23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFK CUMHURİYET 28 MAYIS 2002 SAU HABERLER DÜNlüVDA BUGİJN ALtStRMEN "Yanlış Soru: Tayyip'e Mftidar Verilecek mi?' Seçimler iyice yaklaşmadan yapılan kamuoyu yoklamalannın aldatıcı olduğunu, siyaset ile uğ- raşanlar çok iyı bilirler. Seçmen, sandık ufukta görünmeden, tepkisini daha yuksek sesle dile getirir. Sandıga grtme zamanı yaklaştıkça, uçlardaki eği- linler ortaya dogru seyretmeye başlar. Hemen hemen tüm ülkeler için geçerli olan bu gerçek göz önünde bulundurulunca, Tayyip Er- doğan'n lideriiğindeki AKP'nin biraz da kendile- ri tarafından beslenen, "uzakara ile birinci parti olduğu, gümbür gümbür iktidara geldiği" dü- şüncesine biraz daha sakınımlı yaklaşmanın da- ha doğru olduğu görülür. Nitekim, b u kesimin uzman gözlemcisi Ruşen Çakır da görüşteki abartma payını son dizisinde dile getirdi. Kuşku yok. Tayyip yükselişte. Bu yükselişte, bütün denenmişlerin fos çıkmış olmasının büyük payı var. Ancak görünen o ki şu an için yükseliş senar- yolannın dozu biraz abartılmıştır. • * • Bu durumda, ortaya atılan yanlış bir soru, ka- falan daha da çok kanştınyor. "Büyük oranda oyalsa bile, acaba Tayyip'e ik- tidan ven'rler mi?" Hemen belirtmek gerekir ki bu soru yanlıştır ve yanlış sorulardan doğru cevap çıkamaz. Bu ülkede, Erbakan'a da iktidar verdiler, yerel yönetimlerde Tayyip'e de. Yaşananlar "Bunlara iktidar veririer mi" soru- sunun geçersizliğini ortaya koymuştur. Asıl sorulması gereken soru, "Tayyip Erdoğan bir demokraside iktidar olabilirmi" sorusudur ve bu yalnızca Türkiye'ye özgü değil, evrensel bir so- rudur. Tayyip Erdoğan, kişisel servetinin ve siyaseti- nin finansmanının kaynağını birtürlü açıklamamak- ta veya açıklayamamaktadır. Tayyip Bey'in, biri evli olmak üzere üç çocuğu- nun ABD'de okuduğu biliniyor. Bugün ABD'de dört nüfusu beslemek için insanın acaba ayda kaç para harcaması gerekir? Bırakınız kamu hizmetinde çalışmış bir kişiyi, or- ta çaplı bir işadamının böyle bir kriz ortamında, boylesine bir yükü kaldıracak kazancı ve birikimi olabilir mi? Tayyip Bey köşeye sıkıştığını hissedince, iyi kâr getiren iki şirkette ortaklığı olduğunu söylüyor. Bunlar hangi şirketlerdir ve acaba kârlan Tay- yip Erdoğan'ın bir zamanlar başında bulunduğu Istanbul BüyükşehirBelediyesi'nden alınan işler- den mi gelmektedir? Bu konuda en ufak bir açıklama yok. • • • Tayyip Erdoğan konusunda, şu anda 400 say- falık dosyasını Candan Eren'in hazıriadığı İG- DAŞ-Albayrak sorusturması Eyüp Ağır Ceza Mah- kemesi'nde görülüyor. Buna eski CHP ll Başkanı Mehmet Bölük'ün yeni suç duyurusu eklendi. Söz konusu soruştur- madaki yolsuzluk iddiasının toplamı 192 trilyon. Ikinci soruşturma Akbil ile ilgili; buradaki yolsuz- luk miktannın 2.6 trilyon olduğu belirtilmekte. Yargrtay Başsavcısı Kanadoğlu'nun, 12 Mül- kiye müfettişinin hazırladığı raporlara dayanarak Istanbul Cumhuriyet Şavalığı'na intikal ettirdiği dos- yadaki iddialaria ilgili olarak 204 kişi ifade verdi şimdiye kadar. Yine Mülkiye başmüfettişlerinin, Büyükşehir BtT ve İSKl'deki yolsuzluklar hakkında hazırladıklan raporlar da gündemde. Bütün bunlar soruşturulmadan, Tayyip Erdo- ğan bunlardan aklanmadan, hiçbirşekilde iktidar olamaz. Bu kural Türkiye'ye özgü değil. Hiçbir demokraside bunun aksi olamaz. Siyasetin finansmanında açıklık, demokrasile- rin temel kurallanndan biri. Unutmayalım. ABD'nin ünlü başkanı Nixon, si- yasetinin fınansmanı konusunda açıklık kuralına uymadığı için istifa etmek zorunda kaldı. Kimse de bu durumdan dolayı Amerikan demokrasisini sorgulamadı; tam tersine... Haram para ile helal siyaset mavrasını kimi sap- lantılı seçmen yutsa da demokrasi ilkeleri buna izin vermez. Olay bundan ibaret. Balgat katliamı hükümlüsü ülkücünün idamı önce 10 yıla çevrildi, yetmedi gasp suçu da affedildi îsa Armağan'a çifte afANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Balgat katliamından mahkûm ol- duğu ölüm cezası 1991 yılında 10 yı- la indihlen tsa Annağan'ın gasp suçlan da af kapsamına alınınca ikinci kez affedildi. Balgat semtin- de 1978 yılında silahla taradığı kah- vehanede 5 kişiyi öldürmek ve 12 ki- şiyi de yaralamak suçundan idama mahkûm olan Armağan'ın. gasp suç- lanndan aldığı 18 yıl 9 aylık ceza- sına ikinci af uygulandı. DSP Genel Başkanı Rahşan Ece- vit'in cezaevinde annesiyle birlikte • Ankara'nın Balgat semtinde 1978 yılında silahla taradığı kahvehanede 5 kişiyi öldürmek ve 12 kişiyi de yaralamak suçundan idama mahkûm olan Armağan'ın, gasp suçlanndan aldığı 18 yıl 9 aylık cezasma ikinci af uygulandı. kalan bir kız çocuğuna "üzühnesiy- le" gündeme gelen, katillere de afyo- lunu açan ve siyasilerin sahiplen- mediği yasa, artık katliam hüküm- lülerini de kapsamaya başladı. îsa Armağan, Türkiye Şeriatçı Ko- mando Ordusu örgütünün liderliği- ni yapmak ve devlet düzenini şeri- atçı bir düzen için değiştirmeye ça- lışmak suçlanndanMustafa Pehliva- noğlu ile birlikte ölüm cezasına mah- kûm edilmişti. 12 Eylül öncesi ülkücülerinden îsa Armağanın mahkûm edildigi ölüm cezası Milli Güvenlik Konse- yi tarafından onandı. Ancak Arma- ğan, katliama katılan Mustafa Peh- livanoğlu'yla birlikte tutuklu kaldı- ğı Mamak Askeri Cezaevi'nden 26 Temmuz 1980'de kaçınldı. Denizli'nin Çal ilçesinde yakala- nan Mustafa Pehlivanoğlu'nun ölüm cezası infaz edildi. Katliamın asli faili olan tsa Armağan ise lran"a kaçtı. Uzun süre Devrim Muhafız- lığı yapan Armağan, îran'dan gitti- ği Almanya'da 1992 yılında yakalan- dı. Armağan, 1992 yılında Alman- ya tarafından Türkiye'ye iade edil- di. tsa Armağan'ın Balgat katliamı nedeniyle mahkûm olduğu ölüm ce- zası, 1991 yılındaki Terörle Müca- dele Yasası uyannca 10 yıla indiril- di. Edinilen bilgiye göre tsa Arma- ğan, 10 yıllık cezasmı 6 Nisan 2002 tarihinde tamamladı. Bu tarihten sonra gasp suçlanndan mahkûm ol- duğu 18 yıl 9 aylık cezasını çekme- ye başladı. Ancak tartışmalann oda- ğındaki af yasasıyla, Armağan'ın gasptan mahkûm edildigi cezası da affedilerek çifte af uygulandı. Arma- ğan, önceki gün kaldığı Bandırma Cezaevi'nden tahliye edildi. BBP ve ATP'ye, kongre sürecinde yeni transferlerin olması bekleniyor Küskün ülkücülere çengel• Ceylan'ın ardından 3 milletvekilinin daha BBP'ye geçmesi bekleniyor. Abdülhaluk Çay'ın da ATP yolunda olduğu belirtildi. ANKARA(CumhuriyetBû- rosu) - BBP ve ATP, 2 Hazi- ran'da yapılacak kongreleri ön- cesinde millerveküi transferine yönelik çalışmalannı hızlan- dndı. MHP'den ıstifa eden Meb- metCeyian'ın BBP'ye geçme- sinin ardından 3 milletvekilinin daha bu partiye katılması bek- leniyor. BBP'nin MHP, AKP, SP ve DYP'den 12 milletveki- liyle temasta olduğu, ATP'nin de MHP içindeki küskünlerin karar vermesini beklediği kay- dedildi. BBP ve ATP, kongre süre- cinde milletvekili kapma yan- şına girdi. tki partinin kongre- sinin de 2 Hazıran'da yapılacak olması, yanşı daha da hızlan- dırdı. MHP'den istifa eden Meh- met Ceylan'ın BBP'ye katıl- masıyla bu parti, TBMM'de temsil edilen 8. parti konumu- na geldı. BBP'nin MHP için- deki muhalifler, AKP, SP ve DYP'li olmak üzere bu partiye sıcak bakan 12 milletvekili ile görüşmeler yaptığı öğrenildi. BBP kaynaklan, Ceylan'ın ar- dından 3 milletvekilinin daha katılımını beklediklerini, diğer miUetvekillerinin ise karar ver- mek için süre istediklerini be- lirttüer. MHP içindeki yaklaşık 20 ka- dar muhalifmilletvekili ise par- ti içinde mücadele vermek ile is- tifa ederek birbaşka partiye geç- mek arasındakararsızlıkyaşıyor. Parti yönetimiyle ipleri kopa- ran eski devletbakanlan Abdul- halukÇay ve Sadi Somuncuoğ- lu ile Kahramanmaraş Millet- vekili Edip Özbaş istifa tarihi için uygun zamanı bekliyor. Çay, Somuncuoğlu ve Özbaş'ın par- ti yönetimine yönelik bazı çı- kışlardan sonra istifa edebile- cekJeri belirtilirken Çay'ın ATP'ye, Özbaş'ın ise BBP'ye geçebileceği ileri sürüldü. Bahçeli, Çin Seddi'nigezdi Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcsı Devlet Bahçeli Çin ziyarenhin ikinci gününde tarihi Çin Seddi'ni gezdL Çin Seddi'nin dünvanın en harika eserlerinden biri olduğunu \e Çin haJkının bununla gunır du\duğunu söyleyen Bahçeli. "Dümanın her tarafindan gelen turistler, özelükle Çin Seddi'ni ziyaret etmek istiyor. Ben de burayı görmeyi hep arzu edhordum, Cenab-ı Allah bugünü nasip etti. Herkese görmesini tavsiye ederim" di\e konuştu. Bahçeli. gazetecilerin Başbakan Bülent Ecevit'in AB ile ilgili açıklamasuıı anımsatarak "'Sayın Ece>ı it1 in dediği gibi cesur adınılar atacak rmsınız" şekfindeki sorusunu ise "Şimdi Çin Seddi'ndeyiz" diyerek yanıtlamadı. Çin Seddi'ni gezerken karşılaştığı Fiji Başbakanı ile de kısa süre sohbet eden Bahçeli daha sonra beraberindekilerie Türkhe'nin Pekin Bmükelçiüği'ne gitti. Büvükelçilikte Türk heyeti için bilgilendirme toplanOsı düzenlendi (Fotograf: AA) Erdal İnönü, halkm beğendiği partiyi iktidaryapacağmı sö\1edi Türkiye AB'ye girmeli tnönü, soldaki par- çalanma konusunda yorum \apmadı. tstanbol Haber Senisi - Kabataş Erkek Lisesi'nin geleneksel olarak düzenle- diği kültür etkinliklerine katılan Prof. Erdal tnönü, siyasete girmeyi düşün- mediğini beürterek "Solda- kiparçalanmakonusunda yonımyapmavagerekyok. Böyle şeyler olabiür. Halk hangisini beğeniyorsa onn iktidar \apacakür" dedi. Kabataş Erkek Lisesi 12. Kültür Etkinlıkleri'nin dünkü konuğu Erdal Inö- nü'ydü. tnönü, soldaki par- çalanma konusunda yo- rum yapmaktan kaçınarak "Halk kimi beğeniyorsa onu seçecektir" dedı. Tür- kiye'nin AB'ye girmesi gerektiğini vurgulayan tnö- nü, "Atatürk yaşasaydı AB'ye gjrmemiz için çaba IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@yahoo.com Türk solunun en büyük başa- nyı 1970'li yıllarda 12 Mart 1971 askeri darbesinden çıkış sıra- sındayaşadığını dünkü yazım- da ifade etmiştim. Bu konuyu sürdürmek istiyorum. Çünkü, bu ülke solu geçmişte siyasi yaşamda önemli roller oyna- mıştı. Türk solunun son yıllarda en büyük açmazı milliyetçilik kar- şısında başarısızlığa uğraması- dır. Kürt sorununun bir demok- rasi sorunu olarak değil de bir "terör sorunu" olarak kabul edilmesi, bütün sol geleneği derinden etkiledi. Emekli Ko- ramiral Atilla Kıyat, Neşe Dü- zel'le Radikal gazetesindeki söyleşisinde ilginç bir noktaya dikkat çekmişti. Kıyat, 1970'li yıl- larda Kürt sorununun, bir asa- yişsorunu olarak gündeme alın- dığtru ve bu saptama üzerine ku- rulan siyasetlerin ülkenin gele- ceğini belirlediğini söylemişti. • • • Kıyat'ın saptaması, bir dev- let siyasetini ifade ediyordu. 12 Eylül askeri darbesinin de arka- sındaki gelişmeleri dikkate alır- sak bunun ülkeyi nasıl bir ka- osa sürüklediğini de açıklaya- biliriz. Bu stratejiyi geçmişe dö- Türk Solu Neden Açmazda? nerek bugün açısından yeni- den değerlendirdiğimizde, de- mokrasi ve özgürlüklere karşı di- rencin oluşum sürecini de an- layabiliriz. Işte bu noktada solun nasıl adım adım milliyetçilik karşı- sında âciz kaldığını da tartışa- biliriz. Türk solu, 196O'lı yıllar- da özgüriük talebinin öncüsü olarak ortaya çıktı. CHP'deki ortanın solu hareketi, Türkiye Iş- çi Partisi'nin 15 milletvekiliyle Meclis'e girmesi o dönemin önemli iki etkeniydi. Aynı dö- nemde devrimci gençlik hare- ketinin yükselmesini de bu ge- lişmeler içinde değertendirmek gerekir. 1965'lerden itibaren, Türk ay- dınları sol hareket içinde yer al- dılar. Bir kısmı TİP, bir kısmı CHP'nin ortanın solu çizgisin- de, bir kısmı ise devrimci genç- lerle beraberdiler. "Milliyetçi Gençler" adı verilen saldırgan topluluklarla solun tanışması da bu dönemde oldu. Bu mil- liyetçiler mitinglere, toplantıla- rasaldınyoriar, dnayetler işJiyor- lardı. Sol o dönemde önemli bir aydın kitlesine sahipti. Ardın- dan gerçekleşen iki askeri dar- be, solu cezaevine atıp idam- lar ve ağır cezalarla susturma- ya çalışırken onlarla birlikte ha- reket eden aydınlara da baskı yaptı. Bu baskı, fiziki baskının ötesinde düşünsel baskıyı da içinde taşıyordu. öğretim üye- leri üniversitelerden, öğretmen- ler okullardan, memurlar dev- let dairelerinden çıkanldılar. Tam bir sindirme çizgisi izlendi. • * • Bu baskılar 12 Eylül döne- minde daha da arttı. YÖK sis- temiyle birlikte üniversiteler özerkliklerini yitirdiler, devletin ve siyasi iktidann etkisi altına alındılar. Kürt sorunu, bir de- mokrasi ve özgüriük sorunu ol- maktan çıkıp bir çatışmaya dö- nüşünce Türk solunun işi iyice zorlaştı. Çünkü Kürt hareketi, Türk milliyetçiliğini tetikledi. Mil- liyetçilik bütün toplumu etkile- yen bir güç kazandı. Türk solu, bu milliyetçi dalga- yı göğüsleyemedi. Adım adım kopuşlar başladı. Bir süre son- ra solun bir kesimiyle milliyet- çi hareket arasındaki buzlar eri- di. Milliyetçilik, yalnızca Kürt sorununda değil, demokrasi sorununda da solun bir kesimi- ni etkisi altına aldı. Milliyetçiler, demokrasıyi Türkiye için tehli- keli görüyordu. Özgürlükleri teh- likeli görüyordu. Askeri çözüm- leri destekliyordu. "Ya sevya terk et" sloganı, mil- liyetçilerin içerideki muhalefeti yok etmeyi amaçlayan baskıcı tezini ifade ediyordu. "Türk'ün Türk'ten başka dostuyoktur" te- zi ise dış politikada saldırganlı- ğı. Azınlıklara düşmanlık, her türlü kötülüğü farklı dinlerde, farklı inançlarda, farklı mezhep- lerde, farklı düşüncelerde gören bu akım, solun çeşitli kesimle- rini dalga dalga ve farklı düzey- lerde etkisi altına aldı. Dış poli- tikada ise bütün komşularla ge- rilim, milliyetçiliği iyice azdırdı. Solun önemli kesimleri bir kimlik bunalımı içıne girdiler. "Vatansevertik", "Vatan hainli- ği" eskiden dinci-milliyetçi ke- simlerin temel saldırı tezi iken, bu tezler solun bir kesimi tara- fından da kullanılmaya başlan- dı. Bu tepkiler solun bir kesimi tarafından kullanılmasına rağ- men daha da acı olanı bu slo- ganları kullanmayan kesimleri bile psikolojik baskı altına aldı. Bir başka önemli nokta ise solun bir kesiminde hep var olan otorıter modernleşme anlayışı idi. Cumhuriyetin kuruluş yılla- rında, hatta Osmanlı'nın son döneminde de uygulanan bu modernleşme çizgisi başlan- gıçta önemli degişimlerin ger- çekleşmesine yaradı. Ancak aradan geçen zaman içinde bu çizgide ısrar edilmesi halkla mo- dernleşmeci güçlerin arasının açılmasına neden oldu. 1960'lar halkla modernleş- mecı güçlerin ilk buluşmasıydı. 1970'ler ise bu birlikteliğin zir- vesi idi. Şimdi farklı bir nokta- dayız. Solun bir kesimi, halktan ciddi bir kopuş yaşıyor. Bu ne- denle demokrasıyi de bir tehli- ke olarak görüyor. Işte en bü- yük sıkıntı burada yaşanıyor. Halka güvenmeyen bir solun demokrasiyi, özgürlükleri sa- vunması mümkün değil. Sorun, halkla sol arasındaki bir ayrılığın nasıl giderileceğin- de düğümleniyor. gösterirdi Şimdiki siyasef- çflerisfesedeistenıesedebir gûn mutiaka AB'ye gire- ceğiz. Bizler tarih cofrafv^ ve kültür bakınundan za- ten A\rupa'nın bir parça- sıyE"dedi. Öğrencilerta- rafindan hazırlanan resim sergisinin açılışını yapan tnönü, daha sonra etkinli- ğin sponsorlanndan Dogu Akdeniz Üniversitesi ve BtL Öğretim Kurumla- n'nın tanıtım programını izledi. Program sonunda Kabataş Erkek Lisesi ve Yıldız Teknik Üniversite- si (YTÜ) Modern Dans Grubu bir gösteri sundu. Kültür etkinlikleri çer- çevesinde düzenlenecek panelin bugünkü konuğu HflmiYavuz. Panellere çar- şamba günü Metin Uca, perşembe günü Aydm Boy- san, cuma günü de Erol Manisah katılacak. Son karara itiraz Sabancı ailesinin avukatı Schmitz Yargıtay'a başvurdu BRÜKSEL (AA) - Sabancı ailesinin avukatı Fernand Schmitz, Belçıka adaletinin terörist Fehriye Erdal'a ilişkin son karanna itiraz amacıyla dün sabah Yargıtay'a başvurdu. Sabancı suikastı faillerinden terörist Fehriye Erdal'ın 1 "Türldye'de işkdiği suçlar nedeniyk Belçika'da yargılannıasma' 1 ilişkin adli süreç devam ederken Brüksel İemyiz Mahkemesi, iki hafta önce, bu konuda karan, Erdal'ın Belçika'daki suçlanndan dolayı yargılanmasımn sürdüğü Bruges Mahkemesi'ne bırakmıştı. Avukat Schmitz, Yargıtay'a başvurarak bu karara itiraz ettiğini, teröristin "Belçika'da işkdiği diğer suçlardan bağımsız olarak", Brüksel'de Yargılanmasını istediklerini bildirdi. Ülkenin Flaman kesimindeki Bruges ve Gand mahkemeleri, daha önce, Fehriye Erdal'ın Türkiye'ye iadesine karşı görüş bildirmişler, "Terorizme Karşı Mûcadeie Sözleşmesi''nin bu alanda geçerli olmayacağı görüşüne önceük vermişlerdi. ^ Schmitz, Avrupa Terorizme Karşı <• Mücadele Sözleşmesi çerçevesinde " * yargılama isterken sanık a\-ukatlan, "otomatik silah kuuanan terörisüerin" bu sözleşme kapsamına girdiklerini, oysa Sabancı suıkastında otomatik silah kullanılmadığını savunuyorlar. Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir Sabancı, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nügün Hasefe'nin 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesi olayının zanlılanndan olan Fehriye Erdal, 26 Eylül 1999'da, Belçika'da, Neşe Yıkünm adına düzenlenen sahte pasaportla yakalanmıştı. Belçika, Türkiye'nin iade talebini, ölüm cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmiş ve bu arada teröristin siyasi sığınma baş\'urusunu da geri çevirmişti. Erdal, bir yıl kadar hapis yattıktan sonra bir evde gözaltına ahndı ve Belçika'da işlediği suçlardan yargılanmasını bekliyor. Bu suçlar arasında silah taşımak, suç örgütü faaliyetlerine kahlmak, sahte kimlik kullanmak gibi unsurlar bulunuyor. Sabancı ailesinin adli girişimleri sonunda „ Brüksel mahkemesi, geçen yıl, sanığın Türkiye'deki suçlanndan dolayı Belçika'da yargılanabileceğini kararlaştırnuştı. Erdal'uı, Sabancı suikastı bağlantıh ithamlarla adalet önüne çıkanlmasuun kararlaştınhnası üzerine sanık avukatlan, bu karara karşı temyize gitmişlerdi. Brüksel Temyiz Mahkemesi, Fehriye Erdal dosyalannın Bruges Mahkemesi'nde buluşturulmasını, sanığın Türkiye'deki suçlardan dolayı Belçika'da yargılanıp yargılanmayacağına da bu mahkemenin karar vermesini kararlaştırdığını bildirmişti. Sanık avukatlan, Temyiz Mahkemesi'nin bu karannı memnuniyetle karşıladıklannı açıklamışlardı. Sabancı Ailesi'nin avukatı Schmitz, Brüksel Temyiz Mahkemesi'nin karannın, Fehriye Erdal'ın Türkiye'deki suçlanndan dolayı Belçika'da yargılanması olasılığını reddetmediğini, adli sürecin devam ettiğini söylemekle yetinmişti. ÖKilerkî bir gün gömülür İçimizdeki ölüler, dışımızdaki ölüler İnsan yaşıyorken özgürdür İnsan yaşıyorken özgürdür. Edip Cansever'i onaltıncı ölüm yıldönümünde sevgiyle, özlemle anıyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle