Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2000 ÇARŞAMBA
14 J. LJxi. kuttur@cumhuriyet.com.tr
5-15 Temmuz'da gerçekleşecek 7. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin isimleri belli oluyor
Etnik ve altematif müzik ağırkkta
• Buena Vista Social
Club'la açılacak festivalde
Tony Bennett, Brian Ferry,
Natacha Atlas, Cheb Mami,
Patricia Barber, George
Dalaras, Nicholas Payton
Big Band, The Trumpet
Summit, john Nugert
Quintet, Önder Focan,
Kerem Görsev ve tlhan
Erşahin yer alacak.
CUMHURCANBAZOĞLU
B'ı yd 5-15 Temmuz tarihleri arasın-
da düzenlenecek olan 7. Lluslararasj
İstanbul Caz Festivali'nin programı
belli olmaya başladı.
Geçen yd NATO'nun Kosova'ya as-
keri müdahalesi nedeniyle müzikçiler
fazla dolaşmayınca festival yüzünü
büyük ölçüde caza dötımüştü. Bu yıl
ise yönetim, yine moda eğılimleri iz-
lemeye özen gösteriyor ve etnikle al-
tematif müziğin ağırlıkta olduğu bir
program hazırüyor.
Müzık çevrelerinde uzun süredır ko-
nuşulan isimlerin bir bölümü listede yer
alırken Tom Jones, Keith Jarreth, Pat
Metheny ve son anda mekân sorunu ne-
deniyle gelmekten vazgeçen Ererything
ButTbeGiri yok...
Harbiye Açıkhava Tiyatrosu, Atatüık
Kültür Merkezi, Roxy ve Babyloon'da
düzenlenecek olan festivali bu yıl Bo-
ena Vîsta Sodal Club açıyor.
Compay Segundo gelmiyor
Buena Vista Social Club, Alman yö-
netmen Wîm YVenders'ın, Küba'nın
'müzikfelsefesi'ni anlatogı fılme adı-
nı veren grup. Bu yapıt yardımıyla geç
de olsa uluslararası ûnü yakalayan
ekipten doksanını aşmış Compay Se-
gundo'nun albümü yok satıyor, 72 ya-
şındaki tbrahinı Ferrer de gençlik rü-
yasını gerçekleştinp albümûn tanıtımı
için dünyayı geziyor.
Filmde Ry Cooder'ın önderliğinde
bir araya toplanıp albümlerinı nasıl
doldurduklan anlatılan bu eski kuşak
müzisyenlerden Istanbul'a tbrahim
Ferrer ile düet yapan Omara Portuon-
do geliyor; Compay Segundo ise yok.
Festivalin ağır toplanndan bir diğe-
ri ise 72 yaşındaki Tony Bennett. Biz-
de önemlı bir dinleyici kıtlesıne sahip
olan, her çıkardığı albüm günü günü-
İbrahim Ferrer
TonyBennett
Jethro Tull
geliyor
Yakın tarihte istanbul'da önemlı
bir konser daha var, geçen yılın so-
nunda J-Tıd albümüyle geri dö-
nen ünlü Jethro Tnl 14 Mayıs Pa-
zar günü İstanbul Açıkhava Tiyat-
rosu'ndakonser verecek. Sihüiı flüt-
çü lanAndcrson ve dastlannın kon-
ser bileüen Knrban Bavranu'nı ta-
kip eden günlerde satışa çıkacak ve
satış noktalanyla bilet fiyatlan da-
ha sonra açıklanacak. Konseri dü-
zenleyen Majör Organizasyon, Men
At Work'ü de getirmeye çalışıyor.
Natacha Atlas
Brian Ferry CbefoMami BurfaanÖçal
ne yerlı piyasaya sürülen Bennett, yıl-
lar geçse de Amerikan müzığının 'en
iyi fisıldayan adamı' olmayı sürdürü-
yor...
Geçen yılın sonunda As Time Goes
By adlı bir albümle 4O'lı, 5O'lı yıllann
sevüen parçalannı yorumlayan Brian
Ferry, bu yüın diğer iddialı isimlerin-
den biri. Yetmişlerin »en önemli gla-
mour yıldızlanndan olan, grubu Roaty
Musfc'le rock tarihine kalıteli işlerka-
tan Ferry, son albümündekı caz tadı
olan, bol piyanolu, bol nefesli aletler,
kontrbas, davul, gitarla bezeli parça-
lannın yanında hıt çalışmalanndan da
ömekler verecek...
Festivalde 'etnik'e aynlan bölüm
çok renkli geçeceğe benziyor. 'Etnifc-
çikr'den Natacha Atlas, Cheb Mami
ve Burhan Öçal çıkacak sahneye.
TransgtobalUnderground grubunun
Mısır asılh Füistinli Yahudi solisti ve
dansözü Natacha Atlas, şu anda Do-
ğu'yu Batı'ya taşıyanlar arasında 'et-
no-dub' dahnda en etkın çalışmalan ya-
panlann belki de birincisi.
Son olarak üçüncü solo albümü Ge-
dida'yı yayımlayan Atlas, Jean Mk-
hekJarre'ın yeni çalışmasına da voka-
liyle katüdı. Burhan Öçal ise Türkiye'yi
dünyanın dört bir yanında başanyla
temsil eden çok üretken bir müzik ada-
mı. Yıllardır ülke dışmda Anadolu ri-
timleri ve oryantal temalar üzerine bin-
dirdiği sound'la yoluna devam eden
Öçal'ın en önemli özelliği müziğini
çeşıtlı ortak projelerle müzıkseverle-
re aktarması...
Sting belki 2001 'de gelecek
Cezayırli Cheb Mami bızde çok ta-
nınmamasına karşın besteleriyle bir-
çok Türk şarkıcının albümlerinde yer
alan, Rai müziğinin zırvedeki en üret-
ken isimlerinden biri. Şarkılanyla genç-
leri günah işlemeye davet ettiği iddi-
asıyla köktendincilerin ölüm listesin-
de yer alan Cheb Mami, bugünlerde
Sting'le birlikte yorumladığı Desert
Rose adlı parçayla listelerin en üstün-
de geziniyor. Bu yıl Cheb Mami fes-
tivalde; temmuzda Avrupa'da turnesi
olmayan Sting ise bir ihtimal gelecek
yıl...
Geçen yıl Bregoviç'le yapüğı albü-
mü Türkiye'de yayımlanmış George
Dalaras da festivalin dığer sürpriz
isimleri arasında...
Caz bolümünde ismı kesın belli olan-
lardan Nicholas Payton Big Band çok
önemlı. Daha önce, 1997 yılında dört-
lüsüyle festivale konuk olan Payton, çok
genç bir trompet yıldızı. New Orle-
ans'ta büyüyen, Marsalis'lenn gözeti-
minde yetişen Payton sahnesı çok kuv-
vetlı, blues yanı çok gelişmiş bir yete-
nek.
Bir de cazda süreklı arayışlar için-
de olan Patricia Barber (vokal, piya-
no) var listede.
Cazın diğer isimleri The Trumpet
Summit (Jon Faddis, Lew SoloflF, Randy
Brecker, Terell StrafTord), John Nu-
gert Quintet (Randy Brecker'la).
Bizden ise Onder Focan 'Purpte in
Bhıe' adlı projesiyle, Kerem Görsev, St
Petersburg PhiDannonic Orchestra'yla,
llhan Erşahin, Wax Poeitk'le festival-
de yer alacaklar.
'Altematif bölûm'den de belli olan-
lar ise elektronikçiler Letflekt ıle Ro-
niSize. -..- • »
Taboriyle birlikte alacak
ŞârâSayın'a
Goethe Madalyası
GÜNERYÜREKIİK
Goethe-Institut'tan yapılan açıklamaya göre bu
yılki Goethe Madalyası'na, tiyatro yönetmenı ve
yazar George Taboiri'nın yanı sıra Türkiye'den
Şârâ Sayın da değer görüldü.
Goethe Enstıtüsü'nün 1954'ten itibaren her yıl,
Alman dilıne katkısı olan kışılere verdiği ödüle
aynca mimar Danid LJbeskmd, Berlin-Branden-
burg Güzel Sanatlar Akademisi Başkanı ve ya-
zar György Konrad ile Ingiltere'den Nicboias
Boyie ve Mısır'dan da çevinnen ve düşünür Ab-
del- Ghaffar Mikkawy de değer görüldü. Her yıl
Jobannn VVolfgang vonGoethe'nın ölüm yıldönü-
münde venlen ödül, 22 Mart'ta Weimar'da düzen-
lenen bir törenle sahiplerini bulacak.
1926 yılında İstanbul'da dogan Şârâ Sayın, bi-
lımsel yaşamına Germanistik ve Türkoloji eğiti-
mi görerek başladı. İstanbul Üniversitesi Edebi-
yat Fakültesi Alman Ehh ve Edebryan Bölümü'nde
profesör oldu. Sayın, 1972 yıhnda Lötfn Gnçer,
Berke Vardar, Akştt Göktürk ve Özcan Başkan
ile birlikte tstanbul Üniversitesi bünyesinde Ya-
bancı Diller Yüksek Okulu'nu kurdu. 1992 yılın-
da Alman dili, edebiyatı ve kühürü üzerine yap-
tığı başanlı çalışmalanndan dolayı birinci dere-
ce Alman Liyakat Nişanı aldı. Şârâ Sayın çalış-
malannı ağrlıklı olarak Gr9pam;Goeflıe, Böch-
ner, Christa Wolf, Kafka, Enzensberger gıbı ya-
zarlann yapıtlannın yanı sıra yazınbilim, yazın-
da dil sorunsalı, alımlama estetiğı, yorumbilim,
kültürlerarası etkıleşim, kültürel kimlik konula-
nnda sürdürüyor. Sayın'ın birçok dergi ve kitap-
ta yayımlanan makalelerinin yanı sıra yayına ha-
zırladığı lzmirer CoDoquien (G. Aytaç, V Rehberg
ile birlikte) Bağlam ve 1Ü Alman Dili ve Edebi-
yatı Dergileri, Çağdaş Avnsturya öyküfcri, Seç-
kı, 1994 (Ada Yayınlan); Lerntradioonen nnd
Fremdsprachenenverh (G. Bechtold ile birlikte),
1995 (Türkıye Almanca Öğretmenleri Derneği Ya-
yını) adlı kıtaplar ve Metinlerle Söyleşi, 1999
(Multüingual) kitabı yayınlan arasında yer alıyor.
Goethe Madalyası'na değer görülenlerden Ge-
orge Tabori, Alman dilinin önde gelen kozmopo-
lıt sanatçılanndan biri olarak nıtelendınlıyor. 1914
Budapeşte doğumlu olan Yahudi asıllı tiyatro ya-
zan ve yönetmeni Tabori, savaş sonrası Alman-
ya'nın tiyatro dünyasını yakından etkılemiş bir sa-
natçı Hitler faşizmını kara mızah bir dılle eleşti-
ren, Almanya'nın Nazi geçmişine aıt tabulara
karşı çıkan oyunlarryla tanınan Tabori, savaş sı-
rasında ABD'ye kaçmış, Hollyvvood sinemasına
çeşıtlı senaryolar da yazmıştı. Ancak 'Ekspre-
mentel' (deneme) tiyatrosuna önem veren Tabo-
rui savaştan sonra Almanya'ya dönmeyi ve araş-
tınnalannı burada sürdürmeyi tercıh etmışti. Şu
günlerde BerUner Ensemble'da iki oyunu bırden
repertuvarda olan Tabon, ünlü Vryana Burg Ti-
yatrosu'nda da cahşmalar yapü.
T
'Aşk aslındaçifteyalnızhktır'
Orhan Çetinkaya'nın resimleri insan yaşamının çelişkilerini anlatıyor
ESRA AIİÇAVUŞOĞLU
Orhan Cennkayaresimlerinde in-
sana dair ne varsa kullanıyor; aşkı,
yalnızlığı, mutluluğu, hüznü... 0nun;
'Aşk çifte yahuzhknr' demesi boşu-
na değıl elbette. Sanatçının resimle-
ri, kalabalık içındekı yalmzlığunızı,
bir köylünün kendi sefaletine gül-
mesini, kısaca insan yaşamının tüm
çelişkilerini anlatıyor. tnsan Uişkile-
ri, bireyin 'birey' olduğunu anlatan
ne varsa, her şey onun resünlerinin
temel izleği.
1950 yılında GaziEğitim Enstitü-
sü Resim Bölümü'nü bıtıren, yedi
yü resım öğretmenhği yapoktan son-
ra Devlet Opera ve Tiyatrosu'nda 25
yıl dekoratör olarak ellinın üzerinde
dekoıa imza atan Orhan Çetinka-
ya'nın resim sergisi 9 Mart'a dek
Doku Sanat Galerisi'nde açık kala-
cak.
-Sergilediğinizresimlerinberbiri
farkhüshıpUrdav'apılmışoimalany-
ladikkatçeldyori
ORHAN ÇETtNKAYA-Evet Re-
sımlerunın belki de en önemli özel-
liği, hemen hepsinin ilk bakışta fark-
lı sanatçılaruı elinden çıkmış izleni-
mıvermesi...Ydlarönceaçtığunbir
sergiyi dolaşan yabancı izleyiciler;
M
San«tçıbuta tamşmakistiyoruz'' de-
diler. Aslında bu cümle, yıllardır ne-
yin peşinde olduğumun en büyük
göstergesı. Yülardır, tekpencereden
bakmamak içın uğraşıyorum.
t
Dun»ganhğı sevmiyorum'
-Resunkrirûinanatemasımmsan-
br,insanüişküeriolusturuyor-. Bire-
yin yalnrahgııu bemen her resminiz-
degöröyonız.Resnnkrinizneyin,ne-
ferin üzerine temefleniyor?
ÇETtNKAYA -Dediğıniz gıbi ön-
celikle insan teması çok ağırbasıyor.
Sanatçı. yolda yürürken bile ınsanı
gözlemelidir. Insanın düşüncesinı
okumak, iç dünyasını yakalamak için
büyük bir açgözlülükle çaba harca-
malısınız. tnsan ilişkileri, dertleri,
sevinçleri, ınsana dair ne varsa on-
larla ilgilenme zorunluluğu olduğu-
nu düşünüyorum.
- Resimlerinizde aşk, âşıklar da
önemli bir yer tutuyor_
ÇETtNKAYA - Aşklara ben, çif-
te yalnızlık diyorum. Ama burada
yalnızlık sözcüğünün ağır basma-
masını ıstiyorum. Insanlar kalaba-
lıkta da yalnızdır... Hiçbır zaman sait
sevinç, mutsuzluk diye bir şey yok.
-£• (Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
.£nsanlar kalabalıkta da yalnızdır... Hiçbir zaman
salt sevinç, mutsuzluk diye bir şey yok. Bu
kavramlar, yanlannda paradoksal olarak karşıtlannı
hep taşıyacak. Bu çeşitli temalar hep gidip gelecek
belirli dönemlerde resimlerimde.
Bu kavramlar, yanlannda paradok-
sal olarak karşıtlannı hep taşıyacak
En azından insan mutluyken onun
bir gün aynlığa dönüşeceğını bılme-
li. Bu çeşıtlı temalar hep gidıp gele-
cek belirli dönemlerde resımlenm-
de. Örneğin; Avuçianmda yüzün /
Biçmtini bir tttrifi akhmda tutama-
dığun göderin / Ben sana her bakış-
ta dahabeterhasretim dızelerinı söy-
leyerek, bir kadının yüzünü ellerim-
le tutup, resimlerimde anlatmalıyım.
Doyumsuz bir biçimde o yüzlen,
gözlen. ışığı ve karanhğı işlemeye ça-
lışacağım
- Toplumla, çe\Temizle dertleşme-
lerimtrin etkileri nasıl yansıyor re-
simlerinize?
ÇETtNKAYA - Gördüğünüz, ya-
şadığınız, baktığınız yerleri kendi
objektıfinizle yansıtırsınız. Atlan
çok seviyonım önıeğin. Resimlen-
me de sıkça yansıyor bu. Atlann za-
rafeü, özgürlüğü sımgeleyişinden et-
kılenıyonım. Durağan hiçbir şeyi
sevmıyorum. Son sürat giden yaşa-
mı yakalamak için sanınm onun hı-
zıyla koşmak gerekiyor. Hatta uy-
kulanmızı yenecek kadar koşmamız
gerekıyor. Gece çalışmalannı çok
seviyorum. Toplumun mutluluğu için
yapmamız gerekenler hep omuzlan-
mıza basar. Yüreğimizde mutlaka
toplumsal problemler için harcaya-
cak güç olmalı. Resimler sadece du-
varlan süslememeli...
'Sanatçı hep aramah'
-Serginizde Atatürk portreierinin
yanı sıra tnönü ve Atatürk'ü yan ya-
na gösterenresimJerede rasthyoruz-
ÇETtNKAYA - Atatürk düşman-
hğı ve ırtıca en büyük korkulanm-
dan biri... Aşın saygım nedeniyle
uzun süre Atatüık portresi yapmadım.
Yaptıklanma imza koymadan bazı
yerlerde gösterdim. Atatürk portre-
sı yapıp, bununla öne geçmek iste-
yen ınsanlar olduğunu görünce da-
yanamadun. Buna hakkım olduğu-
nu düşünüyorum. Ve Atatürk serile-
nme başladun. Atatürk ile tnönü'nün
bir arada resmedilmesı ise Cemal
Kutay'ın tnönü'ye saldırdığı dönem-
de oldu. Kutay'a saygım var, ama
üzüntümü dile getinnek için Inönü
ve Atatürk'ü bir arada gösterdım.
-'Sanatçı arayandır' diyorsunuz.
Nelerden beskniyorsıunız?
Hep aramak... Sanatçı hep arama-
lı. Tek bir bakış açısıyla yürümek
bana ters düşüyor. Her sanatçının
kendi laboratuvan vardır, olması ge-
rekir. Ama bu laboratuvar, tıpkı ya-
şamın kendisi gıbı her zaman yeni ile
ıç ıçedir. Eve gıderken bile aynı yol-
dan gitmemehsinız. Yoksa görme-
meye başlarsınız. Bunun için özellik-
le sanatta amatör bir ruh taşımak ge-
rekiyor. Rflke; •'Sanat yapıa, tehti-
kede ofananm deneyierini,sonanaka-
dar götürebihnenin ürünüdür" der.
Sağlam bu* yere sırtınızı dayamak
değü önemli olan. Sanatçı her za-
man tehlıkenin içinde olmalı... Ar-
monik düzen aynı olmamalı. Bir re-
sim, bir sergi tutmah' uısanı. Konuş-
maya gerek yok, 'çakmah' biryerle-
re. Bir yapıt iyi ise herkesi tutabilir,
bir fistücçıyı da bir eleştirmeni de...
Reynolds; "Her resim yeni bir aşk-
ür" der. Sevmek bir güç işi galiba,
sevememek bir şeylerin eksikliğin-
den...
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FtŞEKÇİ
Ayıp!
Bir okur aradı. Osmanbey'de oturuyormuş. Ye-
ni çıkmış bir şiir kitabını Rumeli Caddesi'ndeki
Remzi Kitabevi'nde ve Nişantaşı D&R mağazasın-
da bulamadığını, nasıl edinebileceğinı sordu.
Aynı gün bir başka yakınma da yine yeni çıkmış
bir inceleme kitabı için geldi.
Henüz dağıtılmamış olabileceğini düşünüp, da-
ğıtım bürosunu aradım. Aldığım yanrta inanama-
dım.
"Rafmaliyeti diye bir şey var" dedi, arkadaşım,
"kimikitabevleri 'mal'/n rafta bekleme süresinin bu
maliyetiçıkarmayacağını düşünerek şiir, inceleme
deneme gibi hızlı satışı olmayacağını düşündük-
leri kitaplan hiç almıyohar."
Bu yanıta inanamadığım için Rumeli Cadde-
si'ndeki Remzi Kıtabevi'netelefon edip mağazayö-
neticisi olduğunu öğrendiğim Nalan Erduran'a
aynı şeyi sorduğumda aynı yanrtı aldım. Şiir, de-
neme, inceleme kitaplannı genellikle almıyorlarmış.
• • •
Kitabevi sahibinin elbette, magazasında sataca-
ğı ya da bulunduracağı kitaplan seçme hakkı var-
dır ama ölçü ne olmalı?
Yeni çıkmış bir kitabı, üstelik bir süre sonra sa-
tılmadığında geri verme hakkı varken, hiç almama,
magazasında bulundurmama hakkı olabilir mi bir
kitabevinin?
Eğer böyleyse kitabevi neye denir? Yalnızca çok
satılan kitaplann bulunduğu bir mağazaya kitabe-
vi denebilir mi?
Kitabevi olmanın yerlemiş kuraltan vardır. Kita-
bevlerinde olabilecek en fazla çeşit kitap bulun-
durulur. Kitabevlerinde müşterilerin sorulanna
yanıt verebilecek bilgili insanlar çalıştınlır. So-
kaktan rasgele toplanan gençler değıl. Neden bir
tane bile hangi kitabın hangi yayınevinden çık-
tğını, yazannı, özelliklerini, baskısının bulunup bu-
lunmadtğını bilen insanlar çalıştınlmaz bu kita-
bevlerinde. Sorulan sorulara boş boş bakan za-
vallı gençler mi daha çok para kazanmasını sağ-
lıyor kitabevinin?
Kitabevi, aynı zamanda kitaplann gezilip gö-
riildüğü, incelendtği bir kitaplık değil midir?
Remzi Kitabevi de kurulurken böyiesi amaç-
laria kuaılmadı mı?
O Rezmi Kitabevi ki, kuruluşunda ilk yayımla-
dığı kitap bir şiir kitabı. Nâzım Hikmet'in Sesi-
ni Kaybeden Şehir'\d\r (1931).
Onyıllar boyu yayın dünyasının saygın bir adı
olma onurunu kitaba, yazara saygılı çalışmalar-
la kazanmadı mı? Dahası bugünkü anamal biri-
kimini bu süreçte sağlamadı mı?
• • •
Remzi Kitabevleri açılırken gidip gezmiş, se-
vinmiştim; çağdaş, tertemiz, okura sevinç vere-
cek yeni kitabevlerine kavuşuyoaız diye. özen-
le aynlmış küçücük bir bölümde de yayınlanmış
şiir kitaplanndan ikişer ümek getirtilip konmuş-
tu.
Yakın zamanlarda bu bölümün ortadan kalk-
tığını fark ettim.
Dahası kitabevinin girişinde bulunan Yeni Çı-
kan Kitaplar bölümündeki raflarda da artık yeni
çıkan kitaplar değil, yalnızca Çok Satılan Kitap-
lar sergileniyordu. Yeni Çıkan Kitaplar rafındaki
kitaplarla, yanındaki Çok Satan Kitaplar raflann-
da aynı kitaplar vardı. Üst kattaki küçücük şiir
kitaplan bölümü de yok olmuştu. Kitabevinin gi-
dip yerine bakkal dükkânı geldiğini o zaman an-
layamamıştım, şimdi anladım.
Remzi Bengi'nin elli yıllık emeğiyte kurduğu
yapıyı işletmecilik becerileriyle para makinesine
dönüştürmeye çalışanları ayıplıyorum.
Yayınevlerine de bir sorum van Yalnızca satı-
lan kitaplarınızı mağazasına alan bir kitabevi,
mesleğinizin geleceğiyle oynamıyor mu? Karşı-
lığında sizler de ona hiç kitap vermemeyi düşün-
mez misiniz?
Hoş, siz düşünseniz de, içine girilen bu süreç,
yalnızca getirisi daha yüksek olan yabancı der-
gi ve kitaplann satıidığı kitabevi anlayışına doğ-
ru gidiyor.
Fransa'yı tanıyan bir arkadaşıma sordum, böy-
le şeyler orada olur mu diye, yanrtı netti:
"Franstzlar, ahlak duygulan olan insanlardır böy-
le şeyler yapmazJar."
Ankara'da 3. HaHdıifim Günteri
• Kültür Servisi - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih
Coğrafya Fakültesi Halkbilım Topluluğu ile ODTÜ
Türk Halkbüim Topluluğu'nun birlikte
düzenledikleri '3. Halkbilım Günleri' başladı.
ODTÜ'de gerçekleştınlen ve 3 Mart tanhıne kadar
devam edecek olan Halkbilım Günleri çerçevesinde,
bugün 15.00'te düzenlenecek panelde 'Anadolu'da
Küfür Kültürü ve Mizah' konusu tartışılacak. Bu
söyleşıye mizah yazan Cıhan Demirci, karikatürist
Devrim Demiralp ve DTCF (Dil ve Tarih Coğrafya
Fakültesi) öğretim görevlisi Yrd.Doç. Dr. Atilla
Erden katılacak.
K Ü L T Ü R İ Ç t Z Î K
K Â M t L M A S A R A C I