23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 MART 2000 ÇARŞAMBA 14 J. LJxi. kuttur@cumhuriyet.com.tr 5-15 Temmuz'da gerçekleşecek 7. Uluslararası İstanbul Caz Festivali'nin isimleri belli oluyor Etnik ve altematif müzik ağırkkta • Buena Vista Social Club'la açılacak festivalde Tony Bennett, Brian Ferry, Natacha Atlas, Cheb Mami, Patricia Barber, George Dalaras, Nicholas Payton Big Band, The Trumpet Summit, john Nugert Quintet, Önder Focan, Kerem Görsev ve tlhan Erşahin yer alacak. CUMHURCANBAZOĞLU B'ı yd 5-15 Temmuz tarihleri arasın- da düzenlenecek olan 7. Lluslararasj İstanbul Caz Festivali'nin programı belli olmaya başladı. Geçen yd NATO'nun Kosova'ya as- keri müdahalesi nedeniyle müzikçiler fazla dolaşmayınca festival yüzünü büyük ölçüde caza dötımüştü. Bu yıl ise yönetim, yine moda eğılimleri iz- lemeye özen gösteriyor ve etnikle al- tematif müziğin ağırlıkta olduğu bir program hazırüyor. Müzık çevrelerinde uzun süredır ko- nuşulan isimlerin bir bölümü listede yer alırken Tom Jones, Keith Jarreth, Pat Metheny ve son anda mekân sorunu ne- deniyle gelmekten vazgeçen Ererything ButTbeGiri yok... Harbiye Açıkhava Tiyatrosu, Atatüık Kültür Merkezi, Roxy ve Babyloon'da düzenlenecek olan festivali bu yıl Bo- ena Vîsta Sodal Club açıyor. Compay Segundo gelmiyor Buena Vista Social Club, Alman yö- netmen Wîm YVenders'ın, Küba'nın 'müzikfelsefesi'ni anlatogı fılme adı- nı veren grup. Bu yapıt yardımıyla geç de olsa uluslararası ûnü yakalayan ekipten doksanını aşmış Compay Se- gundo'nun albümü yok satıyor, 72 ya- şındaki tbrahinı Ferrer de gençlik rü- yasını gerçekleştinp albümûn tanıtımı için dünyayı geziyor. Filmde Ry Cooder'ın önderliğinde bir araya toplanıp albümlerinı nasıl doldurduklan anlatılan bu eski kuşak müzisyenlerden Istanbul'a tbrahim Ferrer ile düet yapan Omara Portuon- do geliyor; Compay Segundo ise yok. Festivalin ağır toplanndan bir diğe- ri ise 72 yaşındaki Tony Bennett. Biz- de önemlı bir dinleyici kıtlesıne sahip olan, her çıkardığı albüm günü günü- İbrahim Ferrer TonyBennett Jethro Tull geliyor Yakın tarihte istanbul'da önemlı bir konser daha var, geçen yılın so- nunda J-Tıd albümüyle geri dö- nen ünlü Jethro Tnl 14 Mayıs Pa- zar günü İstanbul Açıkhava Tiyat- rosu'ndakonser verecek. Sihüiı flüt- çü lanAndcrson ve dastlannın kon- ser bileüen Knrban Bavranu'nı ta- kip eden günlerde satışa çıkacak ve satış noktalanyla bilet fiyatlan da- ha sonra açıklanacak. Konseri dü- zenleyen Majör Organizasyon, Men At Work'ü de getirmeye çalışıyor. Natacha Atlas Brian Ferry CbefoMami BurfaanÖçal ne yerlı piyasaya sürülen Bennett, yıl- lar geçse de Amerikan müzığının 'en iyi fisıldayan adamı' olmayı sürdürü- yor... Geçen yılın sonunda As Time Goes By adlı bir albümle 4O'lı, 5O'lı yıllann sevüen parçalannı yorumlayan Brian Ferry, bu yüın diğer iddialı isimlerin- den biri. Yetmişlerin »en önemli gla- mour yıldızlanndan olan, grubu Roaty Musfc'le rock tarihine kalıteli işlerka- tan Ferry, son albümündekı caz tadı olan, bol piyanolu, bol nefesli aletler, kontrbas, davul, gitarla bezeli parça- lannın yanında hıt çalışmalanndan da ömekler verecek... Festivalde 'etnik'e aynlan bölüm çok renkli geçeceğe benziyor. 'Etnifc- çikr'den Natacha Atlas, Cheb Mami ve Burhan Öçal çıkacak sahneye. TransgtobalUnderground grubunun Mısır asılh Füistinli Yahudi solisti ve dansözü Natacha Atlas, şu anda Do- ğu'yu Batı'ya taşıyanlar arasında 'et- no-dub' dahnda en etkın çalışmalan ya- panlann belki de birincisi. Son olarak üçüncü solo albümü Ge- dida'yı yayımlayan Atlas, Jean Mk- hekJarre'ın yeni çalışmasına da voka- liyle katüdı. Burhan Öçal ise Türkiye'yi dünyanın dört bir yanında başanyla temsil eden çok üretken bir müzik ada- mı. Yıllardır ülke dışmda Anadolu ri- timleri ve oryantal temalar üzerine bin- dirdiği sound'la yoluna devam eden Öçal'ın en önemli özelliği müziğini çeşıtlı ortak projelerle müzıkseverle- re aktarması... Sting belki 2001 'de gelecek Cezayırli Cheb Mami bızde çok ta- nınmamasına karşın besteleriyle bir- çok Türk şarkıcının albümlerinde yer alan, Rai müziğinin zırvedeki en üret- ken isimlerinden biri. Şarkılanyla genç- leri günah işlemeye davet ettiği iddi- asıyla köktendincilerin ölüm listesin- de yer alan Cheb Mami, bugünlerde Sting'le birlikte yorumladığı Desert Rose adlı parçayla listelerin en üstün- de geziniyor. Bu yıl Cheb Mami fes- tivalde; temmuzda Avrupa'da turnesi olmayan Sting ise bir ihtimal gelecek yıl... Geçen yıl Bregoviç'le yapüğı albü- mü Türkiye'de yayımlanmış George Dalaras da festivalin dığer sürpriz isimleri arasında... Caz bolümünde ismı kesın belli olan- lardan Nicholas Payton Big Band çok önemlı. Daha önce, 1997 yılında dört- lüsüyle festivale konuk olan Payton, çok genç bir trompet yıldızı. New Orle- ans'ta büyüyen, Marsalis'lenn gözeti- minde yetişen Payton sahnesı çok kuv- vetlı, blues yanı çok gelişmiş bir yete- nek. Bir de cazda süreklı arayışlar için- de olan Patricia Barber (vokal, piya- no) var listede. Cazın diğer isimleri The Trumpet Summit (Jon Faddis, Lew SoloflF, Randy Brecker, Terell StrafTord), John Nu- gert Quintet (Randy Brecker'la). Bizden ise Onder Focan 'Purpte in Bhıe' adlı projesiyle, Kerem Görsev, St Petersburg PhiDannonic Orchestra'yla, llhan Erşahin, Wax Poeitk'le festival- de yer alacaklar. 'Altematif bölûm'den de belli olan- lar ise elektronikçiler Letflekt ıle Ro- niSize. -..- • » Taboriyle birlikte alacak ŞârâSayın'a Goethe Madalyası GÜNERYÜREKIİK Goethe-Institut'tan yapılan açıklamaya göre bu yılki Goethe Madalyası'na, tiyatro yönetmenı ve yazar George Taboiri'nın yanı sıra Türkiye'den Şârâ Sayın da değer görüldü. Goethe Enstıtüsü'nün 1954'ten itibaren her yıl, Alman dilıne katkısı olan kışılere verdiği ödüle aynca mimar Danid LJbeskmd, Berlin-Branden- burg Güzel Sanatlar Akademisi Başkanı ve ya- zar György Konrad ile Ingiltere'den Nicboias Boyie ve Mısır'dan da çevinnen ve düşünür Ab- del- Ghaffar Mikkawy de değer görüldü. Her yıl Jobannn VVolfgang vonGoethe'nın ölüm yıldönü- münde venlen ödül, 22 Mart'ta Weimar'da düzen- lenen bir törenle sahiplerini bulacak. 1926 yılında İstanbul'da dogan Şârâ Sayın, bi- lımsel yaşamına Germanistik ve Türkoloji eğiti- mi görerek başladı. İstanbul Üniversitesi Edebi- yat Fakültesi Alman Ehh ve Edebryan Bölümü'nde profesör oldu. Sayın, 1972 yıhnda Lötfn Gnçer, Berke Vardar, Akştt Göktürk ve Özcan Başkan ile birlikte tstanbul Üniversitesi bünyesinde Ya- bancı Diller Yüksek Okulu'nu kurdu. 1992 yılın- da Alman dili, edebiyatı ve kühürü üzerine yap- tığı başanlı çalışmalanndan dolayı birinci dere- ce Alman Liyakat Nişanı aldı. Şârâ Sayın çalış- malannı ağrlıklı olarak Gr9pam;Goeflıe, Böch- ner, Christa Wolf, Kafka, Enzensberger gıbı ya- zarlann yapıtlannın yanı sıra yazınbilim, yazın- da dil sorunsalı, alımlama estetiğı, yorumbilim, kültürlerarası etkıleşim, kültürel kimlik konula- nnda sürdürüyor. Sayın'ın birçok dergi ve kitap- ta yayımlanan makalelerinin yanı sıra yayına ha- zırladığı lzmirer CoDoquien (G. Aytaç, V Rehberg ile birlikte) Bağlam ve 1Ü Alman Dili ve Edebi- yatı Dergileri, Çağdaş Avnsturya öyküfcri, Seç- kı, 1994 (Ada Yayınlan); Lerntradioonen nnd Fremdsprachenenverh (G. Bechtold ile birlikte), 1995 (Türkıye Almanca Öğretmenleri Derneği Ya- yını) adlı kıtaplar ve Metinlerle Söyleşi, 1999 (Multüingual) kitabı yayınlan arasında yer alıyor. Goethe Madalyası'na değer görülenlerden Ge- orge Tabori, Alman dilinin önde gelen kozmopo- lıt sanatçılanndan biri olarak nıtelendınlıyor. 1914 Budapeşte doğumlu olan Yahudi asıllı tiyatro ya- zan ve yönetmeni Tabori, savaş sonrası Alman- ya'nın tiyatro dünyasını yakından etkılemiş bir sa- natçı Hitler faşizmını kara mızah bir dılle eleşti- ren, Almanya'nın Nazi geçmişine aıt tabulara karşı çıkan oyunlarryla tanınan Tabori, savaş sı- rasında ABD'ye kaçmış, Hollyvvood sinemasına çeşıtlı senaryolar da yazmıştı. Ancak 'Ekspre- mentel' (deneme) tiyatrosuna önem veren Tabo- rui savaştan sonra Almanya'ya dönmeyi ve araş- tınnalannı burada sürdürmeyi tercıh etmışti. Şu günlerde BerUner Ensemble'da iki oyunu bırden repertuvarda olan Tabon, ünlü Vryana Burg Ti- yatrosu'nda da cahşmalar yapü. T 'Aşk aslındaçifteyalnızhktır' Orhan Çetinkaya'nın resimleri insan yaşamının çelişkilerini anlatıyor ESRA AIİÇAVUŞOĞLU Orhan Cennkayaresimlerinde in- sana dair ne varsa kullanıyor; aşkı, yalnızlığı, mutluluğu, hüznü... 0nun; 'Aşk çifte yahuzhknr' demesi boşu- na değıl elbette. Sanatçının resimle- ri, kalabalık içındekı yalmzlığunızı, bir köylünün kendi sefaletine gül- mesini, kısaca insan yaşamının tüm çelişkilerini anlatıyor. tnsan Uişkile- ri, bireyin 'birey' olduğunu anlatan ne varsa, her şey onun resünlerinin temel izleği. 1950 yılında GaziEğitim Enstitü- sü Resim Bölümü'nü bıtıren, yedi yü resım öğretmenhği yapoktan son- ra Devlet Opera ve Tiyatrosu'nda 25 yıl dekoratör olarak ellinın üzerinde dekoıa imza atan Orhan Çetinka- ya'nın resim sergisi 9 Mart'a dek Doku Sanat Galerisi'nde açık kala- cak. -Sergilediğinizresimlerinberbiri farkhüshıpUrdav'apılmışoimalany- ladikkatçeldyori ORHAN ÇETtNKAYA-Evet Re- sımlerunın belki de en önemli özel- liği, hemen hepsinin ilk bakışta fark- lı sanatçılaruı elinden çıkmış izleni- mıvermesi...Ydlarönceaçtığunbir sergiyi dolaşan yabancı izleyiciler; M San«tçıbuta tamşmakistiyoruz'' de- diler. Aslında bu cümle, yıllardır ne- yin peşinde olduğumun en büyük göstergesı. Yülardır, tekpencereden bakmamak içın uğraşıyorum. t Dun»ganhğı sevmiyorum' -Resunkrirûinanatemasımmsan- br,insanüişküeriolusturuyor-. Bire- yin yalnrahgııu bemen her resminiz- degöröyonız.Resnnkrinizneyin,ne- ferin üzerine temefleniyor? ÇETtNKAYA -Dediğıniz gıbi ön- celikle insan teması çok ağırbasıyor. Sanatçı. yolda yürürken bile ınsanı gözlemelidir. Insanın düşüncesinı okumak, iç dünyasını yakalamak için büyük bir açgözlülükle çaba harca- malısınız. tnsan ilişkileri, dertleri, sevinçleri, ınsana dair ne varsa on- larla ilgilenme zorunluluğu olduğu- nu düşünüyorum. - Resimlerinizde aşk, âşıklar da önemli bir yer tutuyor_ ÇETtNKAYA - Aşklara ben, çif- te yalnızlık diyorum. Ama burada yalnızlık sözcüğünün ağır basma- masını ıstiyorum. Insanlar kalaba- lıkta da yalnızdır... Hiçbır zaman sait sevinç, mutsuzluk diye bir şey yok. -£• (Fotoğraf: UĞUR DEMİR) .£nsanlar kalabalıkta da yalnızdır... Hiçbir zaman salt sevinç, mutsuzluk diye bir şey yok. Bu kavramlar, yanlannda paradoksal olarak karşıtlannı hep taşıyacak. Bu çeşitli temalar hep gidip gelecek belirli dönemlerde resimlerimde. Bu kavramlar, yanlannda paradok- sal olarak karşıtlannı hep taşıyacak En azından insan mutluyken onun bir gün aynlığa dönüşeceğını bılme- li. Bu çeşıtlı temalar hep gidıp gele- cek belirli dönemlerde resımlenm- de. Örneğin; Avuçianmda yüzün / Biçmtini bir tttrifi akhmda tutama- dığun göderin / Ben sana her bakış- ta dahabeterhasretim dızelerinı söy- leyerek, bir kadının yüzünü ellerim- le tutup, resimlerimde anlatmalıyım. Doyumsuz bir biçimde o yüzlen, gözlen. ışığı ve karanhğı işlemeye ça- lışacağım - Toplumla, çe\Temizle dertleşme- lerimtrin etkileri nasıl yansıyor re- simlerinize? ÇETtNKAYA - Gördüğünüz, ya- şadığınız, baktığınız yerleri kendi objektıfinizle yansıtırsınız. Atlan çok seviyonım önıeğin. Resimlen- me de sıkça yansıyor bu. Atlann za- rafeü, özgürlüğü sımgeleyişinden et- kılenıyonım. Durağan hiçbir şeyi sevmıyorum. Son sürat giden yaşa- mı yakalamak için sanınm onun hı- zıyla koşmak gerekiyor. Hatta uy- kulanmızı yenecek kadar koşmamız gerekıyor. Gece çalışmalannı çok seviyorum. Toplumun mutluluğu için yapmamız gerekenler hep omuzlan- mıza basar. Yüreğimizde mutlaka toplumsal problemler için harcaya- cak güç olmalı. Resimler sadece du- varlan süslememeli... 'Sanatçı hep aramah' -Serginizde Atatürk portreierinin yanı sıra tnönü ve Atatürk'ü yan ya- na gösterenresimJerede rasthyoruz- ÇETtNKAYA - Atatürk düşman- hğı ve ırtıca en büyük korkulanm- dan biri... Aşın saygım nedeniyle uzun süre Atatüık portresi yapmadım. Yaptıklanma imza koymadan bazı yerlerde gösterdim. Atatürk portre- sı yapıp, bununla öne geçmek iste- yen ınsanlar olduğunu görünce da- yanamadun. Buna hakkım olduğu- nu düşünüyorum. Ve Atatürk serile- nme başladun. Atatürk ile tnönü'nün bir arada resmedilmesı ise Cemal Kutay'ın tnönü'ye saldırdığı dönem- de oldu. Kutay'a saygım var, ama üzüntümü dile getinnek için Inönü ve Atatürk'ü bir arada gösterdım. -'Sanatçı arayandır' diyorsunuz. Nelerden beskniyorsıunız? Hep aramak... Sanatçı hep arama- lı. Tek bir bakış açısıyla yürümek bana ters düşüyor. Her sanatçının kendi laboratuvan vardır, olması ge- rekir. Ama bu laboratuvar, tıpkı ya- şamın kendisi gıbı her zaman yeni ile ıç ıçedir. Eve gıderken bile aynı yol- dan gitmemehsinız. Yoksa görme- meye başlarsınız. Bunun için özellik- le sanatta amatör bir ruh taşımak ge- rekiyor. Rflke; •'Sanat yapıa, tehti- kede ofananm deneyierini,sonanaka- dar götürebihnenin ürünüdür" der. Sağlam bu* yere sırtınızı dayamak değü önemli olan. Sanatçı her za- man tehlıkenin içinde olmalı... Ar- monik düzen aynı olmamalı. Bir re- sim, bir sergi tutmah' uısanı. Konuş- maya gerek yok, 'çakmah' biryerle- re. Bir yapıt iyi ise herkesi tutabilir, bir fistücçıyı da bir eleştirmeni de... Reynolds; "Her resim yeni bir aşk- ür" der. Sevmek bir güç işi galiba, sevememek bir şeylerin eksikliğin- den... DEFNE GÖLGESİ TURGAY FtŞEKÇİ Ayıp! Bir okur aradı. Osmanbey'de oturuyormuş. Ye- ni çıkmış bir şiir kitabını Rumeli Caddesi'ndeki Remzi Kitabevi'nde ve Nişantaşı D&R mağazasın- da bulamadığını, nasıl edinebileceğinı sordu. Aynı gün bir başka yakınma da yine yeni çıkmış bir inceleme kitabı için geldi. Henüz dağıtılmamış olabileceğini düşünüp, da- ğıtım bürosunu aradım. Aldığım yanrta inanama- dım. "Rafmaliyeti diye bir şey var" dedi, arkadaşım, "kimikitabevleri 'mal'/n rafta bekleme süresinin bu maliyetiçıkarmayacağını düşünerek şiir, inceleme deneme gibi hızlı satışı olmayacağını düşündük- leri kitaplan hiç almıyohar." Bu yanıta inanamadığım için Rumeli Cadde- si'ndeki Remzi Kıtabevi'netelefon edip mağazayö- neticisi olduğunu öğrendiğim Nalan Erduran'a aynı şeyi sorduğumda aynı yanrtı aldım. Şiir, de- neme, inceleme kitaplannı genellikle almıyorlarmış. • • • Kitabevi sahibinin elbette, magazasında sataca- ğı ya da bulunduracağı kitaplan seçme hakkı var- dır ama ölçü ne olmalı? Yeni çıkmış bir kitabı, üstelik bir süre sonra sa- tılmadığında geri verme hakkı varken, hiç almama, magazasında bulundurmama hakkı olabilir mi bir kitabevinin? Eğer böyleyse kitabevi neye denir? Yalnızca çok satılan kitaplann bulunduğu bir mağazaya kitabe- vi denebilir mi? Kitabevi olmanın yerlemiş kuraltan vardır. Kita- bevlerinde olabilecek en fazla çeşit kitap bulun- durulur. Kitabevlerinde müşterilerin sorulanna yanıt verebilecek bilgili insanlar çalıştınlır. So- kaktan rasgele toplanan gençler değıl. Neden bir tane bile hangi kitabın hangi yayınevinden çık- tğını, yazannı, özelliklerini, baskısının bulunup bu- lunmadtğını bilen insanlar çalıştınlmaz bu kita- bevlerinde. Sorulan sorulara boş boş bakan za- vallı gençler mi daha çok para kazanmasını sağ- lıyor kitabevinin? Kitabevi, aynı zamanda kitaplann gezilip gö- riildüğü, incelendtği bir kitaplık değil midir? Remzi Kitabevi de kurulurken böyiesi amaç- laria kuaılmadı mı? O Rezmi Kitabevi ki, kuruluşunda ilk yayımla- dığı kitap bir şiir kitabı. Nâzım Hikmet'in Sesi- ni Kaybeden Şehir'\d\r (1931). Onyıllar boyu yayın dünyasının saygın bir adı olma onurunu kitaba, yazara saygılı çalışmalar- la kazanmadı mı? Dahası bugünkü anamal biri- kimini bu süreçte sağlamadı mı? • • • Remzi Kitabevleri açılırken gidip gezmiş, se- vinmiştim; çağdaş, tertemiz, okura sevinç vere- cek yeni kitabevlerine kavuşuyoaız diye. özen- le aynlmış küçücük bir bölümde de yayınlanmış şiir kitaplanndan ikişer ümek getirtilip konmuş- tu. Yakın zamanlarda bu bölümün ortadan kalk- tığını fark ettim. Dahası kitabevinin girişinde bulunan Yeni Çı- kan Kitaplar bölümündeki raflarda da artık yeni çıkan kitaplar değil, yalnızca Çok Satılan Kitap- lar sergileniyordu. Yeni Çıkan Kitaplar rafındaki kitaplarla, yanındaki Çok Satan Kitaplar raflann- da aynı kitaplar vardı. Üst kattaki küçücük şiir kitaplan bölümü de yok olmuştu. Kitabevinin gi- dip yerine bakkal dükkânı geldiğini o zaman an- layamamıştım, şimdi anladım. Remzi Bengi'nin elli yıllık emeğiyte kurduğu yapıyı işletmecilik becerileriyle para makinesine dönüştürmeye çalışanları ayıplıyorum. Yayınevlerine de bir sorum van Yalnızca satı- lan kitaplarınızı mağazasına alan bir kitabevi, mesleğinizin geleceğiyle oynamıyor mu? Karşı- lığında sizler de ona hiç kitap vermemeyi düşün- mez misiniz? Hoş, siz düşünseniz de, içine girilen bu süreç, yalnızca getirisi daha yüksek olan yabancı der- gi ve kitaplann satıidığı kitabevi anlayışına doğ- ru gidiyor. Fransa'yı tanıyan bir arkadaşıma sordum, böy- le şeyler orada olur mu diye, yanrtı netti: "Franstzlar, ahlak duygulan olan insanlardır böy- le şeyler yapmazJar." Ankara'da 3. HaHdıifim Günteri • Kültür Servisi - Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Halkbilım Topluluğu ile ODTÜ Türk Halkbüim Topluluğu'nun birlikte düzenledikleri '3. Halkbilım Günleri' başladı. ODTÜ'de gerçekleştınlen ve 3 Mart tanhıne kadar devam edecek olan Halkbilım Günleri çerçevesinde, bugün 15.00'te düzenlenecek panelde 'Anadolu'da Küfür Kültürü ve Mizah' konusu tartışılacak. Bu söyleşıye mizah yazan Cıhan Demirci, karikatürist Devrim Demiralp ve DTCF (Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi) öğretim görevlisi Yrd.Doç. Dr. Atilla Erden katılacak. K Ü L T Ü R İ Ç t Z Î K K  M t L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle