16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S 6 ŞUBAT 2000 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR [email protected] 15 Prof. Dr. Akşit Göktürk için...HAŞMET SIRRIAKŞENER 26 Şubat 2000 gerçek aydın, bılge in- san, bilım adamı, yazar, çevirmen ve ga- zeteci Prof. Dr. Akşit Göktürk'ün 12. ölüm yıldönümü... Geçen yıl Sayın Ok- tmy Akbal 23 Şubat 1999 tarihli Cumhu- riyefte "Akşit Göktürk İçin" başlıgı al- tuıdaki yazısında onun hakkında özetle şunlan yazmıştı: "Kim derdi ki, Van Li- sesi çıkışlı bir çocukgelecek, IstanbuTda Edebiyat Fakültesi'nin İngiliz DiB ve Ede- biyatı Bölümü'ne girecek, 7amanla asis- tan, doçentveprofesör olacak_ tngffiz ede- biyatmın en önemli yapıtlannı Türkçeye Itazandıracak. en saglam denemeJeri ya- zacak._ Bunu, bir çeşit mucize saymama- h mı? Göktürk'ün büyük çabasına, son- SUZ yaİHjpntana, saygl dııymanıah mi?" Prof. Göktürk için ölümünden beri çok yazıldı ve çok söylendi... 1996 yı- lında yayunladığınuz "Tanıtun Dene- me" türünde yazüanmızı içeren tt Van\tan Vaniköy'e" adlı mütevazı kitapçığımız- da, Van doğumlu, VanAtatürk Lisesi çı- kışlı bu bilge insandan söz ettnemek ol- mazdı. Nitekim bir bölümde ondan söz etmiştik. Yazunız, onun çevirisini yap- tığı ve 1969 yıluıda Türk Dil Kuru- mu'nun çeviri ödülüne layık göriilen "Robinson Crusoe" adlı kitaptan bir ahn- tıyla başlıyor ve şöyle devam ediyordu: Gerçek aydın, bilge insan, bdim ada- mı, yazar, çevirmen ve gazeteci Prof. Dr. Akşit Göktürk'ün ölüm yıldönümü. Belki etkinliklerle anüacak yine onun için çok şey söylenecek. Galiba en güzelini de Fazıl Hüsnü Dağlarcayazmıştı ardın- dan: "Sana yeni bir ağıt yazmayacağım, / BeidenKsinler inanmıyonım ki ötdüğü- ne" 1934 Van doğumlu, değerli dilbilim- ci, çevirmen, yazar ve eleştirmen Prof. Göktürk, Van Atatürk Lisesi'ni bitinniş, Istanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Ede- biyao Bölümü'nden 1960yılındamezun olmuştur. Biryıl sonra aynı bölüme asis- tan olarak girmiş, Lavvrence Durrerin Is- kenderiye Dörtlüsü'nün Teknik Özgün- lüğü konulu teziyle doktorasını vermiş (1965), sonra da sırasıyla doçent(1972) ve profesör (1978) olmuştur. Ölümünden birkaç yıl önce kendi ka- leminden kısa yaşamöyküsünü yazar- ken: "Bikiiğim, öğrendiğim, yaşadığun her şeyi kafamın, yüreğfanin yettiğince, kendi çabamla ediniyorum, bu koşullar- da olabikügince_'' demışti. Bizım kuşağuı, ortaokul lise yıllanna rastlayan yıllarda, üniversite öğrencisi olan Prof. Göktürk'ün yaz tatillerinde Van'a gelıştnde, başta onun çabasıyla ve diğer arkadaşlannın katkısıyla gerçek- leştirilen sanat etkinlikleri büyük ilgi toplardı. Programını hâlâ sakladığun, Moliere'den uyarlama "Cunri" oyunu- nun, îstanbul'dan kostümleri getirilerek sahneye konuluşundakı güzelliği anım- sıyorum. O yıllardaki olanaklar düşü- nülürse bu etkinliklerin ne büyük özve- ri ile hazırlandığı sanırun daha iyi anla- şıhr. Bu etkudiklerde Van Lisesi'ndenye- tişenlerin de elbette büyük katkısı olur- du. Prof. Göktürk'ün kaybından sonra, birçok yazar, eleştirmen, gazeteci ve bi- lün adamı onun için "günlük dalgalan- maJaragoredeğişnK-yenaydur nıtehğın- deki birleşerek kişıliğınden, yazarlığm- dan ve hocahğından övgü ile söz ederek yazmışlardır. Ömeğin Sayın Onat Kut- laronun için: "Sanatçıonunınunvedü- şünsel üretimde dürûsthık özeninin ay- dmlanmızarasındabflegenelahlâkiyoz- taşmaya paralelriaigafanmainrgöster- digi günümfizde Akşit Göktürk, ciddi kerteriderden biriydi. Yapbğı her işin ğrencilerim, çocuklaranız, sevgi içinde erdemi, hoşgörüyü, içtenliği, açıkyürekliliği, inançla yüceltsinler isterim. Insana saygı, her türlü yapmacığı, çıkarcılığı, ikiyüzlü buyurganhğı kovsun. Gönlümde üstüne titreyerek büyüttüğüm umut budur.' (deneme,arasünna,çeviri. inceleme) he- sabnu öoce kendine verebilenlerden bi- ri. Sayın Anday'ın deyişiyle bb> 'sis ça- nı.' Örtahkta çok görünmemiş ofanası, yapdğı işinönemsizMgiiKİendegfl, yaban- a yazarian ete ahrken okuma va da çe- viri konulanna eğiHrken gösterdiği oîa- ğanüstückklryette,geırçeldeş1m)iğidÛ2ey- leçokönemhydi Birde30ydhk,çok sev- diğiın bir dostu yitirdiın. Çıkar gözet- mez bir dosthık. Bence bu da çok önem- li, özellikle günümüzde" diye yazmış. Edebiyat Fakültesi'nden hocası sayın M A ma Urgan ise kaybından sonra Cum- huriyet gazetesindeki sözlennde şunla- ra yer vermişti: "Akşit Göktürk khnfle- ri gibiyabana okuDarda dî öğrenmemiş- ti. Varhkb çevreterde yaşamanın koby- hldanndan da vararianmanuştL Her öğ- rendiğini yahuz öğrenmişti. Ve esash öğ- renmişti Ne denli esaslı öğrendiğuıi ya- znannda. latapbnnda, çevrflerinde ka- nıdadL AkşitGöktürk gSbibir öğrencim oMuğu için gururlanr.orum." Sayın Prof. Dr. Şerafettin Turan ise onun kaybının ardından "Çağdaş Türk D&F dergisinin Nisan 1988 sayısında şöyle yazmıştı: u Ölçülülük,çahşkanhk, güvenflirtik. açıknk_ Onunla hemşeri ot- nuunız belli oranda da olsa aramızda duygusal bir yakmhk doğurmuştu ama Akşh Göktürk, bilgtsive davTanışlan ile bsa sürede dikkatleri üzerine çekmişti. lutarnbğı ve dudağmdan eksilmeyen gü- hımsemesiyse kendtsine gönül kapdan- nm açılmasını sağJamıştı. Türk Dil Ku- rumu'nda yıllarca birlikte çalışbk. Aka- demik basamaklan güvenilir adımlarla çıkmakla kalmamış, binmde oMuğu ka- dar yazm, dfl ve düşün alanında da ülke çapıiMİa hakh bir üne kavuşmuştu. O ay- nı zamanda bir savaşım adamı idi. Ger- çekleri, doğrulan, Kiliği ve güzelliği sa- vunmadan yılmayan bir savaşımcu.. En sonunda \oruldu ve ufkumuzdan kaydı ama örnek ahnacak bir yaşamın tûm ürünkrini,izleriniveanriarm bn-akarak- Gönkmdebesiediği umutiardabunbr de- Pmiydi?'' Prof. Akşit Göktürk'ün ölümünden sonra anısına yayımlanan "Akşit Gök- türk'e Saygı" adlı kitapta, daha birçok bilim adamuun, yazann ve öğrencisinin onun için övgü ile, sevgiyle ve özlemle yazdıklannı görüyoruz. Aynı kitapta *Birkaç Çizgi>ie Ben" başhğıyla kendi kaleminden kısa özgeçmişüıi şöyle ak- tanyordu. "Öğrencikrinvçocuklanmız, sevgi içinde erdemi, hoşgörüyü, içtenfi- gj. açıkvüreklniği, inançlayüceltsinler is- terim. tnsana saygı, her türlü yapmao- ğı,çıkarahğı, ikhüzlü buyurganhğı kov- sun. Gönlümde üstüne titreyerek büvüt- tüğûm umut budur." * Yargıç, Istanbul 