Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 ŞUBAT 2000 SALI
14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr
SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL
Endişeye tııtsaklanıı kara güldürüsüGünümüz Ingiliz tiyatro yazar-
lanndan, aynı zamanda tiyatro ve
sinema oyuncusu, yönetmen, mim
sanatçısı Steven BerkofFun sah-
ne metinlerinden birini ilk kez
1986-87 tiyatro döneminde, Ta-
ner Barlas'ın kurmuş olduğu Mim
Tiyatro'da izlemiştik. Yazann Kaf-
ka'nın ünlü romanından uyarladı-
ğı "Değjşim", Ahmet Levendoğ-
lu'nun mim sanatı ile tiyatroyu
buluşturan özgün rejisiyle sahne-
lenmiş, başrolü oynayan Taner
Barlas oyunun koreografisini de
üstlenmişti. 1980'liyıllannenvu^
nıcu yerli tiyatro yapımlan arasın-
da yer alan bu ödüllü çalışmada,
yaşamını kuşatan baskılar sonu-
cunda hamamböceğine dönüşen
Kafka kişisinin dramı, görsel-işit-
sel boyutlan zengin bir tiyatro şö-
lenine dönüşmüştü.
Berkoff'un "Değişinı''i sahne-
ye uyarlamış olmasma şaşmama-
lı. "EmMşe" oyunun anahtar kav-
ramıdır. Berkoff'un ilk kez
1986'da Los Angeles'ta sahnele-
nen özgün yapıtı "DoJu Düşün
Boş Konuş" ("Kveteh") da insan-
lann, endişelerinin tutsağı olarak
sürdürdükleri yaşama serüvenin-
den birsüreç sunar. ('Kveteh' söz-
cüğünün Türkçedeki en yatkın
karşılığı 'kronik tedirgirüik' ol-
malı.) Tıpkı bir türlü iyileştirile-
meyen baş/mide/ romatizma ağ-
nlan gibi, birlikte yaşamak zo-
rundaolduğumuz, bilincimizi sü-
rekh olarak kemirip duran tedir-
ginliklerimizi, yasamı zehireden
korkulanmızı, bu korkulan mas-
kelemek için benimsediğimiz iki
yüzlülüğü suratımıza çarpan bir
öyküdür söz konusu olan.
"Dolu Düşün Boş Konuş", Zu-
hal Oteav v e Hahık BUginer'ın ye-
ni kurduklan Tiyatro Atölyesi top-
luluğunun ilk oyunu olarak sah-
neleıjiyor. Yapım Ferhan Şen-
soy'un sahne dûzeniyle, Sevim
Çavdar'ın giysi tasanrruyla Se-
üm Atakan'ın müziğiyle oluşmuş.
Berkoff, beş sevimsiz oyun ki-
şisinin sevimsiz ilişkileriyle çer-
çevelenmiş, yaman bir kara alay
tiyarrosu örneğı sunuyor. Basan-
"olu Düşün Boş
Konuş'un dinamosu,
kendine güvenen, güçlü
erkek görüntüsü
altındaki çok boyutlu
tedirginlikleri ve
korkulan oyun boyunca
adım adım sergileyen
satış elemanı Frank'ta
soluklu bir kara-güldürü
oyunculuğu sunan Haluk
Bilginer.
sız bir satış elemanı, kansı, kay-
nanası, arkadaşı ve satış yapuğı işa-
damlanndan biri. Kişileri sevim-
siz kılan temel özellik, hiçbir iliş-
kide sevgi ve/ya da içtenlik olgu-
sununyeralmayışı.
Kendi tedirginliklerine tutsak
kişilerin sevgi üretebilmeleri, iç-
tenlikle davranabilmeleri olanak-
sız çünkü. Onlar kişisel zayıflık-
lann gizlenip, güçlü ve kişilikli gö-
riinme oyununun sergilediği bir
ilişkiler cehenneminde hem "gü-
lünç" hem de "trajik" bir konum-
da çırpınıp duruyorlar.
Berkoff "görünüş" ve "gerçek"
arasında yaşanan bu çırpınışı di-
le getirirken, "gülünç" olanı iç i-
çe dokuyor. Her bir oyun kişisi-
nin "düşündükteri" ile "söyledik-
leri"ni yan yana getiren, bu oyu-
na çok yakışan ama başka oyun-
larda yinelenmemesi gereken bir
teknikle... Her bir oyun kişisi her-
hangi bir ilişkiyi sürdürürken, ag-
zını açmadan önce ya da konuş-
ma arasında, uzun uzun ve çok
komik biçimde neyi niçin ve na-
sıl söyleyeceğini yüksek sesle dü-
şünüyor. Bu arada sûrdürmekte
oldugu ilişkiye ilişkin tüm tedir-
gmliği ve güvensizliği sergüenmiş
oluyor. Bu teatral süreç boyunca,
sahnede bulunan başka kişilerdo-
nup hareketsizleşiyor.
Öteki oyun kişilerin duymadı-
ğı "iç sesfcr" ya da "kafa sesleri"
çoğunlukla küfurhi, argolu ve açık
saçık bir söylem oluştururken,
ilişkileri sûrdûren "dış sesler" kü-
çfik burjuva kibarlığının alt ve üst
sınırlannda dolaşıyor. Tiyatro
Stüdyosu'nun geçen yıl sahnele-
diği David Mamet'in "Bagla Şu
tsj" oyununda yerel yönetimler
tarafindan "uygunsuz" bulunup
tepkiyle karşılandığı için tiyatro
dünyasını ayağa kaldıran kulla-
nımlar BerkofTunkiler yanında
"masum" kalıyor. Ancak, yönet-
men Ferhan Şensoy, oyuna "ken-
disinin eklediği sanılmasın" diye,
bir bölüm "tertMyesiz" sözü ayık-
ladığını söylüyorbroşürde. "_en
büyük sevüıdm, gördüm ki ve siz
degöriinüz Id benden terbiyesz ya-
zarlarda var" diye de şakalaşıyor
seyirciyle.
Böylece, sivri bir tavırla söyle-
nen keskin sözler bir oranda yu-
muşatılmış oluyor. Tûrkçenin In-
gilizce gibi hızlı söylenemeyişi
sonucunda da da Ingiliz kara alay
tiyatrosuna özgüacımasız iğnele-
yiciliğin dozu bir oranda hafifli-
yor. Bir başka deyişle, Ingiliz Ber-
[etin ilginç,
sahneleme özenli,
oyunculuk düzeyli.
Oyun, Türk seyirciye
"soğuk" gelme
tehlikesinin, vurgu ve
anlam kaydırması
yapılmadan
engellendiği, seyirciyle
buluşan bir ürün.
koff'la Türk Şensoy yenişiyorlar.
Oyun yeterince »aana." "ttkPola-
bileceği noktaya ulaşmadan da
anlamı iletebiliyor.
Berkoff'un kişileriyle özdeş-
leşemeseniz de, şu ya da bu tür-
den tedirginliğin ya da korkulann
sızi de tutsak almış olduğunu du-
yuran, bu nedenle de kişilerin ya-
şadığı açmazlara pek de gülüp ge-
çemediğiniz, pek çok özelliğiyle
"evrensd" olan bu metinle yüz-
leşmenizde, Ferhan Şensoy'un
Ferhanca'lıklara pek de başvurma-
dan oluşturduğu rahat ama disip-
linli sahne ortamı ve yazann ön-
gördüğü biçimde sahne tasanmı
önemli etken. Bu ortam ve tasa-
nm içinde beş oyuncu düzeyli ve
keyifli yorumlar sunuyor.
Berkoff' un keskin kara gülme-
ce temposunu tutturan tek oyun-
cu Zühal Okay. Frank'in kansı,
beceriksiz ev kadını, doyumsuz
dişi Donna'yı, doğal oyunculuk-
la grotesk oyunculuk arasına kıl
payı fark koyan ve yerli yerine
oturan bir yorumla canlandınyor.
Maço bir erkek tarafindan ezilen
güzel kadını oynama yanhşını
yapsa, salonun yan seyircisi onun-
la özdeşleşecek ve Berkoff'un ka-
ra alayı güme gidecek. Hızlı tem-
poyu yakalamada Olcay'ı Tamer
Karadağb izliyor. Frank'in evine
yemeğe çağırdığı arkadaşı
Henry'de an gülmecenin çeşitli
tonlannda seyirciye abanmaksızın
dolaşan, düzeyli biryorum sunu-
yor.
Oyunun yalnızca ilk tablosun-
da yer alan Kaynana'da Ceial Perk
son derece başanlı bir tipleme
gerçekleştirmiş. Sahne ve kü-
çük/büyük ekrandaki yüzlerce yer-
li/ yabancı kaynana kompozisyo-
nunun hiçbirini anımsatmayan,
belleklerde kalacak bir kara gül-
dürü oyunculuğu gerçekleştiriyor.
Oyunun ikinci yansındaki kimi
bölümlerde yer alan iş adamı Ge-
ofge'u canlandıran Sermiyan MkJ-
yatda güldürücü olabilecek, sıra-
dan bir tipleme yerine, oyun kişi-
sinin açmazlannın ağırlık ve gûl-
dürücülük oranına denk düşen,
dozunda bir oyunculuk sunuyor.
Oyunun dinamosu, kendine gü-
venen, güçlü erkek görüntüsü al-
tındaki çok boyutlu tedirginlikle-
ri ve korkulan oyun boyunca adım
adım sergileyen satış elemanı
Frank'ta soluklu bir kara-güldü-
rü oyunculuğu sunan Haluk Bfl-
jpner.Sanatçı, Frank'in kişiliği ve
açmazlan ekseninde biçimlenen
metni oyuncu kişiliğine şaşırtıcı
bir ustalıkla sindirmiş. Frank'i
tüm sevimsizliği ve sahne keyfi-
ni korumayı da başanyor.
Metin ilginç, sahneleme özen-
li, oyunculuk düzeyli. "Dohı Dü-
şün Boş Konuş", Türk seyirciye
"soğuk" gelme tehlikesinin, vur-
gu ve anlam kaydırması yapılma-
dan engellendiği, seyirciyle bulu-
şan bir çalışmanın ürünü.
Şov dünyasımn kalbi Bob Fos^e'la atmaya devam ediyor^
A kıc% romantik ve ritmikKürriir Servisi - Bob Fosse, yönetmen, kore-
ograf, dansçı, film ve sahne oyuncusu, şov dün-
yasımn unutulmaz ismi... Shirlev MacLaine'li
'TathChartty', RoyScheider'lı 'AflThat Jazz',
Dustin Hoffman'lı 'Lenny', Eric Roberts'lı
'Star 80' ve en önemlisı Liza Minnelli \e Joei
Gny'li 'Cabaret' fılmlermi yönetti. 1973'te, Bob
Fosse medyamn üç ayn daldaki önemli ödül-
lerin sahibi oldu. 'Pippin' müzikaliyle Tony, 'Ca-
baret' ile Oscar, 'Uza W"rth A Z' ile Emmy
ödüllerinı aldı. Dansa getirdigi yeniliklerle ve
çarpıcı sahnelemelerle ünlenen Fosse, şovlann-
da, müzik ve metni dansla destekledi. 1953 'te-
ki 'ÖpBeniKate'ten 1987'deld ani ölümünedek
35 yıl durmaksızın üreten ve dansta yarattığı
bıçimle yüzyıllar ötesinin sanatına kendi dam-
gasını vuran Bob Fosse, dul eşi Gwen Ver-
don'un gırişimleri sonucunda kendi aduıı taşı-
yan 'Fosse' müzikaliyle, Broadway'den sonra
West End'dekı, Galler Prensi Tiyatrosu'nda
(The Prince of VV'ales Theatre) Ingilizlerden
oluşan kadroyla anılıyor.
lzleyiciyi Bob Fosse'un bellekJerde yer et-
rniş şovlannda duygusal bir gezintiye çıkaran
'Fosse' müzikali, kadınla erkek, erkekle erkek,
kadınla kadın arasındaki savaşı gözler önüne
seriyor. Fosse'un seksüel yönde süregelen fı-
zıksel tutumunu belli bir öy-
kîde odaklanmadan dansta
iletmeyi hedefleyen şov, bu
netlikte kotanlmış. Verdon,
Bob Fosse'la birlikteliklerin-
den doğan tek kızlan Nkole
Fosse ve müzikalin Broadvvay
baş dansçısı Ann Reinking
ife şovun yönetim ve dans ko-
nografisı ekibini oluşturu-
yor. Bob Fosse, melon şap-
kılann gızlediği bakışlarla ve
btrden açılan ellerle, kalçası
çkık vücutlann, omuzlann,
tacaklann anı hamlelerle za-
rfçe üçgen dnruşunu aldığı,
gjçlü seksüel çağnlarla yülc-
limodellerolusturmuştu. Yı-
lın gibi kıvnlan, zeminde ka-
jarcasına süzûlen, kuşlar gi-
h çalıın atan ve özgürlükçü
tplumda. seksüel enerjileri-
n sonuna dek açığa vuran
cansçılar yaraanıştı.
Ann Reinking, Fosse'un
ürzını, çelışkılerle yüklü bir
colu paradoksla açıklıyor:
"KıvTak zekânyla bedensel
»vkleri duvıunsatan. beden-
slliği gü0İı birnarinlikle kır-
nasıra brşınçokakıa ve ro-
nan tik amı çcık ritmikti. Öte
vıtdan ^apımlan kışkırücj-
ttda baştmçıkuınanınöldü-
licâ etkjsni gâzler önüne se-
rtr ve aUab sorgulartn. Coş-
\nn teatnüta\nnuı yanı sıra
tehadnctxq^enen tüm mü-
JuüDenkndaka gerçekçi bir
Btıamu >ardı yapıtlannın.
İ TıtlıChanty'deya-
• lzleyiciyi Bob Fosse'un
belleklerde yer etmiş şovlannda
duygusal bir gezintiye çıkaran
'Fosse' müzikali, kadınla erkek,
erkekle erkek, kadınla kadın
arasındaki savaşı gözler
önüne seriyor.
şamın zor ve acı tarafindan ete aldığı bir kadı-
nın, kınlganlıgını ve güzefliğirii çiçek gibi yan-
sıtnnstL"
1927'de Chicago'da doğan Bob Fosse'un sah-
neye adım atmasını vodvilci babası sağladı.
Kariyerine, bale, step ve akrobarik ögrendiği Chi-
cago'da başlayan Fosse, 15'indeyken, gece ku-
lüplerinde vodvil vetaşlamatiyatrosu yapan 'Riff
Brotners' grubunun üyesiydı. Fred Astairc'in
'serin' romantizmiyle büyüyen Bob'un caz me-
lonlan, Fred'in nazik şapkasından çıkan ritim-
lerden çok daha 'edepsiz' bir içerik taşıyordu.
Verdon'a göre Fosse, Astaire'den çok Gene
Kelly'nin kendine özgü adımlanndan etkilen-
mişti. Liseyi bitirdiği zaman I945'te Amerikan
Donanması'na katılıp iki yıl görev yaptı. 'Ame-
rican TheatreVVing'de oyunculuk dersleri gör-
düğü Broadway'e gitti. Çeşitli yapımlarda rol
aldıktan sonra ilk müzikal revü çıkışını 'Dan-
ceMeASong' ile yaptı. Dansçı olarak 'CallMe
Mister
9
ve 'Make Me Manhattan' adlı iki uzun
soluklu müzikalde yer aldı.
Bunu 'Give Girl A Break' ve 'Öp Beni Ka-
te' gibi Hollywood fılmleri izledi. Koreografi-
sini yaptığı ilk müzikal 'Pajama Game'in ar-
dından, Verdon'la, 'Damn Yankees'i ve 'New
GirlInTown'ı, Judy Holiday'le, 'Befls AreRin-
ging'i, RobertMorse'la 'HcnvToSucceedlnBu-
siness VVlthout Realh Trying'i yaptı. Yönet-
men ve koreograf olarak kariyerindeki doruğa,
Gvven Verdon'la calıştığı 'Redhead', 'TathCha-
rity', 'Chicago'(yıldızı Ute Lemper) ve SidCe-
asar'la yaptığı 'İittleMe' müzikalleriyle ulaş-
tı. 'Pippin' müzikali, 'Dandn' adlı dans revü-
sü, 'Big Deal' müzikali, yenilikçi bakış açısını
netlikle yansıtıyordu.
Fosse'un yapımlannda inanılmaz derecede
dobralıkla ele aldığı seks ve aşk ilişkileri, ara-
lannda Michaei Jackson, Madonna, Paula Ab-
dul gibi pop yıldızlannm bulunduğu pek çok
sanatçının işlerine esin kaynağı olmuştu. Kimi-
lerine göre dansı, herkesten iyi görüntüleyen ve
sahneye koyan Bob Fosse, ritmik adımlan ru-
hunun derinliklerinde yakalıyordu. Bob Fosse, şovlannda müzik ve metni dansla destekJedi.
YAZIODASI
SELİM ÎLERİ
Türkçe Tango Adlart
Kim bilir kaç yıl geçti, TRT'ye bir program hazır-
lamıştık: "Tango Bir Nostaljidir". O metinden yola
çıkarak birde uzun yazı yazmıştım, aynı adlı. Han-
gi dergide yayımlandı, unutmuşum.
Tango beni ürpertir. Tango şarkıcısı Mefaret Ata-
lay dostumdu. Tango dendi mi uçar gider, "Tango
bir ihtirastır, tango bir başkaldın, bir çığlıktır..."
derdi.
Tangoya gönül veren sanatçılar değişik, ama
belki de birbirini bütünleyen tanımlara yol almış-
lar. Kimi, hayat kadar canlı tangonun ölüm kadar
hüzünlü olduğunu söylemiş. Kimi, tangoda dan-
sın duyguya, duygu aktanmınadönüştüğü kanısın-
da. Tangoda cinselliğin, hem de her çeşidinden cin-
selliğin varlığını ileri sürenler az degil.
Bununla birlikte ortak payda, trajik, hüzün, isyan,
aşk ve nefrette birleşebilir. Pervasızlık, kuraltanı-
mazlık, kemikleşmiş olan her şeyi ret!..
Arjantin tangosu böyle de, Türkçe tangolar ay-
nı yolda mı iz sürmüş?
Batı'dan edindiklerimizin hemen hepsinde 'tak-
litçi' kalmışken, Türkçe tangolar, bana sorarsanız,
bütünüyle yerli dünyamızı yansıtır. Tango birden-
bire actya razı bir gönül hikâyesi olup çıkar. Nere-
deyse tevekkül' söz konusudur.
Bir arkadaşım "Tangoyu iç bayıltıcı hale getir-
mişiz, tangoyu bile", demişti. İlk dinleyişte doğru
gibi geliyor. Ama sonra katılmadım. Tango bizde
sessiz acılann ifadesi olup çıkmış.
Fehmi Akgün'ün Yıllar Boyunca Tango (Pan
Yayıncılık, 1993) adlı güzel kitabında tangonun
toplumdan topluma değişim ve dönüşümlerini ya-
kalamak olası. Ve yazar ekliyor:
"(...) Türkçe tangolar ise, her biri bir aşk şüri olan
sözleriyle, halkın müzikal beğenisine uygun me-
lodileriyle vepek masum sayılacak karşılıklı bir 'tu-
tuşma'cfan öteye geçmeyen dansı ile uzun yıllar
boyunca müzik yaşamına tek başına egemen olur."
Günümüzde, bunca yıl sonra, en genç insanı yi-
ne etkileyebilir Türkçe tangolar. Birçok kez tanık
oldum, gözlerin inceden buğulanışına.
Necip Cetâl'in tango adlan, daha ilk adımda, bel-
ki biraz baygın, ama o kadar içli bir romantizme gön-
dermedir: Özleyiş, Aynlık, Benim Şarkım.
Hele Fehmi Ege'ninkiler: En Son Hatıran, Meh-
taplı Bir Gecede, Sana Nerden Gönül Verdim, Çok
Ağladım...
Necdet Koyutürk'ten bir tango adım yıllar ön-
ce bir hikâyemin başlığı için ödünç almıştım: Yıl-
lar Varki. Hâlâ tuhaf bir keder taşır bana. Nasıl sev-
mezsinizD/nte Sevo////'yi, Papatya 'yı, Unutmakls-
tiyorum'ul..
Sonra bir ad daha ödünç aldım, Türkçe tango-
lardan birinin dizesinden: Mavi Kanatlannla Yalnız
Benim Çlsaydın. Usta bir tango şarkıcısı olan Ib-
rahim Özgür'ün Mavı Kelebek bestesinden.
Türkçe tangolan adlarından yola çıkarak, dize-
lerinden yola çıkarak incelemek isterdim. Sanınm
her birinin yaşanmış öyküsü de söz konusu.
Ne olmuşsa olmuş, müthiş birikim sanki gözar-
PAMUK6ANK F O T O C R A F G
Pamukbank Fotoğraf Galerisi'nde binyıhn ilk sergisi:
"Macaristan-Fotoğraf Ülkesi'".
Sergide, fotoğraf dünyasmın en ünlü imzalannı taşıyan
eserler yer alıyor: Andre Kertesz, Brassdi, Cornell Capa,
Escher Kâroly, György Kepes, Jözsef Nemeth, Jözsef Pecsi,
Lajos Keresztes, Lâszlö Moholy - Nagy, Mari Mahr,
Martin Munkâcsı, Robert Capa, Zoltân Zajky ve diğerleri...
Macaristan. fotoğraf ustalanrun ülkesi. Bu ustalann kimisi
ülkesini terk ederek dünya çapında üne kavuşmuş,
kimisi ise vatanında kalmış. Aynı yetenek ve beceriye
sahip olmalanna karşın keşfedilememiş, yapıtlan
gün ışığına çıkanlamamış.
Sizi 'Macaristan-Fotoğraf Ülkesi'ne, her iki gruba
ait değerli eserleri bir arada görmeye davet ediyoruz.
Sergi mekonları:
Paraukbank Fotoğraf Galensi
Teşvikiye Caddesı 105/3
B*Çağdaş Sanat Merkezı
Akkavak Sokak 1/1 Nışantaşı
'Pazar harıç hergun 10.00-J9.00 arası.
:ı dugûnler, nişanlar
lar eşliğinde dans edilmiş, gözler yaşarmıştır.
Günümüz şarkjcılannın böylesı zengin bir kay-
naktan pek ender yararianmalarını anlamak kolay
değil.
Akad'ın, bu büyük ustanın yönettiği Yalnızlar
Rıhtımı, arada bir gösteriliyor televizyonda. AN
Kaptanoğlu imzalı senaryo, bütün Attilâ llhan
çağnşımlanyla, bir tango şarkıcısının ve bir deniz
adamının hikâyesidir. Orada Çolpan llhan yorgun
şarkıcıyı canlandınr. Attilâ llhan Türkçe tangolann
duyartığından fırtınalı bir öyküye açılmıştır. Türk si-
nemasının tango, Türkçe tango izlekli galiba tek fil-
mi.
Türkçe tangolar dönemi nasıl sona erdi acaba?
Sahiden sona erdi mi?
Takvimde İz Bırakan: " •-'.-•
"Uzaklara sevgilim, Ihep daha uzakJara...' Elif,
New Yon\ Çıkmazlan, Adam Yayınevi, 2000.
'3. Ankara Rock Festivali'
26 Şubafta başlıyor
• ANKARA (AA) - Istanbul, Ankara, Bursa ve
Samsun'dan 12 grubun katılacağı '3. Ankara Rock
Festivali', 26-27 Şubat'ta Saklıkent Eğlence ve
Kültür Merkezi'nde müzikseverlerle buluşacak.
Efes Pilsen, Monkey T-Shirts, Radyo C,
Radyovizyon, D&R, tmge Kitabevi, Dost Kitabevi,
Atfantis Müzik, Yasam Sağlık Merkezi ve
Saklıkent'in de aralannda bulunduğu kuruluşlann
sponsor oldugu festivalde, 'Knight Errant',
'Something's VVrong', 'VVitness', 'Ominous Grief',
Suicide', 'Turgay', 'Hazy Hill', 'Pilli Bebek',
'Corroded', 'Budhaphest', 'Tayga' ve 'BaytGadol'
toplulukJan sahne alacak.
l
New Jazz Line' konserteri
Dulcmea ve Babylon'da
• Kültür Servisi- llki 6. Uluslararası Istanbul Caz
Festivali kapsamında, Dulcinea'da gerçekleşen
'New Jazz Line' konserleri bu yıl 17 Şubat-30 Mart
2000 tarihlerinde yine Dulcinea ve Babylon'da
"Millennium of Jazz-2000' başlığı altında
düzenlenecek. Türkiye'den Aydm Esen, Fransa'dan
Prysm ve Erik Truffaz ile Ingiltere'den King Kooba
gibi günümüz çağdaş caz grup ve müzisyenlerinin
son çalışmalannın bir araya geleceği konser
programı Garanti Bankası'nın destegiyle
gerçekleşecek. Taksim ile Tünel arasında yer alan
konser mekânlannda düzenleyeceği etkinliklerle bir
kış festivali başlatmayı hedefleyen proje, Pia Cafe,
Urban, Gramofon ve Beyoğlu Pasajı gibi yeni
yerleri canlandırmayı hedefliyor.
'Günümüz Sanatçıları Sepglsi'
• Kültür Servisi-Istanbul- Resim Heykel Müzeleri
Derneği'nin (RHMD) 3-20 Nisan tarihleri arasında
Maya Plastik Sanatlar Merkezi ve Devlet Güzel
Sanatlar Galerisi'nde düzenleyeceği '20. Günümüz
Sanatçılan Istanbul Sergisi'ne 18 sanatçı toplam28
çahşmayla katılacaL Garanti Bankası'nın
katkılanyla gerçekleşecek olan serginin ikinci eleme
sonuçlanna göre Resim ve Heykel Müzeleri
Derneği'nin başan ödüllerine Burcu Ansoy, Derya
Altmel, Kurucu Koçanoğlu ve Şinasi Güneş;
Garanti Bankası Ödülü'ne ise Füruzan Erkuş değer
göriildü. Ödül alacak sanatçılann yanı sıra Erim
Bikkul, Ali Osman Çoşkun, Başir Borlakov, Sibel
Dekil, Serpil Yıldınm, Oya Erol, Filiz Demirkaya,
Ülkü Terem, Turan Aksoy, Galip Kemal Çelebi,
Şakir Gökçebağ, Ragıp Basmazölmez ve Nurhayat
Mega da sergide yer alacak.