27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-I5ŞUBAT2000SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(2 cumhuriyet.com.tr 15 Sanat dünyasının 'vandal'ı Alexander Brener, Art-ist dergisinin konuğu olarak Istanbul'daydı TuvaK, ustalarm yapıtları... ESRA ALİÇAVUŞOĞLU Puşltin Miizesi 'nde bir Van Gogh resminin önün- e 'Vıncent, Vıncent' diye bağırarak dışhsını yaptı. Yüzyılönce Van Gogh 'un resimlerinin müzelerta- rafından boktan bir iş olarak nitelendirilip redde- dilecegine dair metaforik bir uyum... Sanat tarihi- ne egemen olan tutuculuğun güçlü bir eleştirisi... Rus Büyûkelçiliği 'nin duvanna ketçap şişesifir- lattı. Bir galeride kıçına raptiyeler batırdı. Moskova Kızıl Meydan da Başkan Boris Yelt- sin 'i dövüşmeye çağırdı. Buyüzden tutuklandı. Maleviç 'in 'Süprematizm 'i (Gri Fon Üzerine Haç) üzerine yeşil sprey boya ile dolar işareti yap- tı. Yaklaşık 1 ay boyunca Hollanda 'nın Hoorn kö- yündeki De Zwang tutukevinde ahkondu. Bir anıtın önünde karısıyla sevişmeye kalkıştı. Moskova 'nın önde gelen belediye havuzlann- dan birinin atlama kulesinin üstünde mastürbas- yon yaptı. Yeşil bir boyayla Stockholm de Çinli-Amerikalt sanatçı Wenda Gu 'nun yapıtını parçaladı. Yukanda saydığımız 'eylemler' sanat dünyasının sıradışı ismi Alexander Brener'e ait. Alexander Brener geçen hafta, beraber çalıştığı sanatçı Barbara Schurz \\f birlikte Art-ist Güncel Sanat Seçkisi dergisi tarafindan organize edilen konferansa katılmak için tstanbul'daydı. Alexander Brener, var olan geleneği yıkmaya çalışan, yasak- lara karşı savaşan, yasakaşmacı bir sanatçı olarak nitelenebilir. Yukanda saydığımız eylemleri okudu- ğunuzda, onun hayli depresif bir kişiliğe sahip ol- duğunu düşünüyorsamz yanılıyorsunuz. Çünkü Bre- ner, tüm bu eylemlerin içeriğindeki 'şiddete' karşın oldukça 'sakin' birgörünüşe, hatta sevımliliğe bile sahip. Brener merkezin dışındaki sanatla ilgileniyor, merkezin dışında olmak, birtakım kurumlardan ba- ğımsızlık anlamına geliyor. Brener ve Barbara Schurz farklı bağlamlardan gelmelerine karşın bir- kaç yıldır birlikte 'direniyorlar' sanat dünyası lord- luğuna... Brener, kültürün son derece yanlış anlaş- malara müsait olduğu bir ülkede, Rusya'da büyii- dü. Rusya, Brener'e göre hayli karizmatik sanatçı- ların olduğu bir ülke... Yalnızca karizmatik değil, ay- nı zamanda ataerkil bir kültürden de söz etmek mümkün Rusya için. Kültürün büyük bir politik baskı içinde olduğu Rusya'dan ve güç yapılanndan kaçışı ve bu gücü yok etmeye çalışması 9O'lı yılla- nn başlanna rastlıyor. Tüm bu nedenlerden dolayı artık Rusya'da yaşamıyor, başka ülkelerden gelen sanatçılarla çalışıyor Brener ve kendisini artık bir Rus sanatçısı olarak görmüyor. llexander Brener, merkezin dışındaki sanatla ilgileniyor, merkezin dışında olmak, birtakım kurumlardan •-•>- bağımsızlık anlamına geliyor. Brener ve Barbara Schurz farklı bağlamlardan gelmelerine karşm birkaç yıldır birlikte 'direniyorlar' sanat dünyası lordluğuna... Barbara Schurz ve Alexander Brener; birbirleriy- le karşılaştıklan dönemde ikisi de bağlı olduklan ül- kelerden kaçmaya çalışıyorlarmış. Bunun nedeni ise yeni kimlikler aramak... "RadikaL demokratik kültür diye nitelendirdiğimiz yapı. birtakım eylem- lere ihtiyaç duyar, dışarda bırakılmış olanlara yöne- liktir. Ve hiçbir zaman baskı uvguiayanı unutmaz. Sömürüye ve baskıya karşı savaşır" di>or Barbara Schurz konuşma boyunca yıneleyip duracağı radi- kal demokratik kültür hakkında. Alexander Brener ise geleneksel bağlamda iş yapmaya çalıştıklannı, galeriler gibi sosyal alanlarda yapıtlar ortaya koy- duklannı söylüyor. Brener ile Schurz'un ortak projelerinden biri. Berlin duvanna ilişkin bireylemdi. Berlin duvan- nın ünlü sanatçılann grafitileriyle örtülü Doğu Ya- kası Galerisi'ni 'yıkmak' için yola çıktı ikili. Bre- ner ve Schurz'un amacı, Berlin duvannı, asıl rengi olan griye dönüştürmekti. Bununla duvann hâlâ var olduğunu göstermeyi amaçlıyorlardı. Bu eylem. Brener ile Schurz'un sanatsal bakış açılannı göste- ren önemli örneklerden biri. 50 dakika süren bu ça- lışma bir pazar sabahında gerçekleştirildi. Griye bo- yanan ilk grafiti, tsrail ve Alman bayrağının kan- şımı olarak tasarlanmış bir çalışmaydı. Bunun *to- leransıöğütleyen bir yapıt" olduğunu söylüyor Bre- ner. Duvarı griye boyamanın dışında eylemi açık- layıcı bir metin de duvara yapıştınldı. Metinde şun- lar yazıhydı: "Bu politik bir eylemdir. Açık birde- ğeri ortaya koyar. Kendi şüphelerimizi ortaya koy- makiçin hareketegeçiyoruz.'' Eylem, polisin gelme- siyle sona erdi. Brener, tsrail vatandaşı olması sa- yesinde sadece iki saat kaldı karakolda. Basında ise bunun vandalca bir eylem olduğu yazıldı. Hatta gra- fitisi boyanan sanatçı, devletten para alarak tekrar yaptı çalışmasını. Brener-Schurz ikilisi, Foucault'un güç ilişkileri ve direnmeyle ilgili teorisiyle ilgileniyor ve çoğun- lukla çağdaş sanatın felsefi söylemlerini kullanıyor. Alexander Brener günümüzde Amerika'da, Avrupa'da ya da Rusya'da bir sanat dergisini açıp baktığımız- da birçok felsefi metinle karşılaşıldığına ve bunlar- la bir söylem yaratıldığına dikkat çekiyor. Ancak bu söylemin yapay bir biçimde oluşturulduğunu düşü- nüyor. Birçok eleştirmen ya da küratörün, bu felse- fecilerin adlannı, felsefe terimlerini, fast food yada moda terimler olarak kullandığının altını çiziyor Brener. Pirenme yöntemjeri üzerine Iritap yazdı Sanatçılar Foucault'un 'direnmeye' ilişkin teori- lerini ciddiye alıyor. Hatta ikili, sanat ortamına di- renmek için içinde direnme yöntemlerinin bulun- duğu bir kitap yayımladı. Kitap, direnme üzerine bir- takım yansıtmalardan ve sanatçılann geçmişine ait anekdotlardan oluşuyor. Surata pasta atma, tükür- me, devletten nefret etme gibi birtakım direnme yöntemleri bunlar... Alexander Brener hemen herkesin keskin bir yar- gıyla kendilerini vandal ya da sanat teröristi olarak yargılamalanndan hoşlanmıyor. "Eleştirflere açı- ğız; vandal ya da terorist ketimeieri iktidarm yakış- nnhğıbiryaftaJ' Sanat dünyasını birbirine katan, Maleviç'in ya- pıtı üzerine sprey boya ile yaptığı dolar işareti ey- îemini ise şöyle anlatıyor sanatçı • "Maleviç'in res- mi bir başyapıt değil. Milano'da bir dergide Male- viç'in bu resminigördüm,ozamanevetdedunve Ams- terdam'a gkHp eyfemimi gerçekleştirdûn. Maleviç as- lında en sevdiğim sanatçı değil, ama bir ikon duru- ımında. Rus avangardının en önemli kişisi durumu- na yükseltildjği için onu seçtim." Peki Brener ve Schurz'un yaptıklan tûm eylem- ler; gerek Maleviç'in resminin tekrar eski haline dönüştüriilmesi gerekse Berlin duvannın yeniden gra- fıtilerle boyanması, baştan başansızlığı da banndır- mıyor mıı içinde? "Çaİışmaya ilk başladığunda ba- şansızlık düşüncesi son derece geçerliydi. ısraiTden Moskova'ya gelmisnm. Son derece heyecanlıydım, sanat yapacakum çünkü. Gördiim ki bütün ilişkiler çürümüş, kopmuş. Evet,başansızlıktarnşüabitir, en önemlisi, eylemlerden sonra tatminsizüge uğnuna- mız." Kasa Caleri'de Antik uygarbktan okyanus dalgalanna Kültür Servisi - Sabancı Üniversitesi Kasa Galeri'de gerçekleştirilen *lşin Başı; Çizime Farklı Yaklaşımlar' dizisinin ikinci sergisi, Metike Abasıyamk Kurtiç, Polonyalı sanatçı Wieslaw Zaremba ve Mürüvvet Türkyılmaz'ın yapıtlannı sanatseverlerle buluşturuyor. Sanatı ve sanatçıyı desteklemek amacıyla yola çıkan Sabancı Universitesi etkinlikleri çerçevesinde gerçekleştirilen sergide, resim, seramik, litografi ve desen gibi görsel sanat dallannda uzman üç sanatçmın ilginç desen çalışmalan sunuluyor. Aralannda Polonya, Italya, Fransa, Finlandiya, Amerika ve Japonya'nın bulunduğu pek çok ülkede kişisel ve karma sergiler gerçekleştiren Polonyalı Doç. Dr. Wieslaw Zaremba'nın, antik uygarlık ve özellikle Helenistik dönem izleri taşıyan yapıtlan ilgi çekeceğe benziyor. Yurtiçi ve yurtdışı sergilerinin yanı sıra çeşitli uluslararası ödülleri bulunan Melike Abasıyamk Kurtiç ise biçim ve içeriğin bir armoni içerisinde sunulduğu 'okyanusu, dalgalan, güneşin sıcaklığını, kozmosun akışkan gi/emini" hissettiren yapıtlannı sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Mürüvvet Türkyılmaz da 'kendi zamanını ve mekânını içeren' çizimlen ile sergide yer alacak. 'İşin Başı; Çizime Farkfa Yaklaşımlar' sergi dizisi, ızleyıcilere farklı malzeme ve tekniklerle yaratılan özgün desenleri sunmayı ve sanata 'işin başından' bakmayı hedefliyor. Sergi 23 Şubat-15 Mart tarihleri arasında izlenebilir. (Sabancı Üniversitesi Karaköy îletişim Merkezi, Kasa Galeri, Bankalar Caddesi No: 2 Karaköy) JJluslararası Rotterdam Film F^tivali'ninMülleriai'A^ya.fİlmleri paylaştı, Japon sincmasuukm örneMer GÖNtL DÖNMEZrCOLIN Dünyanın hemen her köşesinde bir Ja- pon filrnleri programının düzenlendiği, yal- nız Fransa'da bile 18 Japon filminin gös- terime girdiğı, Takeshi Kitano'yu artık ta- nımayanın kalmadığı şu yıllarda Rotter- dam gibi Doğu sinemasına her zaman ge- niş yer veren bir festivalin Japon fırtması- na seyirci kalması beklenemezdi. Üstelik bu yıl Japonya Hollanda kültürel ve tecim- sel ilişkilerinin 400. yıldönümüne rastlayın- ca festival yöneticilerine kollan sıvamak düş- tü. Günûmüz Japon sinemasınm her kesimin- den örnekler vardı bu programda. Önıeğin gençlerden Okuhara Hiroshi'nın "Ölmez Melodi" yapıtı ve ondan da genç Yamas- hitaNobuniro'nun "BulanıkYaşam" filmi Kaplan Ödülü için yanştı. Bu fılmlerin iki- si de yönsüz, yöntemsiz, başıboş Japon gençliğini yansıtıyordu. Bir önceki kuşa- ğın çok çalış, çok kazan, çok şeylerin ol- sun göriiş açısmı bilinçli olarak yok etmek istercesine, bu filmlerde izlediğimiz yeni gençlik: parayla sahip olunabilecek nesne- lere sırtını çevirip orada burada sabahlayan, bugünü nasıl geçireceğini bilemediği gibi yanndan da kaygılanmayan birkuşak. O bi- zim Japon deyince aklımıza gelen koyu renk takım giysili, elinde çanta, sabah işe, akşam eve koşan tipten kesinlikle çok uzak. Geleneksel Japonya'yı konu alan fılm- lerde yok değildi programda. Bunlann bel- ki de en güzeli "Geyşa Evi" filmiydi. 1960'larda sinema endüstrisine atılan Fu- kasakuKinjigerek yakuza (gangster) fılm- leri olsun, gerekse porno filmleri olsun hangi tür anlatımı seçse her zaman ezilen- lerin yanında olan ve toplumsal ve siyasal bakış açısını sergilemekten kaçınmayan bir yönetmen. Batı'nın Japonya'ya bakışı Rotterdam'daki saygı bölümünde izle- diğimiz tüm filmleri ilginç olmakla birlik- te 1999 yapırru son fılmi "GeyşaEvi" uzun süre belleklerde kalacak bir film. 1950'li yıllarda Fuhuş Kanunu yürürlüğe geçme- den az önce geçen bu filmde bir geyşa evi- nin son günlerine tanık oluyoruz. Filrnin sal- lanan imgelere eşlik eden basmakalıp bir geyşa melodisi ile başlaması, ardından ge- len öykünün hangi açıdan verileceğine kar- şı uyanyor bizi. Aynca geyşalık mesleği- nin sona erme tehlikesiy le karşı karşıya ol- duğu günlerde bir genç kızın geyşa olma- ya hazırlanması da filmin temelindeki iro- niyi perçinliyor. Japonya ile ilgili olarak "Yağmurda Köp- rü" bölümü, yıllardır Batı'nın, filmlerin- de Japonya'yı nasıl gördüğünü sergiliyor- du. Orneğin Fritz Lang'ın 1919 yapımı "Harakirr.Samuel Fuüer'in "Kızıl Kimo- no" fılmi, Jim Jannush'un son fürni "Ghost Dog: The Way oftbe Samurai" ve Mike Le- igh'in son filmi "Topsy-Turvj''. Fukasaku Kinji'nin 'Geyşa Evi' uzun süre belleklerde kalacak bir film. • Her yıl üç filme verilen Kaplan Ödülü'nü bu yıl Çin filmi 'Suzhou Nehri' (Lou Ye), Arjantin filmi 'Mundo Grua' (Pablo Trapero) ve Danimarka filmi 'Hoşçakal Mavi Kuş' (Katrin Ottarsdottir) aldı. Halk Ödülü Zhang Yang'ın 'Duş' filmine, Uluslararası Eleştirmenler Ödülü 'Mundo Grua'ya, Hollanda Eleştirmenleri Ödülü ise 'Audition'a (Mike Takashi) gitti. Lou Ye'nin 'Suzhou Nehri' gökdelenlere karşı bir metafor olarak kullanılıyor. Uzakdoğu gezisinde pek uzağa gitmeden bu yılki Çin fılmlerinin, genç yönetmen- lerin yürekli çalışmalan olup üstün yetenek- ler sergilediğini de belirtmek gerekir. Ör- neğin festivalin, eski yönetmenlerinden (ve artık aramızda olmayan) Hubert Bals adı- na verdiği parasal yardımla gerçekleşen "Suzhou Nehri" fılmi Şanghay kentini ya- np geçen bu pislik, kargaşa ve fakirlik sim- gesi nehri, anılar ve gizem yatağı bir ana kahraman gibi göstererek kenti gölgeleyen gökdelenlere karşı bir metafor olarak kul- lanıyor. Yine Çin"den genç yönetmen Ding Ji- ancheng'in "Kâğrt" (Zhi) filmi gelenekle- re göre bir gün mezar başında yakılması için kâğıt nesneler yapan bir yaşlı adam ile ba- şıboş bir genç arasında gelişen duygulu bir dostluğu veren başanlı bıryapıt. Venedik'te Altın Aslan alan 'Not One Less' (Zhang Yimou), Zhang Yuan'a En lyi Yönetmen Ödülü getiren 'On Vedi' ve Zhang Yang'ın 'Duş' filmi de bu ülkeden en güzel örnek- ler. Endonezya, Singapur, Tayland gibi sine- ması hiç tanınmayan ülkelerden Hindistan ve tran'a tüm Asya'yı kaplayan iyi filmle- rin hepsine değinemeyeceğimizden bu kı- ta ile ilgili en son olarak 1990'larda filiz- lenen Kazak 'yeni dalga' akımının önemli sözcülerinden SerikAprimov'un gerçek ile gerçeküstünü birbirinden farksız kılan ya- lın film dilinin son örnekleri 'Aksuat' ve 'Üç Erkek Kardeş' fılmlerinin Rotterdam izleyicisini çok etkilediğini belirtmek iste- rim. Asya'yı bırakıp ev sahibi ülke Hollan- da'ya dönersek, ilginç bir belgesel dikka- timizi çekiyor. Joris Ivens'ın ardından bu ülkenin yaşayan en üstün belgesel yönet- meni Jonan van der Ketıken, dünyanın da sayılı belgesel yönetmenlerinden biri. İki yıl önce doktorlar ustaya bedenini sarmış olan prostat kanseri nedeniyle ancak bir iki yılı kaldığını bildiriyorlar. 'Uçfincfi Sayfa' ilgi gördü Bunun üzerine alıyor van der Keuken yanından hiç aynlmayan kansını, birinin elinde ufak bir Panasonic digital video ka- mera, öbüründe Aaton film kamerası, çı- kıyorlar yola Noel günü. Amaçlan, ölmek üzere olan birIdşinin açısından dünyayabak- mak. İlk durak Bhutan. Bu arada van der Keuken'in talihi yaver gidip Amerika'da yeni bir ilaç bulunuyor ve yönetmenin da- ha uzun yaşama şansı artıyor. 'Uzun Tatil' kısa deyimle bir 'yol' filmi. Bizlere gelince Jules Verne'e taş çıkara- cak bir hızla tüm dünyayı döneceğe ben- zeyen 'Üçüncü Sayfa' filmi ile Zeld De- mirkubuz, her katıldığı festivalde olduğu gibi Rotterdam'da da hak ettiği ilgiyi gör- dü. Festival kataloglan taşınamayacak du- ruma gelince belki amaçlannı yeniden göz- den geçirmek gerekiyor. Rotterdam kata- loğu bu yıl iki kiloya yakın. 500'ü aşkın film, 320 bin izleyici. 