10. Asliye Tıcaret Mahkemesi Başkanı Şehir Tiyatroları Krzystof Choinski'nin 'Kapıyı Aç' oyununu sahneliyor istenmeyen sonu AYŞEKÖKSAL Birkadmbügisayann başın- da yazı yazıyor. Karşısındaki şey duşünmeden boş boş te- levizyon seyrediyor. Ikısi de bunalmış, sıkılmış... Paylaş- mak istedikleri bir dertleri var ama o kadar yabancılaşmışlar ki, susmak birbirlenni dınle- mekten çok daha kolay gelı- yor. Yönetmenlıgmi Taner Bar- las'ın yaptığı, Polonyalı oyun yazan KrzystofCnoinski'nın 'Kapıyı Aç' adlı oyunu. insan- lann gözü ve beyinleri kapa- h olarak devam emrdikleri ya- şamlannda ancak çok büyük bir kayıp meydana geldiğın- de ve yaşamlan ellerinden ka- yıp gittiğinde bazı 'gerçelde- ri' sorgulamaya başladıklan- nı anlatıyor. Zihni Küçumen'in Türk- çemize kazandırdığı ve ilk olarak 1979 yıhndaradyooyu- nu olaraktiyatroseverlerinkar- şısına çıkan 'Kapıyı Aç' oyu- nu, HarbiyeCep Tiyatrosu'nda sahneleniyor. tki kişilik oyvmda, Taner Barlas ve Tomris tn- cer rol alıyor. Oyunun dekor ve kostüm tasarımı BanşDinçel'e, ışık tasanmı ise CengizOzdemir'e ait. - Cboinski bu oyunn 1970'lerde yazmış. Oviınu yeniden gündeme getirmenizin nedeni nedir? TANER BARLAS - Oyunun konusu güncelli- ğini koruyor, hatta daha da ciddi boyutlara van- yor. Aile içindeki iletişimsizlik ve çocuklann ih- mal edilmesi sonucundaistenmeyen 'son'lara doğ- ru itilmeleri çok güncel bir sorun olduğu için bu oyunu sahnelemeye karar verdim. Günümüzde insan ilişkileri de dahil olmak üzere her şey me- taya dönüşmüş bir durumda. Özellikle aile için- de yaşanan duyarsızlık ve sevgisizük anne-baba- yı evlatlanna ve kendilerine yabancılaştınyor. Yi- ne de yaşamlannı sürdürüyorlar. Zaten yaşamımız bizim dışımızda, toplumsal ve ekonomik yapı ta- rafindan programlanıyor. Bütün bu kaos içinde çocuklanmıza ayrracağı- mız vakit ne kadar, çocuklara göstereceğimiz il- gi ve özen ne kadar? Yorgun, bezgin ve umutsuz insanlann çocuklarla paylaşabileceği neler kalı- yor? Hiçbir şey. tnsanlar ancak kendi dertleriyle ilgıleniyorlar. Bu oyundakı ailede de her şey ön- ceden programlanmış ve ış bölümü yapıhnış. Gö- rünürde 'mükemmel bir aile' tipi bile denılebilir. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) r yunun yönetmeni Taner Barlas, 'Kapıyı Aç'taki amacın, aile gibi küçük bir birimden yola çıkarak toplumun psikolojik, pedagojüc, ekonomik ve hatta geri planda da olsa politik sorunlan sorgulamak ve tartışmak olduğunu belirtiyor. Çocuklanna ellerinden gelen her şeyi sağlamış- lar. Ama bu işbölümü bireyleri motorize ve duy- gusuz bir yaşama itmiş. Sanıyorum ki oyunu iz- leyen birçok kişi kendisinden izler bulacak. Ben ne yapıyorum, çocuklanma nasıl davranıyorum di- yebilecekler ve felakete doğru gözleri kapalı sü- rüklenmekten kendilerini sıyırmaya çalışacaklar. - Bu uetişim kopukluğunun evİUiğin eskimesi' fle hiç ügisi yx>k mu? BARLAS- Evlıhk tabii ki eskimiş. Ama bu es- kime belki sadece daha az özen şeklinde ortaya çıkabilirdı. Bu ailede ise sevgisizük ve duyarsız- hk hâkım. Bu, ister istemez çocuklanna karşı da yabancılaşmayı ve duyarsızlığı getiriyor. -O}iınu izlerken, ikiIdşininbirbirkrini anlama- maiannın altnıda biraz da benciinkve aşın birey- seueşmenin etkfleri sezînyDr _. BARLAS - Çünkü dünyanın sistemi, insanlan sadece kendini düşünmeye itiyor. Ancak bir fela- ket karşısında özbenliklerinden sıynhp ne yaptık- lannı düşünmeye başlıyoriar. Bu noktâdabile hiç- biri kendisinin suçlu ohna ihtımalinı kabul etmi- yor ve 'görevini' yenne getirdiğini iddia ediyor. Kendileri dışında bir suçlu buhnak, hayali bir in- san yaratıp rahatlamak amacındalar. Bütün soru- nu kendilerinden uzakta tutmaya çahşıyorlar. Ama sonuçta dönüp dolaşıp kendilerine tosluyorlar ve becerebıldiklen ölçüde 'özekştiri' yaptüdan za- man en azından hayatlannın yeni döneminde tavırlarının ne olacağına daırbir soru ışa- reti bırakıyorlar seyircinin ka- fasmda. Ya^dıklan bu süre- cinartık onlann yaşamlann- daeskisi gibi olmayacağı duy- gusunu seyirciye iletmekte yararvar. -Pekisizce gerçekten'konu- şabuiyoriar 1 mı? BARLAS- 20yılhkbırıüş- kuun büyük bir bölümünü bu duygusuzluk ve iletişimsizlik içinde yaşanuşlar. Hiç değiş- tırmeye de çahşmamışlar. Bir saat içinde bilinçlenip gerçek bir ıletışım kurmalan çok zor ama en azından bir çabanm se- zilmesi. göriilmesi yetiyor. - Neden boşanmryoıiar? BARLAS - Kendi kabuk- lan içinde o yaşamı benimse- mişler ve bir ahşkanlık edin- mişler. Tıpkı sigara içergibi. tnsan sigaradan nefret etme- sine karşın içiyor, her gün bı- rakmaya çahşıyor. Ertesi gün yeniden başhyor. Insanoğlu zaten rahatlanna düşkün var- lık, kolay kolay kazandıkları statüyü bozmak ve zoru başarmak istemez. Ayn- ca çocuklanna özgürlük ve maddi destek verme- leri, bu 'çadanuş' aılenın 'görevlerini' sürdürebil- meleri için devam ediyorlar. - Çocuklar konuşabflselerdi ne derterdi? BARLAS - Aslında kız çocuk sıkıntılannın sinyallerini veriyor. Babası sigara içtiğini anlayın- ca, 'sinirlerimi yaoşunyor, ara sıra içhorum" di- ye cevap veriyor. Baba da kızının neden sıkıldı- ğını anlamak yerine ona sigaranın zararlannı an- latmaya kalkıyor. Hatta o kadar ilgısiz ki, bu ko- nudakonuşmayı bile unutuyor kızıyla. Küçük oğ- lanın ise adı bile geçmiyor zaten. Hızh ve hoyrat bir gidiş içindeki dünyanın kaosu içinde baba da anne de tamamen 'ruhsuz' bir motor haline dö- nüşmüş. Hayatlannı verecekleri çocuklarını arök duyamayacak kadar sağır oknuşlar. - Sizce oyun, sadece evtflik kurumunun pedago- jik olarak incelenmesimi, yvksa toplumsal bir bo- yutu da var mı? BARLAS - Temelde o var zaten. Bu ekonomik yapı, insanlan bu makinenin içinde bir dişli olma- ya itiyor. Bu durumda insanlar birbirleri ile ileti- şim sağlayacak, duyarlılık gösterecek zamana ve güce sahip olamıyorlar. Oyununamacı da aile gi- bi küçük bir birimden toplumun psikolojik, peda- gojik, ekonomik ve hatta çok geri planda da olsa politik bir yığın sorunu sorgulamak ve tartışmak. Çağdaş Türk resminin ustalan, Galeri Nev'de Kültür Servisi - Abidin Dino ile ustam dediği ağa- beyi Arif Dino'nun eserlen 14 yıl aradan sonra 3 Mart- 4 Nisan tarihleri arasmda Ankaıa Galeri Nev'de sergilenecek. Sergide, Flkret Mualla, tlhan Koman, Erol Akyavaş gibi yitirdiğimiz sanatçılann yam sua Tiraje, Komet, Utku Varhk, Mehmet Koyunoğlu gibi resim sanatunızm genç kuşak temsilcüerinin de ya- pıtlan yer alacak. 'Hayal/ Hakikat', 'Dûş/ Deneyim', 'Asıl/Temsfl' gibi temalar çerçevesinde üç kuşağı bu- luşturan sergide iki ciltlik 'müzekhap'ta sanatsever- lerin ilgisine sunulacak. Üzgür SeyirteP 1 pesim sergisi • Kültür Senisi- Izmir Aphrodie Sanat Merkezi, lsmail Yalçın, Selçuk Togul, Şebnem T. Çamdalı, Hüseyin Sartaş, Muzaffer Genç, Mehmet Arpacık, Fahir Aksoy, Sevil Yetkin,Betül . Ergün, Gülseün Çağıroğlu, Gülseren Güvenilir, Bengisu Yüdınm ve Uğural Gafiıroğlu'nun yapıtlannı sergüiyor. Nâzım Hikmet'in 'Sen Mutluluğun Resmini Çizebilir misin?' sözünden hareket ederek oluştunılan ve 28 Mart'a dek sürecek sergi, naif sanatın tüm söylenenlere karşın bir mesaj ıletme yöntemi olduğunu vurguluyor. Içerikleri, biçimleri, dokulan ve teknikleri diledikleri gibi kullanan sanatçılar, çalışmalanyla fantastik öğelere ve hayal gücüne yer veriyoriar. Yönetmenterden Uınııtiu tepki • İSTANBL'L (AA) - Film Yönetmenlen Dernegi, son dönemde Yılmaz Güney hakkında yapılan tartışmalara kendi üslubuyla tepki gösterdi ve sanatçının fıbnlerinden 'Umut'un gösterimini, Beyoğlu Sinemasf nda gerçekleştirdi. Fatoş Güney, Aüf Yılmaz, Ali Özgentürk, Berhan Şimşek, Deniz Türkali gibi pek çok sanatçının katıldığı gösterim öncesi kısa bir konuşma yapan Dernek Başkam Yavuz Özkan, Yılmaz Güney hakkındaki tartışmalarda sessiz kaldıklannı, çünkü bu tartışmalann üslubundan rahatsız olduklannı behrtti. Özkan, "Bir yaratıcı, eserlenyle varolur ve tarihte yerini ahr. Şimdi sizi senarist yönetmen ve aktör Yıhnaz Güney'in yaratüğı 'Umut' fîlmiyle baş başa bırakıyorum" dıye konuştu. Fatoş Güney ise eleştiriler konusunda, "Bence en güzel cevabı onun fümleri verecek" dedi. Ailesi, Lorca'nın başyapıtını istiyor Kültür Servisi - tspanyol şair ve oyun yazan Federico Garcia Lorca'nın, sahıplık hakkı taruşma- lanna yol açan el yazması başya- pıtı Londra'daki bir müzayede evinde kilit altmda akıbetini bek- liyor. Aile, Christie's müzayede sa- lonunda, 150 bin pounddan açı- karmrmaya çıkanlması düşünülen başyapıtı elde etmek için kıran kırana bir mücadele vererek satış- tan üç gün önce durumu yüksek mahkemeye aksettirdi. Yapıtın Christıe's'dekı satışını şimdilik 11 saatlığine durdurma- yı başaran Lorca ailesinin yedi üyesi, şairin 60 yıl önce kayıpla- ra kanşan 'Poeta en Nueva York' (Nevv York'taki Şair), başlıklı şi- irlerinin kendilerine verihnesini ve 15 bin poundluk tazminat ta- lep ediyorlar. Başyapıt, Lorca'nm New YoTk deneyüninin yam sıra kendisini terk ederek tngiliz bir kadmla ev- lenen sevgilisi heykeltıraş Emino Aladren'm yaşattığı üzüntüyle esinlenerek yazıhmş şiirleri içe- riyor. Franco'nun dehşet saçtığj Is- panya tç Savaşı sırasmda 1936 Ağustosu'nda yaşamını yitiren Lorca, şiirlerini ölümünden kısa bir süre önce, yayımcısı JoseBer- gamin'e emanet etmişti. Lorca'nm tüm mirasını bvraktığı ve Mad- rid'deki Lorca Vakfı'nı kuran ai- lesi, şairin yapıtının el yazması- nın, 1940'ta Meksika ve New York'ta yayımlandıktan sonra or- tadan kaybolduğunu ve Lorca'nm yapıtı Bergamin'e armağan etme- diği açıklamasmı yaptı. 'New York'taki Şair'i, Lorca, 1929 ve 1930 yıllannda Colom- biaÜniversitesi'ndeyken yazmış, yapıt üzerinde ölümüne dek dü- zeltmeler yapmıştı. YERYUZU SURE F Muhtar JCâtırcıoğiu Hanta Koleksîyona Serçısı 25 Şubat-22 Nisa Kış Müzayedesi 200a • Istanbul Haber Servisi - Artıum Sungur Sanatevi'nin 10. kunıluş yıldönümü kapsammda "Kış Müzayedesi 2000" adıyla önceki gece Artium Sungur Müzayede Salonu'nda gerçekleştirilen müzayedede, Namık Ismail'in 1916 tarihli "Sedire Uzanan Kadîn" yağlıboya tablosu 12 milyar üraya satıldı. IVfiltenniumöa Dans' • ANKARA (ANKA) - Baleye, ;Senfonilerle Dans', 'Uçarcasına' ve 'Dansın Üç Rengi' yapıtlanyla geçen yıllarda yeni ve farklı yaklaşunlar getiren Ankara Devlet Balesi, bu yıl da 'Milleniumda'Dans' adlıyapıtlaAnkarah'" ' yf sanatseverlerin karşısma çıkacak. 'Mavi', 'Balonumu Geri Istiyorum' ve 'Concerto' adlı üç ayn bölümden oluşan 'Millenniumda Dans' bugün Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde sahneleniyor. Sahne tasanmını ve kostüm eskızlennı Andreas Wilkens'in hazırladığı yapıtın birinci bölümü olan 'Mavi'nin koreografısini James Sutherland üstlendi. 'Balonumu Geri Istiyorum' isimli ikinci bölümün koreografı Uğur Seyrek de kendi sahne ve kostüm tasarımmı Beethoven'm müzikleri eşliğinde sergileyecek. îngiliz koreograf Sir Kenneth Mac Millan'm hazırladığı 'Concerto' adlı üçüncü bölümün sahne ve kostüm tasanmını ise Peter Farmer yapü. BUGÜN • ADA KÜLTÜR'de 18.00'de Mor ve Ötesi grubu nükleer enerji karşm bir konser veriyor. (244 28 39) • BABYLON'da 22.30'da Afro-Küba grubu Sin Pabbras'ın konseri yer alıyor. (292 73 68) • FOTOGRAFEVİ'nde 16.30'da Üç Deniz Toptalugu, 'Yağmurtar Dinmeden' adlı albümünü kapsayan bir dinletı sunacak. (251 05 66) • ATATÜRK KTtAPUĞI'nda 11.30'da Orhan Kurt'un 'Knlda Gösterisi' yer alıyor (249 09 45) • BABtL KtTABEVt'nde 15 OO'te Aydm Engm ve Hüseyin Topçugil kitaplannı imzalayacaklar. (583 77 84) • tMGE KtTABEVİ nde 16.00'da Can Dündar'ın imza günü var. (348 60 58) Özerk Sanat Konseyi'nde yeniyönetim • Kültür Servisi-Özerk Sanat Konseyi Girişim Kurulu, altı sanat dalıda gruplaşan sanat örgütlerinin çahşmalannın eşgüdümünü sağlayacak ve Kültür Bakanlığı ile 1995'te imzalanan grotokol doğrultusımda Ozerk Türkiye Sanat Kurumu'nun hayata geçirihnesi için çalışmalar yapacak. Konseyin yeni • dönem başkanlığını ÇASOD üstlendi. Yeni girişim kunılunda ÇASOD Yönetim Kurulu Başkanı Rutkay Aziz, UPSD Yönetim Kuruhı Başkanı Nilüfer Ergin, MESAM Yönetim Kurulu Üyesi Fuat Güner, TODER-ÎŞTtSAN temsilcisi Başar Sabuncu, Mhnarlar Odası temsilcisi Vecdi Sayar, PEN Yazarlar Dernegi ve Edebiyatçılar Demeği'nden Öner Yağcı temsil ediyor. Genel sekreter olarak Vecdi Sayar'ı seçen Özerk Sanat Konseyi Girişim Kurulu, 31 Mart günü saat 10.00'da Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfi salonunda bir toplantı düzenleyecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle