Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 NİSAN 2000 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Klerides 'in kızı Rum milletvekili KateKlerides ile adanın geleceği ve çözümleri üzerine söyleştik
Ü'ÇÖZÜM TÜRKİYE'MN ELİNDE'-U--
Karşı taraf
rahatsız
edilmemeli'
- Üniversitelerden söz ettiniz. Ancak
KKTC'de Doğu Akdeniz
Üniversitesi'nin ABD 'de
Connecticutt eyaletindeki bir
üniversiteyle işbirliği programı
yapmasım Rum tarafının biitün
gücüyle engellemeye çahştığını
öğrendim. Bir eğitim kurumunun
daha iyi eğitim verme çabalanm
neden engellemek istiyorsunuz?
-Doğu Akdeniz Üniversitesi'nin,
Rum topraklan üzerinde inşa edilmiş
olması nedeniyle gayri meşru bir
ûniversite olduğunu düşünüyoruz.
(Burada kendimizi tutamayıp gülünce
tepki gösteriyor). Bir Rum için bu hiç
de komik değil. Elinizden toprağınız
alınmış. Bu toprak üzerinde birileri bir
ûniversite inşa etmişler. Anladığım
kadanyla bu bir devlet
üniversitesiymiş, ama tanınmış devlet
olmadığına göre devlet üniversitesi de
olamaz. Bizim görüşümüze göre bu
bir sorundur. Zaten bir çözüm
bulunduğu zaman bu sorunlar da
kalmayacak. Biz burada anormal bir
durumdan yararlanmaya da
çahşmıyoruz.
- Anladığım kadanyla bu tür
politikalarla bir çözüme ulaşmak
istiyorsunuz, ama bir eğitim
kurumuna yapılan bu engetteme ciddi
tepkilereyol açtı...
- Kuzey'de yapılan pek çok şey de
Güney'de büyük tepkilere yol açıyor.
Bunlara çok dikkat etmeliyiz. Karşı
tarafı rahatsız edecek davranışlarda
^bjulunmaktan kaçınmajftîî2 gerekiyor...
- Tabii bu da karsılıklı olmalu Öyle
değil mi?
- Bu tür davranışlarda bulunmaktan
kaçınmalıyız.
'Kriz
istikrarı
zedeler'
- Kaçımlmaz olduğu da birgerçek. İki
taraf da birbirine karşı fazlasıyla
alıngan davramyor. Oteyandan
güven arthncı, yakınlaşmaya hız
kazandıncı önlemlerden söz ediliyor...
Yara hâla bu kadar tazeyken nasıl bir
başanya ulaşılabilir?
- KKTC tanınma, ya da kabul
görmede ısrar ederse hiçbir yere
vanlamaz. KKTC bu tutumunda ısrar
ettiği sürece iki taraf arasında
kurulması olası işbirliğini de
sınırlamaktadır.
- Bu da çok ciddi bir çıkmaz
olduğunu gösteriyor...
-Hayır. Anahtar Türkiye'nin elinde.
Türkiye tanınma konusunda ısrarlı
olmamalı. Zaten Kıbns sorunuyla
ilgili üçüncü taraflardan da bu mesajı
alıyor. Onlar Türkiye'ye, KKTC'nin
uluslararası alanda tanınmasının söz
konusu olmadığını açıkça ifade ettiler.
Son görüşmelerde de önkoşul
olamayacağı belirtildi. Benim için
tanınma ölü bir konudur.
- Dış güçler Kıbns sorununun
çözümüyle neden bu derece ilgililer?
Yoksa Doğu Akdeniz 'in artan
stratejik önemiyle birlikte Kıbns'ın
stratejik önemi de gittikçe artiyor mu?
- Kıbns'ın 21. yüzyılda artık stratejik
bir önemi olduğunu düşünmüyorum.
Avrupa ve ABD, Kıbns'ın Türkiye ve
Yunanistan arasında olası bir çatışma
konusu olduğundan kaygılılar. 0nun
için de bir an önce çözüm istiyorlar.
Kıbns'la ilgili bir kriz patlak verirse,
bu, bölgenin istikrarını zedeler.
Artık bir bölgeyi denetlemek için ille
de orada olmak şart değil.
Şimdi uydular aracılığıyla ciddi
gözlem yapılabiliyor. Üstelik artık
modern silahlar da var. O nedenle
Kıbns bir stratejik üs olma niteliğini
kaybetti.
LEYLA TAVŞANOGLUKıbrıs 'ta bir çözüme varılması için çabalar sürerken gelişmeler KKTC ve Türkiye 'deki cumhurbaşkanlığı ile
Yunanistan daki genel seçimlerin sonuçlarına odaklandı. Şu aşamada adanın güneyinde ve kuzeyinde toplumlar pozisyonlarından biradım
bile sapma eğiliminde değiller. Rumlar, her zamanki gibi KKTC'nin varhğının kabulgörmesine bile "tanınma " olacağı kaygısıyla karşı
çıkarlarken Kuzey Kıbns da kendi varhğının uluslararası alanda "artık kabul edilmesinde " ısrarlı. Rum tarafı, hatta, kuzeydeki hiçbir
oluşumu "meşru " olarak görmekten yana
değil. Savunmaları da şöyle: "Adanın kuzey
bölümü işgal altındadır. Işgal edilmiş
Rum topraklan üzerindeki hiçbir
oluşum meşru olarak kabul göremez."
Peki, adanın geleceği ne olacak? ABD
Başkanı Clinton, görev süresi bitmeden
Kıbns 'ın bir çözüme ulaştığını göremeyecek
mi? Bütün bu sorulara yanıtları, Kıbrıs
Rum Yönetimi Lideri Glafkos Klerides 'in
kızı olan Rum milletvekili Kate Klerides 'le
aradık. Kate Klerides, büyük olasılıkla
Klerides soyadını taşımanın verdiği
ağırhğın altında Rum tezlerini sonuna '
kadar savundu.
PORTRE / KATE KLERİDES
ABD ve İngiltere'de sosyoloji ve hukuk eğitimi gördü. Bir siire
sosyal araştırmalar yaptu Daha sonra Kıbrıs Rum Yönetimi
Lideri Glafkos Klerides olan babasının partisi DİSİ'de kadınlann
siyasete dahafazla katılımlanm sağlama çalışmalanm yürüttü.
Son olarak kadınlann siyasi partilerde yü'zde 20 seçilme kotasına
sahip olmalarını sağladu Rum kesiminde bir süre özel bankacılık
sektöründe çalıştu Daha sonra babasının partisinden siyasete
atildu 1986'da Lefkosa Belediye Meclisi üyesi, 1991 ve 1996
genel seçimlerinde de Kıbns Rum Temsilciler Meclisi
(PaHamento) üyeliğine seçildL Parlamento üyeliğinin yanı sıra
Kıbns'ta, toplumlar arasında, devletler dışı yürütülen temaslara
etkin olarak katılıyor.
- Siz neden Kıbns'ta iki toplumu yakınlastırma amacını gü-
den sade insanlann düzenledikleri toplantdarda bu derece etkin
rol almayı seçtiniz?
- ÖncelikJe babamın partisine bağlı toplumlararası bir "Uzfaş-
ma Bürosu" kurdum. Amacım, toplumlararasında uzlaşma fîkri-
nı yaymak ve benımsetmek. Bu yoldaki ilk adımı benim partım
attı, çünkü tarihi köklen ve Kıbns Rum toplumunun iç dınamik-
leri nedeniyle partım sağcı, milliyetçi bir parti olarak görüldü. Ben
de halka, partinin gerçek ımajırun bu olmadığını göstermeyi amaç-
ladım.
Hiç kuşkusuz tarihi bağlanmıza ve kültür mirasımıza büyük say-
gımız var. Ama aynı zamanda başkalannın kültür mirasına saygı
göstermemiz gerektiğine inanıyoruz. Bir inancımız da herkesın
birlikte yaşamayı öğrenmesi gereğidir. Bu nedenle partımin ima-
jı birkaç yıldır değişmeye başladı. Tabii neden sadece bu değil.
Başka politika değişıklikleri daha yaptık. Daha önceleri DlSl'ye
"kapitalistterin partisi" gözüyle bakılıyordu Son yıllarda sosyal
refah ıçın onemli projelergehştırdık. Serbest pıyasa ekonomisiy-
le sosyal refah politikasını el ele yürütüyoruz.
- Evet de, ikiyıl kadar önce Kıbns Rum kesiminde başkanhk
seçimlerini izliyordum. Akşam seçim sonuçlan açıklanır açık-
lanmaz babamzınyandaşları otomobillerle uzıın bir konvoy oluş-
turarak Lefkoşa 'daki Eleftheria (Özgürlük) meydamnda, ellerin-
de Yunan bayraklarıyla gösterileryaptılar. Siz kendinize, Kıbns
Cumhuriyetidiyorsunuz ve bir de bayrağınız var. Göstericilersiz-
ce neden Kıbns bayrağı yerine Yunan bayrağını sallıyoHardı?
-Kıbns'ta 1960 Anayasası kabul edildikten sonra Kıbnslı Rum-
lar ve Türklere anavatanlannın (Yunanistan ve Türkiye) bayrak-
Iannı kullanma hakkı tanınmıştı. örneğin, Kıbrıs Türk okullan
Türk bayrağını, Kıbns Rum okullan da Yunan bayrağını gönder-
lere çekiyorlardı. Kıbns Cumhuriyeti bayrağı sadece kamu bina-
lannda dalgalanırdı. Bu, bugün de bü-
yük ölçüde böyle. Ama son zamanlar-
da Rum toplumunda Kıbns Cumhuriye-
ti bayrağı eskıye kıyasla daha sıklıkla
görülür oldu. Ama yine de, her iki top-
lumda da anavatanlanyla kimlik özdeş-
leşmesi eğilimı görülüyor. Sonın kıs-
men buradan kaynaklanıyor. Aslında
böyle olmamalı. Kıbnslı Türk de Rum
da kendi kimliğini anavatanla özdeşleş-
tirebilir. Ama burada duram daha fark-
lı. Anayasanın işleyebilmesi için Kıbns-
lılığa daha fazla özen gösterebıhrdik.
Ama olmadı.
Dostça duygular
-Biray kadaröncegazetelerdesizin,
KKTC Demokrat Parti lideri Serdar
Denktaş'la ara bölgede buluştuğunu-
zu, daha sonra da birlikte Rum tarafı-
nageçerek Holiday Inn Oteli 'nde öğle
yemeği yediğinizi okudum. Bu buluş-
ma nasılgeçti, sizin açınızdan?
- Aslında, ben Serdar ve başka parti
liderleriyle Ledra Palas'ta, Slovak Cum-
huriyeti aracılığıyla buluştum.
- Neden Slovak Cumhuriyeti?
- Bugünkü Slovak, eskinin Çekoslovak Cumhuriyeti yıllardır
Kıbns'ta siyasi parti liderlenni buluşrurmaya çahşırdı, başarmış-
tı da. Ama 1997'de bu buluşmalar kesildi. Daha sonra Slovak
Cumhuriyeti temsilcileri bu buluşmayı 14 Şubat'ta gerçekleştir-
meyi başardılar. Ben, partimi temsil etmekle görevlendirildim.
Çünkü toplumlararası uzlaşma bürosunun çalışmalanm yürütü-
yorum. Serdar'la orada karşılaştık. Ne yazık ki yemeğe kalama-
dım.
O nedenle de çok fazla konuşma fırsatım bulamadık. Onunla
yeniden karşılaşmak beni çok memnun ettı. 1993 'te Oxford'da kriz
çözme konulu çalışma gruplannda yer almıştık. O zamandan be-
ri de bir daha görüşememiştik. "*
- Yani bu buluşma olumlu mu geçti? ı • .
- Evet. Karsılıklı olarak dostça duygular içindeyiz, ama ne ya-
zık kı oturup aynntılı konuşarnıyoruz.
- Oysa, sizin ve Türk tarafının arasında bir kilometre uzaklık
bileyok...
- Evet, ama, bu toplumlararası temaslara katılan kışılerle görü-
şüyorum. Ama Serdar bu temaslann bir parçası değil
- Ama Serdar Denktaş hem KKTC'de parti lideri ve milletve-
kili hem de Cumhurbaşkam RaufDenktaş'ın oğlu...
- Evet, ama Kuzey Kıbns'tan parti lıderleri toplumlararası te-
mas gruplan içinde yer ahyorlar. Alpay Durduran. Mehmet Ali
Talatgibi isimlerbu toplantılara katılıyorlar. Sayın Durduran, Pi-
la köyünde (BM denetimındeki ara bölgede) yapılan iki taraftan
yurttaşlar toplantılanna sıklıkla gelır. Sayın Talat, Cambndge'de
iki toplum tarafından düzenlenen Kıbrıs konferansma katılmıştı.
- Pila köyü her iki toplumdan insanlann buluştuklan bir me-
kân. Ama orada konaklama olanağı yok. Sanki köy kendi hali-
ne terk edilmiş. Sizce neden?
- Pila gerçekten garip bir yer. Bunun nedenlennden birisinin
Kıbnslı Türkler için ayak altında olması. Kimi Kıbnslı Türkler
askeri üslerde, bazılan da Güney'de (Rum kesimi) çalışıyor. Bu
nedenle Pila'ya gelmeleri Kıbns Türk yetkililerce hem kabul edı-
lebilir hem de kolay oluyor. Ama bazı Kıbnslı Türk arkadaşlanm-
dan biliyorum, Pila'ya gelmeleri bile bazen zorluklar yaratabilı-
yor. Üstelik Pila uzak. Oysa Ledra Palas'taki görüşmeler çok da-
ha kolay oluyordu.
- Siz, Kıbns sorununa yakın bir gelecekte çözüm bulunabile-
ceğini düşünüyor musunuz?
-Soruna çözüm bulunması herkesın çıkannadır. Herkes derken,
Kıbnslı Rumlar ve Türklen kastediyonım. Çünkü bugünkü du-
nımun iki taraf için de memnunluk verici olmadığının bilıncin-
deyim. Bu anormal bir durum. Güney'de, refahımız yennde. A-
ma biraz akıllı bir insan, sıcak bir çatışmada bu refahı bir gecede
kaybedebileceğimızı hesap edebilir. Kuzey'de ise Kıbrıs Türk nü-
fiısu azalıyor. Pek çoğu başka ülkelere göç ediyor Kuzey 'dekı top-
lum gelişemiyor. Keşke durum iki taraf için de ıyi olabılseydi. A-
ma çok istikrarsız. Her an, her şey patlak verebilir. Adada bir ça-
tışma çıkmasını ne Türkiye, ne Yunanistan, ne ABD. ne de AB is-
ter. Böyle bir çatışmanın kendi çıkarlan aleyhine olacağını çok
iyi bilirler. ABD ve AB Kıbns'ta çözüm ısterler. Böyiece Türki-
ye ve Yunanistan arasında muhtemel bir sürtüşme atlatılmış ola-
caktır. Bence çözümün anahtannı Türkiye elinde tutuyor.
Çözümden yana olmak
- Nasıl elinde tutuyor?
- Çünkü Türk toplumu, Türk aydınlan ve diplomatlannın bü-
yük bölümü bir çözümden yanalar. Ama bazılan da hâlâ gelenek-
sel düşünce tarzını benımsıyorlar Yanı Kıbrıs'ın bir bölümünüal-
dık, bu da bızım güney bölgelenmizı konıyor. düşüncesi. Ama bu
tür düşüncelerin devri geçti Bunların artık 20OO'lı yıllarda yen
yok. Türkiye'de sonuçta hangı grubun üste çıkacağını doğrusu çok
merak ediyorum. AB üye adaylığıyla Türkiye'ye Kıbrıs|soru»u-
nu çözme konusunda daha fazla cesaret venlmiştir. Ben de buriun
böyle olacağını diliyorum. O nedenle, çözümün anantan Türki-
ye'nin elinde, dedim. Gördüğüm kadanyla Sayın Denktaş bir çö-
zümle hiç ilgili değil. Bugünkü durum onu mutlu ediyor. Devle-
tinin ya tanınmasını istiyor. bu olmazsa da Türkiye'yle birleşme-
yı hedeflıyor. Türkiye, Kıbns için en doğru çözümün ne olduğu-
na karar verdiği anda ileriye doğru adımlar atma şansını yakala-
yabileceğiz.
AB'ye üye olmak
- Ama bildiğiniz gibi RaufDenktaş\izin söylediğinizin tama-
mıyla aksini düşünüyor. Rum tarafının AB 'ye üyelik süreci ve
eriştiği refah düzeyi nedeniyle bir anlaşmaya hiç yanasmadığı-
m, Kuzey'de kişibaşınayıllıkgelir 4 bin dolarken, Güney'de 16
bin dolar olduğunu söylüyor ve bu durumda Rum tarafının hiç-
bir şekilde uzlaşmayı kabul etmeyeceğini savunuyor...
- Sa\ ın Denktaş. sonuçta adanın bölünmesini telaffuz ediyor. Biz
AB"ye üye olsak bile Türkiye'yle bir sınınmız, Kuzey'de 40 bin
Türk askeri olacak. Bu askerler adada olmasalar bile yanm saat-
lık uzaklıkta konuşlanmış olacaklar. O nedenle adanın taksimi
Kıbnslı Rumlann güvenlik endişesi içinde ounalannı sılemeye-
cek Rumlar için psıkolojik bir başka nokta da adanın \ ansına bir
daha ayak atmalannın olanaksız olacağı bilincidır. Bıze göre ada-
nın kuzeyi yabancı ışgali altında. Bu da bıze acı venyor. Psikolo-
jımız ancak adanın. ıkı toplumlu, iki bölgeli bir federasyon altın-
da bırleşmesiyle düzelebilir. Kuzey. Türk yönetimınde olacak. A-
ma bir federasyon gerçekleştiği takdırde dolaşım özgürlüğü geri
gelecektir. Kıbns hâlâ bütündür, taksım edilmemiştır. Hâlâ uzlaş-
ma. ıkı toplum arasındaki ilişkileri gelıştırme olasılıkları bulunu-
yor. Adayı yeniden birleştirmek bizım ıçın psikolojık bir mese-
le. Bu, adayı birleştırıp kuzeyden Türklen kovalamayı hedefledi-
ğımız anlamına gelmı\or.
Biz durumun normalleşmesinı, her ıkı toplumun da güvenlik
duygulannın gen gelmesını istıyoruz. Bir çözümle birlikte bellı
bir süre için adada uluslararası bir güvenlik gücü bulunabılır. Bu
da her iki topluma güven verebilir. Her iki tarafın da kabul ede-
bileceği bir garantiler sistemi kurulabilir.
Bugünkü durumda sorunun çözülmediğini düşünüyoruz ve bu
anonnal durumdan bir an önce kurtulmak istiyoruz.
- Siz öyle diyorsunuz, ama bazılan da, "Adadaki iki liderin çö-
zümsüzlük çözümdür "görüşüne inandıklarını savunuyorlar. Siz
buna ne diyorsunuz?
-Ben bunun babam açısmdan doğru olmadığını söyleyebilirim.
Babam kırk yıldan fazladır sıyasette ve siyasi kanyen süresince
pek çok güçlükle karşı karşıya gelmiştır. Çünkü pek çok Kıbnslı
Rum'un söylemeye cüret edemeyeceği şeyleri söylemiştir. Babam
nisan ayında 81 yaşını dolduruyor. Kendini emeklıye ayırmadan
ve ölmeden Kıbns sorununa bir çözüm bulunmasını görmek en
büyük dileği. Ama bunu söylerken de, bir çözüme varmak için
her şeye imza atmaya hazır olduğu sanılmasın. Daha önce de si-
ze anlattığım gibi bizim için tanınma konusu hayati öneme sahip.
Başka hayati önemli konularda pazarhk edebiliriz. Ama tanıma
konusunda, asla. Kıbnslı Rumlar Sayın Denktaş'la 1977 ve
1979'da iki toplumlu ve iki bölgeli federasyon için o anlaşmalan
ımzaladıklan zaman çok önemli, tarihi bir adım atmışlar, bir uz-
laşmaya girmişlerdi. O nedenle de o anlaşmalann ötesine geçe-
meyeceklerini düşünüyorlar.
- Siz böyle söylüyorsunuz, ancak şu anda Kıbns tam anlamty-
labirçıkmazda. I97~î'deMakarios, 19"9'dadaKipriyanu 'ylaim-
zalanan anlaşmalardan sonra ne oldu da bu çıkmaza girildi?
- Bu çok uzun bir hikâye. Ama bence Sayın Denktaş hiçbir za-
man kalıcı bir çözüm ıstemiyordu, bir çözüm için de görüşmedi
zaten. Hep görüşmelerden bir an önce sıynlabilmenin yollannı
aradı.
- İyide.. Rum tarafının bunda hiç misuçuyoktu? Rum tarafı
da görüşmelerde sıynlabilmenin yollannı aramadı mı?
-Var, tabii. Rum tarafı ona yardım etti. Tarihte birkaç lıderinız
tarihi bir uzlaşmaya imza atmaktan kaçındı. Ben bütün suçu Sa-
ı yın Denktaş 'a yüklemek jstemıyorum. Ama temelde KıbnsTüıfeni
tarafı görüşmeleri gerçekten ısteseydı bir çözüme ulaşılırdı. Or-
tadaki parametrelerle bir çözüme vanlabilirdi.
- Sizce o parametreler doğru muy-
du?
- Bence parametreler yanlış değildi.
O parametreler iki topluma da gereke-
ni veriyordu. Biz, Kıbnslı Rumlar ola-
rak iki toplumlu, iki bölgeli federasyon
çözümünü tarihi bir uzlaşma olarak gö-
rüyorduk. Çünkü biz kendimizi adanın
nüfusunun yüzde 80'i olarak görüyor-
duk. tstila ve işgalde (Kıbns Banş Ha-
rekâtı) topraklanmızm üçte birini kay-
betmiştik. Adayı yeniden birleştirme-
nin yolunun o anlaşmadan geçeceğine
inamyorduk. Öte yandan adada iki dev-
let olduğu ve bu iki devletin günün bi-
rinde bir araya gelerek yeni bir Kıbns
yaratacağı fikri bizım için kabul edile-
mezdir. Özellikle de Sayın Denktaş ye-
niden birleşmış bir Kıbns fıkrine kesin-
likle inanmamaktadır ve ilk fırsatta da
adayı yeniden bölecektir. Bu, tabii ki bi-
zim görüşümüz. O nedenle de en fazla
ileri gideceğimiz nokta iki toplumlu, i-
ki bölgeli federasyondur.
Merkez olabilirlz'
- Peki, bunun sizce artılan nelerdir?
- Bunun artılan şunlar:
Her iki topluma, kendi işlerini yönetmeleri için özerklik tam-
masıdır. Şu noktada iki toplum da bunu gereksinmektedir. Çün-
kü o kadar uzun yıllar ayn yaşadılar ki bir süre böyle idare etme-
leri yerinde olacaktır. Aynı zamanda kurulacak bir üst, şemsiye
oluşum iki toplumu pek çok konuda bir araya getirecektir. Yani,
iki toplum özerkliklerini koruyacaklar, ama aym zamanda gerek-
lı olan işbirliğini de elde edeceklerdir. Rum, Türk ve öbürtoplum-
lann birlikte, uyum içinde çalışacaklan bir devlet yaratılması ama-
cındayız. Isteğımiz kesinliJde bölünme değildir. Bunu da AB üye-
liği çerçevesinde başarabiliriz. AB, işlerimizi çok daha kolaylaş-
tıracaktır. Çünkü AB'nin ilkeleri bellidir.
- Evet de, bugünkü koşullar altında Kıbrıs bir çıkmazda gibi
görünüyor. Bir tarafta hiçbir ülkenin tammadığı bir devlet, bir
tarafta da bütün dünyamn Kıbrıs devleti olarak kabuüendiği bir
devlet var. Yoksa siz Kıbns 'ın bir bölümünün mü AB 'ye girece-
ğini düşünüyorsunuz?
- Umanm böyle olmaz. Bütün dileğim bir çözüm bulunup ada-
mn bütünüyle AB'ye üye olmasıdır. Bu da Kıbns'ta yaşayan bü-
tün toplumlann çıkanna olacaktır. İki toplum da birlikte çalışır-
sak, ıkimizin de yüksek eğitim düzeyimizi göz önüne alırsak AB
fonlanndan yararlanarak Türk tarafını hızlı bir biçimde Güney'in
refah düzeyuıe eriştırebiliriz. Bunda hiçbir sorun görmüyorum.
Ortak yatınmlara gırebilir, birlikte Türk cumhunyetlerine ulaşa-
biliriz. Çok büyük avantajlanmız var. Birlikte çalışmamızda bü-
yük yarar var. Balkanlar'da geleneksel olarak Rumca konuşan
halklarla iyi ilişkilerimiz var. Bunun yanı su^ Balkanlar'da Müs-
lüman toplumlar da var.
Türk ve Rum işadamlan birlikte o bölgede kendilerine inanıl-
maz nrsatlar yaratabihrler. Aynı durum Türk cumhuriyetleri için
de geçerli. Bütün bunlar başanldıktan sonra Türkiye ve Yunanis-
tan bağlantısıyla bütün bölge için akıl almaz fırsatlar doğacaktır.
Bu sadece para değil, aynı zamanda güç anlamına da geliyor.
Öte yandan iki taraftan da ûniversite öğrencileri Kıbns dışında
yaşıyor ve okuyor. Çünkü şu anda Kıbns'ta kendilerine gelecek
görmüyorlar. Ama günün birinde Kıbns Avrupa'nın bir parçası
olduğu zaman bir ûniversite merkezi haline de gelebilir. Şu anda
bizdeki üniversitelerde Çin'den, Hındistan'dan, Pakistan'dan öğ-
renciler var. Türk tarafında da benzer bir durum olduğunu biliy-
orum. O nedenle uluslararası bir eğitim merkezi olabiliriz.