2 bin profesyonel sinema- sever bir araya geldiği 'dostça' bir festival- den kentin her köşesine dağılan bir alay otelde sayısız konuk ağırlayan, çoğu se- anslara görevlilerin bile bilet bulamadığı dev bir olay. Bu kadar çok filmin hepsinin üstün öğe- ler içermesini beklemek biraz fazla iyün- serlik olsa da her nabza göre şerbet vermek açısından Rotterdam Film Festivali'ni al- kışlayabiliriz. Her yıl üç filme verilen Kaplan Ödü- lü'nü bu yıl Çin filmi 'Suzhou Nehri' (Lou Ye), Arjantin filmi 'Mundo Grua' (Pablo Trapero) ve Danimarka filmi 'Hoşçakal Mavi Kuş' (Katrin Ottarsdottir) aldı. Halk Ödülü Zhang Yang'ın 'Duş' filmine, Ulus- lararası Eleştirmenler Ödülü 'Mundo Grua'ya, Hollanda Eleştirmenleri Ödülü ise Japon fılmi 'Audition'a (Mike Takashi) git- ti. Kısacası Asya filmleri ödül alma açısın- dan da yine kendini gösterdi. Casablanca' en romantik film seçildi • ANKARA(AA)- "SevgililerGünü' dolayısıyla aşkı dünyanın dört bir yanındaki insanlara her dilde anlatan en romantik film olarak Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman'm rol aldığı efsanevi 'Casablanca' seçildi. lnternet'te bulunan 'mr. showbiz' sitesinin hazırladığı 50 filmlik listedeki 'Casablanca', 'RüzgârGibi Geçri', 'Dr. Jivago' gibi nostaljik aşk filmlerinin yanı sıra "Titanic', 'Âşık Shakespeare', 'lngiliz Hasta', 'When Harry Met Sally', 'Ghost'un da aralannda bulunduğu günümüzün gözde fılmlerine de yer verildı. Listede, Katherine Hepburn ve Cary Grant'in rol aldığı 'Philadelphia Hikâyesi'ikinci sırada bulunurken tüm zamanlann en romanrik üçüncü fılmi 'Titanic' oldu. James Cameron'ın yönettiği, Leonardo Di Caprio ile Kate VVinslet'ın rol aldığı filmin ardından, yıllann eskitemediği 'RüzgârGibi Geçti', dördüncü sırayı aldı. Ömer Serif ile Julie Chrisrie'nin başlıca rolleri paylaştığı 'Dr. Jivago', listede beşinci oldu. Hollywood'un ünlü âşıklan Spencer Tracy ve Kathrine Hepburn'ün George Cukor'un imzasını taşıyan 1949 yapımı 'Adam's Rib' adlı fılmi, en romantik alhncı film unvanını kazandı. Listede yedinciliği 'Manzaralı Oda', sekizinciliği Clark Gable ve Claudette Colbert'in rol aldığı 'Bir Gecede Oldu', dokuzunculuğu Lauren Bacall ile Humphrey Bogart'ın rol aldığı 'To Have and Have Not' elde etti. En romantik filmler listesinin onuncu sırasırun ise yine Oscar rekortmeni bir film 'Âşık Shakespeare' kazandı. lînlü Aşk Mektuplan' piyasaya çıktı • Kühür Servisi - Geride bırakhğımız binyılın en romantik yazışmalannı bir arada toplayan 'Ünlü Aşk Mektuplan' adlı kitap Doğan Kitapçılık tarafindan yayımlandı. Aragon'lu Catherine'den tngiltere Kralı VIII. Henry'ye; Anton Çehov'dan Olga Knipper'e; Franz Kafka'dan Milena Jesenska'ya; ünlü kişilerin kaleminden sevgililere aşk mektuplannın yer aldığı kitabı Ronald Tamplin hazırladı. Kitapta, mektuplann yanı sıra âşıklann portrelerinin, yaşadıklan mekânlann fotoğraf ve resimleri de bulunuyor. W dergisinin üçüncü sayısı • Kültür Servisi - 'No' dergisinin üçüncü sayısı 6 aylık bir aradan sonra yine okurlanyla buluşuyor. Bu sayının giriş yazısı Yaprak Zihnioğlu'nun çevirisiyle Joani Sparado ve Andrew Blauvelt'in imzasını taşıyor. Dergide, Turgay Kantürk'ün resimle ilgili yazısı; Mehmet Tekirdağ'ın 'Bir dakikalık film için senaryo' başlıklı çalışması; Devrim Dirlikyapan, Seamus Heaney'in, Adem Yeşilyurt'un, Selim Temo'nun şiirleri; Cenk Koyuncu'nun 'Hastane Günlüğü'nün yanı sıra Metin Cengiz. Nejla Algan, Ertekin Akpınar, Enver Topaloğlu, Uygar Asan ve Serdar Koçak'm yazılan 'Propaganda' bölümü Sait Günel'în pesimleri Vakko'da • Kültür Servisi - Sait Günel son resim çalışmalannı Vakko Sanat Galerisi'nde 29 $ubat-l Nisan tarihleri arasında sergi leyecek. 1954 yılında doğan sanatçmın çalışmalannda suluboya önemli bir yer tutmakla beraber her türlü malzemeyi kullanarak insan ve doğayı kendine özgü gözlem ve teknikle yorumluyor. Aynca afiş, grafik ve mekân düzenlemeleri de yapan Günel, halen yaşamakta olduğu Almanya'nın Duisberg kentinde 300 metrekarelik bir duvar resmi gerçekleştirdi. Wuppertal Völkenkundliches Müzesi'nde iki resmi bulunan sanatçmın, aynca özel koleksiyonlar, resmi ve yan resmi kurumlarda da resimleri bulunmaktadır. Uluslararası sanat yayınevi olan 'Tushita'. 1998 yılı için Günel'in resimlerinden oluşan bir takvim basımını gerçekleştirdi. Günel halen Almanya'da serbest ressam ve grafıkerliğin yanı sıra resim dersleri de veriyor. (Vakko tstanbul Sanat Galerisi, tstiklal Caddesi 123-125, Beyoğlu-tstanbul, Tel: 251 40 92) Blues şarkıcısı Jay Havvkms öldü • PARİS (AFP) - Amerikalı blues şarkıcısı ve piyanisti Jay Hawkins 70 yaşında Paris'te yaşama veda etti. 1956 yılında 'I Put A Spell On You' parçası ile ünlenen şarkıcı kült fılmlerin yönetmeni Jim Jarmusch'un filmlerinde rol alarak gençlerin kalbinde yer etmişti. 16 yaşında iken orduya katılan şarkıcı, 1950'lerde orduyu bırakarak gece kulüplerinde piyano çalmaya başladı. Sanatçmın, sevgilisınin onu terk ettiği sarhoş bir gecede bestelediği İ Put A Spell On You' parçası dünyada başan kazandıktan sonra Nina Simone. The Animals, Creedence Cleanvater, The Who gibi gruplar tarafindan da seslendirilmişti. 1960'ta Havvaii'ye yerleştiğinde taruştığı şarkıcı Shoutin Pat Nevvborn ile birçok albüm yapan sanatçı daha sonra Paris'in Levallois-Peret kasabasına yerleşmişti. BUGUN • rTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Uğur Degirmencioglu nun konsen izlenebilir. (293 98 48) • PROFTLO KÜLTÜR MERKEZİ'nde Hülya Avşar'm 'Bugün Benim Doğumgünüm' adlı oyunu saat 20.30'da sahneleniyor. (216 40 70) • BORUSAN'da saat 10.30'da Şegan İşler'in 'Gençlere Açıklamah Müzik' konulu semineri yer alıyor (292 06 55) • BtLGİ ÜNTVERSİTESİ'nde saat 20.30da Roger Vadinı'in yönettiği 'VeTanrı Kadını Yarattı' adlı film izlenebilir. (216 23 15) • CEMAL REŞtT REY KONSER SALONU'nda saat 19.30'da Yuri Braginsk>"nın 'keman resHali'ni dinleyebilirsiniz. (231 54 98) • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00"da Andre Techine'nin yönettiği 'Cinayet Mahalli' adlı film gösteriliyor (244 44 95) • ÇİNtLİ KAFE'de saat 20.00'de Erkan Oğur ve İsmail Demircioğlu'nun verecekleri konser yer alıyor. (346 37 20) • ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda saat 18.00'de David Fincher'ın yönettiği 'Yedi' adlı film sinemaseverlere sunuluyor. (249 09 45)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle