Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 NİSAN 2000 PAZARTESİ
HABERLER
| Erdemli'de 30
i öğrenci simitten
i zehirlendi
j BERDEMLİ(AA)-
ı Içel'in Erdemli ilçesınde,
30 ögrencı yedikleri
simitten zehirlenerek
hastaneye kaldınldı. 23
, Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramı
törenlerine katılan
Hürriyet llköğretim
Okulu'ndan birgrup
ögrenci, seyyar satıcıdan
aldıklan simitleri
yedikten bir süre sonra
rahatsızlandı. Öğrenciler,
kann ağnsı şikâyetleri
üzerine Erdemli Devlet
Hastanesi'ne kaldınldı.
Öğrencilerden 26'sı
muayenelerinin ardından
evlerine gönderilirken
durumları daha ağır olan
4 ögrenci tedavi altına
alındı.
Erginin
adamlanna
tatbikat
• İstanbul Haber Servisi
- Kâğıthane ve
\ Zeytinbumu'nda 1
: kişinin ölümü, 9 kişinin
1
de yaralanmasıyla
sonuçlanan ve
Karagümrük çetesi lideri
Nuri Ergin'in emriyle
j gerçekleştirildiği öne
' sürülen kahvehane
baskınlanyla ilgili olarak
gözaltına alınan 4 kişiye
olay yerlerinde tatbikat
yaptınldı. Tatbikatın
ardından 4 kişi istanbul
Organize Suçlar ve
Silahlı Kaçakçılık Şube
Müdürlüğü'ne geri
götürüldü.
İstiKlal Marşı'na
saygıSGdık
• İSLAHİYE(AA)-
Gaziantep'in Islahiye
ilçesinde. Istiklal Marşı
okunurken ayağa
kalkmayan 3 kişi
gözaltına alındı. Atatürk
Stadfnda, 23 Nisan
Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı
kutlamalan srrasmda,
Istiklal Marşı okunurken
tribünde oturan ve ayağa
kalkmayan Nurettin K.
(18), AbdullahG. (17)ile
AbdullahB.(17)polis
tarafından gözaltına
alındı. Olayla ilgili
soruşturmanın
sürdürüldüğü bildirildi.
Gazeteci Işm
yaşamını yitirdi
• İstanbul Haber Servisi
- Bab-ı Âli'nin fotoğraf
ustalanndan gazeteci
Cemal Işın Istanbul'da
yaşamını yitirdi. Işın için
bugün, saat 11 .OO'de
üyesi olduğu Tûrkiye
Gazeteciler Cemiyeti
(TGC) önünde tören
yapılacak. Işın'ın
cenazesi daha sonra
Fındıklı Camii'nde
kılınacak cenaze
namazının ardından
toprağa verilecek.
Esenler'de kaza:
6ölü,17yarah
• İstanbul Haber Servisi
- Esenler'de bir minibüs
ile belediye otobüsünün
çarpışması sonucu 6 kişi
öldü, 14 kişi de
yaralandı. Arnavutköy-
Gaziosmanpaşa hattında
çalışan Piran Tunç (26)
yönetimindeki 34 M
5578 plakalı minibüs ile
34BEL 16plakahlETT
otobüsü, eski Edirne
asfaltı Atışalanı
mevkiinde çarpıştı.
Minibüs, çarpışmanın
şiddetiyle yoldan çıkarak
takla attı. Kazada Memiş
Gür, Sevim Ömür,
Meryem Kılıçarslan(5),
Fındık Yıldınm (35),
Turgut Demirel (23) ve
E1vidanŞakir(33)
yaşamını yitirdi.
gözaltına alındı
• MERSİN(AA)-
Mersin'de Mezitli
beldesinde bir restoranda
3 arkadaşıyla birlikte
yemek yiyen Oral Çelik,
önceki akşam saat 23.00
sıralannda Içel Etnniyet
Müdürlüğü ekiplerince
gözaltına alındı. Emniyet
müdürlüğünde 3 saat
tutulan Oral Çelik ve
arkadaşlan, daha sonra
serbest bırakıldı.
Özelleştirme kapsamındaki termik santral işçileri alanlara çıkıyor
Türk-îş Ankara'ya yürüyecek
• Türk-Iş'in genel
merkez yöneticileri
ile şube yöneticileri
özelleştirme
uygulamalan ve
hayat pahalılığını
protesto etmek
amacıyla 9 ilden
Ankara'ya
yürüyecek.
Haber Merkezi - Türk-Iş'in
genel merkez yöneticileri ile
2 bin 500 dolayındaki şube
yöneticisi, özelleştirme
uygulamalan ve hayat
pahalılığını protesto etmek
amacıyla, Türk-lş bölge
temsilciliklerinin bulunduğu
9 ilden Ankara'ya
yürüyecek. Özelleştirme
kapsamında bulunan termik
santrallar ile santrallara
kömür üreten ocaklarda
çalışan işçiler ise 1 Mayıs'ta
Yatağan'da alana çıkıyorlar.
Tes-lş ve Maden- Iş
sendikalan tarafından
ortaklaşa gerçekleştirilecek
"ÖzeUeştirmeye Hayır"
mitingine, özelleştirmeye
karşı olan herkes çağnldı.
26 Nisan'da toplanıyorlar
Türk-Iş'in genel merkez
yöneticileri ile şube
yöneticilerinin katılımıyla 26
Nisan Çarşamba günü Selim
Sırn Tarcan Spor
Salonu'nda bir toplantı
gerçekleştirilecek.
Toplantının ardından
sendikacılar topluca
Anıtkabir'e yürüyerek
Atatürk'ün huzurunda saygı
duruşunda bulunacaklar.
Türk-lş Genel Başkanı
Bayram Meral Anıtkabir
Özel Defteri'ni imzalayacak.
Yürüyüşler, Türk-lş bölge
temsilciliklerinin bulunduğu
İstanbul, Izmir, Bursa,
POA
/T a
PttroH*
Türk-lş, 'özelleştirme uygulamalan nedeniyle konfederasyon üyesi 15 bin
kişinin işini yitirdiğini' bildirdi.
Adana, Eskişehir,
Diyarbakır, Erzurum, Sıvas
ve Samsun'dan Ankara'ya
olan uzaklıklara göre bugün
ve yann başlayacak.
Türk-lş Genel Eğitim
Sekreteri SaKh Kılıç,
özelleştirme uygulamalan ve
beraberindeki işten
çıkarmalann son aylarda
yoğunluk kazandığını
belirterek, özelleştirme
uygulamalan sonucunda
konfederasyon üyesi 15 bin
kişinin işini yitirdiğini
söyledi. Hayat
pahalılığından en çok
etkilenen kesimin işçiler ve
memurlar olduğuna dikkat
çeken Kılıç, hayat pahalılığı
ve özelleştirme
uygulamalannı protesto
etmek amacıyla,
sendikacılann Ankara'ya
yürüyeceklerini belirtti.
Ankara'da yapacaklan kapalı
salon toplantısında hükümeti
uyaracaklannı bıldiren Kılıç,
toplantının ardından toplu
halde Anıtkabir'e
yürüyeceklerini ve hükümeti
Atatürk'e "şikâyet
edeceklerini" anlattı.
Yaptıklan yürüyüş ve
toplantıya karşın
hükümetin, istemlerine ve
sorıınlann çözümüne
kayıtsız kalması durumunda
Türk-lş Başkanlar
Kurulu'nun acilen
toplanacağını belirten Salih
Kılıç, bu toplantıda ise yeni
eylem türlerinin
belirleneceğini söyledi.
Termik santral işçileri ise
alanlara çıkıyor. Sendikacılar
tarafından yapılan ortak
açıklamaya göre, Türk-lş
Sendikalar Birliği'nin destek
ve katıhmı ile
gerçekleştirilecek olan . .
miting 1 Mayıs Pazartesi
günü saat 14.00'te
başlayacak ve saat 18.OO'de
sona erecek. Ihale
sürecindeki santrallan
almak isteyenleri,
kurduklan barikatlarla iş
yerlerine sokmadıklannı
anımsatan Tes-lş Yatağan
Şube Başkanı Erol Soğancı,
satışını tamamlanması
durumunda barikatlan
yeniden kuracaklannı ve
üretimden gelen güçlerini
sonuna kadar
kullanacaklannı söyledi.
'Özelleştirmedeğa'
Termik santrallann
giderlerini azaltarak kârlı
duruma geçmelerini
sağlamanın olanaklı
olduğunu vurgulayan
Soğancı, bunun yolunun
özelleştirme olmadığına
dikkat çekerek şöyle
konuştu: "Siyasüer eUerini
KİT'lerden çeksirüer yeter.
Yeter ki KİT'ler siyasilerin oy
sandığı olmasın.
KaJdı ki santrallar
bu haliyle bile kârlı
kunıluşlar. O yüzden
yabancı sermaye öncelikle
santrallan istiyor.
Santrallann özelleştirümesi
vatana ihanettir. SantraOar
bizim eümizde üretimini
sürdürerek, bütçeye
özelleştirmeden saglanacağı
savlanan gelirden kat kat
fazlası dde edilebilir. Bunlan
anlatmak. üretimden gelen
gücümüzü ve kararhhğımızı
ortaya koymak için
1 Mayıs'ta alanlardayız.
Özelleştirmeye karşı olan
herkesi Yatağan'a
çağuıyoruz."
' yeni açık bir laboratuvar
Prof. Dr. FRANK DEPPE
Marburg Üniversitesi
E
ğer bugüne bakıldığında, çelişki-
lerle dolu ve önü açık bir süreçten
söz ediliyorsa, bunun kendi için-
de birtez de içerdiği söylenebilir. Tez, şu-
dur: Yeni sosyal demokrasinin izlediği
politika, aslında, 20. yüzyılın ikinci ya-
nsında solun tarihinde derinlere giden
bir kesintidir.
Diğer yandan sosyal demokrasi, her
şeyden önce de Avrupa sosyal demokra-
sisi, yekpare bir "btok" değildir. İlgili her
politikanın uygulanmasında, Isveç'ten
Yunanistan'a kadar, hep farklı "küçük
yoUar" söz konusu olmuştur. Bunlar,
uluslarüstü ileri teknoloji kapitalızmi ko-
şullannda da, değişik biçimlendirme op-
siyonları ve hareket alanlannın saptan-
masını mümkün kılmaktadır. Siyasetin
uygulanması ve ifade edılmesi daima tar-
tışmalarla bağlantıh olmuştur. Bu tartış-
malarda aynı zamanda kapitalizm eleşti-
risinin unsurlan ile neoliberalizmin eleş-
tirisi de dile gelmiştir. Bu bakımdan, bu-
rada, gelecekte de solun rol oynayacağı
bir alan söz konusudur.
Şu var: Bu alan, kurumsal açıdan ke-
sınlikle tumüyle kurumuş değildir. Ulu-
sal seçimlerde, eskiden olduğu gibi hâlâ,
mevcut egemenlik ilişkilerinın radikal
bir eleştirisini temsil eden "sol", yüzde
10"lara varan bir oy toplamaktadır. Bu
tür oluşumlarda, 21. yüzyıla geçiş süre-
IK
SOLGELKH.I
ÎAiniŞlYOR
ORALÇAUŞIAR
BAR1SD0STER
-16-
cinde radikal demokratik ve kapitalizm
karşıtı solun siyaset ve programatiğine
yönelik sert tartışmalar ve bölünmeler
meydana gelmektedir. Burada örneğin,
Italya'mn "Ripondazione Communis-
ta"sı veya Ispanya'nın "Izquierda Uni-
dVsı, halen hükümette olan Fransa Ko-
münist Partisi ve bu ülkedeki diğer sol
güçler, aynca Almanya'daki Demokra-
tik Sosyalizm Partisi (PDS) anılabilir. Bu
bakımdan "sol radikalizm", bugün, dire-
nişin dile getirilmesi için, ama neolibe-
ralizmin egernenliğine karşı mümkün bir
anti-hegemonyal blok için gerekli önko-
şullann yaratılmasını sağlayabilecek bir
tür açık laboratuvardır. Ancak bu nokta-
dan şimdilik oldukça uzağız. Yine de sol
söylem ve çözümlemelerin entelektüel
bir yeniden canlanma sürecine girdiği yo-
lunda alçakgönüllü bazı sinyaller de var.
Bu sinyaller, direnişin ıfade edilmesin-
den hegemonya karşıtı bir perspektifın
yaratılması türünden, böylesi bir pers-
pektife de tümüyle uymaktadır. Sert ne-
oliberalizmin sesi, giderek daha açık bir
• Sol, geçen 50 yılın akışı
içinde kuşkusuz daha da
zayıfladı ve her şeyden
önce 20. yüzyılın son
çeyreğinde ağır yenilgi ve
geri dönüşleri sineye
çekmek zorunda kaldı.
biçimde "disipüne edici neotiberalizm"
doğrultusunda kalmlaşmaktadır. Haider
tipi güçlenen bir sağ popülizm yönünde-
ki bağlar, daha anlamlı bir biçimde açı-
ğa çıkmaktadır.
Sol, geçen 50 yılın akışı' içinde kuş-
kusuz daha da zayıfladı ve her şeyden
önce 20. yüzyılın son çeyreğinde ağır
yenilgi ve geri dönüşleri sineye çekmek
zorunda kaldı. Bu süreçte siyasal ve en-
telektüel solun "işçi hareketine" (böyle-
likle de sınıf temeline) geleneksel bağı
zamanla artarak çözüldü (en azından
sermayenin metropollerinde). Bir başka
ifadeyle "işçi hareketi", sınıf ilişkileri
ve kapitalizmin sosyal çelişkileri açısın-
dan hep olacaktır, ama modern kapita-
lizmdeki toplumsal yapı değişimleri açı-
sından ve (daha da fazlası) sosyalizmin
verdiği siyasal dersler açısından klasik
sosyalist işçi hareketinin bir rönesansı
hiç olmayacaktır. Bunun, bu analizin ko-
nusu olmayacak. ancak sol aydınlar ve
örgütler tarafından son derece temelli
bir biçimde işlenmesi gereken, geniş te-
orik ve pratik sonuçlan vardır. Sol, ay-
nı zamanda sistem alternatiflerinin çö-
küşünden sonra, 1917'den bu yana, her
şeyden önce de 1945'ten beri, egemen
sınıflann uzlaşmacılığıyla belirlenmiş
bir politik alanda pek hareket etmemek-
tedir. Sermaye ile emek arasındaki yeni
"banş formüUeri", ki bundan neokorpo-
ratizm teonsyenleri büyük coşkuyla söz
etmektedir, solun kapitalizm eleştirisine
dayalı kurumlanndan elbette çıkmaya-
caktır. Bir başka ifadeyle, eğer geçmiş
yanm yüzyıla bakarsak görülecektir ki
Federal Almanya'daki solun tarihi, solun
ve sosyalizmin karşıtlanmn pek sevine-
rek sunduklan gibi değildir, yani kesin-
likle birbirini izleyen bir çöküş ve yük-
seliş tarihi olarak akmamıştır. Burada,
kesinlikle, dünyevi bir çöküş süreci söz
konusu değildir; bu 9O'lı yıllarda açık
sonuna, ölüm ilanının asılmasma ve sos-
yalizmin müzelere geri dönmesine ka-
dar böyledir. Burada söz konusu olan,
daha çok, olağanüstü devamsızhk içeren
bir süreçtir. Bu süreç, adeta "uzun dal-
galar"da akmaktadır. Artan etkinin
(1944-48; 1965-75) iki dönemi ve zayıf-
lığın ve yenilgilerin (50'ler ve 60'lann
başı ile 1975-1991) iki dönemi ileböy-
le bu. Ama yeni yüzyıla geçişte solun rö-
nesansına dönüş, "yeni bir sota" dönüş,
acaba kendini Rabul ettirecek mi?
Bu sorunun yanıtı, dün olduğu gibi bu-
gün de ortadadır.
BİTTÎ
SlflR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected]
Sosyal Demokrasi Vakfı'nın
(SODEV) Avrupa Birliği üzeri-
ne düzenlediği bir toplantı için
Adana 'dayız. Adana, yağmur-
lu ve kapalı bir havayla baha-
n karşılıyor. Kapalı bir havada,
Adana Inşaat Mühendisleri
Odası'nda, "Adaylık Sürecin-
deAB-Türkiye llişkilerine Sos-
yal Demokrat Bakış" başiıklı
toplantıda tartıştık.
SODEV Başkanı Ercan Ka-
rakaş, CHP Partı Meclisi üye-
si Abdülkadir Ateş, Prof. Dr.
Onur Bilge Kula, Prof. Dr.
Mahir Fisunoğlu, Dr. _Can
Baydarol, Dr. Ahmet Özer,
SODEV Adana Temsilcisi
Fehmi Kaya panelin tartışma-
cısıydılar. Adana'da AB'yi tar-
tışmak ilginçti.
Ancak Adanalılar, AB ile faz-
la ilgili değiller ki toplantıya ka-
tılım yüksek değildi. Mesut
Yılmaz, "Avrupa Birliği'nin
yolu Diyarbakır'dan geçer"
demişti. Söylediği sözlerin far-
Adana <dan AB'ye Girmek
kında mıydı, değil miydi, kes-
tiremiyorum. Çünkü bu sözler,
Kürt sorununun bu ülkenin en
temel sorunu olduğu anlamı-
na geliyordu. Bu sözler, Kürt
kimliğinin kabulü gerektiğini
ifade ediyordu. Bu sözler, in-
san hakları ve demokrasi ol-
madan Türkiye'nin AB'ye gire-
meyeceğini içeriyordu.
Mesut Yılmaz, sözlerinin ar-
kasında durabilecek bir siyasi
kararlılığa sahip mi? O gün-
den bugüne, Mesut Yılmaz'ın
Diyarbakır'dan AB'ye gidecek
sürece uygun bir tutumunu
pek göremedik. Hakkını ye-
meyelim; Diyarbakır, Bingöl ve
Batman belediye başkanlan
tutuklandığında, bu operasyo-
nu onaylamadıgını dolaylı da
olsa ifade etti. Ama ya sonra-
sı..Bu anlamsız operasyonu
yapanlardan hesap sorulacak
bir adım attı mı?
• • •
Adana'dayız. Can Baydarol,
Nisan 2000'de AB'ye mükte-
sebata ilişkin girişimlerin baş-
laması gerektiğinin protokolde
yer aldığını söyledi. Halbuki
Türkiye tarafından bu konuda
nisan ayı sonu gelmesine rağ-
men en ufak bir kıpırdanma
yok. Bizdeki tartışma cumhur-
başkanlığı üzerine. Genelkur-
may Başkanlığı "seçimle ilgili"
olduğunu söyleyerek devreye
girdi. Başbakan da bunu doğal
karşıladığını söyledi.
Herhangi bir AB ülkesinde
böyle bir tartışma yapılabilir
mi? Ordunun, kimin cumhur-
başkanı olmasını istediği, kimin
olmasını istemediği bir tartış-
ma yapılabilir mi? Genelkur-
may böyle bir açıklama yapsa,
o ülkenin başbakanı bunu nor-
mal karşılar mı?
Mesut Yılmaz'ın, "AB'ninyo-
lu Diyarbakır'dan geçer" sözle-
rine bir de Adana'dan şöyle bir
katkıdabulunabiliriz: "AByolu,
cumhurbaşkanlığı seçimlerin-
den geçer." Çünkü şimdiye ka-
darki birçok cumhurbaşkanlığı
seçimi demokratik olmayan or-
tamlarda yapıldı. Çoğu kez se-
çim Meclis iradesinin dışında
gerçekleşti.
•••
Adana'dan AB'ye girebilir mi-
yiz? Adana'da 21 yıl önce Ada-
na Emniyet Müdürü Cevat Yur-
dakul öldürülmüştü. Cevat Yur-
dakul'un katili bugüne kadar ya-
kalanmadı. Yakalananlar ise çe-
şitli müdahalelerle serbest bıra-
kıldı. Suçlananlar, şimdiki bir ik-
tidar partisinin mensuplanydı.
Onlann çoğu şu anda en önem-
li yönetim kademelerindeler.
AB'ye Adana'dan girebilme-
miz mümkün mü? Paneldeki
konuşmacılardan Mahir Fisu-
noğlu, Türkiye'de adam başına
yıllık gelirin 3000 dolar, Avrupa
ortaiamasının ise 25.000 dolar
civannda olduğunu söyledi.
AB'nin yoksul sayılan ülkeleri
Portekiz ve Yunanistan'da bile
yıllık ortalama gelir 11-12 bin
dolar düzeyinde. Bu rakamlar
ekonomideki ciddi sorunu göz-
ler önüne seriyor.
• • •
Kopenhag kriterierine gelin-
ce; bu konuda Adana'dan ba-
kınca parlak bir durum olmadı-
ğı ortada. Faili meçhulter, yar-
gısız infazlar henüz bu şehirde
bitmiş değil.
"Sol Tartışıyor" dizisi de gös-
teriyor ki, solun kafası kanşık.
AB, bizi bu şekilde almak iste-
miyor. Bir kısım iktidar sahipleri
ve bir kısım sol ise zaten girmek
istemiyor. Velhasıl Adana'dan
AB'ye girmek zor görünüyor.
2000'LÎ YILLARDA
ERDAL ATABEK
Kenflepde KaybedHen
Çocukiuk
Geçen gün bir okul servisi arabasında evlerine gi-
den çocuklan gördüm. Büyücek olanları pencere-
lerden sarkıyor, bağınp çağırarak çevrelerinin dikka-
tini çekmeye çalışıyorlardı. Bıraz sonra sıkışık trafik-
te duran arabanın yanına geldiğimde arabanın içini
de gördüm. Küçük çocuklar arabanın içinde kımıl-
tılı birtopluluk olmuşlardı. llköğretim çağındaki bü-
yüklü küçüklü çocuklann her gün görülen geliş gi-
dişlerinden birisiydi. Aracın sürücüsü bir yandan ço-
cuklara rahat durmalannı söylüyor, bir yandan da sı-
kışık trafikte aracını sürüyordu.
Bir süredir, okul çocuklannın servis araçlannda
geçen zamanlannı düşünüyorum. Kendi başına bir
eğitim yeri, kendi başına ayn bir eğitim süresi oluş-
turan "okulservisinde geçen zaman" çocuklar üze-
rinde nasıl bir etki yapıyordu? Ne bilen vardı ne de
düşünen. Çocuklar, kendi evlerinden uzaktaki okul-
lara servis araçlanyla grtmek zorundaydılar, konu
buydu.
Çocuklann da bu süre içinde sıkıntıdan kurtulmak
için bağırmaktan çağırmaktan, itişip kakışmaktan
başka yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Yoldan ge-
çenlerin bakıp da kızdıklan bu görüntü, çocuklann
içinde bulunduklan durumun bir yansımasıydı.
Kentlerde kaybedilen çocukiuk.
Parklara hapsedilmiş ağaçlar, yollann siyah asfalt-
lanna dökülmüş otomotiv konforu; çiçeksiz, böcek-
siz, hayvansız, doğadan kopanlmış bir hayat... In-
sanlan bir araya getirip çalıştırmak için icat edilmiş
bir sistemin betonla asfalttan oluşmuş zorunlu ba-
nnaklanna tıkılmış sıkışık bir yaşama biçimi. Bu sis-
temin içinde büyümek zorunda olan çocuklann, ha-
yatı "arabalaha biryerden biryere gıtmek, hep bir
şey ıstemek, hiçbir şeyden hoşnut olmamak" ola-
rak algıladıklan bir zorunluluklar zinciri.
Çocukluğumuzun özgür günlerinin nasıl bir "ge-
liştirici çokyönlü ortam" içinde geçtiğini şimdi çok
daha iyi görüyorum. Özgürlük artık bacaklanmızın
enerjisiyle değil, parmak uçlanmeın dokunduğu tuş-
laıia aranıyor. Klavye ve ekran özgürlüğü. Sanal ger-
çeklikle kendini uçuyor sanmak. Kafese konmuş in-
sanın kendini kafesine alıştırmasının çaresız yollan.
Süpermarketlerin parlak ışıklı reyonlannda alışveriş
yaparken kendini özgür sanmak. Güvenlık sıstem-
leri çökertilmiş kent canlısının elektronik kartlarla
ekonomik özgürlük yanılgısıyla avunması.
Çocukluğumuzun özgür günlenni şimdi daha iyi
anlıyorum.
Topraksokaklannda koştuğumuz, korulanndaci-
rtt attığımız, büyük ağaçlanndan ceviz topladığımız
ağaçlı, çiçekli, böcekli, kedilı köpekli geniş yaşama
alanlan. Çocukiuk çağının birbirimiz olmadan tadı-
nı almadığımız arkadaşlanmız, özel dostumuz olan
yaşrtlanmız, sevgılimiz olduğunu bilmeyen sevgili-
lerimiz, ağaçlanmız, hayvanlanmız, bunlann hepsiy-
le dopdolu çocuk hayatımız. Çocukluğumuzun zen-
gin hayatı. Evden bir topak ekmek, biraz peynir, bir
domates kapıp fırladığımız sokaklar. Geliştirici so-
kak kültürünü doya doya yaşayışımız. Arkadaşlık-
lar, dostluklar, kavgalar. Taşlı sopatı mahalle kavga-
lan. Öteki mahallede kıstınlıp dayak yemeler. Son-
ra onlan kıstınp dövmeler. Sonra banşıp has arka-
daş olmalar. Güç zamanlarda sınanan dostluklar.
Beklenmeyen ihanetler. Çocukluğumuzun zengin
hayatı.
Şimdi hamburgerie kolayı ödül sayan kent çocuk-
lanna bakıyorum. Servis arabalannın pencerelerin-
den sarkarak var olduklannı anlatmaya çalışıyorlar.
Kendilerinin farkına bile varmayan kalabalık kentle-
rin içinde kurallan bozarak var olduklannı anlatma-
ya çalışıyorlar.
Bu servis araçlanndan kurtulup evlerine döndük-
leri zaman, kendilerini bekleyen anne baba beklen-
tilerine ne yanıt bulacaklar? Bir beton yığınağından
başka bir beton yığınağına geçerek sürdürdükleri
hayatın ödülleri ne olacak? Bilgisayann başındage-
çirmelenne izin verilen saatler mi, yeni bir şey alma-
lan için giriştikleri ısrartann sonucunu almak mı, yok-
sa hiçbir şeyle doyurulamayan doyumsuzluklan
mı?..
Ne yazık ki onlar belki de hayatlan boyunca "kent-
lerde kaybedilmiş çocukluk"\ann\ arayacaklar ve
hiçbir yerde bulamayacaklar.
Endüstri çağı, insanlann fabrika yakınlannda top-
lanarak üretim yapmalan için kurduğu kentlerde on-
lann çocukluklannı kaybetti. Sonra da bu çağın eği-
timi adına yıllarca tüketici yaptığı çocukların sorun-
lanna çözüm bulmak için yeni yollar bulmaya çalış-
tı. Şimdi artık endüstri çağı da bitti. Şimdi de kent
sokaklannda kaybedilen çocukiuk, bilgisayar ek-
ranlannda mı aranacak? Bu sorunun yanıtını henüz
kimse bilmiyor.
Belki, 23 Nisan Çocuk Bayramı'nı kutlarken
"doğal hayatın çocuklara geri verilmesi" üzerinde
de düşünürüz.
E-mail: erdal.atabekujmynetcom.tr
Fax: 0212 513 90 98
MHP'nin cumhurbaşkanı adayı
Hitler'i çeviren Turan
Türkeş'le ters düşmüş
ANKARA (ANKA)-
MHP tarafından cum-
hurbaşkanlığına TBMM
dışından aday gösterilen
Gazi Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. Kamil Turan hakkın-
da aynı üniversitede bir-
likte çalıştığı öğretim
üyeleri çeşitli iddialarda
bulunurken Turan'ın Al-
parslan Türkeş'le yolla-
nnın 12 Eylül öncesinde
aynldığını mesai arka-
daşlanna söylediği ögre-
nildi. Gazi Oniversitesi
öğretim üyeleri Prof. Dr.
Turan'ın cumhurbaşkanı
aday adaylığı hakkında
değerlendirmede bulu-
nurlarken Turan'ın Ülkü
Ocaklan Derneğı köken-
li olduğunu ve sol görüş-
lü öğretim üyesi ve ele-
manlannın üniversite-
den uzakiaştınlmasında
etkin rol oynadığını sa-
vundular. MHP Genel
Başkanı Devlet Bahce-
li'nin hocası olan ve
1968 yılında, 33 yaşmda
Hhier'in "Siyasi Vasiye-
tim" adh kitabını Türk-
çeye çeviren Kamil Tu-
ran'ın YÖK tarafından
Gazi Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dekanlığı'na
atandığı, görev süresi
dolan Gazi Üniversitesi
Rektörü Prof. Dr. Enver
Hasanoğtu'nun yerine
rektörlük için adaylık gi-
rişiminde bulunduğunu
belirttiler. Prof. Dr. Tu-
ran'ın Sorbonne Üniver-
sitesi'nde sosyal politi-
kayla ilgili bir enstitüyü
bitirdiği ve Gazi Üniver-
sitesi'ne girişte bu ensti-
tünün verdiği diploma-
nın akademik kariyer
açısından geçerli olup
olmadığı tartışmalannın
yaşandığı belirtildi.