19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 NİSAN 2000 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusC" cumhuriyet.com.tr Nükleer Enerji Yerine Geçecek Seçenekler Prof. Dr. İUiamİ KİZİROĞLU Hacettepe Üniversitesi Öğr. Üyesi E nerji sektörü, ekonomi- nin, kalkınmanın ve ge- h'şmiş ülkeler düzeyine ulaşmanın anahtandır. Bu gerçek, tüm kesim- lerin hemfikir olduğu bir olgudur. Bu olgunun önemi, Tür- kiye'nin sınai sürecine geçişinin en yoğun olduğu ellili yıllarla birlikte da- ha da artmış ve iktidara gelen tüm hü- kümetler, enerji açığını kapatma ça- bası içinde olmuşlardır. Enerji, kla- sik anlamda fosil, hidrolik ve termik kaynaklann kullanımı ile elde edilir. Ancak enerjinin klasik yollardan sağ- lanması ile doğada tamiri güç olan olumsuzluklara yol açılır. Bu neden- le tüm dünyada biyolojik krizleri ön- lemek için, temiz enerji kaynaklann- dan yararlanmak, yetmişli yıllarla bir- likte gündeme oturmuş ve ilk planda NükJeer Enerji Santrallannın (NES) açılması söz konusu olmuştur. Buna karşın solar (güneş enerjisı, güneş pil- leri), rüzgâr, jeotermal (yeraltı sıcak su kaynaklan), deniz dalgası (met-ce- zir) ve biyolojik kütleden enerji sağ- lanması içın gereken teknolojik çalış- malar sürekli ertelenmiştir. Enerji darboğazından kurtuluşun NES'lerin açılması ile mümkün ola- cağı görüşü yaygınlaşarak, 2000 yılı başına; yani içinde bulunduğumuz yı- la kadar, 4500 NES'nin kurulması planlanmış idi. Buna karşın bugün dünyada kurulması planlanan NES'le- rin ancak yüzde 9.6'sı gerçekleşmiş, geriye kalan yüzde 90.4'ünden ise bu sektörün öncüleri olanlar vazgeçmiş- tir. NES'leri savunanlar, havanın kir- lenmeyeceğini, sulann temiz kalaca- ğını, arazi kullanımının az olacağını ileri sürmelerine ve bugün de bu ger- çekler geçerli olmasına rağmen, neden NES'lerin sadece yüzde 9.6'sının ku- rulduğuna yanıt vermek durumunda- dır. Şu anda Türkiye'de, dünyada yetmiş- li yıllarda tartışılmaya başlanan, NES kurma gündeme oturmuştur. Yurdu- muzda enerji darboğazından çıkjşın NES'e bağlı olduğunu savunan ke- sim, gerçeğin aksine, bu teknolojinin geleceğin teknolojisi olduğu savını kamuoyuna kabul ettirmeye çalışıyor. Bunu da dünya konjonktüründe nük- leer enerjiden kaçışın en yoğun oldu- ğu bir dönemde yapma yanılgısına düşüyor. En son bilgilere göre tüm dünyada NES'lerden yoğun bir kaçış yaşanıyor. Bu bağlamda Belçika, Da- nimarka, Finlandiya, Hollanda, Ingil- tere, Irlanda, Iskoçya, Isviçre, Ispan- ya, Lüksemburg, Portekiz ve Yunanis- tan gibi Avrupa Birliği ülkeleri ile Ye- ni Zelanda ve Küba NES kurmaktan; Brezilya, Çin, Endonezya, Filipinler, Tayland ve Vietnam ise siparişlerin- den; ABD 116, Japonya 20, Kanada 10, Güney Kore 8, Rusya çok sayıda; Brezilya 2 ve Macaristan 1 adet, plan- ladıklan halde NES siparişinden vaz- geçmişlerdir. Almanya, Fransa, lsveç ve ABD, 2010 yılına kadar tüm NES'lerini kapatma karan almıştır. Italya ise NES'lerini daha 1987 yılın- da kapatmıştır. Avusturya, Brezilya ve Filipinler, NES'lerini yapımlan bit- tıği halde işletmeye açmamışlardır. Büyük çoğunluğu kamuoyuna yansı- mayan nükleer kazalar ve yenilerinin olmasını önlenme şansının zayıf olu- şu, birçok ülkenin NES'ten kaçması- nı zorunlu kılmıştır. Kamuoyuna yan- sıyan, ölümcül ve doğada giderilme- si olanak dışı olan olumsuzluklara yol açan en önemli nükleer santral kaza- lan Amerika'da Three Mile Island, Santa Susanna, Idaho Falls, Lagona Be- ach; Kanada'da Chalk River; Rusya'da Leningrad Byelorask ve Armyanska- ya; Ukrayna'da Çernobil; tngiltere'de Windscale; Fransa'da Saint Laurent; tspanya'da Vandellos; Hindistan'da Norara; Japonya'da Monju, Fugen ve Tokalmura ve Güney Kore'de Wol- sung nükleer kazalannın çevresel za- rarboyutlan çok büyük olmuştur. Nük- leer Denetleme Komisyonu Raporu, ABD'de doğal felaketlere neden olan 169, Japonyâ'da 20, Rusya'da 205 ve Ingiltere'de 17 nükleer kazanın oldu- ğunu belirtmektedir. Çernobil nükle- er kazası sonucunda 6 bin kişinin öl- düğü ve bu sayının yakın bir gelecek- te 40 bine ulaşacağı, Ukrayna yetki- lileri tarafından belırtilmektedir. Yukanda belirtilen ülkelerin plan- ladıkları NES'lerden vazgeçme ne- denlerinin kesinlikle açıklanması la- zımdır. Almanya, lsveç, Kanada ve Fransa gibi ileri ve nükleer teknoloji- nin en gelişmişini uygulayan ülkele- rin nükleer enerji programlannı neden askıya aldıklannın kamuoyunun bil- gisine sunulması lazımdır. Hiç kim- senin, bu ülkelenn yakın dönem ener- ji taleplerini karşılayan kurulu güçle- rinin yeterli olduğundan ötürü, yani NES kurulmasına gerek olmadığı gö- rüşünü savunmaya hakkı yoktur ve buna bağlı olarak bu ülkelerin nükle- er enerji santrallan programından, şimdilik vazgeçtiklerini ileri sürmek inandıncı olmaktan uzaktır. Halen iş- ler vaziyette olan NES'lerin çoğunda son derece güvenli olan teknoloji ol- masına karşın neden doğa ve insanoğ- lunun soyunu tehdit eden kazalar ön- lenemiyor? Kim aynı kazalann Tür- kiye'de kurulması gündemde olan Ak- kuyu'da olmayacağını garanti edebi- lir? Bir kaza olduğunda oluşacak olum- suzluklann sorumluluğunu kim üstle- nebilir? NES'lerin olumsuz sonuçlan, daha önce yapımı planlananların yüzde 90.4'ünden vazgeçilmesine neden olurken, neden Akkuyu üzerinde bu denli diretiliyor? Doğal bunalıma yol açan maliyet- ler hesaplanmadan, birprojenin uygu- lanabilirliğini, maliyetinin çok düşük olacağına bağlamak hem ekolojik, hem de ekonomik temel kuramlara ters düşer. Bu yatınmlar başlangıç ya- tınmı ile sınırlı olmamalı, toplumsal maliyetler, doğal kriz maliyetleri ve sö- külme nedeniyle karşılaşılacak izale maliyetleri de hesaba katılmalıdır. Ör- neğin ABD'de 1972 yılında yaünm ma- liyeti 230 milyon dolar olan Maine Yankee Nükleer Enerji Santralı'nın sökülme maliyeti, 500 milyondan 2 milyar dolara kadar hesap edilmekte- dir. Bu durumda nükleer santralın ya- pımı için öngörülen maliyet hesapla- n gerçeği yansıtmamaktadır. Çünkü bu maliyete söküm, doğada yol açılacak olumsuzluklar ve toplumsal maliyeti de dahil edilmelidir. Bu nedenle Ak- kuyu'da planlanan nükleer güç sant- ralının kuruluş, doğada yol açacağı olumsuzluklar, toplumsal bunalım, sağlık sorunlan ve söküm maliyeti, böyle bir yatınmın pek de rantabl ol- mayacağını bize gösterir. NES'lerin olumsuz etkilerinin na- sıl ortadan kaldınlacağı tartışmalan- nın yoğun bir biçımde yapıldığı yak- laşık 10 yıldan bu yana, hemen hemen hiçbır ülkede yeni bir NES' in açılma- dığı, yapılanlann devreye sokulma- dığı gelişmiş ülkelerden öğrenecek ve kamuoyunu bilgilendirecek bir yapı- lanmanın olmayışj önemli bir eksik- liktir. Bu bağlamda Çevre Bakanlığı'na büyük sorumluluk ve görevler düşer. Almanya NES'leri kapama karannı niçin aldı? Çıkardığı rüzgârdan elekt- rik üretimi yasası ile 8 binin üzerinde rüzgâr türbini kurulmasına neden ola- nak sağladı? Fransa neden bu sektö- rü terk etmeye başladı? Amerika'da NES'ler neden kapatılıyor? Neden Amerika'da Clinton'ın imzasıyla bir milyon evin güneş pilleri ile donatıl- ması zorunlu hale getirildi? Tüm bu sorular, bizleri seçenek enerji kaynak- lan arayıp elde etmek için yeni tekno- lojileri yurdumuza getirmeye zorlamı- yor; ancak artık eskiyen ve terk edi- len nükleer enerji teknolojileri bizle- re vazgeçilmez diye dayatılıyor. Var- sayalım ki yurdumuzda nükleer tek- noloji uygulamasma geçilmeye karar verildi. Bu enerjiden yararlanabilme süresi en erken 10 yıldan önce olama- yacakur. Bu süreçte de yeni teknolo- jiler geliştirilecek ve bu sefer bu tek- noloj ilere geçiş zorlamalan yapıla- caktır. Daha üretime geçirilmeden es- kiyecek bir sistemin yurdumuza geti- rilmesini anlamak olanaklı değildir. Kaldı ki Türiciye'de uranyum re- zervlerinin yurtiçi gereksinime yeter- lik süresi en fazla 12 yıl olarak hesap- lanmıştır. Bundan sonra Türkiye dış uranyuma bağımlı duruma gelecek, bu da hiç hesapta olmayan maliyeti bir- kaç misli arttıracaktır. Oysa hammad- desi için sıfır maliyeti olan rüzgâr enerjisinin üretim maliyetinde geli- şen teknoloji ile yüzde 75 oranındaki düşüş, bu yönde çalışmalann zaman geçirilmeden yapılmasını zorunlu kıl- maktadır. Avrupa ülkeleri ve Ameri- ka örneği önümüzde dururken, mali- yetinde yüzde 90'lara varan düşüşle- rin kaydedildiği solar (güneş) enerji- den yararlanmak için neden planlı ve programlı yatınmlara hemen geçil- miyor? Ya da varsa bu durumla ilgili kamuoyu neden bılgilendırilmiyor? Nükleer enerji santrallan, fosil ener- ji santrallan gibi gaz emisyonlanna yol açmamaktadır. Ancak daha önemli ve kendilerine özgü çevresel ve yaşamı tehdit eden sorunlara neden olmakta- dır. lnsani ve mekanik anzalann her zaman olabileceği gerçeği, bizleri ka- rar aşamasındadüşündürmelidir. Bin- lerce insanın ölümü, ekosistemlerin radyoaktif kirlenmesi ve maddi za- rarlar ölçülmeyecek kadar büyük ola- bilir. Güvenlik sorunu ile birlikte, kul- lanılan yakıt çubuklan ve başka rad- yoaktif atıklann yok edilme güçlüğû ya da imhasının hicbir teknoloji ile mümkün olmadığı bilinmektedir. Enflasyonda Gerçekler Aydm OLGUN Araştırmacı Yazar -w- "W" ükümet, • I 2000 yılına t - — M ekonomik is- • I tikrarveenf- 1 -JL~ -A- lasyon konu- larında büyük iddıalarla girdi. Hükümet, 1999'un sonunda %70'lere varan enflasyonu 2000 yılının so- nunda %25'e çekeceğine inanryor. ÜçhTr koalısyO- nun hedefi. 2001 vılında da enflasyonu %10'lara çekmek. Aynı süre içinde dövizdeki hedef de azami %20 artış. Hükümet bu yıl içinde, 1.5 milyar dolan IMF'den olmak üzere 4 milyar dolar dış kredi bek- lıyor. Enflasyonun düşü- rülmesi konusunda Sayın Mesut Yılmaz'ın başba- kanlığı döneminde de ça- lışmalar yapılmış, enflas- yonun 1999 sonunda %50'lereçekilecegi jddia edilmişse de bu gerçekleş- medi ve 1999 yılı sonun- da enflasyon %69.8'den aşağı inmedi. Bu kez de 57. hükümet 2000 yılının sonunda he- deflenen sonuçlara vanla- cağını iddiaediyor. Ancak BİZ SADECE GÖREVİMİZİ YAPTIK Sayın tpragaz A.Ş. 3. Geteneksel Tüketici Ödülteri Seçlci Kurulu'nca Tüketici Memnunlyetini tlke Edinen Firma Dalında; tüketlclnin can ve mal güvenliği konusunda, LPG tûpterinin kullanımı ile ilgili eğıthn ve ûcretsiz danışma hattı tesis etmeniz nedeniyle, 1999 Yılı 3. Geieneksel Tüketici Ödüiüne layık görülmenizden dolayı kurumunuzu kutlar, başaniannızın devamını dilerim. rnH$~**~^ A. Kenan TANRIKULU Sanayi ve Ticaret Bakanı Sanayi ue Ticaret Baknnhğınca duzenlenen 3. Geieneksel Tüketici Odulleri'nde TÜKETİCİ MEMNUIMIYETIIMI ILKE EDIIMEIM FIRMA ODULU TESEKKUR EDERIZ iPRAGA IPJTEPHMET: http://www. PRIMAGAZ ENERJİ com.cr IPPAHAT: O8OO 311 SO 1 1 IMF temsilcisi Cottarelli son derece temkinli. Cot- tarelli, Ankara'ya son ge- lişinde yaptığı açıklama- da "Şayet hedefler iyi uy- gulanırsa başanhsomıç aîı- nacakbr" demek suretiy- le açık bir uyanda bulunu- yor. Üçlü koalisyon, eko- nomiyi iyileştirmek ve enf- lasyonu düşürmek için ger- çekten çaba göstermış, baş- ta sermaye piyasalan, tah- kim, gümrük, bankalar ve vergi yasalan olmak üze- re çeşitli yasal düzenleme- lere gitmiştir. Bunlar, koalisyon hükü- metinin iyi niyetle yaptığı olumlu çalışmalardır. An- cak yeterli midir? Bize göre bütçe hedefle- rinin yeterli ve eksiksiz ol- duğunu söylemek olanak dışıdır. 46.973 katrilyon TL'lik bütçedeki açığın 9.057 kat- rilyonun üzennde olması, bu yılın ilk üç ayında 11 katrilyon TL iç borç, 2 mil- yar 659 milyon dolar dış borç ödenecek olması, ge- ne bu yıl içinde iç ve dış borçlann ödenmesinin ar- tarak devam etmesi, dep- rem bölgelerinin bir kat- rilyon TL'ye varan gerek- sinimleri, 2000 yılı dışa- lım ve dışsatımı (ithalatı ve ihracatı) arasındaki % 100'e varan büyük fark- lılık -bu yıl sonuna kadar hedeflenen dışalım 28.2 milyon dolar, dışsatım ise 46 milyon dolardır- dünya ve ülke akaryakıt fıyatla- nndaki geçen yıla oranla üç katına ulaşan artışlar, üre- tımi büyük ölçüde etkile- yen elektrik ve doğalgaz- da olan önemli sıkıntılar, Ceyhan-Bakû petrol boru hattındaki engeller ve ka- rarsızlıklar, nükleer baraj- lann yapımı ile ilgili iha- lelerin bir türlü sonuçlan- maması, özel sektörün yap- tığı devamlı artışlar, ülke çapında 10 milyonluk bir tanm kesimini ilgilendi- ren "tanmsal nefornüann" bir türlü yapılamayışı, hü- kümetin ekonomik hedef- lerini ve enflasyonun düş- mesini önleyici önemli ol- gulardır. Koalisyon hükümeti programını bazı kesimlerin fedakârlık yapmasına da- yandırmıştır. Bu kesimle- rin başında da sayılan mil- yonlan aşan işçi, memur ve emekliler gelmektedir. Halen enflasyonun %70'lerde seyrettiği bir or- tamda memur ve emekli- lere, enflasyonun %25'e düşeceği varsayımı ile hem de iki taksitte %25 zam ve- rilmesi, tek sözcükle sos- yal bir trajedidir. Bu ke- simden ekonomik hedef- ler için destek beklemek de sadece hayaldir. Dört kışilik bir ailede ay- lık yalnız normal besin (gı- da) masraflan 160 milyon TL'sına-yakteşmtşken- a«- - gari ücretin 90 milyon lira net olarak uygulanması da izah edilebilecek bir du- rum değildir. Bir başka eleştiri, eski milletvekilleri için çıkan- lan kıyak emeklilik yasa- sı için de fazlasıyla geçer- lidir. Yazımıza son verirken değineceğimiz önemli bir nokta da, hükümetin eko- nomi konusundaki açıkla- malannın, bir devlet me- muru olan Merkez Banka- sı başkanına yaptınlması- dır. Dileriz bu durum üeri- deolasıbirbaşansızükh»- Gnde sorumluluğun 'seçil- mişler' tarafından 'atan- mışlar' ûzerine yıküması- na yol açmaz! Ekonomi ile ilgili kuru- luşlann başında, genelde Anavatan Partisi'nin ikti- dan dönemlerinde atanan bürokratlann olduğu bir gerçektir. Bu bürokratla- nn geçmiş dönemlerde ba- şanlı olduklan söylene- mez. Türkiye'nin atılım içinde bulunduğu söyle- nen günümüzde hemen her alanda olduğu gibi ekono- mik alanlarda da taze kan- lara gereksinim olduğu bir gerçektir. Bu konuda ikti- dann büyük ortağı DSP'ye büyük görev düsmektedir. DSP, bu konuda sürdürdü- ğü ürkek, teslimiyetçi ve çekingen politikasından sıynlmalı, ekonominin bi- rimlerine daha genç, daha deneyimli, daha bilgili, ça- ğımızın değişimlerinden ve gerçeklerinden haber- dar insanlann getirilmesi- ni sağlamalıdır. Bu arada gerektiğinde ilgili bakanlıklara parla- mento dışından kişilerin atanması yolunu da açma- lıdır. İçinde bulunduğu- muzkritikgünlerde büyük önderAtatürk'ün 1923 İz- mjr tktisat Kongresi ben- zeri ülke çapında bir eko- nomi şûrasının gerçekle?- tirimesi deckkfiyetfe düşü- nülmelidir. Sonuç olarak: Bugünkü ekonomik koşullar altın- da, özellikle enflasyonla ilgili olarak daha ciddi ça- lışmalar yapılmalı ve daha gerçekçi oranlar saptan- malıdır. Bu arada, AB ko- misyonunun Türkiye'ye depremden sonra yapılan 600 miKon Euro'lukyardı- mı, daha önceden vermeyi taahhüt ettiği 750 milyon Euro'luk krediye sayması, dış borçlara güvenen yetid- liler için uyancı bir işaret oimaltdır. PENCERE SiUeyman Bey ;. Ne Yapacak?.. Medyamızm '100 Binlikieri Süleyman Bey'i il- ginç manşetlerle uğurtadılar: "BirdevirbittL" -! "Oh.. Nihayetgitti.." "Güle Güle Barajlar Krali.." "Oyun bitti.." "Baba'yaVeda.." Oysa Çankaya'dan inse de, Süleyman Bey'in bir yere gidip gideceği yok; bitip brtmediği de ilerde- ki günlerde açılacak el falında belli olacak... • Bir cumhurbaşkanı seçiminde bu kadar tozu- tup şallak mallak olan ülkenin "siyasal ıstikrar"öan söz açabilmesi olanaksız... Suç kimin?.. Sorunun yanrtını bilıyoruz; herkes işaret parma- ğıyla Ecevit'i gösteriyor: - Suçlu ayağa kalk!.. Ylne de hakkını yemeyelim; Bülent Bey'in "is- tikrar" için yapmadığı kalmadı; "eli kanlı MHP" ile ortaklık kurdu; solcuları suçlamakta sağcılann bi- le önüne geçti; iç ve dış güç odaklan ne istiyor- larsayaptı; Başbakanı olduğu hükümetin progra- mını bir yana koydu, IMF'nin yazdığı programı uy- gulamaya başladı... Nafile... Peki, Süleyman Bey'in Çankaya'daki süresi uza- saydı, istikrar olacak mıydı?.. • Ne Süleyman Bey'in gitmesiyle istikrar bozulur, ne Süleyman Bey'in kalmasıyla istikrar oluşur. Sorun yapısal!.. 1950'de Yunanistan'ın kişi başına ulusal geliri 250dolardı.. Türkiye'nin kişi başına ulusal geliri de 1950'de 250dolardı.. 2000 yılında bu rakamlar nedir?.. : Yunanistan'da 9000 dolann üstüne çıktı.. Türkıye'de 3000 doların altına düştü. Mal meydanda!.. Çankaya'da yaşanan olayın siyasal sözlükteki tanımı ya 'saray entrikası'd\r ya da 'kayıkçı kav- gası'dv. Sonuçta ikisi de aynı şeydir. '" T • Süleyman Bey'in siyasal hayatı, kendisinin elin- de olmayan koşullarda yaşanmış bir serüvendir. Demirel politikadakı ilk günlerinden beri rüzgâ- nn önündeki bir yaprak gibi savruldu; güç denge- lerini kullanmayı bilen olağanüstü sezgileriyle ayak- ta kaidı; başlangıçtan beri bu ülkede Amerikancı- lıkla dinciliğin geçer akçe olduğunu gördü; pusu- lasını buna göre ayarladı; Demirel'ın yaşamını an- lamak için kişiliğini Türkiye'nin koşullannda düşün- mek gerek... Tutariı ve gerçekçi özyaşam öyküleri bu kuralın uygulanmasıyla yazılabılir; yoksa günlük politıka kavgalannda köpüklenen bir avuçluk yazılaria Sü- leyman Bey'i yerii yerine oturtmak olanaksız... Peki, bundan sonra ne olacak?.. ^ İnsanın üç yaşı var: . . . . ] ' ^ " " , Nüfus kâğıdı yaşı.. ' -,..-..•»! Biyolojik yaşı.. . - • —.nr"- Ruhsal yaşı.. llkini bıliyoaız; ama, Demirel'in biyolojik ve ruh- sal yaşını kim biliyor?.. Süleyman Bey'in bundan sonra ne yapacağını söylemek için, üç yaşının ortalamasını almak gerek... tLAN T.C. KADKÖY ASLİYE 2. HUKUK HÂKtMLİĞİ'NDEN EsasNo: 1999/560 Davacı Hülya Karasu vekılı av. Müfide Boyalı tara- fından davalı Ramazan Karasu aleyhıne açılan boşan- ma davasınm yargılaması sonunda: Karar: 1- Kastamonu, Pınarbaşı, Sümenlerköyü C: 0020, K: OO58'de nüfusa kayıtlı Hasan ile Niğde'den olma Ceyhan 25.12.1973 d.lu Hülya Karasu ile aynı yer nüfüsuna kayıtlı Hasan ile Zülfiye'den olma Kartal 9.10.1972 doğumlu davalı Ramazan Karasu'nun şıd- detli geçimsizlikten boşanmalanna, 2- Nafaka ve tazminat talep edilmedığınden bu hu- susta karar verilmesıne yer olmadığına, 3- 30.275.000.- TL yargılama gideri ile 45.000.000.- TL vekâlet ücretinin davalıdan ahnarak davacıya verilme- sine, keza 710.000.- TL bakiye ilam harcınm yine da- valıdan ahnarak Hazine'ye irat kaydına, Yargıtay yolu açık olmak üzere davacı vekilınin yüzünde, davalinın gıyabında venlen karann davahya ilanen tebliğı gerek- tiğinden işbu ilanın yayın tarihinden ıtibaren başlamak üzere 7 gün sonrakı 15 gün içinde davalının temyize başvurmadığı takdirde karann kesinleşeceği davetiye yenne kaım olmak üzere ilan olunur. 9.3.2000 Basm: 16478 T.C. » tŞTANBUİLl.İFLAS MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN EK SIRA CETVELİ İLANI DosyaNo: 1999/28 Müflis Hontel Holding A.Ş. masasına geç müracaat eden 8 numarada kayıtlı SSK'nin alacağı hakkında ek sıra cetveli düzenlenerek alacağının tamamı 5. sırada kabul edilmıştir. Keyfiyet llK'nm 232,234,235. maddeleri gereğin- ce ılan olunur. 28.3.2000 Basm: 15840 Yoşam, kalbin iki vuruşu arasındaki zamandır. ; Kalbinizi koruyun. TÜRKKALPVAKFI 19 Mayıs Cd No: 8 Şişli/İSTANBUL Tel: (0212) 212 07 07 (pbx)10Hat Faks:(0212)2126835 Nüfus cüzdanımı kaybettim hükümsüzdür. FATİHÇAK1R
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle