19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 NİSAN 2000 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kulturCy cumhuriyet.com.tr 15 Duran Karaca, resmi 'sanatçının kendini anlatması' olarak nitelendiriyor 'Sanata veaydın ohnah' BAHAR TANRISEVER AISKARA -Duran Karaca'nm re- sim seıgısı, Dam Sanat Galerisi'nde açıldı. Karaca 1934yılındaAdana-Cey- han'da doğdu. Orta ve lise öğreni- mini Tarsus Amerikan Koleji'nde tamamladı. Okulda resim, sanat ta- rihi gibi dersler yoktu ama "insan olacaksa ohıyor" o yine de resim ya- pıyordu. Yaşar KemaL Orhan Ke- maL, Mahmut Makal. Fakir Bay- kurt, Talip Apaydın, Fazıl Hüsnü Dağtarca, Cahit Külebi ve daha ni- ce ûnlü ismi bünyesinde banndı- ran Varlık dergisinde ilkresmi,da- ha lise öğrencisiyken yayımlandı. Koleji bitirdikten sonra yurtdışına gitmek istedi. Aksilik, o yıl kimse- ye döviz verilmedi. Bekleyişi nede- niyle ancak Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nin kayıt tarihine yetişebildi. Ancak resim sevgisi ne- deniyle hukuk öğrenimini yanda bıraktı. 1956 yılında Istanbul Devlet Gü- zel Sanatlar Akademisi'nin Yük- sek Resim Bölümü'ne girdi. Aka- demide HaMI Dikmen ve Cemal Tol- lu'nun öğrencisı oldu. öğrenimini bitirdikten sonra 1962 'de Avrupa'da bir sûre kaldı. Batı'nın büyük us- talannı yakından tanıma oianağını buldu. 1962'denbuyana30'unüze- rinde kişisel sergi açü. Yurtiçi ve dı- • Sanatın meslek değil, bir yaşam biçimi olduğunu vurgulayan Duran Karaca, sanatçının toplumun bir bireyi olarak çağdaş ve aydın olması gerektiğine inanıyor. şında açılan pek çok karma sergi- ye eser verdi. 1971 yılında TRT "Resim Ödülü"nü aldı. 1981 'de Kültûr Bakanlığı'nca açılan "Ata- tûrk, Kurtuhış Savaşı ve Devrim- ler" konulu resım yanşmasında mansiyon ödûlûnü kazandı. 1984'te Ankara Sanat Kurumu'nun resim dalında "Yıhn SanatçKT ödülünü Fethi Arda ile paylaştı. Karaca yapıtlannda çoğunlukla yağlıboya kullanıyor. Sanatın mes- lek değil, bir yaşam biçimi olduğu- nu vurgularken "Deneyimlerle ya- pıian bir iş. İnsan kendisi> k sürek- li cebelleşmek zorunda, ancak öyie sanatçı olunuyor. Şimdi de çok göz- de bir meslek. BUhassa sosyetede herkes ressam oldu. tnşallah olur- lar,yani bensevinirim"diyekonu- şuyor. Resmi, "sanatçının kendini anlatması" dıye nıteliyor. Sanatın ölçülüp bıçılemeyeceğini. ancak ne kadar rahat olursa olsun değişme- yen kurallan bulunduğunu belirte- rek. şöyle konuşuyor: "Sanat insanınyapûğıbiriştir.Ho- meros'un 'tlyada'sından başlaya- rak yapılan bir sanat tarifi var: 'Ya- şam ıçınde ölümü, ölümcül olduğu- nu bılen tek canlı varlık insandır.' Hayvanlar, kuşlar bilmez,yann bir gün öleceğini. Onu bildiği için ka- lanlara selam olsun diye bir şeyler smlüyor, bir şeyler veriyor.. Sanat annın bal yapması gibi, kuşun öt- mesi gibi, çiçeğin açması gibi doğal bir olgudur. HüzünJenir rürkü söy- ler, ağrt olur. Birine vurulur, âşık olur, 'Ben güzele güzel demem gü- zel benim olmayınca' der. Yemen'e gönderirler, bir daha gebnez, Ye- men tûrküleri çıkanr. İnsanlann mesaj bırakmak için yaptığı işjer bunlar." Ölüm korkusu, yalnızlık gıbı duy- gulann insanlan birtakım şeyler söylemeye zorladığını anlatan Ka- raca, ünlü bir sanat eleştırmeninin " Yaşamda denge unsunı okaydı, sanat olmazdı" sözlerini anımsatı- yor ve sanatın o dengelenn ıçinde insanın kendini dışan vurması, an- latması anlamına geldığini söylüyor. Duran Karaca, sanatçı sorumlu- luğuna da dikkat çekerken, sanat- çının toplumun bir bireyi olarak çağdaş ve aydın olması gerektiği- ne işaret ediyor. Karaca'nın resim sergisı, Bilkent Plaza Ankuva Çarşısı yanında bu- lunan Dam Galeri'de 7 Mayıs'adek izlenebilecek. Kiarostami bize bizi anlatıyor Doğadan tablolar CUMHUR CANBAZOĞLU Iranlı yönetmen Ab- bas Kiarostami, geçen yıl konuk olduğu Ulus- lararası Istanbul Film Festivali 'ne bu yıl da ye- ni filmini gönderdi: Riiz- gâr Bizi Sürükleyecek. Fılmadım, 1967'de33 yaşındayken traftk kaza- suıda yaşamını yitirmiş kaduı ozan Forugh Far- rokhzad'ın "Benim kü- çûk gecemde/Rûzgâr ve yapnüdar buluşuyor~" diye başlayan bir şiirinin son dizesüıden almış. Bir yönetmen ve üç ki- şilik ekibi, Jran'ın kuze- yindeki kuş uçmaz ker- van geçmez Siyahdere köyünegeliyor. Ziyaret- çilerin amacı köylüler ve seyirciler için meçhul. Mûhendis denilen yö- netmen, önce ölüm döşe- ğinde olan yaşlı bir ka- dının sağhğıyla ilgileni- yor; bir de sürekli cep te- lefonuyla birileriyle ko- nuşmaya çalışıyor. Ekip bu arada köyün eski me- zarbğma gidiyor. Rehber çocuğun da 'katkısıyia' kentlilerin mezarlıktaha- zine aradıklan söylenti- si yayıhyor. Aslında yöresel bir ce- ISKF.1,1 -I9.ULUSIARARASI ,1"™, İSHNBUl ».«pı FIIM FESTIVALI nazetörenini çekmek için köye gelmiş ekip ve ka- dının ölmesini beklemek- te. Bu arada yönetmen yaşamtn 'ahrmf fark edi- yor ve yolculuğu 'anlam' kazanıyor. Öykü kısaca böyle; yi- ne yerel insanlardan oluş- turduğu amatör oyuncu kadrosuyla, aksiyonu az, sıcaklıgı ve doğalhgı bol birfılm yapmış Iranlı us- ta. Film ağır temposuy- la akarken adeta tek tek doğa tablolan geçiyor gözlerin önûnden. Yaşa- mın her aynntısı varper- dede; ömeğin yaşh kadın ölümle pençeleşirken işçi köyün tepelik yer- deki mezarhğında şarkı söyleyerek onun yerini hazırlıyor. Kader ve do- ğa şartlan insanı, bir yan- dan bir yana sürekleye- rek savuruyor... Venedik'te bu fîlmle jûri özel ödûlûnü kaza- nan Kiarostami yine son derece yalm ve sakin bir üslubla bize bizi anlat- maya, göstenneye devam ediyor. Kunhikuttan'ın w Soıı Dans'ı Yönetmen Karun 'un 'Vanaprastham 'ı üç gün gösterimde GÖNÜL DÖNMEZ-COLtN Uluslararası Istanbul Film Festiva- li 'nde yanşan filmler arasında "Vanap- rastham'' (Son Dans) gizemli bir aşk öyküsü ve aynı zamanda Yunan traje- dilenni anımsatan dokunaklı bir öykü. Filmin kahramanı Kunhikuttan'ın eği- timi daha çocukken başlar. Ufak bir ro- le çıkabilmesi bile tam altı yıl alacak- ür. Bu eğitim sabaha karşı saat üçte kal- kıp cimnastikle başlar. Sonra günün ana derslerinde öyküler ezberlenir. Kunhikuttan'm annesi zengin bir de- rebeyin malikânesinde hizmetçidir. Genç dansçı bu adamın gerçek babası oldu- gundan kuşkuludur, ama annesinden bir yamt alamaz. Kathıkali dansında gösterdıği üstün ye- tenekle sivrilir ve derebeyinin yardı- mıyla sıkı bir eğitimden geçerek bir gün çok ünlenir. Ama aile içinde mutlu de- ğildir. 18 yaşında iken zorla evlendiril- diği Savıtiın ona istediklerini vereme- mektedir. Ince zarif, zengin, genç, güzel ve açık fikirli Subhadra ile karşı laşınca yaşamı altüst olur. Subhadra da pek ilgisiz de- ğildir. Ama genç kadın Kunhikuttan'ı de- ğil sahnede yarattığı Mahabarata Des- tanı kahramanı Arjuna'yı sevmektedir. Gerçek Kunhikuttan ise aşağı sınıftan, elini eline değdirmeyeceği değersiz bir varhktır. tki sevgili için de gerçek ve yapma bir- birine kanşmışhr... Artık yaşlanan Kun- hikuttan kalbini kıran Subhadra'ya bir ders verebilmek için genç kadının köş- künde son dansına hazırlamr... Kerala eyaletinin en önemli yönet- men ve sinematograflanndan Shajı N. Karun'un bu üçüncü filmi de diğer iki (35)TÜRK KALPVAKFI EMEKLİLERİMİZE MÜJDE, İLGİLİLERE TEŞEKKÜR... Milletçe çok şey borçlu olduğumuz ve sayelerinde bu cennet vatan- da yaşama imkânını bulduğumuz sevgili emeklilerimize devletimiz yeni- den sahip çıkmış, yanlıştan dönme faziletini göstermiştir. İnsan haklannın en önde geleni yaşama hakkıdır. Kendi doktorunu seçebilme hakkı ise günümüzün vazgeçilmez, olmazsa olmaz şartıdır. Sevgili emeklilerimiz, çağdaş, sosyal hukuk devletinin, sevgili yöneti- cilerinin kendilerine sahip çıkarak verdikleri emekli cüzdanlan ile eski- den olduğu gibi resmi sağlık kuruluşları ile kamuya yararlı demek ve vergiden muaf vakıflara ait sağlık kuruluşlanna müracaatla muayene, teşhis ve tedavilerini yaptırabileceklerdir. Türk Kalp Vakfı olarak Şişli 19 Mayıs Caddesi No:8'deki sağlık mer- kezimizde tüm vatandaşlanmıza olduğu gibi emeklilerimize de güler- yüzle, sevgi ve saygıyla en iyi hizmeti eskisi gibi vermeye devam ediyo- ruz. Başta Sayın Maliye Bakanımız Sümer Oral ve Sağlık Bakanımız Os- man Durmuş olmak üzere 20 Mart 2000 tarihli karann kaldtnlmasında emeği geçen tüm ilgililere onbinlerce emeklimiz ve vakfımız adına minnet ve şükranlanmızı sunuyoruz. 1 • Sevgi ve Saygılarımızla, Çetin YILDIRIMAKIN - ' . Mütevelli Heyeti ve Yönetim Kurulu Başkanı 24 Son Dans, gizemli bir aşk öyküsü. filmi gibi Cannes Film Festivali'nde gösterilip büyük ilgiyle karşılandı. Fil- min gerçek adı "Vanaprastham" Sansk- ritçede "onnandayaşayan" demek olup tüm sanatçılann duygusal bağlardan ve özdekçilikten uzak yaşamalan gerekti- ği anlamına geliyor. Renklerin bir görsel şölen sunduğu bu filmde başrolü Güney Hindistan'ın en popüler oyunculanndan biri (kimisine göre Hintli Gerard Depardieu) Mohan- lal başan ile oynamakta. Sevdiği kadın ?000 FESTIVALDE BUCÜN • EMEK'te 12.00 ve 19.00'da 'Seksin Einstein'ı', 15.00'te 'Acriar Umanı', 21 30da 'Yeniden Bulunan Zaman'. (293 84 39) MATLASVde 12.00 ve 19.00'da 'Rüzgâr Bizi Sürûkkyecek', 15.00 ve 21.30'da 'Kitera'ya Vbkruluk'. (252 85 76) • ATLAS 2'de 12.00 ve 19.00'da •Alün Hırsolan'. 15.00'te 'Çılgm tngttce', 21.30'da Miı»ikKnş,Minik Knş'. (252 85 76) • .4LK.4ZAR'da 12.00'de 'Rembrant', 15.00 ve 21.30'da 'Mouchette', 19.00'da 'Vfe Beşik Sallanacak'. (293 24 66) • BEYOĞLU'nda 12.00'de '1 „ Canlandırma Sineması'nm En tyüeri: Program 1,15.00 te'tngiliz Canlandınna Sineması'nın En tyileri: Pnçnımr, 19.00'da Türki>«'nia Çügın Anneleri', 'Varsayım Mahkûmlarv' 'Beni Sevecegin Gibi', 21 30'da'Kendi Kendiınin Kadınıyun'. (251 32 40) • REKS'te 12.00'de Onyedi Yü', 15.00'te 'Söt', 19.00da 'Setect Hotd', 21.30'da 'Denizci'. (336 01 12) Subhadra'yı ise Hindistan'ın en yetenek- li oyunculanndan ve aynı zamanda iyi bir yönetmen de olan Suhasini canlan- dırmaktadır. Fransa ve Hindistan ortak yapımı olan bu filmin büyüleyici kamera çalışma- lan ise Kerala eyaletinin tanınmış sine- matograflanndan genç Santosh Sivan ile daha önceleri Alain Tanner, Andre Techine, Jean- Luc Godard, Eric Roh- mer gibi ünlülerle çalışmış Renato Ber- ta'mn imzalannı taşımakta. BUAŞAMADA •?..-* ŞUKRAN KURDAKUL I. Meclis'ten Alınacak Dersler Seksen yıl sonra bile o denli güncel ki I. Meclis'ten alacağı- mız dersler. Bu zaman dilimi için- de Türkiyemizin toplumsal/siya- sal yaşamında karşılaştığımız ola- ğanüstü olumsuzluklann birikimi, alınacak derslere gereken önemi vermediğimiz için başımıza gel- di. Çok kez anımsattığım gibi, "em- peryalizmevekapıtalizmekarşısst- vaşmayt gerekli" görmeyi ulusal bağımsızlığın birincil ilkesi olarak kabul etmişti I. Meclis. Bu kavram- lan içeriğinden soyutlamadan sa- vaşı ve kurtuluşu bulunduklan ta- rihsel koşullan değerlendirerek tanımlayanlar, kımliklerınde ön- cülük niteliği taşıyan kışilerdi. Yeni, bulunduğu aşamanın "dar hendesesi"nöer\ srynlarak çağ- daşlaşmanın otanaklannı gerçek- leştirmek isterken, elde avuçta kalan toprağın topografyasını çı- karmaktan korkmuyordu. Eski, yıkılışın dışa vuran nedenlerine üzülmekle yetindi. I. Meclis'in çatısındaki tartış- malann kökenınde eskıyle yeni arasındaki bu çelişkinin yattığını biliyoruz. Bugünkü gibi, eskinin tutun- duğu dal geleneksel olan, yeni- nin aradığı, her durumda belirle- yici sıçramalar... Bu yaada kişiliklerinde yeniyi simgeleyenlerin önemli saydığım Meclis konuşmalanndan; benim de yaşamımda etkili olan kimi bö- lümleri vermek ıstıyorum. Burdur Milletvekılı Ismail Sup- Wnın (Soysallıoğlu) cumhunyetin ilk anayasa tasansı tartışılırken konuşmasında gerçeği aldatma- cayaçevirmeyenlerin nesnelliğiy- le karşılaşryoruz: "Gözümüzün önünde akan kanlann, yıkılmış yuvalann, köy- lülerin iniltilerinin tesıriyle, ken- diliğimizden ıslah ve inktlapzaru- retini anladık ve yeni bir idare kurmak için birtakım hazıriıklar yapmaya başladık. Bundan do- layı bugûn, Bûyûk Meclisimizmü- dafaa için toplanmış olmakla be- raber bu memleketi, bu milleti yaşatmak için en iyi esas nere- deyse onu bulmaya ve ihtiyaç görüldükçeherşeydeinkılapyap- maya, herşey, her şey yapmaya karar vermiştir." (Ânan Samet Ağaoğlu, Kuvayı Milliye Ruhu, sf.92) Izmir Milletvekili Mahmut Esat'ın (Bozkurt) aynı tasannın tartışıldığı oturumda konuşurken coşkuyla, tarihsel gerçekleri bir- leştkme gücünün sözcüktereyan- sıdığını görüyoruz. Mantk, bilim adamı mantgı. Coşku, ancak ey- lem adamlannda görülebilecek nitelikte. Var olanın gerçeklığinde yeni gerçeklere ulaşılabılıneceği- ni kavramayeteneği... Sözcükte- rinde "Anadolu Ihtilalı "nin rengi- ni seksen yıl sonra da görebiliyor- sunuz. "...yalnız pariamento usulünü kabuletmekte ve herhangibirse- çim usulünü kabul etmekle mil- lete hürriyetini vermiş olmuyo- ruz. Millet efendiliğine sahip ol- muyor. Belki pariamento usulü buyoldan biridir. Fakat hepsi de- ğildir. Işte efendiler, Fransa ihti- lalinin kabul ettığı bu pariamen- to usulü, daha ondan evvel Ingi- liz ihtilalinin kabul ettiği paria- mento usulü halkı memnun ede- memiştir ve zaman zaman dûn- yayı sarsan büyükihtılallere mey- dan vermiştir. Çünkü pariamen- tolann kabulüne de esas kanun- lann alkışlaria tasdikine rağmen, bir tabaka vardır ki, memleketi omuzlannda taşıyan bir tabaka vardır ki hep esiriik altında inle- miştir, efendiliğine kavuşmamış- tır ve o sefalet içinde ınlerken burjuva tabakası onun önüne çık- mış, elindekı anayasayla o zaval- lı tabakanın önünde alay etmiş- ti. Bizim memleketimizde de böy- le olmuştur." (a.g.e., sf. 107) Şevket Süreyya, Damar An- koğlu'nun "Hâtıralanm" adlıya- prtına dayanarak I. Meclis üyele- rinin mesleklenni verirken şöyle yazmıştı: 7. Millet Meclisi, ken- disinı teşkil eden üyelerin sosyal nitelikleri, formasyonlan, toplum içindeki durumlanndan gelen ruh halleri bakımından, o zamanki Türkjye'niniçyapısını temsıleden görünüşteydi." Okumuş sivil ve asker orta tabakanın yüzde 57.4 oranıyta en kalabahk katmanı oluş- turduğu Meclis'te, ikinci sırayı yüzde 18'le şeyh ve öteki din adamları, üçüncü sırayı yüzde 14.7 ile büyük ve orta toprak sa- hiplerinin aldığını görüyoruz. Ta- cirlerin toplam oranlanysa yüzde 9.7. Bu oranlara bakarak toptumbı- limciler "Anadolu IhtilaH'rvn as- ker sivil orta tabaka öncülüğün- de gerçekleştinldiğine birteşmiş gibidirler. Meclis dışında kalan yükseko- kul çıkışlılardan.Mülkiyeliler üze- rinde yaptığım araştırma sonuç- lannı -toplumbilimaienn değerlen- dirmelerini dogruladığı kanısında- olduğum için- bir kez daha anım- samak istiyorum. 1900 ile 1915 arasında Mülki- ye Mektebi'ni 838 öğrenci bitir- miş. Bu öğrencilerin Kurtuluş Sa- vaşı karşısındaki tutumlannı sap- tayabilıyoruz. Brtiren ögrenci sayısı: 838. 1919'dan önce ölenler: 106. I. DünyaSavaşı'ndan sonra sı- nırlann dışında kalan Suriye, Irak, Lübnan kökenliler: 121. Yaşamlan üîerinde yeterii bil- gi bulunamayanlar: 68. Ulusal Kurtuluş Savaşı'na ka- tılanlar 149. Katlmayanlar 223. Yanda mı, karşı mı.. durumlan belirsiz olanlar 171. Meclts içinde ve dışında toplu- mun iç dinamığini simgeleyen güç, Osmanlı'nın gizlı sömürge döneminde edindiği kültür ola- naklan sonucu kime karşı savaş- bğının bilincindeydi kuşkusuz. Bu nedenle savaş karşrtlannı besle- yen dış parasal kaynaklarla yara- tılmaya çalışıian düşünsel ortam sökmemıştir. I. Meclis'in oncüleri varoluşla- nyla yarattıklan yeni kamuoyu- nun ayırdındaydılar. Bu güceda- yanarak Mustafa Kemal'imizin ortaya koyduğu savaşın temel felsefesini Meclis'in bildirgesi da- rak dünyaya duyurulmasını onay- ladılar. "Halkçılık; toplum düzenini emeğine, hukukuna dayandır- makipteyenbir sosyal doktrindir Efendiler! Biz bu hakkımızı koru- mak, bağımsızlığımızı güven al- tında bulundurabilmek için, top- tan, milletçe bizi mahvetmek ıs- teyen emperyalizme karşı ve bi- ziyutmakisteyen kapitalizme kar- şı milletçe savaşmayı uygun gö- ren birdoktriniizleyeninsanlanz." Evet, gözlenmize baka baka anayasal haklanmızla oynandığı, bağımsiz yargı ilkesıne bile göl- ge düşürülmek ıstendığı seksen yıl sonra da o denli güncel ki I. Meclis'ten alacağımız dersler... ISUNBUI 19. ULUSLARARASI İSTANBUL Bugün depremin .günü Profesyonel gönû'llülerimiz hâlâ depremzedelerin yanında! İYG (İstanbul Yardım Grubu) ve ÇYDD'nin birlikte yaptığı ve valilikçe depremzede vatandaşlarımızın yerleştirildiği, Yalova Çağdaş Yaşam Merkezi'nde sosyal hayat yavaş yavaş canlanıyor. Konutlara yerleşen depremzedelerimiz, sitelerinde kültürel ve eğitsel çalışmaları başlatmak için sosyal komisyonlarını kurdular. Artık yarınlara dayanışma içinde hazırlanıyorlar. Yardımlarınız ıçm (0212)292 87 27-292 08 01 (İş gûnlerı saat 10.00/17.00 arası) FİLM FESTIUALI 15 HİSM - 31 MİSM ZtM Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı 19. Uluslararası İstanbul Film Festivali'nin Sanatlar ve Sinema bölümünün gerçekleştirilmesindeki değerli katkıları için DHL Worldwide Express'e teşekkür eder. FESTIVAL SPONSORU KURUMSAL SPONSOflLAft TURKCELL KOÇBAMK B H RENAUU Bu ılsn Cumhtjrryet Gazetesı nın katkıvyla vayınlanmifiır Cumhurtyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle