Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 25 ŞUBAT 2000 CUMA
DİZİ
.Küreselleşme ile yoksullaşma köktendinciliği hortlattı, kadın haklarına saldın arttı
KadınlarirticakuşatmasındağtUKRANSONER
M
edeni Yasa'nın 74. yılında
Cumhuriyet Kadmlan
Derneği'ruıı düzenlediği
" Yeni Dûnya Düzeni Kadın ve Irtka"
konulu konferansta dünya
kadınlannın deneyimlerini
aktarmalan, bilımsel çalışmalann
sonuçlan, çağımızda yeri olmaması
gereken irticamn boyutlannı çarpıcı
bir bıçımde ortaya koydu.
Ağırlıklı İslam ülkeleri kadın
hareketlennın temsilcilen ile Türk
kadınlannın katıldıklan toplantıda
açıklananlar, şenatın ister radikal,
ister ılımlı, isterse terör hareketı
olarak artan örgütlenmesinin, ûlkemiz
ve dünya ölçeğinde en çok kadınlann
olmak üzere, insan haklannı ağır
tehdit altında tuttuğunu kanıthyor.
Şeriatın hangı bıçımi ile olursa olsun,
özel yaşam alanında çıkanlıp
toplumsal yaşama egemen olduğu
düzenlerde, eğitimsizlik, yoksulluk,
kadın haklarına yönelık saldınlarda
patlama yaşanıyor.
Sosyal güvence arayışı
8 ayn oturumda, 40"ın üzerindeki
Türk ve dünya kadın hareketlerinin
temsılcilerinin ortaya koyduklan
gerçeklerden kimı altı çızilmesi
gerekli alınnlarla ırtıcarun sadece
geçmışimiz ve bugünümüz içın değil
geleceğimiz ıçin de yaratnğı tehdıdın
boyutlannı sizlerle paylaşmaya
çahşacağız. Sosyal devlet kavramının
terk eddmesı, sosyal devlet işlevının
tasfıye edilmesi, 80 sonrası yıllar
irticamn gelişmesinde hızlı bir süreci
başlatıyor.
Z
engin Kuzey'in çıkarlan
yoksul Güney'de yeşil
kuşak projesi ile önce
radikal îslam sonra ılımlı
İslam hareketlerini
geliştirmeyi öngörüyor. İslam
ülkelerinde yaşananlar, şeriat
düzeninde, iktidardaki
mezhep ve tarikatlann anlayış
farklılıklan olsa da kadınlara
yönelik baskı ve şiddetin,
insan haklarına saldınnın
şiddetlendiğini ortaya
koyuyor.
y ^ o k u l u s l u sennayeden yana
I düzende sosyal devlet
^^/kavramının işlevı küçültülünce,
sosyal güvenlik şemsiyesinin dışında
kalan bıreyler ve topluralar dinci,
ırkçı örgütlenmelerin, tarikatlann
şemsiyesı altında sosyal güvence
aramak zorunda kalıyorlar. Sosyal
ilişki, sosyal güvenceden yoksıın
kalmış insan gizemcilığe başvuruyor.
Toplumda güç dengesı bozulduğunda
üretılen her düşünce güçlüden yana
oluyor.
Sennaye-emek dengesinin bozulduğu
bir dünyada kutsannıış düşünce
ortamı gelişiyor. Yerel kültürlerin
ululaşması süreci yaşanıyor. Ulus
öncesi kültürler, din egemen olurken
kadının ezilmesi artıyor.
Ümmet dayanışmasının değerli ve
önemli olduğu düşüncesinin
gelişmesi, dınin toplumlardaki
ağırlığının artması gerçeği ortaya
çıkıyor.
Şiddet, hoşgörüsüz ortam genişliyor.
İrtica kapital, teknoloji, dış ılişkıler
sahibı olarak sanayı öncesi ahlak,
inanç düzeni ile dayatıyor. Çağında
göreceli ileri, insan haklanndan yana
değer ve ölçüler, çağa uyarlanınca,
çok daha şiddet içeren, insan
Şeritçıyönetinderdekadma baskı şkkktfi bir şeküde artıyor. Sosyal hayuttankopanlankadmeyehapsedilnıeyeçahşdıyoı:
Turkiye'deki durum
Demokrasi
kullanıhyor
Tûrkiye'ye yönelik irticai getişmelerin önemli
bir ayağı yurtdışında hem de geüşmiş Baü
ülketerinde. Ahnanya'da Türk işçiler
arasında, yaşanan irtica hareketlerini '
inceleyen araştırma ve tebhgler, bu
hareketlerin demokrasi ve özgürieşme adına
destekknmesini de kapsıyor. Orneğin
okuliardaki din derslerinin Vlilli Görüş
Hareketine tesHm edilmesi, Türkçe dil
derskri yerine tarikadara teslim edilmiş din
derslerinin seçflmesi çarpjcı bir eğrami
yansmyor. Ahnanya'da Şeyhülislam
seçilınesine bik izin verflip buradan abnan
fetvabrla b z çocuklanmn okullardaki
yüzme, cimnastik derskrine sokulmamalan,
gP7İlftip kptıhnamahpnm sagfaınfhğı
aktanbyor. Demokrasi adma örgûtfenıneleri,
ekonomik kaynak yaratmalarma obmak
tanınan tarikatbr Töridye içindeki irtica ve
tarikat hareketierinin de önemli bir gdir ve
örgütiennıe kaynaklannı olusturuyorlar.
Türkiye'de Cumhuriyet ve devrimleıie
gehşen kadın haklan, siyasal ödünlerle,
sryasal İslamın, irtica hareketlerinin gefişmesi
Ue bağlanûlı yara ahyor. Türkiye'de de
demokrasi ve insan haklan paravanında
türban siyasal bir sünge yapıhp kadın
üzerinde tartışılarak önce kapah, yeterli güç
kazanıkhktan sonra da açık, kamuovuna
dönük yayümacıhk yaşanıyor. trtka ve
tarikatlann gücü, ekonomik kaynaklan
siyasetin ödün üstüne ödün vermesi, imam
hatip okuDan ile hme kazanıyor. Türkive
hane halkı gelir farklılıklanna göre dünyada
en adaletsiz 5 ülkeden biridir. Bu arada
uçurum giderek büyfimektedir.
Sosyoekonomik durum sağfağm, ama aynı
zamanda da irtkanm önemli Detirleykisi
obnaktadn-. Somıç olarak irticanın Türkiye
için birinci tehdit sayılması ve irtkaya karşı
savaş. çok önem kazannnştır. Cumhuriyet
değerferinin korunması, laikh'k. kadın
haklan için ohımhı ilk adun tehdkün
boyutunun algüanmaya başlanmasu zonmhı
ilköğretim ile desteklenmiştir. Ancak irtica ve
şeriatcı tarikatlann geüşen gücü,
ohışturduklan tehdit karşısında verilen
mücadele henüz çok yetersizdir.
haklannı, kadın haklannı gasp eden
boyutlar kazanıyor...
İrtica hareketlerinin
ortak klmncji
Cezayir, Tunus, Pakıstan, Filıstın,
Suriye kadın hareketlerinnı sözcülen,
kendı ülkelennde yaşanan şenatın
kadına yönelik baskılanndan,
irticamn kadın haklanna
saldınlanndan sayısız ömekler
venyorlar. Ülkelerin koşullan ile
bağlantılı şenatın uygulanışı, kadına
yönelik şiddetin bicimleri değişiyor.
Savaşla, şenatın buluşması kadının
yaşamını bir başka karabasana
çeviriyor. Kadın savaşta en çok bedel
ödeyen, özven gösteren olduğu halde,
savaş ve yoksullaşma ile bağlantılı
güçlenen şenatın kadına baskısı
ağırlaşıyor. Yapılan araştırmalar
şenatın yorumlanması, irticarun,
radikal dinci akımlann, terör
örgütlerinin farklı kimlik ve
davranışlan ile bırlikte ortak yanlannı
da ortaya koyuyor. Pakistan,
Afganistan gibi dınin önce insan
haklanndan, kadın haklanndan yana
yorumlanması sürecini yaşıyor. Sonra
seçımlerde halk desteğını hiç
kazanamayan. ama sokağa egemen
olan radikal İslam ağır basıyor.
Kadınlar önce eğıtun alamnda, sonra
iş yaşamuıda, sokakta çok ağır
aynmcılığa, saldınlara hedef
oluyorlar. Fılistin'de bir yandan savaş,
diğer yandan radikal lslamcı
hareketler kadını arada ezıp duruyor.
Sunye sosyalıst bir yonımla kadına
göreceli özgürlükler sağlarken savaş
ve yoksulluk, şenatçı akımlar amlamlı
bir gelişmenın yaşanmasına engel
oluşturyor.
D
evlet gücü ile şenatçı
yonımlan çağdaşlaştırmaya
çalışan Cezayır ve Tunus'ta da
şeriatcı terönst akımlann baskısı, hele
Cezayir'de yaşanan katlıamlann
acılan bir yana, sonuçta şenatın
devlet düzenine egemen olması,
kadmuı haklanna engel teşkil ediyor.
Ilımlı ya da radikal şenahn egemen
olduğu düzen, kadını ağır bir biçimde
eziyor. Çarpıcı bir ortak kimlik,
Mısır'da aydın hareketi, Pakistan'da
orta smıf, Afganistan'da okur yazar
olmayan Taliban hareketi olarak
ortaya çıkan ırtıcai hareketler, terör
örgütlennin yetiştirdiklen
militanlann, gelişmede ilk hedef
kıtlelennın genç erkekler olmalan.
Hem de sıcak göç yaşamış, eğıtimsiz,
yoksul, çevresine uyum
sağlayamamış, saldırgan kımlığı ön
planda. Bu hastalıklı ruh halındekı
gençlere kadın karşısında üstün varlık
olduklannın öğretilmesi, hem
saldırganlığı, hem kadına yönelik
şiddet ve baskının artmasını getiriyor.
İrtica bu mılıtanlar sayesinde hızla
güçlenıyor, saldırgan kimliği ile
kadınlar ve toplum üzennde şiddet,
baskı uygulayarak hem ekonomik,
hem örgütlü gücünü kathyor.
Gelişmede belırleyıcı öğe olan şiddet,
ekonomik güç, eğitımsız, çaresiz,
yoksul kıtleler arasında yayıhnayı
kolaylaştınyor. Bir başka önemli
ortak özellik dış bağlantılar. trtica
ülkeden ülkeye yayılırken çok önemli
dış kaynak ve destek buhryor.
Militanlar çok sıkı bir disiplin ve
eğıtimden geçiriliyorlar. Eğitimde
gündüz gece kılınan namaz ve dualar,
ezberler, ceza ve günahtan annma
adma verilen tekrarlar, dayak, şiddet
AfganistanTalîban ve kadın
Afganistan 1915te anayasasma kadm İHÜdarau,
feminist flkeleri sokan ük ûlke. Atatürk
devrimferinin bir benzeri program, kadm haklan
yaşama geçirflme sürecini yaşryor. Ancak tngütere,
ABD kaynakh destekk, yeşfl kuşak projesi
kapsammda bu ülkede hızla pek çok şey değişiyor.
Rusya'ya karşı verilen bağunsızhk savaşı içinde.
radikal İslama terör örgütkri hızla
gûçkniyor.insan haklanna, kadma yönefik şiddet
de_ Tabii bir de çok büyük bir yoksulluk.
eğkimsizMk gerçeği yaşanıyor. Sonunda Taliban
hareketinin iktidar ohnası Be biriikte kadının
çahşma hakknnn bile eünden ahndığı, her tür
sakhnya hedef olduğu bir döneme giriliyor.
Yıllaruu hapiste, bağunsızhk savaşı içinde gecirmiş
Afganh İrticaya Karşı Kadm Örgütü başkanuun
aniatttklan dinleyenleri aglanyor. Dünyanın en
falrîr, ancak mayın açısından en zengin ülkesinde.
sokaklarda yaşanan trajediye, kadma yönetik
şiddete, dünyanın insan haklan örgütlerinin, insan
haklan savunuculannın seyirci kahnalan
lanamyor. Ve Afganistan'da yaşananlann sağhk
sonuçiarmı yansıtan bir öp dergisînde yayımlanmıs
araşürmadan kimi ahnnlaru. Buunsel araşarma
Afgan kadınlannın yaşamındaki oiağanüstü sağhk
sonuçlannı sergiliyor. Araşürmaya konu olan yaş
ortalamalan 32 olan kadınlann yüzde 62'si Taliban
öncesi bir işe sahiptiler. Şimdi ise sadece yüzde
20'sinin bir işi var. Radınlann yüzde 71'ifiziksel,
yüzde 81*1 ruhsal sağhk bozukhıldanndan
yakuuyorlar. Yüzde 62'si sağhk hizmederine
ulaşanuyor. Yüzde 97'sinde depresyon, yüzde
86'suıda eodişe var. Yüzde 84'ü afleanden en az bir
üyeyi kaybetmiş. Yüzde 69'u kendüerinin veya aile
üyeterinin Taüban'ın tacizine uğradığmı anlatıyor.
Yüzde 68'min sosyal efldnükleri smra üumş.
Anlatnldanndan kimi örnelen. "Düştüğünıüz
yoksullıık. kızurun eğhim yapamayacakounası beni
demüyor. Gecekri uyuyamryonun. Yaşamımm bir
değeri olmadığını düşünüyorum."' Bir kadm
dokton "Tatibanın ilk günü pofis ofısime girdi. Her
şeyi talan etti. Nedenini sorduğumda 'Sen bir
kadmsuı, bana öyle yanıt venne yoksa seni şu
ağacın altma canh gömerim' dedL" Bir başka kadm
doktor: "Her şey mahvoMu, sürekB ağhyorum." 7
çocuklu, beslenme bozulduğu olan bir kadm:
"*\oksulluğun da yoksuluyuz. Arük böyie
yaşamaktan yorgunum. Yaşam koşullan çok
kötüleşti. Sağhğmı da çok kötü. Kann ağnsı,
çarpıntı var." Bir eczacı: "Araba kullanmam yasak.
tek başına taksiy e binemem, belediye otobüsüne
binemem. Kadınlar için özel var ama a/- Şansıma
bir eczanede yardımcıhk buldum, yoksa ölürdüm."
Bir sosyal çahşmacı: "TaKban'ın ilk aylan felakettl
Hep dövükhlk. Baştan aşagt kapanmazsak dışan
çıkamıyoruz."' Sağhk hizmetioe ulaşılamryor.
Nedenİeri ise şöyle sıralanıyor: Yüzde 61 ekonomik,
yüzde 48 kadm hekim yok, yüzde 36 kadm
bağunsız hareket edemiyor, yüzde 21 hastanekr
kadm hastayı reddediyor, yüzde 27 muayeneye
götürecek künse yok. 1997'de kadm ayn
kurumlardan hizmet alacak diyen Taliban sonra
500 bin kadm için, 35 yatakh, kötü donanımh bir
hastane ayuth. Dış baskuaria tanınan esneklikten
sonra kadın ancak bir erkek akrabanm yanmda
muayeneye gidebuıyor. Kadnılar önce eğitim alanında, sonra iş yaşamında, so-
kakta çok ağır aynmcmğa, sakhrdara hedef oluyorlar.
milıtanı istenen kıvama getiriyor ve
örgüt istenen dısıplın altma sokulmuş
oluyor. Ve irticaya dayalı bütün
örgütlenmelerin tartışmalan kadm
üzerinde ağırlaşıyor. Kadın nedir?
Toplumdaki ikinci sınıf yeri, şeytansı
kimliği, nasıl gıyınip, nasıl yaşaması,
nasıl terbiye edilmesi gerektiği,
kadının neleri yapamayacağı, erkeğin
nelen yapabıleceği konulan bir
anlamda örgütün de kimlığını
oluşturuyor. Sonuç olarak dini
akımlar ve irtica gıderek daha fazla
küresel bir kimlik kazanıyor
Kadın ve ambargo
Amaç yönünden siyasal ya da
misilleme türünde olan ambargo, tek
yanlı ya da uluslararası toplulukta
kararlaştmna biçiminde karşmııza
çıkıyor. Ancak biraz daha yakından
incelendiğinde yeni dünya düzeninin
projesi içinde hegemonyacı bir
polıtıkanın gerçekleştirilmesine
yönelik oluyor. Sonuç olarak ezilenler
dünyası hedef ahnıyor. Paylaşanlar ve
paylaşılanlar aynmmda, parçalayanlar
ve parçalananlar var. Çok kimlikli
olmak perdesinde, mılliyetçiliğin ve
dinciliğin köriiklenmesi,
emperyalizmin ekonomik, sosyal,
kültürel, ideolojık abluka altma
ahnması hedefine hizmet ediyor.
Ambargo sadece uygulandığı ülkeyi,
ulusu etkileyen bir olgu değil. Faturası
en ağır bıçımde bu ülkeye çıkarken
bölge ülkelen, tüm dünyayı etküiyor.
B
anş ve güvenliği sağlama savı
ile sonuçlan arasuıda tam bir
çelişki söz konusudur. Irak'a
uygulanan ambargo Türkiye'yi petrol
gehrinin yansını sağlayan kaynaktan
mahrum bırakmışnr. Irak'ta bu
ambargo sonucunda 5 yaşm altında
bir milyon çocuk öhnüştür.
Harvvard'da 1991 'de hazırlanan bir
rapora göre, savaşm başlangıcından
itibaren 9 ay boyunca 5 yaşm
altmdaki çocuklann ölümü 5 katına
çıkmışhr. Yetersiz beslenme ve
yetersİ7 sağlık hizmetleri sonucunda
bir yıluı içinde 5 yaşm altmdaki 170
bin Iraklı çocuk heba olacaktır.
UNICEF'e göre ölüm oranı 1989'da
yüzbınde 50 iken 1997'de yüzbinde
117'ye çıkmıştır. Kadınlann yüzde
70'inde anemi vardn".
Genç yaşta suç oranı artmış,
motivasyon eksikliği çıkarcılığa
dayalı bir ekonominin gelişimini
körüklemiştir. Başta Küba, diğer
ülkelerde de uygulanmakta olan
ambargolann sonuçlan aynı ölçüde
çarpıcı..haUun, ağırlıklı olarak da
çocuklarla kadınlann
cezalandınlmasını sergileyen actklı
istatistikler olarak karşımıza
çıkmaktadır.
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLt
İran Dersleri
Tahtla mihrabın işbirliğinin Ayrupalı insana ne-
ler çektirdiği tarihinde yazılıdır. Üstelik bir reform-
cunun, Cah/in'in, 16. yüzyılda, dinle politikayı har-
manlayıp Cenevre'de kurduğu bir yönetim vardır
ki, hiç unutulmaz: Kendi düşüncesine karşı olan-
lara, sürgünler ve ölüm cezalan ile yanıt veren CaJ-
vin, ünlü filozof ve hekim Miguel Serveto'yu diri
diri yaktırmış ve dogmasını ayakta tutmak için
yapmıştır bunu. Batı, bu acılan da göre tada, so-
nunda yaşamın dayattığı din ve devlet aynljğmı, ya-
ni laikliği kabul eder.
1923 Devrimi'nin aynı ilkeyi kabul etmesi de, bir
fantezi adma değil yaşam dayattığı içindır. Tersi ol^
saydı, kimbilir nelerle uğraşacaktık bugün; devri-
me karşın nelerle uğraşmıyoruz ki? Ama olsun, Müs-
lüman dünyada hele 20. yüzyılın son çeyreğinde
olup biten, Türkiye'de laik Cumhuriyet reformunu
yapmış olanların ne denli haklı olduklarını göster-
miştir. . ... /,;
Yalnız bir İran örneği yeter ispata.
Orada insanlann 1979'da Şah'ın diktatörlüğü-
ne karşı yürüttükleri mücadele ve sonunda yap-
tıklan devrim, demokratik bir Cumhuriyet adınay-
dı. Ama sonunda Molla takımı işe vaziyet etmiş ve
devrimin başına bir "İslam" yaftasını eklemiştir.
Oysa dinle devrim olmazdı; 21 yıllık deneyim işte
bunu gözlere sokmuştur. Arkasında bin bir acı bı-
rakarak; Iran'ın her yönden gelişmesini geciktire-
rek. Orada şu süre içinde olup bitenin, alabildiği-
ne iç karartıcı olsa da, öğretici, bir eski deyimle söy-
leyelim, "terbiyetkâri" etkisi vardır ve hep anılacak-
tır...
•
Reformculann birkaç yıl önce Cumhurbaşkan-
lığını, şimdi de pariamentoda çoğunluğu elde et-
miş olmalan, her şey demek değil. Gazetelerden,
yazılardan ve incelemelerden okuyoruz: Reform-
cular, hatta sistem içinde kalarak, ülkenin yaşamı-
na bir parça soluk aldırıcı bir girişimde bulunsalar,
yanlan yöreleri, önleri artlan kapalıdır. Gericilik, da-
ha işin başında öylesine bir anayasa yapmıştır ki,
bütün köşebaşlannı tutmuştur ve kuş uçurtmaya-
caktır. Bu bakımdan reformculann işi zordur ve her
tüıiü komplo ve tuzak önlenne çıkanlabilir.
Saçlanna kadar gericilik batakhğına saplanmış
bir rejimin karanlığına karşı sistem içinde de kal-
sa reformcu bir hareketlenişin getirecekleri vardır
elbette. Onlann bu fırsatı iyi kullanıp değerlendir-
meleri gerekir, bunu ne kadar başaracaklarını da
zaman gösterecek. Ama Iranlı aydınlann, bu sü-
reç içinde bir düşünecekleri de asıl sistemin ken-
disini ne yapıp edip yok etmek olmalıdır.
Devrim konusudur bu diyeceksiniz.
İşte bu devrime hazırlanmalıdırlar.
Din ve siyaset bir arada olmaz. Olur denirse, sf-
yaset ve onunla beraber her tüıiü aranış, bu ara-
da eleştirici düşünce ve felsefe, dinin arkasına ta-
kılmış olur, dogmalann emrine girer. Dogma ise,
"din-i mübin '
r
ın de olsa, her yerde âyakbağıdır ve
aklın karşısına çıkar. Bu pek basit gerçeği Iranlı ay-
dınlar öğrenmiş olmalıdırlar.
Peki dinin yeri neresi? vlcdanlar!
Dinin bir etkisi varsa, asıl orada, yani bireylerin
vicdanlarında kalırsa sağlayabilir. Bizde sapla sa-
manı birbirine kanştıran kimi kalemler, bunu, bir Ja-
koben formülü olarak karşılıyorlar; sanki Jakobe-
nizmin de altını çizeceği doğrular olamazmış gibi.
Vıcdanlarda kalmayıp ortaya salınmış bir dinin, bir
ülkede ne tüıiü sömürü ve savrulmalara yol aça-
cağının örnekleri, İran bir yana, ülkemizde de gö-
rülmüştür ve bundan zarar gören bizzat bıreyın ken-
disi oluyor, dinin aldığı yaralar da cabası.
Nasıl olur da farkedilmez bu?
Yeri gelmişken hatırlatmış da olalım: Türkiye'de
"liberalizm" etiketi altında ortada dolaşan, özün-
de küreselleşme şarkılanyla Amerikan ideolojisini
işleyen akım, öte yandan Cumhuriyet'in laik ilke-
sini -her türlü devrimci içeriğinden soyutlayarak-
iğdiş edip dibine su üşürme çabası içindedir ki, bu-
nu bir geniş vakitte gözler önüne sermek isterim.
Konuyu bağlayalım: Siyasal lslamın "/flas'ı ni-
cedir tartışılıp duruyordu. Bu olgu artık ayan be-
yandır. Yeni bir yüzyılın başında en önemli geliş-
me olarak onu görmeli. İran halkı, kadınları ve
gençleri, emekçileri ve aydınlanyla bir korkulu düş-
ten uyanmış gibidirler. Ortadoğu'da bir "şer oca-
ğı" da eskisi gibi tütmeyeceğe benzer; dileriz, ge-
lecekte tümüyle sönsün, söndürülsün! Bizim şe-
riatcı takım, olan bitenden ne gibi bir ders çıkara-
caktır, meraka değer...
Ama asıl görev bizimkidir Her yönden uyanık ol-
malıyız!
Ege'de Ataol Behramoğlu
Hata* Çetjn dinletileri -t
Haber Merkezi - Ataol Behramoğtu, şiir dinletiterini
sürdürüyor. Müzisyen Haluk Çetin, "Ataol
Behramoğlu Şarkılan''yla ozana eşlık ediyor.
Behramoğlu-Çetm dinletileri 25 Şubat-1 Mart
tanhlen arasında Ege'nin çeşitli il ve ilçelerinde
izlenebilecek. Aydın, Muğla, Bodrum ve Fethiye'de
Atatürkçü Düşünce Demekleri; Söke'de Söke •• '
Gazetciler Cemiyetı. Akhisar'da Akhisar . ;
Belediyesı'nce düzenlenen dınletılenn tarihleri .--\
şöyle: Aydın 25 Şubat Cuma, Akhisar cumartesi,
r
.'
Muğla pazar, Söke pazartesi, Bodrum salı, Fethiye 1
Mart Çarşamba. Geçen günlerde 5. yılı Istanbul
Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde bir sergi ve dınletiyle
kutlanan şür-müzik dınletileriyle, Türkiye'nin birçok
yöresinde ve ülke dışında, Behramoğlu'nun kendi
yorumuyla şürleri ve Haluk Çetin'in yorumladığı
"Ataol Behnunoğlu Şarküan" on binlerce izleyiciye
sunuldu.