Rize,
Izmir, Konya.
Böyle yazdı adımı Türk
telefoncu
bir yanlışlığı önlemek için.
Bense büyük bir yanlışlıktan
başka bir şey değilim:
Boşuna ugraştım düşlerde bir
zamanlar
bulmak için kendimi bu adı
geçen yerlerde.
Haritada tanımadığım adlar
ohnaktan çıkıp bu yerler,
beni aralannda bağlantı olarak
bırakıpgiden
birer kişi oldular.
Tatil mi? Güneye, güneye...
Kuzey yankürenin neresinde
olursanız olun, tatil dendi mi "eaad"
çoğunluk "gûney" hayaliyle yaşıyor.
"Ezflnıeyen!" azınlığûı yönünü,
yönlerini her zaman kestirmek o
kadar kolay değil...
Kuzeyin güneyinde yer alan
Fransa'mn kuzeyindekiler de
kanıtlanmış "büimseT kamuoyu
araştumalanna göre- güneye hatta
güneydekiler bile daha güneye
giderler. (Hazır güneyde oturanlar
için güneyin de güneyi olur mu
demeyin, olur tabii! Akdeniz'i
geçtiniz mi güneyin güneyinin
güneyine -Lille'den baktığmızda-
atlayıveriyorsunuz. Ama bilirsiniz
bu hizadan itibaren hem tatil hem de
yaşama yönleri genellikle yön
değiştirip kuzeye doğru hayallenir...)
Çok ama çok olmamak kaydıyla
öncelüde "güneşe yolculuk" eğilimi
kanser manser söylentilerine(!)
karşın pek değişmez. Hele Parisliler
söz konusu olursa... Sizler orada
güneşten kaçacak delik ararken
Parisli burada, temmuz ayında
toplam 15 saat bile güneş yûzü
göremedi.
O kadar becerikli "özal nesünin"
bazı seçkin üyeleri, şu güneşi bir
türlü doğru dürüst ihraç
edemediniz! Halbuki,
"ağa"beyleriniz motor yağlı
zeytinyağını ustalıkla okutmuşlardı.
Bakın bu sayede şimdi Paris'in şık
"zeytinyağı butiklerinde" Portekiz,
Sardunya, Malta zeytinyağı
buluyoruz da,
Paris'teki Kürt-
Türk-Ermeni
bakkallarmda,
Türkiye güneşinin o
enfes zeytin ve
zeytinyağım
tadabihnek ne
mümkün. ^ ~ ™
Bizimkiler
tt
Pahahabi,
getiremiyoruz'' diyorlar.
Tatile dönmek gerekirse, Fransızlar
yaz-kış en itibar ettikleri tatil
alanlanndan biri olan Atlas
Okyanusu'nun Brötanya Vendee
kıyılannı, kumsallara, kayalara
çöreklenen batık Erika tankerinin
ham petrolleri nedeniyle
(sorumlulann "Temizİedik, mavi
bayrak akhk" haykınşlarına
rağmen) bırakıverince hatın sayılır
oranda tatilci Akdeniz'e yığıldı.
Örneğin, Fransa'ya
2000 yılında beklenen,
sayılabilir 75 milyon turistin
mübalağasız 60 miryonunu
ağırlayan Parislilerin, kent
sokaklanm Kuzeyli turistlere terk
ettiği ağustos ayında hücum
tümüyle "güneye''.
Yapay salon yanmalanndan çok
daha ucuza gelen doğal
bronzlaşmanın en şen şakrak ve
balık istifı yapıldığı yöre, Cote
D'Azur'a yalmzca temmuzun
ilk yansında yüzde 4 civannda
fazladan "güneş tutkunu" avdet
etmiş. PACA (Provence-Alpes-Cote
d'Azur) bölgesinde iki aylık
yaz sezonu vesilesiyle
PARİS
UĞUR
HÜKÜM
beklenen tatilci sayısı 5.7 milyon.
Ağırlama tesislerinin doluluk oranı
yüzde 95'i geçecekmiş.
Ingilizlerin, Almanlann, îsveçlilerin
çalışma ritmi veya tatil tercihlerine
ilışkin verileri bu sayfalarda
okuyorsunuz. Biz, sizler için
Fransızlann değiştirmekte çok
zorlandığı bir özelliklerinin altmı
çızmek istiyoruz. Fransızlar
agustosçu. Ağustosta tatile
çıkmayı yeğliyorlar. Hani bir
millet vardır, bayramlarda
yollara dökülür, Fransızlann da
güney serüveni belki yüzde
olarak pek değişmiyor ama
sayısal açıdan yoğun ağustos
tutkusundan kurtulamıyor.
Her ne kadar ücretli 5. hatta
6. hafta tatillerine mayıs ve
aralık aylannı da katsalar,
Almanlar kadar yurtdışına
çıkmıyorlar. (1998 sonu itibanyla
tatil yapanlann yüzde 14'ü Fransa
dışına çıkıyor. Bu milletin yüzde
66'sının tatile çıktığmdan hareketle
6 miryonun smırlan geçtiğini
varsayabiliriz.) örneğin Türkiye'ye
gidenlerin sayısı yıllardır 200 ile
250 bin arasında pynuyor. Bu yıl
grafik yükseleceğe benziyor.
Oncelikle cazip, "sürümüae"
(ölümüne de anlaşılabilir)
fıyatlanndan ötürü.
Sonra şayet Türkiye, Avrupa
Birliği "rotasında". Kopenhag
"pusulasını" doğru tutar, yakmda
sunulacak "yol haritasmı" göz ardı
etmezse her yıl
renkli basuun çok
sevdiği deyişle
turizmde "altın yü"ı
yakalayabihr. Bu
çerçevede de "etnik
frktöriere''pek
düşkün Fransızlar
da "iyi bflenlerin ve
görüşlerine binaen
fleri gelenlerin
güneyin güneyi planlanna
Türkiye'yi de katabilirler.
ÜstelÜc güneyin güneyinden
atlayıp sıçramaya pek mahal
kalmadan...
Kamtı mı? TC Paris Turizm ve
Enformasyon Bürosu'nun taze
rakamlanna göre, temmuzda
Türkiye'yi ziyaret eden Fransız
sayısı 74.155 olmuş. Bu sayı 1999
Temmuzu'na oranla yüzde 112.5'lik
bir artışı temsil ediyormu$.
Genellikle Istanbul'a Kapadokya'yı
yeğleyen Fransızlann sayısı sene
başından beri 241.398'e yüksebniş.
Rekora gidiyorlar...
Güneyden kuzeye bir veriyle
noktalayalım. Aynı rakamlara göre,
2000'in ilk 7 ayında Türkiye'den
çıkan turistlerin sayısı 2.641.209'u
bulmuş.
Fransa'ya gelenlerin sayısmı
(Kurban ve Şeker bayramlan gibi)
Paris'teki Galeries Lafayette,
Printemps gibi "Ifiks büyük
mağazalarm" Türkçe bilen
tezgâhtar tutmalanndan biliyoruz.
"Altın yıflan" bozdurup bozdurup
harcanz, nasılsa "tatile güaeye
geüyorlarL"
halkl klZdirdl Güney Kore'de sağhk görevfilerinin greve ghmesi halkı kızdınn.
Başkent Seul'deyfizferce kişi, sağhk hizmetierini felç eden eyieme son verflmesi için "Greve son
verin" yaah pankarüarta gösteri yapü. GüneyKoreiidoktoriaria hemşirder,doktoriannilaçsat-
numnm y»««M»nmn«ıııı protesto etmekiçin üikeçapmda greve gfttiier. (Fotograf: REUTERS)
Evsiz adamın
engin dünyasıStockholm
Metrosu'ndan şu
sıralar yolculara bir
broşür dağıölıyor.
Yolculardan,
trenlerde ve
istasyonlarda sayılan
giderek artan
dilencilere para
verilmemesi isteniyor. Daha
önce de güvenlik görevlilerine,
dilencileri trenlerden ve
istasyonlardan uzakJaştırmalan
için yetki veribnişti.
Dilencilerin çoğu genç ve orta
yaş civannda. Herkese tek tek
başvurarak "Başını sokacak bir
dam ve yiyecek" için para
istiyorlar. Sayılan hızla
artmakta. Yolculara dağıtılan
broşürde, dilencilere yatacak
yer ve yiyecek konusunda
başka şekillerde yardımcı
olunduğu, bu şekılde
topladıklan parayı uyuşturucu
madde ve alkollü içkiye
kullandıklan belirtiliyor.
Sokaklarda ve parklarda,
önlerinde bir karton kutuyla
yatan dilenciler de
çoğaldı. Bunlara tunstlerin
şaşkınlıkla bakışı görülmeye
değer. Bu arada, dış
görünüşü iyi olan gençlerin,
metro girişinde, **Pasomu
döşûrdOm, beni soyup bütün
paranu aldılar" türü
açıklamalarla yol parası
istediğine de sık rastlanıyor.
Bunun toplumsal yönünü ve
nedenlerini bir başka pazara
bırakalım ve şu benim
dünyası engin evsiz adama
gelelim. Stockholm'ün en yeşil
ve güzel bölgesi olan
Djurgârden semtinde; parklarda,
sahillerde, koruluklarda ve
lsveç Radyosu'nun önündeki
Karla Caddesi'nde dolaşır
kendisı. Plastık torbalan ve
diğer bazı eşyalannı koyduğu ya
da astığı alışveriş arabasını
itekleyerek yürür.
Arabayı ve ona asılı
torbalannı, sakın bir köşeye
serdiği battaniye üzerinde - .. ,
uyurken de yanından eksik
1
'" ' *'
etmez. Yorgun ve yahıız
insanlann gerçek yaşını tahmin
etmek zordur; mutsuz
insanlannkini de. Ben bu
STOCKHOLM
GÜRHAN
UÇKAN
adamın yaşını 60'a
yakın olarak
düşünüyorum.
Iriyan. Sanınm
topladığı içecek
kutu ve şişelerinin
depozitosuyla
şarabını ve
ekmeğini satm
alabiliyor. Yazlan işlerinin daha
iyi gittiği kesin. Ama bitmek
bılmeyen kışın ne yapar, o uzun
geceleri nerede geçirir
bilmiyorum. Kesin olan bir şey
varsa. "refah ülkesinin" resmi
makamlanyla bağını kopararak
bir çeşit özgürlüğü seçmiş
olması.
Uzun yürüyüşlerimde onunla
sık sık karşılıyorum.
Bakışlannda, "Beni raharsız
etmeyin!" var; uyan gibi değil,
tartışılmaya açık olmayan bir
rica gibi. Uyumuyorsa, uzandığı
yerde gazete okumaktadır.
Gazeteleri, otobüs
duraklanndaki çöp kutulanndan
alır. Metro istasyonlannın
önündeki kutulara konulan ve
yalnız reklam geliriyle
çıkanldığı için ücretsiz
verilen Metro adlı günlük
gazeteyi de Karla
Meydanı'ndaki istasyon
girişinden edinir. Akşam,
başını sokacağı bir damı ve
yiyeceği bir tabak sıcak
yemeği olan bizler, bu
tür bedel ödenerek edinilen
özgürlükleri bohemce bir zevk
olarak görürüz genellikle.
Her dünya gibi, onun
dünyasının da gerçek
derinliklerini yalnızca
o bilir. Geri çevireceğini
bildiğim için sabahlan işime
gıderken ona bir fincan kahve
ve bir peynir ekmek parası
veremiyorum. Okunup atılmış
gazeteleri okurken neler
düşünüyor, tek varlığı olan o
arabayı bırakıp düşsel olarak
nerelere gidip gelir, merak
ederim. Belki de Bob Marley
gibi "No woman, no cry!" diyor;
ya da "Ne Arab'm yvaü, ne de
' Şam'ın şekeri." Bilinmez ama,
belki de o engin dünyasındaki
"evsiz"liğinde, birçok "evti"
cehennemde ohnayan bir huzur
buluyor...
Saksıda sardunya gibi, sarayda geçen 100 yıl
Takvim sayfalan 4 Ağustos 1900'ü
gösterirken Ettzabeth Angda Marguerite
hayata merhaba diyordu. Tam üç isimh
çocuk, bir de Bowes-Lvon soyadina sahip
olacaktı. Bowes-Lyon ailesine mensuptu;
unvanıyla konuşursak, Iskoçya Kraliyet
Ailesi'nin en küçük bayan haşmetleri
dünyaya gehnişti. Lyon soyadıyla
karşılaşınca, belleğimiz bizi, Fransa'mn
Lyon kentine götürmekte haİdıymış!..
Lyon Fransa'daydı ve Lyonlular
Fransızdı! 10 yaşına kadar tek kelime
îngilizce bilmeyecekti, tek konuştuğu dil
Fransızcaydı. Ingüizceyi özel öğretmeni
sayesinde öğrendiğinde, ailesinin
hükümdarlığı, yeryüzünün değişik
bölgelerinde egemenlik savaşı başlatmıştı
bile. 300 yıl önce ailesinin Macbeth'ten
geldiğinden habersizdi.
York Dükü George ile 1923'te
Westminister Abbey'deki görkemli
düğün, kraliyet ailesinin başına
gelmesinin yolunu açmışn. Kocası, Kral
George olacaktı; Elizabeth Angela
Marguerite ise üzerinde güneşin
batmadığı imparatorluğun Kraliçe 1.
Elizabeth'i olacaktı. 21 Nisan 1926'da
doğacak kızına da Elizabeth ismi
verilecekn'. Kocası George'u 1952'de
kaybettikten sonra tahta geçecekti.
Fırtınalı bir yaşamın eskimeyen bir yüzü,
bir asn devirecekti. 2. binyıldan 3.
binyüa ya da 19. yüzyıldan 21. yüzyıla
uzanan ve saraylarda geçen elit bir
yaşam. Geçen 4 Ağustos'ta 100. doğum
günü kutlamalannda hâlâ "tebasmı"
selamhyordu. Deklanşöre uzanan
yüzlerce parmak, bir tarihin tanıklığı için
kare alma peşındeydi o gün!.. St. James
ve Green parkın çevrelediği meydan
hıncahınç, insan panayın. Trafalgar
Meydanı'ndan Buckingham'a uzanan
yolu trafığe kapatmışlardı. Beyaz atlann
nal sesleri kalabalığın gürültüsüne
müdahale ediyor, camekânlı faytonun
penceresinde bir yüz gülüyor, mutlu bir
tablonun işaretini veriyordu. Eski ve yeni
zamanın tek temsılcisi kadın, halkı
yararak, yüzyıllardır atalanna yadigâr
olan saraya doğru yol ahyordu. Kocabir
yüzyıl geçti, saray odalannda. Saksıda
büyüyen sardunyalar gibi özene bezene
büyütüldü sarayın bahçelerinde.
Çalışmadı, üretım nasıl olur tanımadan
büyüdü. Nasıl olsa onun adına üretenler
vardı bu kocaman dünyada. Terlemeyi,
gittiği koloni teraşlerinde kızgın güneşin
altında öğrendi. Kıtalarda ülkeler silindı,
yeni suurlar çizildi ve yeryüzünde nice
değişiklik yapıldı, ama o hiç değismedi.
1. ve 2. dünya
LONDRApaylaşım savaşının
başaktörü
imparatorluğun
patroniçesi, pardon
kraliçesi Elizabeth!..
Yaşadı köşklerde,
saraylarda hep
rutursuzca. Binlerce
hızmetçisi çevresinde eksik olmadı.
Beyaz ırkın beyaz uşaklan döndü durdu
çevresinde. BuckinghamSarayı'nagiden
kırmızı yoldan faytonla geçerken
selamladı halkını! El salladı yüz yıla ve
devam ediyor sallamaya! Belki de yaşamı
boyunca yaptığı en zor fîziksel isti el
sallaması! Hertfordshire, Windsor,
Buckingham, Iskoçya, Galler ve
Northampton saraylannda müziğin
notasına uyan bir yaşam sürdü, geldi
bugüne! Danışmanlan vasıta oldu 350
örgütü yönetırken, hükümete atadığı
pariamentosuyla savaşlara genelkunnay
oldu. 78 sömürge ülkeye sahip oldu.
Sonra kurduğu ıngihz Uluslar
Topluluğu... Afrika'dan Amerika'ya,
Avrupa'dan Asya'ya... Avustralya'ya
harmanlanan uluslar topluluğu... 42 ülke,
daha fazla sayıda ulus... Kimdir bunlar,
nedir bu uluslar topluluğu! Ingiliz
Uluslar Topluluğu ve başında bir aile
yüzyıllann hanedanlığı... Hanedanlann
saf Ingiliz olmadıklan Ingiliz
imparatorluğu!.. Alman, Fransız, Yunan,
îskoç ve hatta Arjantin kanşımı... Kara
Afrika'nın siyah uluslan, nasıl Ingiliz
uluslanna dahıl edilirler... Bu nasıl bir
sömürgecilik! 600 yılhk Osmanh, büyük
Rus carlık diktatörlüğü ve daha nice
despot ilctidann yıkılışına tanıksın sen!
Berlin Duvan'nın yıkıhşını gördün ve
Hhkr'in macerasını, Hındistan'ı
yönettin, coğrafyamıza çıkarmalar yapbn
ve yönettin... Senki
Hiroşima'ya atılan
bombalann altında yok
olan canlara, canlılara
borçlu yaşadın bu bir
asn! Çanakkale'de
savaşa sürülen on
binlerce yoksul Ingiliz
1
^~™"^~~~~ ve temsil ettiğın
hanedanlıgın işgahne karşı direnen
binlerce Anadolu askerine borçlu atladın
bubinyıla... Nil Nehri kenanndan
toplanan bıçare zencınin ayaklanna
takılan zincirlerin şıkırtısından zevk alan
misyonu bugünlere taşıdın... Siyah derili
yüz bınleri köle insan yapıp taşıdın
Amerika kıtasına ve keşfe çıkıyorum
dedin dünyaya! Sen hiç, bir çiçeğe su
verdin mi, büyümesi ve çevreye hoş koku
yayması için... Savaşlarda babasını
yitiren çocuklann kaç tanesine çikolata
verdin? Kaç yoksulu ağırladın saraymda,
kaç emekçiye kapılannı açtın...
Askerlerince döşenen mayınlann
patlamasıyla, Angola'da, Zımbabve'de ya
da herhangi bir Afrika parçasında
KADtM
LAÇİN
ayağını, kolunu kaybedenleri hiç
düşündün mü? Onlar da bir asır yaşamak
isterlerdi... Ey sarayların yüzyıllık
haşmeth kızı! İyi ki doğdun Majesteleri!
100 yaşını doldurdun, şimdi kızındadır,
yann torununda ya da torununun
oğlunda, bütün sorumluluklan
kraliyetin... Uzayıp gidecek bu yılan
hikâyesi, dur diyen çıkıncaya kadar!
Dört kuşak bir aradasınız. Buckingham
Sarayı'nın balkonundan el sallıyordun on
binlere... Soruyorum sana sarayın
dınozoru, güzel, haşmetlı kadını, daha ne
kadar bu halk sana el sallayacak!
Ne zamana kadar sürecek bu "asaktfi"
yaşam, emekçilerin vergismden oluşan
milyarük bütçelerinizle? ...Ve takvim 4
Ağustos 1900'ü gösteriyordu. Bu kez bir
başka kara parçası. Lefkoşa, Doğu
Akdeniz'in ortasında bir ada...Hayatın
ilginç bir çelışkisi başlıyor Kıbrıs
Adası'nda... Elizabeth'le aynı zamanda
dünyaya gelen Sıtkiye Mehmet Ali.
Baf ta yaşamış, okulda müdirelik yapmış
ve sonra da emekli olmuştu. Henüz 65
yaşuıdayken eşini kaybedince, ver elini
Londra diyor Sıtkiye Hanım. Londra'ya
yerleşince, KKTC emekli maaşını
kesmişti. Sıtkiye Ana şimdi Elizabeth
Lodge Bakımevi'nde, geride bıraktığı
100 yüın muhasebesıni yapıyor. Doğum
günü öyle şatafatlı olmadı, asırdaşı
Elizabeth'in ismini taşıyan bakım
yurdunda yalnız ve hüzünlü bir yaşamın
çarklan arasında deviniyordu... Asırdaşı
gibi elit tabakadan değildi. Asırdaşı ve
kızının, güzelliklerine harcadıklan
haftalık 20 milyar lira, ona iki yıl yeterdi!
Belki de bütün "suçu", insanlığın
aydınlanması için kalem ve tebeşiri
elinden düşürmemesiydi.
Sen, direngenliğin kraliçesisin! Nice
yıllara Sıtkiye Ana!
YAT1LIEVHİZMETÜSİARANIYOR
Güleryüzlü, tatlı dilli, vicdanlı,
Ev temiziik ve idamesi konulannda deneyimli,
Ev hanımına mutfakta yardımcı oiabtlecek,
Trtiz, bakımlı,
Çocukları seven, referans verebilecek,
Sorumluluk sahibi bayan aranmaktadır.
Başvuru için Telefon
Faks
05322626093
02122732322
Evde Îngilizce ve Arapça ders verilir.
0 216 359 02 08
Muhasebe bürosunda
çalışacak, deneyimli
Muhasebe Elemanı
aranmaktadır.
Tel: (0212) 260 53 33 - 258 14 64
cresi.cj.frfC
GEZmek YAŞAm«tar
0212 238 51 08
0212 238 44 37
•01-10 Eylûl GÛNEYDOĞU
• 18-25 Eylûl HÎNDÎSTAN
• 30 Eyl.-O9 Ekim YEMEN
Aynca, Günûbirtik vt Konaklamah TurUr, Doft» SporUn...
Web: http://www.geziciyak.com
XC HASKÖY KADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Esas No: 1995/2 Karar No: 1999/2
Tespite itiraz davasının yapılan açık yargılaması
sonunda, Davacı Maliye Hazinesi taranndan davalı-
lar Sait Gûler ve Kasun Güler aleyhine Muş ili, Has-
köy ilçesi, Gökyazı köyû, 579 parsel sayılı taşınmaz-
la ilgilı olarak mahkememize açüan kadastro tespi-
tine itiraz davası sonunda verilen karar, yapılan tûm
aramalara rağmen tebligata elverişli açık adresleri
tespit olunamayan dahili davaJılar, Lütfıye Güler
(Aydın), Rindi Güler, Ahmet Güler ve Saadet Gü-
ler'e (Arslan) davacı hazınenin açmış olduğu dava-
nın kabulüne daır işbu karann 7201 sayılı Tebligat
Kanunu'nun 28 ve müteakip maddeleri uyannca ga-
zetede ilanen teblığıne, ilan tanhınden itibaren yasa
yollanna başvurmadıgı takdirde hükmün kesınJeşe-
ceği ilanen tebliğ olunur. 24.07.2000 Basın: 44518
BAKIRKÖY 3. ASIİYE HUKUK HÂKİMLİĞt'NDEN
1998/330 Esas 2000/231 Karar
Davacı Gülsüm Tosun vekilı tarafından, davalı Selafaattın Tosun aleyhine açılan boşanma davasının
yapılan dunışması sonunda. Davalı Selahattin Tosun'a dava dılekçesı ve duruşma gunü ilanen
tebliğ edilmiş olup bu kerre mahkeme hükmünün de davalıya ilanen teblığıne karar verilmiş-
tir. 1- Davanın kabu}u ile, Eskişehır iii, Esfcışehır merkez ilçesi, Zafer mah. Köyü, Cılt: 0061, T. Sıra
No' 0009'da nufusa kayıtlı Osman ile Sanaş'tan olma, 21.6.1964 doğumlu davacı Gülsüm Tosun ile,
Osman ve Fethiye'den olma 27 11 1960 doğumlu davalı Selahattin Tosun'un M K'nın 134. maddesı
gereğmce boşanmalanna, 2- Taraflann müsterek çocuğu 2 3 1987 doğumlu Koray"ın velayetının dava-
lı babaya venlmesıne, ıştırak nafakası tayınıne yer olmadığına, 3- Velayetı babaya venlen çocuk ıle an-
ne arasında kışısel ve sosyal mûnasebetlenn gehştınlmesı bakımından her ayın 2. ve4 cumartesı saat
10 ıle eıtesı pazar 19 arası, Kurban ve Şeker bayramlannın ıkıncı gunü saat 10 ıle 19 arası, egıtım ve
ögretuni engellememek kaydı ıle her yıl ağustos ayının 1. günü saat 10 ıle. 20 günü saat 19 arası dava-
cı anne çocuğu yanına alabıleceğine, 4- Harçlar Kanunu gereğınce alınması gereklı 2 080 000.- TL
harç içinpeşınaluıan 773.900 -TL harcın mahsubu ıle, bakıye 1 306 100-TL'nındavalıdantahsılı ıle
Hazıne'ye gelır kaydına, 5- Davacı tarafça yapılan harç, teskere, tebligat gıderı olmak üzere toplam,
8.447 000 - TL yargılama gideri ile avukathk ücret tanfesi gereğuıce hesap olunac davanın açıldığı ta-
rihtekı maktu vekâlet ucretı olan 20 250 000 - TL'nın davalıdan alınarak davacıya venbnesıne, Yargı-
tay yolu açık olmak üzere davacı ası! ile vekılmın yüzüne karşı, davaluun yokJuğunda venlen 6 4.2000
tanh ve 1998/330 Esas - 2000/231 karar sayılı ış bu hüküm da\alı Selahattin Tosun'a davenye yenne
kaım olmak üzere ilanen tebliğ olunur 21 4 2000 Basm 45135