Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 NİSAN 2000 PAZAR
DİZtYAZI
Farkhlıkiçindeeşitlik istiyoruzLİONEL JOSPİN " ' * *
(Fransa nın Sosyalist Başbakanı)
S
osyalizm arük bir sistem değiMir: bir
değerier dizgesi, bir tarih, bir kültür
vizyonudur. 20. yiizyıl sistemler ve
ideolojiJer yüzyıhydı. Bunlann bazılan
kendi içlerinde insan onurunu yadsıyorlardı.
Bazılan samimi bir düşünceden caniyane bir
sapmaydı ve totaliter bir sisteme uzandı. Bu
sistemJer değerleri eziyordu. Ideolojileri,
fıkirlen boğuyordu. O günler geçmişte kaldı.
Bundan üzüntü duymuyonım. Orada ne "tarihin
sonu"nu görüyorum, ne siyasal boyutun
ölümünü... Fikirlerin yenilenmesi ve siyasal
savaşımın yeniden yaratılması olasılığını
görüyorum. Sosyalizm artk bir sistem olarak
var değil ve her şeyden önce bir üretim sistemi
olarak var değiL Zenginlik üretimi ve
kaynaklann tahsisi söz konusu olduğu ölçüde
pazarın, merkezi planlamaya üstün olduğu
görülmüştür. Ama buna bakarak, pazan bir
değere dönüştürmemeliyiz. Pazar bir araçtır,
etkin ve değerli bir araç. Ama sadece bir araç.
Düzenknmesı, kurallara bağlanması gereklidir.
Toplumun hizmetinde kalmaya devam etmelidir.
TABlgYOR
ORAL ÇALIŞLAR
BARIŞDOSTER
osyalist olmak demek hümanist olmak
demektir. Sosyalizm, hümanizmdir.
Sonal amacı, Leon Blum 'un dediği gibi,
"bireyin bir bütünlük içinde
özgürleşmesi "dir.
Kendi içinde pazar ne bir amaç ûretir, ne bir
yön, ne bir proje... Bizim açımızdan pazar -hatta
kurallara bağlanmıs. hatta denetim altında
tutulan bir pazar bile- tophımsal bir sözleşmeye
duyuian gercksinimi ortadan kakhrmaz.
Kendini, tartışma ve siyasal girişimler
aracıhğıyla ortaya çıkaran, değerlerini ve yolunu
seçen yurttaşlar topluluğudur. Toplumlann
metalaştınlmasım reddediyoruz. Sağlık bir meta
değildir. Aklın ûrünleri meta değildir. Insanlann
çalışması meta değildir. Doğal çevre bir ticaret
metası, sınırsız kullanabileceğimiz bir depo
değildir. Gelecek kuşaklara karşı tasıdığımız
sorumluluk, pazarlığa açık değildir,
sırtlanmamız gereken bir şeydir. Benzer
biçimde, sosyaüznı arük doktrinel bir sistem de
değildir. Milyonlarca kadın ve erkek için
sosyalizm siyasal bir etik, bir ufuk olarak
kalmaya devam ediyor. Ancak bizler aynı
zamanda Marksizmin yararlı metodolojisini,
yani sosyal gerçelderin ve dolayısıyla
kapitalizmin eleştirel çözümlemesini yeniden
keşfetmeliyiz: Kapitalizme karşı çıkabilmek,
onu denetleyebilmek ve reforme edebilmek için
kapitalizm ortamı çerçevesinde düşünmeye
devam etmeliyiz. Ama şu da var ki, kaduilann
ve erkekkrin en temel EtemJerine yanrt arayan
da demokratik sosyafizmdir. Sosyal adalet,
dayanışma temeline dayalı toplumlarda bireysel
gelişme, kendi kaderlerini topluca
denetleyebilme, insanlara ve çevreye daha
saygılı bir ekonomik büyüme modeli istemleri...
Küreselleşme bizim açımızdan, insanlığın
kaderinin ortak olduğunun bilincine
vanlmasıdır. Birleşmiş bir dünyanın aktörleri
arasında dayanışma arayışıdır. Küreselleşme
kültürel çeşitliliği dikkate almayı ve korumayı;
insanın çalışarak onurlu bir yaşam
sürdürebilmesini güven altına alan sosyal
istemleri, gelecek kuşaklann gereksinimlerini
düşünen çevresel standartlan dikkate almayı ve
korumayı öngörür. Küreselleşme evrensel
ilkelerin, demokrasinin ve birey/insana saygının
teyidiyle el ele gitmelidir. Dünya kurallara
gerek dnymaktadır. Geçen yılm uluslararası
finans bunahmlan, tarihin verdiği derslerden
birine bizi geri döndürmüştür: Kapitalizm
sürekli denetlenmeli ve düzenlenmelidir. Bu
nedenledir ki, IMF'nin rolünü ve siyasal
meşruiyetini pekiştirmeliyiz. Sosyalist ofanak,
voluntarist olmak demektir. Bunun anlamı,
hedefleri belirlemek ve o hedeflere ulaşmayı
sağlayacak araçlan temin etmek demektir. Ve
bugün biz sosyalistter için ilk hedef, tam ' *'
istibdamı istemektir. Sosyalist olmak demek; ''?
hümanist olmak demektir. Sosyalizm, '
hümanizmdir. Sonal amacı, Leon Bhım'un
dediği gibi, "bireyin bir bütünlük içinde
özgürieşmesi"dir. Sosyalizm, böyle bir bireysel
gelişmeyi, dayanışma üzerine kurulu bir
toplumda kadınlarla erkeklerin entegrasyonu
yoluyla, kadınlar için de tam eşitlik olarak anlar.
Sosyalist olmak demek, eşitlik istemek demektir.
Yüzyılın öğrettiği derslerden biri, özgürlük
olmadan sosyalizmin olmayacağıdır. Ama
eşitlikten yoksun sosyalizm de anlamsızdır.
Eşitlik istiyoruz, ama çeşitlilik içinde eşitlik.
"Farkhhk içinde eşitlik" istiyoruz.
' >
* •
Devlet saydamlaşmalı K
ERTUĞRUL KÜRKÇÜ
(De\'-Genç 'in son Genel Başkanı)
1
AB. bir kapitalist bütünleşme
projesi; Avrupa'nın emperyalist
devletlerinin küreselleşme
bağlamında kaynaklann ve
piyasalann yeniden paylaşımı uğruna
ABD ve Japonya'ya karşı bir kutup
oluşturma çabalannm toplamıdır.
Ankara'nın AB üyeliğine davet
edilmesi, bir yandan Avrasya'da
süregiden hâkimiyet mücadelesinde
Avrupa'nın konumunu güçlendirmekle
ilgilıdir, öte yandan Avrupa'nın
Türkiye'nin ABD'yle stratejik
ittifaklara yönelen siyasetüıi
dengeleme ihtiyacının ürünüdür.
Dolayısıyla AB tartışması, esasta bir
demokrasi ve insan haklan tartışması
değil, Türkiye sermayesinin
önümüzdeki yüzyılda küresel
kapitalizmin hangı kutbunda
konumlanacağı tartışmasıdır. .f it-ıJU
, 2) Kürtlerin varhğını ve kimli^ini ,n rı,
anayasal düzeyde tanıyan bir .r F. ,;.ı<:i
düzenleme gerçekleşmedikçe,
Türkiye'nin bir "Kürt Sonınu" olmaya
devam edecek. "Silahlı çaöşma"nın son
bulması, Kürtlenn kendi taleplerini ve
çözüm önerilenni banşçı bir biçimde
dile getırme ve tartışmalannın
önündeki bütün yasal ve anayasal
engellerin kaldınlmasıyla geliştirilmeli.
Kürtler. nasıl yaşamak ve nasıl
varolmak ıstediklerini hiçbir baskıya
maruz kalmaksızın ifade edemedikçe,
onlar adına ıleri sürülebilecek bütün
"çözüm önerileri"_yüzeysel ve tek yanlı
olmaya mahkûm. Ustelik, Kürtler, 16
yıla yayılan bir çatışma süreci içinde
kehdi kımliklerini böylesıne kapsamlı
bir biçimde ıdrak ettikten sonra,
Cumhunyetin ilk yıllannda devlet ile
aşıret reisleri arasında yapümış geçici
ve kısmi anlaşma modellerine dönerek
bir sonuç alınacağını da kimse
sanmamalı. Toprağa bağlı olmayan bir
"uhısal-kültürel özerklik*' çerçevesi,
çözüm arayışlan bakımından makul bir
başlangıç olabilir.
3) Herkes suıırsız din ve vicdan
özgürlüğüne sahip olacak. Devlet
dınler ve inançlar arasında taraf
tutmayacak. Laikliğin olmazsa olmazı
bu. Böyle bir laiklik kaçınılmaz olarak
sınırsız bir demokrasiyi şart koşar.
Türkiye Cumhuriyeti'ninse bir dini var
Islam; bir mezhebi var Sünni. Bu din
ve mezhebe dairyorum ve fetvalarda
bulunan ve bu dini örgütleyen bir
Diyanet lşleri Başkanlığı var.
Demokrasisi yok. Öyleyse siyasal
İslamın •"Komünizme" ve
"bölücülüğe" karşı "stratejik müttefık"
olarak devlet kasasından ve
cephaneliğinden beslendiği 40 yıllık
soğuk savaş süreci sonunda
14
şeriatçınk"ın toplumun her hücresini
kûşatmasına şaşmamalı. Bu döngüden
çıkışın iki koşulu var: Yoksulluğun
temeli olan neo-liberal ekonomik
poütikalarla bunlara eşlik eden baskı ve
tahakküme ve devlet kasasından din
desteklemeye son vermek.
4) Kadınlann kurtuluşu, kaduilann
kendi eseri olacak. Kadınlann 7 bin
yıllık ezilmişliklerine karşılık yalnızca
yasalann. ekonomik düzenin değil,
toplumsal hayatın, kültürün, dilin.
aılenın yeniden kurulması, bunun için
de eşit değil, her alanda erkekten daha
fazla hak sahibı kıltnmalan gerekıyor.
5) Devlet, toplumun büyük
çoğunluğunun kendi kendisini
yönetmesınin aleti olmadıkça,
toplumunkinden ayn bir "devlet son",
"devlet çıkan". "devlet düşmam"
olmaya, devlet şu ya da bu şekilde
"çete" sahibi olmaya devam edecek.
"Devlet işlerT ne kadar saydamlaşır,
karar alma ve hesap verme
mekanızmalan ne kadar •
yaygınlaşabilirse, "çeteter"in "devlet
adma suç işleme hakkT o ölçüde
. sınırianabılır.
-•••4) Özgür haberleşmenin temeli kitlc
: ^eti$minin kâr amacı gütmeyen •-'•"-•
kamusal olanaklara ve kamu
denetimine dayandınlması. 1960'lann
"özerk" TRT'si, bugünün "özeOeşmiş"
medyasından daha çoğulcuydu. Ozel
medyanın da sermaye yapısının
parçalanması, okurlar, haberciler ve
sermaye sahipleri arasında dağıtılması
gerek. Hepsinden önemlisi. medya
çalışanlannın örgütlenmesı ve meslek
ilkelerine ne pahasına olursa olsun
sahip çıkması.
7) Çöken "Sosyalizm'' deneyimi şunlan
gösterdi: Bınncisi, sosyalizm,
kapitalizmdekinden daha yüksek ve
çoğulcu bir demokrasiye dayanmadan
kendini savunamaz; ikincisi, sosyalizm
gelişmesini milli sınırlar içinde
tamamlayamaz. Küreselleşme çağı,
Karl Man'ın "SosyaliznTını
imkânsızlaştırmıyor; tersine, belki de
dünya tanninde ilk kez "Sosyattnn"
için en elverişli koşullan bir araya
getiriyor. Arkamızda 150 yıllık
mücadekftın denejünlen, önümüzde *
sosyalizme dönüştürülmedikçe,
insanlığı bekleyen çürüme tehlikesiyle,
"sosyatizmin kaçnııİmarfıgı"ndan söz
etme hakkına bugün her zamankinden
çok sahibiz. Liberalızmın "zafer"
naralan attığı binyıl sonunda Karl
Manc'ın, BBC izleyicileri anketinde
"Binyıhn Düşûnürü" seçümesi bir
yanılgı olabilir mi?
Hukuk reformu şart
HAMİT GEYLANİ
(HADEP Genel Başkan Yardımcısı)
I
Dünyadaki değişim ve
dönüşümler, insanlığın
paylaştığı ortak değerier
noktasmda bireyleri ve
sistemleri demokratikleşmeye
zorluyor. Demokratıkleşmenın
önemli bir boyutu da siyasetin
demokratikleşmesidir. Bu da ancak
farklı toplumsal taleplerin belirli bir
zeminde karşılanması, tartışılması,
uzlaşması ve karar süreçlerine
ulaşmasıdır. Türkiye'nin dış
polıtıkada söz sahibi olabilmesi,
ancak iç ve dış kamuoyunun desteği
ile yapacağı cesur reformlara, aynca
ekonomik istikrar ve
demokratikleşmeyi başarmasına
bağlıdır. Işe radikal bir hukuk
reformuyla başlanmalı. Türkiye AB
ilişkileri Kopenhag kriterlerinde
ifedesini bulan. süreç ve pratik içinde
daha da sotnutlaşacak olan ilkftte
kurallann içselleştirilmesini
beraberinde getirir. Kuşkusuz, AB
Türkiye için her şey ve kurtancı güç
değildir. Ancak günümüzde evrensel
değerleri koruma ve geliştirme
refleksi, iç sorun olmaktan çıkmıştır.
Türkiye'nin de temel sorunu
demokratikleşmedir. Buanlamda
Türkiye'nin AB'ye adaylık sürecini
olumlu buluyor ve desteklıyoruz.
2. Her şeyden önce devletin
belirlediği tanım ve kalıpları bir
tarafa bırakıp hadisenin adını ve
önem derecesini iyi saptamak
gerekir. Ülkenin temel sonınunun
demokratikleşme olduğu konusunda
toplumda tartışmasız bir odaklaşma
vardır. Bu gerçeği kavramak ve
çözüm noktasına taşımak için
ülkenin baş sorununu da kavramak
gerekir. Işte bu da Kürt sorunudur.
Baş çelişki çözülmeden temel
çelişkinin çözümlenemeyeceği
gerçeği ise bilimsel diyalektiktir. Bu
nedenle şimdiye kadar
demokratikleşmenin önündeki en
büyük engel, Kürt sonınunun, ret
inkâr politikalan nedeniyle
çözümsüzlüğünden kaynaklanan
şiddet ve çatışma ortamıydı. Ancak
15 yıllık kan ve gözyaşı ile dolu kaos
dönemi son bulmuş, ülkede bir banş
ikHıpi Bunu.yok saymaya ve beba
etmeyt deteimsenmhakkı yoktur.* * *
"Buhün için; Türkiye'nin bütünlüğü
içinde eşitlik ve kardeşlik temelinde,
Türkiye'de yaşayan tüm kımlikleri
içeren; tek ırk, tek dil, tek kültür
olgusuna indirgemeden, Kürt
gerçeğini de bu kapsamda kabul edip
bir anayasal vatandaş4ık sistemi
zorunludur. Çözümsüzlük, bugüne
kadar Türkiye'nin tüm alanlardakı
istikranm altüst etmiş ve ırkçı
sistemin iflası dibe vurmuştur.
Sistemi demokrasiye evirmenin
oluru, Kürt sonınunun demokratik
çözümü ile olanaklıdır. 3. tslamın
siyasallaşması, belli bir kesimin
egemenliğini hâkim kılacağmdan,
bizatihi Islam dinine aykındır. Inanç,
hiçbir şeyin kirli aleti ve emeli
olamaz. Islam dini, her şeyden önce
hoşgörüyü, eşitlıği ve insanlığın
banş içinde yaşamasını esas alır.
4. Tarihi süreç içindeerkeğüı. .ıi^ec '..
eg«ninliği üretimaraçlannı.K ;• • '">H
sahiple'nmeyle başlar. Kadınırr yaşamı
üzerinde söz sahibi olmasına kadar
uzanır. Demokrasiyi ve cinsler
arasmdaki eşitligi içselleştirmeyen
toplumlar; kadım hep hizmet eden,
boyun eğen, işgücünden yararlanılan
ama irade, söz ve karar gücü olmasına
izin verilmeyen bir cins olarak
görmektedir.
5. Türkiye'de bazı hadiselerin "nıtin"
dışına çıktığını Cumhurbaşkanı
söyledi. Demek ki devlet adına
hareket eden, devlet içine sinmiş,
kendisini devlet içinde devlet sayan
çeteler %
r
ardy. Faili saklanan binlerce
cinayet bunlar tarafından işlendi.
Susurluk olayı ile çözülme başladıysa
da halen saklanan uzantılan vardm
Bunlar temizlenmeden şefiFaf bir
toplumdan söz edilemez.
6. Yazılı, görsel ve işitsel medya,
demokratikleşme ve özgürleşmede,
haber ve bilgi üretimi açısından
yaşamsal önemdedir. Özellikle çok
kültürlü toplumlarda bütün sesleri ve
renkleri, banş, demokrasi ve hak
taleplerini yansıtmalı ve önyargılardan
uzak, bağımsız ve objektif obnalıdır.
OHAL kapsanundaki fiili ve yasal
sansür, bir kesün medyanın üstünden
kaldınlmalı, herkes kendini, kendi
kimliği ve anadili ile her tür medyada
özgürce ifade edebilmelidir.
7. Bugün ülkede, toplumsal uzlaşıdan,
demokrasiden ve emeğin
özgürleşmesinden yana; sömürü,
şiddet ve çaOşmayı dayatan sistem
karşıtı nicel ve nitel birikime sahip
zinde bir çoğunluk vardır. Ancak bu
güçlü potansiyel örgütlü değildir.
Onun için 99 seçimlerinde halkın
özgür iradesi Meclis'e yansımamıştır.
Gelecek, demokrasi güçlerinüı ilkeli
birüktehğindedir.
'Kurtuluş sosyalizmde'
HALİT ÇELENK
(Hukukçu)
T
ürkiye insanı açlıktan,
yoksulluktan, işsizlikten
kurtulma, mutluluk ve banş
özlemi içindedir. 24 Ocak
kararlan, 12 Mart ve 12 Eylül faşist
rejimleri, IMF reçeteleri,
özelleştirmeler, sosyal güvenlik
(mezarda emeklilik), tahkim, tek
kelimeyle kapitalist sistemin
uygulamalan, ülkemizi sefaletin
çukuruna itmiş ve uluslararası
emperyalizme daha da bağunlı
duruma getirmiştir. İnsanlığın
kurtuluşu sosyalizmdedir. Sosyalizm
yenilmedi. Bu sistem. dünyanın tüm
ezilen, sömürülen insanlannın
gönüllerinde yaşamaktadn". Baskı ve
sömürü var oldukça da insanlığın
gündeminde kalacaktır. Günümüzde
sermayenin küresel saldınsına karşın
emeğin de dünya çapında
örgütlenmesi, yeryüzü ezilenlerinin
kurtuluşu için zorunludur.
Susurluk'lar, devlet kadrolan içinde
yuvalanmış çeteler, şeriat devleti
kurma amaçlı örgütlenmeler,
cezaevlerine kadar giren yargısız
infazlar, faili meçhul cinayetler,
cezaevlerindeki çifte standartlar,
yolsuzluklar, vb. bunlar arasmdadır.
Bütün bu ve benzeri sonınlann tek
çözüm yolu, yeterli bir
demokratikleşme programının hayata
geçirihnesindedir.
Sağ ve sosyal demokrat iktidarlar
adeta yürürlükteki baskı düzeniyle
özdeşleşmişlerdir. Demokratikleşme
ile, yasalann mali sermayenin
çıkarlan yerine halkm çıkarlan
doğrultusunda düzenlenmesi ile başka
bir deyişle hukuk devletinin
(demokrasi) yaşama geçirilmesiyle
yukanda sözü edilen sorunlar çözüme
kavuşturulabilir.
Kadın sorununa gelince:
Günümüzde kadının özgürleşmesini
sağlamak amacıyla kimi yasal
düzenlemeler yapılabilirse de (ki
yapılmalıdır) köklü çözüm, tüm
insanlığm baskı düzemnden kurtuluşu
ile gerçekleşecektir.
Kürt sorununa smıfsal açıdan,
sosyalizm açısından bakmak ve ona
banşçı, demokratik bir çözüm
bulmak gerektiğine inamyoruz. Bu
bağlamda, ülkemizde, tüm insanlann
kendi anadillerini konuşmak, yazmak,
kültürel haklannı kullanma
özgürlüğüne sahip obnalan
demokratikleşmenin bir gereğidir.
Siyasal Islam ve uzantısı IBDA-C,
Hizbullah ve benzeri terör
örgütlerinin etkisiz hale getirilmesi.
laik eğitim sisteminin tavizsiz
uygulanmas ile mümkündür. Aslmda
siyasal îslamın, Türkiye özelinde
palazlanmasmm temelinde, sağ
siyasal iktidarlann siyasal tercihleri
ile 12 Mart ve 12 Eylül asken
cuntalannın uygulamalan
yatmaktadır. Bütün bunlar,
demokrasiye inanan, devrimci,
yurtsever, bağımsızlıkçı, emekten
yana, çağcıl ilkelere bağlı güçler
tarafından gerçekleştirilebilir.
7 SORU
"Sol, dünyada ve Türkiye'de
geleceği tartışıyor" yazı
dizisini sosyalist, sosyal
demokrat aynmı yapmadan herkese
aynı sorulan sorarak hazırladık.
Işte sorduğumuz 7 soru:
1. Türkiye - AB ilişkileri.
2. Kürt Sorunu / Güneydoğa
Sorunu. . t . .
3. Siyasal Islarn / Şeriat. •>• .
4. Kadın Sorunu. • • •• •
5. Çeteler ve Devlet. - -*•
6. Medya.
7. Sosyalizmin/ Sosyal
!
"] [
Demokrasinin Geleceği.
YARIN: TONY BLAİR (Ingiltere tşçi Partisi Lideri ve Ingiltere Başbakanı). İLKAY DEMİR (Doktor, THKP-C Davası Samğı), VAHDETTİN KARABAY (DİSK Genel Başkanı), UĞUR CANKOÇAK (TİP Eski Yöneticisi, Yayıncı)