25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2000 ÇARŞAMBA HABERLER Perinçek, Sabah'tan tazmiıat kazandı • ANKARA (AA) - Ankara 23. Ashye Hukıık Mahkemesi, yayımladıklan bir haberde, Işçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Pennçek'in kişilik haklanna hakaret edildıği gerekçesiyle, eski Sabah Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürü Ergun Babadan'ı, Pennçek'e 2 milyar lıra manevi tazminat ödemeye mahkûmetti. FPH betedlye başkanmaiOay hapis cezası • İZMİR(Cumhuriyet Bürosu) - Kemalpaşa ilçesinin FP'li Belediye Başkanı Mehmet Ali Özüdoğru, "Halkı din farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik ettiği" gerekçesiyle Izmir DGM'de yargılandığı iki davadan bırinden beraat etti, diğerinde ise 10 ay hapis ve 350 bin lirapara cezasına çarptınldı. Ozüdoğru, ifadelerinde, aslında "Medeni Yasa" diyeceğine "Medine Yasası" dediğini, dilinin sürçtûğünü iddia etmişti. Mahkeme bu davada hapis cezası verdi. American Türiciye'de • HaberMerkea- Dünyanın en büyük havayolu şirketlerinden American Airlines, Türkiye'de yeniden büro açtı. Deprem felaketi nedeniyle ertelenen büro açılışı önceki akşam Hilton Oteli'nde gerçekJeşti. Yedi yüzden fazla uçağı, 100 binin üzerinde çalışanı bulunan ve günde 4 bin uçuş yapan American Airlines, Türkıye'ye henüz dırekt sefer yapmıyor. Hackerlara yasal önlem • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Son olarak FBFrun sitesı de ıçınde olmak üzere çok sayıda sitenin devre dışı kalması ile gündeme gelen Internet "hacker"lanna karşı yasal önlem alınıyor. TBMM aJt komisyonunca kabul edılen fikir ve sanat eserleri yasa tasansına, bügisayar korsanlan hakkında 3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve 20 milyar liradan 100 miryar liraya kadar ağır para cezası uygulanması hükmü konuldu. DMS'de tarih önenisi • ANKARA (Cumhurryet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanlığı, önümüzdeki yıldan ıtibaren kura sisteminden vazgeçerek öğretmen yanşma ve yeterlilik sınavı gerçekleştirmeyi hedefliyor. Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, 2000'de Devlet Memurluğu Sınavı'na (DMS) girecek öğretmen adaylannın zamanında atanabiimesi için sınavın 15 Mayıs-30 Haziran tarihlerinde yapılmasını istedi. Tüp pattaması: I İstanbul Haber Servid- Zeytinburnu Seyit Nizam Mahallesi Geçici 23 Sokak'ta bulunan 5 katlı binanın en üst katmda dün akşam meydana gelen tüp patlaması sonucu 2 kişi öldü, 1 kişi de yaralandı. Patlamanın ardından çıkan yangmda tanınmayacak duruma gelen cesetlerin kimliklennın belirlenmesine çalışıldığı bildırildı. 'Mülkiyet faakl Taşınmazmalların kira artışını düzenleyenyasa anayasayla çelişmiyor AYDCVAYBAY Kimliğimi kaybettim hüJrtimsüzdür. HALİL tBRAHÎM TALAY 6570 sayılı "Gavrimenkul Kiralan Hakkında Kanun"a geçici bır madde eklenmesi ile ilgili yasa, TBMM'de 16 Şubat 2000 günü kabul edilip, 18 Şubat 2000 günlü Resmi Gazete'de 4531 Sayılı Yasa olarak yayımlandı. Taşınmaz kirası ihşkilennde, kira parasnun arttmlması ile ilgili bulunan yeni düzenleme hakkında, yasanın henüz tasan halinde bulunduğu evrede pek çok söz söylenmişti. tşin ılgınç yanı şu ki, konuşanlann bir bölümü, uzman geçindıkleri halde hangı kesımin sözcülüğünü yaptıklannm farkmda ohnaksızın kiralara bu şekilde müdahalenın yanlış olduğunu ıleri sürüyorlardı. Kımılen ise daha da ileri gıderek. tam bir uzman edasıyla, bunun anayasaya aykın olacağını iddia ediyorlardı. Bunlara göre yasa cıktığında hemen Anayasa Mahkemesi'ne başvurulacak ve mahkeme de 1960'lardaki içtihadına sadık kalıp derhal ıptal karan vererek bu "saçmahğT ortadan kaldıracaktı! Anayasa Mahkemesl'nln Iptall Konuyla ilgili bölümü "geçid madde 7." yan başlığı ile yedi satırlık bir metinden ibaret olan 4531 sayılı yasa, 6571 sayılı yasaya göre yürürlükte olan taşınmaz kiralanna ilişkin rejime ne gibi yenilikler getiriyor? Paradoks gibi görünse de hemen belirtelim ki, sözünü ettiğimiz geçici madde 6570 sayılı yasada herhangi bir değişiklik yapmamaktadır! Çünkü bu maddenin konusu olan "kira parasının artaşma flişkin düzenleme", 6570 sayılı yasada mevcut değildir. Yasada, bu konuda vaktiyle var olan iki madde, yülar öne (1963 'te) Anayasa Mahkemesi'nce verilen kararla iptal edilerek yürürlükten kaldınlmıştır. Böyle olunca geçici maddenin konusu olan düzenleme sadece Anayasa Mahkemesi'nin ıptal karanndan sonra, Yargıtay içtihadı ile oluşan "tespit davasT sistemi ile ilgili bulunuyor. Kısaca anlatılmak gerekirse, geçici 7. madde Yargıtay'ca "kanunda boşhık oktuğu" gerekçesıj le yaratılan tespit davası sisteminde "olağan rayiç'' ölçütü ile esnik ya da oynak esaslara bağlanmış olan kira artışını sabit hale getırmeyi hedefliyor; yapılan değişıldiğın özü, esası işte, bundan ibaret bulunuyor. "Artısbn sabitkşunnek" şeklinde niteleyebileceğimiz bu çözümün yerinde olup olmadığı konusundaki görüşümüzü açıklamadan önce, taşınmaz kira rejimimizle ilgili iki önemli noktayı anımsatmayı gerekli görüyoruz: Sözlesme serbestllfll 1. Türkiye'de taşınmaz mallara ilişkin kıra rejimi, esas itibanyla "sözlesme serbestiiğT ilkesıne dayanmaktadır. Bu ilke uyannca kiraya verilebilecek taşınmazı olan mal sahibi bunu kiralayıp kiralamamakta, kiralayacaksa kiracısını seçmekte ve kaça kiraya vereceğini belirlemekte, hukuksal bakımdan tamamen serbesttir. Aynca mal sahibi, örneğin -Yargıtay'ca kabul edildiği gibi- kira parasının yabancı para ya da değerli maden ölçütüne göre belirlenmesi hususunda da özgürdür. Kira parasının ödenme zamanını saptama, gecikme halinde gecikme faizı tutannı belirlemede de serbestlık ilkesi geçerlidir. Kiralanan konutta kaç kişinin oturacağmı ya da -kiralık yer işyeri ise- orada hangi çeşit işin yapılacağını vb. koşullan da mal sahibi serbestçe belirleyebilir. Mal sahibi bu tür koşullan kabul edecek kiracı bulursa, onunla bu içerikte bir kira sözleşmesi yapabilir. Bunun anlamı, mal sahibi acısmdan, kira ilişkisinin içenğini beürlemede de özgürlük ya da serbestlik ilkesinin geçerli olduğudur. 2. Buna karşıhk söz konusu serbestlik, iki konuda sımrlanmıştır: Birinci sınırlama kira ilişkisi kurulduktan sonra belli yasal koşullar gerçekleşmedikçe kiracının kiralanan yerden çıkanlamamasıdır (tahliyeye karşı güvence). Sözleşmeye buna aykin bir hüküm konulamaz, konulursa geçersiz olur. Ikincisi ise kira süresi dolduktan sonra mal sahibinin önceki dönemde asmırsız• Türkiye'de mal sahibinin mülkiyet hakkı iki konuda sınırlanmıştır. Birinci sınırlama kira ilişkisi kurulduktan sonra belli yasal koşullar gerçekleşmedikçe kiracının kiralanan yerden çıkanlamamasıdır (tahliyeye karşı güvence). Sözleşmeye buna aykirı bir hüküm konulamaz, konulursa geçersiz olur. ıkincisi ise kira süresi dolduktan sonra mal sahibinin önceki , . dönemde kararlaştınlıp uygulanan kira parasını dilediğince arttıramamasıdır (kira parası artışına karşı güvence). 6570 sayılı > apıiış ve yûrüriüğe konaş amaa ldntcdan, aşm kira artışına karşı korumaktır. kararlaştınlıp uygulanan kira parasmı dilediğince arttıramamasıdır (kira parası artışuıa karşı güvence). Yüksek mahkemenin kararları Bu sınırlamalar, yasaya göre belediye sınırlan ıçinde olan ya da istasyon ve iskelelerde bulunan üstü örtülü (çatılı=musakkaf) taşmmazlann kiralannıasında uygulanır. Taşınmaz çatısız (=gayrimusakkaf; örneğin bir bahçe, bir açıkhava hırdavat deposu vb.) ise veya çatüı olmakla birükte yasada belirlenen yerierin dışmda ise, bunlann kiralanmasuida tam serbestlik ilkesi geçerbdir. Taşınmaz kiralannın sınırlanmasuıa ilişkin bu tür yasal düzenlemelerin anayasa ile güvence altına alınmış bulunan mülkiyet hakkı ve sözlesme özgürlüğü ile • ,. çelişmediği Anayasa Mahkemesi'nce üç kez karara bağlanmıştır. Alt sınır öiçütü yok 4531 sayılı yasanın tasansı tartışılırken, tasandaki oransal artış çözümünü eleştirenler, bunun aynen yasalaşması halinde Anayasa Mahkemesi'nce mutlaka iptal edileceğini ileri sürüyorlardı. Onlara göre tasandaki artış hükmü "sabit oranlara bağlandığT ve "enflasyonu tztemediği' 7 için mülkiyetin özüne dokunuyordu ve işte bu gerekçe ile yüksek mahkemece iptale mahkûmdu. Halbuki, Anayasa Mahkemesi kararlannda, bu konuda -sınınn alt sınınnı belirleyecek- bir ölçüt bulunmuyordu. Kararlarda enflasyonun nazara alınmamış olmasının ya da sabit oranlann kabulünün mülkiyetin özünü zedeleyecek bir ölçüt olacağına ilişkin herhangi bır işaret yoktu. Kararda, 6570 sayılı yasanın 2 ve 3. maddelenndeki düzenlemenın "müDdyet hakkuun özüne dokunması"*ıun nedenı olarak da bu maddelerde kiralann 1953 rayicine göre "dondurulmasrnın öngörülmüş olmasıydı. Görüldüğü gibi, önceki kararlanndaki gerekçelere göre kira artışlannm sabit oranlara bağlanmış olmasını Anayasa Mahkemesi'nin mutlaka mülkiyet hakkuun özüne dokunma olarak anlayacağı yolundaki görüşün dayanağı yoktur. Enflasyon oranı , şartdeğll Öte yandan şunu da belirtmek gerekir: Kira parası artışının kesinlikle enflasyon oranını izlemesi gerektığı yolundaki görüş zaten ısabetlı değildir. Nıtekım kira tespit davalannda toptan eşya fiyatlan endeksinin esas almmasını öngören Yargıtay, değişik zamanlarda verdiği ilke kararlannda, enflasyon ölçütü bir yana, bunun (toptan eşya fiyatlan endeksinin) bile belli bölümünün (örneğin, bazen yüzde yirmisinin, bazen yansınm) kiraya yansıtılacağını kabul etmiştir. Olağan rayiçten ve "hakkaniyete uygun ldra*dan söz eden Yargıtay -bildiğimiz kadanyla- hiçbir zaman sadece enflasyona endeksli kira ölçütünü dile getirmemiştir. tlk bölümde belirttiğimiz gibi 18 Şubat 2000 günü yayımlanarak yürürlüğe giren 4531 sayılı yasa, 1963 yılından bu yana uygulanmakta olan tespit davası sisteminde kira parasını belirleyen yöntemi . • değıştirmektedir. - • • Peflislkllflln esasları 6570 sayılı "Gayrimenkul Kiralan Hakkında KamuTa geçici bir madde eklenmesi şeklindeki bu değişikliğin esaslannı ve bundan doğan sorunlan şöyle özetleyebüiriz: 1. Sözleşmeîerde kararlaştınlan kira paralan 2000 yılında yıllık yüzde 25,2001 yüında ise yıllık yüzde 10 oramnda arttınlabilecektir. Bu hükmün uygulanması ile ilgili şöyle yalın bir örnek verelim: Geçen yd bir yıllık süre için aylık yüz milyon lira kira parası üzerinden yapılmış kira sözleşmesının 15 Mart 2000'de sona ereceğini varsayalım. Bu kira ertesi yıl da devam edecekse, 15 Mart 2000'den sonraki kira parası aylık 125 milyon; 2001'de de devam edecekse 15 Mart 2001'den itibaren aylık 137.5 milyon lıra olacaktır. 2. Yasada daha önceki yıllarda 2000 ve 2001 yıUannıda kapsamak üzere aktedilmiş uzun süreli kiralar (5 yıllık, 10 yıllık gibi) için ayn bir hüküm bulunmuyor. Bu tür sözleşmelerde taraflar, genellikle yıllık artışlarla ilgili lcuraliar da koyarlar. Böyle bir durumda 2000 yılı için sözleşmede öngörülen artışuı mı yoksa yüzde 25 oranındaki artışın mı uygulanacağı tartışılabilir. Yargıtay, şimdiye kadarki uygulamasında uzun süreli kıralarda ara dönemler için (uyarlama davalan hariç) tespit davası açılmasmı kabul etmiyordu. Bu uygulamaya göre uzun süreli kıra sözleşmelerinde kira artışı sorunu. ancak sözlesme süresinin dolmasından sonra başlayacak bir yıllık uzama dönemi için söz konusu oluyordu. İşte bu uygulamanın göz önünde tutulmasıyla, böyle uzun sürelı bır kıra sözleşmesi 2000 yıünı da kapsıyorsa, arnşın yüzde 25 değil, sözleşmede 2000 yılı için öngörülen ölçüte göre yapılacağı savunulabilir. Mahkeme kararlan beklenecek Buna benzer bır sorun da şudur Bir yıl için yapılmış kira sözleşmelerinde taraflar, uzama halinde yeni dönemlerde geçerli olacak kıra artışını da (örneğin sabit bir tutarla ya da belli bir oranda artış olacak şeklınde anlaşma ile) kararlaştmıbılirler. (Yargıtay bu çözümü ilk uzama yüı için kabul etmektedir.) Bu halde ilk uzatma dönemi 2000 ya da 2001 ydına tesadüf ediyorsa, sözleşmedeki ölçüt mü, yoksa yüzde 25 veya yüzde 10 oranı mı uygulanacaktır? Bu sorular yasada yanıtlanmış değildir. Bunlarla ilgili yanrtlar ve çözümler kısa bir süre sonra başlayacak uygulamada mahkeme kararlan ile belli olacaktır. 3. Başka bir sorun da şudur: 2000 yılının bir bölümünü de kapsayacak tespit davası, sözleşmenin bitiş tarihi olan, örneğin, 5 Ocak'ta açıhnış ve halen derdest (devam etmekte) ise yargıç, dava tarihinde henüz yasalaşmamış olan yüzde 25 oranını mı, yoksa Yargıtay kararlanyla yerleşmış yönteme göre beurleyeceği oranı mı karara bağlayacaknr? Bize ikinci çözüm uygun gözüküyor. Bu konu da yargı kararian ik.. aydınlanacaktır. . ı, •,. 4. Yasaya göre yabancı pafa ölçötüne ğörc yapılmış kira sözleşmelennde aynca yıllık artış uygulanmayacaktır. Bu hüküm de uygulamada bazı belu^izlikler yaratacak nıtelıktedır 5. Geçici maddenin 3. ükrasında kira parasmı artış sınırlannın aşılması amacıyla yeniden kira sözleşmesinin yapılamayacağı hükmü yer altyor. Bununla hedeflenen, taraflann eski sözleşmeyi uzatmak yerine, kira parasının serbestçe belirlenebileceğı yeni bir sözleşma aktetmelerini önlemektır. Bu hükmün işleyebilmesi için, önce, yasayı dolanarak yürütülen "tahliye taahhüdü'' uygulamasma son vennek veya bunu ciddi bir denetime bağlamak gerekir. Mal sahibinin elinde -bütün uygulamacılann bildiği yöntemle "istibsal" edilmiş- böyle bir taahhüt belgesi varsa, bu belge yüzünden tahliye tehdıdi altında bulunan kiracının taşınmazı tahliye etmek ya da yine bir kira akdine razı olmaktan başka seceneği yoktur. 6. Yasada "kira tespit davabmıtda da yukardaki suurtamalara uvulur" denmektedir. Yukanda değindiğimiz gibi geçici 7. madde hükmü, yasada bir değişiklıği değil, uygulamanm icadı olan tespit davası sisteminin yerine geçmeyi hedefliyor. Buna göre maddede yer alan sınırlamalann kira tespitı davalannda da uygulanacağını söylemek - hüküm başka bir amaçla kaleme ahnmış değilse- anlamlı bir yaklaşun sayılamaz. Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: 6570 sayıh yasaya eklenen geçici 7. madde hükmü ilişkin olduğu alanda, köklü bir değişim yaratacak nitelikte, bir devrim hükmü değildir. Amacı ve hedefi. kira parasının belirlenmesinde 2 yıl için sabit kira artışı esasını getirmektir. Bu çözüm şeklinde anayasaya aykın bir yön yoktur. 6570 sayılı yasanın yapüış ve yürürlüğe konuş amacı ve gerekçesi, kiracılan, aşın kira artışı taleplerine karşı korumaktır. Bu korumamn mutlaka enflasyona endeksli olması şart değildir. Özellikle orta ve altmdaki toplum katmanlanndaki kıracılar için, durmadan tırmanan enflasyona bağlanmış bir kira rejimi, her kira yılı sonunda yeni bir trajedinin yaşanmaya başlanması demektir. Buna karşıük, belli oranlara göre sabitleştirilmiş kira artış düzeni, mal sahibini biraz rahatsız etse de, toplumsal katmanlar arasındaki denge yönünden, doğnı bir çözümdür. GÖRÜŞ NECLA ARAT Şeriatçılar Berlin'deki Okullarda Son günlerde Aimanya'da aslında tüm Avrupa Birliği'ni ilgilendiren bir oyun sahneye kondu ve ilk perde açıldı: Alman Federal Idare Mahkemesi, Berlin'deki okullarda din dersi verme hakkını Ber- lin Islam Federasyonu'na tanıdı. Ne var ki bilinçli ve laik Türklerie bazı Almanlar, bu karan büyük bir kaygı ve tepki ile karşıladılar. Çünkü, Berlin Islam Federasyonu'nun hem Berlin'deki Türkiyeli ço- ğunluğu temsil etmediği hem de şeriat yanlısı Mil- li Görüş Teşkilatı ile çok yakın bağlantısı olduğu herkes tarafından bilinmekteydi. Zaten bu örgüt- lere bağlı kimi cami ve Kuran kurslarında çocuk- lann ve gençlerin beyinleri yıllardan beri yıkan- makta, Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk düşmanlı- ğı yapılmaktaydı. Kendilerini "sivil toplum örgütü" maskesi altın- da gizleyen bu kuruluşlar, Türkiyeli Müslümanlar- dan bağış adı altında topladıklan paranın yanı sı- ra Berlin eyaletinden Alman yasalannın öngördü- ğü finans desteğini de alarak büyüyüp daha da güçlenmişlerdi. Sıraşimdi Berlin'deki tüm okullar- da "din dersi" verme hakkını kazanarak yasal bir kılığa girmeye, ayrıca "emsal" oluşturarak bütün öteki eyaletlerde de söz sahibi olmaya gelmişti. Şeriatçı kuruluşlann yalnız Aimanya'da değil, Hollanda, Belçika, Fransa vbg. Avrupa ülketerin- de uluslararası köktendinciliğin program ve buy- ruklan uyannca "din derslerini" nasıl okuttuklan bi- lindiği halde, onlara tanınan bu olanak, bvaymaz- lık sonucu muydu yoksa arka planda daha başka nedenter mi yatmaktaydı? Hangisi olursa olsun, bu karardan ve yaygınlaştınlmasından öncelikle ve kısa vadede Almanlann, uzun vadede ise Avrupa BirHği'nin büyük zarar göreceği apaçıktır. Çünkü, göçmen işçilerin ikinci ve üçüncü kuşaktan, Al- manya doğumlu çocuklannın Alman toplumu ile uyum kurup bu toplum ve kültürle bütünleşmele- ri beklenirken bu beklentiye en büyük darbeyi Fe- deral Idare Mahkemesi indirmiştir. Şeriatçılar Batı karşıtlığını, hatta düşmanlığını ağızlanna sakız yapıp yetişkin ve masum dindar- lan bile yanlanna almayı kolayca başanrken, kü- çük çocuklar ve gençler söz konusu oiduğunda bu başanlannı(l) taçlandıracaklan konusunda kuşku- ya yer yoktur. Onyargılar, dogmalar ve düşmanlıklaria koşul- landınlacak çocuklar ise önümüzdeki on yıl için- de Berlin sokaklannda "şeriatçı çeteler" oluştura- rak ırkçı Neo-Nazi çeteleri belki de rahmetle ara- tacaklardır. Türkiye'deki Hizbullah, İBDA-C, Vasat vbg. şeriatçı örgütler, bu konuda Avrupa'ya bir fi- kir verebilir. İşte bu yüzden özelde Berlin eyaleti, genelde ise Federal Almanya, ne ektiğine ve ne biçeceğine (öncelikle kendi çıkarlan için) çok dikkat etmelidir. Din, siyasal bir silaha dönüştüğü zaman, aklın na- sıl yrtip gittiği hiç unutulmamalı; din, mezhep ve ırk farklılıklannı kullanmak isteyenlerin tuzağıng düşülmemelidir. Kuşkusuz dinin ve dinsel bilgilerin din taeirieri* ne bırakılmayacak kadar kutsal ve önemli olduğu Alman hükümeti tarafından da bilinmektedir. Bu nedenle, Beriin'de alınan yanlış karan, Alman yö- neticiterin ivedi olarak düzeltme istencini göstere- ceklerini ummak istiyoruz. Çünkü, bu düzeltme gerçekleştirildiği takdirde yalnız Federal Almanya için değil, emsal oluşturacağı öteki Avrupa ülke- leri için de olumlu bir adım ve geleceğe yönelik bir güvence olacaktır. Bu güvence, Batılı ülkelerde şeriatçılar "koruk yediği zaman dişleh kamaşan" laık Türkiye Cum- huriyeti'ni deyakından ilgilendırmektedir. Beriin'de sahneye konan oyunun öteki perdelerini ve so- nunu hem yurttaşlar hem de devlet olarak yakın- dan izlemeliyiz. Yalova Kızdaykaçak işçi çahştırıyor FARUKK3RTAY YALOVA - Çadırkent- lerde ve değişik hızmet alanlannda çalıştmlmak üzere Kızılay tarafmdan işe alman depremzede iş- çilerin asgari ücretle, sı- gortasız ve kaçak olarak çalışönldıklan ortaya çık- tı. Fazla mesai yapan işçı- lere ise Kızılay, mesai üc- reti yerine, bölgeye gön- derilen yardun paketle- rinden erzak dağıtıyor. 17 Ağustos depremi sonrasmda Yalova, Çift- likköy ve Çmarcık ilçele- rinde kurulan Kızılay'a ait çadırkentlerin altyapı, mutfak depolannda çalış- tmlan 200 işçinin, işe gi- riş bildirgelerinin SSK Yalova Bölge Müdürlü- ğü'ne verilmediği öğre- nildi. Geçid işçfler Yalova'da Tanm Işlet- meler Müdürlüğü (Tl- GEM) arazi üzerinde ku- rulan çadıricentlerde faali- yetlerini yürüten Kızılay Bölge Sorumlusu Yaşar Aktülgü, 17 Ağustos "tan bu yana çalışan işçilerin geçici işçi statüsünde "baftahkçı" ve "ayiıkp" olarak çalıştıklanm, çalış- tıklan sürelerin ücretleri- nin kendilerine verildıği- ni, ancak hiçbirisinin sı- gortalı olmadığmı doğnı- ladı. Kızılay Genel Mer- kezi 'nden bu konuda ken- dilerine herhangi bır bil- dirim yapılmadığıru, bu- güne kadar çahştınlan iş- çilerin o nedenle sigorta- ya bildirilmediğini vurgu- îayan Aktülgü. "Deprem bölgesinde Kızılay bünye- sinde çahşmak isteyen büüerce başMiru oidu. Bizler herkesi memnun et- mek için de sık sık işçi ahp değiştirdik. O nedenle Kı- alayda sigortah olmak için uzun süre çalışan ol- madı" diye konuştu. Deprem sonrasmda ya- pılan anonslarüzerine Kı- zılay'da çabşmak üzere başvurduğunu ve ağustos ayından bu yana Kızılay TİGEM çadirkentinde si- gortasız çalıştığını belir- ten Necati Ozso>; "Bizler iş bulduğumuz için kendimi- a şansh görüyoruz" dedi. Kırıkkale'de deprem oldu ANKARA (Com- huriyet Bârosu) - Kı- nkkale'de dün akşam 4.0 büyüklüğünde deprem oldu. Depremde herhangi bir hasann meydana gelmediği bildirildi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü'nden veri- len bilgiye göre, dün akşam saat 22.42'de merkez üssü Kmkka- le'nin kuzeydoğusu olarak belirlenen 4.0 büyüklüğünde dep- rem kaydedildi. Dep- rem Ankara ve çevre illerden de hissedildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle